wet VETETSTERECATESE « OA —— 38 İKİNCİKANUN — 1938 ——— - - — Ve YF F UÇ Yean: * Konan Çinili > Melokzad Çinili — (Terrilme ve (Rifbas hakkı mahfusdur) ( ERKEK - RIZ ) — Numara 58 — Hicranın suratına bağırdım : Seni yaşatmamak Oynumun borcu olsun ! Et'âfımdakiıere. Ben zaten ölmüş İf Insanım, diyordum, hiç bir şey m*:;i;u İftira, değil mi, dedim. Pek TÜ y e bo' n.. Seni yaşıtmamak boy- TCU Olsun, Sen benim namü- -8 K l:ylrmr. ben zaten ölmüş bit ina u Ttik ne olursa olsun umurüm- * deği il, İt ti diye cevap verdiğimi ha- Btliyi 4> Yatıştıktan sonra Hadiseyi ka- ,_Wı.lnlmım. Tehdit — maksadile İdim, git kızmiş bulunduğumu söy İ de şu dedim: bunda üç yüz lira alaca- 'ara çezasını — verebilmem TA İstedim vermiyeceğini ve Yeceğini söyledi. Kızdım, vur- - n Benim Vardı. 30 Vp lüı':â İltirasına karşı ben de yalan Örüğ Kendisinden para istedi- ""Hıuı & bununla para cezasını öde- ttüş SÖylememiştim. Bunu bildir- »Hicranın ne yapıp Nü bu parayı temin edece- * Çük * emindim. Çönkü onu gok iyi N bir kadım tanıyordum. Ve da katiyen istemedi- Mevcudiyetimle emindim. felâketlerden kurtardığı- '*miyeceğim için ona böy Yi nası) olup da attığıma e hayret ediyor ve böyle —imı iftira ettiğim için bü- xz% *dan azabı duyüuyordum, İAN& Uzun uzun ifadeler alın- * hu..""'d“m' cebimde cıgara ıı,""*hş Param mevcu değildi, N On%“"lle Beşiktaşa gönderdi- ğın_ tön da kendi mıntakam kara- n d"'El'ek ikametgâha raptet- ıho Bünden Serbest bıraktılar, .ıuu mu,,.ub'"u da Hicranla aramız _n' m'hlnm:t tamamile kesilmiş ol- N“'qu. hıe tesadüf ettiğimiz za- )'ı','hinq h:nmrğ gevirip — geçtik;, İş %“lnı a N gibi hareket ettik. 7'.!::; Yakta diseyi de gazeteci- Yünlış Beçikmediler, Bir kısmı e bir k_ülc:t hadiseye dair Sürü tafsilât yazıldı ve * koj Yeniden kızılca bir kı :Z"'ıı kağ,Pütündüm, biddetleri ya h“t'xı Mmüddet ayrı yaşa- Süre bulamadım. ada &n Çok güzel bir geç kadın Oturmak, an yeni gelmişti. Beyoğ- ?öı kum:ı'_yd-'- Bir müddet onun Üzere evine misalir git- Rizmeteis! Ğ”“iw., ğ:;i"mden ve bir küçük İNlesi a kimsezi yoktu, koca- M ""lmd:_"aıî"l © sırada Avrupada Sötm be a Yolaay ';:.sok Severdi, Üstelik bir andığına pek memnun Müaa ün kadı il Tizaele da N Çok zengin ve ;: t lı::l Gezip eğlenmek si VARZ Gidip eğlesebi EÜZE bir ka h'q““:uî"e Bibse dedikodu — yap- Ü kebi ik Yapmağa başlayın y H:ı €Vde kapalı hh:nııkıyzn q’::cı Tokatliyan, Parko. :;lnbıı Bibi, İstanbulun _uw;?cı Yetlerinde gezip Ü Ve ki *'b_h“*ğı"_:"dme Ve samim; Ev- Beni Ce Mühitlerinde büsbütün M hu öbetü ıq'& bit Susta düşünüyor, SÖRM Z İ h...,,__' tabit bendim, Fa. umurumda değil Karakolda boni ikamelgâha raptettik- fen sonra — serbest bıraktılar Bu hayat bana çok eglenceli geldi ve dertlerimi » itiraf edeyim ki - az zaman- manda unutturu verdi. Bazt akşamlar © dışarı çıkmak istemezse ben duramı- yor, mühakkak barlardan birine gidiyor- dum. Barlatda artistler arasında mlhhq bir sükse yapmıştım. Ancak on sekiz yaşlarında görünen bir gencin her gece çok güzel bir kadınla bara gelişi avuç do lusu para sarfetmesi tabil nazar: dik - katimi celbetmişti. Bara yalnız gelir gelmez bütün artistler hemen etrafımı gçevirdiler, Alâkalarını çektiğim artistler arasın da meşhüur Parisli şantöz Madam Jan Brüyer ve İtalyan artisti Mariya dö Ri- va da vardı, Bu kadın benimle pek faz- la alâkadar oluyondu. Bara ne zaman gitsem bir fırsatını bularak, akrabamdan olan kadına his- settirmeden takılırdı: — Seninle bir akşam buluşmak isti. yorum, derdi... (Devamı var) Moda 4 _röportaıı r g Zümrüd kadifeden bir subars vabu HABER — AKşam nostns Bataklık içind olur mu ? Belediye halin önündeki ba- taklığı kurut- malı, burayı bir çöplük olmaktan kurtarmalıdır dert Balıkpazarından Kerestecilere, ka- dar uzanan dar caddenin, Aynacılar kısmını geçtikten sonra, çamurlu, pis dar yollarında bir müddet daha yürü. yerek eski Yemiş'in önüne vardık. Arkadaşım föto Ali, altı lâstik a « yavkabılart yüzünden yağlı çamurlar üzerinde kaydıkça mütemadiyen söy- len'yor, bir taraftan da koluma asıla- rağ koendini düşmekten koruyordu. Yemişin önüne, yan! Kercetecilere varır varmaz, yol birdenbire genişle - di. Fakat önümüzde öyle bir manzara belirdi ki, deminki berbad cadde bu. radan herhaâlde daha iyi idi. Şimdi sebze hâli olan meyvü hâli- nin önünde, resimde de göreceksiniz, berbat bir bataklık duruyordu. Şehrin her tarafına buradan sebze taşıyan a- rabaların, atların ve insanların, önü- müzdeki müthiş çamurda, hem içeri © girerken, hem de İçerden çıkarken iki kere dalmak mecburiyotinde - kaldık- ları anlaşılıyordu. Bu hakikaten in nılacak bir iş değildi. O kadar ki, ci- vardaki dükkünetlara sorüp da müs - bet cevab alıncaya kadar, ben bile hâlin başka bir kapısı olacağını tah. min etmiştim. Fakat o sırada cadde- den geçen ve beni görünce yanıma ge len eski mektep hocalarımdan çok sev- diğim bir zat: — Yaz yaz, hom bu bir şey değil, yeni meyva hâlinin kapıst da ayni vaziyette bir bataklıktır... Deyince, şaşkınlıktan adetâ küçük | dilimi yutuyordum... Birkaç tane de boş yük ârabası bu çamurlar arasına girmiş, iş almak |. çin nöbet bekliyordu. Bataklığın hemen yanıbaşında yan, Eyüb - Keresteciler otobüslerinin du- rak yeri vardı. Burada da 4-5 oto - büsün sıraya girdiği görülüyordu. Ali bir taraftah resim alırken, bir taraftan da otobüsleri göstererek söy- lendi: — Şu medeni vasrtaların yanında bu çamur, cidden yakışmıyor. doğ * ruBul.. Bir arabacıyla konuştum: — Her sabah hale girip çıkarken, bu bataklıktan neler çektiğimiliz bile- mezsiniz, dedi. Ve arkadaşımın, resim alımaya ha: zarlandığını görünce: — Ben belediyeden korkarım, deyip derhal sıvığtı. Önümüzdeki meydancığın çamuru yetmiyormuş gibi, üstelik pislik için- de, çöp yığınları İle istilâ edilmiş ve iğrene kokular saçan, bir hali de var- d — Bunu belediye nasıl görmüyor, olur gey değil, diye düşünerek, ileriye doğrü biraz daha yürüdüm. birkaçı Haberciye yanarken de Rem maktepte okuyan — ve hem portakal satarak günde — 10-16 kürüş kazanıp evine bakan küçük Cemil Yol Üzerinde konüstüğüm bir dük- kân sahibi: »« Gördüğünüz bataklıklar, geçen Keresteciler yangınından sonra oldu, buna neyse diyelim, fakat sebze hâli: nin içi de ayüdi vaziyettedir ki, işte i- şin en garib, en acınacak tarafı bu- dur! Ben konukurken, bizim foto Ali de, başında mektep — kaskoti, soğuktan mösmor olmuş ellerinde, içinde beş on portakal bulunan bir Bepet — taşıyün, 10.12 yaşlarında bir çocukla konuşu- yordu. Yânlarına gittim, ve arkada - şimin çöcüğü göylü Bordüğünü — düy- duüm: — Peki ama, hem mektep, hem de bu iş nasıl olur? Küçük, Alinin yüzüne acı acı bak- te: — Ne yapârsın ağabey, dedi. Ek - mek parası kazanmak lâzım... Ve bir “Bâniye sustuktân sonra devam etti: — Evim, Aksarayda, 42 inci ilko- kulâ gidiyorum. Sabahleyin okur, ak- şaâm mektopten çıkınca, doğru bura- ya gelirim, portakal alır satarım. Bu sefer çocuğa ben sordum: — Peki ama, derslerine ne zaman çalışırsm ? — Geceleri... *«— Bu poörtakalları kaç kuruşu alip kaça satıyorsun ve günde ne kadar para kazanırsın? — Yüz portakala Böksön kuruüş ve- ee aa — BC İstanbul konuşuyor e sebze hali TT Z B riyorum. Sonra tanesini! kırk paradar, satıyorum. Fakat sandıkların içinde 7-8 tane de çürük çıkryor. Yine bin gükür, günde ön on beş kuruş çıkarı- yorum, Dönüşte eve bir kilo ekmek altp gidiyorum ya, bu bana şimdili kâfi... — Baban yok mu senin? — Hayır, çoktan ölmüş. Yalnız bir anam var, o da arasıra çalışır, çama- gıra, tahtaya filân gider, işte oda ki- râsmı, gaz parasımı, bazan da kuru ekmeğimize ilâve edeceğimiz katığı büöylece temin ediyoruz. Fakat çabuk adam olup, bütün eve bakmak, ana- mı çalışmaktan kurtarmak istiyorum. — Kaç yaşmdasın? — Ön. Ve altı yaşrmdanberi, yani dört senedir aynl vaziyette çalışıyo- rum, Küçük, adotü büyük bir adam az- mi Hle konuşuyor, gimdilik bu kadar €ık para kazanmaktan bile memnun olduğunu hissett!riyordu. — Akgam yaklaşıyor, şu elimde ka- lan malları da satayrm, dedi, ve yır- tik paltosunun yakalarını, soğuktan möosmor olmuş kaldirdı — Kirk pi bi... Diye bağıra bağıra yanımızdan u- zaklaştı, gitti. Biçare yavrunun arkasmdan bir müddet bakakaldık. Sonra foto Ali, kolumdan çekerek: — Haydi gidelim, dedi: Yeni meyva hâline doğru ilerledik. HABERCİ Istanbul radyosu 18,30: Plâkla dans musikisl. 18,45: Bözsüz Türk musikisi, 19: Konferans Ali Kâmi Akyüz: (Çocuk terbiyesi). 19,30: Beyoğlu Halkevi gösterit kolu tarafından bir temsil, (Bir kavuk devrildi). 19: Borsa haberleri. 20: Necmeddin Rıza ye arkadaşları tara « fından Türk müsikisi ve halk şarkıla- rı. 20,80: Hava raporu. 20,38: Ömer Riza Doğrül tarafından arabca söy - lev, 20/45: Bayan Muzaffer Güler ve arkadaşları tarafından Türk musiki- si ve halk şarkıları. (Saat ayarı.) 21, 15: Orkestra: Verdi: La forza del des tino uvertur. 2 — Çayköveki: Romans 3 — Bellini; Norma fantezi, 4 — Çay- kovski: Vales, 5 — Şubert: der van- derer, 22,15: Ajans haberleri, 22,30: Plâkla sololar, opera ve öperet pança» ları 22,50: Son haberler ve ertesi günün ı;rognmı. 28: Son. BÜKREŞ: 18: Romen havaları. 20,10: Keman konseri. 20,35: Plâkla opera, 23,10: Plâkla müzik. BUDAPEŞTE: 18,35: Sigan orkestrası. 20,80: G- peradan temsil, 23,25: Plâk. 2405: Caxband, BERLİN! 18: Piyano könseri. 19: Hafif mti » zik, 21: Plâk. 23.30: Hafif müzik ve dan& havaları. ROMA: 20,30: Hafif müzik. 22: Temsil nakli. 24,15: Cazband. VARŞSOVA: 18,15: Küçük arkestra. 1Ö,İÖ: Mü- zik, 20: Temsil. 20,30: Dans plâkları. 21: Senfanik konset,