14 Ocak 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

' ı*Fğa n;îl-l dört gün içinde arkadaşımın ı%t' Yakından gördük. İtalyanın bomba ( ——— — ; Ör. .F 3 'â;_ı'hit Tansızların hemen her türlü ha“m:la, her türlü mâniayı aşabi- dem " deliğe girip çıkan tankları he- !spahyadali Saı;jfet harb tağyafeİm’nden bln’l..ı.m İspanya: Dünya askerleri için N Üyeet S A mükemmel bir vitrin ! “ Rusya , İtalya ve Fransa yeni toplarını ve tayyarelerini orada tecrübe ediyorlar , Esrarengiz bir makineli tüfek - Cumhuryetçil kullandığı bu er, Franko ordusunun acayip tüfeğin aksamını bulup çelirene mükâ'at vereceklermiş! Y ÂŞLICA bir Fransız muhabiriyle TMehn Nai iîidiyorum ğ kapalı bir Reno otomobilinin içinde Sarsrla sarsıla Guadalajara cephesine doğru ilerliyoruz. Arkadaşım he- fmen bütün Fransızlar gibi harpten anlıyor. Onun top seslerine karışan . Hüt şiddetleniyor, diyor ve sonra düşünceli düşünceli ilâve ediyor: — Burası dünya askerleri için mükemmel bir vitrin!. , i'“kâ n?l'kadaşımm fikrine iştirak ediyorum. Modern harp silâhlarına tecrübe “vı!mf Yermek bakımından İspanya harbi şimdiye kadar eşine rastlanmamış bir  Frasızların her deliğe rkîfhşım ve ben tamanı dört gün ğ bilimizle harbi adım adım takip _erkâmharbiyeıine mensup mü- | bir binbaşı olduğunu öğrendim.. Üğer dde Rusyanın harp tayyarelerinin g: evletlerinkine pek faik olduğunu eleri de bunlardan hiç aşağı kal- D w, . ©* dört nalla giden süyari küv- Ğeîl_dıha çabuk varıyor. rr?fg“ makineli tülek 'v'khdşo Ordusunun elinde Çekoslo- M Yapıldığı söylenen öyle bir ma- tüfek var ki, tıpkı.bir patiska'yır: ; Muş gibi garip, fasılasız bir sadâ H%uh’ü;r ve şimdiye kadar malüm ma Süyor eklerden çok daha seri kurşun din ;” Bu makineli tüfeklerden biri- Verij veya aksamını getirene han ::;:dhüyük nakdi mükâfata tama- aşım harp sahalarında epeyce ta ise de ona ait bir vida bile bulma | t“lülıı Vaffak olamadı. klı ae Bazetecisi olarak elime veri- ;(çgk') 1 düĞen istifade ederek bu %mhueh tüfeklerini tatbikatta Dertiej oıîsfdüğüm manzara tüyler ür- di Suğu kadar da hayret vericiy- %A;h:umîkineli tüfeklerde işitmeğe h“hıı_h “İ_“muz tak, tak, tak sesi yok. Seş %?;::.0 fasılasız, feryat gibi bir Mm&iueli tüfekleri bir sehpa üze- t_üfeğı ::ln"lii da lüzum yok., Aaker Yor “:;l'llddayıyor ve hem - yürü- ediyor, <atazam Müferezelerden müteşek- ! e_..ıümrlarırıa ilk defa Guadala- X ei € rastladım. Asilerin e- mirw."i ol;dan müteşekkil topçu .P"nkoı-, Uğu söyleniyor. Gene - x * girip çıkan lankları rini hiç bozmadan bombalarını büyük bir isabetle atarak dönüp gene ayni sı- ra ile uzaklaştılar. Bunları âyni şekil- de tertip edilmiş iki grup daha takip etti. Bomba tayyarelerinin üstünde, ha vada, ufak benekler halinde dövüş tay yareleri görülüyordu. Bunlar bomba tayyarelerini müdafaa için tıpkı birer kartal gibi etrafı köllryorlardı;. Tayyare defi topları bunlara hiç bir şey yapama mıştı. : t Frankonun piyadeleri siperlerinden çıkarak hücuma geçtikleri vakit hükü- met kuvvetleri çoktân Titata başlamış bulunyordu. . Ön sallatında İtalyan müfrezelerinin bulunduğu Franko piyadeleri - (Çek) mitralyözleri sayesitide — pek süratle ilerliyorlardı. Makineli tüfeği taşıyan nefer onu kalçasına dayıyor ve eğik bir vaziyette hem yürüyor, hem ateş edi- yordu. Onu beş ,altr, tephane neferi ta- kip ediyor, makineli tüfek neferi vuru- lunca bunlardan biri hemen onun yerini alıyordu. Muc'zeler yaratan Fransız tankları Bu hücumda asileri durduran hükü- met kuvvetlerinin elindeki fransız tank ları lomuşutr. Renout fabrikası tarafın- dan yapıldığını tahmin ettiğim ve Mou guttes diye tanılan bu küçük tanklar â- deta mucize yaratıyordu. Piyade kuv- vetlerinin içine dalan ön beş, yirmi tank ortalığı darmadağın edivermişti. Bu tanklar süvari ile kryas kabul etmiye- cek kadar sür'atli. . — Bu tnakların harpte mühim bir rolü- nü daha gördük. Bütün yollar ve bil- hassa köprüler asiler tarafından siste - matik bir şekilde tahrip edilmiş, kam - yon, âaraba gibi vasıtalarla nakliyat im- kânsız bir hale girmişti. Soevyet gazetelerinin İspanyada harp muhabirliğini yapan tanım- miş Sovyet ediplerinden İlya Eh- renburgun intibalarının bir iki gün evvel yazmıştık. Bugün de, İspan- ya harp sahalarını dolaşan meşhur bir Ingiliz gazetecisinin müşahe- delerini naklediyoruz: Bu yollanda Fransız tanklarının her türlü nakliyatı kolaylıkla başardıklarını gördük, Bombaların açtıkları çukurlar umu- mi harpte garp cephesinde gördükle- rimden çok daha büyüktü. Bu çukur - lar üç kadem kadar derinlikte ve altı kadem kutrunda idi. Buna rağmen tanklar yollarına devamda hi; zorluk çekmiyorlardı. Üç gün devam eden şiddetli harpte tek bir at veya katıra tesadüf etmedim.. Her şey makineleştirilmişti. İspanya harbi artık süvarinin tarihe karıştığını göstermektedir. Hükümet ordusunda eşine tesadüf edilemiyecek derecede mükemmel Sov- yet tayyareleri var. Benim konuştuğum pilotların hepsi Rustu. Buna mukabil İtalyan Savoia- bomba tayyareleri de pek mükemmel.. Eski bir harp pilotu olrak söyliyebilirim ki bunlar inanılmı- yacak kadar isabetli bomba atışı yapa- biliyorlar. Rusların bomba tayyareleri pek büyük. Kanatları içine yerleştiril - miş üç dizel motöryle mücehhez olan bu tayyareler pilot. ve makinistlerden maada 43 asekr taşıyorlar. Bu tayyare- lerin üstündeki yazılar Rus harfleriyle yazılmış. Bunuları hiç faaliyette gör- medim , |Dövüş tayyareleri Tayyarecilik bakımından İspanyada tesadüf ettiğim en mükemmel şey ,Sov- yetlerin bir kişilik dövüş tayyaresi. Bu tayyareleri harp sahasında cok gördüm. Bunlar tek satıhlıdır ve saatte 300 mil sür'atleri var. Onların dalma ve ma- nevra kabiliyetlerine şaşmamak kabil değil, ükümet ordusu büu tayyarelerden çök istifade ediyor. Madridi bombala- yna . Frankoya mensuüp İtalyan tayyare- leri işlerini bitirir. bitirmez selâmeti kaçmakta buluyorlar. Çünkü bir tek u- fak Sovyet tayyaresi sırasına göre önü ne üç bomba tayyaresini katip kovala- yabiliyor. Dört küçük Sovyet harp tay- yaresinin iki kocaman İtalyan bomba tayyaresini kovalayıp kaçırdığını gö- zümle gördüm, Sovyet tayyareleri bom- ba tayyarelerine akla gelebilecek her istikametten hücum ediyorlar, onlara belki yüz muhtelif istikametten ateş e- h :dldr K larerar Hatıralarını anlatan CEYMS NOBODİ Entellicens Servisin en meşhür casuslarından gene öÖkseye yakalanmıştı; Yüzbaşı TEFRİKA NO: . 4 ! yumruğunu hızla masaya vurarak bağırdı OÖtel sahibesi evrakımı zabitin önüne koydu. Herif te birer birer hepsini tet- kike koyuldu. Bir hata, bir eksik bul- mak için âdeta çırpınıyordu, fakat bir şey bulamadı. Sıra umumi valinin im- zasiyle verilmiş olan vesikaya gelince, şaşırdı. Dönüp bana baktı: — Nerr Gott!.. diye söylendi, Şüphe ile beni süzerken sordu : — ÜUmumi vali ile aran pek iyi gali- ba? Bu tasdiki ne suretle elde ettin?. Madam Stentraet gülmeğe başladı ve alaycı bir eda ile benim yerime cevap verdi: — Bunu bizzat umumi valiye sorarsa nız daha iyi olmaz mı?. Zabit fena halde kızdı. Bağırdı: — Size sormuyorum.. Benimle alay etmek cesaretini size kim verdi? . — Bugün ne kadar sinirlisiniz yüzbaşı Eberlin... Halbuki her zaman şaka etme me müsaade ederdiniz. — Ben vazife halinde hiç şaka mem, — Baş üstüne efendim bir daha böyle bir kusur işlemem. Şimdi mademki va zife başmdasınız, sizden bir yardım rica — Nedir, söyleyin Yüzbaşı yumuşamıştı, sordu: — Fakat bilmem ki, siz yapabilir mi iste / siniz? O kadar kolay bir iş değil.. — Benim için zor olan bir iş yoktur! — Evet, fakat... — Fakatı ne? — Salâhiyetiniz belki kâfi değildir. Yüzbaşınım guüruru iyice tahrik edil miş, damarına basılmıştı. Hiddetle söy lendi: — Koca Brükselin zabıta işlerine ne zaret eden yalnız benim... Salahiyetim her şey için kâfidir. Bunu iyi bil... Kurnaz kadım Alman zabitini tam is tediği hale getirmişti.. Hemen çevap ver di: — Bilmez olurmuyum efedim? Tered diyorlaridı. Söylendiğine göre, Sovyet tayyare - lerinde pilot tarafından kolaylıkla kul- lantlabilen tam altı tane makineli tüfek vardır. Bu müthiş harp silâhlarını yerde iken görmek kısmet olmadı , Frankocuların arasında Alman tay - yâare müfrezeleri var. Fakat bunlar Sovyelterin yanında sönük kalıyorlar. İspanyollar arasında bir hayli Amerikan .ve Felemenk pilotları olduğu halde hiç bir İngilize tesadüf etmedim. İtalyan pilotlarına hududun her iki tarafında da tesadüf olunuyor. İtalyadan kovu - lanlra hükümet tarafındalar, Faşistler ise bittabi Franko tarafında.. Harap Reno otomobilimizle Madride geldiğimiz vakit Fransız meslektaşrm benden ayrıldı ve ayrılırken de: — Bu bizim iş trpkı bir iskambil oyu nuna başlnamadan evvel her oyuncunun elindeki kâğıtları görmek gibi bir şey, dedi. Z 22222 Önuün bu buluşu pek hoşuma gitti... Dünyanın bütün harp heveslisi mil- letleri en yeni silâhlarını İspanyada tec rübe ediyorlar. Bunun sonu İspanya için ne olacak tahmin edilemez. dütümü mazur ğörün... Mesele şu: Deli kanlının evrakını gördünüz, hepsi yo lunda... — Evet, sonra? — İşte bu delikanlıyı hizmetime al mak istiyordum. Bizim serşem Von La er biliyorsunuz ki, ayağından yaralandı Bu adam onun yerine çalışabilir. Fakat hapishaneye girebilmesi için - müsaade alması lâzım... Yüzbaşı cevap vermedi. Tereddüt e der gibi görünüyordu. Otel sahibi kadın tekrar manevraya başlamak lüzumunu hissetti: : — Maamafih eğer bu müsaadeyi si zin vermeniz salâhiyetiniz dahilinde de. ğilse israr etmiyorum; Sonra benim yü zümden cezalanmanızı doğrusu istemem Yüzbaşı yine ökseye yakalanmıştı. Yumruğunu hızla masaya 'vurarak ba ğırdı: * VA — Beni cezalandırmamk mı? Sen di ' yörsün kadın, beni'- cezalandıracak a dam daha dünyaya gelmemiştir. — Ondan ben de eminim; fakat... — Fâkatı, makatı yok, bu böyle., — Ben demek istiyordum kil!.. — Siz budalaca lâflar söylemekten başka bir şey yapmıyorsunuz. Salâhiye timo lup olmadığını size ispat etmek i çin istediğiniz müsaadeyi şimdi derhal Kadıncağız sevinçle sevap- verdi: — Teşerkür ederim, yüzbaşı... Yüzbaşı cebinden bir kart dö vizit çı karıp arkasına bir kaç satır karaladık tan sonra bana uzatarak: — Bü kart, dedi. Muvakkat bir mü saade- vesikasıdır. Bugün öğleden son ra Berlemon sokağındaki büroma ielip müuavinim yüzbaşı Bergama veya polis komiseri Pinkofa bu kartı gösterirsen sana daimf bir vesika verirler. Kadını fendi, erkefi yenmiş, Alman zabiti iki büyük hatâ işlemişti, düşman casusuna mühim bir vesika vermekle kalmamış, bir casus tgkiîâtmda çalışanı ları isimleri bile meçhuhl kalmak lâ zımken muavinlerinin isimlerin' de ifşa edivermişti. vE S Böyle vaziyetli bu nevi hataların acı sı çabuk çekilir, yüzbaşı Eberlin bu gaf larından dolayı sonradan her halde epi dövünmkş olacaktır. Büyük bir yardımcı içki Ertesi sabah, daimi vesikam cebim- de olduğu halde Sen Jil hapishanesine giderek müessesenin müdürü yüzbaşı Staynmanın yanına çıktım. Beni_gıyet iyi karşıladı: y — Dostum yüzbaşı Eberlin bana siz den bahsetti, sizin itimat edilebilir bir adam olduğunuzu söylüyor. Onu utan- dırmayacağınızı Uumarım. 'Tabit derhal atılarak teşekkür ettim, bana her hususta — güvenebileceklerini söyledim. Bunun üzerine bana hapis- hanenin dahilt nizamnamesini “okudu, benim - yani garsönun - anlayabileceği şekilde bu nizamnameyi izah etti, Son ra baş garlliyana beni tanıttı. Ârtık işe başlayabilirdim. * (Devamı var) t 4 : ':l;çu t'hurıun emrinde çalışan İtalyan S.'ç,,y At Ve tayyare müfrezeleri | küme ”t t | i.%"hr:îm"ıed ve pilotları hü- | d:'ı'ü“î?da Bıda döyüşüyor. Yalnız son © döyücl Meslektaşlarımın İspanya - * umb_a layyarelerin'n Üşe ; %ğı nı:cn“bl kuüvvetleri hakkında e hi İk Söarağ n an ğ Nu Ti .'“em hrl' Acçtıklarını görüyorum. A Tifh ; tf'h"P eden ltşlyanların ll“'v*diyom deri ibaret olduğunu tah h t ) Te| '.Fnafu, Yle yaptıklarr bir Bücüm t Bi e kadar Bitkin bir vaziye- u tal Yanla bıq FIN meşhur Sovoia S 4 bom- t vi 'âq'm kunr Ükümet kuvvetlerinin Biş hş © kadar bozdu. Bu tam ı,î"*l TP hücumu idi. Italyan Bkaç ? Mra nfikia göründü - şiAş M ; Wand 2 hedeflerine varmışlar- İ desi sıralarını ve şekille Haberin deniz ve macera Yomanı: 54 Yazan: Ali Rıza Seyfi büklüm oturmuş, varasının acısile inliyordu, in- sanın ona dokunmağa yüreği * dayanmazdı. Bu- nunla beraber o kimseden merhamet dilenmiyor, bir şey beklemiyor, kendisine yapılacak şeyi pek iyt anlaımış görünüyordu. Bir aralık büyük bir Ööfkeye kapılmış göfündü, parmağını çevresine sallayarak lânetler ettikten sonra kaptana dön- dü: . — İkimiz de, sen de, ben de öleceğiz, Blak; lâkin bir Allah varsa bütün benim günahlarımı sana yazacak, seni yüz binlerce günahkârın ve kötünün cezalarile kıvrandıracaktır! Göm beni:; ister buzlara, ister kara toprağa göm; lâkin be- nim hayalim her saat, hergün, her karanlık ge- ce seni titretmek için başında — duracaktır. Gün gelecek ki, beni gömdüğün yerden çıkarabilmek, canımr geri vermek için milyonlar vermeğe razı olacaksıin.. Fakat o vâakit sana ne kul, ne Allah acıyacaktir.. Bu bedhaht adam için içimde keskin bir sızı duydum. Bir şey söylemek için elimi kaptanın o- muzuna koydum, lâkin o bana yüzünü çevirdiği vakit bir öfke mecnunu halindeydi. Kan bürü- müş gözleri önünde tek söz söylemedim. Alnın- dan büyük ter damlaları iniyor, şapkası karların üzerine düşmüş bulunuyordu. Üç dört gemici hız- la çalışarak kar kümesi içinde büyük bir çukur açtılar, bu sağ bir adamım buzlar içinde ve ken- di gözünün önünde açılan mezarı İdi! Titriyerek uzaklaştım. Lâkin bulünduğum yerde gözümü bu uğursuz tablodan bir türlü çe- virememekte idim. Birdenbire gemicilerin yaralı Amerikalıyı tuttuklarını, yuvarlaya yuvarlaya götürüp çuku- run İçine yerleştirdiklerini, sonra üstüne kürek kürek kar yığmağa başladıklarını gördüm! Bedbaht adam yattığı yerden, dışarı firla- ımış gözlerle, bu amellyeye bakıyordu.. Her tara- fi karla kapanıp da dısarıda yalnız başı kalınca Ayle keskin. korkunç bir çığlık attı ki, kutup ge- cesinin ıssızlığı ve sessizliği içinde dakikalarca buz dağları arasında akisler yantı... Ş Artık ülümün soğuk perdesi her şeyin üstü- ne İnmişti, İşlerini bitirmiş olan gemiciler kazma kürek Joerini yavaşca alıp hayaletler gibi deniz kenarın dan indiler. Kaptan Blak birkaç dakika önce ken. disine o büyük lâneti ederek ölen adamın mezarı başından ayrılamıyor gibiydi. Şimdi bir kar yığı. nı haline gelmiş mezarın yanında başı açık ve yalniz duruyordu. Gözleri, çabucak donan ve buz kırpımntıları şekline giren yığına dikilmişti. Ve orada dürürken uzak büzlü tepelerden bağka bir ruh daha yaradanımma yükseliyormuş gibi, yürekler parçalayıcı bir feryat daha İişitil- di. Acı, açlık, korku ile dolu feryat da tepeden te- peye, dereden dereye, yamaçtan. yamaca çarpa çarpa işitilmez oldu.. Anladım, madenlerden atı. lan talisizlerden biri daha ölüyor, yahut ölen bir dost ve belki de bir kardeş cesedi üzerinde iİnli- yordu. _ Kaptan Blak bu feryadı duyunca yüreğinden vurulmuş gibi baştan aşağıya kadar titredi ve kendini topladı. â * * * " * . * . " " * " & | Ertesi gün akşama kadar aşağıki kör. fezde büyük bir gidip gelme, bir iş gürültüsü var. dı, Güneş batacağıina yakın doöktor Osbart odama büyük bir haberle geldi: — Adamlarımızla aramızda çıkan bu gürül- tü yaptığımız plAânları altüst etti. Bu kışı burada geçirmeği düşünüyorduk; şimdi ise bü olamaya- cak.Çünkü adamlarımız bu buz ve kar memleke. tinde işsiz kaldıkça bir takım uygunsuzluklar SAi Y b İ J N eli el0 üü e Si b g he Leumlük L — M SÜÜ d

Bu sayıdan diğer sayfalar: