28 1İKİNCİKANUN — 1838 %—__ — HABER — Alkşam postast 3500 metre yüksekliğinde Bir dağ başında yapılan ameliyat Kafa tası patlıyan sporcunun hayatı nasıl kurtarıldı ? Saatler geçiyor ve meşhuroperatör, ağır yaralının karşısında elleri böğründe bekliyordu: Nıhayet iki İsviçre dağla Tmda kış sporu Yapan üç kişlük kafileden birinin Uçürüma — yu . “Sandığını ve kafa 3 — yarıldığını, file arasında bu lunan Ce 4 Si profesör “erinden Dr. Fran- Süa Odi'nin iki ye- TMek çatalı, bir bı- Sak ve men - dille ameliyat ya- Barak 3500 met- Te Yüksekliğinde - ki dağ tepesinde almın haya - Hinı. kurtardığını $ *vvolki gün kıza - R haber vermiş- * Bu müthiş ka- ve orun Bayerı Tet me- ti hakkında Aldığımız. tafsilât Yüdur; Kış sporları i- Sİn Mon Blana gi kafile, büyül bir Yaylaya çıkın- Mi Gdurüyor, Bu - büyük bir .çîln üstünde kamp kurmak, din y k istiyorlar, Buna da çok ihti- e t var. Çünkü 3.500 metro yük Jlğe çıkir I. kişidir. Ceneve tıp fa - :.müi operatörü doktor Fransua O- I rından Guy ve zevcosi yolun kenarında gidi- X. Birdenbire ayaklarınm altın- duz parçası çekiliyor, her ikisi Di Yök. Derin bir süküt... Biz, or, bağırmakta devam ediyor Hıı:ı bekliyor. O civarda bulunan Ç Bey yorlar. Guyla karısmın, uçurumun dibine altı metto kala bir buz parça- sına asılı kaldıklarını görüyorlar, Guy'un kafatasında büyük bir yara açılmış, kanlar akıyor. Baygın bir halde, Kadına bir şey olmamıştır. Kazazedeleri yukarı Yaralıyı karlar üstüne -- yatırıyorlar, Doktor yarayı m ene- ediyor: sol şakağının üstünde, bir fındık büyük l nde bir delik. Yaralıyı mümkün olduğu kadar ça- buk bir yere götürmek, ameliyat yap- mak lâzım. Yakındaki sığıntı mahal- line gidiyorlar. Ne bir sedye var, ne de ameliyat yapacak bir âlet... Kapı- yı söküyorlar, getiriyorlar ve yaralı- yı bunun üzerine yatırıyorlar. Bin müşkülâtla sığmtı. mahalline geli - yorlar, Etrâfa adam koşturuyorlar, C hi âlet ve ilâç getirtmek iİsti- t geçiyor. Gidenler gelmi- | gıkarıyorlar. çatal ve bir bıçakla tehlikeli ameliyatı yaptı yor. Bu sı altı sant geçiyor. Da- ha fazla beklemeye imkân yok. Ya- ralının vaziyeti tehlizede. Doktar: — Şimdi âameliyat yapmak lâzım, diyor, biraz sonra faydası olmıya - cak. Guy'un karısı yalvarıyor: — Rica ederim size, kurtarınız ©- mnu... Hazır bulunanlar mendillerini çı - karıyorlar, bir tencerede kaynatıyor- lar. Doktor, cebinden küçük bıçağını çıkarıyı irto lâmbaaında yakıyor. İki de çatal buluyorlar; bunları da yakryorlar. Doktor, mendilleri çatallarla tuta- rak bıçağı ile yarayı açıyor, temizli- yor. Sonra mendillerden birisini bir konyak kadehine batırıyor, yaranın üstüne yapıştırryor, Hissini iptal edecek, bir ilâç bu - lunmadığı için, Guy pek çok ıstırap çe kiyor, fakat dişini sıkıyor, taham - mül gösteriyor. Ertesi gün şafak söküyor, öğlen ©- luyor, halâ imdad yok. Yaralı, ame- liyattan sonra iyice... Fakat, kendi - sini şehre İndirmek, bir hastaneye yatırmak lâzım. Nihayet bir ses yük- seliyor: — İşte, imdad geliyor... Yaralıyı, getirilen sedyeye koyu - yorlar. Aşağı indiriyorlar, ve otomo- bil ile Cenev Ş nede yeniden -bir ameliyat yapılıyor ve hayatı kurtarılıyor... Bunları Biliyor musunuz? —a AAA Dünyadane kadar bira içiliyor ? Milletler cemiyeti tarafından neşrolunan bir statistiğe göre 1936 yılında, dünya bira istihsalâtı 906 milyon hektolitredir. 1035 yılında 198 milyon hektolitre idi. Bu faz. lalığa sebeb Birleşik Amerikada içki yasa- dının kalkması ve İstihsalâtın arttırılması- dır. Aşağıdaki statistik 1936 yılında devlet- lerde yapılan bira sarfiyatını gösteriyor: Birleşik Amerika Almanya “ - İngiltere - Relçika - Fransa D Çükoslovakya 4 y Rusya v İrlanda Ni Kanada n »Herkes İtalyan Holivudu italyanlar Romada büyük bir sinema mahallesi kurdular İtalyanlar — Ro- makla — yeni bir < Holivut — yaptılar Ö ve (Cinecitta - Si- nema — mahallesi) ismini — verdiler. Burada, Holivut- ta olduğu gibi gürültü yok, bo- şanma yok, gara - bet ve tubhaflıklar gösteren yok. zessiz ve sadasız, sakin ça- lışıyor. Sinema hallesi metre ındadır. rın İşgal ettiği yer 120.000 - metredi: Kapıdan — girince büyük bir meydan vardır. Heriki ta- rafındaki daireler müdüriyet ve memurlara — mah- sustur. Ortada, amfi- tatr şeklinde 9 sahne yapılmıştır. En büyüğü —80 metre boyunda ve 30 metre genişliğin- dedir. Burada, kalabalık figüranlı ma> 600.000 mürabba - Binala. ve muhteşem dekorlu filmler çevrilmekte- Yıldızların şöhreti ne kadar sürer ? Sessiz sinema zamanında azami beş sene sürüyordu. Son istatistiklere göre yıldızların n sene kadar şöhretlerini muhafaza — edebilecekleri — zannolunu- yor, Buna yaklaşan yıldızların İsimleri şunlardır: Jon Kravford, Gari Koper, Viktor Mak Laglen, Duglas Ferbanks, Obrin, Vallas Beri, Silviya Sidney, K. Kolber, Karol Lombar, Marlen Ditrihe gelince o, yıldız seçileli yedi sene oldu- ğu için, daha üç senesi vardır. Bunun istismaları yok değil. Meselâ Şarlı Çaplin, tamam 25 senedenberi yıl- dızlık şöhretini muhalfaza etmektedir. Harold Loyid'in şöhreti yirmi senelik- tir. Rişar Dik te kezal. 2200000 » İsviçre 2047000 » Danimarka 2232000 » Amerika, sarfiyatın yüzde 30 0 ile bi- vinci gelmektedir. Sonra Almanya ile İn- giltere yüzde 20, Belçika da yüzde 7 nisbe- tinde sarfiyatta bulunmaktadırlar. Avusturya — » Yâzan: Ali Riza Seyri .'lk Bu kulode 12 pus kalınlığında zırh var! Bök ıg;:““—mlnr., Ben siğara içmiyor musun? Ben im Uze yTUvazörden atılan mermilerden ikisi daha —q“ Tdu, biri makine bölmesinin Üst — yanına, tn M’ Provamızdaki mahmuza çarpmıştı. Kap- Sük bir keyifle söylendi: 'e. Gölin bakalım, cehennem loblabileri?!.* Arken siz istedifiniz gibi oynayınız. Ço- . di de bak! ,li 9Z zırhlı bir daha İngiliz kruvazörüno ğ::m!: Ates etti ve mermi ta bacanın altı- Bi ; Ikinci bir — mermi do baş topu ya- İ rdu, ktrik ışığımızın içinde kruva- ti _rııldığ,ııv. içinde karısıklıklar olduğu - mığî::uk Artık ateşimize karşılık veremi- &l hi veya dümen kontrolünü kaybetmis A dalxalar arasında yalpa ediyordu. ““ı::!l,—u kaptan Blak bana sık sık sualler hu Biyella Bu mermi de onu )'.,',Alluım Mmı? Fayrap mı ediyor, işaret mi edi- '"u,.ı“n"— eğer bu gemidek! yağı alabilsem RMürüm Japonyaya kadar bütün denizleri * No oluyor, çocuk?. e. G .anniım'" e yapıyor? İlak yim, kaptan.. Karşımızdaki gemi '“!ı.__h-n düştü “sanryorum.. Gördüklerimi Yâüklt vermiyorsunuz kl.. 'N ©©vap vermiy , İ miyorsun? %_gı bite, Kaptan Blak kulenin lumbuzundan dışarı dikkatle baktıktan sonra: — Doğru söylüyorsunuz, şimdi ondaki kurtarmaya bakalım! Kuleden dışarı fırladı, ben de arkasından çıktım; Bizden üçte bir mil kadar ötede bulunan kruvazörün güvertesinde birçok askerler koşuşu- yorlar, büyük bir telâş gösteriyorlardı. Gece zifi- ri karanlıktı, büyük ve zift gibi kara parlak dal- galar anlaşılmaz,öfkeli homurtularla güvertemize kadar yükseliyorlardı. Bu hal içinde iki geminin ölüm düellosuna girişmiş uğraşmaları ne kadar korkunç bir haldi. *Gök gürültü Con,, köprü üstünoe çıktı: — Kaptan, bu gemiye girmiyocek miyiz? Gö. rünüşe bakarsak batmak üzeredir. Eğer yetişmez sek yağı kaybedeceğiz. Makinist Karl büsbütün çıldırmağa başladı. Kaptanm bütün bunları düşündüğü anlaşılı- yor, Jükin soğuk kanlılığını bırakmıyordu. Ağzın daki sigarasını çabuk düşünmek istiyen adamla rın yaptığı gibi sık sık çekiyor, sigaranın ucun- dan atoşler uçuyordu. İri gemlciye dönerek: — Artık kımıldayacak halikal madığına emin misin, Con? — Neden emin olmayayım? böyle sossiz durur mu idi? iki kıç topu beraber gürledi ve bir humbara ara. Herif sözünü yeni bitirmişti ki, kruvazörün mızdan geçerek “Gök gürültüsü Con,, u yarı be- ilmden büyük bir kılıç gibi kesti kopardı.. BSıcak kan damlalarının, pıhtılarınımn ütümüze, yü- zümüze sıçradığını duyduk. Yıldırım gibi parla- yıp sönen alev içinde herifin kollarının strf mi- hanik?! bir hareketle yukarı kalkıp düştüğünü, çirkin yüzünün pek korkunç bir acı ile büzüldü. ğünü ' görmüştüm. yağı İşi bitmeseydi İkinci mermi eğri istikametto kaptan kule- sinin zırhlı damına vurmuş ve oradan kayıp de- nize saplpanmıştı.. Bu korkunç karışıklık bir yağmur sağnağı kadar bile kaptan Blaka tesir etmemişti. Yalnız haykırdı: — Herkes siperler arkasına! Heriflere maki neli toplarımızın tadmı tattıralım! 'Tekrar kaptan kulesine girdik ve adsız zırh l1 bir kere sarsılarak yine yürümeğe başladı. Ben elektrik projektörile ufku taradım. Lâkin bu arayışta ta uzaklardan başka bir projektör bize cevap vermişti. Bunu kaptan Blaka söyleyince hiç Istifini bozmaksetzın: — Numara iki, dedi, hem de bu seferki bir hattı harp zırhlısı.. Pek iyi, oğlum, eğer on daki- kaya kadar şu kruvazörden yağ alamazsak, bu- yurun cenaze duamıza! Sonra elini dümen telgrafına koyarak zırh- lryı o vaziyete getirdi ki, eğer istersek kruvazörü mahmuzumun bir vuruşile batırabilirdik. Lâkin şimdilik Blak onu batırmak İstemiyordu. Elinde ki sigarasını bıraktı ve kumanda borusundan topçu zabiti Dike uzun uzadıya tallmat verdi. Bir tn sonra kaptan kulesi sarsıldı, baş taraftaki top ateş püskürdü, mermi kruvazörü tam ortasından vurmuştu. Kaptan Blak yarım dakika oradan ce- vap bekledi, lâkin İngiliz sakit kalmıştı.. Anladı ğimıza göre mermimiz onun büyük topuna vur- muş, top kızağını devirmiş, etrafını ölü yığınlari- 1e doldurmuştu. Kaptan Rlak bıraktığı sigarasını alıp çeker- ken: — Topçu Dik bu sgefer ekmeğini bakketti, şimdi makineli toplara bakalım, arkadası zırhlı gelmeden yağı alamazsak oyunu onlar kazanır. (Devamı var) dir. Benun yanında idört sahne daha vardır. Bunların büyüklüğü de 30 metredir. Hepsi betondan yapılmıştır. Arkadaki binalar, tirajlara, dekorla- ra, ilâh.. tahsis edilmiştir. — Elektrik santralr çok mükemmeldir. Nihayette 40 metre yüksekliğinde bir kule var- dır. Bu, stüdyonun su hazinesidir. Ku- lenin tepesindeki taraçadan manzara filmleri çekilir. Karol Lombar film çeviriyor Holivudun meşhur — rejisörlerinden Mervin Lö Rua, Varner Bros'tan ayrılıp Metro Goldvin şirketine girmeye karar vermiştir. Bu; Amerika sinema sana: âleminde büyük bir hâdise olmuştur. Mervin, uzun müddet devam edecek bir mukavele imzalamıştır;. İlk çevire- ceği filmin ismi (Matiere a Scandal)- dır. ve Karol Lombarla Fernan — Ora- vey'in rolleri vardır . Mervin, Holivudun en meşhur sahne vazılarındandır. (Ben bir pranga kaça: Gıyım) filminden sonra şöhreti büsbü tün artmıştır. Yeni şirketindeki vaziye- ti çok iyidir. Serbest çalışacaktır. Yaptığı filmler Goöldvin şirketi tara- fından dağıtılacaktır. Bir aralık Me: nin şirketin başıma geçeceği rivayeti de | çıkmışsa da, bu bizzat kenklisi tarafın- dan tekzip olunmuştur. Goldvin Şirketinin sahne vazı Karl Teml istifasını vermiştir. Tayyare taklak attı v Ve, yerinde uyuklayan tayyareci boşluğa lırladı Oldü mü ? Hayır ! Kaliforniyatla, âaskeri tayyare karar- gühmna mensup tayyareci (Con V. Tey- lor) çok garip bir kaza geçirmiş ve ka: zadan harika kabilinden kurtulmuştur Con, talim uçuşları yaparken derii bir uykuya dalmış. Onun uyuduğunun farkında olmıyan pilot, yere inerken ar- kadaşlarına bir meharet göstermek içi: tayyareye taklak attırmak istemiş.. O turduğu yere bağlı olmıyan Teylor, b taklak neticesi tayyareden dışarıya fır lamış... Ancak, tayyare yere inldikten sonr: gaybubetinin farkına varılmış. Cesedi aranacağı sırada genç tayyareci, tayya re meydanına çıkagelmiş. Şen bir - ta. vırla uykuya daldığını, pilotun: taklaki atacağından haberi olmadığını, birden- bire boşluğa atılınca gözlerini açtığını, kendisine geldiğini ve paraşütünü aça rak yere indiğini söylemiş.,