Memurluğunda Gelin ve damad, davetlilerile bir - Ükte, belediye dairesine gittiler. Her Sey hazırlandı. Fakat nikâh memuru dm zil zurna şarhos olduğunu Börünce: — Bu ne hal? dedi. Bu vaziyette bir adamım ben — nikâhını kıyamam. ika bir gün gelin! Geri döndüler ve üç gün sonra tek- | Tar belediye dairesine müracaat etti. " Fakat damad yine fitil gibiydi ve Rikâh mamuru yine itiraz etti. Zavallı gelin bunun üzerine nikâh | ::"h:mınu bir köşeye çekerek yalvar- — Aman ne olur, sarhoşluğuna al - '"M.vm nikâhımızı yaptverin. Üçay- | * hâmileyim, nişanirm ayılınca ev- | *ümekton vazgeçiyor! İvı: Nekadar güzelsiniz. Sizi öpmek kimbilir kaç kişi müsaadenizi tir? Ür — İlk defa siz istiyorsunuz. Öteki- Müsnade almaya lüsum gürmez -» çArkadaşlık _,“ Sdüz yeni evlenmişti. Küçük bir Matten dönerken otomobili bozu- ,t zavallı fena halde üzüldü, ka » sözlerine İnanmasmdan ve mm aldattığını sanmasından kor. Pij | mak pek tuhaf bir u. lhakika korktuğu başma geldi. | n zamatıda doğruca kartsı, o- i samimi arkadaşlarından tiçü- telgraf çekerek sordu: k“*âm sizinle beraber mi?,, | hl “î" Sâat sonra Üç yerden de ay- : Râcıd& birer telgraf aldı: | q,h%'nz benimle beraber, merak ' S sı,e, V, !.,.:: de arkadaşlarına iyilik yaptık- kanidiler, fakat... bir kârı Noörveçli meş- konser vermiş, bunda ı" q'”:"nl en sonunda da Bet - —“le €Serini çaldırmıştı. Musl- '_:m '”!Hnden biri ertesi günkü —1 İ tenkid etmiş, he- Dü Grıs:n €h sonunda çalman parça- *’ 'lluııkı iŞİnas adı verilmesi- % hıı K derecede berbat bir Kİt Mlvll AZIYI okuyunca münekki- GI ve boğuk bir ses . d—” Bethofenir Tühuyum, ŞEY. kardeşinden nasıl! ayırd edebiliyor- sun? — Onu nişanlımla kardeşim düşün- sün, bana göre hava hoş! Müsveddel Erkek mi güzeldir. kadın mı? Mecliste bunun münakaşası yapılı - yordu. Horosların tavuklardan, erkek ördeklerin digilerinden, aslanm dişi - sinden çok daha güzel olduğu misalle- ri sayılıp dökülmüştü. Bir ihtiyar sö- ze karıştı: — Uzun söze ne hacet. Biz kuvvet- li olan cinsiz. Allah evvelâ erkeği, sonra kadını yarattı. Bir kadın atıldı: — Doğru. Şaheserini vücuda getir- meden evvel bir. müsvedde yapmak istemişti harhalde! CENUBİ AMERİKADA — Kimdir 0? — Hükümet askeri, — Yaklaşma! hükümet — devrildi, sen asisin! — Fransız karikatürü — ÖOlmedin mi ? Ahbabını hayretle karşıladı: — Vay! sen hayatta mısım? ben se- ni öldü sanıyordum. Öteki şaştı: — Öldü mü sanıyordun? Noden? »— Birçok arkadaşların: görmüştüm, hep senin iyiliğinden bahzsettiler de,.. Erkek — Falbimde hiç yeri olma - diğı hade yatağımda bu kadar — fazla yer fufması ne tali! Eski elbise gibi.. — Karım kavgacı, asabi, huysuz- dür sma içi çok Beldir. Kalbi temiz - dir. — Mademki öyle, neden tornistan ettirmiyorsun ? Mükemmel fikir ! Küçük çocuğu, annesi günah çıkart. mak için kiliseye götürmüştü. Papas sordu: — Yavrum, ne kabahat yaptın? an- lat bakayım. — Hiç kahbahat yapmadım! Küçük, pek afacan bir şeye benzi - yordu, F 38 onun bu sözüne inanmı- « Meselâ annene, ba- bana valan söyl cmcdın mi? — Hayır! Arkadaşlarınla döğüş yapmadın — Meselâ kardeşinin kumbarasın - dan bir tel parcasiyle para cıkarıp al- madın mı? Çocuk yerinden fırladı: — Teşekkür ederim papaa bu mükemimel bir fikir! efendi, — Eskiden müasaların üstüna kâğıt sererdiniz? — Şimdi vazgeçtik, kâğıt çok paha- hlaştı. Onun yerine bir tabak fazla vemek veriyoruz. — Fransız karikatürü — Tallli adam Apartımanın birinci katında otu - ran Ahmedin kaptar çalmdı. Ahmet kapıyı setiği zaman kargısında fena halde hiddetli bir adam gördü, zaval- lmm kafasmda kocaman bir şiş pey- da olmuştu. Meçhul ziyaretçi ağzını «çıp gözünü yumdu: — Nedir bu rezalet! Balkonunuzdan başıma bir saksı düştü! Ahmet hiç istifini bozmadan cevab verdi: — Talili bir adam mişsmız, tehrik ederim! — Üstelik benimle alay mı yorsunuz? — Estağfirullah! iki giün evvel biz apartımanın beşinci katımda oturu - yorduk. Saksı o zaman duşeeydj edi- — Zavallı bayılıyor, çabuk: bir ka- deh konyak! — Bir kadeh değil, bir şişe konyak getirin. Göründüğümden daha rahat- sızım. Izin Direktörün yanma çıkıp rica etti: — Bir hafta mezuniyet vermenizi istirham edeceğim; evleneceğim de o- nun için... Direktör itiraz etti: — Peki ama, senelik mezuniyetiniz geçen hafta bitti. Mezımiyetiniz sr - rasında evlenemez miydiniz? — Evet ama, mezimiyetimin tadı- n kaçırmak istemedim | ! HNS. AŞK ve IZTIRAP ROMANI Nakleden: SUHEYLA ŞEFik e Gd Nerminde başka bir incelik, başka bir ruh, herkestte olmıyan maddi ve manevi bir güzellik vardı. Ferit ve Hikmet paşanın bütün meşguliyetlerin den hoşlanan zekâsı, fikirleri vardı. Nermin, Forit gibi bir adamiı meşgul etmek için yaradılmıştı. Fakat ©o kendisini bir hayat arakadaşı, ismi- nin mahvedilmemesi için — alınmış bir kadın diye telâkkli ediyordu. Kalbi, düşüncesi ondan çok uzak- taydı. Nermin odadan ı;ık.ır-ık Hik- met paşanın bulun: Ü. Hatlce Münevver hınımıh endi da gelmişti. Genç kadının elini sikar- kon sordu: — Rahatsız mısın Nerminciğim? Her zamanki güzel rengin uçmuş. — Evet bugün biraz yorgunum Hikmet paşa muhabbetli nazarla- rile gelinini süzerek: — Nermin evimizin — idaresi için çok yoruluyor, dedi, her zaman da- ha iyi, daha muntazam — olgun İsti- yor! Nermin güldü. Onun öyle bu ka- dar uğraşmasının, Feridin artan lâkaydiliğini unutmak, düşün- memok için olduğunu kimse takdir edemiyordu. Herkese çay verdikten sonra Fe- rid de geldi. Alnında elemini göste- ren bir çizgi vardı. Normin onun ne kadar güçlükle konuştuğunun far- kına varmıştı. İzmitteki hüyük amca sından bahsediyor, onları göreceği geldiğin! söylüyordu. Halbuk!i bu ay — içinde ö bir kaç defa İzmite kadar bir — gezinti yap- miş Nermin do hiçbir gün — beraber gitmek iİstediğini söylememişti. Biraz #onra Hatiçe hanımı kapıya kadar geçitirken Ihtiyar kadm, Fe- ridin biraz uzak kalmasından istifa- de ederek sordu: — Mesut musun güzel Ferit çok iyi değil mi? - tabif çok iyi! Nermin bunu söüylerken — düşünü- yordu: “Bir Insan çok — 1yi olduğu halde gene karşısındakini bedbaht edebilir.,, Hatice hanım Sevimle arabaya bindikten sonra Feritle,karısı geri döndüler, Ferit merdivenleri cıkar- kon İçoriye doğru gidön karısma: — Biraz benimle gelir — misiniz? dedi, Yandaki salona girdiler. Ferit bü Yük bir mahfaza alarak Nermine al- dığı yakut ve pırlantalı bir diyade- mi gösterdi. — Sizin kestane rengi saçlarınıza yakışacağını düşünerek aldım. Her- hâlde Nüzim beylerin kullanırsın.. — Çok güzel, teşekkür Fakat... Koyu renk kadifa üstünde parla- yan elmaslara baktı. Sonra güzleri- ni kaldırarak devam etti: — Şimdiye kadar böyle pek çok şaylar aldımız. Artık başkasına iİhti- yacım olmadığını size söylemek is- terim. İzdivacımın bana verdiği mev kii muhafaza edecek kadar elmasım yar, Ferit bugün biraz duğu yüzünse baktı. Yarı müstehzi devam etti: — Elmasların siz bu kadar mı sever. siniz? Doğrusu çok — yüksek bir ka- dınsınız Nermin. Feridin biraz kızd tatlı sesile tekrar otti: — İnsanı sevindirecek şeyler bun- lar değildir. Bunlar insanın bir za- man için hoşuna gidecek süslerdir. Mahfazayı alarak kapadı. Sakin bir halde, Feridin kendisini bu ka- dar düşündüğü için teşokkürler etti ve çrktı. Penbe abalurlu elektrik Tâmbâsı- nin <ında Forit yalnız kaldı. Pen. eoreye yaklaştı. Gayri ihtiyari tölü kaldırarak gocenin karanlığını soeyre daldı. Düşünüyordu: “Belki © bonli soviyor fakat ban yapamam. Yaptnamalıyan. Porideye söz ver- dim, “Ölünceye kadar — senl gevece- im,, demiştira, Ben sözümü tutuyo- ermin — üzülür. muz olsaydı ö zaman hasreder ve be- yâavrum? ederim. solgun bul - dddi yarı ğimı görerek Pencerenin önünden ayrılarak bir kaç adım ilerledi. Halınım üzerinde bir mendil duruyorda, Bu küçük ve Ajurlu mendil, Noerminindi. Çok na- zik ve hususl bir kokusu vardı. Bu koku Feridin hoşuna gider fakat söüy Jemozdi. Yavasca mendili - kokladı. hergün | ziyafetinde | Ve hırala cebine koyarak dışarı çık- . z Ç Artık kış gelmişü. Rüzgârlar, bahçedeki son kalan yaprakları u- çuruyordu. Hikmet paşa romatizma- larından çok ıstirap çekiyor, odasın dan çıkamıyordu. Nermin yatağının kenarında uzun uzun oturarak katn pedarini memnun ediyordu. Şimdiye kadlar Foridenin tesirinden kurtula- mıyan oğluna kızıyor, elemini kim- seye belli etmiyen bu genç kadına çok acıyordu. Nermin de — gittikçe güzelloşiyordu, Onun biraz asabi za- manlarındaki mazarları — kimsede yoktu. Ferit onu ilk gördüğü zaman: “İyi, takat biraz soğuk,, demişti. Ha yır o hiç soğuk değildi. Hikmet pa- şa onun yüksek bit hissi — olduğunu anlıyordu. Fakat o, kocasımın bu ka- dar soğuk nezaketine — karşı hiçbir şey belli etmiyordu. Ferit babasını çok severdi. O da oğlunun kalbinden başka her şeyile alâkadar olurdu. Zaten — Ferideyle evlendiği zaman da hiç karışmamış, bu emrivaki karşısında hemen mü- vafakat covabı vermişti. Şimdi de, onu unutarak bu kadını sevmesini söyliyemezdi. Oğlunun Nermine kargı devam ©- den, hattâ gittikçe ârtan lâkaydi- Hğini de çekemiyordu. Onun her haf ta İzmitteki amcasına gitmesinin se. bobini anlamıyor, — bu kadar güzel ahlâkir bir insanın bu — hareketine akıl ermiyordu. “Zavâllı Feride o- nu ne kadar şaşırtmısş,, diyordu. Ve düşünüyordu: *“Acaba bu tesir altından kurtulamıyacak?,. Nermin hergün biraz daha ümit- sizleniyordu. Feridin kendisine yak- laşacağına bilâkis uzaklaştığını his- sediyordu. Ferit bu her ha devam edan seyahatleri, herhalde kondisini sıkan bir kadınm yanımdan ayrıla- hiç mi rak biraz nefes almak İçin tertip e- diyordu. Genç kadın — kendisinden nefret edildiğini anlıyordu. Feridin dalresi yanında Feridenin Hikmet paşa köşkünde — kaldığı ra- man İşgal ettiği odası vardı, Nermin bunu bilmiyordu. — İhtiyar Safinaz bazan girer odayı temizlerdi. Bir gün Nermin oradan geçerken kapıyı açık gördü. Eski bir dolabın üstünde ası- Hi duran bir tabloa görüne ilişti; bu, Deliçesine sevilen Feridenin res- miydi.. Açık kumral saçları beyaz alnına düşüyor, uzunca yüzü şakak- | larma doğru ponbeleşiyordu. Küçük kırmızı ağeı, gözleri gülüyordu. Ne güzel ve ne parlak gözler! Feridenin çok cazip olduğuna inanryordu, İnce tülden yapılmış esvabınm, bilezik- Ter taktığı beyaz kollarının manzara &1 ne kadar zarifti! Normin, bir müddet, Feridin kal- bine hükmeden bu kadına baktı. San ki onun müstehzi nazarlarındaki gü- zel tebessümündeki manayı anlıyor- du. Bu muzaffor — rakip: “Kendini sevdirmeğe çalış, hiç üzülmem! O, mezara kadar bana alttir!,, demek istiyordu. Porselen bir vazonun için- da güller duruyordu. Feridin karı- sına karşı olan rabıtasının güzel bir nişanesi! Demek Ferit bazan Nor- min Şakirle evlendiğini unutarak Ferideyi düşünmek için buraya geli- yordu. Safinazın biraz evvel açtığı bu o- dayı keskin bir çiçek kokusu doldur muştu. Ferit, Foridenin sevdiği bu kokuyu muhafaza etmek istemiş o- lacaktı. Hizmetçinin ayak sceslerini i rek Nermin uzaklaştı. — Gözünün ö- nünde hâlâ onun güzel mav| gözleri mütebessim yüzü dolaşıyordu. Ken- di kendine: “bu öyle hemen unutula cxk kadınlardan değli.,, diye düşü- nüyordu. Bu gizli ıstıraplarına rağmen va- zifoslne tıpkı babasının evinde yap- tığı gibi ciddiyetle devam ediyordu. Artık Feridin aşkımı kazanmak lddi- asında değildi. En büyük arzusu “bir erkek evlât yetiştirerek onu memnun etmekti. Bir valide olacağını anladığı zaman çok sevinmişti. Ve bu haberi Feride söylediği zaman onun dumanlı, ha- rin gözlerinde ilk defa — olarak bir s#evinç parlaklığı gördü. — Beni çok bahtiyar edeceksiniz Nermin! Bunları söylerken onun elini ala- rak uzun uzun Öptü. (Devamı var) 4