19 Şubat 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

19 Şubat 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Kenan Çinili Melekzad Çinlli ( ERKER - RIZ ) (Tercüme ve Iktibas hokkı mahfuzdur) — Numara 70 — Keyfimi kaçıran bir kadın Yeni bir rezalet çıkmak üzere... Mes' udun annesi, Leylâ ve Hicranla olan maceralarımı biliyor ve bana Beanan'ın kim olduğunu soruyordu Bv sahiplerinin hareketlerinde, ba- na karşı muamelelerinde bir gayrita- billik vardı. Bu gözümden kaçmamış- tı. Önce tereddüd ettim: “Acaha bana mar öyle geliyor?,, diye düşündüm. LA kin bir aralık dışarıya çıkmam tered- düde yer olmadığını anlattı. İçeriye dönünce Benanı da tuhaf bir halde buldum. Bir şeyler olduğu muhakkak- tı. Fakat ne? Ben bu muadeleyi halletmeye çalış- tığım sırada, eve bir. misafir kadın geldi. Bu kadın da ayni binada otu- ruyordu ve bu bana kat'iyyen yabancı görünmüyordu. Nereden tanryorum di ye düşünürken kadmın: — Beni tanımadınız mı Kenan Bey! diye bir sualiyle karşılaştım. — Affedersiniz, dedim. Hatırlıyaca- Bım amma.. — Ben Mes'udun annesiyim, şimli tantdınız mı?. Evet, tanımıştım. Bu kadın beni çok sskiden, tâ Feriköyünden Leylâ ile konuştuğum sıralarda tanımıştı. Ley- Iâların ahbab: olduğu gibi, Hicranla a ramda geçen maceradan da habertdardı, Kendi kendime: — Eyvah... - dedim- şimdi bir reza- let çıkal Misafir kadın soruyordu; — Bu hanım neniz? . Kırara bor- va cevap vertlim ? — Nişanlım.. Soğuk soğuk karşıladı; — Yal.. Çok iyil., Artık keyfim kaçmıştı. Bu aile benim bir kızdan başka, eğlenceyi, macerayı Beven bir kızdan başka bir şey olmadı- Eımr biliyordu. Bir fırsatını bularak ayağa kalktım, gidezeğimi söyledim. Rahatsız olduğu- mu söyledim. Bu vaziyette sinemaya filân gitmek te tabiatiyle suya düşü- yordu. Evde kalmamı israr ettiler, — Zaten © şekilde hareket etmeyi evvelce de ta sarlamış bulunuyorduk. Ben otele git- mekte israr gösterdim. Benan beni âpartımanın alt kapısı- na kadar uğurladı. Annemden henüz cevap alamadığım için parasızdım. Köy- den ayrılırken, öteberi almak için Be- nanın bana teslim ettiği paradan ancak üç lira kadar bir şey kalmıştı. Bu para- yı kendisine iade etmek istedim. Ka- bul etmedi: — Bende beş İra var.. Sende İ-lsm, dedi. Hiç olmazsa bir lirasını almasın' söyledim, ona da razı olmadı.. Ertesi sedbah saat dokuzda otele gelip beni a- ramasını kararlaştırdık.. Otele gidip te yatağa girdiğim <a man saat on bir vardı. Çok heyecanlı olduğum için gece u- guyamadım. Azızak sabaha karşı biraz dalmışım. Erkenden uyandım.. Benan büyük bir merakla beklediğim halde bir türlü gelmiyordu. Saatler geçti. Onu söz verdiği saatte ötelde bulundurmı- yan sebebin ne olduğunu anlamakla be- raber sözünde durmıyacağına pek te ihtimal vermiyocdum . N hayet öğleden sonra akrabasının kocası çıkageldi . Yüzünden çok si- nirli olduğu anlaşılıyordu. Odama gi- tince, ilk si — Otur bakalım karşıma, seninle bi- raz görüşeceğiz.. - oldu.. —— Ses çıkarmadım. Sandalyemi çekip o- turdum.. - mbuldan, dedi, bir tansdığa, L Ze salıkIkA yupınam; için mektup yasmıştım. Cevabını aldım.. Maalesef sleyhinde., . Tepem attı: — Ahlâksız mr ımtşitn,, — Bilmem, okuyayım da dinle. . Elinde sıkı sıkı tüttuğu ve bana gös- termediği mektubu okudu. Bunda benim kız olduğum, bundanm önce de Hicran adında bir kadını ayni şekilde kandıra- rak mahkemeye ve gazetelerin diline düştüğüm, söylediği aileye mensup ol- madığım gibi hiç bir alâkam da bulun- madığı bildiriliyordu. Mektupta benim “o aile,, ile alâkam bulunmadığı iddia edilmesi, bende, mektubun uydurma olduğu kanaatini uyandırdı.. Yoksa, bu kadar düpedüz yalan olamazdı; — Yalan, ded.lm.. " — Hayır.. —Ohddımlkudzedlndıbuyivo leri yumurtlayanın kim olduğunu öğre- neyim. — Vaziyet artık anlaşıldı. Bunları neden yaptığını da öğrendik . — Neden yapmışım?. — Onpu dolandırmak, parasını yemek için. Bu dakikada ne kadar kırdığımı, ken- dimi nasıl kaybettiğimi'tasavvur ede- mersiniz.. Yerimden bir ok gibi fırladı- ğımı, sonra da durduğumu hatırlıyo - rum. Onat — Ne? diye bağırdım. .Parasını ye- mek için mi? . Soğukkanlılrkla cevap vezdi: — Evet, dedi, baktımn, genç ve beklir bir kız.. Biraz da paratı var, Ümit bu- ya, parasını yemek iİstedin. . Bu adamla boğuşmıya kuvvetim kâ- fi gelmiyecekti.. Çarnâçar sineye çek- tim. Yalnız ona yanlış düşündüğünü anlatabhilmek için: — Yanlış düşünüyorsunuz, dedim .. Ben kimsenin beş kuruşuna tenezziül et mem, buna ihtiyacım da yok. « — Şimdi gelirken müdüriyete uğra- yarak vaziyeti anlattım. - dedi. - Senin bir dolandırıcı olduğunu söyledim. Şim- di buraya gelecekler ve seni tutacak- lar, . İşte bu dakikada, ağlayan, içimde bir gülme belirdi ; — Hay, bay, dıd m., Gelsinler ve gidelim.. Ben de size kim olduğumu, dolandırıcı olup olmadığımı isbata bir fırsat bulmuş olurum. Bir müddet konuşmadan :oturduk.. Sonra o : , — Biz gidelim, gelmediler, dedi . — Peki gidelim. . Çıktık. Ağır ağır yürüyerek — Polis Müdüriyetine kadar geldik. O önde, ben arkada müdüriyet koridoruna dal- dık. Kapıds duran polislerden birine bir isim söyliyerek gelip gelmediğini sordu. Memur : — Bugün pazar, gelmez, diye cevap verdi. Adam bana döndü; — Kendisi Karşıyakada oturuyor.. Telefonla görüştüm, gelecekti.. Gel ba- kalım.. Şöyle iskeleye doğru yürüye- lim, dedi . Yürüdük. Onun, soğukkanlılıkla ha- reketime pek mâna veremediğ'ni anlı- yordum, Hiç bir şeyden korkmuyor ve gçekinmiyordum. Yalnız dolandırıcılıkla itham edilmem canımı gıkmıştı. Bütün arzum, ona kanaatin'n yanlışlığını is- bat etmekti. Ne yopayım ki yabancı bir muhitteydim ve tantdığım yaoktu... İs- kele boyunca bir kaç defa inip çıktıktan sonra bana: — Ben şu kahvede bir parça otura- yım vapur gelinciye kadar, -dedi.- Sen de otelue git, hesabını öde., — Lürumu yok, dedim. Beni tanırlar. Versem de olur, vermesem de... — Haydi, beni dinle git. Sonra bura- ya gelir, beni bulursun. (Devamı var) w Dilekleri Barlın köylüleri zahire istiyor Geçen sene Bartın mınlakasında kıl fik olmamakla Beraber — mahsul kâfi derecede bol değildi. Ba — sebeble, bir İ| çok köylüler ambar mevcutlariyle şimdiye kadar ancak idare edebilmiş- ler ve sön haflalarda zahire — ihtiyacı hissetmeğe başlamışlardır. Tüccar ma- ğgazalarına zahire tedariki için — başvu: ran köylülerin saytsı gittikçe artmak fadır, Şimdiki hatde mısırın kilosu peşin para ile ve perakende olarak 5 karuşa satılmakladır. Fakal, — köylülerin bir çoğu peşin para vermedikleri İçin, bi- ribirlerine kefit olmak suretile borçla- narak, Deresiye veren — tüccarlardan, iki misli fiyatla, bedeli yazın ödenmek üzere mısır almakladırlar, Piyasada da fazla miklarda stok mı- sır Bulunmadığe için, Bartın'a ctvar tskelelerden mestır ve — İstanbuldan ke- pek getirilmektedir. Bartın çiftçilert kığ mebvsiminin en şiddetli aylarını geçirmiş olmakla be raber, henüz yen! mahsul zamanından çok usaktadırlar. Binaenaleyh, zaruret sevkile, (htikâra kurdan — oltup fazla bBorçlanmamaları için, hükümetin müm kün olan yardımı Biran evvel yapması pek gerinde olacaktır. BARTINLI AOUNT NUNY NUN KT TTTT İ Bir baba Taşla vura vura ve sürükleye sürükleye Oğluanu öldürdü Mersin, (Hususi) — Şehrimizin Ev- ciler köyünde yürekler sızlatıcı - çok feci bir katil hâdisesi olmuş, bir baba 22 yaşındaki oğlunu tekmeliye tek- meliye ve taşla vura vura öldür - oturan 44 yaşlarında Hilseyin Esen 22 - 23 yaşlarındaki oğlu Ahmedi çift sürmek üzere tarlaya gönderir; Ah « med bir müddet çift sürdükten sonra biraz dinlenmek ve laf atmak üzere diğer bir tarlada bulunan ayni köyden iki arkadaşının yanma gider, Tam bu sıralarda babası tarlaya gelir, Oğlu - nun işini bıraktığını görerek asabile- şir ve bulunduğu yere vararak; Sen niye işini bıraktın. burada boş boğaz- lik ediyorsun dlyerek karnma bir kaç tekme İndirir, bununla hıncını alamaz, yakaladığı büyük bir taş ile de yere yuvarlanan oğlunun kaurnma vurur ve ağzından burnundan kan gelen gen - cin boğazına atkısını dolayarak tar- laya kadar sürükler, işe müdahale e- den iki köylü: — Yahu sen ne yapryorsun çocuğu öldürecesin derlerse de; — O size âit bir vazife değildir, ev- Vd benim istediğim! yaparım, covabı- nı verir, Akşama kadar tarlada kalan bod- baht, akşam sürünerek eve gelir ve sabahleyin ölür. Ölü şehrimiz memleket * astanesine getirilmiş, otopsi yapılmış ve katil katı kalpli baba tevkif edilmiştir. Teklrdagında tıvatro çaıışm aları | quyurdud.lhıyukiîlîly D0 Tek 19 ŞUBAT — 1938 Balıkesir valısi ile bir konuşma | -———/ “ Nüfus başına bir ağaç iİstiyorum ,, Balıkesirde bir lise binasının daı'd | yapılmasına buyuk bir ıhtıyaç vW Balıkesir halkevind e bir toplantı., Balıkesir (Hususi muhabirimiz- den) — Balıkesirden geçereken — bir gün kalayım ve ilbay Etem Aykutu ziyaret edeyim, dedim. Kendisinin ka- zaları 'teftişe gitmiş olması beni bir gün daha bekletti. Fakat bu arzum da pek çabuk husul buldu; ilbay evine uğramadan makamma gelmişti. He- nüz nefes almadan arkadan hen dam- ladım.. Beni mutad nozaketiyle kabul eden vali, yorgunluk kahvesinden ba- na da ikramda blundu. * Fakat, üç günlük gaybubeti ona bir yığın iş biriktirmişti. İstirahat et. meden meğgul olmıya başladı. Daire müdürleri odaya mekik dokuyorlar. İlbay, önüne getirilen evrak tomarla- rını seri bir tetkikten geçirerek — bir düzüye İmza ediyor, bir yandan da be- nimle konuşuyor.. Böylece bir şaat eridi. Yalnız kala. cağımız sırada içeriye Gönen belediye ve parti başkanları girdiler. İlbayın bu zevatla hasbihalinden an ladım ki vilâyette bir ağaç seferberli. ği vardır. Diyordu ki: “— Arkadaşlar, vilâyeti muhakkak ağaçlandıracağız.. Günün en mühim iş gaç yetiştirmek ve köy yolları- nı ıslah etmek üzerinde toplanmıştır. İşlerin azaldığı bu mevsimde ağaç me- selesine ehemmiyet vermeği ihmal et- memenizi arzu ediyorum. Sizden nü- fus başma bir ağaç istiyorum.,, Ve sözlerini yaptırmağa alışmış bir İnsan itminaniyle bu mevzuu bıraka- rak başka meselelere ilişiyor. ** Ziyaretler zenginleşiyordu. Saylav. lardan Bayan Sabiha ile general Ali Hikmet geliyorlar. Muhterem general gene eskisi gibi şgen ve yaşlandıkça sempatiliği biraz daha artmış. Kendi- sine: — Generalim, Balıkesiri çok sev. diğiniz anlaşılıyor, dedim. rdağı Halkevi temsil kolü gcnçl erl geçcn haf:ı içinde îb—ıırrefilı Ah- met Nurinin “Ceza kanunu” vodwvilini iki defa muvaffakıyetle temsil etmişler- dir, Bu iki temsilde 1200 den fazla seyirci hazır bulunmuş ve gençlerin muvaf- fakıyetleri giddetle alkışlanmıştır. Ceza kanumu bir ay evvel halkevleri tiyatro repertuvarma almmış ve ilk defa Tekirdağı Halkevi tarafımdan — temsil edil- miştir. Resmimiz Tekirdağlı gencleri temsilden sonra bir arada göstermekte- dir, — Ona ne şilphe, ne güphö- dî Yurdun her yanını ayni hari mekle beraber Balıkesirde bir hususiyet hissederim. ' Türk Spor Kurumumun eeki .,J nm gençlik mevzuu etııl'mdl'a,ı olsun dinleyebilmek imkânını, ' müsaadesizliği yüzünden müâ w de edemedim., Ve onun vali "’J halinden doğan bir kaç dekik$ Bf da Balıkesirin kıymetli meb'usü Sabihaya sordum: — İzmiri ve İzmirli özlemediniz mi?, ’ Farzettik ki suallm Bayan T yi nn üzerinde tatlı bir tesir yarttit 4 çük bir.tevakkuftan sonra di: — İzmir.. İzmir"talebeler. lerim, daha açığı kızlarım.. onw,d lemez olur muyum? Epey ki, İzmire gidemedim. Da; zümu derin bir iştiyak halindi ... saklryorum « Balıkesirde bu sene Pl—“’“k&:: doğru geniş adımlar ımnnşlv kezde, pamukçu ve Susırlık OY bu sahada büyük hazırlıklar yor .Vilâyetin bu seneki ihtiya' rasında bir lise binaaımın lunmaktadır. Mektebin kı!ıyv:!.su.uğ1 çifte tedrisat devam etmekte .o’ Tisa binasının yapılmaşına beni / ,J' yn»v,*î zu umumi olmakla bemb“ tahakkuk edip ctnuyee!î' dir, Bu arzumun tahakkukuü k:;, & iane gekliyle halktan parâ f’ mek meselesi düşünülüyor halkta teberrü temayillü ”'W Gönül ister ki güzel B.sıııed"" Yurddan * Balkan harbinde '": 150 neferle Edirnede W koyarak son neferine ve Bo j )İ’r' na kadar döğüşerek şebid © r’fff man yüzbaşı Seyidle 0“““’ bll"’# ölen 150 askerin mezarlari #,fufa( tur. Bu kahramanlar 'Ç::nı”pkldt_' Hasköyde bir gehittik KUlLn ç. * Karsta polis ve bek$il gl »e bilgilerini arttırmak içif feranslar tertip edılmlâ“’ öi * Kars gehrine, Borlük ı'*' n civardaki temia ve tyi M e gol miştir. Şimdi gehir dııh"'” ra borular oo.ınmel" gkl ; meler açılmaktadır. BU “’” ğ rindeki evler ve mi Jarma su alabileneklerdir

Bu sayıdan diğer sayfalar: