Malatya Bez ve Iplik Fabrikası Türk A.Ş. Adana Men- sucat Fabrikası .. w . .. Direktörlüğünden: Fabrikamızda imal edilen ve Iktısat Vekâletince 1-2-938 tarihinden iti- baren kabul ve tesbit edilen bez fiyat- ı ları aşağıda gösterilmiştir. Bu suretle satış yapmakta olduğumuzu sayın müş- terilerimize ilân ederiz. Genişlik Behertop Beher to; Tip santim — metre Fiatı Çifçi bezi 2 75 36 725 Astarlık bez14 85 36 75i| Satışlarım ız fakrika leslimi ve pe- şindir. Bir baly&edan aşağı siparişlerde * 2 zam edilir . Alivre satışımız yoktur. GSMASILILLA TU BFT LAT KA AOT TT LT TT T A REKTA ğ HiBasur memelerinin ANTİVİRCS ile tedavisi iç ve dış basur memelerinde, basur (imemelerinin her türlü iltihaplarında, cerahatlenmiş fistüllerde, kanayan basur Şi nemelerinin tedavisinde daima muvaffakı yetle şifayı temin eder. ŞARK - İSPENÇİYARİ — LABORATUARI T,'A. $. Delar 78 KAHRAMAN RIZ SAÇ BAKIMI| Güzelliğin ea birinci şartıdır. ' ;/ .ZMHYİLW Petrol Nizam Kepekleri ve saç köklerini tedavi eden tesiri mücerrep bir ilâçtır. Dr. Ihsan Sami Gonokok Aşısı_I Belsoğukluğu ve ihtilâtlarına karşı pek tesirn e taze aşıdır. Divanyo- Bğ! Ş lu Sultan Mahmut türbesi. No, 118. U DOKTOR Kemal Özsan Operatör - Üroloğ Galata « Karaköy - Abdullah ef. Jokantası karşısımda Galiçi Han Hergün 15 den 20 ye kadar Telefon: 41235 KAT EMRAMED AAT — NM Göz Hekimi Dr. Şükrü Ertan Cağaloğlu Nuruosmaniye cad. No, 5 'Tel, 22566 (Dr. Osman Şerefettin KAHRAMARN KT »e — — ” — MART — F a Havalar soğudu Dikkat ediniz Ufak bir kırıklık hisseder etmez derhal bir kaşe SEFALİN Nezle - Grip - Diş - Baş İ Romatizma ve bütün ağrıları derhal geçirir Eczanelerden tlik ve 12 lik amt lâjlarını ısrarla arayınız. Takliti” rinden sakınınız. Arada büyük fark var ; Pertev Çocuk Pudrası: şimdiye kadar hiçbir benzeri tarafmâ39 " | Hd edilememiştir. Bu pudranm, eD büyük meziyeti bilhassa çocuk leri için hazırlanmış olması ve terkibinde tahriş edici hiçbir lunmamasıdır, PERTEV ÇOCUK PUDRASIN! | « Şişman, vücutlu, bazı kimseler de kullanmaktadırlar. Vücudüü valarında ve koltuk sltlarının pişiklerine kargı bundan daha müestif püdra henüz keşfedilmemiştir, ONU DİĞER ADI (TALK PUDRA) ları İle karıştırmayınık e '-. başta yürüyardu. Butvil, Bon — ”g— vulsastçiler kılıçlarını çekerek, sa- yok.. Şimdi söyleyin bakayım dostum. olan şükran borcumu gebertemezsin londan fırladılar.. Bu akşam, düello muallimini ele geçir- ya!l. XV mekten vaz mı geçmek lâzım?. Korinyan: ONA KEFALET EDIİYORUM! Ne oluyordu? - Bunu izah, edelim: Şu oluyordu ki, bu çatının altında tra- jedi ve komedi bir aroda oynanıryordu; büyük salonda ölüm havası vardı; An- naisle Rişliyönün düellosu burada ta- karrür ediyordu. On üçüncü Lüinin yok edilmesi, An d'Otrişin, kayınbira- deri Gastonla evlenmesi projesi bu fa- cia eserleri ,bu korkunç sergüzeştler, cellât bayaletlerinin - refakat ettikleri insanlar tarafından hazırlanıyordu. Oradan yirmi adım ötedeyse, Korin- yanla Raskas ,kendi komedilerini oy- nuyorlardı. Trankavel onları, uzak bir salonda brrakmıştı. ve Raskasın kılıcile Korin- yanın kamasını da aldığı için, ikisi de silâhsızdılar; zuülmetler içinde, mağlüp üzzetinefösleri kırılmış, görülmeleri ih- timalinden dehşet içinde, evvelâ ,sükü- netlerini muhafaza ettiler, Yalnız, ara- gıra, derin derin nefes alryorlardı. Nihayet, salonun hafif ziyası, saye- sinde biribirlerini görebildiler. Kulakla- rını kabarttılar, Ve sujkastçilerin ses- leri hafif bir mırıltı şeklinde duyldu. Bunun üzerine derhal casus damacları kabardı .Alçak sesle fikirler teati etti. ler. Korinyan şöylededi: — Bana öyle geliyor ki, bu binayı ziyaret etmeği düşünmiyorlar; buraya giren adamlar, bizim burada bulunuşu- muzdan asla şüphe etmiyorlar . Ve Korinyan lâtince bir şeyler mırıl- dandı. Fakat Raskas sözünü keserek sordu : — Bir şey mi söylediniz?. Korinyan mâğrur bir edayla cevap verdi: — Lâtince söylüyorum. Tabil anlaya- maztmız, . — Filhakika, Fransızca derdinizi an- Jatamaçlığınıza — göre anlamama jimkân . , — Ne münasebet! Benim bir düşün- cem var.. — Sizin mi?. — Bvet, benim! Dinleyin dostum!.. Bizi rahatsız eden meçhül adamların çıkıp gitmelerini bekleriz; sonra Tran- kaveli raasa başına götürür yere yuvar- lanıncıya kadar sarhoş eder ve bir su- cuk gibi, sımsıkı bağlarız. Bu fikir pek te fena değildi. Raskas, derhal, kıskanmağa başladı . — Evet, dedi, fakat Trankaveli içir- mek için, sizin de içmeniz lâzım, dot- tuml. . — Doğru.. Ben de öyle yaparım!. Raskas hiddetle devam etti; — Fakat öçmek için, dünyanımn yeme- gini yemeniz icap edecek.. — Evet, bu da doğru, çünkü mukad- des kitaplar, yemeden içmeyi menedi- yorlar ne aksil.. Bu anc kadar, bütün bu mükâleme alçak sesle cereyan etmişti. Fakat, ya- vaş yavaş, iki casus, binada başkaları- nın bulunduklarını unutmağa başladı- lar. Trankaveli yalnız başma ele ge- çirmek istiyen Raskas, hiddetle dişleri- ni gıcırdattı ve: — Pekâlâ, dedi, şu halde, ben de, 'Trankavele, sizin kendisini yok etmek istediğinizi söyliyeceğim. Korinyan, kocaman kemikli yumruk- larınt sıktı. Raskas devam etti: — Trankavel bü akşam hayatımı kurtardı. Bu akşam yakalanmasını iste- miyorum, Yarın başkça mesele.. Ve bu sözler üzerine, Raskas, oyak uçları üzerinde yükselerek Korinyana baktı , Rahip, yumruğunu kaklrarak dişle- rini gıcırdattı: — Eğer bir tek kelime söylersten se- ni gebertirim! — Evet, amma bu akşam Trankavele — Alimallah seni gebertirim!. Diye bağırdı ve yumruk; bütün şid- detiyle indi .Fakat Raskas seri bir ma- navra ile, önce küçüldü, sonra birden- bir yaylandı ve kafası rakibinin kar- nına indi, Korinyan sendeledi ve dö- şemolerin üzerine çöktü. Raakas ta bağırdı: — Şimdi artık, seninle nasıl başa cıkacağımı öğrendim!.. Korinyan inledi; — Öldüm, Midemde kocaman — bir delik var.. Bu hiyanetinin cezasını gö- rTeceksin! Ben, .A1.. Bu ne? Bu gürültü ne? — Kaçalım geliyorlar! Çabuk ayağa kalk!., Raskas elini uzattı, Korinyan da bu ele yapışarak ayağa fırladı. Yakım bir yerden korkunç - kılıç şakırtıları geli- yordu. Çığlıklar, lânet nidaları, ölüm tehditleri duyuluyordu. İki casus kaç- mağa başladılar, gelişi güzel ileriye doğru koştular. Nihayet tesaklüfen mut- fağa girdiler ve orasını yıldırım sür'a- tiyle geçtikten sonra, büyük salona vardılar, Salon bomboştu. Sol taraflarında, çığlıklar, tahkirler, nâralar korkunç bir şekilde azıyordu. İki casüs bu mutöctan salona girince, dehşet içinde durakladılar, arbedenin #çine düşmekten korktular, - şaşırdılar, etraflarına şaşkın nazarlar — atfettiler, ve nihayet, büyük bir halr fle örtülü ko« caman bir masa gördüler. Korinyan mırıldandı: — Oraya! Oraya saklanalım!, Masaya doğru atıldılar, yere çöktü- ler ve birer sıçan gibi, halmm altına girdiler. Bu müddet zarfında, suikoetçiler, se- vin çıktığı tarafa koşmuşlardı. Gayet tabil olarak, Trankavelin saklanmış ol- duğu perdeye doğru atıldılar, Butvli sokağındaki akademinin en sadık F davimlerinden biriydi. mıııın""_, daha ilk nazarda, dülello mı nıyarak hayretle bağırtdı: — Mösyö Trankavell.. ğ Annais sarararak muırıldandı? — Trankavel: Ah! Demek d#"::g Şever ,Fontray, Livertan ve de bir ağızdan bağırdılar: 1 a — Trankavel! Trankavel! Castf Mx Ve bir anda, Trankavel, t saçan kılıç çemberi ortasında h':j Hepsi oradaydı! Dük d'Anju, ge, Annais, Düşes Prenses wy' Bövron, Şâle ve Lüvinyi, onw*:;,ı, yer, Şever, Fontray, Liverdan, Vi KELANPR ÇKGT Te Muğu odanın nihayetinde, ya'T ran bir kapıya karşı durarak 'rrv*d yorlardı. Odanın ortasında ı::::i") ve Trankavelin etrafında ber vardı. Dük 4'Anju, uzaktan $Ö kulaklarmı örtmüş, hiçbir SY meğe hiçbir şey işitmemeğt du . Ve bu sözleri kendi kendin ei meğe çalışırken ,dehşetle &:â katbinde müthiş bir sız7 ç. İadir Kü casis kelimesi, içtMİE a h ğ