| Resimle Üç silâhşörler ALEXANDRE DUMA'nın Dilenciler kralı ! Çinde birisi ölünce cenazeye gelen lere birer mendil dağıtmak üdettlir. Böylelikle ağlayanlar kendi mendil- lerini kirletmemiş, mendili olmıyan lar da mendilimiz yok diye, ağlama- mak için kendilerini zorlamamış o- hurlar! Fakir tabakaya mensup Çinlinin ölmez dostluğunu kazanmak İsterse- niz ona bir teneke kutu hediye edi- niz. Boş gaz tenekelerinden, biskül tenekelerinden, kumbaradan tutun- da yol çantasına kadar herşeyi yapı- yorlar. Çinlilerin kendilorine göre incelik leri ve nezaketleri vardır. — Meselâ bir Çinli, hizmetinden mMmemnun ol- madığı memurunu onu utandırmıya cak bir bahane bulup koğmak möc- buriyetindedir. Vazifesine nihayet verilecek hükümet memurları için: Bay Çang nakli memuriyet edecek ve yerine Bay Vu gelecektir.., şeklin dî hı_r emir çıkar ve Çang, adi zikre- dilmiyen yeni memuriyetin no oldu- Bunu anlayarak hemeon latifa eder. Çinde dilencilik, açlık ve aefaletin doğurduğu bir hal değil! muntazam ı Baş, diş, nezle, grip, romatizm: ve bütün ağrılarınızı derhal keser. lcabında “ünde 3 kaşe alınabilir isim ve markaya dikkat. 110 ' JAHRAMAN KIZ ——— ——— —— — — İşte rahip kumsandanımız geldi... NY 5i Folu bir (D) Hayır1..bu Araiils değildi. K p aa. Yülelar ariık Çakilmisk 4 Bonasıd, S DAFLanyan, veri ha. VT aBa e ge A, Gayür Vet “DOk 8 <rüden, geçen bu gürip : "/””î <R y BAA ” çti hayrelle lakib c diyor. VE birden| L brre Hadam K Bonasyö ile WAramisi LAHir t gibi oluyor. — No:6 Üç Silühgorlar romanı ile bir- likte verdiğimiz kuponları top- (Jıyıııılıır bu romanı - kitap ha- Tinde kazanacaklardır. | Resimli | Uç Silâhşorlar Bu kuponu kesi saklayınız teşkilâtı olan bir moeslektir. Kalaba- lık yerlerde umumi nüfusun hemen hemen yüzde ikisini dilenciler toşkil eder, Çindeki dilencilerin bir kralı ve birçok da pron&leri vardır. Bütün dilenellik teşkilâtr bunlar tarafın- dan Idara olunur. Ekseriya dilenci- Jerin kazancı çalığıp kazanan ağfaığı sınıfın kazancından daha iyidir. Di- Jenci olmak — İstiyönlerin, dilenci prenslerinden birinin — müsaadesini istihsnl etmesi şarttır. İzinsiz. avuç açanlar, dilenciler — tarafından pek şiddetli cezalara çarpılırlar.. Dilenci lik edeceklerin, bu mesleğin şanına söz getirmiyecek kimseler olmala- rına bilhassa dikkat edilir. GİZİ ce Luvr sarayına girmi lerdirSilahşor ünifor masile teb- i T yanındı gıdğıryq P işte Andolriş A onun ayakları Aibir N de. Rişliyönün fahri- t Taklitlerinden sakınınız. KAHRAMAN KIZ > yt — AA ee — beni hayrette bırakıyor. Halkın, hiss - Ve Korinyan, katırının bütün hıziy- cadele vuku buluyordu. Sonra* sesl€f Geldi ama, Trankavel nerede? Korinyan heyecan ve sevinçle ba- ğgırdi:? — Şimdi neredeyse gelecek. Dikkat edin! Tebdili kıyafet etmiştir. Bir arap atına binmiştir. Üzerinde manto vardır. Raskas olduğunu iddia edecektir... Ka- tiyen dinlemeyin ve yakalayın. Eğer ben burada olmazsam, hii meden onu Kardinâle göl Bu müdet zarfında, Raskas da solu ya soluya Monmartr kapısına gelerek, zabite emirlerini veriyordu: — Herif neredeyse gelecek. Rahip kılığına girmiş olacak ve Korinyan ol- duğunu iddia edecek... Sakın dinleme- yin ve derbal kadinale götürün. Ve Raskas kendi kendine şöyle de- di: — Fakat, şu sefil Korinyandan ni- hayet kurtulmuş olmam da büyük- bir tali eseridir. Bu Montaryol yakalandı- B1 zaman, onu darağacına götürmeden evvel, bilmeden bana yaptığı bu tyilik. ten dolayı ona bir şişe şarap İkram ede- ceğim... Evet, ama, onu, ne diye hemen yakalamağa teşebbüs ptmiyeyim. Dü- ello muallimi burada yakalanırken, ben de, Sen Deni kapısına gider kalfayı tırim, böylelikle Kardinale iki- bişden götürmüş olurum. Bu kararı verdikten ve muhafızlara Korinyanı İyice tarif ettikten — sonra, Raskas, büyük bir sevinçle Sen Deni kap metine atıddı... Bu sırada, Korinyan da, sabırsız- lıkla yerinde iniyor ve Trankavelin yolunu bekliyo: Nihayet, — tekrar Şalenin evine doğru yürümeğe başla- dı ve birdenbire, etrafında göz gerrlirir. uzakta, Monmartr kapısı istikame- tinde. Trankavelle Montaryolun siluet- lerini görür gibi oldu ve kafasına bir yumruk vurarak bağırdı. — Ah! Ne abdalmısım ben! Herif- k deri kaçıracağım! le Monmartr kapısına doğru atılarak, iki siluet oradan rahat, rahat geçerken ©- raya vardı ve ayni zamanda bağırdı ? — Yakalayın onları! Bırakma: Yakalayın! Ne 0?... Bu ne?... Alı mıi oynattınız yahu?... Bırakın ben Bir âsker katırı durdurmuş, diğer aka paça ederek o- Zavallı Ko- rinyan böylelikle bir an içinde yakala. narak muhafızların arasına alındı. Rahip bar bar bağırıyordü: — Canım, ben rahip Korinyanım! Korinyar — Tâ kendisi!... Sıkr tutun herifi kaçmasın ! — Fakat ben Rutbetlânüun adamı- — İyi 'ya bir de sizi onun huzuruna götüreceğiz! Raskas da diğer kapıda ayni akıbete uğramıştı. Kapıya henüz gelmişti - ki, zabih müstehzi bir tavırla sordu: — İsminiz galiba, Raskas... değil mi? — Evet, ve Kardinalin emri muti- bince,.. Fakat gözünü bitiremedi. — Zab'tin emri üzerine, bedbaht Raskas, bir an- da atından İndirildi ve neye uğradığı: ft anlamağa vakit bulamadan. — derhal sems'kı bağlanarak arabaya atıldı. İki casus böylece, ayrı ayrı yollar- dan, Ruayal meydanına — sürüklerdi- ler. geniş salonunda'gidip geli- Üçük gürültülere bile tulak kabartarak mırıldanıyordu: — Göreceksiniz ki, Trankavel, ge- ne elimden kurtu ik.. yor, en Bir koltukta, hareketsiz birisi otu- ruyordu. Bu, peder Jozefti ve kardi- nale şöyle cevap verdi: — Bu Trankavel elimizden kurtul. mxyı:;ı'nıh Fakat sizin sabırsızlığınız yatını hareketleriyle ifade etmesi, meş- ru gözrülebilir. Fakat hâkim, hiç bir hissini göstermemelidir. Kardinal bu teoriyi ” başiyle tâsdik etti. Peder Jozet de sözüne devam etti: — Bir hâkim, dahiyana bir tiyatro artisti olmalıdır. Filip 88 Şampany si- zin portrenizi yaptı. Fakat düşünün ki, ree insan, onu hayalinde yapı- yor. Siz göçüp gittikten sonra, bunu tekrar yapacaklar ve bunun İsmi tarih 'Tabloyu vücuda getiren res- sam değil modeldir. Kardinal, tekrar başiyle tasdik et. tü Sonra, birdenbire bağırdı: — Duyuyor musunuz... Bu defa âr- tık gelen odur! Dışarıdan, boğuk bir gül yT ve çırpınan bir adamın çığlıkları- n: andıran sesler duyülüyordu. Rişli- ya percereye koştu ve kapıdan - giren bir çok muhafız gördü. Bunun üzerine & dye döndü ve sevinçle bağırdı: — Artık yakalandı!. Peder Jozef de, derin bir nefes ala- taki — Şu halde kurtulduk demektir! — Şu kahraman iki adamıma bin altın vereceğim... — Bu cidden fazla, Gayet dirayetli hizmetkâr olan Raskasla — Korinyanı şımartırsınız... Fakat, mademki, Tran- kavel yakalandı, çalınmış olan mektu- bu düşünelim. Bunu, her ne bahasına olursa olsun, ele geçirmeliyir. Bu ada- min her şeyi Hşa etmesi Yâzımdır. Bu- nu asla unutmayın! Bu mektup - gözü- mün önünde yakılmadıkça, haystımı- zın emniyette olduğuna İnarlamarm... Rişliyö soğuk bir tavırla cevap ver- di; — Merak etmeyin: henüz susmayı tamamiyle öğrenmedimse de başkaları- nı söyletmesini bilirim !. Kapının arkasında gürültü, boğuk bir mırıldanma vardı. Adeta bir mü- ğ e HYA ültü geli- dışarıya sıyrıldılar. Benzi yükseldi.. Rişliy gülümsiyor ve BU sesleri dinliyordu! — Yürü... Çabuk... Zabit... Sen DE ni kapısı.. Rutbetlünun — yakalanmal emfini verdiği adam... Bu karmakarışık sesler peder JOfE” fin kulağmma gelince, o da ayağa kalF” tı ve şöyle dedi: — Evet! Ta kendisi! Yakalandı! Rişliyö, büyük masasının önüne © turdu ve derin bir nefes alarak tekrâf” ladı: — Yakalandı! şiEş — Onu hnereye gönderdceksini” Bastiy hapishanesine mi? — Doğru darağacına ! Kapıt açıldı ve ellerinde tüylü o'.P' kalarını tutan, üstleri başları toz S7 de, bir sürü adam, içeriye girdiler ayni zamanda bir mahlük, zabitin hiş bir itişiyle peder Jozefin ayâ' dibine kadar yuvarlandı ve zabit rur bir tavırla bağırdı: ! — İşte Rutbetlü! İşte Trankavel Yere yıkılmış olan mahlük, üstü Şt kan ter içinde, ve burnundan Kaf | aktığı halde yerinden fırladı, bir ?'f;_ kekeledi ve sonra birdenbire zabit€ nerek: —Abdal!t... — AL,, Şuna da.... — Sus! Trankavel nerede? — Trankavel mi? Çıhi.ın'nlî değil, Rutbetlü, bu herifler... — — Süs Raskas!... Atlatın zabit' p Zabit hayretinden dona kalmt vaz'yette kekeledi: T Baslasi . A Reskatmı T kavel. Fakat.... Rişliyö, bütün hayretini zapti” bir halde, sakin bir sesle tekrarla$” — Trankavel nerede? 5 Odadakilerin üzerine Mn:""“ künet çöktü Kardinali iyi ta! yavaşça kapıya doğru çekilerek g atmış — iştef