kullanmak E VİNDEKİ hizmetçiye veya uşa- Ba sessizce iş gördürten, anların w*ma. isyan etmesine imkân ver- vür 1 kimseler için: “Adam kullanma- in biliyor” derler. Bu hünerin ehli olan ve eaT hizmetlerine aldıkları kadınlara çak eklere, kendileri ile onlar arasında büyük, aşılmaz bir fark olduğu ka- ouuım- daha doğrusu imanını aşılarlar. hakaret etmezler; bilâkis, iyi —umhme_löswirlu. Fakat kendilerinin aımnğ“llü. müsavat beklemenin bir ha. “acağını sezdirirler. “Adam kul- TMasını &a A IT%'?,“"": hayvanlarla bir değildirler. T %Nmn evinin elendisi veya hanı- (& di Ta - Mirabeau'nun romanında ol- |H Bibi &a yer” * : “Bu armut çürümüş, al da Y demez. Haysiyetleri korunur, |Bi li y İstirahat saatlerine hürmet e- ,_d;h'?u-!umndm fazla bir zahmmet is- Üele Zaman bir bahşiş veya tatlı bir B Tatırları almır. Fakat “adam kül- iştlar dalma başka bir Smıftan, adi |i yükseliyor ,_:""ın olduklarını unutmazlar; iyi (l -Dün Ankaradan şehrimize gelen ma- bir Bşikâr 'ıi arlamı , bîı:'_" edeyim ki “adam kullanmasını imkap Fitselerin lerdi kuvvetini inkâra ki hm":’mu. Fakat yine itiraf edeyim Gi » Cadam — kullanmasını bilen” a- _aflhn nefret ederim. Onlar hizmet- D üü? Bözlerini bağlıyor: onlara tesa- İ dn,m:îhîn veya tabiatin bir cilvesile vaziyetten üstününü tasavvur Ettirmi; * Dek âla Tmiyorlar; onlara aşağılık'larını Mkauımnu bir hal diye kabul et- Yüktek / Gemektir. Onlarda insanm en VÜ bi hissini, azami müsavata tema- Ni ssini körletmişler demektir. Öine ne demektir? Bir adama ha çaç themmiyet telkin etmek, onu da- Ü ni haklar istemeğe sevketmek q,_:gn? Ben adam kullanmasını bil- İti " onları gımartanları, onlara hal |İ| %dahyükrd:birhale geçmek Ne y Aaypgyalan söyliyeyim? hizmetlerindeki &-. YA Çayet kötü muamele edenleri %""m kullanmasını bilenlere” tercih nummı'nc olmazsa onlar adamlarını Tükgay AYAN - ettirirler ve bu - türetle : İstemeğe sevkederler. ae Nurullah ATAÇ Et nakliye ta.g 1Cretleri İYe tarafından indirildi Aı:;:h"!_llırdı fark yok bir tarattan et ve ekmek fi- umı: ["“_kün olduğu kadar indiril - Tinizdie Hapicilirken, diğer taraftan şeh- 'atlarda hazı indirmeler tevlit & na:'f’bivler almmaktadır. Bu a- Mbebi opi arında mühim bir yükselme » ON makliye ücretleri indirilmiş- bi hılu,:ı €N nakliyatı işinin mütcah- saplar şirketi — şimdiye && oluna ada £$ EŞE bi kuruş tenzilâtla 26 ve &- darnfkk“—'lğ)'uk bir indirme ile nü ind; t tesbit edilmiştir. * TMenin et fiatlarında bir de İndiey OİMYACAğI - bilinmekt 'qum nq BT cın nakliyat üc- W m fiatları yükseltme- rîm' yapılmıştır. Vülki $on zamanlarda et ğ—* h,::ıl"_ Geçen sene bu mevsime N’;u:. fiatları kiloda beş ve &- M _%""kıım, pahalı bulun - sebeb clarak —Karade- | İfetmaların kasaplık imkân bırakmaması B bilen” kimselerin evinde çalı- |B adamlar oldukça iyi yer, iyi giyer, (l bilinen,, evlerde hizmetçiler ve ; ERSEDİE Gayrimübadil bonoları Falz getiren tahvillerle değiştirilecek Bu vaziyette bonoların fiatları ijlâmata nazaran hükümet gâyri müba- üdil bonolarının yeni alacağı şekil hak- skında esaslı tetkikler yapmaktadır. Ma- |iliye vekâletinde bu işle meşgul olun- gmağa başlanmıştır. Vekâletin çalışma- 2fu söylenmektedir. Fakat bu tebdilir iğyüzde ne miktar bir esas üzerinden ya- igprlacağı malüm değildir. Muhakkak o- İftebdil mevzubahs değildir. Yeni şeklin faydası, gayrimübadille İHayyen bir faiz getiren, ayni zamAnda $? #herhangi bir zamanda itfası mukarrer olan bir tahvile kavuşmaları olacaktır. i#Bunun içindir ki mali mahafilde gayri İHmübadil boroları hararetle alınmakta. ipdir. Dayanabilen ve vaziyeti gören iğtayrimübadiller de bonoları satmaya işyanaşmamaktadırlar, Fakat daynamı - iyan bono sahipleri fiatların bu kadar vükselişini dahi kâfi görerek ellerinde- t ci bonoları satmaktadırlar, Her gün pi- İlyasada yüz bin bononun satıldığı gö- rülmektedir. Bilhassa İzmirden külli- retli miktarda bono zelmektedir. i Sinop vapuru kurtarıldı Geçenlerde Ereğlide karay oturan Türk şilepçilik şirketinin Sinop vapuru günlerce süren mesaiden sonra kurtarıl- muştır. Gemi kurtarma - şirketi bu — vapurun yüzdürülmesi için kaza mahalline iki mo- tör pomp göndermişti. Bunlar geminin suyunu boşaltmışlar, dalgıçlar da yara- larını kapatmışlardır. Bundan sonra va- pur kendi kendine yüzmüştür. Sinop vapuru kendi vesaitiyle İstanbu- la gelmektedir. Hlk mekiep şehadet- namesi ticareti! Küçükpazarda oturan Nuri isminde bir genç dün zabıtaya müracat etmiş, Hüsamettin isminde birisinin kendis! ne bir ilk mektep şehadetnamesini te- min edeceğini söyliyerek İki ay evvel dokuz lirasını dolandırdığını iddia et. miştir. Hüsamettin hakkında tahkikata baş lanmıştır. yıkamak itiyadı vardı Hamamlarda bir saatten fazla kalmak yasak edilecek mi ? Terkos bahalı olduğu için hamamlar birer birer kapanıyor. Halkın ise hamamda fazla kalıp çamaşırını bile orada E Belediye halk hamam- ları açmak istiyor Kısa bir müddet terkos suyu ile işle- rini çevirmeyi tecrübe eden İstanbul ha- müamları, nihayet bu suyla bu değirme- nin dönmiyeceğini görerek kapanmıya başlamışlardır. Hamamcılar cemiyetin - den aldığımız malümala nazaran, kısa bir müddet içinde şehrimizde yedi ha- mam kapanmıştır. Bu şekil, yani terkos- taki pahalılık ve halkım hamamda şim- diki şekilde bol su sarfiyle yıkanma iti- yadı baki kaldıkça diğer hamamların tutunmasına da imkân görülmemekte - dir. Kırkçeşme sularının birtakım mikrop- ları ihtiva ettiği meselesi ortaya çıklık- tan sonra — belediye, şehir ı;.ımhnde Kirkçeşme suyunu kesmiş ve harnamlar- Sabri Esadın konferansı X Universite psikolo & ji döçenti Sabri Esat dün Eminönü Hal - l kevinde terbiye ve ruhiyata — dair bir * konferans - vermiştir. Konferançsı, ter. biye kaidelerini tes « bit ederken — tecrübi çocuk ruhiyatı hak- kında tarihi bir mu- kaddeme — yaptıktan Sabri Esat sonra, bu gür.en ileri memleketlerde bile terbiyeyi bir - sanat olarak telâkki edenlerle ilmi pedazoji ta raftarlarının mücadelelerinden bahset . ve her iki tarafın iddialarındaki ha- kikati belirterek terbiyenin nasıl muza- af bir tecrübe sayesinde mükemmeliyete vüsıl olacağını göstermiştir. Samatyada bulunan Gaz tenekeleri Evvelki gün Samatya sahillerinde bu- hinan ve kaçak olmasından şüphe edilen gaz tenekelerinin Neft Sendikat şirketi- ne ait olduğu anlaşılmıştır. Bu şirkete ait Ankara motörü 500 te- neke gazi İzmire götürürken fırtınaya tutulmuş ve batmamak için hamulesi bulunan bütün tenekeleri denize atmış- tır. Sular, bu tenekelerden bir. kısmını Samatya sahiline atmıştır. Şimdiye kadar 347 teneke toplanmıştır. Bunların hepsi gaz ile doludür. İşte bir kaçakçılık bu- Tunmadığı anlaşıldığı için tenekelerin sa hibi olan şirkete teslim edilmesine ka- rar verilmiştir. — Yüksek Leniz Ticaret Mektebi mezun'arı cemiyeti kuruluyor Yüksek deniz ticaret mektebi mezun- ları bir cemiyet kurmaya karar vermiş- lerdir. y Bunun için ayın on altıncı günü sant 14 de Halkevinde bir köngre yapılacak- tır. Cemiyeti kurmak için çalışanlar, kendi mekteplerinden mezun bütün ar- kadaşların bugünkü köngrede buunma- ları için tedbir almaktadırlar. da bu suyun kullarılması yasak edil. mişti. Şimdi şehrin bir kısım halkı, ya- ni surların dışında bulunan Eyüb kaza- isiyle surun içinde bulunan Fatih kısım ahalisi Kırkçeşme sü- ve o civarda bulunan ha- SInın yunu içmekte mamlar da Kırkçeşme suyunu — kullan- maktadır. Oralardaki bu vaziyetin neka- dar devam edeceği bilinmemekle beraber şehrin diğer tarallarındaki hamamlar yalnız terkos kullanabilmektedirler. Bu hamamlara terkos tam tarife üzerinden verilmektedir. Halbuki bizde bilhassa kadınlardan sabah erkenden hamama girip yemeğini de orada yiyen ve bir gü- zel uyku çektikten sonra bazan çamaşı- rını da yıkadıktan sonra akşam üzeri ha mamdan çıkanlar çoktur. Buna mukabil alman paranın miktarı otuz kuruşu geç- memektedir. Bizde nedense erkek ha- mamları pahalı, kadın hamamları çok U cuzdur. Aksine olarak, erkekler hamam- da en fazla bir saat, kadınlar ise en az üç saat kalırlar. Şu vaziyetler karçısında Hamamcılar cemiyeti dahiliye vekâletine müracaat ederek terkosun kendilerine beşte bir fi- atiyle verilmesini temenni etmişlerdir. 'Terkos belediyeye mülhak bir idare ol- duğundan geri kalan kısmın da, halkın temizliği bakımından belediyece tediye -» sini istemektedirler. Belediye bütçesi ise böyle bir şeye imkân bırakmadığından ancak bir metre mikâbı suyun L1 kuruş- tan verilmesi ve üst tarafının şehir büt- çesinden ödenecek prim ile karşılanması için şehir meclisine bir teklif yapılacak- tır. Ancak hamamcılar suyun hamamda sarfı işi serbest oldukça 11 kuruştan da. hi su istihlâkini mümkün görmemekte p dirler. Hamamcılar buna karşı bir tedbir dü- şünmektedirler: hamamın her kısmına sa atler asmak ve bir saatten fazla yıkan - mayr menetmek... Bu taksili hamamla- rın bugün için en münasip şekil olacağı kanaati vardır. Belediye ise, hamamcıların bu işte a- yak diremeleri takdirinde halk hamam - larr açmak kararındadır. Esasen bütün bu neviden hamamlar, Operatör Cemnilin şehreminliği zamanında Ayvansaray, Ka sımpaşa gibi şehrin fakir halkı fazla o- lan semtlerinde İnça olunmuştu. Şimdi bazısı temizlik işleri hayvanlarının arpa anbarı olan, bazıları metrük bulunan bu hamamlardan icabında istifade mümkün görülmektedir. Diyarbakır - Cizre demiryolu inşaatı İrak hükümetiyle yaprlan anlaşma mucibince Diyarbakırdan Cizreye kadar *uzanarak oradan İrak demiryoluyla bir- leşecek olan hattın, birinci kilemetreden kırk ikinci kilometreye kadar olan kıs mr inşa halinde bulunmaktadır. Hattın altmışıncı kilometreye kadar olan kıs mında inşaat da şubat başında başlıya caktır. Geri kalan kısmın ise henüz - etüdleri yapılmaktadır. —— TCERDE: ÜNİVERSİTE rektörü dün hükuk fa- kültesi son sınıf talebelerine bir çay ziya- foti vermiştir. * Bazı semtlerde geceleri sırt hamallığı yapıldığı görülmüştür. — Belediye bunun men'ini alâkadarlara bildirmiştir. * Belediye, tefliş esnasında pis oldukla- rı görülen ahçı, lokanla ve buna mümasi! yerlerin derhal seddedilebilmesi için tali- malnamede değişiklik yapacaktır. * Türkiye, Efgan, İran ve İrak arasında tanzim edilen ademi tecavüz müuahedesi- nin tasdikino dalr kanun lâyihası Meclisin bugünkü toplantısında görüşülecektir. * Yenl bromz on paralıkların basılma- HL sına bir aya kadar başlanacaktır. Ön pa- | ralıklar eski beş ve ön kuruşlukların hali- | tasından yapılacaklir. Miktarı 160 milyon olacaklır. *« Topkapı sarayı — müzesinde yeni bir | salon açılacaktır. Buradar 16 mcı asırdan | 10 üuncu asır nihayetllne kadar dört asır- lık zamana alt Türk elişleri teşhir edilecek tir. * Vilâyel hulzıssıhlia. — meelisi dün vali vetili Hüdatnin baskanlığında tonlanmış, vilâyetin sılılı! vaziyeli etrafında görüşül- müştür. Valide hanının boşaltılması mese- lesi de tetkik edilmiştir. * Denizbank umum! heyeti ilk defa ola- rak buşün saat 14 de toplanacaklır. * Uludağda kaybolan — kayakçı Süley- manın cesedi donmuş bir halde bulunmuş tur. Dağcıların ilk kurbanı Süleyman bu- gön merasimle gömülecektir. * Belediye köprü — başındaki dört ku- lübeyi yıktırmağa karar — vermiştir. Bun- dan başka Galatada ziraat bankasının ö- nündeki yaya kaldırımı da daha genişleti- lecektir. * 1937 yılı içinde Muğlaya 16 bin kilo balık gelmiş ve istihlâk edilmiştir. Balık- lar Köyceğiz dalyanlle — civarından gel miştir, KURUN'da Yeni terimler SIM US, kültür hayatımızda — sessiz sadasız Başlayan inkılâp hareketin. den bahsediyor: İlk okullardaki — ilim ve fen derslerine ait terimler öz lürkçeye çev rilmektedir. Kültür bakanlığı — her derste katlanılacak terimleri ayrı ayrı birer bros şür halinde baslırmış, öğretmenlere dağıl. mıştır. Asım Us, diyor kiz “Güneş Dil teorisi iki yıldanberi fenni ve ilmi metodlar ile Türk dilinin zengin- liğini, genişliğini Isbat için uğraşıyordu. Bu ilk savaş bittikten — sonra daha ziyade pratik olan bir safhaya girdi; Yani ikinel adım olarak mektep hayatında kullanılan ilim ve fen terimlerini milllleştirmek işine kendini verdi. Bu terimlerin bir — kısmınt Öztürk kaynaklarına göre kurdu, bir kıs« mının da Türk aslından geldiklerini mey- dana çıkardı. t Hakikaten (Gütbetik)te çok doğru olarak denildiği gibi Türk dilinde her fikri, her yanksadı ifadeye küfi söz vardır. — Mesela bunların saklı ve kapalı bulundukları kö- şelere nüfuz ederek açığa çıkarmak ve bu sözleri siyantifik — bir metod ile kontrol ederek Türk Him Alemine mal edebilmek- tir ki Dil Türk Kurumunun bu defa yaptığı da budur.,, *“Terimlerin bir kısımı ilk — bakışta bus günkü Türk nesline yabancı — gibi görü- nür. Meselâ fransızca (abstrait) kelimesi karşılığı olarak (abstre), gene fransızcâ f(axiom) yerine akslom, (alllage) yerine (alişam), (balance) yerine (balans), (exer elce) yerine (ekzey), (are) yerine (arB), (formule yerine (formül) — kelimelerinin kullanılmış olduğu sörülünce belki biraz yadırganır, Fakat bu türlü kullanış şekil. lerinin kabul edildiği hakkındaki irzahlar (Gütbetik) te okununca o kelimelere kare şı ruhlarda duyülan yabancılık — derhal kaybolur, Hülâsa: Yeni terimler yapılırken bazı kelimeler osmanlıcadan hiç değişiklik ol madan, olduğa gibi alınmıştır. Çünkü bu keltmelerin aslı öztürkçe olduğu Güneş Dil teorisi ile yapılan koöntrol — neticesinde anlaşılmıştır: (Cebir) gibi, bazı kelimeler * türkçe köklerden alınarak yeniden yapıle mıştır; (Çarparı) gibi, bazılarının karşı Tığtı eski Türk köklerinde bulunarak aynen dilimize geçirilmiştir: (Asal) gibi. Ğ Şimdiye kadar ecnebl dilinden sandığı- mız bazı kelimeler de bakikatte — türkçe olduğu anlaşılmış, osmanlıcası bırakılarak =.th| kabul ölünmüüştür: " (aritmelik), İlk okul, orta ökul dersleri için hazırla- nan terimler bundan sonra yüksek tahsil dersleri için de tamamlandığı — takdirde artık Türk dilinin hudutlarını çizecek o0- lan büyük lögatin tertibine de başlanabi- lecektir. * Demek istiyoruz ki dil yolunda başla- yan büyük inkılfip Atatürkün yüksek yar. dımları ile ve muvaffakiyetle devam et mektedir.,, CUMHURIYET” de Neşter altında şarkı söyliyen adam ANADA'da bir varyete artistinin baca- ğt kesilirken şarkı söylediğini hatır- lalan M. Turhan Tan, işkence allında can verdikleri strada kahkaha savuran, cellât- larile eğlenen insanların pek çok olduğumu söylüyor ve bazı tarihi vakalar sıralıyor: “Kanunl Sultan Süleymanın son yılla- rında Budin valisi Aslan paşa — boğulmak üzere collâda verilmişti. Fakat iriyarı ve çok kuvvetli olduğundan cellât, onu boğ- makta güçlük çekti. Aslan paşa da bu va- ziyelte gülmek ihtiyacını duyduz — İrvme (acele etme), dedi, ellerini iyi kullan, Benim boğazım çelebi boynu değil- dir. Muhkem bas!., 1639 da Dördüncü Muradın Diyarbakır- da öldürttüğü şeyh Mahmudun evvelâ bü- tün oynakları kırılacak ve bu suretle ölü- mü işkenceli olacaklı. Cellât onun parmak mafsallarını kırmakla işe — başladı. Ölüm mabkümü fıkır fıkır gülüyordu; * — Yavaş ol ağa, diyordu, hünerini gös- ter, İversen belki eksik iş görürsün, kırıl- mamış kemik bırakırsın. Fransanın şarkta elçilik yapan filozof- larından Cont de Coubineau da Asya Din- leri ve Felsefesi adlı eserinde Babilerden hahsederken şu salırlârı yazıyor: *Sokaklarda zinelre vurulmuş bir sürü masumlar gördüm. Bunların çıplak vücut- ları yarık yarıktı ve her yarığa bir yanar mum diklimişti. Fakat ölüme — mahkâm masumlar küçük bir inilti çıkarmıyorlar- dı, Beliğ bir lisan ve ferih — bir eda ile şiirler okuyarak mezarlarına doğru yürü- yorlardı. Bütün bu soğuk vakıalara rağmen işin Karip olduğu da muhakkaktır. Fakat dok- tor Charcot adlı âlim, ilk bakışta inanıl- maz gibi görünen bu haletlerin marazi bir analgösle'den ibaret olduğunu söylüyor. Onun salâhiyetli bir lisan ve bir sürü mi- salle anlattığına göre acı duyma kabiliye- tinin marazi — olarak sönmesi — kuüvvetli hytörie'den ileri gelmektedir ve bu keyfi- £Lüljen saylayı çevirinz)