9 Nisan 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

9 Nisan 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 NİSAN — 1938 (Baş tarafı dünkü sayımızda) — — Kiraz dudaklı ağzmız, hokka gibi burnunuz beni çıldırtıyor.. ' İster ağzı koskocamarnı, burnu Mata- ban olsunmuş.. Doğruyu söyleyip te kaş yapayım derken, göz çıkarırmıy - maş, hiç!k.. Hafızın uzun süren sözlerinin hülâsa- & bu! Pişkinlik !, Mademki pişkinlik lâzım! Meademki sevilmenin sırrı bul Pişkitlik!.. Hımmmm... Pişkinlik!. * * & Cuma günü hava çok güzeldi... 1 Mıstık, yatağında tatlr tatlr - gerin- di. Tavan aralıklarından sızan güneşin ışığıma bakarak güldü. Biraz sonra, kırık bir ayna karşısım- da giyinmeğe başladı. Pantalonundaki delikler belli belirsiz kapanmıştı. Sıkı bir ütü bu eski lâcivert pantalonu, üze- rinde “sümüklü,, dolaşmış gibi, pırtl pr- rıl parlatmıştı. Ayakkabılarının bir bu- çuk parmak kalınlığındaki pençesi biraz kaba idi. Fakat, ne zararı var? Arkası- na, bitişik komşusu mütekait mümey- Yizin redingotumsu ceketini giyecekti. Biraz bol ve uzun amma ne çıkar?. Giyinmesi “yeni güvey, ,gibi tam bir saat sürdü. Sonra dışarı çıktı. Sokağın bozuk kaldırımlarında ayağı sürçüp boylu boyuna uzanmamağa gayret ede- rek yavaş yavaş yürüdü. Kırık bir cumba arkasında akordu bozuk bir ut tıkırdıyor, ince bir ses sarkı söylüyordu: : Benim yârim şıktır, şık Ona oldum ben âşık Mıstık uzun ceketine, hantal ayakka. —TT L , t ' pilarma bakarak kızardı - Beyazıda kadar, kararsız yürüdü. Ne Hah! İşte narin, sarışın bir tazecik.. Mirstik, sarışmlardan ve narin tipler- den hoşlamırdı. Evvelâ tereddüt eder gi- bi oldu. Gözlerinin önüne Hafızın su- at gekdi.. Bu hayal, “tuh kakbmna!,, di- ye yüzüne tükürüyordu gibi.. 'Tuh kalıbına ha!,, Tuh !, Tuhhhi.. Mıstık, başını sallryorak bu kelimeyi | bir çok defa mırıldandı . Sonra, son bir gayret sarfiyle, on beş adım geriden, genç kadını takibe baş- ladi. Bu mesafeyi Köprüye ininciye kadar zar zor kısaltabildi.. Köprünün tenhalığı Mıstığı cesaretlendirdi Sesini akord etti. — Hanım efendi!.. Dedi. Bu çatlak ve titrek ses ne ka- dar soğuktu! .. Öksürdü ve tekrarladı : — Hanım efendi!.. Hiç oralı olmuyor. Besbelli ki ciddi bir kız.. Aile kızı.. — Refakatinize kabul eder misiniz efendim?. Birdenbire durdu: Hem de ne duruş! Mıstık düşündü: — Acaba sıvışsam mı? Fakat dizleri titriyordu. Genç kız hiddetle haykırdı: — Münasebetsiz! Yüreğine inecekti.. Yüzü evvelâ ge- lincik gibi kızardı. sonra morardı, pat- hıcani bir renk bağladı. Keşke yer ya- rılsa da yerin dibine geçse., Şuursuz a. dımlarla takipte devam ediyor, “gören, 136 MARKRIZ DO POMPADUR va n —- Versayda! İşin üst tarafı bana sajittir! .. —Mükemmel! Bu Korneyin beşinci perdesi gibi sade ve haşmetlidir. Polis müdürü bir an Berniye baktı. Sonra: — Haydi, azizim Berni, dedi. Siz a- raba işiyle meşgul olmağa gîd.in. Y_:_ı- remiyeceğim. Dü. rın bütün gün sizi gö — Gelin, mösyü!.. rıldandı.. lim: Şimdi bir an için Berniye | Dedi. Onu mesai odasına takip eden Berrye de, çılgın bir sevinçle, şöyle mı- — Artık kral elimdedir!.. avdet ede. Berni, bir gün evvel, polis müdürü- Bir ses, Hafızm sesi: “Pişkinlik, Mrs tık, pişkinlik!,, diye onu gayretlendiri- yordü. Toparlandı: Şüphesiz kolay ko- lay muvaffak olamıyacaktı. Daha mü. lâyim bir sesle Hafızın tekerlemelerine başladı: — Sizi ne kadar seviyorum, bilseniz ! —.. * — O baygın bakışlı kara gözleriniz beni bitirdi!.. Sarış'n kız hirdanhire basını çevirdi ve güldü: — Yaaa!.. Dedi. Çinkırı mavi gözlerini Mıstığın göz- lerine dikmişti, Aman ya Rabbi, ne pot!.. Zavallı, şaşaladı, — ezildi, renkten renge girdi. Fakat artık uyuştular. Sarışm kız, pişkin bir tavırla koluna girdi, yürüdü- ler. Mıstık coştu, Bütün talâkatini sarfederek bu çıtır pitrr kiza neler söylüyordu, neler.. Aksaraydaki baba yadigârr evi sata- caklardı. Boğaziçinde yeşil pancurları sarmaşıklı küçük bir ev: İşte “Lânei aşk!,, .. Aylı gecelerde, sihirli rüzgâ- rın hışırdattığı çamlar arasında dolaşir- ken, ayın pırıldattığı sarr, saçlarını ok- şayacak, ona aşk teraneleri fısıldayacak, haşımı dizine yattrarak ninniler söyliye- cekti! .. Ay, yıldız, gül, bülbül, naz, niyar.. Bir sürü kelime.. Bir çocukkları oldu- duğu zaman... Falanda filânda, filânda falan.. Genç kız, Mıstığın sözlerine kulak bile vermiyor.. büzüldü, Üzerlerine dikdik bakan bir adama' — Şu terese bak.. Adam görmemiş sanki.. Öküz gibi bakıyor .. Diye söyleniyor, yanlarından geçer- ken “Hasbünallah,, diye mırıldanan bir ihtiyara: — Moruuuk!. Diye idilini çıkarıyordu. Köprüyü bitirdiletr. Karaköyü geçti- ler.. Nihayet Şişhane yokuşu,, Hiç alışık olmadığı için bu çenebaz- İrk Mıstiğiçok yoörmüştü. Kolundaki genç kadın keklik gibi sıçrarken, o, ka- laycı körüğü gibi pofurduyordu., Ka- dın, birdenbire aklma bir şey gelmiş gibi durdu: — Ben de ne budalayım! .. Dedi. — Estağfürullah!.. — Sana söylemeği unuttum.. Bir aile KkıZIı.. — Ne söyliyecektin meleğim?. — Peşin söyliyeyim, yavrum.. Gece- liğime üç Hra alırım.. Çok değil, üt Hira.. İşine gelirse, yürü,, Net , Ne? 1 Bu ne demek?.. Zavallr Mıstık bey- ninden vurulmuşa döndü. Bu ne guku- tu hayal!.. Bir şey söyleyemedi.. Sanki dili tutulmuştu.; Ters yüzüne şaşkın bir halde yokuüştan paldır küldür İnerken sarışm tazecik ellerini böğrüne koy- muş, fıkır fıkır gülüyor ve: Darıldın mr cicim bana Hiç bakmıyorsun bu yana!. Diye bağıtrarak şarkı söylüyordu. Reşat ENİS Moskovada yeni Metropoliten hatları Moskovanım merkez mıntakasını de- miryolu istasyonlarından birine bağlı- yan 3,5 kilometre uzunluğunda yeni bir yeraltı tramvayı - metropoliten hattı, işlemeğe açılmıştır. Bu suretle Moskor vanın metropoliteri hatlarının umumi uzunluğu 15,1 kilometreyi bulmuş ol - maktadır. Bu yeni hattın tiüinelleri, metalik tüb halindedir ve içi gedayr tutan hususi bir madde ile boyalıdır. Bütün istasyonlar mermer kaplıdır ve müteaddit heykeller ile süslenmiş bulunmaktadır. Moskova- | nın merkezinde İnkılab meydanı istas- yonunda yüksek sanatkâr Manizer'in nezareti altında viülcuda getirilmiş 80 heykel mevcuttur. 10938 Benesi ortalarına doğrü, sehrin merkezinden Moskova-Volga bhüyük ka- nal üzerindeki Kimki nehir iskelesine kadar 9,4 kilometre uzunluğunda yeni bir metropoliten hattı daha işlemeğe &- çılacaktır. Halen bt hat için lüzumlu tünelin ka- zılması işi bitirilmiştir. Şimdi üzerinde çalışılmakta olan kısım, yeraltı istasyon- larınm sıvanması ve tezyin edilmesi keyfiyetidir. Bundan başka 13,8 kilometre uzun- luğunda yeni bir hattın daha inşasına başlanılmırştır. Bu suretle 1939 senesinde Moskova şehri, 40,3 kilometre uzunluğunda met- röpoliten hatlarına malik olakaktır. Moskova metropolitenleri, 1936 sene- sinde 110,5 milyon, 1937 senesinde İse 155 milyon yolcu taşımıştır. Bugün İse Moskoövada günde vasati 500 hbin mos- kovalı metropoliten İle seyahat etmek- tedir, MARRİZ DÖ POMPADUR 183 sas Haa — eee ei * * tesna.. . Şair bu müdahaleye aldırmadan ide- vam etti: — Buünün için, takdir edersiniz ki, — Şunu diyordum ki, azizim müösyö Pikar, burada hazır bulünan Not Puas- sonla ben, ikimiz bir kişiyiz. Ayni dü- şünceler, ayni hisler, ayni zevkler. Puasson müdahale etti: — Şampanya hususundaki zevk müs- # amüğ 'i — #E5 M şünün ki eğer müuvaffak olursak, ben bir hamlede on basamak çıkacağım.. — Ben de sizin paçalarınıza yapışmış Oıcîgğiîddî benimle beraber çıkacaksı- nız, hiç merak etmeyin!.. Bu sözler üzerin? biribirlerinden ay- rıldılar. - Bir kaç dakika sonra Berrye saray girdi ve kralla görüşmek istedi. Fakat kral uyuyordu .Bunun için Berrye mı: jesteyle yanmak irtediği görüşmeyi €T tesi güne tehir etti. Polis müdürü, ertesi gün kenden tekrar s“raya geldi-şıe bü defa da Marlive gitmişti. Büyük bir endişeye düşen Berrye, atelâcele Merliye gitti. Ve kralı gene göremedi!.. Nihayet akşamın sekizinde, plân_:m'n tahakkukundan artık ümidini kestiği bir strrada, on beşinci Lüiye Luvrde mülâki oldu... r Alcrk sesle : — Sir ,dedi, majestelerinden, hususi bir görüşme şerefini bana bahşetmele- rini rica ederim. . On beşinci Lüi, csnemeğe başlıyordu. Berrye bütün talihini bir anda dene- yerek ilâve etti: — Mevzutt bahsolan madam d'Etyol- dur1.. Kral kızördı. sarardı ve iki saniye müddetle Berrye, Bastiy bapisanesine ü, sabah er- de kral gönderilin sönterilmeveceğini ürpere- — Tek, kendi kendine sordu: eli Fo KA TASE D e 6i KA A GAĞ a l BĞi Si am İae N” sesle: nün yanından ayrılır ayrılmaz, bir tek saniye bile kaybetmeden, Mare istika- metine doğru yürüdü ve Fuan sokağına geldi. Mösyö Jakın ikamet ettiği müte- vazi evin kapısına, garip ve hususi bir sekilde vüurdu, bir an sonra da, bir o- dava alımarak ,büyük bir hürmetle ev sahihinin önünde eğilerek bekledi. Mösvö Jok gayet sakin bir sesle sor. du: — Ne var, çocuğum?. Runün üzerine Berni doğrularak çe- vap verdi: — Bu var ki, monsenyör, polis müdü- rü madam & Etyolu kaçrrarak, Versaya götürmeğe hazırlanıyor. Ve Berni, kısaca, bir rapor şeklin- de, okuyucunun malümu ol şeyleri anlattı.. Mösyö Jak bunları büyük bir dikkat ve sakin haliyle dinlemişti; heyecanını gösteren yegâne şey, göz kapaklarının hafif titreyişiydi.. Ön dakika müddetle, odayı derin bir süküt kapladı.. Mösyö Jak, elleri arkasında, kafarı önünde, odada ağır adımlarla dolaşıyor- du. Nihayet şöyle dedi: — Du arabanın Versaya varmaması lJâazımdır !.. — Ben de ayni fikirdeyim, mönsen. yör.. Bir kaç cesur adama ihtiyaç var.. — Arabayı siz idare edeceksiniz, de gil mi?. — Evet, monsenyörl., — Arabada kimler bulunacak?, — Berry... Ve, o! .. dostum Noe yalnız başıma düşünemedi. ği gibi, yalnız başına da hareket eide- mez, Önün benim kafama ve icabında koluma ihtiyacı var, Berrye: — Bunun içindir ki, dedi, size ma. dam d'Etyolu tehdit eden komplodan bahsetti., Doğruüsu iyi yaptıl. Puasson sevinçle bağırdı: — Sahi mi? İyi mi yaptım?. — Tabit değil mi? Mademki, mösyö Krebiyon, her ikimizi de müşkülâttan kurtarmanın yolunu buldu. Eğert ya- tulimyorsam, bu evin önünde bekliye- cek olan bir arabadan bahsetmişti.. Öy- le değil mi?. Krebiyon, mösyö Berrye'nin, kapıdan her şeyi dinlediğini ve duyduğunu gös- teren bu sözlere hayret etmek isteme. di ve polis müdüriüne, zekâsını yeni- den isbat eden şu cevabı verdi: — Demiri de arzetmek şerefine nail olduğum veçhile, madam d'Etyolun bu- raya gelmesini temin edeceğiz, — Yalnız mı gelecek? — Tamamiyle yalnız.. Siz sadece bana, gününü ve saatini söyleyin.. Berrye, kısata tevap verdi: — Yarın akşam saat onda.. Arabha, saat ona beş kaladan itibaren bu evin önünde bekliyecektir. — Binaenaleyh, madam d'Etyolun bu saatten evvel, bu evde bulunması lâzımdır. — Madam 4'Etyol saat dokuzda bu- rada bulunacaktır ve şimdi mösyö Pi- kar, mademki, biribirimize bu kadar iti. mat ettifimizi delillerle —gösteriyoruz, bu güzel çocuğu tehidit eden tehlikenin ne olduğunu lütfen söyler misiniz? — Bu akşam, bunu söylememe imkân yoktur. Fakat bunu, kendisine göster- diğiniz Du hizmetten dolayı size müte- şekkir kalacak olan polis müdürüne s0o- rabilirsiniz.. Ben size sadece şunu söyliyeyim ki, bu tehlike bir hakikatti ve büyüktür,. işle uğraşmak dık. Aksi takdirde, böyle bir zahmetine katlanmaz- “. Şüpheye muhal yoktu., Bu sözleri söyliyen adam, polis mü. dürünün kendisiydi. Müösyö Berryeden şüphe etmek İm- kânsızdı!.. O, hakikati söylüyordu! Jan tehlike- ye maruzdu! Her ne bahasına olursa olsun, onu kurtamak Tlâzımdı!.. Janrı kutarmak içinşe, polis müdürüne harfi harfine, itaat etmekten başka yap.ı_]ıgelk bir iş yoktul. XI BERRYE'NİN PLANI Mösyö Berrye, o deyirde kırk yaşla- rında bir adamdı. Kendisi adliye met- leğinde büyük muvalffakıyetler göster. miş ve çabucak sivrilmişti. Yükselmiş oldüğu bu polis müdürlüğü vazifesi ise, o devirde, sarayın en müessir. ve en dehşet veren bir mevkii idi. Eğer Berrye'nin portresi göz önüne getirilmek isteniyorsa, müuhteris bir a« damın klâsik hali tasavvur edilmelidir. Kuru, cılız ve hareketleri sert, ayni zamanda otoriterdi. Vazifesinin ağulr gından daitma düşünceli görünüyordiu. Hakirtte ise, öndaki endişeyi, kendi husus? işleri tevlit ediyordu . Berrye' devlet işlerinde büyük bir mevki elde etmek Aazmindeydi. Polis müdürlüğü, onun nazarında, daha faz- la yükselmeğe mahsus basamaktan baş- ka bir şey değildi. Filkakika, bu vezife

Bu sayıdan diğer sayfalar: