25 NİSAN — 1938 ğ ehirli gazlere arşı küçük çocuklar nasıl krunak? lere karşı herkes maske unurken, bu âletleri (ık. - masını ve kullanmasını bilmiyen kü. çük mame çocukları nasıl muhafaza olunacak? DD Bu müşkül mesele bugün yeni bir $cadla halledilmiştir. © Bir Fransız mühendisinin bulduğu bu usul şudur: Küçük çocuklar başla- Tıpkı bir roman Bir haydudun hayatı. a | rı maske içine almacak yerde bütün vücutları bir camekânlı kutuya konu- yor. Gaz maskesi tertibatmda bulu . 'nın bu mahfaza içinde çocuklar, ağız. larımda emzik, rahat Tahat uyurken, zehirli gazlere karşı da korunmuş olu- lar. Aletin ilk- tecrübeleri Pariste ya- | pılmış ve iyi neticeler alınmıştır. Mahmut Nadirin istintakı geri kaldı; kibar haydut dün gece çok şiddetli bir sinir buhranı geçirdi | nkarada yakalanıp şehrimize geti- rildiğini yazdığımz — kibar haydud Mahmut Nadirin istintakı ve bazı şa. ilmesi bugüne kal - Sabaha karşr aldığımız habere göre Mahmut Nadir dün geceyarısından sonra emsali az görünen çok şiddetli bir sinir buhranı geçirmiş, birkaç de- fa bayılmıştır. Kendisi çok bitkindir. Tahkikat ve istintaka fennen imkân görülemediği için iyileşmesi be'ı_lzna. cektir. İkinci bir buhran gelmediği takdirde muameleye üç gün sonra başlanması umuluyor. Bayan Remziye Fikriye gelince, dünkü istintakı birkaç sâat :llmlul ve gizli ğu için malümat alma « Di ?ış:eîıudiış gen ve kayıtsızdır. «i kaynaklardan haber ah dığımıza göre her şeyi inkâr etmekte ve kefaletle bırakılmasını istemekte - 'dir, Bu isteği reddedilmiştir. Bunun üzerine avukat tutacağını söylemiş ve bitirip işe elkoyuncaya kadar hiçbir kelime söylemiyeceğini bildirmiştir. Ne vakit avukat tutacağı sorulun. ca, — İyi bir avukat bulduğum gün, cevabını vermiş ve bu günü da tesbit etmek istememiştir. MMI: ko- ridordan geçerken Remziyenin bulun- duğu kapısı kapalı odanın içinden gü. mli:luu bir kadının bir Alman tanıgo. su söylediğini igitmiştir. Bunu söyli- emziye Fikri idi. gardiyan tarafından şarkı &öy- !mıBîrnhı yasak olduğu ihtar edilince . Oyuyız bir mimar çağırınız da E içtimaiyatğıya göre Alman kadını geriye gidiyor Bugünkü Alman kadını sadece bir aşcı ve kuluçka makinesidir Almanyada artık kadın âlimler, kimyagerler, profesörler yetiştirilmiyor Almanyada kadın kürriyetinin e- Hitler voğimiylo bir kayli tahdid e- | düdiğini dık sık okuyoruz, Alman- (i yağyı arzusile terketmiş olan eko. | ! bilgiler profesörü irh Amerikan mec. |i İ Frieda Wunde macala: lan birine bu mevcuda bir tır, Kadınlık öleminin her yerde günden güne inkişaf bul- duğu şu devirde Almanyanın noden eksi bir yol ihtiyar etliğini izah e- den bu makaleyi Kısaltarak nakle- diyoruz: *“Bugün Almanyadae kadının tek ol, mass bile başlıca vazifesi memleketin ilerde yapacağı harpler için ana lâzım olan çocukları — yetiştirmektir, 1932 senesinde Alfred Rosenberg üçüncü Reich'in evli olsun, olmasın, çocuksuz bir kadint Alman milletinin tamam bir ferdi olarak telâkki edemiyeceği. ni söylemişti. Filvaki şimdilik kızların yüksek mekteplerde tahsili menoedilmemiş ol- makla beraber onların entelakttiel ba- kırmdan inkişaflarına mümkün merte- be sed çekilmektedir. Berlin Üniversi. tesi talebe birliği reişi üniversitele . rin erkeklere ait olduğunu açıkça söy- lemiştir. Bugünkü Almanyanın telâk- kisine göre kadınım tam ve mükemmel bir sna olarak yetiştirilebilmesi için onun sırf kültür uğruna okuması ve- ya okutulması durdurulmalıdır. Alman kızları ahalık vazifelerini : müstakbel | Alman ordusunu yetiştirecek Alman kızlarının gürbüz ve sıhhatli olmala. “Ağzıma beton döküp kapasın! demiş. tir. Bayan Remziye, arkadaşı Mahmut Nadir gibi sinirlerinden muztarip gö. Tünmemektedir. Neşesi ve iştihası ye- rindedir, Yemeklerini çargı içindeki meşhur kebapçıdan getirtiyor ve bol bol Karahisar maden suyu içiyor. Günde beş paket sigara az geliyor. Şimdilik isimleri gizli tutulan üç meşhur avukata Haber gönderdiği vo birisi burada bulunmadığı için ikisi Almanyanın telâkkisine göre, kadı- vn fam ve mükemmel bir ana ola- $ rak yetiştirilebilmesi için onun sırf | ür uğruna okuması veya oku. İ rı lâzım. Orta mekteplerde okutulan bütün derslerde kuvvetli bir nasyonal sosyalistlik kokusu var. Çocuklara harbin iyiliği, Hitlere sadakat ve ırki üstünlük. gibi telkinler, ders şeklinde üöğretiliyor. Orta moektebi bitiren her kız ya bir çiftlikte, ya bir evde, ya « hut da bir ana mektebinde muayyen bir müddet çalışmak mecbuüriyetinde - dir. Gerek mektep müddeti, gerek bu çalışma esnasında kızın ferdi ve şahsi herhangi bir meşgaleyle uğraşması memnudür. Sebeb: “Almanya murakabasız şahal faali- yetlerle tehlikeye sokulmamalıdır.,, Çok çocuk yetiştiren ailelere hükümet yardım ediyor. Bu yardımlar bir borç şeklinde yapılıyor. Muayyen bir müd. det zarfında meydana getirilecek her gocuk borç nispetini yüzde yirmi beş nispetinde indiriyor. Bu muayyen müddet dört çocuk yapanların borcu tamamen ödenmiş oluyor. Kalabalık ailelerin reislerine daha iyi iş ve etüd. ler veriliyor. “Hitler genclik toşkilâtı,, çocukları daha küçük yaştan ele alı - yor ve onların aykırı telâkkilerle ye- tiştirilmelerine meydan vermiyor. Ço- cukların üzerinde ana babanın hiçbir rılmasımda bir sebeb daha var: Al. manyada mühim bir yekün teşkil eden ile bugün müşavere - edeceği söylen. mektedir. Alacağımız mütemmim — malümatı yarım yazacağız. HABER , * , Iİstanbulun en çok satılan' hakiki akşam — gazetesidir. , İtânlarını HABER'e' verenler kâr. ederler. MA0 DİLLERE 'NAKLİ işsizlik. Kadımlar iyi işleri erkeklere terketmek de. Halbuki fabrikalard işlerde yine y şıyor. Çiftilklerin en zor işini ev işle- rine ilâveten yapan yine kadındır. Kadınlar vekâletlerdeki mes'uliyetli siyasi mevkilerinden uzaklaştırılmış- tur, Mühim işlerde artık bir tek kadı. na raslanmıyor. Buna mukabil dakti- lolar ve stenograflar hep kadındır. Er. kekler bu işlere tenezzlll etmiyor. Ar. tik kadım kimyagerler, âlimler, pro - fesörler yetişmiyor, çünkü yetiştiril! - miyor. 1935 - 1986 senesinde yalnız 17 kız hukuk tahsil etmiştir. Kadımlara hukuki ve adli sahalarda iş verilmi . yor, Niçin boş yere hukuk tahsil et- sinler? Kadınların yapacağı işler ken- di arzularıma tâbi değil, erkeklerin keyfine tâbidir. 'Kadın nüfusunun 1 milyon 800 bin gibi bir fazlalık göz. terdiği Almanyada kadmm maişet i- çin kocasıma bağlı olması şart! Alman kadınlığı bu muameleyi na- sıl hazmediyor? Ekseriyet kadere bo- yun büküyor ve ev işleri görmek, bol çocuk doğurmakla iktifa ediyor. Genç kızlar kendilerine koca bulunacağı va. itleriyle teselli buluyorlar. Entelektü- el sınıfı teşkil eden ufak bir zümre isc tam bir ümitsizlik içinde, Nazi in. kılâbında çalışmış olan kadınlar Hit. lere başvurmuşlar, bugünkü "arka- daşlık evleri”, apor toşkilâtı, erkek kampları ve salre ile erkeklerin evlen- meye ısındırılmadıklarmı, ondan bi « lâkiz iki çinşin biribirinden uzak olmaları yüzünden a. ile hayatının söndüğünü söylemişler, evli çiftlerin biribirleriyle olan irti « batlarının, araya giren bu içtimal te. şekküllerle azaldığından, kadınm git. gide geride ve gölgede kaklığından şi- kâyet etmişlerdir. Velhasıl Almanyada kadın eaki mu- hitine, yani ailesine döndürülüyor. Lâkin bugünkü Alman ailesi bundan yüz yıl evvelki içtimaf birlikten çok doğişik. Şimdi Alman aile kadını sade- ce bir ahçı veo kuluçka makinesidir. Ailenin diğer hususiyetleri onün elin. den alınmış, siyasi teşekküllere veril- miştir. Artık Alman kadımı ileriye doğru değil, geriye doğru yürüyor! HAKKİ,MAH ZDUR ta.. Anlata- — Bu hakikaten izah etmem lulâ eden bir ::“n ; dgdl. Befeteedi ÖL Fi ü haber aldım. Karrmı çok dönlşümden iki sene önce öldüğüni Ğ severdim. Çünkü sevilm kadındı. Anam ve babam, Nu unutturabilmek için WB:*,"'L']:"M param ve kör bulun. tesodi' Yetelik beni al. 1nu hissodiyordum. Ü kör göstermekten dattığını da. İşte kendimi gördüğün );;ıîll y.uguö;ıyım. İsti- kastım buydu beyefendi. İstiyordum vim. Fakat tali, bana bü- Yordum ki cezasını kendi ellerimle verey . ü bir başkası ördü k istodiğim CerAYI :ıu B ;îok gîrîh'hî::s"m' tti, Bu elbette ınl:ııılıcık.v vermek suretiyle l tecavüz ©! 3 e 4tkik ediyordu: Müddolumumi muavini dikk'ıue Suadi tet iyo: — Demek siz öldürmediniz İK N 4 edildiğini %uıhğn:ı::îi[rwı—ıi işlemek mvkındeuurıvıahıum ildiğ i e doi yam etti: geniş bir Iç çekmesiyle an.atı.;'ık l;;:':ı o günün bana verece. Maalesef ben öldürmedim. e Yezik Ki beml öi Üi hazzm düşüncesiyle sarhoş bir balderdi düremedim. ğ — Kimden şüphe ettiğinizi SOTa — Kimseden! b Müddelumumi muavini bey, ğidma sarılmış duran bir demir tı; duğum için evlenmişti. bilir miyim? ye bir gazete kâ- masü Üzer Ti rak Suade yakla$- parçasmı alar z biri, Kalbini de: — Bu, . dedi. Karınızı öldüren kurşunlardan ardık. lip geçtikten sanra saplandığI “'Maîışw Suad kurguns dikkatle baktı ve yi — Olabilir, — Sizin tak N SAğz devresi geçirdi: Suad bir teredi — Var. . dedi. — Narededir? e olacak. Çokt Bonra: me almiş değilim. Bir sandık andır el n de alrp getirse. içinde olac taeniz — Yerini bir me tarif € m. rumuza HABERİN EDEBİ TEFRİKASI: 88 Yazan;: Hasan Rasim Us — Çok lüzumluysa hayhay. Müddelumumi muavini seslendi. Sund, gelen polis memurtı. na tabancanım odasında bulunduğu yeri anlattı. Memur bir ko- şuya gitti. O gittikten sonra da suallerle cevablar biribirini takip etti. Susd, karısını, kendisinin öldürmediğinde israr ediyor, müddeiumumi muavini kafasının içindeki karanlık noktaları aydmlatmaya çalışıyordu: — Suad bey, - dedi. İnkârdan bir gey kazanmazsınız. Yal- nız kendinizi kör göstermiş olmanız bile şüpheleri üstünlüze toplar. Bundan başka Göztepede rasladığınız arkadaşınızın vwinden gece ayrıldığınızı da tesbit etmiş bulunuyoruz. — Hayır, ayrılmadım. — Ayrıldınız Suad bey, Saat dokuz buçuğa doğru ayrıldımız ve bir otomobile birerek cinayeti Işlediğiniz Lütfiye Hanrmın evine gittiniz. — Hayır gitmedim. Ayrılmadım. Otomobile de binmedim. w Lütfiye hanımın nerede oturduğunu bilir miydiniz? — Evet.. — Cinayetinizi itiraf ederseniz. sizi kurtaracak birçok de- liller var. Bir defa karınızın, yabancı bir yerde, yabancı bir er- kekle, başbaşa bulunmaları. Yalnız bu bile sizi kurtarabilir Su- ad bey, itiraf etmek en doğru yoldur. Çocuk değilsiniz, iyiyle kötüyü mukayese edebilecek kültür sahibisiniz. — İtimad ediniz beyefendi. Kat'iyyen inkâr etmiyorum. Ka, rınu ben öldürmedim. Onun ölümünden dağil, ben öldürmedi. ğimden teessür duyuyorum. Suad, dişlerini sıktı ve homurdandı: — Onu ben öldürmek istiyordum. Beni bu zevkten mah-« rum edeni öğrenmek arzusu bende, sizin katili meydana çıkar. mak hırayızdan daha kuvvetlidir. Bu srrada içeriye giren bir polis müddelumumi muavinine; — Selim beyi getirdim, efendim. . dödi. t Suad bu haberi getiren adama dönüp baktı. Fakat bir şey söylemedi. Selimi niçin getirmişlerdi? Acaba ondan da mt şÜp. he ediyorlardı? K — Beyefendi, - âemekten kendini alamadı. Kardeşimden da mi şüphe odiyorsunuz? — Onu da isticvab edeceğiz. — Sizi temin oöderim beyefendi, Nimet, yengesi olduğu hal: de ahvalile hemen hemen hiç alâkadar olmiyan, hattâ könüş- maktan haz duymayan yalnız Selimdir. — Kendisinden bazı şeyler sormak şüphe edildiğine mi dee lilet eder? Suad ccvab vermedi. Şimdi ikisi de susuyorlardı. Müddelu. mumf bakışlarını muayyen bir noktaya çevirerek derin bir dü. şünceye dalan Suad'i tetkik ediyor, Suad, kanatacak kadar du. daklarmı ısırıyordu. Kimdi bu katil? Onu bu zevkten, karrsı- na cezasını kendi elleriyle vermek zevkinden mahrum eden kim-« di? O bunu düşitnüyor, ve bir karara varamamaktan büyük bir rtırab duyuyordu. Neden sonra müddeijumumi muavini sordu: — Kardeşiniz, gördüğünüzlü biliyor mu? Sund, bir kuyudan cevab verir gibi inledi: — Misafirliğinde bulunduğunuz Abdulfah Bey? — Hayır... — Selimle rasgeldiğiniz ve dün geceyi evinde geçirdiğinizi vylediğiniz arkadaşınız? — Önce bilmiyordu. Sonra söyledim. » Sebebini de söylediniz mi? — Evet.