| K 2 N Zehirli gazlere karşı küçük çocuklar İ Zehirli gazlere karşı herkes maske takarak korunurken, bu âletleri tak. z masmı ve kullanmasını bilmiyen kü- çük meme çocukları nasıl muhafaza olunacak? te Bu müşkül mesele bugün yeni bir icadla halledilmiştir. > Bir Fransız mühendisinin bulduğu bu usul şudur: Küçük çocuklar başla- nasıl korunacak ? rı maske İçine almacak yerde bütün vücutları bir camekânlı kutuya konu- yor. Gaz maskesi tertibatmda bulu . nan bu mahfaza içinde gocuklar, ağız. larında emzik, rahat rahat uyurken, zehirli gazlere karşı da korunmuş olu- yorlar. ç Aletin ilk. tecrübeleri Pariste ya- pılmış ve iyi neticeler alınmıştır. Tıpkı bir roman Bir haydudun hayatı. Mahmut Nadirin istintakı geri kaldı; kibar haydut dün gece çok şiddetli bir sinir buhranı geçirdi Ankarada yakalanıp şehrimize geti- rildiğini yazdığımz kibar haydud Mahmut Nadirin istintakı ve bazı şa. Mahmut Nadir dün geceyarısından sonra emsali az görünen çok şiddetli bir sinir buhranı geçirmiş, birkaç de- fa bayılmıştır. Kendisi çok bitkindir. Tahkikat ve istintaka fennen imkân görülemediği için iyileşmesi 'beîl_ene- cektir. İkinci bir buhran gelmediği takdirde muameleye üç gün sonra başlanması umuluyor. ; Bayan Remziye Fikriye gelince dünkü istintakı birkaç sş.at sürmüş ve gizli olduğu için malümat alma « mamıştır. Kendisi şen Ve kayıtsızdır. Bizim husust kaynaklardan haber al- dönüşümden iki sene ön severdim. Çünkü sevilmeye, ha nu unüutturabilmek içi eski karıma benzemiyordü. duğum için evlenmişt. i halde kör göstermekten dattığ kendimi gördüğüm , el îaağîııîımğuîulğî'efîndi. İstiyordum ki onu yakalıyayını ça Yordum ki cezasını kendi ellerimle Vermek suretiyle hakkrma bğcavîâşe Müddciumumi muavini dikka v llerle yözleştinlmesi bugüpe hat -) Sabaha karşı aldığımız habere göre eden nokta... Anlata- — Bu hakikaten izah eet;îî:î tt:îıaıâöndüğlî Rae ee SA CA yım, dedi. Beyefendi. Ben gel L Ce aldım. Karımı çok ttâ hürmet düşkünlüğümü bilirlerdi. O. evlendirdiler. Yeni karım, Bunu hissediyordum. Üstelik beni al. vereyim. Fakat tali, ba.nakhu— setediğim cezayı bir başkası nu da çok gördü. Benim vermek ıîttî 3153 MN ylenlldaği guadi tetkik ediyordu: — dığımıza göre her şeyi inkâr etmekte ve kefaletle bırakılmasını istemekte - dir, Bu isteği Treddedilmiştir. Bunun üzerine avukat tutacağını söylemiş ve kelime söylemiyeceğini bildirmiştir. Ne vakit avukat tutacağı sorulun. ca, _ — İyi bir avukat bulduğum gün, cevabını vermiş ve bu günü de tesbit etmek istememiştir. Muharririmiz ko- ridordan geçerken. Remziyenin bulun- içinden gü. duğu kapısı kapali odanın iç zel sesli bir kadının bir Alman tango. su söylediğini işinniştir._ 'Btfnu söyli- yen bayan Remziye Fikri idi. j Bir gardiyan tarafından şarkı söy- lemenin yasak olduğu ihtar edilince gülerek: B —- Öyleyse bir mimar çağırınız da edilmeye değer bir ram ve kör bulun. takip etti. r. Bu mekteplerde jim Bir içtimaiyatçıya göre Alman kadını geriye gidiyor Bugünkü Alman kadını sadece bir aşcı ve kuluçka makinesidir Almanyada artık kadın âlimler, kimyagerler, profesörler yetiştirilmiyor Almanyada kadın hürriyetinin Hitler rejimiyle bir hayli tahdid e- dildiğini sık sık okuyoruz. Alman- yayı ârzüsile terketmiş olan eko. nomik Ve sosyjal bilgiler profesörü Frieda Wunderlich Amerikan mec. mualarından birine bu mevzuda bir yazı yazmıştır. Kadınlık öleminin her yerde günden güne inkişaf bul- duğu şu devirde Almanyanın neden aksi bir yol ihtiyar ettiğini izah e- den bu mahbaleyi kısaltarak nükle- diyoruz: “Buügün Almanyada kadının tek ol. masa bile başlıca vazifesi memleketin ilerde yapacağı harpler için ona lâzım olan çocukları — yetiştirmektir. 1932 senesinde Alfred KRosenberg üçüncü Reich'in evli olsun, olmasın, çocuksuz bir kadını Alman milletinin tamam bir ferdi olarak telâkki edemiyeceği. ni söylemişti. Filyaki şimdilik kızların yüksek mekteplerde tahsili menedilmemiş ol- makla beraber onların entelektüel ba- kımdan inkişaflarına mümkün merte- be sed çekilmektedir. Berlin üniversi. tesi talebe birliği reisi üniversitele . rin erkeklere ait olduğunu açıkça söy- lemiştir. Bugünkü Almanyanın telâk- kisine göre kadının tam ve mükemmel bir ana olarak yetiştirilebilmesi için onun sırf kültür uğruna okuması ve- ya okutulması durdurulmalıdır. Alman kızları analık vazifelerini Almanyanın telâkkisine göre, kadı- nin tam ve mükemmel bir ana ola- rak yetiştirilebilmesi için onun sırf kültür uğruna okuması veya oku. tulması durdurulmalıdır. rı lâzım. Orta mekteplerde okutulan bütün derslerde kuvvetli bir nasyonal sosyalistlik kokusu var. Çocuklara 'harbin iyiliği, Hitlere sadakat ve ırki üstünlük. gibi telkinler, ders şeklinde öğretiliyor. Orta mektebi bitiren her kız ya bir çiftlikte, ya bir evde, ya - hut da bir ana mektebinde muayyen bir müddet çalışmak mecburiyetinde - dir. Gerek mektep müddeti, gerek bu çalışma esnasında kızın ferdi ve şahsi herhangi bir meşgaleyle uğraşması memnudur. Sebeb: “Almanya murakabasız şahsi faali- yetlerle tehlikeye sokulmamalıdır..,, Çok çocuk yetiştiren ailelere hükümet yardım ediyor. Bu yaârdımlar bir borç geklinde yapılıyor. Muayyen bir müd. “gdet zarfımnda meydana getirilecek her gocuk borç nispetini yüzde yirmi beş nispetinde indiriyor. Bu muayyen müddet dört çocuk yapanların borcu tamamen ödenmiş oluyor. Kalabalık ailelerin reislerine daha iyi iş ve etüd. ler veriliyor. “Hitler gençlik teşkilâtı,, gocukları daha küçük yaştan ele alı - yor: ve onların aykırı telâkkilerle ye- tiştirilmelerine meydan vermiyor. Çö- orta mekteplerde öğrenmeye başlıyor, e en başta geliyor: müstakbel Alman ordusunu yetiştirecek Almı kızlarmın gürbüz ve sıhhatli olmala. rılmasmda. bir sebeb daha var: Al. manyada mühim bir yekün teşkil eden “Ağzıma beton döküp kapasın! demiş. tir, Bayan Remziye, arkadaşı Mahmut Nadir gibi sinirlerinden muztarip gö. rünmemektedir. Neşesi ve iştihası ye- rindedir. Yemeklerini çarşı - içindeki meşhur kebapçıdan getirtiyor ve bol bol Karahisar maden suyu içiyor. Günde beş paket siğara az geliyor. Şimdilik isimleri gizli tutulan üç meşhur avukata haber gönderdiği ve birisi burada bulunmadığı için ikisi Yazan; Hasân Rasim Us — Çok lüzumluysa hayhay. Müddeiumumi muavini seslendi. Suad, gelen polis memurti. na tabancanım odasinda bulunduğu yeri anlattı. Memur bir ko- şuya gitti. O gittikten sonra da suallerle cevablar biribirini HABERİN EDEBİ TEFRİKASI: 58 ile bugün müşavere - edeceği söylen. mektedir, Alacağımız mütemmim malümatı yarın yazacağız. HABER | İstanbulun en çok satılan hakiki akşam gazetesidir , İlânlarını HABER'e' verenler kâr. ederler. “İYİA'BA'NICI” he ediyorlardı? mi şüphe ediyorsunuz? DÜLLERE:(NAKLİ Suad, dişlerini sıktı ve homurdandı: | — Onu ben öldürmek istiyordum. Beni bu zevkten mah-« rum edeni öğrenmek arzusu bende, sizin katili meydana çıkar, mak hırsımızdan daha kuvvetlidir. : Bu srrada içeriye giren bir polis müddelümumi muavinine: — Belim beyi getirdim, efendim. . dedi. ' Suad bu haberi getiren adama dönüp baktı. Fakat bir şey söylemedi. Selimi niçin getirmişlerdi? Acaba ondan da mı şüp. işsizlik. Kadınlar iyi işleri erkeklere terketmek mecbüriyetinde. Halbuki fabrikalarda ve bürolardaki en süfli işlerde yine kadın terliyor, kadın çalı- şıyor. Çiftiiklerin en zor İişini ev işle- rine ilâveten yapan yine kadındır. Kadınlar vekâletlerdeki mes'uliyetli siyasi mevkilerinden uzaklaştırılmış- tır. Mühim işlerde artık bir tek kadı. na raslanmıyor. Buna mukabil dakti- lolar ve stenograflar hep kadındır. Er. kekler bu işlere tenezzül etmiyor. Ar. tık kadım kimyagerler, âlimler, pro - fesörler yetişmiyor, çünkü yetiştiril - miyor. 1935 - 1936 senesinde yalnız 17 kız hukuk tahsil etmiştir. Kadınlara hukuki ve adli sahalarda iş verilmi . | yor. Niçin boş yere hukuk tahsil et- sinler? Kadınların yapacağı işler ken- di arzularma tâbi değil, erkeklerin keyfine tâbidir. Kadın nüfusunun i milyon 800 bin gibi bir fazlalık gös. terdiği Almanyada kadınm maişet i- çin kocasına bağlı olması şart! Alman kadımlığı bu muameleyi na- sıl hazmediyor? Ekseriyet kadere bo- yun büküyor ve ev işleri görmek, bol çocuk doğurmakla iktifa ediyor. Genc kızlar kendilerine koca bulunacağı va. itleriyle teselli buluyorlar. Entelektü- el sınıfı teşkil eden ufak bir zümre ise fam bir ümitsizlik içinde. Nazi in. krlâbında çalışmış olan kadınlar Hit. lere başvurmuşlar, bugünkü “”arka- daşlık evleri”, spor teşkilâtı, erkek kampları ve saire ile erkeklerin evlen- meye ısındırılmadıklarmı, ondan bi « lâkis uzaklaştırıldıklarmı, iki cinsin biribirinden uzak olmaları yüzünden a. ile hayatının söndüğünü söylemişler, evli çiftlerin biribirleriyle olan irti « batlarınm, araya giren bu içtimai te, şekküllerle azaldığından, kadınm git. gide geride ve gölgede kaldığından şi- kâyet etmişlerdir. Velhasıl Almanyada kadın eski mu- hitine, yani ailesine döndürülüyor. Lâkin bugünkü Alman ailesi bundan yüz yıl evvelki içtimal birlikten çok değişik. Şimdi Alman aile kadmı sade- ce bir ahçı ve kulucka makinesidir. Ailenin diğer hususiyetleri onun elin. den alımış, siyasi teşekküllere veril- miştir. Artık Alman kadmı ileriye doğru değil, geriye doğru yürüyor! HAKKİ“MAHFRUZDUR — Beyefendi, - demekten kendini alamadı. Kardeşimden da r — Onu da isticvab edeceğiz. — Sizi temin ederim beyefendi, Nimet, yengesi olduğu hals de ahvalile hemen hemen hiç alâkadar olmıyan, hattâ konüş- maktan haz duymayan yalnız Selimdir. — Demek siz öldürmediniz? — Maalesef... Şi hreru SA Suad bu cinayeti işlemek %Vkıîğeîtğa geniş bir iç çekmesiyle anlatarak dev M o günün bana verece. — Maalesef ben öldürmedim. îîşrîde ydim. Yazık ki ben öl- #i hazzm düşüncesiyle sarhoş bir hâ ildiğini düremedim. İi e Fe Gt? — Kimden şüphe ettiğinizi gorabilir miy — Kimseden! üzerinde ve bir gazete kü- Müddejumumi muavini bey: masâ alarak Suade yaklaş- ğıdıma sarılmış duran bir demir parçasını : R: iri. Kalbini de- — Bu, . dedi. Karınızı öldüren kurşunıiüî.b" lip geçtikten sanra saplandığ ç Suad kurşuna dikkatle ba — Olabilir, . dedi. Ş — Sizin tabancanız var mı_dtr d Suad bir tereddüd devresi geC — Var. . dedi. — Nerededir? K — Evde olacak. Çoktandır eli icinde olacağını sanıyorum. ni — Yerini bir memurumuza tarif © ktı ve yavaşta : rdi: sonra: me almis değilim. Bir sandık de alıp getirse. Suad, karısını, kendisinin öldürmediğinde israr ediyor, müddelumuümi muavini kafasının içindeki karanlık noktaları aydınlatmaya çalışıyordu: — Suad bey, - dedi. İnkârdan bir şey kazanmazsınız. Yal- nız kendinizi kör göstermiş olmanız bile şüpheleri listünüze toplar, Bundan başka Göztepede rasladığınız arkadaşmızın winden gece ayrıldığınızı da tesbit etmiş bulunuyoruz. — Hayır, ayrılmadım. — Ayrıldımız Suad bey. Saat dokuz buçuğa doğru ayrıldınız “ve bir otomobile binerek cinayeti işlediğiniz Lütfiye Hanımın evine gittiniz. — Hayır gitmedim. Ayrılmadım. Otomobile de binmedim. — Lütfiye hanımın nerede oturduğunu bilir miydiniz? — Evet.. — Cinayetinizi itiraf ederseniz, sizi kurtaracak birçok de- liller var. Bir defa karınızım, yabancı hir yerde, yabancı bir er- kekle, başbaşa bulunmaları. Yalnız bu bile sizi kurtarabilir Su- ad bey, itiraf etmek en doğru yoldur. Çocuk değilsiniz, iyiyle kötüyü mukayese edebilecek kültür sahibisiniz. — İtimad ediniz beyefendi. Kat'iyyen inkâr etmiyorum. Ka. rımı ben öldürmedim. Onun ölümünden değil, ben öldürmedi. ğimden teessür duyuyorum. — Kendisinden bazı şeyler sormak şüphe edildiğine mi de- lâlet eder? Suad cevab vermedi. Şimdi ikisi de susuyorlardı. Müddeiu. mümi bakışlarımı muayyen bir noktaya çevirerek derin bir dü. şünceye dalan Suad'i tetkik ediyor, Suad, kanatacak kadar du. daklarımı ısırıyordu. Kimdi bu katil? Onu bu zevkten, karısıs na cezasını kendi elleriyle vermek zevkinden mahrum eden kim- di? O bunu düşünüyor, ve bir karara yvaramamaktan büyük bir 1stirab duyüyordu. Neden sonra müddejumumi muavini sordu: — Kardeşiniz, gördüğünüzü biliyor mu? Suad, bir kuyudan cevab verir gibi inledi: — Misafirliğinde bulunduğunuz Abdullah Bey? — Hayır... — Selimle rasgeldiğiniz ve dün geceyi evinde geçirdiğinizi vylediğiniz arkadaşınız? — Önce bilmiyordu. Sonra söyledim. — Sebebini de söylediniz mi? — EHvat. YAT Y (Devamı dür).