M y dünkü sayımtzda) — n':ı::m ağrınız, hokka gibi burnunuz beni çıldırtıyor.. İster ağtı koskocaman, burnu Mata- ban olunmuş.. Doğruya söyleyip te kaş yapayımı derken, göz çıkarırmıy - mış, hiç!i.. l::fıuı uzrun süren sözlerinin bülüsa- & but Pişkinlik !, Madezaki pişkinlik lâzım! Medemki sevilmenin sırrı bul Pişkinlik!., Hımmmm... Pişkinlik!.. ... Cuma günü hava çok güzeldi... — Mittik, yatağında tatir tatlı gerin- di Tavan aralıklarından sızan güneşin ışığına bokarak güldü. Biraz sonza, kırık bir ayna kargısın- da giyinmeğe başladı. Pantalonundaki delikler belli belirsiz kapanmıştı. Sıkı bir ütü bu eski lâcivert pantalonu, Üze- rinde “sümüklü,, dolaşmış gibi, pırıl pı- tıl pazlatmıştı. Ayakkabılarının bir bu- Çük parmak kalınlığındaki pençesi biraz kaba idi. Pakat, ne xararı var? Arkası- na, bitişik komşusu mütekait mümey- Yizin redingotumsu ceketini giyecekti. Biraz bol ve uzun amma ne çıkar?. Giyinmesi “yenl güvey, ,gibi tam bir *aat sürdü. Sonra dışarı çıktı. Sokağın bozuk kaldırımlarında ayağı sürçüp boylu boyuna uzanmamağa gayret ede- Tek yavaş yavaş yürüdü. Kırık bir cumba arkasında akordu bozuk bir ut tıkıtlıyor, ince Bir ses sarkı söylüyordu : Benim yürüm şıktır, şık Ona oldum ben âşık Mıstik uzun ceketine, hantal ayakka. AM . gödkAiC el — O D A bilarına bakarak kızardı - Beyasıda kadar, kararsız yürüdü. Ne teye gideceğini bilmiyordu. Hah! İşte natin, sarışın bir tazecik.. Miıstık, sarışınlardan ve narin - tipler- den hoşlamırdı. Evvelâ tereddüt eder gi- bi oldu. Gözlerinin önüne Hafızın su- ratı gekdi.. Bu hayal, “tuh kalıbına ,, di- ye yüzüne tükürüyordu gibi.. Tuh kalıbına hat Tuht. Tuhhh!. Mıstık, başını sallıyorak bu kelimeyi bir çok defa marıldandı . Sonra, son bir gayret sarfiyle, on beş adım getiden. genç kadinr takibe baş: ladı. Bu mesaleyi Köprüye ininciye kadar 2ar rör kısaltabildi. Köprünün tenhalığı Mıstığı ceşaretlendirdi Sesini akord etti. — Hanım efendi!.. Dedi. Bi çatlak ve titrek ses ne ka- dar soğuktu | .. Öksürdü ve tekrarladı * — Hanım etendi!.. Hiç oralı olmuyor. Besbelli ki ciddi bir kız.. Aile kızı.. — Refakatinize kabul eder etendim?. Birdenbire durdu: Hem de ne duruş! Mıstık düşündü: — Acaba sıvışsam mı? Fakat dizleri titriyordu. Genç kiz hiddetle haykırdı: — Münasebetsiz! Yüreğine inecekti.. Yüzü evvelâ ge Hincik gibi kızardı. sonra morardı, pat> İıcani bir renk bağladı. Keşke yer ya- rılsa da yerin dibine geçse.. Şuursuz a. dımlarla takipte devam ediyor, “gören, işiden var mı aca?.,, diyerek korkak ba- kışlarla etrafını sürüyordu. misiniz * | Bir ses, Hafızın sesi: “Pişkinlik, M:s | tık, pişkinlik!,, Giye omu gayretlendiri- yordu. Toparlandı: Şüphesiz kolay ko- lay muvaffak olamıyacaktı. Daha mü, Tüyüm bir sesle Hafızın tekerlemelerine başladı: ı — Siri ne kadar seviyorum, bilseniz ! P mörrreb — O baygın bakışlı kara gözleriniz beni bitirdi!. Sarışn hirdleanhire basını çevirdi ve güldü: — Yaaa!. Dedi, Çinkırı mavi gözlerini Mıstığın göz- lerine dikmişti, Aman ya Rabbi, ne pot!.. Zavallı, şaşaladı, ezildi. — büzüldü, renkten tenge girdi. Fakat artık uyuştular. Sarışm — kız, pişkin bir tavırla koluna girdi, yürüdü- ler, Mistık coştu, Bütün talâkatini sarfederek bu çrtır pitir kiza neler söylüyordu, neler.. Akszraydaki baba yadigârr evi sata- caklardı. Boğaziçinde yeşil pancurlatı sarmaşıklı küçük bir ev: İşte “Lâünei aşki,, -. Aylı gecelerde, sihirli rüzgâ- rın hışırdattığı çamlar arasında dolaşır- ken, ayın pıtıldattığı sarı, saçlarını ok- şayacak, ona aşk teraneleri fıisıldayacak, başını dizinc yatırarak ninniler söyliye- cektil , Ay, yıldız, gül, bülbül, naz, niyar.. Bir sürü kelime.. Bir çocukkları oldu- gduğu zaman... Falanda filânda, filânda falan.. Genç kiız, Miştiğin sözlerine — kulak bile vermiyor.. Üzerlerina dikdik bakan bir adama" agapıı v e ) l İ di '“Wı—% MAĞ ARA LAT TUYAK gdS ONŞ 136 MARKIZ DO POWPADUR - —e aa BAD AARŞEÜRA AE DA ARAR — Şu terese bak.. Adam görmemiş sanki.. Öküz gibi bakıyor!. Diye Böyleniyor, yanlarından geçer- ken “Hasbünallah,, diye mr ihtiyara: danan bir Köprüyü bitirdiler. Karaköyü geçti ler.. Nihayet Şişhöne yokuşu.. Hiç alışık olmadı genç kâadın kekl layet körüğü gibi l dın, birdenbire aklıma bir şey — celmiş gibi durdu: — Ben de ne budalayım! .. Dedi. — Estağfürullah!.. — Sana söyleme, ttemu — Peşin söyliyeyim, yavrum.. Gece- liğime üç Hira alırım.. Çok değil, üe Hra.. İşine gelirse, yürü., Ne? » Ne? t Bu ne demek?.. Zavallr Mistik bey n vurulmuşa döndü. Bu ne suku- tu haya!!.. Bir şey töyleyemedi.. Sanki dili totulmuştu.; Ters yüzüne şaşkın bir halde yokuştan paldır küldür Tnerken koy- sarışın tacecik ellerini böğrüne müş, fıkır fıkır gülüyor vez Darıldın mı cicim bana Hiç bakmıyorsun bu yanal. Diye bağırarak şarkı söylüyordu. Reşat ENİS Kimi y UN ! G L T el Moskovada yeni Metropoliten hatları Moskovanın merkez mıntakasım de- miryolü istasyonlarından birine | yan 3,5 kilametre uzunluğ! yeraltı tramvayı - metropolit, tı. işlemeğe açılmıştır. Bu suretle Mosko- vanın metropoliten hatlarının umumi uszunluğu 15,1 kilometreyi bulmuş ol - maktadır. edayı tutan husut ç madde ile boyalıd mermer kaplıdır ve müt ulunmaktadır. M de İnkılab meydarı istas- nın merkezi yonunda yüksek sanatkir Maniz nezareti altında vücuda getirilmiş beykel mevcuttur. 1038 genesi ortalarına doğru, merkezinden Moskova- Vol, ral üzeri 1 Kimki neh kadar 9,4 kilometre urunluğunda yeni bir metropoliten hattı daha işlemeğe &- çılacaktır, Halen bu hat için llzumlu tünelin ka- zi!ması İşi bitirilmiştir. Şimdi üzerinde çolışılmakta olan kısım, yeraltı istasyon- larmım sıvyanması ve tezyin edilmesi keyfiyetidir. Bundan başka 13,8 kilometre uzune bir | luğunda yeni bir hattın daha inşasma urlmrştır. Bu suretle 1939 senesinde Moskova şehri, 40,3 kilometre uzunluğunda met- röpoliten batlarına malik olakaktır. bAaşlı Moskova metropolitenleri, 10936 gene- sinde 110,5 milyon, 1937 senesinde ise n yolcu taşımıştır. Bugün ise Moskovada günde vasati 500 bin mos- cvalı metropoliten İle geyahat etmek- MARKİZ DÖ POMPADUR 18z —- Versayda! İşin üsşt tarapı bana aittir! .. —Mükemmel! Bu Korneyin beşinci perdesi ade ve haşmetlidir. Polis müdürü bir an Berniye baktı. va: İ“Hı_vdl. azizim Bemi, dedi. Siz a. raba işiyle meşgul olmağa gidln. Ya. ten bütün gün sizi göremiyeceğim. Dü. şünün ki eğer muvaflak olursak, ben bir hamlede ön basamak çıkacağım.. — Ben de sizin paçalarınıza yapışmış olduğundan... —.Siı de benimle beraber çıkacaktı- nız, hiç merak etmeyin. ğ Bu sözler üzerine bisibirlerinden ay- rıldılar. Bir kaç dıkika sonra Bltm saraya girdi ve kralla görüşmek istedi. Fakat kral uyuyordu -Bunun için Berrye Ma> jesteyle yanmak irtediği görüşmeyi er- tesi etne tehir etti. Polis müdürü. ertesi günü, sabah ı;ı kenden tokrar secaya geldiyse de | bu defa da Marliye gitmişti. Büyük bir endişeve düşen Berrye, #islâcele Mecliye gitti. Ve krakı gene göremredi!.. Nihayet çakşamın sekirinde, plânmm tahakkukundan artık ümidini kestiği bn #rrada, on beşinci Lüiye Luvrde mülâki oldü... Alçok sezle : — $ir ,dedi, majestelerinden, husust bir görüşme şerefini bana bahşetmele- rinl riza ederim. . On beşinci Lüj, eenemeğe başlıyordu. Berrye bütün talihini bir anda dene- yerek ilâve etti: — Mevruü Bahsolan madam E'Btyol- durt. Kral kızöedı. sarardı ve iki saniye m'lddetle Berrye, Bastiy hapisanesine | | 1 — Gelin, mösyö!.. Dedi. Onu mesai odasına takip eden Berrye de, çılgın bir sevinçle, göyle mı- rıldandı.. — Artık kral elimdedir!.. GEĞRRN Ş del y mer bölner . BÖ el Şimdi bir an için Berniye avdet ede. liraz Berni, bir gün evvel, polis müdürü- nün yanımdan aytılır ayrılmaz, bir tek saniye bile kaybetmeden, Mare istika- metine doğru yürüdü ve Fuan sokağına geldi. Mösyö Jakın ikamet ettiği müte- vazi evin kapısına, garip ve hususi bir gekilde vurdu, bir an #onra da, bir o- dava alınarak ,büylük bir hürmetle ev sahibinin öcünde eğilerek bekledi, Mösvö Jok gayet rakin bir gesle sor. dü: — Ne var, çocuğum?. Bunun Üzerine Berni doğrularak ce- vap verdi: » Su var ki, monsenyör, polis müdü- rü madam â'Etyolu kaçırarık, Versaya götürmeğe hazırlanıyor. Va Berni, kısaca, bir rapor şeklin. de, oküyüucunun malâmu olam şeyleri anlattı.. Mösyö Jak bunları büyük bir dikkat ve sakin haliyle dinlemişti; heyecanını gösteren yegâne şey, göz kapaklarının hafil titreyişiydi.. ©n dakika müddetle, odayı derin bir süküöt kapladı.. Müsyö Jok, elleri arkasında, kalası önünde, odada ağır adımlarla dolaşıyor- gu. Nihayet şöyle dedi: — Du arabanın Versaya varmaması Jâzımdır !.. —— Ben de ayni likirdeyim, monsen. yör.. Bir kaç cesur adama ihtiyaç var.. — AMrabayı siz idare edeceksiniz, de Kü mit, — Evet, mönsenyört., — Arabada kimler bulunacak?, — Berr?... Ve, ol .. —- Şunu diyordum ki, azizim mıösyö Pikar, burada hazır bulunan Noe Puas- sonla ben, ikimiz bir kişiyiz. Ayni dü- şünceler, ayni hialer, ayni zevkler. Puasson müdahale etti: — Şampanya hususundaki zevk müs- tosnan . Şair bu müdahaleye aldırmadan de- vam etti: — Buünün için, takdir edersiniz ki, dostum Noe yalnız başına düşünemedi. ği gibi, yalnız başına da hareket ede- mez, Onun benim kalama ve icabında koluma ihtiyacı var, Berrye: — Bunun içindir ki, dedi, stize ma. dam d'Etyolu tehdit eden kompiodan bahsetti., Doğrusu iyi yaptıl. Puasson sevinçle bağırdı: — Sahi mi? İyi mi yaptım?, — Tabil değil mi? Mademki, mösyö Krebiyon, her ikimizi de müşkülâttan kurtarmanın yoluna buldu. Eğer ya- nılmiyorsam, bu evin önünde bekliye- cek olan bir arabadan bahsetmişti.. Öy- le değil mi?. Krebiyon, mösyö Berrye'nin, kapıdan her şeyi dinlediğini ve duyduğunu gös- tezen bu sözlere hayret etmek isleme. di ve polis müdürüne, zekâsını yeni- den isbat eden gu cevabı verdi: — Demiü de arzetmek şerefine nail olduğum veçhile, madam d'Etyolun bu- raya gelmesini temin edeceğiz, — Yalnız mı gelecek? — Tamamiyle yalnız.. Siz sadece bana, gününü ve saatini söyleyin. Berrye, kısata cevap verdi: — Yarın akşım saat onda.., Araba, sast ona beş kaladan itibaren bu evin önünde bekliyecektir. — Binaenaleyh, madam d'Etyolun bu saatten evvel, bu evde bulunması türımdır. — Madam d'Etyol saat dokuzda bu- rada bulunacaktır ve gimdi mösyö Pi- kar, mademki, biribirimize bu kadar iti. mat ettiğimizi delillerle gösteriyoruz, e Be dd y bu güzel çocuğu telklit eden tehlikenin ne olduğunu lütfen töyler misiniz? — Bu akşam, bunu söylememe imkân yoktur. Fakat bunu, kendisinç göster- diği bu hizmetten dolayı size müte- gekkir kalacak olan polis müdürüne so- rabilirsiniz.. Ben size saâdece şunu yeyim ki, bu tehlike bir hakikatti yüktür. —Aksi takdirde, böyle bir raşınlık zahmetine katlaamaz- söyl ve işle dik... Şüpheye mubhal yoktu., Bu gözleri söyliyen adam, polis mü. dürünün kendiziydi. Mösyö Berryeden güphe etmek im- kânsızdı!.. O, hakikati söylüyordu! Jan tehlike- ye maruzdu! Her ne bahasına alursa olsun, orlu kurtamak Tâzımdı!.. Janı kutarmak içinse, polis müdürüne harfi harfine, itaat etmekten başka yapılacak bir iş yoktul. CXI BERRYE'NİN PLANI Mözsyö Berrye, o deyirde kırk yaşlar rında bir adamdı. Kendisi adliye metw- leğinde büyük muvaffakıyetler göster, miş ve çabucak sivrilmişti. Yükselmiş olduğu bu palis müdürlüğü vazifesi ise, © devirde, tarayın en müecstir. ve en dekşet veren bir mevkiil idi. Eğer Berrye'nin portresi göz önline Bgetirilmek İsteniyorsa, muhteris bir a- damın klâsik hali tasavvur edilmelidir. Kuru, cılız ve hareketleri sert, ayni zamanda otoriterdi Vazifesinin ağırlr gından daima düşünceli görünüvordu. Hakimtte ise, ondaki endişeyi, kendi husust işleri tevlit ediyordu . Berrye' devlet işlerinde büyük bir mevki elde etmek ermindeydi. Polis müdürlüğü, onun nazarında, daha faz- Ja yükselmeğe mahsus basamaktan baş- ka bir şey değildi, Filkakika, bu vesile