u —A430— Bebek, M. O. H. 90: Gene, orta boylu, orta böünyede bir zat- sınız. Size İşlerinizde — dikkatli ve itinalı olmadığınızı ve bu itibarla yaplığınız bir işi sonradan kontrol etmek mecburiyetin- de bulunduğunuzu söyliyebilirim. Kalben çok iyisiniz, fakat bir taraftan umuml bil- Kinizi arttırmağa ve diğer taraftan da he kadar ror da olsa bir işin mesuliyetini Ü- zerinize alacak kadar bir işe hâkim olma- ! Ba alışmalısınız. İşlerde — İntizama dikkal | etmek, fazla bir zahmet değildir, bilâkis yakitden ve emekten tasarrufu temin eder. Uysajlığınızı, hayırhahlığınızı zekânızı İ- yi buldum. Siz ne diyorsunuz-? —— ı , Fatih H. N. J. S08: İvan Arturoviç bu munddemeler— den bu .'havaf,, — bahislerden gonra asıl mâksada girmişti: — Sözün kısası, | dedi, s#iz benim çok hoşuma gidiyorsunuz! Sizi sevi- yorum.. Benim hayat arkadaşım o- lur musunuz? ..» Nihayet, tröste tayin edilen yeni diroktörün yarın geleceği haber a Jındı.. İvan Arturoviç hemon paçala- TI srvadı.. şişirilmiş ve uydurma ra- kamlarla hazırladığı Traporunu bir daha gözden geçirdi.. Ziyafet listesi. ni tesbit etti. Ziyafette söyleyeceği mnutkun son kısımlarını da ezberledi. Tröstün kapıcısmma yeni şeritli el- biseler verdirdi. Ziyafet — salonunu güsletti.. Sandalyaları, masaları ha- h zırlattı. Nihayet, beklenen an geldi. Trös- tün kapısr önünde bir otomobil dur- du. İvan Arturoviç ceketini düzeltti. Amirin! karşılamak üzere merdiven ı başına kostu. Tröstün kaptar açıldı- ğt zaman İvan Arturoviç hayal gö- rüyorum zannetti: Kapıdan içeri e- Hinde büyücek bir meşin çanta oldu- ğu halde Turgenlef kızı giriyordu. İvan Arturoviç. gaşkınlığından ya ni direktöre takdim edilmek üzere elinde tuttnön alhüimü düsürdü. Fona bir hissikablelvyaku onün küzel kal a. bir tahlil için bunları da beklemekteyim. Gönderdiğiniz yazıdan aldığım neticeler şunlardır: Ruhen tam — manası ile neşeli olacak yerde bedbinliğe mütemayilsiniz. Tali ve mukadderata fazla — belbağlamış görünüyorsunuk. Hâdiseleri bu hakımdan' birer felsefeye raptetmek iİliyadınız var- dır. Bütün bunlara lüzum yoklür, Hayatı- mız Üserinde tesşir yapan muhtelif âmiller #rasında blzzat kedimiz de varız ve zeki bir insan odur ki, harici tesirleri ya lehte kullanır veya buna imkân bulamıyorsa hiç olmazsa bunların menft tesirlerini azaltır. ÜUrmum! bilginizi aritırmağa, dikkatinizi çoğaltmağa, fikri kabiliyetinizi — çoğalta. cak ve sizi çok neşeli ve nikbin ’ıpıuk bini eımoğa başladı. Sön bir ümitle, ona, kalbinin hâ- kimesine, doğru atıldığı zaman, kalbi nin hâkimasi batondan, çelikten da- ha sört bir sesle onu durdurdu: — YVatandaş Mladentsev dedi, lüt. fen şimdi tröst işlerini bana devret. meonizi rlca ederim. Bugünden itibae- ven sİze işten el çektiriyorum. Türgenlef kızının bu sözlerinden sonra her şeyi anlayan İvan Arturo- viç, yalvaracak kadar kücüldü: — Ne olursunuz, — dedi, iştan el çektirme kararınızı yazarken “ken- di arzuslle ayrılmıştır.., kaydını ko. yunuz? Size çok yalvarırım.. “Türgonlof kızı,, sadece: — Peki dedi. Ve hayretinden dona kalan dakti. Yo Astrata Lukinişnaya kıı'ırı dikte etmeğe başladı: — Yazınız: “xxr töğstünün direk- tör muavini İvan Arturoviç Mliadent- sev: kırtasiyeciliSinden, çanak yala- yıerlığından, va bütün trüat işlerini altüst edişinden ötürü, kendi arzusl- le İşinden ayrılmıştır.,, * Bu haberi görünür — bir yere aw- nız., Yenl direktör bu emri verdikten gonra sert adımlarla kendi odasına Kirdi. Sol elle yazılmış yazınızı, elinizin şek- ı Hni göndermemiş bulunuyorsunuz. Tam — —— ——— Cevapları veren Profesör Sanerk Grafo oji ve Grafomnetri mütehassısi eserler okumağa ve büyle mubhitleri bul- mağa ihtiyacınız muhakkaktır. İntizama ve işlerin harlei güzelliğini temin etmeğe de alışmalısınız, Bu suretle merhametli ve iyi kalbiniz size olduğundan daha fazla mem- nuniyet temin eder. —— fki: Nihayet orta boylu bir zatsınız. Yaşınız herhalde 25 den az olmiyacaktır. Endüstri *ve tatbikatı işlerine — kabiliyetiniz iyidir. Bünyece ortâsınız, fakat şişmanlamağa is- tidadınız vardır. Saçlarınızın — vaktinden evvel dökülmemesi için tedbir almız. El işlerine kabiliyetiniz. inkişafa müsalt ve muhtaçtır. Tutümlü değilsiniz, — halbuki tutumla olmağa mecbursunuz, bt hem bü- gün ve bem de yarın İçin elzem ve zarı- ridir. Kendinize ve zekânıza itimadınız vardır. Zekisiniz, fakat hareketlerinizle bu zekânız her zaman kendini — göstereme- mektedir. Bir işi bitirmeden diğerine baş- lamak, ayni zamanda birçok şeylerle meş- K€ul olmağa çalışmak da huyunuzdur. Bun- dan vazgeçiniz. Sixz, çalışmalarınıza yar- dim edemese bile evde sizi rahat bıraka- cak bir ev bayanile evlenmelisiniz. Zevce. niz mutlaka uysal ve söz dinler birisi ol- malıdır. Moda ve ellenceye düşklün birisi tizi mesut edemer, çok güzel değil fakat çok uslu bir bayan ile evlenmelisiniz. Bu tahlillerim hakkındaki düşüncenizi yazar- sanır lekrar konuşuruz. Tavsiyelerime ri- ayet şartile muvaffak olnabilirsiniz. —433— A.S$.Ş E. M. P: Kibar, seki ve uysal bir zatsınız. Baş- kaları üzerinde müsait tesirler uyandır- mak hem yapmak - istediğiniz ve hem de yapabildiğiniz bir iştir. İyi ve bol şeraltte ve mümkün olduğu kadar lüks yaşamak hedeflerinizdendir. Size bunları temin e- decek vasıtaları aramakla — meşgulsünüz. Hallhazırdaki şeralitinizden pek memnun #Körünmüyorsunuz. Genç — olduğunuz mu- hakkaktır. Yalnız imzanızı okuyamadığım için yaşınızı katiyetle tayine imkân bula- madım; İmzanızın açık şeklini bildirme- nizi ve sol elinizle yazılmış yazınırzla eli- nizin geklini göndermenizi ve dirsekler- den bileğinize kadar uzumluğu işaret et- menizi rica ederim. DÜZELTEBuURSiN FPAKAT ORATU VA GİDECE GAYET BASIT” DEBA BizE nııuı.vaueu _cimslsuoa DA KAL? ! (VEDEN?) KAHRAMAN KIZ S e TTTT TTTT GT A * .. UR GA #W N 322 KAHRAMAN RIZ Raskas birdenbire ayak uçları Üze- — Hem de yepyeni ve yağlı bir ipt! rinde doğrularak : Raskas sabık rahibin sesini taklit e- — Ben onun gardiyanı değilim! de- derek, garip bir tavırla şöyle dedi: di . — Şu halde nesiniz? ; — Onun ahçıbaşısı L , Korinyan derhal müdahale etti: — Ahçılığı ona ben öğrettim., 'Trankavel hâayretler içinde kalarak sordu: — Ahçı mı? « Raskas da mağrur bir tavırla cevap verdi: — Evett.. İspatı da şu iki tavşandır. Bunları mükemmelen — kızartacak ve güzel bir de salça yapacaktım. Korinyan iki adım ilerliyerek: — Bu salçönın üzerine bir de nefis şarap ilâve etmek lâzımdı, sonra.. Raskaş tehditkâr bir tavırla : — Sus, diyorum!. . Diye bağırdı ve Trankavele hita- oen devam etti; — Madom lâ düşes, size kendisi de söyliyebilir ki, ahçıbaşısı olduğum gün denberi, bir tek defa kapıyı kapama- dım. Sadece ona, bu evin mülevves pençeli adamlar tarafından sarılmış ol- duğunu söyledim . Molüs başın: sallıyordu. Trankavel Raskasın zekâsına âdeta hayran kaldı. Annais düşüncel ydi; korkunç bir plân tasarlıyordu. Kısaca sordu; — Düşca nereder, Raskas, Marinin yapmış olduğu jesti taklit etti ve twanı gösterdi. Annais hemen odadan çıktı. Merdivende onun hafif ve seri adımları duyuldu. Trankavel gülümsiyerek: — Raskas, dedi, eğer ben kardinal olsaydım, size Jandarma kumandanlı- $ makamını verirdim . Roaokas içini çekerek: — Evet amma, dedi, kardinal bana sağlam bir ip verecek. Korlayan da. ğdeta sevinçle; İA — Merök etmeyini. .Sizden dişleri- min acısını çıkarmadan, asılmam, Korinyan ulur gibi bağırdı: * — Ne demek istiyorsunuz?, Raskas ta, meslektaşının şişkin ya- nağına mânalı bir nazar atfederek ce- vap verdi; — Hiçi,, Molüs te söze kacıştı: — Raskas, dedi, hiç te asılmıryacak. smız .Kardinali terkedin, sizi hizmeti. me alryorum. Raskas samimi bir ümitsizlikle: — Mösyöler, dedi, ben lekelenmiş bir adamım! Düşcs dö Şevrözün yaka« lanması benim şaheserimdi. Trankavel de şefkatli bir tavırla; , — Bu kadar ümitsizliğe kapılma Raskas; iyisi mi, bu şaheseri nasil meydana getirdiğini anlat , Raskas mağrur bir tavırla, hâdiseleri olduğu gibi anjotmağa başladı, Korin- yan da, bunları kıskançlığından sarar- mış bir vaziyette, Molüs gülümsiyerek, Trankavel de hayranlığını belli ederek dinlediler. . " Böiş UZLAŞMA Rauskas, hikâyes.ni bitirdiği esnada, Annaik tekrar içeriye girdi.. Çehresi sapsıcıydı.. Elinde bir mektup - vardı. Trankavel müthiş bir şeyin hazırlan- dığını derhal anladı . Annais: — İşte madam dö Şevrözlün bir mek: tubu, dedi. Bu mektubun hemen bu ak- şam kardinala varması lâzımdır, çünkü yarın karegâh kalkacaktır . Molüs ilerliyerek, sakin sesiyle sor« dü: y —Bu mektubun ne ihtiva ettiğini bize söylemek lâtfunda bulunur musu- nuz? . Trankavel bir hareket yaptı.. Anna- is te devam etti; — Bunu söyliyecektim, mösyöler. İşte madam dö Şevröz'ün yazdığı şey- ler: “Marşönuar da, bu mektubu geti- rTecek adamım size göstereceği evde- yim.. Beni ve bazı kimseleri alâkadar eden ciddi meseleler hakkında, mösyö 18 kardinalla görüşmeği arzu ediyo- rTum. Eğer monsenyör lö kardinal bu görüşmeği kalrıl etmek şerefini bana bahşederse, beni yalnız bulacaktır. Kendisini gece yarısına kadar bekliye- ceğ'm.., Bu mektubun muhteviyatını ve bel- ki de bunu okuyan sesi, derin bir süküt karşıladı, Annais ilâve etti; — Madam dö Şevröz bu mektubu imzalamıştır. Molüs sordu: — Kardinali bekleınzge mi — karar verdi?. — Madam dö Şevröz, bu evi terket- miştir. Biraz sonra bir araba, kendisi- ni Parise götürecektir. Kardinalı bek- liyecek olan benim.. Raskas hiddetle mırıldandı. — Boşu boşuna ahçılık etmişiz!. Korinyan da son derece sev.ndi: — Oh olsun cüceye! . 'Trankavel kendi kendine — Kemiklerimizi bu evde bırakaca- ğetl. . Dedi, Molüs de şöyle düşündü: — İşte peşini kovaladığımız — felâ- ketl. . Anmais devam etti: — Mösyöler, beni gayet az tanı- yorsunuz. Mösyö Treimkavel, siz, kardi- malın alçaklığınrı ve madam dö Lespara karşı yapılmış olan cinayet. biliyorsu- nüz! Esasen şunu bilmenir kâfidir ki, ben hayatımı Rişliyönün hayatı kar- şısında tehlikeye koydum. Bana yar- dım etmeğe iyice karar verdiniz mi?. Kati Ai ae yi X) Bi ARlameiey d ee MEÖLLERİ BULACAK CAİ VE | /CADIM DA j DUDUN ı.-u»s”sn! ÇEK FAKATBEN: DiYLE - - AKAT DEBAYI MAGLUB EFMEDEN MAKİNEYE EL' K SÖRME MELİSİNİ , Molüsle Trankavel, içimde Korkun$ — bir kin ifadesi okunan bu acı dehşet içinde kalmış bir vaziyette diler. Annaisin gözlerinde bir kıvılcım F’ ladı, sonra genç kız devam etti! — Eğer s'yasi bir mesele mevzst bahsolsuydı, eğer ben dük a“AnjU, M zar dö Vanıdom, hattâ dn;:ı dö röz olsaydım, belki de bir tuzak mayı düşünürdüm. Fakat ben madaf' dö Lesparın kızıyım.. W'» Annais ,bu son cümleyi, tasgif lemiyecek bir vakarla söylemişti. M le Trankavel, dehşetle karışık bir ” ranlık içindeydiler .Raskasla Kori” anlamadan dinl'yorlardı. Yalnız R kendi kendine, genç kızım iki ; nünde plânlarını söylemek için (” cesur olması lâzım geldiğini dÖf yortdu. N Anna's devam ediyordu: İ * — Ben, ölünün kızıyım.. 0 kalbi ayaklar altında çiğnenm vayak, Kral Hansiyi cenlM Ben biraz evvel Sen — Pıryık' düm; fakat kroj Hanri, Rişliy :;al“ lindeki âletten başka bir şey annemi zehirlem'ş olan Sen ta Rişlişö tarafından ;öndM Rişliyöyu vurmam lâzımdır. : Burada, Raskas ürpererek M — Evet! diye düşündü. An)e til. — Mösyöler. Bursula mnk değildir. Sen — Lâzarda :' yapmak isteyip te muvaffal H ğ Bim dücllo burada vukub“ıf); “Kardinal büraya gelecek, ve 3 dövüşmeğe mecbur edeceğim- o onu öldüreceğim ve yahut tâ vuracıkı.. Bu kadar... Siz kat'i dahale etmiyeceksiniz. Çehresi sapsarı kesilmiş olar kavel: SN — Madam, dedi, Sen —