2 Nisan 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

2 Nisan 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- Kevnf veren zehgwııer: HABE? — Aksam X - Akenmonetaş — Esrar Gamsız sultan! Esrarkeş burnunu kapıdan sığdıramıyor. Esrar tekkelerinde esrar nasiıl çekilır? Esiarkeş'er nasıl mastor olur ? Ya an: Yekla Rugiıp Önen Çinde esrarkrş?er bet _;I'ııfe'rlwe tabanca Köoyif veren zehirler.. İşte in- sanları tamamile pençelerine alıpı öldürmek istiyen sinsi - düşman- lar.. Cephedeki bir düşmandan çok daha kahhâar ve öldürücü olan bu zehirler şehirlerde, kasabalar da yaşayan insanlara bir ahtapot gibi yapışıyor, onları yalancı ve Mmuvakkat zevk ile kandırıp mah- vediyor. Zinde, genç, namuslu bir va- tandaşı İnsanlar arasına çıkama- yacak derecede sefil, bitkin, ah- lâk ve vücut düşkünü yapan bu keyif verici zehirlerle dünyanın 'her mı-ıı.hndu olduğu gibi memle | Dovleuu k:_ınu_nlam, bu iste lh- tisas peyda etimiş elemanlara ma- lik zabıta ve muhafaza teşkilâtı | tazalından büyük bir ehemmiyet- le tatbik ediliyor. Bu zehirleri et- rafa saçanlar, onları imal edenler - şiddetle takip edilip cezalandırılı. yor. Fakat bu kadar sıkı bir kontro- le rağmen 'keyif veren zehirlerin iradesi zayıf insanları yakalayıp öldürdüklerini bir tekinin ziyamna gönülümüzün razı olmadığı vatan daşlarımızdan bazılarını hasta« |hane va hapishane köşelerine yol- oTaçıklarını okuyup öğreniyoruz. Ben., bu zehirlerin esiri olmuş bir çok kimseleri yakmdan görüp ko- nuşmuş, bulunuyorum. “Onların bana söyledikleri söz. ler, bir doktorun en öldürücü ze- hir hakkında günlerce vereceği konferanstan, izahattan daha te- sir yapıcı mahiyettedir. Çünkü o betbaht, zevkine aldandığı zehrin pençesindedir artık! Çektiği mad. di ve manevi ıztırabı ancak o söy- leyebilir.. “Ben birkaç yüazı ile keyif veren zehirlerin neler olduğunu, insa- Hın benliği üzerinde ne gibi tah- ribat yaptıklarını anlatacağım. Bu yazıları aile reislerinin, genç- lerin büyük bir dikkatle okumala- rını tavsiye ediyorum. Buradan edinecekleri malümatı snna buna anlatırlarsa memlekete de hizmet etmiş olurlar kanaatindeyim. # *& 4 “Keyif varen zehirlerin başında ilk |. olarak esrar gelir.. Afyondan çıka. rılan bu zehrin tarihi-pek- eskidir. Hemen her memlekette bu zehri va- pur ameleleri, şoförler, ameleler, iş Bizler, serseriler köylüler, kullan- maktadır. Yani esrar az tahsil gör- müş, insatilar arasında taammüm et. mriştir. Yayıldığı zamandanheri de bunla- rr aynı sınıf İnsanlar kullanmakta- dır. Biz de kendilerine hak aşığı sü- &ü veren dervişlerin cerre çıkan sof- taların da bu zehri çektikleri gbrül müştür. Esrarerlar, toz halinde bulunan esrarı biraz tütün-tozu ve şeker Şü- rubu ile karıştırır ve bu suretle bir nevi macun vaparlar. Bunu kaşıkla yedikleri gibi haplar halinde de kul lanırlar.. Son zamanlarda esrarın hulâsası yapılmaya başlanmıştır. Bu esrar tozunu bir bez İçinde sıtak i mkıhnak suretlyle idam olunurlar... küle gömmek ve tava içinde bir müddet ısıtmakla elde edilir. Bu suretle sert ve siyah bir madde hu. süle gelir, parça parça : kesilerek satılır. Esrar macununu lokum İçi- ne koyup yutanlar, kahve içine ko- yup kullananlar, veyahut mangal içine atarak dumanını koklayanlar da çoktur. Bizdeki estrarkeşler sigara ve nargile ile esrar çekmektedirler. Esrar bazan bir, bazan da 2-3 siga- ra kâğıdına tütünle birlikte Bsarıl- | makta, bu suretle içilmektedir. Bir de grup halinde esrar çekmek vardır ki; buraılqrda. Seşrar, nargile ile tekllir. Büralara Gsrar tekyesi dehir TTekyeler,”eksertyetle pis, buü- | sık tavanlı kahvelerin arka odala- rında, odunluklarda, izbelerde tesis olunur. Bu tekyeye günün her saâ- tinde girilir ve esrar çekilebilir. Ancak grup halinde çekilmek en müteamil şeklidir. Tekyede bazan, bir, bazan birkaç tane nargile var- dır. Bu nargileler su kabağından ve ya Hindistan cevizinin içi oyulmak suretile yapılır. Bunun bir yerine marpuç veya kamış İlâve edilir. O- yulan yere tütün ve Üzerine esrar istif olnarak çekilir. Narglle çeke cek olanlar yerdeki pis minderler üezrine çökerler. “İhvan,, halka teşkil eder. Brenlerin en kıdemlisi bu halkanın başkanıdır. Esrarcılar arasında buna “Gamsız sultan,, adı | verilmiştir. Evvelâ ateşlenen nar- gileyi kendisi çeker, sonra yanında- kine uzatır. ÖO da derin bir nefes çe- kip bir müddet sonra dumanını ba- sık tavanlı iİzbenin tavanına doğru üfler.. Her çekişten sonra garip ga- rip sesler çıkarılır. Bu arada tekyeye yeni bir “mü- rid,, gelmisse en son ona da bir ne- fes çektirilir. Burada gamsız sultanın dikkat edeceği nckta ilk çekenin dumanı fazla kaçırmamasıdır. Çünkü kuvvet li bir çekiş kısa bir zaman sonra öÖlü- müne sebep olur. Esrar çekilirken acele eden şöyle seslenir: — Bir tane bastır bakalım.. Abi bir volta yap.. Kabak birkaç defa devir yaptık- tan sonra esrarcılara neşe gelir. Ken di tabirlerince dalgaya düşmüşler- | dir. Hep bir ağızdan akordu bozuk bir koro heyeti gibi şarkı söyleme- ye başlarlar. Bu bazan piyasa şar- kısı olduğu gibi ekseriyetle esrar- eilara mahsus şarkıdır. Şarkı de- vam eder'an yerlere serilenler olur. Bu hale gelenlerin adı “mas- tor,, dur. O, orada sızar kalır.. Esrarın adı çoktur. En taammüm etmisleri ştınlardır: Guk, nefes, kanca, minare gölge- si, davul tozu.. Bu tekkeler kısa bir müddet zar- - fimda zabıta tarafından keşfedilir ve bir gün aralarına kıyafetini de- ğiştirmiş zabıita memuru karışır. Bunun sayesinde de esrarcılar kapa- na girerler.. Drelgaya düşmüş, mas- tor olmuş esrarerların hali hem acınacak, hem gülünecek sahneler yaratır. Bunlar burunlarını haddin- den büvük görürler. Bir kanıdan çı- karmak iİsterseniz keçi gibi inat eder, bir türlü adım atmazlar. Çün- (Devamı 15 incide) . .daha göze çarpıyordu: 2, NT*!—N rm- 1938 Milletler Cemiyeti nasıl doğdu ? Bugünkü "Cemiyet, beynelmi'lel münasebatın esası olarak dEğül, ideali ouarak duruvor İngiliz siyasi muharrirlerinden James Vade, Sphere mecmuasın- da Milletler cemiyetinin doğuşu- pnu ve bugünkü vaziyetini anlatan şayanı dikkat bir yazı neşroimiş- tir. Bu makaleyi telhisan sütun- larımıza geçiriyoruz. Bundan yüz yıl evvel Conning İisz- minde bir mütefekkir yeni dünyayı eski dünvyanın muvazenesini temine davet etmişti. Fakat o zamanki yeni dünya bu daveta aldırış — etmemiş, o, kendi — temayüllerini ilân eden Monroc ümdelerile eski dünyaya meydan okumuş, ona AÂmerikalılara llişmemeleri tavsiyesinde bulunmuş- u. 1914 de harbin ilânile her şey gİ- bi Amerikanın Avrupaya karşı va- ziyetli de değişmişti. — Amerikalılar kendilerini altın ticaret bağlarile eski dünyaya bağlı bulmuşlardı. İç- lerinde bütün dünyaya Amerikalıla- rın sulh, refah ve doğruluk prensip- lerini aşılamak merakında olanlar da çoktu, Hele bu zümreye mensup biri vardı ki bunu — kuvveden fille çıkarabilecek zihinde bir de — prtik plân tasarlamıştı. Bu adam Amcrika cumhurreisi Vilsondu. Vilsonun adı Milletler cemiyetile üç noktada birleşir: i — Amerikayı eski muvazenesini tesise dünyada ikinci olarak davet eden odur. Onun bu fikrinin arka- sından bütün Amerika birleşik hükü- metlerinin maddi ve manevi kuvveli olduğunu söylüyorlardı. 2 — Vilson ön dört prensipinde e- zilen, cefa gösen bir beerişyetin en yüksek arzularına tercüman olmuş- tu. 8 — Prensiplerinin sulh muaheda. sinin esaslarını teşkil etmesinde 18- rar ediyordu. Vilsona Avrupada mesih gözüyle bakılıyordu. Onun bu zaferi — kısa sürdü. Milletler cemiyeti resmen tel şekkül edemeden infisah — etmişti, Çünkü onun kendi ayanı bu fikri be« 'nimsemişti “Buç'efkâr” ümuümiyede igarip akisler uyandırmıştı. Ameri- kanın, kendi kürduğu beynelmilel Idealizm mefhumlarını gene kendisl nin maddi ve hasis menfaatleri uğ- runda çiğnediği söyleniyordu. Çünlü o sıralarda Amerikaya Mileltler ce miyetinin yegâne hasimli — gözüyle bakılmaktaydı. Onlar olmadıkça bu işin yürüyeceğine inanılmıyordu. Daha ilk zamanlarda bu işin ak- sBülâmelleri göze çarpmağa başla- mıştı, Fransada bu İşin faydalı ola- cağı tereddüt ve şüphe İle karşılan- | mıştı. İngiltere Fransa topraklarını herhangi bir hücuma karşı garanti etmeyince Fransa da Almanyayı bir takım askeri anlaşmalarla çevrele. meğe başlamış ve böylelikle bir za«- man Milletler — cemiyetinde hâkim bir mevki elde etmişti. İngiltere bu Alman aleyhtarlığından pek hoşlana mıyor, muahedenin kendisini bir Av “rupa dalaşına sokabilecek maddele- - rinden kuşkulanıyordu. Milletler cemiyetinde bir müşkül Nazariyalta cemiyetin bütün cemiyet üyeleri mü- savi idiler. Lâkin cemiyetin teşkilâtı esasiyesi bunu naksediyordu. Çünkü milletler cemiyeti meclisinde birkaç imtiyazir millete — daimi ve yarım daimi yerler ayrılmıştı. Şu — hesaba göre milletler cemiyetinde azalık üç dereceye inkisam ediyordu. Büyük- ler, ortancalar ve küçükler. Cemiyet meclisinde — Almanyaya daimi bir yer. ayrılması ortancalar arasında dehşetli patırdıları mucip olmuştu. Polonya ancak yarı daimi bir yer aldıktan sonra susmuş, lâkin İspanya ile Brezilya — derhal İstifa etmişti. Bu arada Âvrupada bir İstikrar temilül için asıl çalışmaları dört bü- yük devlet kendi aralarında yapıyor lardı. Bunun neticesi olarak Lokar- no anlaşmaları doğfmuştu. Gene bu kabilden olarak 1922 bahri anlaş- ması “Jenev,,de değil Vaşingtonda imzalanmıştı. Korkuluk — vaziyette olmaktan bizar olan “Milletler cemi yeti,, varlık göstermek ememile “sl- lâhları tahdid,, işinl ortaya çıkart- mıştı. Fakat milletlerin biribirlerin- den korkuları ökadar fazla idi kl insan bir takım prensiplere asan olmamıştı. Bütün bunlara rağmen Lokarno anlasmaları sırasında bir. Milletler temiveti mevcuttu. Almanya Aaza meyanında bulunuvordu. Yalnız A- merika iİle Sovyet Rusya bu toplan- tının dısında kalmırslardı. Rusyanın dahil olmnwşı cemlyetiu 'kıiymetini | arttıriyordu. “Jenev, bir müddet beynelmilel hüs kulak | —yük rakamlara baliğ olan tHcaretl yoktu. Onlarin yerine tari: l, UatteH res'f'r'ıı- Eı" iyük Britanya, F'mns" Alman ya ve Japonyanın bu?umîııqu - Milletler Mevlisi işte böyleydi. 1938 Milletler Meclisinde ise Masanın ba. şında ösdde Büyük Britanya, Fransa ve Rusya görülüyor.. ÜDi 4 Amerika Cumhurreislerinden Vilson nüniyetlerin toplandığı bir merkez olmuştu. Bu arada cemiyetin gayri siyasi azalarının da birçok — faydalı sâahalarda çalıştıkları görülmüştür. “Uyüştürucuü maddeler ve esir kaçak- çılığı, İşçinin kötü bir gekilde İstis- marr gibi sullslimaller raştığı şeylerdi. Fakat ne yazık ki mileltler cemi- yetinin hakiklliği, sivasi ve ekonü- mik vaziyetlerin sun îligi ile boy öl- çüşemiyordu. 1928 de milletlerin bol keseden harbi ortadan kaldırmak vaadlerini ihtiva eden Paris paktının | arkasında, yıkılmakta olan beynel- milel tlcaret ve finansının harabele- ri yığılı idi. 1929 da Amerikadaki borsa krı- zi yeni ve ciddi bir devrenin başlan- gret olarak kabul edilebilir. Hâdisat süratla biribirini velyetmişti. 1931 de ekonomik buhran hâd bir şekil almış.bulunuyordu. Artık Amerikan kredisi. bevnelmilel istikrazlar, bil: feler, kontenjanlar, döviz ve kliring —mesi beklenmiştir. :o Bıralarda' .cemiyetin ortadan kaldırmağa uğ- ihracat | Bunlara işsizlik takyidatı kalm olmuştu. gitgide azalan ücretler ve de inzimam etmişti. O sene Japonya Mançuriye girmiş ve bu hareektile Milletler cemiyeti- nin aczini âleme İlân — etmişti. Çin “JTenev,,© müracaat etmiş, “Jenev,, de Vaşingtona baş vurmuştu. Amerika, Mileltler cemiyeti mec- llsinde müşahit sıfatile bulunması İ çin“Jenev,.e bir aza yollamıştı.Bunun Japonya İtlraz etmişti: Amerikanın müdahaleye hakkı yoktu. “Cemiyet, en nlhayet Japonyanın bu harel,eti- ni,pratesto cesaretini göstermiş fa- * İkat bir türlü meşhur'16 ıncı madde- ııııı ye temas'edememişti. v Protestodatn müğbe: olan Ja.ponya. hemen Milletler meclisinden çekil- miş ve ordularını cenuba tevcih ede- rek Jehole sevketmişti. Bu hareket kuvvetli bir devletin Milletler cemi- yetini hiçe tayacağını bütün dünvaya göstermişti. Gözleri sağda, solda 0- lan hükümetler İçin bu mükemmel bir tecrübe teşkil etmişti. Japonya- nın Mileltler cemiyetinden İstifasıne * dan bir ay evvel Almanyada da Hit. ler iktidar mevkilne geçmiş, bulunu- yordu. 1923. senesi birinciteşrininde Almanya cemiyete bir telgraf yolla« mış, silâhlanma işinde Almanyanın diğer büyük milletlere — müsaviliği kabul edilmediği Için cemiyetten is- tifa ettiğini bildirmiştir. Onun da çekilmesile cemiyette büyük devlet olarak sade Fransa, İngiltere ve İ- talya kalmıştır. Bunlardan İngiltera o sırada silâhsiz, Fransa ise Alman- ya ve İtalyadan korkmakta idi. Maamafih 1937 senesinde cemiyet Rusyâyı kazanmış fakat kısa bir za- man sonra da İtalyayı kaybederek büyük devletler adedi gene üçte ba- ki kalmıştır. 1935 martında Alman- ya resmen silâhlanacağını ve Versay muahedesinin askeri fasıllarına rla- yet etmiyeceğini alenen iİlân etmiş- tir. Bunu Rusya ile Fransa arasında bir paktın İmzalanması takip etmiş- tir. Sıranın kendisine geldiğin! gö- ren İtalya 1935 birinciteşrininde Ha bes hududunu . aşıvermiştir. O zaman bütün gözler gene Millet- ler cemiyetine dönmüştür. Japonya- nın pek uzakta olması — dolayısile ona karşı müattal bir vaziyette ka- lan “cemiyet,,İn bitişik komgşusu o- lan İtalyaya karşı kati harekete geç- HâAdisatın bu kısmı daha hatırlardan silinmiyecek “kadar yenidir. İtâlya sadece Millet. ler cemiyetine meydan — okumakla kalmamıs onu bir “Jenev,, antantı- na tahvile de muvaffak olmuştur. Bugünkü “cemiyet,, beynelmilel münasebatın eğası olarek değil ideali olarak durmaktadır. İspanya harbi çıktığı vakit bu İşin İspanyadan ha- rice sirayet etmemesinin temini va- zifesi milletler cemiyetine defil a. demi müdahale komitesine tevdi e- dilmiştir. Gene bügün Avrupa sulhu büyük devletler arasında doğrudan doğru- ya tesis edilen görüsmelerle idame- ye çalışılıyor, O büyük devletler ki İşteşelerdi Milletler cemiyetini İc- raatıt kuvvetli olan bir varlık yanabi. irlerdi. Bu-tahakkük edinciye ' ka- dar Milletler cemiyeti sırf idealleri- Je yaşamak ıztırarındadır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: