Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Bâî]% %Giîmğ 9 Esî E PO ö îıw A“['_'r D?ĞNE 420 : İŞTE EŞYALARINIZ ! SiZE İ — İREVxALADE! ) ÖYLEDİR ZATEN| B STT ——— Mini — | TEMİN ETTİM...ELBi ç— A İWİM için NWUZU BANA - | BE 'vı?' | İSELERİNİZ Ö'TEKİ A EVYVELDEN GÖN-| BŞ SiLyo ODADADIR / / İ v DERMİŞTİÜ Vi SAYRABİ'| ÜN a E o b EV A İPM ? * * " ç a O L ÖİYO MIİKIİ, SİZE ESKİ BiR || AHBABINİZI GETİRİ- ( VAY CANINA J - ORASI KAPIİ DAERMml!? V. ae gee Üİ Xç d ONU KAPTAN AFRİ.) | İOWDAN HT KORKMA, ST KADAN GETİRMİŞ- NEĞE BİLE ZARARI FF . OZAMANDAN Topize DEFİNE! TÖYLEYSE TANIŞTIĞIMIZA TE.| |MEMNUY OLDUM SAMA ES a rgçRonAşw M ) İVAY/ BU | ARKADAŞI NERE- ! TAKDİM FbE. Ş A YA / -JAVİM vîkim Gös ö m’gdl“ SŞ kîğf_nonla görüşeceksiniz. Vensan va Ziyaretinizle şerefyap edeteksiniz. — Bütün bunları öbür günden sonra tehir edersiniz. Başka? biz: Sonra mösyö dö Şaleye verilmiş Üiz Öz vardı. Sen-Lâzardaki evinde ye yad; bulunacağını haber veriyordu. Ora alnız gideceksiniz... Fakat... & vî"diııal, sert bir tavurla sözünü kes —Mösyö dö Şaleye yalnız gelece Yazın, dedi. B?ö tip odadan çıktıktan sonra, Riş- Bibi Yalnız bulunduğu zamanlardaki Ünn Bülmeğe başladı ve bu gülüşü cid Böyle Orkunçtu. Hem gülüyor, hem de Muırıldanıyordu: l'gn;. _şü Şevrözün neler yaptığını öğ- Üy, *liyim, Lüvinyi elimdedir. Diğer y% Sırrını da yarın keşfederim. Evet, biş , *Taya gideceğim. Hiç olmazsa, Orkuluk şeklinde gideceğim. Ü İNun üzerine, Sen Priyakı çağır- tik gülmüyordu. Ciddi bir tavır Ülmi Tek Ve son hezimetine temas ede- | e başladı: n , Demek ki, dedi, elinizde bir dü- *hayd ş t 'et vmî 'udu mahvedebilecek kadar küv kapa, N, Trankavelle iki arkadaşını ya A dınız. Diğer taraftan, Sent - Malm/ Sokağındaki beteriksizliğiniz de Ben, hezimetlerden katiyeri hoş- 5 OA Priyak sarararak kekeledi: Si B“"lenyör.... h'tıı_ı,_ H“ hezimetlerin acısını çıkarmalı- hi *mi de süratle! ' Aksi takdirde hi ;'lzal'rmda mevcut değilsiniz. Ya Vtük ıfme*ktiı- ki Annais dö Lespar h.sen_';e_ ait olmıyacaktır. E'Tdı_ Tiyak heyecan ve dehşet içinde İ ÇA Emredin monisenyöt!.... h“t Arın sabah, saat on bire doğru, î ş:*tek.iîole“i” Sen Lâzardaki evine a İz. Yalnız olacaksınız. Pari- # Beçtikten sonra, öyle bir “3.2 : KAHRA Ziyafeti. Kendisi bazı mühim ifşaat - BER/ DE GÖ MİşŞTim. iztili MAN KIZ # Ku rer vaziyet alacaksınız ki, evdekiler, sizi - zaktan görebilsinler. Atmız üzerinde ağır ağır ilerliyeceksiniz. Eve girecek ve orada mösyö dö Şaleyi bulacaksınız. Eğer yalnızsa — duyuyor musunuz — Eğer evde yalnızsa, o zaman, yemeğe gelemediğim için çok teessüf ettiğimi bildirmek üzere sizi kendisine gönder- diğimi söylersiniz. Ve geri dönersiniz, Sen Prtiyak, hayretle kardinale bak- tı. Rişliyö de devam etti: — Müösyö dö Şalenin yalnız olmama sı ihtimali de mevtsuttur. Sen Priyak içinden söylendi: — Ha şöyle! Zaten ben de hayret ediyordum:... — İşte bunu iyice öğrenmeniz lâ- zıtm. Kaç kişi olduklarımı, nasıl silâhlar la mütehhez bulunduklarını ve - orada kimler bulunduğunu öğrenmeniz lâzım dır. , Sen Priyakın bakışı kıvılcımlandı, Burun delikleri açılıp kapanmağa baş- ladı. — Bütün bunları öğrenince, gelip bana haber verirsiniz. Görüyorsunuz ki gayet kolay bir iş. Buna rağmen. bu işi becerdiğiniz takdirde, dünkü hezime tinizi affedeceğim. — Ya bana taarruz edilirse? — Eh! O zaman mümkün olduğu kadar fazla adam öldürüp, sapasağlam * bir halde buraya dönmeniz lâzımdiır. Sön bir nokta: Bu sefere gitmeden ev- * vel, gelip burada giyineceksiniz. Oda- cımın size verdiği elbiseyi giyecek ve size gösterilen ata bineceksiniz. Sen Priyak, soğuk terlerle 1slanmiış yanaklarını sildi ve kuru dudakları ü- zerinden dilini geçirdi. Bu defa her şe- yi anlamıştı. Harbe değil, kasaplık ko- yun olmağa gidiyordu. ! — Beni, kendi yerine ölmeğe gönde- riyor! j Dehşetle açılan gözlerini kardina- le dikti. Kardinal de sert bir bakışla bu bakışlarına mukabele etti. Nihayet Sen / Priyak: i ) 1 rMtıçıııı..l_ a ÜÇ P ee D , e Ş n li KAHRAMAN KIZ 89 duğunu hissetti, Bunun üzerine, kendi- sinden korktu ve kendi kendine bağırdı. — Gitmiyeceğim! Nereye gitmek istemiyordu. Bu söz leri söylerken kilise çanının sabahın ü çünü vurduğunu duydu.Sen-Pol kilisesi ninn önünde bulunduğunu gördü.Koşma ğa başladı,sonra yine durdu.Soluyordu. 'Tekrar Sen-Pola dogru geriye döndü. Oradan geçti. Daha ileriye gitti. Sola saptı, orada uzun müddet durdu ve tek rar yürümeğe başladığı zaman sabah- olmuştu. Bu esnada parmaklarının kan ı olduğunu gördü: Bu, kendi kaniydi. 'Tırnakları göğsünü parçalamıştı. Bem beyaz kesilmişti. - Sendeliyordu. Bir defa daha kendi kendine bağırdı: — Gitmiyeceğim! Ve bu 'defa Ruayal meydanında bu- lunuyordu. “Rişliyönün ikametgâhı önünde!.. “Artık sabah bir "hayli ilerlemişti. Lüvinyi meydandan çekildi ve açık bul duğu ilk meyhaneye girdi. Orada bir şi şe şarap içti. Üstünü başını düzeltti. Artik ıstırap duymüuyor görünüyordu. Çehresi sert bir hal almıştı. Gözlerinin köşesinde küçük bir kırmızılık vardı. Bir aralık şöyle mırildandı: — Netice itibariyle alçak ve hain olmadan da bunu yapabilirim. Sabahın dokuzuna dogru rahat ve kati adımlarla Ruayal meydanına yürü dü. Kardinalın kapısı ve penttereleri ö- nünde bir çok adamlar dolaşıyor, ko- nuşuyorlardı. Vaktin erken olmasına rağmen her taraf kalabalıktı. Lüvinyi bu adamların arasından geçti ve bazı tanıdıkları selâmladı. Bu sırada, birisi ona şöyle bağırdı: — Ne o Lüvinyi, böyle solmuş bir vaziyette ve bu halde nereden çıktın, sevgilinin evinden mi? — Hayır canım, benim sevgilim yok ve hiç bir zamanda olmiyacaktır. — Al. Şu halde cehennemden çı- kıyorsun !.. | — Hayır tehenneme gidiyorum! , Ve bu gSözler üzerine Rişliyönün ikametgâhına girdi, dogruca odacıya yü rüdü ve ona şöyle dedi: _ — Dostum işte iki altın, bununla kral şerefine içersiniz. Şidmi rutbetlü nun huzuruna çıkabilmemin bir yolunu bulun!.. i Odacı da iki altmı Lebine attı ve gözlerini kırparak: — Mösyö lö şövalye dö Lüvinyiye iltimas yapmazsak kime yapacağız? Bir kaç dakika sonra, Lüvinyi, bir. hayli müddettenberi bekliyen bir çok ziyaretçinin önünden, kardinalın oda: « “ D x D u « « LARI. Kardinalm çehresi solgundu, za- . yiflamıştı ve titriyordu. Ateşin karşısında oturduğu halde ü şüyordu ve şöyle düşünüyordu: j — Beni sevmiyor. Bu mağrur krali- çe beni hiç bir zaman sevmiyecektir. Fakat beni sevmesi ve aksi takdirde ise benden nefret etmesi lâzımdır! Ne reye gittiğini bilemiyorum. Eğer bu mektup çalındı ise, şimdiye kadar çok- tan Bastiyde veya mezarda bulunacak- tım, Hayır mektup çalınmamıştır. An- cak kaybolmuştur, işte bu kadar! (ür perdi ve ellerini ateşe "uzattı) fakat kaybolduğu muhakkak mı? Bu - An- naisin ortadan kalkması lâzımdır. Tran kavelin de kaldırılması lâzırm... Çünkü başka türlü bana rahat yok. Bi Şevröz Bu kadın beni mahvedecek. Eğer fırsat verirsem. Son derece güzeldir ve bu gü zelliği korkunç bir silâhtır. Güzelliği sayesinde ordular yaratabilir. D'Eper- ' non, Suanson ve diğer bir çok kimsele rin bana karşı tahayyül ettikleri şeyleri bu kadın bir tek tebessümü ile yapmak tadır. Sen-Priyakın son raporundan da — anlaşıldığı veçhile, Vandom ile Burbon — onun elindedir. Belki Ornano da öyle! d L PT