2 Nisan 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

IrşŞL ard- lerle| imdüâ le T B A vT a * - 4 Vökeesiniğlk ürclnn e üren l zdk Hü ü eeei ÜD Bd7 in ga aeineli n Biliyor musunuz ? En fazla Şarap İçÇenler kimlerdir ? En çok şa. rap içenlerin ba- şında — Fransız- lar bulunmak. tadır. Bir Fran- sız sene de, va- sati olarak 145 litre şarap içer. Bunun arkasından sırayla İ. talyan (92 litre), İspanyol (88 litre), İsviçreli (45 litre), Yunanir (35 litre), Macar (32 litre), Bulgar - (22 litre) ve _Rumen (15 litre) gelmekte- dirler. Biraya gelince, en fazla bi- ra içenler şunlardır: Belçika- İr (185 litre), İngiliz (77 litre), Alman (72 litre) ve Fransız (42 litre), S Ü” Parisin nülusu — Paris şehrin- de 363 senesin. de 8.000 nüfus vardı; bu. nü- fus 510'da Klo- vis — devrinde, 30.000; 1220 de, Filips Ogüst devrinde, 120.000; 1675 . de on. dördüncü Lüi devrinde, 540.000 idi. Nüfus âancak 1851 de bir milyonu geçti. 1881 de nüfusu 2 milyonu bulmuştu. Şimdi ise Parisin nüfusu He- ' ““#nen Hemen 3.000.000 dür. — — İ ÜS Ka v âc LA L v—l'-ı" LA "'l?;ıhı't:îil :.ı&'ıqıı-x'ııı ça LAŞA Bu gördüğünüz pullar Lih - tenstaynıda 1937 senesinde vu- kübülan müthiş'bir su baskı. ninın hatırası olarak tedavüle çıkarılmıştır. * * : İngilterede, İskoçyadaki Ra. &ir mıntakasında bir ağaç var" g"' ki, üstü paralarla dolu - ür. Bunun sehebi, bu mınta- kadan ayrılanların garib bir i. tikadla buraya para yapıştırır- l_il_ma_îşlerînin uğurlu gidece - glne inannirs olmalarıdır. * a W Rekar İspanyada, her memleketten daha çok <kambür — vardır. Sierra Marenanin bezi köyle- rinde nüfusun yüzde yedisi kamburdur, | Şen Fıkralar Kadın —A. yıb! Hani ba - na, saat 10 da geleceğini va - adetmişt in, üstelik bir de sarhoşsun! Baksana saat biri vuruyor. Kocası — Fakat, ka.. ka.. ka... rıcığım, Saat evvelâ biri çaldı, sonra da sıfırı. Tamam değil mi? . AA $ — Hüsnü, ye. ni bir haber var mı? “ — Nasıl? Sen düymadın mı? O bir meyha . nenin kapısı önüne ansızın dü- şüp ölmüş. — Mümkün değil! Girerken mi ölmüş, çıkarken mi? — Tam girerken. — Tuuuh, ne şanssızmış! K v ak Vd — Söylendi- ğine göre Kana - dalr — "Beşiz,, ler için, beş köşeli husust bir oda in- şa edildi, — Niçin? — Çünkü yaramazlık ettik- leri zaman, hepsini ceza ola- rak birer köşeye koymak için beş köşeye ihtiyaç var. K ak aŞ * Öğretmen — Bir müselles ne- ye derler?. cak üç köşesi ©- lan bir — mürah- baa.. kanı sınt hazırladığım için kaç olduğunu göremedim, HABEFP ÇOCUK SAYI'AS Bilmece kupanu 2.NİSAN — 1938 — Bu —kadar büyük bir neza- ketle selâm — ver- diğin bu zat kim? - — Berberim ... şap- geniş bir — ÖOna bu derece jestle açmağa mecbur musun? — Evet. Çünkü saçlarımı u- zatmak için bana bir ilâç sat- mıştı. Bunun için onu her gö- rüşümde, her zamankinden da- ha “kabak,, olan başımı iyite açıyorum. Bu hareket bütün tekldirlerden daha mânalıdır. A A e — Eve kaçta M döndüğümü an- neme söyleme- diğim halde, bu nu ona — neden haber — verdin, Fatma?. — Vallahi kaçta — döndü- günüzü söylemedim — küçük bey, hattâ dedim ki, siz gel- diğiniz zaman sabah kahvaltı. saatin * * * Çamaşırcrı &5 dükkânında : — Siz her bu defe neden iki pijama için elli kuruş aldınız?. — Affedersiniz, bayım.. Pi- zaman, — beher pijamam için 20 kuruş — alırken 'jama.rıızm ceplerinde unuttu. ., “iTâleber— Ant 0 - ğunuz möndille kolalı yakanız için de 10 kuruş aldık. * £ * Kızıl derililerin lisanında “sev- mek,, fiilinin kar- ğ sılığı “Şemlen- damug — kunago- garegiş, dir. Genç bir kızılderilinin sevgili- sineğ ilânı eşk etmesini düşü- nün: “Seni seviyorum!.,, de- mek için şöyle diyecek: “Sev- gilim, seni “Şemlendamugku- nagogareğiş'iyorum.,, - Bir kurmmbarayapabilirsiniz SÜ aG adan . AREL - gaa G a l ee a - ««t şeğ ü Gmaa çe iş “.HeHdse gey e Her halde bir. çoklarınızda bozuk paraları bir kenara ayır- mak âdeti vardır. Fakat, eğer sizin kumbara- nız yoksa ve bu bozuk paralar gelişi güzel bir şekilde çekme- lerinizde ve ceplerinizde — bu- lunuyorsa, size hiç te fena olmı- yan bir kumbara hediye ede- lim. : Bunun için, yükarıdaki resmi üç misli büyüterek başka - bir kâğıda çiziniz, sonra çizeceği- a t ni el —- 1rLARLR ' ... . ..7...........1..—.L.7 —.............. .. ... /...... ... ....- niz resimdeki siyah çizgileri takiben kesin, Kestifiniz res- mi, ise bir defter kabı üzerine yapıştırın. Tutkalın iyice ku- rumasını bekleyin ve resimle defter kabının biribirlerine iyi- ce ve düz olarak yapışması için bir tamponu bunların üzerinde bastrrarak gezdirin.. Sonra, noktalr hatları taki - ben katlamağa başlayın. Bir cetvel, düz katlar yapmanıza . yardım edecektir. At, köpükler içinde kulübe- nin önünde durdu. Süvari yere atladı ve üstü başı toz toprak ve ter içinde olduğu halde bu külübeye doğru koştu, — EKaçın, Sir Con! Kaçın!.. Kaçın! “Zulü,, kabilesi bize hü. cum ediyor. Hemen akabinde, süvarinin Sir Con diye hitap ettiği adam kapıyı açarken, bir ok delikan- lının başı yanından geçerek ka- pının kenarına saplandı . Kulübenin sahibi, yeni gele- ni şaşırtan muammalı ve sakin bir tavırla: . — Anlaşılan bu oklar kendi. liklerinden uçmuyor, dedi. Ne oluyor, çocuğum?,. — Şu olüyor ki, size gelmek için, ırmağı binbir müşkülâtla geçtim.. Tam bu anda ikinti bir ok havada ıslık öttürdü ve süvari bir istirap çığlığı kopardı: Ök koluna saplanmıştı. Sir Con mırıldanarak : — Anlaşılryor ki, mesele cid- didir, çabuk girin içeriye! Dedi ve gümüş bir düdüğü dudaklarıma götürerek keskin ve devamlı bir şekilde öttürdük ten sonra genç erkeğ'n arka - sındafı içeriye girdi. — Zulüler geliyorlar, Sir Con, bir çeyrek saat sonra bu- rada olacaklar.. Adam, oku yaralının etlerin- verden çıkararak şöyle dedi: — Bu Oadamların okları kendilerinden biraz daha hız'ı yürüyor, galibal.. — Zulülar'ın hepsi harp kryafetine girmişler ve vücut - larma harp — imleri yapmış - lardır.. — Ehemmiyeti yok! Düdü- ğümü şüphesiz duyan Vil on- ları lâyık oldukları veçhile kar- şılamasını biletektir. Hiç kork- mayın.. Rica elerim biraz sa- kin olun, çünkü yarınızı İyice muayene etmem lâzım. Bu a- damların çok fena âdetleri var: Oklarına ekseriya fena zehir sürerler.. Bu Sir Con cidden garip ve muammalı bir adamdı. Âlim ©- lan bu adam bir gü buralara gelmiş, ertesi günü bu metrük kulübeye yerleşmişti. Ayni za- manda bu her halde kıymetli se malümatlı b'r adamndı. Çün- kü tababet ve cerranlığı ga - yet iyi bilirdi. Şimdi *-*» t-hlike karşısında bulunuyordu. Zulülar ona hü- cum ediyorlardı. Sihirbaz — ve ayni zamanda din reisleri olan şeflerinin emri altımd:., Zulülar, kendi ilimlerine hakaret eden ve meydan okuyan 'nu âlim? ce- zalandırmağa geliyorlardı. Fil- hakika Sir Con, sihirbazım ö- lüme mahküm olduğunu haber verdiği bir Zulüyu tedavi ede- rek hastalıktan kustarmıştı. Buna fena halde kızan Zulü - lar daonu işkenteler içinde öldürmeğe karar vermişlerdi. Bir tüfek seşi duyuldu, bunu bir ikincisi t-kip etti, sonra hakiki bir yaylım ateşi başla- dı. Âlim: — İşte, Vil faaliyete geçti: Diye mırıldanarak pencereye bir nazar atfetti . Gördüğü şey her halde ken- disini endişeye düşürmüş ola- caktı ki —ALHAL Diye bir nida kopardı ve du- varda astlı duran tüfeğini ala- - uzattıktan rak genç süvariye sonra şöyle dedi: — Bu silâhı alıp Vil'e iltihak edin.. Ben de, bizi kurtaracak olan bir hareket yapacağım. Vil, yirmi zencinin yardımi- le, kıymetli nebat yetiştiren âlimin evlâtlığıydı.. Âlim bu yerlilere tüfek kullanmayı öğ- retmiş ve onları iyi birer ni- şanıcı yapmıştı. Bunun içindir ki, Zulülar, hiç te beklemedik- lJeri yirmi tüfeğin ateşiyle kar- şılaşmta, meydanda kırk kadar ölü ve yaralr brrakarak gerile- diler. Fakat biraz sonra kendi- lerini toplayarak tekrar atıldı - lar. Mukavemeti her'ne bahasına olursa ölsun kırmağa harar ver- mişlerdi. Ateş tekrar bütün şiddetiyle başladı. Fakat yirmi tüfek müthiş ve azgın bir ka- labalık karşısında ne yapabi- lirdi ki? Bir kişi yere düşünce önlerine üç vahşi dikiliyordu . Müdafiler tam basılacakları #sırada, birdenbire, bir mitral - yözün müthiş yaylım ateşi du- yuldu. O zaman, evin kapısı açıldı ve Sir Conun korkunç silâhınımn bir anda durdurmuş — olduğu Zulülara doğru adım adım ilerlediği görüldü. — Yeni . bir yaylım ateşi, vahşileri merha - metsizce biçerek geçti. Sir Con hep ilerliyordu. Müdafiler, onu vuzmak kör- kusiyle artık ateş etmiyorlar- dr ve bu beyaz saçlı adam da, elinde korkunç ölüm âletini tutarak, başı dimdik ve sakin bir vaziyette, bir ağaca yaslan- rmış, olduğu halde de'işet iiçnde hareketsiz duran Zulü sihirba- zına'doğru yürüyordu. Âlimin meydana çıkışı ve bu — çıkışın kendi saflarında yaptığı tahri- bat karşsımda dehşette kalarak Zulülar onun önünde eğildiler. Yeni bir mitralyöz ateşi, geri- lerde sığınarak ihtiyarın üzeri- ne ok atmağa hazırlanan otuz kadar vahşiyi yola getirdi. Bunüun üzerine Sir Con, can- lıdan ziyade ölü olan sihirbaza ayağiyle dokundu ve ona, ku- kibeye doğru yürümesini işa - ret etti. Vahşi zenci itaat etti. Artık siyah değildi, kül rengi olmuş- tu! Âlim hep ayni soğukkanlı- lrkla sihirbazı kulübeye götür- dü ve Zulüların yerlerinden kı- mıldamalarıma mâni olmak için bir iki defa daha ateş etti. Deh- şetler içinde kalan vahşiler, a- lmlarına yere dayayarak hate- ketsiz kaldılar. Nihayet mitralyöz ateşi ke- silij te başlarını havaya kaldır- dıkları zaman, sihirbazlarını ellerini göğsünde çaprazlamış olduğu halde, kulübenin damı üzerinde gördüler ve hayretle mırıldandılar. O zaman sihir- baz konuşmağa başladı . Onun coşkun sözleri, vahşi- ler üzerinde derin akisler uyan- dırdı ve onları hayrette birak- tı. Eğer Zulülar, reislerinin, böğrüne dayatıları bir kamanın tesiri altımda bülbül kesildiği- ni bilselerdi şüphesiz hayret et- mezlerdi. Filhakika, sihirbazlar hiç te besur değillerdir. Bütün cesa- retleri, diğerlerine cesur olma- yı telkin etmekten — ibarettir. Zavallı zencilere mucizeler gös- teren bu sihirbaz, böylece Sir Conun — kendisine - fısıldadığı şeyleri mütemadiyen söyleyip duru. Zulüların bilini bilen — Sir Cotn, onların âdetlerini de iyi bildiği için Zulüları ne şekilde de yola getirmek lâzım geliğini biliyordu. Bunun içindir ki, ©- nun sözlerini tekrarlamakla mükellef bulunan sihirbaz şüy- le diyordu: dddddd — nd, cem cmf cm Büyük beyaz sihirhaz, bizim dostumuz olduğunu — söyledi, kendisi benden daha âlimdir. Kendisi benden.. Zentci burada tereddüt etti « Fakat kamanın ucu etlerine batmağa başlayınca, çabuctak Sir Conun sözlerini tekrarladı: — Benden çok daha âlimdir ve'ona itaat etmeğe meccburuz. O, ölümü kaçıran sırları bili- yor. Bize yardım etmek istiyor. Yaşasın büyük sihirbaz.. Ona itaat edelim Sihirbaz, bunları söyledik - ten sonra, damın üzerinde diz çökerek eğildi ve ancak kama, böğründen ayırlmca ayağa fır- ladı, yere atladı ve sabık ben - delerinin istihzalarına kulak vermemeğe çalışarak, ormanın içinde koşarak kayboldu. Zülülar, —yeni ittilaklarımnı tesit etmek için, ateşler yaktı - lar, dansetmeğe başladılar — ve bu eğlenceler gece yarısına ka- dar devam etti.. Sir Cona gelince, © da, evin salonunda toplanmış olan a- damlarının yanma — gelerek, hepayni sakin haliyle: — İşte, dedi, muharebeyi kazandık!.. — Müösyö. Siz cidden hari - ku'lâdeydiniz. Sizin sayenizde muhakkak bir ölümden kur « tulduk. Âlim, açık duran — kapıdan Zulüların eğlencelerini göste- rerek şöyle dedi — Haydi, artık bu mev: uu bırakalım ve ” bizim şerefimize - tertip edilen eğlenceleri seyre- delim,

Bu sayıdan diğer sayfalar: