7 Mart 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

7 Mart 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sternberg küstah ve kaba olmağa başlıyor: Ne ümit ediyorsunuz ? Nafile kabiliyetiniz hiç yok! eg Marlen âtam ediyor: — Çalışmanın ilk günleri cidden korkunçtur, o Sternberg, Yaningsten başka kimseyi görmüyor, Kahramanm- dan başka bir şey düşünmüyor. Ara sı- ra, aceleyle ve lâkayrd bir tavırla ben- den bir fikir soruyor. Bekliyorum. Stüdyodan ayrılmıyo- Yum. sabahtan akşama kadar orada, de korun bir köşesinde sessizce oturuyo- rum. Hiç kimseyle konuşmuyorum. Strenbergin faaliyetini seyrediyorum. Yaptığı her harekette üzerine dikilen gözlerimin ışıklı lekelerini görüyor.Ca nı sıkılmış bir vaziyette başını çeviri- yor. Sonra taciz edilmiş bir tavır ta- kmuyor. Bana karşı vaziyeti değişiyor. Küstah kaba olmağa başlıyor. — Ne ümid ediyorsunuz? Kabiliye- tiniz yok. Oynamağa kalkışmayın. Sa- dece, size söylediklerimi yapın. — Pekâlâ mösyö Strenberg.. Sonra, bir nevi srkıntı, mahçubiyet duyuyor. Bir akşam beni yemeğe da- vet ediyor. — Başkalarma benzemiyen bir ka- dımsınız. Ne istiyorsunuz? — Beni anlamanızı, bana itimad et- menizi İstiyorum. Mösyö Strenberp, çalışmak, öğrenmek ve muvaffak olmak istiyorum. Kazandım — Ben de çok çalışmak, çok öğren- mek mecburiyetinde klmıştım. Bi). yorsunuz, ben eski bir ameleyim. Bir stüdyo lâboratuarında yardımcı idim. Sonra kupör oldum.Montajlara yar- dım etmeğe başladım. Manasız sahne- lerle, hiç de fena olmiyan filmler yap- mağa çalıştım, Hiç kimse taliimi dene- meme beni tecriibe etmeğe razı olmu- yosdu. İl kfilmimi, biriktirdiğim para- Tarla kendim yaptım. Her şerid parçası, eksik bir yemeğin, senelerce kendimi mahrum ettiğim zevklerimin mahsu- liydi. Sternberg adam akıllı yumuşuyor. Son derece hassas bir insan oluyor. Kendisini hâlâ Holivudun alay ettiği yarı aç , çekingen bir mübtedi hissedi- yor. Bunun üzerine hücuma geçiyor, Lola rolünü, hissettiğim, yapmak iste- diğim şekilde ona izah ediyorum. S€ naryoda bulunmiyan sahneleri taklid ediyorum. Kazandım. Yavaş yavaş onun heye- canlandığını, beni anladığını, bana hak tığını görüyorum. Bazı itirazlar ileri sürüyor, derhal mukabele * ediyorum. Vakit bir hayli, ilerlemiştir. Kafe B'n- derdeyiz. Çok şillüir bizden başka he- men hemen kimseler yok. Garsonlar şaşkın bir vaziyette, bizim ayağa kalk. tığımızı, jestler yaptığımızı, âdeta bir pi- yes oynadığımızı görüyorlar. Şafak vakti, bitkin bir vaziyette, ka- 'pılarını henüz açan küçük bir amele kahvesinde, kahve . altımızı ediyoruz. (Mavi melek) senaryosu değişmiş ve Lola bir yıldız rolü olmuştur. Artık stüdyoda, Sternberg benimle meşgul oluyor, mütemadiyen bana sak neler çevirtiyor. Büyük Yanings bu meçhul kadının, kendisiyle aynı dere- cede, ehemmiyetli rol yaptığını hay- retler içinde görüyor. Akşam her kes gittikten gonra, Stern berg bir operatör, bir elektrikçi ve be- nimle beraber yalnız kalarak, mütema- diyen beni yoruyor.Bitkin bir hale geti- riyor ve yorgunluk çehreme elemli bir #fade nakşettiği zaman, gözlerim yaşla dolu olduğu zaman vahşi bir sevinç İ- çinde operatöre bağırıyor: — Çevir, çevirsene vanım?.. Üç ay sonra, dünya hayretle bir şah- eserin doğuşunu ve bir daba sönml. yen bir ismi, Marlen, Marlen Ditrih İsminin öğreniyordu. Gece oluyor. Arizona yaylaları,' gu- rubun bütün renkleriyle aydmlanıyor. Mor bir sis, koyu sarı bir sisin içinde eriyor. İfşaatının sonunda, Marlenin gözleri yaşin doluydur. Kendisini şüp- hesiz çirkin buluyor ve gülmeğe çalı- şıyor. — Üst tarafı artık ehemmiyetli değil dir, On seneye yakın bir zaman oluyor, (Mavi melek) heniz gösterilmişti ki, Amerikadan bir çok teklif aldım, Ma- <eram, filmierimin macerası cluyor. Fakat, Strenberge olan borcumu, hiç bir zaman, hiç bir zaman unutmayaca- ğım. O, esasen meşhurdu, bana ihtiya- cı yoktu. Ve eğer ona tesadu! etmesey- dim, şüphesiz, hiç bir şey yapamiyacak- tım. Pasedena Dördüncü günün sabahındayız. Bu gece Kaliforniyaya girdik. Yarım saat sonra Pasifiki göreceğiz. Koridorlarda, zenciler valizleri yığı- yorlar. Herkes Los Anceles de inecek. Marlen ve ben, bir kaç dakika evvel Pasadenada ineceğiz. Burası küçük br istasyondur. Ve sırf yıldızlar için ya pılmış olan bir yol buradan doğru Ho Uvuda gider. İşte, Marlen de mücadeleye hazır bir vaziyette koridora geliyor. Artık, seyahat esnasındaki serbest, kendisin- den emin, hür kadını tanıyamıyorum. Boyanmıştır. Tuvaletinde en küçük bir kusur dahi yoktur ve sinirli görünüyor. — Buraya her gelişimde korkuyo rum, diyor. Sahneye çıkıyormuşum gi- bi heyecan içindeyim. Holivud çok zx- limdir, biliyor musunuz... Bir hata bir zaaf, size bir gün içinde her şeye mal olabilir. Göreceksiniz, Düdükler, çmlayan bir çan. Yolun üzerine eğilen bir palmiye, makâs ve sonra fren gıcırtısı, Marlen metin Jma- ga çalışarak, kapıya doğru eğiliyor. te- bessümü hazırlıyor. Tren duruyor. &ü çük bir köy istasyonu, bir köy çardağı küçük bir bahçe ve tahradan, yeşile boyanmiş bir sıra görüyorum. Pasade- nada, Holivuddayız, İSTASYONDA MERASİM Bu istasyonda evvelâ, genç kızlar - ları açık renk kumaşlardan elbiseler, ötekiler koyu eteklik ve beyaz gömlek diğerleri göze çarpan sarı veya kır- mızı trenç « kot lar giymişler. Fakat görünüşte zengin veya fakir amele kızları veya milyoner kızları olsunlar, hepsinde de Amerikalı “girl” in Üç müşterek nişanesi var; baş açıktır, saçlar enseye hemen hemen omuzlara kadar düşmüştür; parlak güzel dişle. ri meydana çıkaran ve bir ressam us. talığıyla çizilen kırmızı dudaklar mağrur bir tebessümle açılmıştır. Ve İpek çoraplar içindeki mükemmel ba- caklar en usta heykeltraşlarm elinden çıkmış kadar güzeldir. Marlen vagonun basamağında gö - rünür görünmez, kovanlarına geler a rılar gibi, onun başına üşüşüyorlar. İçlerinden İkisi veya üçü, ellerindeki çiçekleri ona uzatıyorlar, onun kolla. rma itiyorlar. Ekserisi, imzalatmak istedikleri fotoğrafları, kâğıt parçala- rmi, cep defterlerini uzatıyorlar. Gü- lüyorlar, bağırıyorlar, bep bir ağız dan ervildaşıyorlar. Marlen onlarm arasına iniyor, bi . risini öpüyor, bir yanağı parmağıyla okşuyor, imza atıyor, gülümsiyerek baygınlık geçiriyor gibi bir hal takı- niyor, merhamet diliyor, bütün bu te- ferrüat emin bir tecrübenin eseridir, çünkü bu merasim, senelerdenberi, yıldızın her gelişinde tekerrür eder, Genç kızlar çekiliyor. Omuz omuza ileriiyen fotoğrafçılardan ve gazeteci. lerden müteşekkil yeni bir kafile hü. cuma geçiyor. Duruyorlar, fotoğrafla» rmi gözlerine yaklaştırıyorlar. Marlen gülümsüyor. — “Please,, mis Ditrih, lütfen pro- filden... Çiçekleri şöyle tutun. “Thenk YOO: — “Plesse,, mis Ditrih, lütfen tek . rar vogona çıkar ve tekrar iner misi. niz. Çiçekleri bir dakika İçin zenciye verin, Ayak basamağın üzerinde, eli- nizin biri parmaklıkta, diğeri havada- dır. Holivudu selâmlıyorsunuz. Ha - HABER — Aksam postas Butenko | Bir italyan gazetesine neler anlatmış? Sovyeflerin Bükroş elçisi iken Halyan- lara sığınan Butenko ile Roma gazetecile- ri bir mülâkat yapınışlardır. Bu gazeteci- lerin arasında bulunan O, Panizzi, Buten- konun Sovyet Rusyadaki girli teşkilâtlar ve hapishaneler hakkında © anlattıklarını & mart 1938 tarihli o (İtalyanlar, harice yolladıkları gazetelerin tarihlerini yüksek koyuyorlar) La Tribuna İllustrata gazete- sinde neşretmektedir. Sabık Bükreş elçisinin aplattığına göre, Sovyet Rusya hükümetinin başlıca siyasi bürosu G.P. U allı kısma ayriliyormuş? (0.0) Umumi! daire; (EKU) iktisadi daire; (ERO) ihtilâl teşebböslerini kontrol da- eN Bu kısımların en korkunçları (S 0) ve (İNO) rumuzlu olanları imiş : (S0) gizli teşkilât olup © askerleri ve G.P.U mensuplarını kontrole memurmuş, (İNO) isa, Rusyaya hicret etmiş olan yabancıların «ahval ve büviyetlerini tetki- ke memur büro imiş. G.P,U, bundan senelerce evvel başlı ba- şına hareket eden bir teşkilât olduğu hal de İ mayıs 1034 tarihli kanunla halk ko- miserliği içişleri bakanlığına raptedilerek bugünkü hale sökülmuştur. G.P.U'nun umumi merkezi üç katl bir saray olan Lublankadadır. Bu sarayın el tında dört tane zindan bulunmaktaymış. Zindanlar derece derece imiş. Birinci derecede olan rinden, konforu ve havası mükemmel olan bir yermiş, kinci ondan birar daha aşağı konforlu &- miş, Üçlincü zindanın duvarları kâmilen mantarla kaplı olup içeriye o makineler vasıtasile sıcak hava verilmekteymiş. Dör- düncü zindanda (ne hava ve ne de ışık varmış. Bu yetmiyormuş gibi, döşemeleri de ıskara imiş; altından şehrin bütün su kanalları geçmekleymiz... Bir tavzih Ve şikâyetler hakkında okuyucularımızdan bir rica Gazetemizin 6.10-937 tarihli nüsha- sında çocuğuna üç #enedenberi nilfus hüviyet cüzdani alamadığından bahse. den Sirkecide, Demirkapı, istasyon arkasında bay Salâhaddin apartıma- nında oturan Yusuf Naci ndli bir oku- yucumuzun şikâyeti yazılmıştı. Dahiliye vekâleti nüfus umum mü. dürlüğü çok yerinde bir hassasiyetle bu işle alâkadar olmuş, fakat ne ya. ik ki, gerek Beyuzıt nüfus memurlu- ğunda ve gerek zabıtaca Sirkecide ya- pılan tahkikat nelicesinde ne böyle bir muameleye tesadüf edilmiş ve ne de gi. kâyetçi okuyucumuz vaktiyle bize söy. lediği yukardaki adresinde bulunabil- miştir. Nüfus umum müdürlüğünden bildi- rilen bu neticeyi böylece kayıt ve tav. zih ederken, okuyucumuzun şikâyeti » Bi bildirirken, adresini doğru söyleme- miş olmasından müteessir bulunduğu- muzu da İlâve edeceğiz. Yapılacak bir dilek ve şikâyette ad. resini saklamak veya yanlış adres bil. dirmek, fena ve çirkin bir maksatla hareket edilmemişse, mutlaka hakkm- dan ve hüsnüniyetinden emin olmama- yı ifade eder. Bu itibarla okuyucuları. mızm gerek şifahen ve gerek mektupla yapacakları dilek ve şikâyetlerde ad. reslerini ve hliviyetlerini sarih olarak bildirmelerini rica ederiz. Tren şefi sabırsızlanıyor. Hep ayni gey. Trende bir yıldız bulundu mu, tren Pasadena'da muhakkak bir çey. rek saat gecikir, İtiraz etmeye de im- kân yok. Şimendifer şirketi müdürü, vali ve herkes bunda müttefiktir. Çünkü bu, turizm için olduğu gibi, ti- carel için de reklâm sayılıyor. (Devamı var) i Aydında zeytincilik teşkilâtlandırılıyof Zeytin yetiştiren yerler on mıntakayf8 ayrıldı. Her mıntakada mütehassı$ büroları kurulacak Aydm, (Hususi) — Zeytinlerimize lâyıkiyle bakılmadığmı ve bu yüzden mili servetin mühim zararları oldu - ğunu takdir eden Ziraat vekâleti 935 yılımdanberi tiç vilâyette seyyar zeytin mütehassısları ve bakım memurları kullanmaktadır, Mütehassrsların bu . lundukları mmtakalarda fenni zeytin. ciliği ve zeytin bakımını öğretmek hu- Susunda gösterdikleri hizmet ve hal . kın alâkası vekâleti bu hususta daha gamil kararlar almağa sevketmiştir. Yurdun zeytin yetiştiren yerleri on mmtakaya ayrılacak, her mmtakaya birer mütehassıs ve lüzumu kadar ba. kım memuru gönderilerek budama, a. gı, dip kazma ve hasat usulleri göste- rilecektir. Zeytinin ana yurdu olduğu kabul 6- dilen ilimize bu teşkilâtın kurulacağı. nı sevinçle öğrendik. Fakat Muğlada. ki mütehassıs Ferruh Barlasm Hal - kevinde açtığı kursun gördüğü alâka, önümüzdeki mali yılmdan itibaren Aydna müstakil bir mütehassıs ve Çocuğunu kesen ana! Yalnız başına doğurdu ve çocuğu tavuk gibi boğazladı Adana, o (Hususi) — Karaisalınm, Karsantı nahiyesmin Kökez köyün . den Veli kızı ve Mehmet Karısı Fatma adında biri iki sene evvel ölen kocasın. dan kalan a'tr cocuğu me yaşımı tay: ken, geçen sene yaylaya göç ederler- ken tanımadığı bir çobanla münase . bette bulunmuş ve çobandan hâmile kaldığı erkek çocuğunu yalnız olarak evinde dünyaya getirmiştir. Fakat Fatma bu çocuğu boğazından kesmek suretiyle öldürmüştür. Katil Fatmanın duruşması Seyhan 2. ğırceza mahkemesind4 yapılmak üzere Karaisalıdan Adanaya getirilerek ce- bakım memurları gönderilmesi Lei N ihtiyacını tebarüz ettirmektedir. 4. 15 Şubatta 15 kişi ile balya ta bugün 40 köylü ve şehirli g sil çalışıyor, Ameliyatlara bir öğ raklı zeytinciler girerek tımar, ma ve aralama ameliyatı ö; Halkevi çalışmaları Aydm Halkevi yeni çalışma uri ne zengin bir progrumis gi 0 Halkevinde her hafta bir konfersfiği konser verilecek, her on beş de temsili verilecektir. Bu hafts 8 Hasan Tabsin Soylu tarafında” “e hat ve içtimai saadet) konferans verilmiş, konferans! konseri takip etmiştir. Halk yi ka göstermiş. Salon tamamen > : birçok kimseler yersizlikten geri 4 1 müşlerdir. "Temsil kolu Çakır Ali ve Zer hazırlamaktadır. | Şube komiteleri Ni yıllık ye. programlarmı hazırlıyarak um yetlerinde mlinakaşa ettirmekte” Halkevi binasmda güreş ders gif rilmekteğir. Güreşler çok siök8 müştür. | “Küçük sm * İzmir müğdelumumilik emanet masası memuru Saim BE yayı Yimmetine göçimek # * Konya vilâyet fidanlığındı” f kez ve kazalardaki bahçe sahi ili parasız meyva ağacı fidanları ÖN © maya başlanmıştır. gö” * Balıkesirde, Kızılay kurumu” lere kömür dağıtmaya başlarım” # * Bartınm Gürgenpmar köyün mine adında bir kadın, çocuğuf” yü şüürmek için yaptığı müdahale xa evine konulmuştur. sinde ölmüştür. / Havacılıkta — Tink Trainer aletinin kontrol icat! masasile beraber görünüsür Amerikalılar tarafından icad edilen ( görmeden uçmağa alıştırmak di yeni bir alet sayesinde havacılık âle- minde bugün pilot yetiştirmek çok kolay bir iş haline gelmiştir. Link Trainer ismindeki bu alet, yu- karıki resimde de görüldüğü gibi, bü. yük bir salon içine kurulmaktadır. Havada uçarken bir pilota lâzım ola. cak bütün tertibatı, (saatler ve ölçü- leri) havi bulunan Link Trainer ku- manda mahallinde oturan pilot, tıpkı havada uğuyormuş gibi hareket et. mekte ve bütin yaptıkları da kontrol saatleri vasıtasile tesbit edilmektedir. Amerikan havacılarmmn bu yeni icadı bilhassa “kör uçuş” yani önünü Şimdiye kadar İngiltere dan 900 ,Almanya tarafi Va Fransa tarafından 100 189” © olan ve Belçika, Çekoslovak” yo ya, Japonya, Sovyet am ya, gibi havacılığa ehemmii devletlerden (o birçoklari “© ge kullanılmağa başlanan Lİ?$ oi aletlerinden, Devlet tane mız tarafından da birka$ st ve pilotlarımızın bilhasst gi 2 çuşu bu aletlerle talim ©“ şünülmektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: