Fransız sahne vazıı fakat yüzünüzün £f © Güzelsiniz, d'yor, '“desi pek monoton; bir tek çenreniz var £,, v | MA Franmsız sahne vazii Moris Turüör, bir film çevirmek üzere Berline geliy Beni görüyor, benimle bir tecrübe ya- | ptyor, dudağını büküyor: — Güzelsiniz, fakat çehrenizin ifa- desi pek monoton; bir tek çehre niz var!.. Tereddüt ediyor. Nihayet bana tali- | imi denemek fırsatını veriyor . (Kayib insanlar gemisi) adımdaki bu | film oldukça güzeldi. Fakat bunu pek | az kimseler gördü. Bu filmin halka gösterilmeğe başlandığından sekiz gün | sonra Âmerikadan ilk sesli film geli- yordu. Marlen anlâtırken ben de aşağı yu- kart ayni olimleyi, ikigün evvel kır- mızı mantolu kadının ağzından da duy muş olduğumu düşünüyorum. Eğer sesli film balka sekiz gün daha evvel gösterilseydi, belki de cesareti kı- rilan Marlen, Marlen olamiyacaktı. E- ğer sekiz gün sonra gösterilseydi. bel- ki'de kırmızı mantolu kadın, meşhur olacaktı. Vagonlarin tekerlekleri öyle yüksek- tir ki çıkmak için bir İskemleye ihti- yaç vardır. Her kontrolör, sarrya boyan Tış demir bir iskemleye maliktir ve bunu tren her duruşta vagon kapısının önüne koyuyor. Marlen kırmızı etekliği ve beyaz gömleğiyle, başı açık olduğu halde - şŞağıya inmiştir. Gümüşten bir sürü hediyelik ufak tefek şeyler, bilezikler ve gâire satan kızıl derililer trene yak- laşıyorlar, bazıları kasket ve basit bir | elbise giymişlerdir. Diğerleri de elsa- nevi kostümlerinde, yani öküz derisin- den pantalon Ve hayvan dişleriyle süs- lenmiş kazak içihdedir. İçlerinden biri. en haşmetlileri, Marlene yaklaşarak o- na Üzerinde sihirli işaretler bulunan atber bir kolye takdim ediyor ve hür- metle eğilerek şöyle diyor: — Benim ismim — Ökivayimayadır: (ufku müdafaa eden dağ) Marlen teşekkür — ediyor, gülümsü- yor, parasını veriyor ve göyle mırrılda- İ yor — Sizi tanıyorum. Geçen sene, San Fransiskoda, hindli fakiri olarak gös- teriş yapıyordunuz. Geceki müsamere güphesiz herkesi yorğun düşürmüştür. Bâarda yapa yal- Tuzız. Haya çok sıcak, bütün pernicere- ler açıktır. Bir zenci, dizleri arasında tuttuğu kapdan dondurma yiyerek, ya- vaşça şarkı söylüyor. Kızıl derililerin payıtahtında Vagon-Klöb bomboştur. Radyo Bing Crosbynin şakalarımna yalnız başına gü- lüyor. Berber beni, Amerikan berber- ierinin garip merasimine inzimam e- Men tren berberlerinin canbazlığı ara- sında traş ediyor. Bir sıcak kompres bir sabun tabakası. Bir sıcak kompres; bir sabun tabakası daha. Trenin sallantıları içinde koltuk sıçrıyor, sallanıyor, titri- yor. Berber kuvvetli eliyle alnıma ya- pıştyor ve parmakları arasında, keskin yerinden tuttuğu gayet kısa bir ustura ile, santimetre santimetre — yanakları- mı kazımağa başlıyor. Bir sıcak kom- pres daha, sonra kuru kuruya tekrar perdah yapryor. Krem, bir sıcak kom- pres, bir soğuk kompres, bir - stcak kompres, Bu trende aceleye lüzum yok — Ah! Mösyö, diyor. Ne gece, ne gecel Hiç kimse sabaha kadar uyuma- dı. Bu müsamereyi hiç kimse unuta- maz, Size bir visky ikram etmeme mü- saade eder misiniz? Heyecanından ezi- len meterdotel hâlâ uyuyor, şişelerin anahtarı ise, dostum olan zencidedir. Frenler gicirdryor; tren dürüyor. — Nyu Meksikodayız, mösyö, bura: sı Albukerktir, kızılderililerta payrtah- . Sternberg bana bakıyor Sesli filmi eıkgpeam kargaşalıkta | akşam Hotel Edenin ben artık hiç bir şey yapmıyorum. Bu- na mukabil Berlinde realist bir şantöz olarak tanınmağa — başlıyorum. Şarkı- larım, teknisyenlerin ve profesyonelle- rin boşuna gitmiştir. Meşhür Franz Al berin yanında operet oynamam için, be- ni Berliner Teatere angaje ediyorlar, | Bu, bir kaç kelimelik bir raldur. Bir barındayım. Bu | bir nevi angajman fuarı, esirler pazarı idi. Gazeteciler, senaryocular, film â- | milleri, sahne vazileri, yemekten evvel | turada buluşuyorlardı. Her gün görül- | mek nazarı dikkat! celbetmek, bir soh- ne oynamak, farkında değilmiş gibi ya- | parak bir muvaffak'yet kazanmak lâ- zımdı. O akşam yanlızım, uzun bir bar iskemlesi üzerinde oturuyorum. Hare- ketlerime ve en İyi profilimi meydana çıkarmağa dikkat ederek martini içiyo. rum. Salonda şayanı dikkat hiç kimse yok. Hayır, hayır... Var. Masaların bi- risinde, kısa boylu, sarışın bir adamla yan yana oturan U. F. A. nn en büyük mümessili Erich Pemmer var. Pommere doğru eğiliyorum. Edenin barmanı o devirde, her zaman her şeyi biliyor, her şeyi yapmağa kadir bulu- neyordu. Çünkü alkı! ve hayale gelmi- yecek bir çok mesleklerde bulunduğu çin bir hayli tanıdığı vardı. — Pommerin yanında oturan bu a- dam kim? — Sesli bir film yapmak üzere yeni gelen Amerikalı bir sahne vazij ismi galiba Stern berg . — Sternbergl Von Sternzergl (Şi- kago geceleri) filminin müellifi, dünya- nin en iyi beş direktöründen biri!. Artık barmanı dinlemiyorum. Bit şeyler. yapaçağımı,. bir şeyler, yapmam lâzım geldiğini hissediyorum. Şiddetli ihtirasım İşe yarıyor. İki a- dama o kadar israrla — bakıyorum ki, emimer beni görüyor, — beni tanıyor, Sternberge doğru eğiliyor. Bir sevki tabil beni ileriye doğru götürüyor, ken- dimi tebesâö'mile olnarım önünde bulu- yorum. — Bonsuar, mösyö Pommer. Beni masalarına davet etmiyorları Ma amafih, Sternberg, sönük mawi, ateşsiz fakat unutulmiyan gözlerini kaldırmış- tır. Bu kadar... Hıçkırtıklarımı güçlükle zabtederek yerime dönüyorum. Üç saat sonra tiğyatronun sahnesi ü- zerindeyim. Şarkımı söylüyor, Franz Alberin omuzuna yaslanıyorun. Nazar larım salonda dolaşıyor. İlk sırada, yal- müz başına oturan, s#önük gözlü bir a- dam israrla bana balayor. Mavi melek Ertesi günü, U. F. A. stüdyosuna da vet ediliyorum. Ve Pommerin yazıhı- nesinde beni Sternberg karşılıyor. Ba- na bakrmadan lâkayıd bir tavırla konu- şuyor. — Mesele şudur: Haynrih Manın (profesör Unrat) adındaki romanını filme alacağım. Ben bu filme (mavi melek) adını vereceğim. Bütün film ha- tikulâde bir kompozisyon yapacak olan Emil Yanings içindir. Bir de kadım ro- lü var. Fakat bunun hiç bir ehemmiye- ti yok. Bir yıldız angaje edip ona avuç dolusu para vermek niyetinde değiliz. Sizi dün Edende, sonra da tiyatroda gördüm. Bu işi sizin yapabileceğinizi zannediyorum. Bana bu şekilde hitap eden bu a- dama; küçük boyuna, geniş ve bodur omuzlarına, ainma düşen sarı saç de- metine, soluk çehresine, dudaklarının her İki tarafmdan sarkan bryığına, hül- yalr gözlerine bakryorum. Dudak'arım sakin bir tavırla şunları talaffuz edi- yor: — Pekâlâ M, Sternberg.. Ve kalbimde şa hiddetli yemin ihti- zaz ediyor: (görüşürüz.) Ekpres Arizonaya giriyor ve yük- sek yalalara çıkıyor. Kırmızı topraklı kayalar arasından geçiyoruz. Yol bir otmanı katediyor. (Devamt var) B takımları arasında Güneş, Bey- | kozla berabere kaldı Galalasaray, Süleymaniyeyi 8 gölle yendi Dün Taksim stadyomunda birinci küme klüplerinin B takrmları lik maç- larına devam edildi ve Güneş - Bey, koz, Calatasaray - Süleymaniyo ara. sında yapılan bu iki müsabakayı da Adnan Akm idare etti. Güneş 2 - Beykoz 2 Şiddetli esen rüzgârı arkalarına a- lan Beykozlular, kuvvetli Güneş takı. mıma karşı çok güzel bir oyun oyna- maya muvaffak olarak İlk devreyi kornerden attıkları bir golle galib va- ziyette bitirdiler, İkinci kısımda rüzgürla beraber oy. ntyan Güneşliler maçı tek kale bali- ne soktularsa da sarı - siyah kalecisi. nin güzel oyunu sayesinde haftaymım ortalarına kadar gol çıkaramadılar, Devrenin 25 inci dakikasında Necde- tin attığı bir gütle takımlar berabere olduktan sonra Beykozlular yine hü. cumlara başladılar ve kalecinin hata- sından Beykoz tekrar galib vaziyete yükseldi. Maçm son dakikaları çok heyecanlı geçti. Büyük gayretle ileri alılan Gü- neşliler, bu faaliyetlerinin semeresini sön dakikalarda görerek ikinci gol. lerini attılar ve müsabaka da böylece taraflarım ikişer golü ile beraberlikle bitti. Galatasaray 8 - Süleymaniye 0 Günün son maçı, Galatasarayla Sü- leymaniye arasmda oynandı. İlk haf- taymı rüzgürla oynıyan sarı kırmızı. hlar, ilk dakikadan itibaren açık bir hâkimiyet kurdular Emektar futbolcü Hüseyinin idınl ettiği genç elemanlardan müteşekkil | an müşkül vaziyetlere sokmaktayken muhacim hattı, rakip müdafaayı her Galatasaraylılar, Şevketin ayağıyla 1- kinci dakikada ilk sayılarını kaydet- tiler. Bunu 11 inci dakikada frikikten Hüseyinin ikinci, 16 tncı dakikada yi. ( ne Hüseyinin düzgün bir şütü ile ü - çüncü, 25 inci dakikada Hicri vasıta- sile dördüncü, 39 uncu dakikada Şev. ketin nefis bir plâsesiyle attığı begin- ci göoller takip etti ve ilk kırk beş da- kika 5.0 Süleymaniye aleyhine niha- yetlendi. İkinci devrede rüzgâra karsı oy . namalarina rağmen Galatasaraylılar yine üstün bir oyun tutturdular. 8 in- ci dakikadaki muntazam bir akmla- rımda Hüseyinin uzun bir pasmı ya. kalıyan sağ açık Talât, altmeı Ga- latasaray göolünü attı. Bundan sonra müsabaka bir müd- det mütevazin bir şekilde cereyan et- tiyse de, 23 üncü dakikada soldan bir hücumda Hüseyin takımının yedinci, oyunun bitmesine iki dakika kala da Muhafızgülor B — MART — 1938 takımt Muhafız gücü: 2 İzmir, 5 (Husust) — Şehrimizde bulunan Muhafızgücü takımı bugün ilk maçını Üçokla yaptı. Muhafız ta- kmaı sahaya her zamanki kadroslle ve Üçok da Saitle Mustafadan mahrum olarak çıktılar. İlk akını Güçlüler yaptı. Üçüncü dakikada İzmirden Faruk, kaleciyle kargı kargıya kaldığı halde bu fırsat- tan istifade ederek gol atamadı. Bir dakika sonra Muhafızgücü kalecisi Namığm gşütünü güçlükle kurtarabil. di. Sekizinci dakikada sol muavinin Bol açığa göçirdiği pasr kısa bir iki zikzaktan sonra Namığa gitti ve Na. mik da günün ilk aayısmı attı. Bundan sonra İzmir haflf bir hAki- miyet tesis ederek- Güçlüleri arkıştır- maya başladı, Muhafızlılar ilk şitle. rini 13 üncü dakikada atabildiler. 20 inci dakikada Muhafızgücü mü. eesir bir akın yaptı. Rıza muavinleri, | müdafileri atlatarak yerden hafif bir Üçok:3 , vuruşla topu kaleye sokarak Muhsfi zim ilk sayısını yaptı. 23 üncü dakikada İzmirden "' Muhafızgücüne verilen bir frikik zasından topu kafayla kargıladi VÜ pu Muhafız ağlarma takarak 99 ikinci sayısını kaydetti. Oyunul uncu dakikasında Şahin, Nıcini'* diği bir ara pasından istifade oğetti güzel bir vuruşla takrmının ikiDdİ yısını kaydetti ve - birinci devi? berabere bitti. İkinci devrede ilk dakikalarda Vç hafızlılar bir korner kuuıdıllf;" fade edemediler, Rüzgür misafir * lehine şiddetlenmiş, top kontrolü kânr da azalmiştı. Beşinci d# İsanit IDuUNarisin ı MUNDALIR, kâdar indiler. Kısa paslar YIĞ Kaleci atıldı, topu tutmak i yi mirli Komal üçüncü golü T Bundşn sonra oyun mukabil 0’ larla ve hiçbir netice vermeden vn 8-2 galibiyetiyle bitti. . İzmirin Üçok takımıt... 'Talât sokisinci sayılarını kayaettiler. | — " — — — — O L D V L l nn e Meazza Halyan milli takımının “Balilla,, sı —— Filhakika, Peppinonun ebeveyni, en genç çocuklarının, daha bu yaştan, fud bola bu kadar düşkün olmasından hiç İtalyanın göz bebeği de memnun değillerdi. Peppino zayıf ve hattâ cılızdi: Onun sıhhatinden en- dişe ediyorlardı. Sonra bu iş en aşağı | üç ayda bir çift ayakkabının başma pat lyordu?.. Pepp'nonun daha yedi yaşında iken babası öldüğünden annesi, küçük oğlu- nun bu tehlikeli istidadını yalnız başı- nâ imha etmek mecburiyetinde kalmış- tı. Maamafih; on iki yaşında bulundu- ğu devirlerde Peppino kati bir merha.- le katetmiş yani annesinin mukaveme- tini bir dereceye kadar kırmağa mu- vaffak olmuştu. O sene; genç fudbol meraklısı tati- Hni deniz kenarında geçirmiş ve dönüş ©e annesi onu sapa sağlam ve çavdar ekmeği gibi esiner yüzki görünce; se- vincinden ağlamıştı. Pepp'no ona bir aralık: — Ah! bilsen annesiğim; dedi. Kum ürerinde ne çok fudbol oynadık! Bunun üzerine; annesinin sevinci ye- rine hiddet kaim oldu. — Seni fudbol oynamaktan ,// tiğimi pek âl4 biliyorsun. BĞ' çopa” hakikaten saviyorsan; bir daha HT «© yak sürmiyeceğine dair receksin. her zamanki iştihası ;ıb”k — Kendini iyi hissetmiy0' ,:mıyv”"'_',.p' Peppino? Yemek li — İyiyim, Anne... W:/ Ve bu sözlerle berabefi ' / göz yaşları boşandı. AF a e anlamıştı: Artık israr v — Nasıl istersen öyle YAP, Ve eğer hoşuna gidiyors b na, Peppino, M.:'“’ç*, ve, hemen mwd!î—h& yemekleri yutmağa n (M y /| t ETE FTERİTŞRLYT AAA S L LAĞELDA LDEÇLTSEÇTER M VKGT SNLEE ÇRERARAŞEZA < A f E g DİÖPELLEE #SZ