14 Ocak 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B.N. ÖL — Jİl: Orta yaşlısınız. Yaşınız büyük bir ihti- malle 3540 dır. Boyunuz uzun olmak ge- rek. Zayıfsınız. Yazınızdan maddi vaziye- tinizin bozuk olduğunu anlıyorum, Belki yeni bir İş peşindesiniz. Şimdiye kadar muvaffak olabileceğiniz işleri değil, kâr getirdiğini zannetliğiniz işleri tercih etti- niz. Başkasının muvaffak olduğu bir işte verkesin Mmuvaffak olmasına imkân yok- tur. Sizin için en kâr getirici iş, en çok rauvalfak olacağınız iştir. Şimdi de büyük addettiğiniz bir iş takip elmekle olduğunu- za göre tavsiyem, tam zamanında yapılı- yor demektir. Sirz, inkişafi normal şerait- le uzun müddet istiyen bir iş ile iştigal etmezseniz daha doğru olur. —a Öik Beyoğlu * C. $. Y: Haklısınız, gönderdiğiniz mektup şüp- helerinizin yerinde olduğunu — anlatıyor. 'Yazı sahibinin size anlattıklarında samimi olduğuna ben İnanamıyorum. Onunla mü- nasebeltinin pek eskidenberi — olmadığını ve meselâ bir senenin içinde bulunduğu- nu da tahmin ediyorum. Mektup sahibi, münasebetlerinde, düşünce ve zevklerinde fazla mütehavvildir.Hâdiseleri de yakından takip ederek hükmünüzü bizzat veriniz. —3ğ — Madiköy - Alev: Genç, ince yapılı, hassas, zeki ve el iş- lerine çok iyi kabiliyetli, alışmadığı şey- lerde, yeni olan işlerde bidayette muka- vim, İşlerin harict şekillerine de İfinayı bilir, intizamdan hoşlanır. — Yalnız biraz alıngan. Tabiatinın esası uysal olmakla be raber üzerinde fazla durduğu, haklı veya baksız ehemmiyet vermiş olduğu vakalar- da bunların istediği gibi — olmamasından çabuk sinirlenir. Şahsına ait — meseleleri düşünceleri saklamasını bilir. Faal, hissi meselelere bilhassa alâkalı. 11-12-937 den | evelden başlayan bir değişiklik göze çar- [ pıyor, bü tabavvül, gönderilen — Imzalar aslına uygun ise muhakkaktır. İstenilen bir şeyi olmuş veya sizlerde bir sükünet başlamış, memnuniyet veya ümit verici bir hâdise cereyan elmiş veya başlamıştır. Acaba bu nedir? Tahlile devam etmek üze- re cevabınızı bektemekteyim. — 287 - Kuzguncuk Tti Ek: Genç, örla boylu, orla — bünyeli. Ameli işlere iyi bir kahiliyetiniz var. Bu kabili- yetiniz daha (azla inkişala çok müsaitlir. Bir işin teferrüatına bazan dikkat noksan- hğı görünüyor. İşleri usulü dairesinde kı- saltmasımı bilir ve bu suretle vakitlen ka- zanabilirsiniz. Bu kabiliyet bir zekâ İşi- dir ve esasen zekâ itibarile de kuüvvetlisi- niz. Görülebilen en mühim kusur: İşlere, hareketlere neticeyi düşünmeden başlama- nızdır. İddiakâr olmağa da — istidadınız vardır, — 988 — V. A. B. 1561: Çok genç, el işlerine kabiliyeti henüz inkişaf etmemiş, yaptığını tekrar gözden geçirmeğe alışmamış olduğu için işlerin | teferrüntında eksik veya kusur bulmak mümkün Tulumlu olmağa, ketum davran- mağa çok mütemayil ve müstalt. Bu ilti- barla bu kabiliyetlerinin İnkişafına çalış- ması ehemmiyetle şayanı tavsiyedir. Zor işlerden korkmaz. Biraz inatçı görünüyor, fakat bu inatçılık, bir işe, bir kimseye a- lıştığı veya yorgun bulunduğu tamanlarda kaybolmaklta veya pek çok azalmaktadır. Dikkat kabiliyetinin çoğaltılması da şaya- nı tavsiyedir. Yeni işlerde başkalarını tak- lit etmeğe mütemayil bulunması da düzel- lilmelidir. j - 28309 - Kuzguncuk Tek İff1:: Boyunuz orla veya orladan Biraz uzun- Profesör Sanerk Grafoloji ve Grafometri tirir. Cevapları veren müÜtehassısı söyliyebilirim, bazı hususlardan yaşınızın 25-30 arasında olabileceğini tahmin eder- ken diğer taraftan bunun daha fazla öla- bileceği neticesine vardım. Elimde başka yazılarınızın bulunmaması kat'i bir — şey söylemekliğime iİmkân bırakmadı. Alışma- dığınız İşlerde karar vermekte aceleci de- Bilsiniz. Faal bir tabiatıniz — vardır. Aile bağınız kuvetlidir. Hayalta istediklerinizin henüz tam derecesinde tahakkukunu gör- memiş bulunuyorsunuz, Fikirlerinizde, ka- rarlarınızda musırsıntız, tabiaten bu gibi sahalarda mütehakkim bir — karakteriniz vardır, ihtiraslan pek hoşlanmazsınız, ne yapacağınızı evvelâ tayin eder ve sonra tatbika geçersiniz. — Fikirlerinizde fazla ısrardan hayattâ — zararlar gördüğünüzü tahmin ediyorum. Sizin, 111 Ek. ve VAA.B. 1561 hakkındaki lahlillerim — hakkındaki düşüncelerinizi yazarsanız diğer mütalea- larımı da söylerim. — 290 — B.Ş.T.A.$: Yaşınız 20 ecivarındadır. Boyuünuz kısa olmak gerek. Durgüun bir — ğgençsiniz. Bu kadar durgunlukla hayatta muvaffak olma nız çok güçtür. Faal ve çevik bir karak- ter iktisap etmeniz İâzımdır. Harici işlere alâkasızlık, bugünün adamına yakışmaz. — 291 — Üsküdar 36 C. — Düşünce, zevk ve kararlarında herkese | benzemiyen bir karakler, buğün bu nevi hareketlerinde kendine göre bir ayrılık. tan ve huüsüsiyet vücuda getirmekten hoş. lanır. Böyle bir karakter, iyi kullanıldığı takdirde faydalı bilgilere ve buluşlara im- kân verebilir. Gösterişten hoşlanır ve mu. hitinizde temayüz etmek istersiniz. Faali. yet itibarile pek iİleri derecede değilsiniz. Zekisiniz, az zahmet, çok netice almak tabiatınıza daha çok uygundur. Bir şeyin sonu, tabil olarak onun neticesi icap eden yeri değil, netlcesi lâzım geldiğini düşün. düğünüz noktasıdır. Bu hal, bazı işlerini. zZin yarım kalması ihtimallerini batıra ge. YNO AĞA A AA zi BN GS A 202 KAHRAMAN KIZ EYVAHİ,. VAY KÖR YAY. .. DÜMEN/MİZ BOZULD üŞ TAYYAREDE MA SIKILDA [&3_&;2& SİMDİ ? * Te WATFDİEN Z İ(BANA BAK SilYO İçok AMAD L ÇU YNi YANI B UÇU SŞUM İDİ ... ANLATA Bi? OKEKEHRAMAN KIZ 203 — — Size, Annais'i ancak ben geti rebilirim. Trankaveli de benden başka hiç kimse öldüremez. Yalnız onları bu labileyim... — Bu sizi alâkadar edecek bir iş tir mösyö! Bu gsöz Sen Priyaka af edildiğini gösterdi. Bunun üzerine derin bir ne — Bu sabahtan itibaren faaliyete geçeceğim. Rişliyö hemen müdahale etti: — Hayır bu işe ancak salr günün den itibaren başlarsmız. — O zamana kadar ne yapayım monsenyör? —- Bana, sadık ve kuvvetli on kişi bulun. Bunlar müsellâh ve her şeye hazır olmalıdırlar, ayni zamanda dü rüst, seri ve sessiz bunlar bana pazar tmda bulunacaklar. — Bu adamları hulacağım mon senyör. — Adamlarmızla beraber pazar tesi sabahı Lomnjumoda hazır bulunacak sınız. Orada, size göndereceğim bir a damla emirlerimi alacaksmız. Bu beş yüz altınlık çeki alın ve veznedarima uğrayın. Şimdi gidin ve pazartesi gü nüne kadar gözükmeyin. Rişliyö tarafından odaya kilitlen miş olan Raskasla Korinyan, en kor kunç düşüncelere dalmışlardı. Sen Pri yakm, Kardinala hiyanetlerini ispat edeceğine emindiler. Kendilerine ne şekilde bir ölüm ha zırlandığmı bilemiyorlardı. Fakat, şu nu söylemek lâzımdır ki, bu teferrüat onları tamamiyle lâkayıd bırakıyordu Netice itibariyle Zehir, kama veya da Tağaçı ayni şeyle neticeleniyordu. Korinyan hıçkırıryordu: — Fakat ben hiyanet etmedim ki... Raskas da hiç bozmadan yüksek sesle bağırıyordu — Ya ben? Sanki ben hiyanet mi ettim ? — Mahzen dışında ne yaptınız? — Ya siz mahzen içinde ne yaptı nız? Rahip bağırdı: — Siz Trankavelle uyuşmak istiyor dunuz! — Hâlâ sarhoşsunuz, betbaht ra hip! Münakaşanın uzamasma — lüzum yoktu. Korinyan düşmanmım üzerine atıldı. Raskas onun hücumunu gördü Her zaman olduğu gibi, meşhur ma nevrasınmı hazırladı, ve büyük bir isa bet ve ustalıkla rahihin midesine indi , Bunun üzerine rahip de yere düştü ve midesini iki eliyle uğuşturarak ağlama ga başladı. Yandaki odada gürültü dü yuldu. Korinyan birdenbire ıstırabını unu tarak ayağa fırladı ve mırıldandı: — Dikkat!... Geliyorlar. Kaprı açıldı ve peder - Jozef içeriye girdi. Raskas ayağa kalkmağa muvaf fak oldu ve eliyle kaşını uğuştururken Korinyan da midesini uğuşturuyordu. Peder Jozef gülümsiyereke sordu — Burada ne yapıyorsunuz? Peder Jozefin tebessiüimü iki casusu dehşet içinde bıraktı. Peder Jozef devam etti: — Haydi, kendinizi toplayın beni karkmayın. Beni dinleyin: Size verile cek gizli bir vazife var. İkiniz de bu akşam manastıra gelip beni görün! — Saat kaçta muhterem peder? — Bize haber verilecek. Bu kapı dan çıkarsınız, bu kapıyı görüyor mu sunuz? Baş rahip onlara girmiş oldukları kapmın karşısında bulunan bir kapıyı gösteriyordu. Kısa bir süküttan sonra ilâve etti: — Bu geceki kabahatlerinizin af fedilmesini istiyorsanız, sakım unutma yın. Bu sözler üzerine peder Jozef onla ı:! tîuııin eden bir jest yaparak çıkıp - İki betbaht düşünceli bir tavırla bi ribirlerine baktılar ve ikisi de sapsarı kesilmiş oalduklarmı gördüler. Peder Jozefin jestlerini iyi tanıdıkları anlaşı- İryordu. Tatlı bir söz, dostça jestler ve itimad vaadi onları dehşet içinde br- raktı. Derhal biribirlerine bakıştılar ve biraz evvelki düşmanlıklariyle şimdiki dostlukları arasımda, mutavassrt tavır takınmağa lizum görmeden tatlı bir tavırla söze başladılar: — Sevgili küçük Raskasçığım,va ad edilen bu vazife hakında ne düşünü yorsunuz? — İyi kalbli — Korinyancığım, bu randevuya, gitmiyeceğim İşte düşün düğüm şey! — Ben de öyle! Benim de o kor kunç höecrede çürümeğe hiç de niye tim yok! — Dikkat etmek, her şeye hazır olmak lâzım Korinyan. Buradan çı kınca kardinala bir kaç hatırı sayılır hizmette bulunmak işin içinden çıkma- nın yolunu buluruz. — Fakat, hemen çıksak ne olur? — Bize beklememiz söylendi, Ko rinyan, Üstelik muhterem baş rahip, buradan çıkarken kapıyı da kilitledi. Korinyan peder Jozefin kendilerine gösterdiği kapıyı işaret ederek sordu: — Fakat, buradan cıksak ne o lür? Raskas cevap verdi: -— Bu kapı gizli bir merdivene açı ınyor! Bahse girerim ki, Ruayal mey danma çıkan bu kapı iyice kilitlidir. Va Raskas, bu sözlerle beraber der hal bu merdivene atıldı ve bir atı son r&, çehresi iyice Sararmış olduğu hal de geriye döndü. Bu dolambaçlı taş merdiven, binanın meydana nazır kIS mına açılan bir kapı ile nihayetleniyor du ve Raskasın tahmini veçhile, bu ka pı iyice kapali idi. Küçük Raskas rahibe bakarak bo ğuk bir sesle: — Kardinalm elindeyiz, dedi. Ve korkunç el açılmağa razı olmazsa, canıi mızi kurtaramayız. atler dehşet ve heyecan verici bir ağif lıkla biribirlerini takip ediyordu. RaâS kasla Korinyan, artık birihirlerine hiç bir şey söylemiyorlardı. Binanın bin bir gürültüsü, kulaklarına gayet hafif birer seda halinde geliyordu. Üstelik açlık da hissetmeğe başlıyorlardı. Akşama doğru Korinyan nihayet — sordu: — Bizi acaba burada açlık ve SU zulktan öldürecekler mi dersin? Raskas ümidsizliğin tevlid ettiği lâkayıd bir tavırla cevap verdi — Zannetmem!.. Yavaş yavaş, karanlık etrafı sard! İki betbaht biribirlerine yaklaşmışlar dı. Saatler daha ağır ağır geçmeğ? başladı. g K Her halde, nerede ise gece yarıs! olacaktı, İki mahpusun girtlağında SÜ suzluk yanğınlar uyandırıyo tyordu. AçlI ğa gelince, bunu hissetmiyorlardı. Bulundukları vaziyetin dehşeti DİF çok — hassasiyetlerini çıldı ve elinde meşale buluran bir h8 deme içeriye girdi. Koltuklarma gÜ mülmüş olan Raskasla Korinyan, zul metlerinde rahatsız edilmiş baykublf' j gibi hayret ve dehşet 'çinde yer den fırladılar. Maamafih hademef” derhal tanıdılar. Bu, bir çok defalaf — bahşiş verdikleri iyi kalbli ihtiyar DİF hademeydi. Onlara bakarak gayet tef Ir bir tavırla gülümsiyordu. İki casuk 4 — b BENİM LK VE SÖON , Birdenbire dairelere nazır olan kapi * —

Bu sayıdan diğer sayfalar: