-X « BN Öl— İfİ: Orta yaşlısınız. Yaşınız büyük bir ihti- malle 35440 dır. Boyunuz uzun olmak ge- rek. Zayıfsınız. Yazınızdan maddi vaziye- tintzin bozuk olduğunu anlıyorum. Belki yeni bir iş peşindesiniz. — Şimdiye kadar | muvalfak olabileceğiniz işleri değil, kâr getirdiğini zannetliğiniz işleri tercih etti- niz. Başkasının muvaffak olduğu bir işte verkesin muvaffak olmasına imkân yok- tur. Sizin için en kür gelirici iş, en çok mauvatfak olacağınız iştir. Şimdi de büyük addetliğiniz bir iş taktp etmekte olduğunu- 2a göre tavsiyem, tam zamanında yapılı- | yör Gemektir. Siz, inkişafi normal şeratt- | le uzun müddet istiyen bir iş ile iştiğal | etmezseniz daha doğru olur. —-245 — Beyoğlu - C. $. Y: Haklısınız, gönderdiğiniz mektup şüp- belerinizin yerinde olduğunu — anlatıyor. Yazı sahibinin size anlattıklarında samimi olduğuna ben inanamıyorum. Onunla mü- nasebetinin pek eskidenberi — olmadığım ve meselâ bir senenin içinde bulunduğu- nu da tahbmin ediyorum. Mektup sahibi, münasebetlerinde, düşünce ve zevklerinde fatla mütehavvildir.Hâdiseleri de yakından takip ederek hükmünüzü bizzal veriniz. -238 — Kadiköy - Alev: Genc, ince yapılı, hassas, rzeki ve €) tş- lerine çok iyi kabiliyetli, alışmadığı şey- lerde, yeni olan işlerde bidayetle muka- vim, İşlerin barlct şekillerine de Hinayı bilir, intizamdan hoşlanır. — Yalnız biraz alıngan. Tabistinin esası uysal olmakla be raber üzerinde fazla durduğu, baklı veya haksız ehemmiyet vermiş olduğu vakalar. da bunların istediği gibi — olmamasından çabuak sinirlenir. Şahsına alt — meseleleri Güşünceleri saklamasımı bilir. Faal, hissi meselelere bilhassa alâkalı. 11-12-087 den veye daha doğrusu bu tarihlen evelden başlayan bir değişiklik göze çar- | Söyliyebilirim, bi pıyor, bu tabavvül, gönderilen — imzalar aslına uygun İse muhakkaktır. İstenilen bir şeyi olmuş veya sizlerde bir sükünet başlamış, memnuniyet — veya ümlit verici bir hâdise cereyan etmiş veya başlamıştır. Acaba bu nedir? Tahlile devam etmek Üze- re cevabınızı bektemek teyim, -37 - Kazguncuk 1T11 Bk: Genç, örta boylu, örla — bünyeli. Amell şlere iyi bir kahiliyetinir var, Bu kabili: yetiniz daha fazla tnkişala müsaittir. Bir işin teferrüatına bazan dikkat noksan- hğı görünüyor. İşleri usulâ dalresinde kı- saltmasını bilir ve bu suretle vakiltten ka- zanabilirsiniz. Bu kabiliyet bir xekâ işi- dir ve esasen zekâ itibarile de kavvetlisi- niz. Görülebilen en mühim Husur: İşlere, hareketlere neticeyi düşünmeden başlama- nızdır. İddlakâr olmağa da — istidadınız vardır. — 288 — V. A. B. 1561: Cok genç, el İşlerine kabiliyeti henlz inkişaf etmemiş, yaptığını tekrar gözden geçirmeğe alışmamış olduğu için işlerin teferrüatinda eksik veya kusur bulmak mümkün Tutamlu olmafa, ketum davran- mağn çok mütemeayil ve müctalt. Bu tti barla bu kabiliyetlerinin Inkişafına galış- ması ehemmiyetle şayanı tavsiyedir. Zor işlerden korkmaz. Birat faatçı görünüyor, fakat bu inditçilik, bir işe, bir kimteye a lışlığı veya yorgun bulunduğa tamanlarda kaybolmakta veya pek çok azatmaktadır. Dikkat kabiliyetinin çoğaltılması da şaya- nı tavsiyedir. Yeni işlerde başkalarım tak- Ht etmeğe mütemayil bulunması da düzel- tilmelldir. — 239 - Kuzguncuk Tek 111:: t sAaMERR AA A M LA e 202 KAÂHRANAN KIZ — — Size; Annais'i ancak ben geti | rebilirim. Trankaveli de benden başka hiç kimse öldüremez. Yalnız onları bu labileyim... — Bu sizi alâkadar edecek bir iş tir mösyöl! Bu söz Sen Priyaka af edildiğini gösterdi. Bunun Üzerine derin bir ne fes alarak mırıldandı: — Bu sabahtan itibaren faaliyete geçeceğim. Rişliyö hemen müdahale etti: — Hayır bu işe ancak sah günün den itibaren başlarsmız. — Ö zamana kadar ne yapayım mönsenyör? »— Bana, sadık ve kuvvetli on kişi bulun. Bunlar müsellâh ve her şeye hazır olmalıdırlar, ayni zamanda dü rüst, seri ve sessiz bunlar bana pazar tesi sabahı lâzımdır. Sizin emriniz al tında bulunacaklar. — Bu adamları bulacağım mon senyör. nüne kadar gözükmeyin. Rişliyö tarafından odaya kilitlen miş olan Raskasla Korinyan, en kor kunç düşüncelere dalmışlardı. Sen Pri yakın, Kardinala hiyanetlerini ispat edeceğine emindiler, Kendilerine ne şekilde hir ölüm ha zarlandığını bilemiyorlardı. Fakat, şu Üat onları tamamiyle lâkayıd bırakıyordu Netice itibariyle Zehir, kama veya da Tağaçı ayni şeyle neticeleniyordu. nu söylemek lâzımdir ki, bu te! Korinyan hıçkırıyordu: Ki — Fakat ben hiyanet etmedim — Adamlarmızla beraber pazar tesi sabahı Lonjumoda hazır bulunacak sınız. Orada, size gündereceğim bir a damla emirlerimi alacaksmız. Bu beş yüz altınlık çeki alın ve veznedarıma uğrayın. Şimdi gidin ve pazartesi gü sesle bağırıyordu ettim ? Razlras da hiç bozmadan yüksek — Ya ben? Sanki ben hiyanet mi Cevapları veren Profesör Sanerk Grafoloji ve Grafometri mütehassşısı hususlardan yaşınızın 25-30 mrasında olabileceğini tahmin eder- ken diğer taraftan butun daha fazla öle- bileceği neticesine vardım. Elimde başka Fi bulunmaması kat'i bir — şey emekliğime imkön bırakmadı. Alışma- dığınız İşlerde karar vermekte âaceleci de- gildaiz. Faal bir tabistimniz — vardır. Alle bağınız kuvetlidir. Hayalta istediklerinizin henüz tam derecesinde tahakkakunu göre memiş bulunuyorsunuz, Fikirlerinizde, ka- rYarlarınızda musırsımnız, tabiaten bu gibi sahalarda mütebakkim bir — karakteriniz vardır, ihtirastan pek hoşlanmazsınız, ne ağınızı evvelü layin edef ve sonra tatbika geçersiniz. — Pikirlerinizde fazla isrardan hayatta — zararlar gördüğünüzü orum. Sizia, 111 Ek. ve VLAR. Taki Tahlillerim — hakkındaki döşüncelerinizi yazarsanız diğer mütnlen- larımı da söylerim —290 — BE VA: Yaşınıt 20 civarındadır. Boyunuz kısa olmak gerek. Durgun bir — gençsiniz. Bu kadar durgunlukla hayatta muvaffak ölma nız çok güçtür. Fasl ve çevik bir. karak- ter iktisap etmeniz Mamdır. Harlel iştere alâkasızlık, bugünün adamına yakışmaz, — 201 « Üskitdar 86 C. — Düşünce, zevk ve kararlarında herkese benzemiyen bir karakter, bugün bu nevi hareketlerinde kendine göre bir ayrılık. tan ve hususiyet vücüda getirmekten haş. lanır, Böyle bir karakter, iyl kullanıldığı takdirde faydalı bilgilere ve buluşlara im- kân verebilir. Gösterişten hoşlanır ve mu. hitinizde temayöz etmek istersiniz. Faali, yet ilibarile pek ileri derecede değilsiniz. Zekisiniz, az zahmet, çok metice almak tablatırıza daba çok uygundur. Bir şeyin sonu, tabil olarak omun neticesi icap eden yeri değil, neticesi lüzım geldiğini düşün. düğünür noktasıdır. Bu hal, barı işlerini. zin yarım kalması ihtimallerini hatıra ge. tirir. BANA BAK ŞİLYO KABILSIN ? YANI BU BENİM ilkK VE :çN UÇUSUM İ ANLATABiL-? KAHHRAMAN KIİZ 203 ——— ——— — ——— —— —— fedilmesini istiyorsanız, sakın unutma Bu sözler üzerine peder Jozef anla — Mahzen dışında ne yaptınız? — Ya siz mahzen içinde ne yaptı nız? Rahip bağırdı: dunuz! — Siz Trankavelle uyuşmak istiyor — Hâüâlkâ sarhoşsumuz, betbaht ra lüzum Her zaman olduğu gibi, meşbur ma nevrasını hazırladı, ve büyük bir isa bet ve ustalıkla rahihin midesine indi Bunun üzerine rahip de yere düştü ve midesini iki eliyle uğuşturarak ağlama gü başladı. Yandaki odada gürültü dü Korinyan birdenbire ıstırabımı unu dehşet içinde bıraktı. Peder Jozef devam etti: tarak ayağa fırladı ve mırıldandı: Kaprt açıldı ve peder - Jozef içeriye girdi. Raskas ayağa kalkmağa muvaf fak oldu ve eliyle taşını uğuştururken Korinyan da midesini uğuşturuyordu. Peder Jozel gülümaiyereke sordu — Büurada ne yapıyorsunuz? Peder Jozef'n tebessümü İki casusu — Haydi, kendinizi toplayın beni korkmayın. Beni dinleyin: Size verile cek gizli bir vazife var. İkiniz de bu akşam manastıra gelip beni görün! sunuz? — Saat kaçta muhterem peder? — Size haber verilecek. Bu kapı dan çıkaramız, bu kapıyı görüyor müu Baş rahip onlara girmiş oldukları kapının karşısında bulunan bir kapıyı gösteriyordu. Kısa bir süküttan sonra ilâve etti: ! hip! Münakaşanın uzamasına yoktu. Korinyan düşmanmın üÜzerine atıldı. Raskas onun hücumunu gördü yuldu. — Dikkat!... Geliyorlar, — Bu geceki kabahatlerinizin af rı tatmin eden bir jest yaparak çıkıp gitti. İki betbaht düşünceli bir tavırla bi ribirlerine baktılar ve ikisi de sapsarı kesilmiş olduklarmı gördüler. Peder Jozefin jestlerini iyi tanıdıkları anlaşı- Izyordu. Tatlı bir söz, dostça jestler ve itimad vaadi onlarr debhşet içinde br- raktı. Derhal biribirlerine bakıştılar ve biraz evvelki düşmanlıklariyle şimdiki dostlukları arasında, mutavasaıt tavır takınmağa Nizüum görmeden tatlr bir tavırla söze başladılar: — Sevgili küçük Raskasçığım,va ad odilen bu vazife hakında ne düşünü yorsunuz? — İyi kalbli Korinyancığım, bu randevuya gitmiyeceğim İşte düşün düğüm şey! — Ben de öyle! Benim de o kor kunç höcrede çürümeğe hiç de niya tim yok! — Dikkat etmek, her şeye hazır olmak lâzım Korinyan. Buradan çı kınca kardinala bir kaç hatırı sayılır hizmette bulunmak işin içinden çıkma- run yolunu buluruz. — Fakat, hemen çıksak ne olur? — Bize beklememiz söylandi, Ko rinyan, Üstelik muhterem baş rahip, buradan çıkarken kapıyı da kilitledi. Korinyan peder Jozefin kendilerine gösterdiği kapıyı işaret ederek sordu: — Fakat, buradan çıksak ne o lur? Raskas cevap verdi: -— Bu kapı gizli bir merdivene açı 11yor! Bahse girerim ki, Ruayal mey danma çıkan bu kapı iyice kilitlidir. Va Raskas, bu sözlerle beraber der hal bu merdivene atıldı ve bir an son Tâ, çehresi iyice sararmış olduğu hal de geriye döndü. Bu dolambaçlı ta$ merdiven, binanın meydana nazır kıS mana açılan bir kapı ile nihayetleniyor dü ve Reskasın tahmini veçhile, bu ka pt iyice kâpali idi. Küçük Raskas rahibe bakarak bo Buk bir seşle: — Kardinalın elindeyiz, dedi. Ve korkunç el açılmağa razı olmazsa, cani muzı kurtaramayız. Vakit geçiyor, akşam oluyordu. Sa atler dehşet ve heyocan verici bir ağır lıkla biribirlerini takip ediyordu. RâS kasla Karinyan, artık birihirlerine hiç bir şey söylemiyorlardı. Binanın biD bir gürültüsü, kulaklarına gayet hafif birer soda halinde geliyordu. Üstelik açlık da hiasetmeğe başlıyorlardı. Akşama dağru Korinyan nihayet sordu: — Bizi acaba burada açlık ve sü Zzulktan öldürecekler mi dersin? g Raskas ümidsizliğin tevlid gi lâkayıd bir tavırla cevap verdi — Zannetmerti Yavaş yavaş, karanlık etrafı sardi İki betbaht biribirlerine yaklaşmışlar dı. Saatler daba ağır ağır grçmeğ' başladı. Her halde, nerede isd gece yın" olacaktı. İki mahpusun gırtlağında $0 suzluk yanğınlar uyandırıyordu. AçI Za gelince, bunu hissetmiyorlardı. Bulundukları vaziyetin d&hşeti DİF çok hassasiyetlerini — körleştirmişti- Birdenbire dairelere nazır olan kapi * çıldr ve elinde imeşale bulunan bir 5 deme içeriye girdi. Koltuklarına $Ö mülmüş olan Raskasla Korinyan, gl metlerinde rahatsız edilmiş hıykuşı_'r gibi hayret ve dehşet “çinde yerlerit den fırladılar. Masmafih hademeyi derhal tanıdılar. Bu, bir çok defalaf bahşiş verdikleri iyi kalbli ihtiyar hademeydi. Onlara bakarak gayet 4” Te bir tavırla gülümsiyordu. İki casuf