20 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

$ Ğ;goo -YA*?AH.i.&ÜğL T No. 14 DİSnENMBa, BUR DEBA / BUGORİL MN £ : ÖLDÜRMİYELİMİ, ' £ NE MİKİ DEFRİNE Pi ŞTE BUNDA HAKKIN VAR İMİKİY/ ÖLDÜRMEME | MAN/OLDUN.. ŞİMDİ. MANDA DEDİĞİN DE GORİLİ ÖLDÜRME-İ | mik; İ M1E . SONUNDA ONLA .Wâ” 'NW,. RI ÖLDÜRECEĞİM —. "| | K F'ILŞ KPET VAHŞI © AYNIZA. SONRA L SELAM Ş /,___ . ü li :..ğ_g__ ’ı_;_ B — St İYA DİKKAT EDELİMEİ 'BEN BU GORİLİ YZ EVETİ. HATIRLADIM! BU| S ÇARSA DEFİNEDE -| BiR YERDE GÖR-Ü MİKİNİN DOSTU KAPTA- AÇMIS OLUR | İDUM. AMA b y yk ee WW AFRİKADAN DÖN- — DİĞİ GORl ge) OLACAK ’._-Ö- fT 4 tı2 Tn VGECE HAMAİ FLARDAN 5.ŞİNIN AÇTIKLÂRINI Rı_zşgpim.m' EgH SINDAN KORKU p BURADAKI PERİLERİ DEN KORKUYOR — LARMIS / KAÇMA- KAHRAMAN KITZ z_ahit. dehşet içinde, raporunu birkaç ke- le vyerdi. Raskas da izahatı tamam ha. Her iki izahattan çıkan netice şu Old, : 1 — Trankavel, şüphesiz, Monmartr e?_"î_lnda yakalanmıştı ve neredeyse “irilecekti, figız — Köorinyan, düello üstadının kal tarafından öldürülmüştü... %Nîticede. zavalli zabit, hapsedil- ç :-'lîere karargâha gönderildi. Ras- , “rperde ve Bastiy'e gönderilmesi- !bekledi. Fakat şöyle düşünmekten Serti kalmıyordu: ’ek; I_iercket ki, Korinyan öldü... Be- ki! yqrpuhakika kardinal bir şeyler yazı- bi W Diğer taraftan peder Jozef de Seyler yazıyordu. sliyö, gözlerini tasusa dikerek! — Siz bana Anje'de, büyük bir *“tte bulunmuştunuz, dedi. skas, yerlere kadar eğilmiş oldu- halde düşündü: — Aman yarabbim! Acaba bu mel- Sen Ptiyak: . | H, O zamandanberi, elinizden şelen t Yeyi yaptınız. Bunun için kellenizi Stdinız, fakat.... ğlrm: ıif_ö-îlerl.ı beraber, hademeyi ça- Ter ğ Üzere bir jest yaptı. Peder Jo- Bi _n_“"' elini durdurdu. Yazmış oldu- Üş “Sidr Raskasa uzattı ve şöyle de- Un ki :- Oğlum, Korinyanın mahvolması- aff:a_“"îavelîn yakalanmasını kardi- Md diyor, fakat bu affr hak etmek hl! Iî' Binaenaleyh, bu mektubu, ,.B:ai.h,p' Müuavinine götürün ve Size ve- OĞ Girleri ifa edin. %g,.ıh" çilgin bir sevinç içinde, g, Zefin elini öptü ve bütün hıziy- — a fırladı, Rişliyö hayretle, pe- der Jozeli gözleriyle isticvap etti. O bir tebessümle iktifa ederek: | — Trankaveli bekliyelim! dedi. Bir çeyrek saat kadar geçti. Sonra, birdenbire, gene kalabalık ayak sesleri ve gürültüler yükseldi. Rişliyö: — Bu defa odur! Dedi. Fakat, ayni zamanda dışarı- dan, şikâyetâmiz bir ses bağırdı: — — Âhdal herifler Şimdi kim oldu- ğumu görürsünüz!... Peder Jozef bir hamlede ayağa kal karak mırıldandı: — Bu ses.... Bu ses.... " Bu yeni izahat da gayet kısa sürdü. Neticede Korinyan derhal manastıra gitmek emrini aldı, hayretler içinde ka- lan zabit de, arkadaşına iltihak etti. Trankavel, iki defa yakalanmasına rağmen, işte böylece serbest kalmıştı. Rişliyö acr bir kahkaha atarak ba- gırdı: — Bizimle korkunç bir şekilde alay GtE. Peder Jozef de düşünceli bir tavır- la: — Bu Trankavel, zannettiğimden daha tehlikeli bir adammış. Onun elin- de bir silâh vardır ki, körkunç olabilir.. — Düello muallimidir... — Evet, fakat en iyi kullandığı si- lâh, alay, yani kahkahadır. Bu adama dikkat edin. Bir kama darbesinden kurtulmak kabildir. Fakat bir kahkaha- nın altmdan kalkmak çok müşküldür. Fransa gülmemel'dir. Fransa gülmeğe başladığı gün, hâkimler mahvolacaklar dır, monsenyör! Rişliyö, ayakta, iki yumruğunu ma- saya dayamış dinliyordu, Peder Jozefin sözlerine, şu cevabı verdi: 3 Glheme BU PERİLER MEMLEKETLE. RİNE KİM GELİRSE &Ğ DÜRÜUYORLARMIŞ / Xa KAHRAMAN KIZ2 İo8 — gı zaman, Trankavel birdenbire geriye döndü ve koşarak onun yanına yakla- şarak gayet yavaş sesle sordu: — Burada kim var? Montaryol ayni şekilde cevap verdi: — Korinyan. Ve Trankavele hayretle baktı. Dü- ello üstadının gözlerinde bir kurnaz- lık ifadesi parlıyordu. Çehresinde müs tehzi bir sevinç vardı. Montaryol ür- pererek şöyle düşündü: “Gene bir şey- ler buldu. Fakat ne? Tanrı vere de ge- ne kendisini tehlikeye atmasa.,, bu sı- rada Trankavel, kapının arkasında bu- lunan Korinyanın duyacağı bir sesle şöyle dedi: — Kalfacığım, mademki şu melun Raskası öldürdün, bari onun ölümün- den istifade edelim. Ne demek istediği- mi anlamıyorsun, öyle mi? Şu halde dinle: Mademki Sen Deni kapısında hiç bir tehlike yok, oradan geçeceğim. Fa- kat beni tanımasınlar diye, Raskasız kı- İığına gireceğim! Montaryol bir hayret nidası pardı. Hiç bir şey anlamıyordu. — Anlıyorsün, değil mi? Raskas vakıra küçüktü. Fakat biliyorsun ki, ben de, vücudumu istediğim şekle so- karım, Sonra mantosu, şapkası ve atı var.. Bunlar kâfi gelir. Beş dakika son- ra ben Raskas olacağım, merhum Ras- kas ve Sen Deni kapısından geçeceğim. Bu sözlerle beraber Trankavel, izahat almak üzere bulunan Montaryo- lun ağzını kapadı ve eğilerek kulağını anahtar deliğine dayadı. Biraz sonra da, yavaşça açılan bir penterenin sesini duydu. Bunun üzerine, hayretinden do- na kalan montaryolu evin - medhaline doğru sürükledi ve bir dakika sonra, katırına atlamış olan Korinyanım sür- atle Sen Deni kapısına doğru gittiğini gördüler!... Hüi j Trankavel: — Varan bir! Dedi ve arkasında Raskasın bulun- ko- duğu kapının önünde, Montaryolu tek- rar durdurarak şöyle dedi: — Âzizim Montaryol, şu bedbaht rahibe, kendisini öbür dünyaya gönde- ren müthiş bir darbe indirdik. Fakat mademki hâlâ tehlikedeyim ve ancak Monmartr kapısından geçebilirim, Ak lıma bir şey geliyor. Korinyanın kılığı- na girip onun katırına bineceğim. Tabil, bu vaziyette Monmartr kapısındaki muhafızlar beni tanryamazlar. Sen de Sen Deni kapısından geçersin hadi ça- buk! Bana Korinyanın mantosunu fa- lan getir, katırını da hazırla! 'Trankavel fazla söylemedi. Orada da, diğer tarafta olduğu gibi, pencere açıldı ve biraz sonra da, küçük Raska- sın atına atlıyarak dört nalla Mon- martr kapısına gittiğini gördüler! O zaman, düecllo üstadr kalfasına dönerek: İ — AÂzizim, dedi, bu iki bedbahtı öldürmemiz, onlar için pek fazla şeref olurdu.... — Fakat üstad, hiç bir şey anlamı- yorum! — Bunu bilâhare anlryacaksın. On- lara vereceğim teza kâfidir ve bizi on- lardan kurtaracaktır. Fakat herhalde bu ceza cidden yaman olacaktır.... « Ğ D * « D D D v K ı Bu aralık Körinyan, Sen Den!i ka- pısma yaklaşıyordu. Çehresinde müthiş bir sevinç ifadesi vardı ve şöyle düşü- nüyordu: — Evet, Trankayvel, Raskasın kılı- ğıma gir bakalım!... Korinyan böyle dolapları yutar mr, görürsün. — Ya öl: dürülen bedbaht Raskas! — şu halde bütün şeref ve servet yalnız bana kala- Tam bu anda kapıya geldiği için bağırdı: — Zabit! Zabit nerede? Zabit de bıyık altından gülümsiye- rek:

Bu sayıdan diğer sayfalar: