21 NİSAN vee (Ö889 — Bir zamanlar Roma ——— v yapan memleket ya zahire anbarlığı Musolini Tunus'a göz dikmiş midir ? rririne göre. Tunus, italya için başka çok daha kolay ele geçirilebilecek Bir ingiliz muha emellere nisbeten bir avdir. Mareşal Balbo Libya'da Musolininin tek işaretini beklemektedir — Ferdinand Tuohy / adında - bir İngüliz muharriri, İngilterenin en çok okunan ! haftalık mecmuaların- dan birine “Tunus ve Duçe, başlığı altında yazdığı: bir yazıda gu SAi sörüyor: "Muşolininin, Kalıcımı çö- Kerek, bir samanlar Romaya zohire anbarlığı vasifesini gören Tunusa göz dikmiyeceği ne malümdur?n Günün meselesini teşkil cek olan bu yazıyı maklediyoruz: “Muzolini ikinci bir - istilâ WND'—' mi hazırlanıyor? O, son nutkunda hü. cumun, tecavüzün en mükemmel mü. dafaa vasıtası olduğunu — söylememiş midir? Yine onun ifadesine nazaran 0 yalnrz bir faşist sulhüne tahammül e- debllecektir. : Musolini her gün harb tetkiklerinde bulunduğunu, ve bir harb mlı_uruıîdı ordunun bizzat başma geçeceğini söy- leyip durmaktadır. E Unutulmamalıdır ki, bu adam böy. le öğünmeye başladı mı, biraz tazyik görünce söylediklerini atbik sahasına koymaktan çekinmez. Bugünkü çerar. it de onun bilhassa lebinedir, Çünkü İ. talyan halkr artık (bu ilânihaye böyle devam edemez) safhasına yaklaşmış bulunmaktadır. Muzolininin Habeşistandan sonra gözünü nereye diyeceği hakkında muh telif tahminler yürütülmüştür. Tini gibi bir adam ortadayken faraziyeler yürütmek zör da değildir. Bütün tahminler iki noktada toplanı- yor: İtalya ya İngiltereye yahut da Fransaya saldıracaktır. Bazılarımız, Musolininin, İtalyanm en kuvvetli df" nizaltı filosuna sahip bulunduğu iddi. azma istinat ederek bu bahri kuvve- tin İngiltereye hazırlandığı netlcesine varıyorlar, Bunu biz varid gürmüyo- ruz. Ayni denizaltı gemileri filosu Şi. mali Afrika ile sıkı bir temas tesisi- ne uğraşan Fransa için daha tehlike- li değil midir?, Fransanm en çok İa. tediği, Afrikadaki müıtmkke_la'“ü kendi toprakları arasında sıki bir Ta- bıta yaratmaktır. AM J-f ŞCEGELİKRIK: HÇOTN ÇEzAvir Ü rA d0 . Tunus ve civarımı gösterir harita Musolininin geceli gündüzlü çalışa- rak en evvel İngiltereye mi, yoksa Fransaya mr hücum ederse daha kâr. H çıkacağmı uzün uzun tetkik ettiği muhakkaktır. Acaba harb Avrupa kıt'asının dığında kalsa bu iki millet | biribirelrine yardım edecekler midir? Kendi ana toprakları mevzubahs ol- mazsa Fransızlar harbedecekler mi- dir? Faşist darbesi sadece Fransız şi. malf Afrikasına inse acaba İngiltere Fransaya yardım için bir arzu göste- recek midir? Mister Baldvin Ren neh: rinin Britanya hududu olduğunu söy. | Temişti. Tunusun da Britanya hududu olduğundan hiç bahsetmemişti. Muso- Tininin kılremt çekerek bir zamanlar Romaya zahire anbarlığı vazifesini gören Tunusa göz dikmiyeceği ne ma- lümdur?. Fransa —kendi toprakları mevzubahs olmazsa büyük bir istek ve toplulukla Afrika göllerini müda- faaya koşacak mıdır? Frınsada. Fran sanın deniz aşırı emperyal dominyon. ları için ölmek istiyecek faşlatler dur? w;îı::n muhakkak ki İtalya için baz- ka emellere nispeten çok daha kolay ele geçirilebilecek bir avdır. Yukarda yazdığımız siyasi hakikatleri okuyup bir defa 'da haritaya bakacak olursa- niz Musolininin nekadar kolaylıkla 'Tunusa ânf bir darbe vurabilecek Va- ziyette olduğunu anlamakta güçlük çekmersiniz. Bütün bunlara İtalya le- hine ilâve edilecek iki nokta daha var. dır: birincisi Tunusluların kablarına bir türlü sığamayışı ve Fransız idare- sinden pek hoşlanmayışı, ikincisi de Tunustaki İtalyan nüfusunun çoklu- gu;—'ra.nsa Başvekili Mösyö Daladiye- nin, Fransa ile İtalya arasında bir harb patladığı takdirde bunun Afri- kada yapılacağı ve İtalyanın Fransa sivil halkr bomba. ana topraklarında lgmaktan başka bir harbe cesaret e- demiyeceği kanaatinde olduğu söyle - niyor. Alp geçitlerini kapatmakla İ- talya bu nazeriyeyi zaafa uğratmış değildir. Tunus meselesini iki ayrı başlık altında etüd etmek gerektir: askerf, içtimaf. Musolini Tunusa nazıl hücum ede- bilir? Onun hulyalarının en başında gelen yeni bir Afrika Roma impara . torluğu tesisidir. Şuna nazaran hedefi- nin ilk merhalesi olarak gördüğü Tu- nusa Musolini puslanm dört. cihetin- den birden ve yakın bir mesafeden hileuma muktedirdir. Fransanın Mar. silya ve Tulondan sevkedeceği askeri ve mühimmat gemilerini, Balear ve (Dovamı 15 incide) Tıpkı bir roman Remziye Fikri de Ankarada yakalandı! Mahmut Nadirin sevgilisi dik- kate değer itiraflarda bulunuyor (Ankara muhabirimizden — telefon. la:) Mahmut Nadirin ifşaatı üzerine bu. rada yapılan takip ve tahkikler müs. pet netice verdi: bayan Remziye Fik- ri Keçiörende Kızlar pınarı civarında Akba Kitapevi sahiplerinden Bay Bi- lâlin köşkünde yakalandı. Netekim Mühmut Nadirin de Yenişehirde güra- yı devlet arkasında yine Akba mücs- sesesi sahiplerinden bay Adilin yeni yaptırdığı apartımanın 1 numaralı da. iresinde yakalanmış olduğunu'söyliye. bilirim. Her ikisinin müsaadelerini al. dığım için isimlerini bildirmekten çe- Bay Adil bana dedi ki: — Apartımanın o dairesini « daha bitmezden önce - çok yakından tanı- dığım bir mebusa kiralamıştım, O ak. şam üstü adını ve kim olduğunu son. radan öğrendiğim Mahmut Nadir ba. na geldi. Kiracımın bir kartını verdi., Bu kartta “kartımı getiren zat ben gelinceye kadar dairemde misafir ka- lacaktır, anahtarı kendisine veriniz.,, diyordu. Bundan başka bir şey bilmi- yorum, Apâartrmanda yakalandığımı da ancak evvelki gün haber aldım. Kl- racıma hemen bir yıldırım telgraf çektim. Fakat Paris esrgisine gittiği- ne dair cevab aldım. Hiçbir şeyle alâ. kam olmadığı için adımı yazıp yaz . mamakta serbestsiniz Bay Bilâle gelince, esasen biraz ev. hamlı, vesveseli olan bu arkadaşımız çok müteessirdir. Büyük bir heyecan- la bana söylediklerini hulâsa ediyo- rum: — Şaştım kaldrm birader, Ben Rem- ziye hanımelendinin öyle bir haydut- 'Ta ortak, veya alâkadar olduğunu he bileyim? Ankaruya her gelişinde ba. na misafir olurdu. Aşağı yukarı ço. cukluk arkadaşı sayılırız. Ben ondan epeyce büyüğüm ama Yanyadaki hu. susi mektepte beraber - okuduk. Ben son sınıfta idim. Babası Fikri Paşa Preveze mutasarrıflığında, Yanya va- liliğinde bulundu. Yanya valisiyken babamla çok dost olmuşlardı. Nico so- nelerden sonra tekrar karşılaştık. Ba- basr, annesi ölmüş. Dayısına inme inmiş, hâlâ yata, lakmış. Yanyanın Çamlık mutasarrıf- lığında. bir çiftlikleri vardı. Mübadil Mmiymiş, değil miymiş, senelerdenberi © çiftlik işi için gider gelirdi. Remziye hantmefendi evvelki akşam bir oto- AA , DİLLERE NAKLİ mobille geldi. (Bursa kaplıcaların . daydım, dedi. Çok gükür işlerimi bi. tirdim. Bvrakımı almak için geldim.), İki gece kaldı, bu akşamki trenle gidecekti. Öğle yemeğini yiyorduk. Geldiler, yakaladılar. Fakat nazarı dikkatimi çeken nokta şudur ki, ya. kalandığı zaman hiç telâş güstermedi. Zaten bu işi bekliyormuş gibi davran- dı. Dedim ya, şaştım doğrusu, şaştım. Ya öteki hayduda ne dersiniz? Ne cü: rot, ne cüret! Adile mebusun kartını gösterince çocuk ne desin? (Buyurun alm anahtarı) demiğş. Göreceksiniz. ki o kart sah- te çıkacak. Bir alay pasaport, hü:- viyet varakası tıklı_d edebilen bir a. dam yüz kuruş verip bir mebus kartı bastıramaz mı? Ah şu Adil) Ben her zaman derim ya, henüz hayat adamı olamadı. Bana bir sormak yok mu? İster adımı yaz, ister resmimi bas, benim ne alâkam var? Bay Bilâlin söyledikleri bu kadar. dır. Gelelim diğer cepheye: Tik hâdise zaten haftalardanberi An. karada bir alâka uyandırmıştı. Biris biri arkasından gelen bu iki yakala- ma vakası büsbütün heyecan uyan « dırmıştır. Ulus gazetesi tafsilâtm en iyisini almış olmasına rağmen bu meseleyi yazmamıştır. Anormal bir tip Bayan Remziyenin bütün tabil ta- vırlarma, tabil sözlerine rağmen a . normal bir tip olduğu anlaşılıyor. İş. tihası yerindedir. Kapalı bulunduğu odaya öğle yemeğini Karpiçten ge. tirtti. Daireda radyo bulunup bulun- madığını sordu ve bu günkü (dünkü), radyo programlarını yazan gazetele- ri aldırdı. Dehşetli siğara içiyor, bi- rini söndürmeden birini yakıyor, İkide bir, karşısına kim gelse şunu soruyor: — Mahmut Nadir yakalandığı za- man korkaklık gösterdi mi? — Gösterdi. Denilince başını sallryor, reddedi . yöor: — Olamaz, diyor, Karkaklık göster. diyse ortada bir yanlışlık var, yakala. nan o değildir. — Göstermedi. Denilince de gülümsüyor, söyliyene bir sigara uzatıyor ve: — Elbette, diyor. O Mahmut Na « dirdir. O Altestir, hiç korkar mı? (Devamı 15 incide) HAKKİ MAHFUZDUR a i ğ ilie Ş K duymuştu. O Çol_( iyi bil lk.îîdm:- c:îfuık ”Tı,lmnm.k 1.:?;: Bile olsa, Nimeti oğlu yanın- da kölükiyemiyecekti. Çünkü omtt, 'a köske getiren kendiali- den baqkuyîn:'lcğildl. Daha dün m#'t?'ğğâığığı%îmi matından, dürüstlüğünden bahsettiği bir bğ “fenadır!,, diyebilirdi, ü Sabiha lan, hör biri birer D imi - Göhünü düatkke içinde hırpl_l'Y;; bîğî“f:"xlx:ğr bi tada toplamıya çalıştı. Yaj dığı bu ah- yolu ;'îı!:tu: kendisine rakip telâkki etmekter gÜN lâksız kadınr ortadan kaldırmalıydı. tarafa uzansrak yorgun Vü. 'Ç> ÖZLERİNDE bir şaldifım parlayışı, nefesinde Tir vol G kan sıcaklığı vardı. Günlerdenberi ';ıı—b-'ımîzr:vşekıiî için. şamları yükselen hararetinin Vüczâ*m:voî. gibiydi. Feridin, de adetâ boşlükta yüzüyor, boşlu) ” yatağa düşüşünü böyle birdenbire denebiî:cek kadar - çabuk )l?ıî.ılmıyâr%. kimse iyi karşılamadı. Suad, yatağı ucundan tün gününü yanında geçiriyordu. Dî“,“"“’;“; de umdukları İnceden inceye muayene edilmişti. Netice * böyle... Ferid gibi çıkmamıştı. Grib deniyordu. Bü nasıl gribii BOi tam bir hefta evdekilere 'bir ölüm bayatı YASITSI | Svad; bu müddet zarfında karısının harekâtiyle 4 e lacak fırsat bulamamıştı. Bir aralık lm'hnı çocuğun yüz hatlarını tamamiyle değiştirdi. esilmiyen ihtimam ve ihtimam... Günlerce süren, ardı arasi k Feridi yine hayata bağlamış oldu. Ferid, örülmüş bir külçe halindeydi. Bununla hayata bağlı kalıyor, zayıfladıkça yaşamı den körkuyor, ölmek istemiyor. Hattâ bu 1 tekrar yan hammül edilemez görünüyordu. Anasıyla babasil D L Yana, kalb kalbe, göz göze göreceği güne kadar hu bula- Görmüyor bildiği babası yanmda, E?“E_':j'î::u:î» avu- 'nu dülşünmek bile ta. HABERİN EDEBİ TEFRİKASI; 54 Yazan: Hasan Rasim Us Suad, oğlunun, kendisine gösterdiği bu yakınlığı, gözlerine bakıp dalışlarını doğrudan doğruya hassasiyetine, içliliğine ve hastalığına veriyor, onun bir yaprak kaudar sarr ve kuru elle. rini okgıyarak: — İyileşeceksin oğtum.. Hiç üzülme, . diyordu. Fertd iyileşeceğinden emindi. O kadar emindi ki, bunu ba. basmma anlatış tarzı bile başkaydı: — Şüphesiz iyileşeceğim baba... Hem yalnız ben değil, sen de iyileşeceksin... Buna emin ol. — Yoksa doktor mu olmak niyetindesin Ferid? — Bayır... İyileşmen için doktor olmağa lüzum yok baba, güreceksin! - diye gülüyordu. Ferid, babasını iyileştirebilirdi. Ama, onun iyileşmesi Feri- din ölümüne sebob olacaktı, ne çıkardı? Feridin, kendisini çok iyi hissettiği günlerden biriydi. Nimet Hanım, o sabah erkenden, annesine gitmişti. Akşam üstü de Suad bey, Göztepede oturan Abdullah Beylere gidecek, birkaç gününü orada geçirecekti, Akşam üstü oldu. Suad bey, işinden dönen Selimle birlikte köşkten ayrıldı. Koca köçkte, Safinaz Hanım, Ferid, Murad ağa ve hizmet- çiler kaldılar. Ferid, üvey annesinin, iki aydır peşini bırakmış gibiydi. Bu. na rağmen Suad, onu, gizli gizli kontroldan hali kalmıyor- de bulunan Nimetin gaflet uykusundan uyanmasınma sebebiyet vermişti. Hakikati söylemek lâzımgelirsa o, Suadım gördüğüne kanidi. Gerçi kanaati daha kat' bir kisveye bürünmüş değildi, Fakat onun hiçbir gözün tesbit edemiyeceği hareketlerine şa. hit bulunması onda bu haklı endişeyi uyandırmış bulunuyordu. Suadle Nimet.. iki canbaz gibiydiler. Biri birinin, biri öte« kinin gaflarını yakalamak işinde uğraşırlarken, günler geçyor- du. Suâd'in, Abdullah Beyin davetini kabul etmesi, Nimet Üze- rinde çok iyi bir tesir uyandırdı. Onun için fırsat bu fırsattı. Göztepeyle, sevgilisinin bulunduğu yer arasında dağlar kadâr mesafe vardı. Bu birkaç gün içinde, hiç olmaçsa birkaç saati. ni Doktor Nedimle başbaşa geçirebilirdi. İşte Nimet, sabah. loyin evden ayrılırken saklanması güç bir neşe içinde ayrıl dı. Bu Suadin gözünden kaçmadığı gibi, Feridin kafasında da bir istifham yarattı. Babasının evden ayrılışmdan sonra Ferid, Baba annesini gördü. Ondan annesine gitmek müsaadesini istedi. Önce, ev. de yapayalnız kalacağı için Feridin evden uzaklaşmasına pek taraftar görünmiyen Safinaz Hanrm, yarım saat kadar sonra î:'y'ıatoylc Feride haber göndererek gidebileceğini bildirdi. Şa- — Baba anneniz gitmenizi söylüyor, fakat gece orada kal- mamanızı, buraya dönmenizi arzu ediyor. — Pek âlâ, dönerim. Ferid hemen hazırlanarak, hiç âdeti olmadığı halde babas sınm odasına girdi. Burada bir müddet kaldıktan sonra dışa. rıya çıktı. Ferid, bahçe kapısından çıkarken, biraz evvel babasiyle birlikte giden amcası Selimle karsılaştı. Kısaca görüştüler: — Nereye Ferid? * — ÂAÂnneme gidiyorum amca, “ | —— Gece orada mı kalacakem? — Kalacaktım ama, baba annem müsaade etmiyor. Dönü, ceğim. Babamı brraktm mı? — Yolda bir tanıdığa rasladık. O da Göztepeye gidiyormuş. Beraber gidecektik. Bu vaziyet kargısında ben de dörilüm,