ş AM POSTABSI yöekibi ve Nesrigot “Müdürü 4 ; Haesan İDARE EVİ : işi Pesia balesar kesabei DA Tügref edeear ! iaaten Yezı işleri telelonu : 23872 1d . e 1 243970 Şehit Tayyare- cilerimizi hatırlıyarak Yazan : Nizamettin Nazif Her yıl, bağrımıza en dayanılmaz | dökülen herkes ha- acılardan birini saplayan on beğ ma- Ti ğ m cEpeĞ e u On beş mayıs, bizim, vatan sınır- ru ile, İngilterenin ları içindeki mezarlarımızın en çeref- birs.ıhilıdırio- lilerinden bir kızmı önünde, saygı ile lan Skegnes, evlen- Di baş eğdiğimiz gündür: me mnılık.ni hali- Ö Hava gehitlerimizin matemini tut- ne gelmiştir: tağumus şilt, Orada, bir günde o- O gün, negelerimizden —sıyrılırız; kahkahayı yüzlerimizden nefyoderiz; günlük geçici ve küçük ihtiraslarımızı silkip atarak kendi kendimize inanı- şımızı, birbirimize bağlanışımızı bir parça daha sağlamlaştırırız. Mini mi- ni çocuklarımız, kızlarımız ve delikan- hlarımızla, olgun çağlara ulaşanları- mız ve en yaşlı olanlarımızla elelo ve- Tir, yekpare bir onür sinciri halinde l Ankara Gaddesi | iki saat içind çt YOT Evlenme salgını! Dünyada eşi bulunmıyan saadet a ve aşk memleketi neresi ? Maâdiseler, likirler ' Imgllteranin Skegnes şehrinde en ihtiyarlar bile İngilterede bir ev- İ lenme - salgını hü- küm sürmektedir.. Baharın ılık hava- sı ile beraber evle- kırlara ve deniz kenarlarına yattan daha büyük tuz düğün yaptılmış tır! Fakat, Skegnesde — evlenenlerin he- men hepsi, orta yaşlı olmak itibarile gö- ze çarpmaktadır. Son hafta zarfında o- raya, evlenmek arzusu ile, 120 kadın ve 80 erkek gelmiştir. Bu iki yüz kişiden 120 si, yani altmış kadın, altmış erkek, derhal evlenmişlerdir.. İngilterenin her tarafından, Skegnes on beş mayısın karşısma dikiliriz. | Pelediye reisine mektuplar yağmaktadır. ©, bizi hepimizi, bütün bir milleti da- Şehirde kendilerinin istediği şekilde bi- ima böyle görmüştür, daima böyle gö- risi varsa bildirmesini rica ediyorlar ve Tecektir.. evlenmek üzere geleceklerini - söylüyor- Mutlak: bir azap içinde belki.. Belki | lar.. en İnsanf azabmı bir üniforma gibi | — Skegnes böylü bir evlenme şehri hali- sırtına geçirmiş tek millet olarak. Ama aslâ fütur getirmemiş bir millet olarak, OHBavayı Tini kahrederek, bütün muammalarını hallederek yenoceğiz. Ve havalâarımız- da ber zaman, yenen biz olacağız Ne bahasına olursa olsun. ne gelmesi şu hüdise ile başlamıştır: Bu sene, şehirde yapılan — çiçek bay- Kör mü-kalmalı, ölmeli mi? İzmirde, Eskişehirde, Ankarada, İs- | Bir hekem heyeti tanbulda, vatanın her köşesinde me- zarlarının başlarmma birer kırik kanat v diktirenlerin ahdr buydu, büyük fera- Bgatlerinin ifade ettiği mana budur, göklerin en modern dilini konuşarak dolaşan çelik kanatlarımızın tek ve ebedi parolası budur: Yeneceğiz! Gelmeğe cüret aden teh- likeyi yeneceğiz! Kellesinden geçme- den, canmdan bezmeden, intihar et- meğe karar vermiş sayılmadan, ya şe- kilsiz bir et kü'çesi olmayı yahut kav- Tulup, karbonize olup yanık bir kütü. ğe dönmeyi güze almadan bize kimse düşmanca bakamaz. M IĞ B Şehit tayyarecilerimiz, bizim, bu en yeni harp silâhımda nasıl imtihan ver- miş. bu silâhı dizginlemek için ne fe- dakürlıklara katlanmış bir millet ol- duğumuzu göze vurur, Bunun için ha- va şehitlerimizi anarken içim!zi sızla- kararını verecek Amerikada bir buçuk aylık bir ço- cuğun tedavisi müşkül bir hastalığa tutulduğunu ve kurtarılması için ,göz tan acımm yatında bir de gurur var- | lerinin çıkarılması lüzmm - geldiğini, dir; Gerikalmak istememiş olmamızın güruru. Bu silâha her bakımdan hllk- metmoğe çok eskiden azmetmiş bulun mamızm verdiği gurur, bu gururu, ha- valarımızm emniyetini dalma daha aksl takdirde öleceğini dün yazmıştık. Çocuğun anası ve babası, yüvrula- rımm kör kalmaktansa ölmesini ter- cih ediyorlardı. Bu kararlarını çok ki- şi tasvip etmiş fekat bazıları dâ anne ile babayı haksız bulmuşlardı. sağlam, daima daha kudretli olarak | — Eviâdmı ölüme mahküm etti diye kurabileceğimizi bilmemizden gelen bu gurüru, acılarını bir daha tadacağı miz hava şehitlerimize borçluyuz. Vatandaş unutma! On beş mayıs, vatan, sınırları içindeki mezarlarımı" Zain en şereflilerinden bir kısmı önünde saygı ile baş eğdiğimiz gündür. aleyhinde yapılan tenkitler üzerine Ççocuğun annesi, biraz tereddüt etme- ye başlamış, nihayet kararın bir he- yet tarafımdan verilmesini kabul et. miştir. Çocuğun kör kalmasına veya ölme- tine karar verecek olan heyet on iki kişiden müteşekkildir. Heyetta Üç ra- Biz o günü, genç şehitlerin bize bi P, bir radyo şuar mütehassısı, bir elem veren hatıraları içite gömülerek beyin hastalıkları, bir de göz hasta- azap ile geçiririz. Fakat bugünden da- İma daha taze bir cehd, daima daha İkları doktoru vardır. Hakem heyeti çocuğun yatmakta saldırışlı bi azim kazanarak, ölümü | olduğu hastahanede bir toplantı ya- daha küçük görmeğe alışarak ayrılı- riz. pacak ve yavrunun vaziyetini, tokrar tetkik edecek, doktorlar ilmf kanaat* 16 mayıs bizi dalma tayyareciliği- | lerini, rahipler de kalplerinin sesleri- mize daha fazla gönll bağlamız olarak bulur. Nizamettin NAZIF ni söyliyeceklerdir. : Çocuğun babası da fikrini değiştir miş, çocuğunun ölmeyip kör kalması- na razı olmuştur. Alle de gimdi yalnız, etanışıyor, sevişiyor Evlenme rekorunu kıran çift ramında, oyun oynayan gençler arasına 45 yaşlarında bir — kadınla bir erkek de karışhıştır. Kendilerini gençlerle bir tu- tan bu iki çift, o gün öğleden sonra be- ladiye dairesine gitmişler ve nikâhlarını kıydırmışlardır. O güne kadar, uzaktan tanışan, fakat Çiçek bayramında derhal sevişerek evlen meye karar veren bu iki “yeni genç,, €v- lenmelerinin sırrını şöyle anlatmışlardır: — Skegnes dünyada eşi bulünmryan bir aşk ve saadet memleketidir. Burada, bil- hassa çiçeklerin açtığı günlerde, herkes damarlarında yeni bir hayat başladığını hisseder. “Biz de ayni his içinda, biribirimizi gevdik. Bizim gibi orta yaşlı kimseler ev- “lenmek İstedikleri zaman, buraya ge- ginler, derhal saadete kavuşurlar...,. Alay olarak söylenmiş bu sözler halk üzerinde büyük bir tesir yapmış ve ha- kikaten, İngilterenin her tarafından, ©> raya akm akın ahali gelmiye başlamış- tır. Şehre ekseriya tek başlarına gelen bu karklıklar, sokakta biribirlerine rastge- lince, karşılarındaki erkek veya kadının re maksatla buraya geldiğini anlıyor ve, elerinde olmadan, biribirlerine gülüm- süyorlar.. ve evlenlyorlar Tik aşk hissl başlamıştır. Bundan sonra, gayet teklifsizce tanı- | şan ve görüşen yeni arkadaşlar, derhal ahbab oluyorlar ve evlenmeye karar ve- | Tiyorlar. Şehirde bu hidise bir iki kere tekerrür edince, İngilterenin her 'yerine şayi ol- muş ve her taraftan, daha fazla kadın —. ve erkek gelmiye başlamıştır. Bugün Skegnes ve civarı, hattâ bütün İngiltere, orada böyle birdenbire tanıştp evlenenlerin hikâyeleri ile çalkanmakta- dir.. Bunlardan bilhasta bir tanesinin hikâ- yesi meraklıdır; 75 yaşında ve Pink iamindeki bir ka- dın da Skegnese gelmiş ve kendisine mtr- vafık bir koca bulmakta -gecikmemiştir. Misis Pinkin kocası öleli 20 sene ol- muştur. Ö zamandanberi evlenmeyi ak- Jma bile getirmemiş olan bu kadm, bu sene Skegnesde denizden doğru bir ev- lenme dalgası estiğini haber almca he- men oraya koşmuş ve kendisine eş ara- mağa başlamıştır. Tesadüf karşısına aşağı yukarı ayni yaşta bir ihtiyarı çıkarmış ve ikisi, o haf ta evlenenlerin en ihtiyarı olarak nikâh- Tarını kıymışlardır... En çabuk evlenme rekorunu kıran, Ne- vil ismindeki bir kızdır. Skegnese gelir gelmez, iskelede yolcuları seyreden bir gençle karşılaşmış ve derhal onun ko- lunda yürümeğe başlamıştır. Yürüdük- leri yol, doğruca belediye dairesinle git- O miş ve prada ve prada — evlenmişlerdir. Öyle ki, “kızın karaya ayak basması İle evlenmesi arasında bir iki saat ancak geçmiştir. Kız da bu kadar çabuk evlenmeye hay ret ediyor ve diyor ki: — Bundan iki sene evvel bir kere ni- şanlandım ve tam iki sene nişanlı yaşa- dığım balde eylenmek kısmet olmadı. Nişanlımdan ayrılır ayrılmaz — buraya geldim ve tanıştığım erkekle iki sene de Bil iki saat sonra evlendim..., Hakikaten, Skegnesde esen bu evlen- me dalgası herkesi hayrette bırakıyor.. manevralarında bhilhassa ağır — tanklar üzerinde tatbikat yapılmıştır.Bu resimde — bir tahk, kuvvetli bir sü cereyanını ge- çerken görülüyor, kadımm babası çocuğun kör kalmasır na itiraz etmektedir. Bir doktor olan bu adam, çocuğun milyonda bir ihti- malle bile kurtarılamayacağını söylü- yor. Çocuğun babası olan Mizter Her. man Kolan hastalık hakkımda bütün dünya doktorlarınım fikrini sormak arzusundadır. Hakem heyetinin verdi- l karardan sonra belki böyle bir fi- Kkir almaya başlanacaktır. Diğer taraftan, göz bastalıkları Üzerinde büyük bir Ihtisası olan meş- hur kadın doktor Helen Keller, çocu- Zun anpesine gönderdiği bir telgraf- ta ameliyst olmadan da çocuğu kur- tarmanın kabil olabileceğini - bildir- miştir, . “TE4EŞ TP NO Sağea VNU TEAUZ yeler arasında bakikaten ne yapacak larını şaşırmışlardır. Bakalım hakem heyeti ne karar verecek.. Süvarilerimiz Lehistanda Niste ve Romada büyük muvallaki- yetler kazanan binicilerimiz - İtalyadan Lehistana hareket etmişlerdir. . Süvarilerimiz Varyovada, Lehistan bj- nicilik federasyonu taralından tertip e- dilen müsabakalara iştirak edeceklerdir. “Türk binicileri, — Varşovadan — sonra Londrada müsabakalara da girerek ha- ziranım ilk haftasında memleketimize dö- peceklerdir . KURUN Bulgaristan ve Balkan antantı SİM Us, Başveklitmizle Hariciye veki. lümizla Belgrad seyahatinden bâhis başmakalesinde diyor ki: “Diğer taraftan başvekilimizin Belgram da giderken Sofya istasyonunda — Bulgar hükümeti tarafından gösterilen doslluk te. zabüratı da bugünkü hâdiseler — arasında bususl bir kayimet — ve mahiyet almıştır. Şu ilibarla ki şimdiye kadar Bulgaristan Balkan antantı dışında kalmaktan her ne- dense kendisi için bir fayda mülâhaza e. diyordu. Halbuki son hâdiseler HBalkan. lara berhangi bir taraftan gelecek harici bir tehlikeden bu devletin dahi kurtulma- sı mümkün olmadığını göstermiştir. Her halde bir takım gizli hesaplar ile komşu. larından ayrı duracak bir — Bulgaristanın kârlı çıkmıyacağı açıktır. Köselvanof gibi mahir ve basiretli bir diplomatın başkanlığı altında İş gören bir Bulgar hükümetinin bu açık hakikati gör. dükten gotira Balkân antantına karşı zaleri hissedilen yaklaşma siyasetine daha tiya- de hız vereceği ümit olanabilir. Celâl Bayarın Belarattan dönerken Sof. yada durması bu husustaki ümitlerin ta. hakkukuna doğrü bir adım teşkil etmesi arru edilir.,, CUMHURIYET Bıyığın tereddisi ! PBYA!I Safa bugün edebiyolı, Gide- in fikirlerini, yüksek ve üstadana Mütaltaları bir darafa Berakmıy, “hâdise. ler arastada,n bıyık meselesini ele atmış. tır. Bakın neler yazıyor: *“Sanelerdenberi gençliğin üst dudağı bir bubran geçiriyor: Kiminde bıyık var, kiminde yok; kimi de bırakıyor, kestiri- yor, gene salıveriyor. Eğer örnek sinema yıldızları ise onlar da iki parti. Dudakla. rının üştünde Ücüncü bir kaşa razı olan. larla olmıyanları var, Alayhtarları bıyığın lüzumsurluğunu - leri süreceklerdir. Bıyık taraftarları sora. bilirler: “İnsan yüzünde Kaşın lüzumü var mı?,, Alın size bir "Türum,, münakaşası, "Ma. >demki kaşvım-adam çirkindir, öyle ise ka- gn Jözümü vardır.,, (mademki bıyıkaır a. dam çirkin değildir, öyle ise bıyığın, Küzu Yüt yoktur.) Takat “mademki bıyıklı adam da çirkin değildir, öyle ise bıyığın zararı da yoktar.,, Mesele Üst dudağımızın — kârından ve zararından ibaret olsaydı bu bahse dokun. mazdık; fakat bu bıyik İbtilâfının ardında bir zamane psikolojisi gizleniyor, tam lü- gat manasile burnumuzun — dibinde, ucu Karip bir şahsiyet bubramına kadar uza. man bir mesale var. Bıyık erkekliğin sembolüdür. O kadar erkekliğin sembolüdür ki, palabıyıklı bir kadın, çirkinliklerin tökorunu kıran, yü. yüne bakılmaz bir yaratılış maskarası o- hur, Erkeği kadından da, çocuktan da a. yıran bıyık, hâkim cinsin üst dudağına ta. biatın attığı İlk tmzadır. Eskiden, bu im- za olmadan, erkek yürü bir olgunluk şe- hadelnamesi ilibarından mahrum sayılır. dı. Bugün niçin erkeklerin pek çoğu, bu- runlarının altındaki gururu traş — etmeğe yazı oluyorlar? Bu, iki cins arasında tocs. süs'etmeğe başlıyan müsavatı teşvik etmek içla erkeğin bir fedakârlığı mıdır? Şüphesiz bıyıklarını traş eden erkekle. Fin 'yüzde doksan dokuzu — böyle şeyler düşünmüyorlar; fakat bıyık — modasının geçirdiği buhranda sosyal veya psikolojik sebebler arıyanları hemen allâmelikle it banı etmiyelim, Hatiâ bir Profesör “biyı. Bın tereddisi,, hakkında üç ciltlik bir kitap yazarsa, onu, zamanın pek mühim İşaret. lerinden birine karşı gösterdiği alâkadan dolayı tebrik bile edelim. Çünkü — Insan yüzü, İasan ruhunun — vitrinidir ve onun üstündeki en küçük — Inkılâplar, büyük dünya meselteleri kadar manalıdırlar|,, TAN Cellât satırı sallıyan sanat : İR kaç gün evvel bir — gazete, ültra modern sanal eserlerini “soysuzla- yan sanal,, diye leşhir için — dir ecnebt memleketinde açılan propaganda sergisini tasvipkür ve hallâ hayran dür — ifade ile anlalmış, ayni gazetenin muharrirlerinden birisi de ertest gün bu sergi dolayıstle yaz dığı fıkrastle sanat hakkındaki düşüncele. rİnİn derecesini okuyanlara belli etmişti. Sabiha Zekeriya bu mevzutr ele alarak di. vor ki: *“Sanatin şimdiye kadar göğsünde ifti- harla taşıdığı madalya, siyasi — fikirlere ület edilmekten ber! kalmamatı idi. Sanat her zaman buluaduğu cemiyet ve muasır medeniyetlerin tesiri sitinda kalır. Zaten Sanat, cemiyetin dilini, duygularını, haya. tını, sanatkâr kalemi ve fırçasile akselti. ren bir vasıtadır. Fakat ne sanat, ve ne de BE- Devamı 4 üncüde