Ğeçit resminde | köpek taburu ! Alman ordusunda harpte hizmet İçin yetistirilmiş so bir köpek var Sön günlerde Harbinde ya askeri resmigeçitte 1000 tane köpe muntazam saflar halinde sokaktan geçtiğine şahit olunmuştur. Şimd dünyanm büyük askeri kuvvetleri köpekleri terbiye ederek orduda kul- lanmaktadırlar. Bugün Alman ordu . sunda bilhasaa harpte hizmet etmek için yetiştirilmiş tamam 50,000 köpek vardır. Her Alman piyade alayma bir de Köpek tabtru merbuttur, Bu tabur bütün resmigeçitlerde yer almakta ve köpekler alayın diğer efradı gibi mu. &yyen bir program dahilinde ve bü- yük bir dikkatle talim ve terbiye edil mektedir. Alman ordusunda köpeklere “© kadar mühim bir yer verilmişir ki, hemen her köpeğin gaz maskesl var- duır., İngilterede binbaşı Rişardsomm köpek mektebi her sene binlerce kö . Ppek yetiştirmektedir. İnsanlarm birer ördü halinde, yani toplu olarak harbetmeye başladıkları iik devirlerdenberi köpekler onlarla Beraber savaşmışlardır. İsanın döğu - gündan 4000 sene evvel duvarlara ya. zılan yazılardan öğrenildiğine göre ce. ki Mısırlılar istilâ ordularımı dağıt - mak için vahşi köpekler kullanmışlar- dır, Seltler düşmanlarma boyunların- YN Ü egT aa camı öldürdüm diye bağırmışım.. “De- Hrdi, hezeyan ediyor!,, diye tıkmışlar timarhaneye... « ... Bu korkunç gecenin sabahı, apar to- par, evden ve bu deli kadıfıdan öyle bir kaç'ş kaştık ki!., ilan bir YiT GYT 1 a strltlar ıı»zılıı ordularımı da. $ hak izin şi köpekler kullan mişlardı; Seltler, diüşmanlarına, ğ boynenlarında dikenli tasmalar olan azaoın künakler naldıytırlardı. ııllıııııvl'lıuıl"_â li tasmalar olan azgın köpek. dırtırlardı. İngiltere krâli seki- zinci Hanri müttefiki olan Tİspanya Şarla 400 tane cins İn. VA eTBfMN Ki sar t Pan giliz köpeği g dar büyük bir ce işti. Bunlar o ka. retle Karbetmişler- âte mecbur kal - Modern harpte köpeklerin ne dereceye kadar lüzumlu olduğunu Hk anlryan büyük Fredrik olmuştur. Önuün ya orduda nöbet beklemek haber getirip gütürmek İişinde kullanılmıştır. Umumi harpte kırmızı salip teşkilâ- tında köpeklerden pek istifade edil . miştir, Fransızlar ileri - karakollarda çalışan kızılhaç kollarında kullandık- ları köpekler sayesinde harp meyda . nimın en tenha köşelerinde düşüp kal. mış yaralıları bulup tedavi etmişler - dir. Köpeklerin insanlardan sekiz mis- li fazla olan koku alma ve işitme has- salarının yardımiyle kızılhae hastaba, di ki, Frahsızlar ri mışlardı. nda köpekler HABER l'slaııbu!uıı 'en çok ı!ı!m hakikt akşam gazetesidir.' İliıı!anııı HABER'e, verenler | kaı ederler. kıcıları yaralıların yerlerini kölayca tesbit ederek onların yardımıma koöş- muşlardır. Bu işte kullanılan köpekle. re büyük kuklalar vasıtasiyle ölülerle alâkadar olmamaları, yaralıların ise başı ucunda havlamaları öğretilmiş. tir. Hastabakıcı köpeklerinin boyun- larında takılı bir kutu içinde sargı bezi ve ilk todavi vasıtaları bulunur. Bu köpekler bir hafif yaraltya testa « düf ettikleri vakit öonün baş ucutida dururlar veboyunlarındaki kutuyu a» Çarak kendi yarasınt sarmcaya kadar beklerler, sonra hemen başka bir ya, ralınmm yardımına koşarlar. Harb sa- halarında yüzlerce kişinin hayatını kurtarmış köpekler vardır. Bir Belçi. ka polis köpeği bir seneden az bir za. man içinde tamamı 2000 can kurtar - maştır. İngilizlerin kullandıkları Airedales cinsi köpekler yarım mil uzaktan koku ve sos almakla mafufturlar. Bu kö - pekler o şekilde terbiye edilmiştir ki, kendi taraflarıma mensup olanların Ü- niformasiyle diüşman Üniformasını bi. ribirinden kolayca tefrik etmektedir - ler. Bu cins köpeklerda hafıza dahi gşayanıt hayret bir derecede inkişaf et. tirilmiştir. İçlerinde 200 kelimeye ka. dar anlayıp itaat edenler vardır. İn- gilizler bu köpekler sayesinde umumi harpte Almanların makinelitüfek sak- ladıkları yerleri bulup basmakta zor- luk çekmemişlerdir. Belçikaldar makinelittifekleri at ye. rine köpeklere taşıtmışlardır. Bu işte köpekler atlardan çok daha işa yaâra- mtelardır. Çünkü ttifek sesinden kork. madıkları gibi kurşundan korunmak. Fare sevenler klübü İngilterede fare sevenler bir araya gölmişler, bir klüb açmışlar... Misters E. Blover bu müessesenin umum! kâtibidir, Klübün geniş bir çiftliği vardir ki, tamamen faro yetiştirmeye tahsis edilmiştir. Çiftlikte otuz binden fazla fare besleniyor. Şimdiye kadar kadınların fareden çok korktukları ganılırdı. Halbuki İn- gilteredeki fare sevenler klübünün azası ekseriyet itibariyle kadınlardır. Resmini gördüğünüz matmazel An Gras& klübe en yeni giren azadır. Bu güzel genç kızm klüboe girmesile klüp azalarının sayıst 7310 v bulmuştur. Kllibe giterken yapılan merasim şundan ibaretmiş: yeni giren 4zanın e- line $çersinde gayet sevimli fareler bulunan bir sepet veriyorlar... Yeni âzâ, insana alışkın olan bu hayvanlarr sevip okşuyor, bu suretle klübe girmiş o. Tayormuş. ta da Insandan bile fazla bir meharet göstermişlerdir. Ordudaki köpekler 20 kiloya kadar ağırlık taşıyabilirler ve basit bir ci- hazla yere istenilin istikamette tele- fön kablosu döğerler. Bugün Avrupada köpek taburları yetiştirilmektedir. Dünyanın en büyük köpek mektöbi Frankforddadır. Bu mektepte tek Bir sınıfta tamam 2000 köpek yetiştirilmektedir. Fransa, İ - talya, Belçika, Hollanda ve Bulgaris. tanda aakerf köpek mektepleri vardır. Bu mekteplerde köpeklere yaralılara yardım, arızalı arazide düşmana gö - rünmeden cephane ve erzak taşımak, gaz kokusu almak gibi şeyler öğretil. mektedir. GÜ G l A ĞĞ E ÜTÜT ĞT ÜĞ ÜME ÜÜÜ AYA — — — — — —— ——— — 194 MARKIZ DU PAMPADUR ——— — — — L zavailı şövalyeyi üzmemek için neş'eli görünmeğe çalışarak bağırde: <— Al. Beni cidden korkutuyorsu- nuzl, « Şövülye de, genç kadının bu neş'esin- den büyük bir saadet hissederek — Hiç bit şeyden koörkmayın, dedi. Bu anda, tıpkı “Sid,, de olduğu gibi göyle bağırabilirim: Çıkın meytlana Morlar ve Kastiyanlar, yani hayaleot ve teshirciler .. Hiç biriniz, bir kaç an için eide etmek şeretine nzil olduğum kay- metli serveti benden alamazsınız.. Jan bu cöşkun ve ateşin aşktan son derece müteohassis olmrak, kendi kendi. ne tekratladı: « Zavallı çocuk!, Şövalye bu sözleri, çılgıri bir tavırla bağırmıştı.. Fakat onlari — söylerken, evde gizlenmiş olmaları muhtemel bu- Tunan meçhul düşmanlarına hitep edi- yordu. Ayni samanda otrafıma, kıvılemmlar içinde yanan nazarlar atfediyordu. Fakat bu nazarlar, güzelliği ve genç- NZi içinde şaşaayla parlayan Jana dö. nüp de onu bt kadar sakin ye kendisin- dem üzak.. Ah!, Bu kadat uzak, görün- ce.. Bu gözleri biröenbire göz yoşları doldürdu.. Malüm olduğu veçhile, kent dü Barri, mösyö Jakla Jüllyeti, küçük eve kadar teşyi etmişti Burada, mösyö Jak ona bir mektup vetmiş ve kont koşarak oradan üzâklaşır ken, Berni de, küçük bahçe kâpıtını aç: tırmok üzete Süzöna, evvelce takarrur eden işareti veriyordu . Eve giren Jülyetle Jan arasında, an. Jatmış olduğumuz sahne vuku balur - ken, kont dü Barri de, Versay şatosu- /— ma doğru koşuyordu. Bu csnada saat takriben yediydi. Şatoda büyük bir taliyet vardı. Bu kralın yemek saatiydi.. Lüinin hususi dairesi olan vüsi ve muh- teşem aportımanlara girdi. Yolda, baş- darında, bir zabit buluman merasim kr. lıklr muhafızların ortasınlla yürüyen aşçı yamaklarına rast geldi. Elinde yalm kılter bulanan sabit Büş- ta yürüyordu.. Arkasında da, ciddi bir halde yürü - yen meğrur tavırlı bir şahsiyet geliyor- du ki buda krabmi, sırf yemeklerle meş- gul olan baş kâdemesiydi. * Bunları, ikişet ikişer sepet götüren aşçı yamakları taktp ediyorlardı : Götürdükleri şey kralın etif. Yani ktalın yemeğliydi.. Bu garip kafileye rastgelen her a. roylr gibi dü Barri de şapkasını çıkardı ve kafileyi takip etti. Ardına kadar açık duran bir kapıdan yemek salonunu gördü.. Bu etnada, ön beşinel Löf de oraya isteksiz bir tavırla giriyor, masasınz o- turuyor ve aşçılık san'atının İnhitata doğru sürüklendiğinden şikâyet ederek ve buna râğmen ihtimamla seçtiği par- çaları yutarcasına . müdesine iİndirerek yemeğe başlıyordu. On beşinci Lüt, on dördüncü Lüi gibi dillere destan olacak kadar mübalâğalı bir bollukta yemek yememekle bera- ber, gene de hatırı sayılır miktarda yer- di. Onu yemek yerken seyretmek şöre. fine nail olan nedimler de, saldnun bir köşesirle toplanmış oldukları halde, bü- yük bir sükünet içinde onun hareketle: rini en inte teferrüatlatına kadar sey- rediyorlardı. On beşinci Lüi, bir artılık peçetesini düşürdüğünderi bütün bu dükler, kont- lar ve markiler ileriye doğru avıldılar, Fakat dü Barri bunların hepsinden da. ha çabuk davranarak, peçeteyi yerden kaldırmak şerefine nail oldu. Kral gülümsedi ve bir müddettenberi iltilata nail olmak fırsatını. bulamıyan dü Batri, bu mükâlattan son derece H arema eei sezihe m Gdf MARKİZ DÖ POMPADUR. 198 —— —— — ——— — memnün göründü. Fakat ona bambaşka bir memnuniyet ve neğ'e mukaddermiş. Pilhakika, ön beşinci Lüi, birdenbire kendisine hes lâübalilikle sordu; —— Kontes nasıldır?, Nasıl oluyor da onu hiç bir zamazı Versay da göremi- voruz?. Dü Barri ürpererek uvıp verdi: — Sir, madam lâ kontes dü Barri, majestenin kendisine gösterdiği bu ih- timam ve iltifattan dolayı son derece mes'ut olacak ve büyük bir gurur du- yacaktır. Versaya gelmesi meselesine gelince, her halde bu anda Paristen gel- miş ölataktır ve mademki kral emredi- yor, kendisini ziyaret edip tazimlerini bildirecektir . Ktal bir baş işaretiyle tasdik etti. Ve bu sözler derhal nedimlere akset- tiğinden, onlar da dü Barriye kıskanç nazarlarla bakmağa başladılar. Bu sırada dü Barri de gerilemiş ve kâ. labalığa karışmıştı. Etrafıma balanıyor ve birisini ariyor- du.. Kral yemeğini bitirdikten sonra, bü- yük salona geçti ve orada kâğıt oyna. mağa başlıyarak oldukça neşe'li görün- dü. Dü Barri ortadan kaybolmuştu .. İkinci kata çıktı, Berninin mösyö Jak- la malüm görüşmeyi yapmış olduğu ©- danm önünden sür'atle geçti ve niha- yet bir köprya geldi ve vurduğu hafii bir darbe üzerine bu kapıyı bir uşak aç. tı. Kont : — Mösyö Löbeli görmek kabil mi?.. Diye sotdu. Uşak ta hürmetkâr bir tavırla cevap verdi: — Bunü kendilerine sorayım!. Löbel kralım odacısıydı: bü uşak ta Löbelin odacısıydı!.. Beş odadan müteşekkil ve geyet iyi dhcıııılıpdmm bu apârtrman bür çok zenginleri kıskandıracak kadaâr güzel- di. Biraz sonra uşak tekrar gelerek ayni hürmetkâr bir tavrıyla; — Mösyö Löbeli görmek kebildir, dedi, Kont cenapları beni lütfen takip ederler mi?. Bir an sonra kont, vazifesi ancak do- kuzdan sönra başlayıp sabah geç vakit biten Löbelin salonunda bulunuyordu.. Dü Barri alçak sesle sordu:- — Yalriz mıyiz?. Löbel de: — Konuşabilirsiniz, diye cevap ver« gi. Bütün şatoda duvarların kulağı var- dır. Fakat ben burada bu kulakları tı. kayecak. tedbirler aldım, Bunun için hiç bir şeyden korkmaym., Dü Barri göğsünden, mösyö Jakın kendisine verdiği mektubu çıkardı « Kont: — Kraladır! Dedi, Löbel de kâğıdı aldı, okudu, başını salladı ve sadece şöyle dedi: — No isel.. Kont devam etti: — Löbel, öyle hareket etmeli ki, kral bu kâğıdı gece yarışından evvel okuma- sın.. * Yani gece yarmından biraz sonta onu beklesinler!.. Merak etmeyin.. Sizi gönderen zata da, emirlerinin harfi har. fine tatbik edileceğini söyleyin.. Buğum üzerine Löbel, dü Barriyi ka- pıya kadöe teşyi etti, ki bu herkese göse termediği bür ilfattı. Dü Barri âşağıya indi, nedimler âra, sına karıştı, kral tarafından bir daha görülmek imakânını buldu, sotıra ağır ve kurnazea bir manevrayla, hiç kimsemin nezart dikkatini telbetmeden dışarıya çıkti.. Saat dokuzdu. Dü Bârti doğru Rezeruarit sokağa koştu. — Şövalye d'Assas? diye sordu. — Bir saât evvel gitti. — Fakat sana, onu, saat dokuz buçu.