2 NİSAN — 1938 YAZAN ve Sizem WALTDİSNEYE? MERKEZi: ANKARA HER NEVi BANKA MUAMELATI A MEMLEKETİN İLERiİ GELEN ŞAH- SİYETLERİN iSİM) LERİNİ HEMEN EZBERLEMEK Her ay faizleri ödenen: Kuponlua Vadeli Mevduat ŞUBELER: ANKARA: Süüree ööe — çar... İSTANBUL: ee enii Bartın S Telefon: 2316 Tekirdağ Telefon : 22971 Bolu Eskiş.hir Türkiyenin her tarafında muhabirleri vardir. TELGRAF ADRESİi: Umum Müdürlük : TURKBANK Şabeler: TİCaret 106 MARKİZ DÜ POMPADUR da, bu basit adam Jana bir prenses ter. Bunda bir esrar vardı. Fakat bu e- rarın içinden ne Noe Puassonun, ne de Krebiyonun kendisini çıkaramıyatak- larımı anlarıı.. — Şu halde sizi tebrik etmeme mü- saade buyurun, dedi; matmazel Jan... — Affedersiniz: Madam d'Etyol!,> — Doğru.. Madam d'Etyol, güzellik, zekâ ve terbiye bakımımdan hakikt bir kraliçedir.. Noc ilâve etti: — Bundan cidden müftehirim. Dedi; Krebiyon ©a ilâve e' — Ona şiiri ben öğretti için ©o biraz benim de 'size bilâtereddüt deyebi kemrmncl) şiir yazıyor. — Güzel de müzisiyendir ,mi e — Bundan başka tessam! Heykel- traş!.. Hülâşa hakiki bir artisttir. Puasson: — Bir peridir!.. Dedi, Krebiyon da ilâve etti: — Bir ilham perisl!.. Şövalye üdeta dehşet içinde duruyor. du.. İki dost bardaklarını tokuşturdu - lar ve yeni methiyelere hazırlandılarsa da d'Assas tekrar söze başladı: — Mösyö yalvarırım size, hatıra ve düşüncelerinizi biraz uyandırın.. Ma- demki siz.. Madam & olun babasısı- Nız, oNnuM mes'ut olmasını her halde is- tersiniz.. — Siri temin ederim ki mes'uttur!. — Öyle olsun! Fakat size bu mek. tubu verdiği gün., Gayritabil, garip ve onun için tehlikeli bir şey vuku bulma mışmıydı? — İliç bir $ — Mahzun, endişeli, heyecanlı gö- tünmüyor muydu?. — Ö mu? Asla onu bu kadar neş'eli görmemiştim. Tabatı da şu ki, sadece sokakta duraklamamam — ——— — şu ki, sadece sokakta duraklamamam için,bana bir kaç para verdi. Ve eizi te- min ede m ki parayı hak etmiş. Krebiy Şerefini yö 18 şövalye d'Assas!.. Şövalye ıstırapla mırıldandı: — Hiç bir şey!.. Bu ayyaşlardan hiç bir gey öğrenemiyeceğim . Birdenbire elini alnına vurdu. Gözle- rinde bir kıvılcım parladı. gasson'un elini tuttu ve so: kızınıza büyük bir nmgğk ister misiniz?, şu halde, beni onun yarıma götürün. Beni onun ikamet ettiği ko- soki Öyle yapın ki, onunla bir görüşebileyim.. Ah, , size yemin ederim ki, beni bu den yalnız onün saadeti — Canım, bu kolay bir iştir — Demek kabul ediyorsunuz, öyle eniz hemen şimdi! . — Lütfen beni umum? salonda bek- leyin.. Derhal giyinip size iltihak ede- ceğim!.. . Ve gövalye ız kalınca göyle dü. “Ne garip bir baba. Demek bu >her şey $ yrettir.,. g6, aşağıya inince, ümuümi sa- » Gön biz $i i böşaltmak Üzere bulunan Krebiyonla Noe Puassonu bul- du, Üçü birden yola koyularak, .d konağıntn bulunduğa Öğgüsten — rıhti- derece zetiğin bir ik bir salona aldı. Puzsson karısını sordu.. Madam, dışarıya çıkmıştı. Daha doğ« ÂLARRİZ DÖ FOMPADUR Y0T rusu, kâğıt falcısı Madam Löbonu görmeğe gitmişti. Noes: — Oht, Daha iyit., Diye mıtıildandı ve derhal bir koltu- ğün Üzerinde uyuklamağa başlıyan Krebiyonla heyecan içinde ayakta du- ran şövalyeyi yalnız bırakarak, madam d'Etyolun nezdine gitti. r kaç dakika sonra bir bademe ge. lerek gövalyeyi davet etti ve onu bir sürü merdiven ve odalardan geçindie merdivenler, heykeller, oymalar, yal- dızlı parmaklıklar, kalın halılarla süs- Tüydü. Odalarla salonlar birer zengin- lik şaheseriydi ve her biri birer serve- te bedeldi. Şövalye, meşguliyet ve endişesine rağmen, bu ihişein karşısında titre- mekten kendisini alamadı. Ve, sevmek ceşaretinde bulunduğu genç kadınla kendi arasındakj mesafe- yi her zamankinden daha bariz bir şe- Bilde anladı. . Ermitoj ormanının küçük, güzel kı- zı onun hayalinden kalboldu ve onun ne mühteşem bir cemiyet kadımır o. madam d'Etyol kaim oldu.. Şövalye Ürperdi. Henüz cok gençti.. ür karargâh, çadırlardan, koğuş - lazdan ve nihayet otel odalarından baş- ka bir gey görmemiş olan fakir bir za- bitei. * Ona, birdenbire öyle geldi ki, bu an da yaptığı hareket, yani onunla görüş. mek istemesi, ünç bir şeydi. Burada ne işi vardı? Kendisini küs- tah lüksile ezen bu mühteşem binanın e ne söyleyebilirdi?. Birdenbire, onu gördü!.. Sade, fakat ük bir - zevkiselimle nmiş küçük bir odaya girmişti. mbilir? Kalbi en derin incelikleri da- hi duyan, boşkalarının en gizli düşün- e kavrryacak kadar zeki ve Jan, belki de, alyeye, o- nun için hâlâ, ormanın sade ve küçük perisi olduğunu göstermek istiyordu. Genç kadın, iki elini urzatarak ona doğrü ilerledi.. Genç erkek te, şimdiden gaşyolmuş, mevcudiyetinin derinliklerine kadar müteheyyiç bir halde titriyerek eğildi ve bu iki küçük eli öpmeğe başladı.. Jan yavaşça sıyrıldı, ona bir koltuk gösterdi. Kendisi de oturdu. Sonra, gülümsiyerek tatlr bir sesle göyle de- di: — Sizi bekliyordum, şövalye!. — Beni bekliyordunuz, mşdam! Heyhat! Şüphesiz biraz geç geliyorum, Fakat mazeretim var: Bana gönder- mek şerefini bahşettiğiniz mektubu an. cak bir saat evvel Idım: Çünkü Başty- den yeni çıktım!.. — Baştiyden mi? Demek benim mektübumu © gece.. — O gece.. Beni kurtardığınız. gece alamadım! Evet, beni siz kurtarmıştı- nız! İçinde bulunduğum o derin uyku- da, bir tek hareket dahi yapamıyarak © zaaf arasında, sizi tocurmıştım. Jan, sadece; — Evet, o bendim.. p Dedi, çehresinde bir hüznün gölgesi belirdi ve genç kadın ilâvye etti: — Demek o zaman henüz okuma. Mıştınız., — Hayır modam.. Bonzanfan soka- ğgında bulunuyordum.. Ve.. sizin pen - cerelerinizin altında durmuştum, Bir- denbire, karanlıkta, sizin evinize bakarı hir kaç kişi gördüm, Bunların fenalık yapmak isteyen adamlar olduğunu zannetim. Onlara doğru ilerledim.. O- radakiler.. Adi adamlar değildi, adam! Bu, Fransa kralıydı!.. Jan, önce son derece sarardı, xon- ra hafifçe kızardı.. Şövalye âcı acı içini çekti: Sözleri. nin yapmış olduğu tesir, bütün tahmin- lerinin fevkindeydi. Madam d'Etyol yavaşça: — Rica ederim, devam edin!..