10 Aatıratından madam Yunan veliahti Kristoforo “Hatıra- ratım,, adlı bir kitap neşretmiştir. Bu kitabın adı (Memoirs) dır. Zamanımız- da bir çok hatırat İçitabı yazılmıştır. Lâkin, prens Kristoforun — kitabında bambaşka bhir hususiyet göze çarpmak- tadır. Bu da, mülellifin — zamanımızın meşhur simalarından bir çoklarının ha- yatları üzerinde duruşudur . Prens, İngiliz sarayı ile olan akraba» hığı dolayısiyle oranın esrarına — nilfuz etmiş ve dolayısiyle de bir çok şahsiyet- lerle daha yakından tanışmıştır. — İşte bunların içenisinde, Madam Simpson da vardır « Kent dükü ile Yunan prenslerinden Marina'nın evlenme törenlerinin acefe günü, prens Kristofor da, yapılan — bü- yük resmi kablilde bulunuyor ve Avru- panın dörct bucağından gelmiş hanedan mensupları arasında içip eğleniyordu. Bu eğlence saatleri esnasındaı, prenses Arture Conanght, prense yaklaşmış: — Kristofor, benimle geliniz, demiş- tir, Madam Simpson'u tanıteyım, Fev- kalâde bir kadın!, , Yunan Veliahti, hatıratında, Madam Simpsondan şöyle bahsetmektedir : *“Prenses Arture Conanght tarafın- Gan yapılan teklif üzenine, biraz sonra tallin İsmini İngiliz tarihinin sayfaları- na yazılmasına yardım etmiş olduğu kadının elini sıktım. Nasıl ve kime ben- zediğini tariften aciz bulunuyorum. İlk görüşte, giyiniş ve kıvraklığı İle her bildiğim Amerikan kadınları gibiydi. 'Yalner ulak tefek bir kadın değil, bil- Skis dürmadan konuşan ve kahkahalar- saçarak kendini sevdiren bir güzeldi Güzellikle tavsif ettiğim için Cleopatra muı? ve yahut Troi'nın Elenası mı diye- ceksiniz? Bizim, tarihin bu kreliçelere | verdiği güzellikleri nakzetmeğe ne ik- | Udarımız ve ne de kuyyetimiz vardır. ı Yalruz, muhakkak olan biz i Wallis Simpson iİçin saltanatını feda e- den krallarını andıkça ona “güzel bir mabude imiş,, diyeceklerdir. Hatırladı- ğem bir gey varsa, o da Prens Dögalin bu kadının yanında nhiç ayrılmayışıdır. Bütün Avrupa kadınlarının kendisine gösterdiği alâka nisbetinde 6 da onlara Yükayit kaldı. Ne yapabilirdi ki?, Nasıl tabiat kanunları bir tek kişiyi sevmeyi emrediyorsa, Prens Dögal da yalnız onu seviyordu. Prens Dögal, fıtri terbiyesine vağ- men gene sıkı bir terbiye görmüştür. Bu meziyetini en fazla takdir eden de- desi yedinci Edvarttı. Bir gün küçük prens, sofrasında ya- Tamazlık yüzünden her nasılsa bir gey kırmış. Bu yolsuzluk karşısında dehşet- H asabileşmiş olan Beşinci Jorj küçük prenşe; — Cehennem ol!.. Diye bağırmış, Yedinci Edvard da sofrada bulunuyormuş. Oğlunun hidde- tinl hiç kalcalırıyarak yemişlikten bir Yunan veliahtı Kristoforun « Simpson elma çekmiş ve yerde yuvarlamış. Kü- gük prenş bir kahkaha koparmışlar, Bu suretle Beşinci Jorjun hiddeti teskin edilmiş. Prens Dögalin hanedandan bir pren- sesle evlenmesi en fazla uğraşan kraliçe Aleksandr olmuştur. Lâkin, sarayda Devit ismiyle anılan prena Dözal: — Hiç bir zaman sevmediğim bir ka- dınla evlenmiyeceğim!. Cevabını vermiştir. Nitekim — tork yaşına girdiği halde ve Avrupanın bu kadar intihap edilecek prensesleri du- rurken hiç birini hayat arkadaşı seç- memiş, bir gün apansız sahneye Madam Simpson çılımıştır. Onlar Londranım kibar Slemlerinden birinde yapdan bir toplantı da tanışmış- lardır. Hiç şüphe yok ki, Prens Dögal, yüzlerce kadın tanryordu. Lâkin, onun bir sevkliği vardı. O da her dakika gö- zünde tüten Madam Simpson ve bu- günkü Vindsor düşesi idi, ilânlarınız için yalnız 20335 No. OLEĞEDDRTDD ZDS ZD Diş Doktoru Necati PAK Şi H Hastalarını hergün sabah saat İ 10 dan akşam 19 a kadar kabul eder, Salı ve cuma günleri stat 14 ten 18 e kadar parasızdır, Adres: Karaköy Tünel meydanı, Tersane caddesi başında No, 1/2 N telefon ediniz Diş Doktoru Übeyt Ülçer Yalnız CUMARTESİ GÜNLERİ YALOVADA, sai. günler Kara- güm-”k tramvay durağındaki mu- ayenehanecainde bastalarını kabul eder. | YALOL.ALOJ.. KARTAN a. BU GECE BANA GELMEK ZAHMETİNDE BULU: 'i ÇŞOK KIYMETLİ BiR aAT TAR v0 ON UALA İPTİKAR EDEBİLİRSİNİZİ, KAHRAMNLN KIZ Netice Sokiz gün sonra, Trankavelle Aanais Parisi terekederek, Molüsle Roz'un ge- Ep kepdilerine iltihak edecekleri Anju- daki malikâneye yerleştiler, Yanında birinci Korinyan bulunan Raskas, on- lara retakat ediyordu. Yalnız, Raskasın boynu tutulmuştu. Başını sağa sola çe- viremiyordu; ve bu sakatlık bir aydan fazla sürdü. 'Trankavel onun sordu: — Neniz var,, Mötyö Raskas? Raskas ta gayet tabil bir tavırla ona şu cevabı vezdi; »e Bir şey değil! Bu, bir rahibe, hüc- reye girmek için mukaddes kitapların yazdıkları yeni bir metodu öğretmem- den ileri geldi.. Bekçim muallimi olan Montaryol Bonzanlan aködemisinin — idazesini e)i- ne aldı ve çok zengin oldu. Düşes dö Şevröz sürüldü. Dük dö Vandomla kardeşi, mâreşal d'Ornano'nun bulunduğu Vensen hapi- sanesine nikledilmişlerdi. Dük dö Bur- bon, bu hâdiselerden iki buçuk sene sonra, orada, sıkıntıdan, ve yahut ta boşka şeyden öldü. Dük dö Vandoma gelince, o, bu mahpusiyetten kurtuldu, fafkat Brettanya umumi vakliğinden gekilerek, Holandaya ve bilâhare İngil- tereye gitti ve Fransaya ancak Rişliyö- nün ölümü üzerine avdet etti, bu halini görünce Ornano ize, hapisaneye girdiğinden bir kaç ay sonra hücresinde öldü. Bilâhare Gaston d'Orlean'm ne hiya- net ve alçaklıklar yaptığı bemen her- kesçe malâmdur. Trankavelin Anjuya hareketinden bir kaç gün sonra, kardinal dö Rişliyö ile Pedez Jozef biz akşam Luvr'a geldi- ler. Saray halkı salonda toplanmıştı. Bet- baht Şalenin ölümünü çokten unutmuş olan Gaston d'Orlean, şon derece meş'e- liydi, Karısı, kendisine kur yapan — genç asilzadelerle gülüşüp eğleniyordu. Kral köğıt oymuyordu. Hülâsa berkes keyti» liydi. Yolnız kraliçe Anld'Otriş mahzun görünüyordu, Peder Jozef gizlice girerek buy kalı- balığın içinde kayboldu. Kardinal — dö Rişliyö ise, doğruca krala giderek, için- de hazaz istihfaf görünen bir bürmetle onun önünde eğildi. On üçüncü Lüf; — Bonsuar mösyö 18 kardinal safa geldiniz., Dedi. Rişliyö de doğrularak nazikâ- ne bir tebessümle: — BSir, de, majesteleri Şapelimin, açılışı — münasebetiyle tertip — etmiş olduğum din! âyinde hazır bulunmak suretiyle bana büyük bir iltifat göster- miştiniz. Şimdi kardinal sarayının gaçı- Jaşırg büyük bir merasimle kutlulamağa niyetim var ve majesteleninin olduğu gibi majçste kraliçenin de buzurlariyle bana şeref vereceklerine eminim. Siz prens ve prenses hazretleri, «iz hepiniz de, mösyölerl.. Kraliçe garardı. Salona ağır bir sü- küt çöktü, Kudretli kardinalin, kral naşarmdaki ehemmiyetini anlayabil- mek için herkes kralm söyliyeceklerini, heyecanla bekledi . On Üçüncü Lüi şu cvabı verdi: — Mösyö 18 Kardinal! Tertip ede- ceğiniz meraslm cidden beni sevirklir- di. Fransa sarayında cidden insanınm canı atkılryor. Muhakkak geleceğim ve herkesin de orada hazır bulunmasını istiyorum , Gaston tehalükle bağırdı: — Müaşlmemnuniye! Hepimiz gele- ceğizl. « Salomda, kardinala yaranmayı östih- daf eden murrltılar yükselmeğe — başla- mıştı. Tam bu esnada, kraliçe, An d'Ot- riş ayağa kalktı ve herkesin duyabile- ceği bir sesle şöyle dedi; — Bu fena kızıl papasın sarayına gitmeğe beni hiç kimse icbar edemez. Kral kâğıtları giddetle masaya fırlat- tr, bir hamlede ayağa kalktı ve kraliçe ye müthiş bir nazar atfederek bağırdı: — Bu fena papas, tahtınızın - temel düreğidir. O olmasaydı, ben de bugün mevcut olmryacaktım. .Ona itcat edil- mesini istiyorum. Sizin ide ona itaat et- Krakçe, salonun üzerine çöken deh- get sükütu içinde bağırdı: — Bu cidden menfur bir harekettir. l On üçüncü Lği de kudurmuş bir ef le uludu; ğ — Siz de öyle! Evet.. O olmaşayıki ben ne olurdum! Şüphesiz ölmiyecek” tim! Bunu siz pekâlâ biliyorsunuz.. Fif ki benim ölümümü hesap etmiş ve kardeşi, iki koca olarak telâkki istemiştiniz!, , An d'Otriş krala doğru iki adım 4” tı. Çehresi mosmor kesilmiştir. şamsf tesiri yapan bir sesle: — Möxsyö, dedi, kardeşiniz cınf sizin aranızldaki fark o kadar ki, mübadelede hiç bir şey olmazdım . Kral ayn? kudurmuş tavırlat — Derhal, dairenize dönün! Diye boğırdı ve kardinala M ilâve etti: — Hemen yarın boşanma evraki hazırlatın!. . Kraliçe, Rişliyöye, bir ölüm razıf atfederek dışarıya çıktı. Kral b“u' fin elini tuttu ve hiddetinden teriY” bir sesle bağırdı : — Mösyöler, işte, bilâistisna herki” sin itaat etmesini istediğim insaf! Kardinal dö Rişliyö, kırmızt mante> vu içinde doğraklu ve bütün. beşhffl nazarları altında eğildiklerini 5 Kat'i zaferin, en çılgın sevincini * ve geniş salonu bir dehşet havat! rarken, göyle düşündü; — Hâkimi mutlakım, peder J“d:: nu zaten söylemişti. Şimdi penim kümdarlığım başlıyor1. 'Tam bu anda sarardı. H disi olmadığını anladı.. Çünkü kan gibi kırmızı ının“/,; önünde dehşet içinde eğileri ;