Roolu Güzel Kız SA Yazan : Nizamettin Nazif —-13- İsterseniz bunlardan birkaçını sine Bösterebilirim. - Dedi . ev gayet teklifsiz bir hare. kette bulundu, kolunu Kısantosun o ;"m: koydu ve pazısile boynun - » — Yürü bakalım. — Nereye gideceğiz? — Bize yalan söylemiş olanları gör. meye, — Vazgeç canım. — Yooo.. Onları size göstermeli- yim ki hakkımızda bir fikriniz olsun. Filosof mrarın para etmiyeceğini anlamıştı, İriyarr adammn istediği is- tikamete doğru yürüdü. Hani biraz daha itiraz etmiş olsa, bu adam, ken. disini göyle bir kavrayıp sırtına vura. cak ve zorla götürecekti. Geniş yapraklı garib ağaçların ara- sından geçtiler, Kızgın, tozlu toprak o sıcaktı ki, filosofun sandalla- Tı, kor ateş Üstüne konmuş iki tence- Te gibi kızmağa başlamıştı; tabanla. Tmı yakıyordu. Binadan yüz elli adım ötede, ağaç - ların sıklaştığı bir yere geldikleri za- man iriyarı adam yine pis pla sırıttı. Kolunu filosofun omuzundan çekti. Yerde, oraya buraya gelişigüzel atıl. mış gibi duran sekiz on taşı göstere. Tok; — İşte... - dedi - bunlardan herbiri- nin altında bir yalan, bir hryanet, bir casusluk, bir düşmanlık yatar, Ve toparlanmasına meydan verme . den Kısantoaa saldırdı, kafasıma bir yumruk indirdi. Betbaht filossfum zaten canı neydi? ç Tüy ir adamcağızdı. Kendinden saklanmış bulundukları a altı adam koğarak geldiler. Bunlardan :lrl kocaman bir meşin torba taşıyor- u. Biri Kısantosun ağzıms bir avuç ot tıkadı. Biri de ihtiyarın kollarını sıkı Sikt bağladı. Sonra zavallıyı yusyu- Tak edip meşin torbanın içine soktu. lar, Ve herbiri bu torbanın bir tara. fmdan kavradı, koşarak ağaçlığa dal- Gilar; gözden kayboldular, Torba. Bu torba, Haraksos'ın Menf #ehrindeki evinde açıldı ve bu moşin torba açıldığı zaman filosofun yarı ö- İü bir halde olduğu görüldü. Yediği yumuruktan zavallr adamın &nt mosmor kesilmiş ve şişmişti. İriyarı adam, betbahtın kollarmı Sözüp ağzından otları çıkarınca efen - disinden bir iltifat umarak sırıtmak İstodi. Fakat ümidi boşa çıktı. Filoso. fu derhal tanıyan Haraksos iman tah- tasmna bir tekme indirip herifi sırt üs. tü yere yuvarladı ve gürledi: — Bu serseme elli sopa vurulsun. Odadaki diğer esirler hemen iriya. Ti adamı yakaladılar ve sürüye sürüye bzaklaştılar. Kwantosun kendine gelebilmesi için - Ki gün iki gece uyku uyuması lüzim- | M. Sonra Haraksos ona bu mace- Tüni şebeblerini göyle anlattı: — Müstamerelerimizin menfaatleri fena halde baltalanmaktadır. Misirim birçok tarafları emaniyetsizlik içinde- dir. Eğer Mıtır, tek Firavunun idaresi altında birleştirilemezse bizim bu top. Taklara veda etmemiz lüzımgelecektir. Müstamerenin ileri gelenleri ile ko- Tüştüm. Gizli bir cemiyet kurduk. Mısırdaki 12 devletçik - İen bir devlet kurmak ve Psametiki n başına geçirmektir. Pilosof ım'ı:ıec b Pösmetik'in bundan haberi var — Hayır, — Ona işi açarsanız daha kolay mu. Vaffak olabilirsiniz. — Belli olmaz. Hattâ - işlerimizin | :ı.mmn bozulması ihtimali de var. — Ne gibi? — Psametik, kendisinde bütün Mi- Sira hükmedebilecek bir iktidar göre- ve F Ö memektedir. Bizim hareketimizin Mı- sırdaki diğer hükümdarları kuşkulan. dırması ihtimalinden korkar. Zira Paametik'in böyle bir harekete karar verdiğini, diğerleri haber alırlarsa derhal birleşebilirler. Bunları otadan kalâtmak için teker teker yutmak 1â- zımdır. Psametik, şimdilik elindeki i- le iktifa etmek istiyor. Bizim düşün. celerimiz onu Ürkütebilir. Hattâ ra . kiplerine emniyet telkin etmek için bi- zi ortadan kaldırmaya bile karar ve- rebilir. Esasen maksadımız, onun gö züne girmek değildir. Mısırda bir bir. lik, bir umum!? anlaşma teessüs etmesi bizim menfaatlerimizi temine kâfidir. Misirim dahili işleri ve Mısırdaki E- len tacirlerinin düşünceleri Kısantosa © kadar yabaner mevzulardı ki, filo- sof ilersine varmadı, Yalnız; — Şimdi, esirinin bana gösterdiği taşların ne ifade ettiğini anlryorum. Haraksos güldü: — Eh... Ne yaparsın?... Elden baş. ka ne gelir? Mademki bir kere işin i. çine burnumuzu soktuk, sonuna kadar gideceğiz. Dedim ya, tutulursak Paa- metik bizi derhal temizler. Hem mak- sadımız kendisine iyilik etmek olduğu halde, Halbuki insanlar arasında çok | geveze olanları var; yalancı olanları var, Hiyanetten çekinmiyenler, arka - daşlarını ele vermek için entrikalar çevirenler var, Böyleleri yaşatmak doğru almuyor. Haraksos, gayet basit hakikatler. den bahsediyormuş gibi bir lükaydi De bu sözleri söylüyordu. Kısantos ince bir insandı. Bu işlerle daha fazla meşgul olmak istemedi. Dostunu —düşüncelerinden ayırmak “tmlelinı olmndiğını- da anladığı için; * “— Vazgeç bu işlerdenim:. DIYEMETİ. Müuhavereyi bir tarafm- dan oluruna bağladıktan sonra Safo. nun adada geçen mabcerasını anlattı ve Rodopyayı bir hayli metheltikten sonra; — Onu sana getirdim... . dedi - Kardeşine kendi vasıtalarınla gönder. Benden de selâm söylet... Artık ahu- vahı bıraksın. Sevgilisine baktıkça bi- zi de hatırlasın. Elencenin o çok gü. zel dilini kara sevdanın kötürüm et- mesinden nekadar korktum bilsen. Ve, bir gün sonra Menf şehrinden u. zaklaştı. Üç gün sonra da, güçlü kuv- vetli on esirin taşıdığı kapalı bir sed. ye Içinde Rodopya, Misıirin kalbi olan Menf'e ulaşmış bulunuyordu. Haraksosun Menfde saraya benzer bir kâşanasi vardı. Şaka maka değil. Haraksos Mısırın en zengin adamla- rından biriydi. Kız kardeşi ne büyük bir ihtirasla kendini aşka vermişse, o da o derece büylük bir ihtirasla ken. dini maddi kazanca vermişti. (Devamı var) Kadıköyde balo Cumhuriyet Halk Partisi Kadıköy Mer. kez ve Erenköy kamunları tarafından mev simin son ve mutena maskeli balosuy 9 ni- san 938 cumartesi günü akşamı Süreyya salonlarında verilecektir. Bu balonun eğlenceli ve nezih olması | için çalışılmaktadır. Gregor cazin iştiraki temin edilmiştir. Büfenin temiz ve mutedil olmasına dik. kat edilmekte ve müteaddit sürprizler ha. zırlanmaktadır. — Bugün ilân Açık m HABER — Nohutlu kahve- ler çoğaldı Kanunla menedilmiş olmasına rağmen Bu işin yapılması resmen tanındı! Eminönü maliye şubesi — evvelce kahye kavuranların gizli bir iş ola- rak yaptıkları ve dalma gayrimeşrü tiearet vasıtası telâkki edilen nohut kavurma ve bunu gizlice kahveye katma iİşinin son samanlarda artık aleni bir hal aldığını ve yeni bir ti- carot şubesi gibi şümullendiğini gü- rerek defterdarlık vasıtasile İstan. bul ticaret odasına bir — müracaatta bulunmuştur. Bu müracaatta nohut kavuruculn- rın nasıl bir ticaret şubes! teşkilede- bilecokleri ve bunlardan hangi esat dahilinde kazanç vergisl almması 1- cap edeceği sorulmaktadır. Oda ida- re heyeti nohut — kavuruculuğunun kahvye kavuruculuğu gibi bir şey ol. ması itibarile bu ticaret — şubesine kıyas edilebilcceği ve aynen kahve kavurucular gibi iradı gayrisatisi ü- zerinden yüzde 95 kazanç vergisi a. hanmasma karar vermiştir. Oda mec- Hsi da bu kararı tasvip etmiştir. 'Ticaret odasının verdiği bu karar- Ta umum! harpte kahve — bulunme- ması dolayıslle bir 2aruretin netice. sİ olarak meydana çıkan ve ©o gün- denberi gizli bir şekilde devam eden nohut — kavuruculuğu — “men'i — tagçiş kanunu,, mucibince yasak olmasına rağmen bir ticaret şubesi — olarak meydana — çıkmış bulunmaktadır. Nohudun az kavrulmuşu leblebi ola- cağı gibi çok kayrulmuşu kahvenin içine girmektedir. Tahmis sokağın- dan geçenler hergün İki sıralı tek- , neler içinde taze kavrulmuş nohut- ların kahve ile harman yapılmasına gahit olmaktadır. ——— KADIN b Z bY Yüksek bir yakayla çok güzel giden ve belde düğmelenen sarif bir manto. Omuzlar geniş olmakla beraber müba- lâğal değildir. Gayet pratile bir toka ile açılıp kapanan cep biçimindeki çantava dikkat edin, T stanbul 5 inci icra memarluğundan: — Bir borçdan dolayı haczedilip paraya çevrilmesine karar verilen rakı; şarap ve koönserve ve sardalya gibi — bakkaliye eş. yası 4.4.088 pararltesi — günü sant 12.14 arasında Çakmakçılar — yokuşunda Valde hanı içinde peşin para ile satılacağından talip olanların mezkür gün ve saatte ma- hallinde hazır bulunmaları ilân olunur. sayfamızda ektuba açık cevap Dün 7 inci açık mektup) başlıklı sayfamızda neşrolunan (Bir — yankesiciye moektuba verilen devabı bu gün 11 inci sayfamızda neşrediyoruz. Cevabı gönderen, alâka . dar ilâön sahibinin. okumasını irca etmektedir... Garp ile şark ve iki nesil arasındaki fark Yazan : Karadavut Genç arkadaşımız Nadir Nadinin yazılarmı ben, dikkatle ve husust bir zevkle okurum. Çok müşfik bir baba olan Nadi, inkılâp yıllarının o çetin çalışmaları arasında da çocuklarını bir an ihmal etmemiş, nereye gittiyse Nadir'i va kardeşlerini her zaman be- raberinde bulundurmuştur. - Nadir'in imzasını görünce hayalimde, ilk Anka- ra Ve ilk Ankaranm iki üç gazetesin- den birini basan Yeni Gün matbaası canlanır. Ve bu Yenigln matbassmın kapısı önlinde duran salhurde bir bri- ke, Mmemleketi saran endişelerden ga. fil Üç dört çocuğun gülüşerek bindik. lerini görür gibi olurum: Nadinin çocukları. Büu çocuklar, 6 zaman pek küçüktü- ler. Küçücük Ankara gazetelerinin sü- tunlarından dünya efkâriı umumiyesi- ne fışkıran kıvılcımların, gşüphesiz farkında değillerdi. Sermürettiblerin, 12 puntoluk bir harfin kaybolmaması- na binlik bir banknot kaybetmemeye çalışan bir veznedardan çok itina et- tikleri devirleri; inkılâpçı gazete &ü . tunlarmın istilâ ve irtica kargısında bombardıman filoları gibi kullantldı. ğ devirleri hatırlamazlar. Babalarının tıpkı bir katon gibi, bir giarı “düşman yıkılmalıdır!,, giarını bir fikrisabit ha- line sokmaya çalışanlar arasında oy- nadığı rolü, her makalesini “düşman yıkılmalıdır!,, cümlesiyle bitiren Na- dinin düşman dediği şeyin no olduğu- nu farkedocek yaşta değillerdi. Fakat sonra büyüdüler, Ve Nadi bunları zekâlarma en uygun sahalar- da dolaştırdı, okudular. İyi okudular hattâ. Nadir Nadinin ve Doğan Nadi. nin zekâ ve bilgilerindeki inkişafın Beyrini de az çok takip edebildiğime kanlim. Onlar, muhakkak ki- bugün, n dokuz yıl evvelki Ankaranın © ta. sasız kardeşleri değildir. Hayatın - çindedirler. Görerek, sezerek ve her gün bir parça daha anlamaya uğraşa- rak. Acaba istilâ ve haksızlık günleri - nin büyük isyanlarını, o günkü sryasa dünyasının suratına kusanlardan biri ve bir kuvvetlisi olan baba Nadinin çocukları dünyayı nasıl görüyorlar? Dikkatim bundan ileri geliyor ve bu dikkat yüzündendir ki evvelki günkü Cumhuriyetin başmakalesindeki şu satırlar Üzerinde duruyorum: “İgpanya harbi artık bitmek üzere bulunuyor. Mill! kuvvetlerin Katalon- ya içerlerine doğru ilerlediklerini, bir- çok şehirler zaptederek Barselonaya yaklaştıklarını haber alıryoruz. Daha başlangıçta, anarşiye kargçı açtığı bay- rağın altında ordunun ve memleketin büyük bir ekseriyetini toplryan gene- ral Franko, iki senelik bir mücadele. den sonra nihayet düşmanı AÂkdenize döküyor.,, Romancılarımızın, hikâyecilerimi . zin, fıkracılarımızın birçoğunu adap- tasiyon illetine tutulmuş gördüğümüz bugünlerde bu yazı baena “Yunus Na. di” nin 16 yıl önceki makalelerinden birinden “çevrilmiş” gibi geldi. Hani neredeyse ardından şu meşhur cümle çikiverecek sandım: “Ordular, ilk hedefiniz. Akdenizdir, ileri!,, Düşman... Yunus Nadinin teşhis ettiği düş- manla Nadir Nadinin teşhis ettiği düş man arasmdaki fark o kadar büyük- tür ki... Şarkla garb biribirlerine ne derece aksi iki istikameti göze vurursa Ak. denize şark hinterlandından inmiş o- lan orduyla garp hinterlandından in. meye çabalryan ordu arasımda da © kadar fark vardır, 'Türkün Türk hedefleri için, Türk ordusu ve Türk inkılâbr halinde Akde, nize inişi ile, Faslılardan, İtalyan ve Almanlardan mürekkep bir kuvvetin, İspanyadaki tabil servetleri sağa sola sata sata meçhul bir hedefe ilerliyen bir kuvvetin Akdenize inişi arasında çok fark vardır. O kadar çok fark var- dır ki, Türk memleketindeki iki neslin arasında bu derece fark bulunabilece. ğine inanılamaz, Nadir, babasının pişkin kaleminden çıkan eserleri görmeye alıştığımız sü4 tunda herhalde masum bir zaafttell yapmış olacak. Frankocular nerede, Kemnlistler ne- rede be birader? Bu eskici borsa- ları da bir felâket! Engin ve derin görüşlü bir gazeteci ve cidden kıymetli bir muharrir olan arkadaşımız Nureddin Oryan'ın evvel- ki günkü Haber'de negrettiği büyük Töportajı okudum. “Eskiciler borsasında neler gör- düm?,, adını taşıyan bu röportajıyla Nureddin Oryan, $imdiye kadar dik- katle temas edilmemiş bir mesele Üze. rino dikkat nazarrmızı çekmiğ bulunu. yor. Her sabah mahalleler arasından; — E&skiler alâaaayım! Diye bağırarak geçenler, meğer hiç de masum bir iş görmüyorlarmış. Pa- çavracı'arın evlerden gelişigüzel to . parladıkları eşya, ailelerin başından defetmek istedikleri eşyadır. Halbuki onlar bir kapıdan çıkarılryor ve dönüp dolaşmp tekrar bu evlero girmenin bir yolunu buluyorlarmış. Nureddin Or. yan'ın röportajı, bize İstanbulda dört eskici “borsa,, sı olduğunu öğretiyor ve bunlardan birini, yan! Kasrmpaşa borsasını bütün fecaatile tasvir ediyor. Şu hale bakın: 1 — Eski elbiseler tornistan yapılı- yor, yahut boyanıyor ve bol sabunlu bir ütüden sonra Anadoluda Röylüye satılıyor. Fakat bunu giyen köylü sıkı bir yağmura yakalandı mı, elbdisenin hayrını gör!. Sabımlar gevşiyor, elbi- 8e sarkıyor, boyaları akıyor. 8 — Eskicilerin topladıkları Ameri- kan besinden ve dokumadan iç çama. şırları bir Tasım kunduraların içinc as. tar diye kıdlanılıyor. $ — Boyabadlı seyyar satıcının ya- zın, altı ay, su yüzü görmiyen ayağın. da dolaştırdığı meşinleşmiş çorapları, veremden göç eden vatandaşm tükrük ve burun mendili, dizanlerilinin taha- Tet havlusu, paçavra t#isareti yoluyla, biribirine karışıyor, fabrikada didik « Tenip pamuk haline geliyor ve bunlare dan yorgan bile yapılıyor. Ticaretin bu nev'ine nasıl müsaade edilebiliyor? Arkadaşımız — Nureddin Oryan'ın yaptığı tetkiklerle Üstündağa faydalı olabileceğini tahmin ediyoruz. Kara DAVUT Istanbul radyosu 18,30 plâkla dans musikisi 19,15 konfe. rans: Üniversite namına doçent — Mühlis (para meseleleri) 19,55 borsa haberleri 20,00 Necmeddin Rıza ve arkadaşları tara. fından türk musikisi ve halk şarkıları 20,445 hava raporu 20,48 Ömer Rıza tara. fından araben söylev 2100 Vedia Rıza ve arkadaşları tarafından türk musikisi ve halk şarkıları (saat ayarı) 21,45 Örkestras 1 — Konzak: Potpurri Viyenuvaz. 2 — Siranss: Vayin vayib und gerank. $ — Mikael: Palruy türk. 4 — Stolz: Merben dor ingead. 5 — Mikaels: Rakosi aÇrdaş. 15 afans haberleri 22,30 plâkla sololar, 'a ve öperet parçaları 12,40 sön ha. berler ve ertesi günün programı 23,00 san BÜKREŞ: 18,00 askeri bamdo 20,10 plik 20,40 şar. kılar 21,15 radyo orkestrası 22,45 konser. BUDAPEŞTE: 18,80 Macar şarkıları 19,25 plâk 20,30 sigan örketirası 21,50 operet müziği 23,80 kafe konser 24,20 sigan Oru kestrası BERLİN: 19,00 hafif müzik 20,10 plâk 21,00 varlı yete 23,30 carband. ROMA; 20,30 hafif müzik 22,00 bir perdelik temm sil 22,40 Cetra orkestra tarafından 23,45 cazband. VARŞOVA: 19,20 plâk 21,00 hafif müzik 23,00 klâ. sik konser 22