21 NİSAN — 1988 AABER — Aksam posuanı Polis romanı kadar çapraşık cinayet ! Paris zabıtasi, halli güç bir muamma ile karşıkarşıya Paris polis müdüriyeti, pazartesi gü- nü akşam üzeri, bütün gazetelere tele- fonla şu haberi verdi: “Ren sokağında 146 numaralı evin fiçüncü katında oturan mühendis Roge Kremiö odasında ölü olarak bulunmuş- tur.,, Havadisi alan bütün gazetelerin za- brta muhabirleri vaka mahalline gitti- ler, Orada şunları gördüler ve öğren- diler: “Roge Kremiyö 34 yaşındaklır. Bir kaç aydır boştadır. Fakat ailesi zeagin Olduğu için mali sıkıntısı yoktur. Ceset Yyüzü koyun vaziyettedir. Üzerinde pi- jama vardır. “Gözü, kuvvetli bir yuraruk — yemiş gibi mosmordur. Başının tepesinde de- fin yaralar var. Ölüm, kuvvetli biz ihti- molle bu yaralardan fazla miktarda kan akması neticesinde olmuştur. Yataktaki yastıklar kanlıdır. Aceley- le soyunduğu, elbiselerinin rastgele yere fırlatılmış olmasından anlaşılıyor. Bu clbiselerde de birçok kan lekeleri vardır. Ceketin yakası bol mikterda kanlanmış, ve kanlar kuruyarak yaka- yı sertleştirmiştir. Pardesü de pek az Kan lekesi var. Pardesünün cebinde Kkaplı bir mendil bulunmuştur. Mendil muayene edilince içine kusulduğu an- Taşılmıştır. Cesedin yanında bir de 18- Jak ve kanlı bir havlu duruyor. Mühen- gisin ölmeden evvel bu havluyu kom- «a Bpres gibi kullanmış olması ihtimali var- *“Zavallı adamın uzun ve iztiraplı Oba çekişmeden sonra öldüğü- muhak- kaktır. Fakat kimseyi çağırmamış, yar- dım istememiştir. Bu hâdise intihar olamaz. Çünkü oda da biç bir silâh bulunmamıştır. Ucu kanlı bir sopa filânda yoktur. . Acaba bir kaze mı? Pakat odada dü- gecek bir yer yok. Mobilyaların hiçbi- risinin üzerinde kan lekesi bulunmad- ğına göre kafasını hiçbir yere çorpma- Maş olduğu anlaşriryor. i Şu halde yaln:z ortada cinayet ihti- neli kaltyor. Fakat izahı çok güç bir tinayet. Odanın kapısı ile iki perdesi kapalıdır.. Fazla olarak kurpı arkasından kilitlidir. Ancak çilingir vasştasile aç- tıtılmıştır. O halde cani nereden ve na> &i çıktı? Sonra odada bir boğuşma ol Muğuna delâlet edecek hiçbir. alâmet yok. Hiçbir şey de çalınmamış. Mühendis sayıklar gibi kendi- kendine konuşuyormu; 24 saatlik tahkikat bu meseleye Şu noktaber meydana çıkardı: Ölü, 2 nisan cumartesi günü akşamı saat 22 buçukta kardeşi ve baldızı ile beraber bir gezintiden dönmüşler. Mü- hendis ertesi günü, öğle yemeğine Bt leceğini söyliyerek Denire yeraltı $i mendiferi istasyonunda kardeşinden ayrılmış. Ertesi gün, mühendisin 534 yaşma girdiği güne — rastgeliyormuş- Allece toplarırp eğleneceklermiş.. Kardeşinden ayrıldıktan bir çeyrek gonra genç mühendis evine geliyor. Kapıcı, kiracının yalnız olarak eve gir- diğini görmüştür. Üzerinde bej rengi pardesli ve koyu mavi şapkası varmış. Bu şahit, mühendisin odasına çıkarken halinde gayri tabil bir şey olmadığını Söylüyor. Mühendisin ayni gece tekrar dışarı çıkmadığından emindic, Esasen 'bina kapıtını kapamış olduğundan ha- beri olmaksızım kimsenin dışarı çıkma- Bna imkân yoktur. 3 Nisan sabahı saat dörtte mühendi- Bin odasında olduğu muhakkaktır. Çün kü ayni katta oturan askeri doktor Pol Tiyazza yendaki odada mühendisin bir kâbus içerisinde sayıklar gibi kendi ken dine konuştuğunu işitmiştir. Bu sesler Kan çekişme sesleri blamaz, çünkü me- Yak eden doktör iki dağrç arasında bu- — yençmühendisin öldürüldüğü ya- pılan otopsiden anlaşılıyor; fakat cinayetodasının kapıları nasıl o- luyorda içeriden sımsıkı kilitli Du- lunuvor ? y NM yüeyu EETÜĞ A lanan fakat iki taraftan da çivilenkliği için kullanılmıyan kapıya vurunaa biti« şik odada sesler kesilmiş, ve o dakika- dan sonra hiç bir ses - işitilmemiştir. Con çekişen bir adam, komşusunu uy- kuda rahatsız etmemek için Hırıltıları- KEYELÜN GA nt kesmeği düşünmez, tabil. Göze çarpan garip bir nokta Haha var: Mühendis radyo meraklısıdır. Sa- bah uyanır uyanmaz, kahvaltı ederken, hatta traş olurken radyoyu açar, mu- siki dinlec. Sonra mühendisin bir itiya- d da göz önünden uzak tutulmuyor. Roger Kremiyö evden her çıkışında kas pıcıdan kendisine mektup olup olmadı- iını sorar, Halbuki o sabah ne kapıcı, ne de binöyı temizliyen kadın onu gör- emişlerdir. mKı:deıl ve görümcesi pazar günü boş yere Rogeyi beklerler. Mühendis görünmeyince merak ederlec saat uç buçukta mühendis aramak üzere Ren sokağına gelir. Hizmetçi kadın üçüncü kata çıkar, kapıyı vürür, içeriden hiçbir cevap alar maz. “Mösyö Roger dışarı çıkmış - ok malı,, der, Ertesi günü sabahleyin ayni hizmet- çi kadın Rogenin kapı tokmağı üzerin- de kusuntu bakiyeleri görür ve derhal temizler. Kiracının hasta olması ?,a. malini göz önünde tuterak (müfterimi- zi rahatsız etmeyeyim diye kapıyı aç- maz. Fakat saat üç olduğu halde ın(?- bendisin odasından hiç!?ir ses gelmedi- ğini görünce meraka düşer, Kapıyı vu- rur. İçeriden hiçbir ses ııljnu. Kap- açmak ister. lmklnı!ı, gıd'er bir ;'(. Z irir. Kapı, içeriden kilitlenmiş ve anahtar kilit içerisinde hı.—ıkı.l.quıx: Çilingir güçlükle kapıyı açar ve feci manzara ile karşılaşır. a Polis müfeltişi ne d:yor? Fakat bu cinayet ne vakit, nerede jl edildi? We ne çeşit bir zabrta vaka- sıdır?. Polis mi hat veren mület! vcıî)'*:;r intihar yahut bir kaza ihtima- i Kabul edilemez. Cinayet eh çok varld bir Mtimaldir. Çünkü ölüye bir :ı.nd:!ı vurulmuştur. Sonta / cineyet [ iötiealini ea gok Büvvetlendiren. başka üdüriyetinde gazetecilere iza tiş bu suallere şu cevabı bir delil var, Mühendisin şapkasını bir türlü bulamadık, Bu bizde öldürme işi- nin cesedi bulduğumuz yerde yapılma- mış olması güphesini uyandırdı. Tabitf caninin cinayeti yeptıktan son- ra şapkayı alıp götürmüş clması ihti- malini kabul edemeyiz, Şapka ölünün başından cinayet yerinde düşmüştür. Katilin, zabıta tahkikâtını şaşırtmak maksadile şapkayı alıp götürmesi de vârid değildir. Çünkü öyle bir maksat- la hareket etmiş olsaytlı, ölünün yüzü- ğünü, altın saatini, cebinde bulunan bir pudre kutusunu' da alıp götürürdü. Sonra maktulün yaralarından pijama- sını giymeden evvel bol bol kan akmış olduğ uanlaşılryor. Çünkü sokakta giy- diği ceket de kanlıdır. Şu halde şöyle bir muhakeme silsilesi takip edilebilir: Mübhendis evine ağır yaralanmış olarak geliyor. Kapı önünde kusmağa başlı« yor. Odâsına giriyor; musluğa doğru koşüyor, midesini boşaltıyor. Sonra soyunuyor, pijamasını giyiyor, vaziye- ti fenalaşıyor ve yere düşüyor. Mese bu şekilde tahlil edilince esrar biraz aydınlanıyor. Fakat işin csası, yine meçhul kalryor, Zira cinayetin ev- de işlenmediği muhakkak olunca mü- hendisin cumartesi eve girdikten sonra pazar sabahı tekrar çıktığı ve yine son- ra eve gekliği anlaşılıyor. Bu zaman zarfında mühendis nerelere gitti? Kim lerle konuştu? le vurmaktan husule geldiği tesbit edil- di. Ölünün gözüne, boynuna ve göğeli- ne kuvvetli yumruklar vurulduğu — ta- hakkuk etti. Ciğerlerde bu şuretle yum ruklanmaktan mütevellit hırpalanmalar görüldü, Sonra ölünün midesinde hiçbir ye- mek bakiyesi bulunmatı.. Ru da ölü- nün yemekten sonra bir hayli yaşamış olduğunu isbat eder, Cesedi ilk muayene eden doktor ölü- mün üzerinden tahminen 20 sant geç- miş olduğunu söylemişti. Bu suretle mühendisin 3 nisan pazar günü öğle- den sonra yaralanmış olduğu anlaşılı. yor. Tahkikat bir türlü yürümiyor Yapılar tahkikat bu ihtimali takviye etti. Mühendisin 3 nistan pazar günü saat dörtte hayatta olduğu — enlaşıldı. Kartdeşi ve baldızı zavallı adamı Ren sokağındaki evde ararlarken mühendis evinde değildi. Saat dörde doğru kac- deşine uğramıştı. Kardeşinin oturduğu Brün bulvarındaki 49 numaralı evin kapıcısı onu merdivenlerden yukarı gı- karken görmüş, kiracılardan birisi de onunla karşılaşmıştı. Kapıcı şöyle şehödet ediyor: — Her gün kapıya kızımla beraber bakarız. Pazar günü öğleden sanra kı- zım sinemaya gider, ben yalmız kalı- rım. Mösyö Kremiöyü gördüğüm va- kit ben kapıcı odasında yolnızdım. Şu halde gün pazar, vakit de öğleden son- ra Bdi. Diğer şahit bu iladeyi teyid ediyor: — Mühendisle merdivende karşılaş- tığım vakit yeğenimi bekliyordum. O- nu üçüncü kata inerken gördüm. Saat üçle dört arası idi. Zabıta tahkikatı bu noktadaân daha fazla ileriye gidememiştir. Bir polis rTomanını pek andıran bu garip cinayet hakkında Fransız göcetelerinin vere- cekleri haberleri de bildireceğiz.. Zabr- ta vakaları üzerinde tahmin yapmaktan boşlananlar bu izahata göre verecekle- ti hükümlerin doğru olup olmadığını © vakit öğreneceklerdir. LA a. Do “dan birinde fanıdik Parmak izi — Garson, tabakların kenarmda parmak izleriniz görülüyor. — Ehemmiyeti yok efendim, ben sabıkalı değilim ki polisten korkum olsun! Ihtiyarlık — Doktor, sağ bacağımda bir tu « haflık hissediyorum. Daimi bir uğuş- ma içinde.. Neden acaba? — İhtiyarlık dostum. Yaşmız ma - şallah yetmişi buldu. — Tuhaf gey. Sol bacağım da aynl yaşta olduğu halde onda rahatsızlık hissetmiyorum. — Neeti yiyor, koyun mu, sığır mı? — Belli olmuyor. Bugün mürebbisi. ni yedi. — Bu adam deli olmalı. Sabahtan. beri yağmur altında bekliyor, hâlâ bir şey yakalıyamadı. — Neroden biliyorsun? — Babahtanberi yanıbdaşında onu seyrediyorum. Borç — Ahmet, bana on lira börç ver, İ — ki arkadaş daima biribirine yardım etmelidir, Ci — Hakkm var. Fakat ben yardım edilen arkadaş rolünde Kalmak iste- rim. — Kahve sinirlilere dokunur der- ler, doğruymuş. Kahve sandıklarımı taşımaya başladığımdan beri başım ağrıyor. Felâket M Hastaneye bir iş için gitmişti. Ko- ridordan ken irkildi, ğw ar - Hemen içeriye koştu: — Geçmiş olsun azizim. Seni bura. da göreceğim hiç aklıma gelmezdi. Da- ha dün seni sarışm cicibici bir kızla beraber gezerken görmüştüm, Yüzü gözü sargılar içinde kaybol. | —e muş olan hasta içini çekerek cevab — Koşup şapkamı alsand, verdi: — Aceleye Tüzum yok, o kadar hızlı — Maalesef gören yalnız sen olma. | gitmiyor. r dın, karım da gördü. |ntlkam Müstahdemin idarehanesinde: Müşteri — Bana dün ahçı — gönderen sizsiniz değil mi? — Evet efendim, fakat... » Müşteri — İzahat istemem. Bana bu akşam yemeğe davetlisiniz. israf Kadın — Benim lüzumsüz masraflar yaptığımı söylüyorsun ama sen de böyle masraflar yapmaktasın. Erkek — Nedir meselâ? — Beş sene evvel bir yangın sündürme makinesi almıştın, bir defa bile kullan madık. Tiyatroda — Piyesin sonunu neden beklemedi- niz? — O kadar beklemeğe tahammülümüz yoktu. Programda üçüncü “perdenin sene sonra cereyan ettiği yazılmıştı. Ayyaş — Gel, seninle beraber birkaç kadeli içeli — İmkânı yok. Dün, hayatımda bir daha ağizıma rakt koymıyacağıma yemin ettim, Sonrya doktor da hiç rakr içmeme- mi tenbih etti, Üstelik biraz önce iki 49 luk içtim. — Uğraşıyorum ana - olmuyor bi- YÜK baba. Boyunbağını karanlıkta na. sıl bağlayayım ? Borç — Bana on lira borcunuz — olduğunu hatırlatmak üzere size mektup — yazmış, cevap için zarfın içine pul da koymuş« tum. Cevap vermediniz. — Nezaketsizlik olacağını düşündüm. — Neden? — Ön lirayı iade etmiyeceğimi bildiren mektubu sizin gönderdiğiriz pulu kulla- îzmk postaya vermem yakışık alır mıy. Kadın — Saat şimdi biri çaldı, sen nasıl oluyor da saat on diye iddia e. debiliyorsun? Erkek — Aman karıcığım yanlışın ver, Sant evvelü 1 3, sonra 0 yı galdı!, B & aC v A » ir d, özüee GERCü