İmparatoriçe İnNtikamalıyor ia Simin! bin bir renkli taşlarla dö- Beye > olan muhteşem salonun, bah Müz nen geniş mermer basamakla- aye gonç saray kızları otur- Yater 1 akşam verilecek büyük 3i- Zar İçin güllerden tac örüyorlardı. eri, çPetlerden taşarak beyaz mer tür #TİN Üzerine dökülmüş kırmızı, iy Penbe güller birer, birer topla» Yeni fildişi parmakların mahareti Cr le, nefis birer tac oluyordu. UN berin) sarayında büyük bir fa- İde Vardır. Çünkü, bu gece, Cerman , yi kâzanılan parlak zaferin şere- Yay, tün Roma asilazdelerini bir Tateğ toplayacak olan, parlak bir zi | Takı Yeri kti, İşte mermer baaa- | N arın üzerinde oturan yarı çıp- kızların ördükleri çi diy Elecek olan bu asil b #dilecektir. sam ölüyordu. Büyük salonü Da yo y alonün iyi ti Sütunları arasından Kizi hat- Mİlnde uzanan ışıklar, Geniş bir Sin erguvan renkli İpek örtüleri & uyuyan, hari ezel yüzünde dola Gürel beli olan bir vi baş dün Yag İnhinalarla yavaş, yavaş go- Bay melyah kirpiklerin bir gece Hz, I8I kadar koyulaştırdığı kara tüy Y, derin bir mahmurlukla etra- dey pakt. Mermerlerin göz alicı | rr ile rekabet - eden biçimli | MM altın renkli saçların süsledi- j el bir başın altında birleşti » e kadın “Tiberin ,, karısı, Ateşin Yap terin, Jult idi. Müye Köce verilecek ziyafete şöh- 8 lâyrk bir güzellikle o riyaset üt banyosundan atlik bir istirahat- içek kadar taze uya- lerini oOüzerindenattı #İli nedimesi “Evnis,,8 tuvalet atını ie # ız bucaksızdı. erd in k tırdığı salon görünmeden n birçok esrâren Silan an imparatorun sadık beki” Şece gündüz buralarda nb- Bre lerler, - şüpheli bir adamın tir. te©sine dikkat ederlerdi. Lâ- y yan Julinin ince zekâsı, hiç ia, van İhtiras uğrunda harikalar e, “Or. Kalbine râse (o veren her İM Rladyatöründen, konsolunu x ke kadar sadık bendesi Ev- try lâletie görünmeden #teşin iy. “riçenin ipek yatağına giri- İiyes dağların arkasında iyiden Kit #Ybolmuştu. Dört zencinin ta- yala bir sedye, asil Flaviyüs didi ÜN muhteşem evi (o önünde Toe” Sedyenin biraz ilerisinde yü BOR. “üsse bir esir: | İba SSUl Antuvana yol veriniz! ! Birdi, daye esirlerin arasından ge- | * ©vin, sütunlar, heykellerle Ahen kapısı önünde durdu. Kon V “a yeran çevik bir hareketle sed- ! dınirerkekli bir sürü esir, işae altımdan bile hatlarının gü- | “Venüs,, namına yarın iki güvercin kestireyim! - dedi - Fakat, Tiberin ziyafetine davetli olduğunu udutma! Arada sırada im- paratora görünmek menfaatinin ica- bıdır, Hem anlamadım, < güzel Ju seni neden bu kadar korkutuyor? Kasisyüs sevgilisinin menekşe rengi gözlerine bakarak: — Beni, Korinin aşkını (O kaybet- mekten bagka birşey korkutamaz dostum.. Mademki gitmemi istiyor- sun, bekle de pelerinimi ogetirsin- ler - sonra birden mahzunlaşan Ko- Tine dönerek - telâş etme ruhum, kalbimdeki ağkım “Hesperitlerin,, bahçesini bekliyen yüz başlı derden daba kurvetlidir. — dedi. Pelerinini giydi ve sevgilisini bir daha kucak- Indiktan sonra sediyeğde (o kendisini bekiiyen arkadaşına iltihak etti. Tiberin sarayında parlak bir gece başlamıştı: Tavanlarından &ül yap- rakları yağan sglonlarda, akım, akın gelen davetliler yerleşmişlerdi. Ka- | itina ile taşıdıkları nefis içkileri, yemişleri, neşeve, zevke kanmayan davetlilere zor yetiştiriyorlnrdr. Flavte ve şeş- | şar #eslerine şuh kahkahalar karışı- yor, Mütemadiyen boşalan kadehler, #akilere doğru uzanıyordu. İmparatoriçe bu gece Romanın en meşhur güzellerini gölgede bıraka- cak kadar harikulâde idi. Altın to- za serpilmiş güzel saçları, sarı ışık- Jarile gözleri alıyordu. İncecik pep- lomunun yumuşak kıvrımları altın- dan vücudunun bütün şeklini çıkara- cak mabaretli bir oturuşla İmpara- torun yanımdaki koltuğa yerleşmiş- ti. Ve simsiyah gözleri şikâr arayan bir kaplan gibi davetlilerin üzerinde dolaşıp duruyordu. Karısının aşırı iInhimakinden ar- tık utanmağa başlamış (olan Tiber onun bu garip (bakışlarından fena halde sinirlenmekteydi. Antuvanla | Kasiyüsün salona girdiklerini görün- ce asık çehresinde memnun bir tö- bessüm belirdi ve Kasiyüse; — Marsm oğlu nerelerdesin? -- 4w di - Cermanyadan geldikten sonra evinden çıkmaz oldun. Halbuki, Va- rüsü lejronları ile beraber mahve- den alçak Cermenlere karşı kazan- dığımız zaferin kahramanlarını da- ima yanimda görmek (istiyorum... Bu sözleri dinliyen Jüli, alâka İle Kasiriisü süszmekte idi. Genç ada- ının bir heykele benziyen başı, onun tutuşmağa amade kalbini teshir et- ite gülerek İmparatorun kolunu tut- tu. —'Tiber! - dedi - milsaade et de, büyük Roma İmparatorluğunun kud retini, bir daha ve bütün dünyaya ilân eden büyük zaferimizin hikâye- lerini Kasiyüs, bana da anlatsın. Katısının ruhunu (o pek iyi bilen Tiber, onun Kasiyüse bakan gözle- rinden, hasıl bir hikâye (o dinlemek istediğini anlamakta gecikmemişti. j İnsana ölüm ürpertisi veren müthiş bir bakışla Jüliye döndü: mi$e benziyordu. Şuh, bir kahkaha | 7 A | Bir işçi gibi fabrikada çalıştım; hizmetçilik yaptım ! (23) İ Işçi bir makinedir : Ne yorgunluktan, ne uykusuzluktan şikâyetçidir ! Gece yarısından sonra çalışmamız verimli olmuyor; Herkeste büyük bir cansızlık görülüyor Röportajı yapan: Neriman Doktor — Beş senedir evli olduğu- muz halde çocuğunuz olmadığından şikâyet ediyorsunuz öyle mif Soyunu- MUZ. Kadın — Hayır! Hayr! Doktor, çocuğumun muhakkak Kocamdan ol masım istiyorum! Şikâyetler, temenniler: dir ki, dinlemekten seni — Bu sözler ancak bir - İspartalı kadının ağzına (yaraşır. - dedi- Manmafih zaferimiz o kadar güzel- iç Ye Sagi merdivenleri süratle çık Bene, İnde yemiş dolu (bir tepsi l Rip Benç bir kıza: | Miş yin nerede? - diye sordu - tb 12 beynz.dişlerini çikaran G Ani tebessümle: öği,i Kasiyüs Atriyümde Istira- ter > dedi - İs bayın; Polerininini kıvrımlarını Nia aa âdımlarla ilerledi. Atri- Kygo renin kaldırarak sevgili- ata, WİN kolları arasında uzan- Ba N Kasiyüse: yn kanatları seni ebediy Many, tenbel muharip! - dedi - Vat biz lan geldiğindenberi, seni by İn id nmüumi bir yerde gür- Tuş açi N ii çen ilâhlar başı için doğ- Mine halin © sebebi nedir?.. bu güzel kız mı biyüle- Onu, ğı, otandıracak kadar güzel İzay, ellerini o Korinin sert li, *hde dolaştırdıktan sonra 1 ner iy hoş geldin “Antuvan,, Dediğin © doğrudur. ! esir edemedikderi BU güzel kız, muti. Me getirdi. yarışlar. dö- Sikiyor. Tiberin © esrhyi ç bir disi aslana Adeta beni | Stan Süz, <l sözleri sana söyleten 1,5 senedenberi Açılamıyan bir dükkân Kasımpaşada Bedrettin mahalle- sinde Yaşmak sıyıran o sokağında 42-44 numaralı evde oturan okuyu- cularımışdan Natan İsrael'den bir mektup aldık. Okuyucumuzun şikâ eyti sudur: “Takriben bir buçuk sene — evvel Istanbulda Balıkpazarınm en İşlek ve mutena mevkii olan Helvacı #0- kağında 2 numaralı dükkânda bir iç kill lokantayı açmak üzere bu bapta kanunen Yapılması icapeden merasi- mi tamamile İfa ettikten sonra, (ya- ni polis müdürlyetinee (ve bundan maada Belediyece talep edilen sih- hi ve fenn! Bazırlıkları (o yapıldı ve ayrıca belediye doktorları tarafım. dan küşadında hiçbir mahzur bulun- madığını natık rapor tanzim edildi.) Merkür İçkili lokantanın küşat ruh- #atnamesinin kesilmesi için yalnız İ Eminönü kazası en yüksek memuru- nun evrakı imza etmesi kalmıştı. Bu sırada birdenbire (Omumaileyh “bir kere kendim bizzat teftiş edeceğim,, dedi. Ve ertesi günü de dükkânımın “belediyece tehdid edilen mıntakal muayene haricinde bulunduğunu” ileri sürürek müsaade eğlimiyeceği ni beyan etti, Halbuki dükkânrma pek 47 mesa- fe ile birçok meyhane ve İçkili okan talar vardır. Gerek (mal sahibi ile | akdetmiş olduğum kunturato mucl- | bince icar bedeli, teminat gibi bir sürü masrafa “katlandıktan sonra, acaba böyle bir red muame- lesine neden maruz kaldim? Bunu bir türlü anlayamıyorum. Şürayı Dev lete kadar müracaat ettim, bu husus ta sadır olacak kararı bekliyorum. Fakat mabvoldum. Bana yapılan haksız muamelenin tashihi için alâkadar makamların nazarı dikkatlerini celbetmenizi ri- ca ederim.,, HABER — Bu muamelede okuyu- cumuzün anlayamadığı nizami bir mahzur görülmüş olacağını sanıyo- ruz. Eğer böyle olmasaydı kendisine herhalde müsaade edilirdi, Maama- Tih herhangi bir yanlışlık oOyukuu muhtemel olduğundan alAkadarla- rm bu dilek üzerinde tetkikatta bu- lunacaklarını umuyoruz. mabrum etmek gaddarlık olur. » sonra aşikâr bir sılantı içinde bü muhavereyi din yen Kasiyüse - haydi İmparatoriçe yi harp masalların ile eğlendir.. diye ilâve etti, yarn) i Leman Karaman Oğlu Haberin deniz ve macera roma; 25 Yazan; All Rıza Seyfi. kaçacağını Sanmıştım. Lâkin bu yannım Yanlış çıktı. Birdenbire güvertesi büyük bir faaliyet gös terdi. Bütün topların başına adam geçmişti. Ge- mi garptân gelen tok Amerikan zırhlısmın kendi hizasına gelmesine müsaade edecek kadar dur- du, Ancak Amerika zırhlısı hizaya gelir gelmez altın gömi sanki canlı imiş gibi biranda harekete geldi; başından köpükler ve saire. — Gece işine alıştın mı? diye sor- du. — Ne yaparsın.. Alışmıya çalışıyo- ruz, işte.. dedim. Senin işin bizimkin- den zor. Kışın iyi ama yazı berbat. Ba- ri ne alıyorsun? Gururla cevap verdi: — Benim saatim (20) kuruştur. Doğrusu buna inanmamıştım. Bu şimdiye kadar işittiğim ücretlerden (az- laydı. Kumaş dokuyutuların yevmiye leri 110 olduğuna göre saatleri (13) çer kuruşa geliyordu. Bugün fabrikada çalışan bütün iş- çiler aşağı yukarı saat hesabiyle çalı- ş:yorlar, Bunlar arasında bir kısım gö- türü çalışıyor. Bunlar da tezgâha iplik geçirenlerdir. Onların aldıkları günde 140 kuruş falandır. Gece yarısını bir saat geçe çalış- mamız, pek verimli olmuyordu. Herkes te büyük bir cansızlık hissolunuyordu. Saat 4 olduğu halde borunun hâlâ ötme yişi, garibime gitmişti. Saat beş oldu. hâlâ çalışıyoruz, Makine gürültüleri arasında Örşa” rıda büyük bir yağmurun başladığını duymuştum.. Filhakika az sonra, nere- den geldiğini birdenbire anlıyamadı- ğrm bir su akmtısı yerdeki yumakları sürüklemeğe başlamıştı. Çok geçmeden fabrikanın camlı: tava nından müthiş bir şimşek şerareleri gö- ründü. Arkasından da yağmur olanca şiddetiyle hızını arttırdı. Şimdi, yağmur damlaları tavan kapalı değilmiş gibi makinelerin üzerine akmıya başladı. Bir an içinde ayaklarıma kadar ıslandım. Makine başında çalışan işçiler dağıldı- lar. Tslanıyorduk. Buna rağmen göz- Gümüz, iş başına geçmemizi söylüyor- du. Fakat buna kimse aldırmıyordu. Bu curcuna tam saat 5,30 a kadar devam etti. O zaman da paydos oldu- ğunu söylediler, Yağınır yağacağı kimsenin aklma gelmediği için herkes pardesüsüz, pal- tosuzdu. Yağmur çiselemeye başladığı zaman da siyah göğüslüklerimizle #0- kağa fırladık. Yorgunluk, uykusuzluk, yağmur. İşçinin bunlardan da şikâyeti yok. O bir makine... Köprü Üstündeyim. Fabrikayla alâ- kamı kesmeden Üzerime aldığım işi, daha başka sahalardı Ka yapmak im- kânını hazırlamak istiyorum. Halicin üstünü örten irili ufaklı mavnalar, suya bırakılmış eski pabuçlar gibi dalgacık- larla iki tarafa sallanıyor, Nerelere baş vurabilirim diye düşünüyorum. Bir a- ralık köprünün parmaklıklarına dayan - cenuba doğru < sonr saçarak o fevkalâde gündoğuşuna doğru muhteşem dalresi daha çizdi: Ne yapıyordu? dan bütün süratlerile yaklaşan zırhlı ile de tek başına almıştı. Lâkin bu bir ne kadar kuvvetli olursa olsun bu üç gemiye kar şı durabilmesi şüpheliydi. Bunu ona kumanda €- den adam da anlamış, yahut böş yere tehlikeye girmemek istemiş olmal! ki; muş duruyordum Ne yapacağımı memekten doğan bir kararsızirk - de bulunduğum sırada yanımtiı bir gül- ge kıpırdadı, Dönüp baktım. Bu üstü başı eski bir adamdı. O da benim gibi kolların: pi maklığın düzlüğüne dayayarak durdu Sonra başını berilen yana çevirerek sr- rittı. Saktir uzamıştı. Her halde yi nü de yıkamamış olacaktı ki burnunun yanında siyah bir leke vardı. Gür kaşlarının altında velfecri oku - yan mavi gözlerinin kenarları bir hayli buruşuktu, Bu adamım göründüğünden gok genç olduğu muhalldıktı, O da iş- sizlikten, yahut hayatta çarpışmak moc- buriyetinde Idıldığı bir çok mâniler yü- zürllen vaktinden evvel ihtiyarlamıştı. Ağzında toplanan tükrüğünü denize fırlattıktan sonra birdenbire: — Küçük hanım dalmışım, dedi, Her halde pek iyi şeyler düşünmülyorsun? Cevap vermedim. Bilâkis, hiç te ce- vap vermiye niyetim olmadığını anlat- mak için ondan iki adım açıklı. O bu hareketimden şa kadarcık olsun bile alınmadı. Ondan açıldığım kadar bana yaklaştı? — Derdini söylemeyen dermanını bi“ lamaz, Hedi. Gözlerinden hiç te #yi bir veziyette olmadığını anlıyorum. Her halde bir yerde çalışmıyorsun. Aldan « mıyorüm yalı N — Çalışmıyorum. İş arıyorum, de- dim, Kendisine insandan anlar bir adam süsü vererek: — Belli, def, alimelleh hiç aldan- mam, Kimin gözüne baksam ne iş yep- teğmi bile bilirim. — Doğrusu anlayışmıza (diyecek yok. Bunu alaytı bir şekilde söylemiş ola- caktım kö: — Alay etme küçük hanım, dedi. Bizde görüp geçirmiş, insan içinde ya- şamış bir kimseyiz. Fakat ne yapalım ki talihimiz yar olemdı bize. Hele bir aydanberi büsbütün kötüledik. Amma ümülim kırİmış değil, Nasıl olsa kör talihi yeneceğim. « — İnşaallah. — Tuhaf değil mi, Benim düşlünce- lerim kendimden çok başkalarma yarar, Yol gösterdiklerim kötü vaziyetten bep iyiye dönmüşlerdir. — Şimdi ne iş yapıyorsunuz? — Bir iş yaptığım yok. Yapmanın peşindeyim.. Bu geceye varmadan um- Muğuma kavuşacağıma eminim.. (Devamı var) bir devir Gündoğuşun- üç birinci sınıf çarpışmağı mı gözüne delilkolurdu.Altın zırhlı tekne gene birden Dedi. Dürbünümü gözüme getirdim; evet, bu bir Amerika 1 ci armıf zırhlısıydı. Arkasından da i- ki zırhlı daha görünüyordu. O zaman İngiltere donanması maneyralarında bulunmak üzere A- merikâ devletinin de İngiltere sularına üç gemi göndermis olduğunu hatırladım. Manevralar bit- miş olduğundan demek onlar ân memleketlerine dönüyorlardı. Şimât altın zırhlının sandalmı he için çağırıp usaklaşmak istediğini » anlamıştım. O, tam İngiliz postasile uğraşırken üç büyük zırh nm hücumuna uğramak tehlikesinden kaçıyor- du, Altın zırhit batıya doğru, otuz milden aşağı olmiyen bir hızla uzaklaşıp Oosidiyordu. Ancak birdenbire durduğunu sonra tekrar (bize doğru döndüğünü gördük. Doğan kaptan: Oradan'da bir #ırhir.geliyor! Dedi, Evet. #arp tarafından gene Amerika devletinin oldutu anlasılan bir zırhlı yaklaşmak Altın zırhlı pek kötü tuzağa düşmüş bulu. ordu. "üreğimde büyük bir sevineln çarpıntısını du- vuyord İşte o kuvvetli altın gemi O©n sonra kendi eşlerile karşılaşmış idi. Bir yandan üç zirh Mh bir yandan da tek zirhir, kaptan Bilâkın tekne- #ine yâklaşmakta devam ediyorlardı. Altın zirhir süratle İlerlemeğe, garptan gelen Amerikan zırh Lısmın başından geçmek üzere bir daire | çeyir- meğe başladı. Savaş ve ölümün heybeti bu deniz parçasınm üzerine çökmüş gibiydi. Postadaki binlerce yol- cuların, bizim yattakilerin gözleri — altın zırhlı ile ona doğru İlerliyen Amerika zırhirerna dikli- mişti, ” Altın zırhlı dairesini çevirerek Amerikalınm provasını tam bir kaç kerte geçmiş idi ki bütü büyük ye orta toplarını birdenbire Amerika zrih Nsi üzerine boşulttı.* Bu korkunç, amansız ve habersiz ölüm sağa” nağını, böyle bir taarruğu aklına bile getirmiyen Amerika sırhiıstnm gürertesini baştan kiça ka- dar yalayarak süpürmüş, güverteyi ölü yığınlar!» demir, top, kundak parçaları ile doldurmuştu; ber taraftan kara yangın dumanları ve yaralılas rın çığlıkları yükseliyordu.-Altın gemi bu fik ve öldürücü vuruşla da iktifa etmiyerek üç dört da- kika kada savallı zırhlıya bütün makineli topia- rile de ölüm yağdırdı. Amerikalı tek bir top at- mağa vakit bulamadan battal bir tekne, yüzer bir tabut Kılığına girmişti, Artık onun korkula- cak hali kalmamıştı. Altm gomi, bu korkunç zaferi kazandıktan bire batıya döndü ve şaşırtıcı bir hızla ufuklara doğru yol verdi. Üç Amerikan ( zırhlısmdan biri hareketten kalmış harap Amerikan zırhlısından yaralıları alırken ötekiler altın gemiyi, top ateş- lerini keserek kovalamağa başladılar. Ben sandalımızı indirerek (Kara Çapa at- Jantik şirketi)nin vapuruna gittim. Kendilerine bir yardım edip edemiyeceğimizi sordum. Gemi“ nin içi acıklı bir manzara gösteriyordu. Baş tas rafa vuran humbara tayfa kamarasını (paralar mış, altı kişi yaralamıştı. Güvertede (kadınlar, çocuklar ağlaşıyorlardı. Biz kaptanla konuşur- ken üç Amerikan zırhlısından geride kalan biri nin de kaptanı geldi. Hâdisenin nasıl olduğu hak kmda aramızda bir rapor yapılıp hepimiz tara- fından imzalandı. Bu sirada arkadan yetişen bir Amerika harp gemisi de işl öğrenmiş ve bu iki geminin Nevyorka kadar atlantik postasına ve bize arkadaşlık etmeleri kararlaştırıldı. Beş gün, gece gündür, harp gemileri ve #t- Jantik postası hep birlikte yol aldık. Adstz zırhlı Je olan ktsa savaşta Amerika kruvazörü o kadar fena sakatlığa uğramıştı ki; bütün gayretlerin» rağmen ancak on İki mil sürat yapabiliyordu. Wi (Devamı var) ke ği