Yazan: Rober Düma Alman sivil komiseri, genç mühendisin evrakını birer birer tetkike başladı —)— Berlinde, Stadt . Riga otelinin 11.13 numaralı Danyel Gude yerinden fırladı, “her, halde onlar,, diye mırıldanarak telefo- na koştu. — Hallo!,. Hallo!.. dalresinde — telefon - çaldı. | — Tabil.. — Ne rütbe?.. — Mülâzim. — Ne sınıftan? — İstihkâm. — Harpte hangi kıtlada vazife ala. “H” ları da telâffuz eden bir sos, | cağınıza dair vesika? telefonda bir şeyler anlatıyordu. Deli- kanlı: — Almanca bilmiyorum, diye söy- lendi. Fransızca konuşunuz. Telefonun öteki ucundaki adam ö zür diledi: — Affedersiniz. Bir zat mühendis Güdeyi görmek istiyor. Yukarı gelsin mi? — Tami nedir? Kapıtcı ile ziyaretçi arasında, tele, fonda marıltı halinde gelen, bir müza. kere oldu. Sonra, bu sefer başka bir Bes, kelimelerini araşttan, mütereddid bir fransızca ile: — Affedersiniz, dedi, ismim size ya. bancıdır. Dün elimize geçen mektubu- huz üzerinde konuşmak için ziyareti- nize geliyorum. — Öyle mi? Lütfen yukarı çıkar mır- , BInız, sizi bekliyorum. Danyel Gude telefonu kapattı, şö- Mineye doğru ilerliyerek aynaya ba, kıp kendisine çeki düzen verdi. Bu sı. Yada kapr vurulmuştu, hemen gidip açtı. Uzun boylu, zaif, fakat kavi bün. yeli biri içeriye girerek makineden bir adam tavrıyla, birden ensesine fokmak yemiş de sonra yay tesiriyle #ni olarak doğrulmuş gibi, sert ve keskin bir bağ hareketiyle Gudeyi se- lâmladı. Hiç ses çıkarmaksızın kartı- nı üuzatt: Gottfried Weltor Kriminalkommissar Gude, ziyaretçiye nezaketle yer gös- terdi: — Lütfen oturmaz mısınız efendim. Ve gülümsiyerek ilâve etti: — Kartmızm manasımı anlamam i. çin tercümana ihtiyaç yok; polis ko. miserisiniz, değil mi? — Evet. Odada bir süküt oldu. Mühendis ve komiser, bir mübarezeye başlamadan evvel karışamdaki rakibinin kuvvetini ölçmek istiyen iki pehlivan gibi biri. birlerini süzdüler. Gude cebinden pa- * ketini çıkararak komisere' uzattı: — Bir cigara almaz mısınız? Ziyaretçi başıyla “hayrır,, işareti ya- pınca mühendis: — Fransız cigarasıdır. Velter oturduğu koltuktan — kalka- rak eğilip bir merasimdeymiş gibi re. veransla selâm verdi, sonra oturdu:. — Teşekkür ederim. Vazife başmda asla içmem, hele bir yabaner ikram e. derse... Emir emirdir değil mi? Kusu. ra bakmazsmız. Genç mühendis, cigarasmı çakmağı le yaktı, bir nefes çektikten sonra dumanımı savururken sordu: — Emirlerinizi bekliyorum Her ko- miser. Benden ne istiyorsunuz? Yatağımn ayak ucuna, pencereye ar- *kasını çevirmiş olarak oturmuştu. Po- li komiseri ona bakmak için yüzünü pencereye çevirmek meoburiyetinde kalıyor, gözleri kamaşıyor du. Bu vaziyet işine gelmemiş olacak ki, kalktı, iskemlesini yatağın baş ta. Tafına doğru götürerek orada oturdu. Bu iş bitince, rakibini fena vaziyette, gözleri güneşe karşı bırakmış profes, yonel bir düellocu memnuniyetile, Gu. denin deminki sualine dolayısiyle ce. vab verdi: — Evrakmiız yanınızda mı? — Eyvet, hangi evrakımı istiyorsu- nuz? — Tabiiyetinizi, mesleğinizi, bilhas- sa askeri vaziyetinizi büdiren resmi vesikaları istiyorum. — Zabitliğe tayinimi bildiren vesi- kayı istemez misiniz? — İstemez olur muyum? İhtiyat zabiti misiniz? — O yok, Komiser yüzünü buruşturdu: — Hayır mt? Neden? — Çünkü o vesikayı Pariste bırak. tım. — Korkudan mı? — Hayır, iyi bir Fransız vatandaşı olduğum için.. Yazdığım mektupta fikrimi gayet sarih bildirdiğimi sanr yorum. Ben bir vatan haini değilim. Komiser, sinirlenmişti. Fakat ken- dine hâkim olarak memnuniyetsizliği- ni gizlemeye muvaffak oldu ve sakin bir tavırla devam etti: — Siz bilirsiniz. Esasen bu nokta beni alâkadar etmez, onu âmirlerim düşünsünler. Benim vazifem, sizin hü- viyetinizi tayin, gösterdiğiniz vesika- larm sıhhatin? tahkikten ibaret. Geri kalanıma karışmam. Lütfen vesikaları gösterir misiniz? Danyel Gude, bavulundan çıkardığı bir sürü kâğıdı komisere uzattı. Pen. cereye doğru giderek, sokakta olup bitenlere büyük bir alâka duyuyor. muşçasmma dışarsını seyretmeye ko. yuldu. Komiser, onun arkasında,evrakı ya. tağın üzerine yaymıs, hepsini birer bi- rer gözden geçiriyor, defterine notlar aldığı sırada mırıldanıyordu: — 23 mayıs 1908 de - Pariste doğ- muş; yani 28 yaşında... Pasporta ge. | lince, yolunda ve vizesi yapılmış, 8315 numaralı.. Sivil mühendismiş; 1980 mezunlarından... Desinatör mü- hendis olarak Güyankurda Nozey tay. ,yare imalâtı fabrikasma girdiğine da. ir mukavele; bak bu mühim... Şimdi askeri vesikalara bakalım. Güde hop - dişarsını - seyrediyordu. Birkaç dakika sonra komiserin ayağa kalkacağını, iskemlenin geriye sürül- mesinden anladı. Velter hazır ol vazi- yetinde: — Tamam, dedi. Evrakı tetkik et. tim. Mühendis geri döndü. Elleri cebin- de duvara dayanarak, kendisinden | başka biri mevzubahsmış gibi, lâkayt bir tavırla sordu: (Devamı var) Fil üzerinde tel- siz istasyonu dkl. Fil üzerinde kurulan bu radyo istasyo- : SER N v nu Hindistandadır. — Polislerin yaptığı | geniş bir tahkikat esnasında bu, — radyo, | hem alıcı, hem verici istasyon olarak kul- lanılmıştır. l izmir Fuarı Bu yıl Mısır ve Filis- tinden kafile halinde seyyahlar gelecek İzmir, (Hususi) — 1988 İzmir en- ternasyonal fuarı için hususi bir itina ilo hazırlatılan afişler ve brogürler tevzi edilmektedir. Reklâm işlerine büyük bir ehemmiyet verilmiştir. Bu- nun pek tabil bir neticesi olarak da funra karşı hariçten alâka artmıştır. “Filistin . Mrsmr seyahaf müessese. Bi,, fuar günlerinde İzmire grup ha. linde bir seyahat tertip edeceğini bil- dirmiş; denizyolları ve demiryolları tarafmdan yapılan - tenzilâtı ve otel Ücretlerini sormuştur. Komite, der - hal gereken cevabları göndermiştir. Denizbankın 938 fuarında meydana getireceği paviyonun plânı hazırlalıl- mış ve umum müdürlüğe gönderilmiş- tir. Denizbank, hususf surette inga et. tireceği paviyonunda Türk deniz kah. ramanlarını hatırlatacak bazı eserler ilâve edecektir. İsviçrenin Bal ve Hozan fuarları münasebetiyle devlet demiryolları i . daresi İstanbul - Edirne treninde yüz de 20 tenzilât yapmıştı, İsviçre demir- yolları idaresi de, Türkiye hükümeti- nin bu hareketine güzel bir jestle mu.' kabele ederek İzmir fuarr münasebe, tile demiryoları hattı üzerinde yüzde 60-T0 tenziât yapmıştır. Keyfiyeti ik- tısat vekâeti yoliyle İzmir fuar komi- tesine bildirmiştir. İsviçre hükümeti fuar, kongre ve emsali iktısadi ve iç- timaf, beynelmilel münasebetler için Türkiyeden iştirak edecek murahhas. lara ve turistlerle kongre azalarına daimi sürette yüzde 60 tenzilât yapa. cağınr ayrıca bilditmiştir. Alman firmaları da 938 İzmir en- ternaxyonal fuarına büyük bir alâka göstermeğe başlamışlardır. Bazı Al - man firmaları hususi surette fuâra iştirak arzusunu göstermişlerdir. Als manyada, bilhassa Hamburg ve Ber. linde yeklâm işlerine büyük ehemmi. yet veriliyor. Seyahat notları Kuşadasında artezi- yen kuyuları açılacak Su ihtiyacı böylece temin edilen kaza günden güne güzelleşiyor Kuşadasından bir görünüş ve Kuşadası, (Hususi — muhabirimiz- den) — Kasaba nüfusu 5600, umumi nüfusu 17 bin.. İki nahiyeli ve 17 köye malik: Burası Kuşadasıdır. Yani tütünü ile meşhur olan bir sa. hil memleketi.. Eskiden buranın yegâne gelirini “üzüm,, teşkil ederdi. Floksra- nın mel'un tahribotr buradaki bağcılığa *da hateme çekti.. 'Tekrar bağcılığın ihyasma çalışılan Kuşadasında, demin de kaydettiğim gi- bi, tütün şöhret kazanmıştır. Senevf se- kiz yüz bin kilo tütün istihsal eden bu deniz kıymer toprakları, Egede nefis mal çıksran memleketler arasına Kuşa. danın adınt da kattı. nbulun eski müddelumümi mua- vinlerinden Nail İlter, şimdi burada kaymakamdır. Krymetli hukukçu, mül- kiyeye geçmiş ve bu branştaki ilk me- muüriyetine Kuşadasında boşlamıştır. Daha keridisi ile görüşmeden önce Cenubi Anadoluda Mardin mayıs ayı içinde elektriğe kavuşuyor Bu asil ve tarihi Türk şehri hurmumalı bir kalkınma fâaaliyeti içinde bulunuyor Mardin, (Hususi) — Bugünkü ce. nup hudutları üzerindeki topraklarda kurulu şehir ve kasabalar pek seri ve etatlr bir terakki ve inkişafa mazhar olmuşlardır. Hski âtıl ve cahil idare- nin devamdı bir ihmal ve bakimsızlık dolayısiyle gittikçe daha harap düşür- düğü bu cennet yerler cünihuriyetin yapıcı ve yaratıcı elinde ve on dört yıl gibi çok kısa bir müddet zarfın- da geçmişle mukayese kabul etmiye - cek surette değişmiş, en küçüğüne va. rıncaya kadar hemen hepsi yeni ve medeni bir çehre iktissbına başlamış. tır. Bunlar arasında meselâ Mardini ele alalım: Milâttan asırlarca ve asırlar- ca evvel Komuk Türkleri tarafından kurulmuş ve yine İsadan çok evvel Mezopotamyada ün salan büyük bir Türk medeniyetinin en parlak ve muhteşem devirlerini yaşamış olan bu asil ve tarihi Türk şehri Cümhuriye- tin teesslisline kadar bir taşlık ve en- kazdan başka hiçbir manzara taşımaz ken bugün parke döşeli caddeleri, mo- dern binaları, müteaddid ve güzel parkları, mezbahası, hâli, muhteşem bir halkevi binası ve nihayet mayıs. ta kavuşacağı elektriği ile sevimli ve medeni bir kasaba halini almıştır. Mardinin en büyük ve mühim der. di olan su işi için de tetkikata baş- lanmıştır. Tesisatın büyük bir para sarfını zaruri kılması ve başlanan iş- lerin bütçede bu iş için lüzumlu tah- sisatlı ayırmak imkânını bırakmama- sı yüzünden çalışmağa başlanamamış. tır. Civarda Mardinin ihtiyacını kar. şılıyacak nisbette bol ve iyi su yoktur. Maamafih su meselesinin de yakm bir ftide sona ereceğinde şüphe yoktur. Susuz bir şehirde Üç düzgün ve geniş aile bahçesi yaparak bunları seneler- denbori yaşatan Mardinin bu İşi de halledeceğine muhakkak nazariyle ha- knlabilir. Kalkmma yalnız vilâyet merkezine inhisar etmemiştir, Vilâyete bağlı ye- di kaza ve bu kadar nahiye merkezin- de de her sahada hümmalı bir faaliyet göze çarpmaktadır. Merkezlere yakm olan köyler de köy kanunundan istifa- de ile her sene bir başka yeniliğe maz. har olmaktadır. Eğede ipek böcektci- liği canlanıyor Ödemiş (Husust) — İzmir vilâyeti için de ipekböcekçiliğini ihya — etmek, fenni ipekböcekçiliğini köylüye öğretmek için burada halkevinde açılan kurs devam et- mektedir. Kursu Denizli ipekböcekçiliği mektebi müdürü Akif idare etmektedir. On heş gündenberi devam eden kurs bir ay sonra bitecek ve kurstan çıkanlar ameli ve na- zarf olarak ipekböceklerinin nasıl yetiş- tirilmesi lâzrmgeldiğini öğrenmiş olacak- lardır. Kursa öğretmenler, — talebeler ve i l Kaymakam Nail İlter... Kuşadalıların, onun hakkında sitayişle konuştuklarını dinledim. Baz: tanıdıklar anlattılar: “e— Şehrin suya ihtiyacı var. On beş kilometreden gelmesi icap eden suyun masrafı ağır olacak.. Bunu düşünen kay. makam ve belediye reisimiz bureda ar- teziyen açmak istedi. Bu ihtiyaç kav- ranımış olduğuna göre, teşebbüsün ta- hakkuk edeceğine de şüphe yoktur. Bundan başka, kasabanın içinde “Türk. men deresi,, adlı bir dere vardır. Bu dere iki sene evvel taşmış ve müthiş ha- sarat yapmıştı.. Kaymakamı bizi bu dertten kurtardı : “Enharı sagire,, kanu- nunu tatbik ederek dereyi temizletti ve icap eden yerlerine köprüler yaptırdı. Bunun ilk nimetini bu sene tattiir: İki #ene öncekinden duba korkunç bir tuğ- yan olduğu halde hiç bir zarar görme. dik. Belediyemiz de bu derenin her sene tathiri için bütçesine tahsisat koyuyor.. Parkımızı her halde gördünüz; tama - men ağaçlanmıştır. Bu sene oraya bir Atatürk büstü dikilecek. Hükümetin önündeki Cumhuriyet meydanı için de düşünceler var, Kaymakamımız bele- diyeye tahsisat koydurdu: Bununla kı- yedan bir parça doldurma yapılarak meydan genişletilecektir. Asıl mühimmini anlatalım: Bizim ev. lerde birer (helâ) derdi vardı. Pis ko- kulardan hastalık doğarken şimdi kur- tuldük. İlçebay, sıhhat komisyonuna yeni bir karar verdirdi; ev helâlarmna si- fon konulması. Ayrıca kasıba dahilindeki ahırlarla tütün fidelikleri de ayni kararla barice kaklırılıyor. ., Tiryestede Avus furyanın imtiyazı Italya, bunu Alman- yaya vermek istemedi Berlin, 22 (A.A.) — Tiryeste lima- nınin istikbali meselesini tetkik eden Döyçe Folksvirtşaft mecmuası, bu me- selenin dost olan Almanya ile İtalya a. Tasında, kolayca hau:düeğeğini yazmak ta ve gunları ilâve eylemektedir? “İki memleket Alman ticarbtinin bir nisbet dahilinde Tiryesteden — geçmesi hususunda anlaştıkları takdirde Htalya evvelce Avusturyanın istifade ettiği ser- best mıntakayı yeni Alman devlefi lehi- ne terketmeğe mütemayildir. İtalyan hükümeti Avusturyanın ilhakından son rTa bu imtiyazı Almanyaya vermek iste- memişti.,, Mecmua, Musolininin Adriyotik li- manlarının zimamdarları ile geçende yaptığı görüşmelerden sonra yakında Tiryesteye yapacağı ziyaretin ehemmi. yetini tebarülr ettirmektedir. mektedir. Kursun ikinci devresi de soti- baharda açılacaktır. Haftada üç gün de birer saat kadınlar ilk okul mezunu köy çocukları devam et kursta ders görmektedirler,