27 Kasım 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

27 Kasım 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mallarımı küçük — Bu vazi- $& dahi satılıyor. YenI Gi Nîcmı adalarında — vaşı- ni Üz gibi, pişirecekli Ç PüN KiDİ, pişirecekleri '—_ı Mtlim bir beze sara: bıh'“ t su menbalarının S Ctğlar ve pişirtrieri zliler, tıpkı resimde yük bir şöbret SA l Tesimde, cânbazlık yaptığını gördü. kazanmıştır. “Golden Byutı,, a- “ At, incecik ve elli metre uzunluğundaki bir kalas A dolaşmaktadır. Takvimdeki garabetler Bir senenin gelip geçişi, her kesçe malüm olmayan bazı hu- susiyetleri ihtiva etmektedir. Meselâ, her yirmi sekiz senede bir, günlerin seyri tamamile ay- nıdır, Yani elinizdeki takvimi muhafaza edipte yirmi sekiz sene kullânırsanız, o sene kul- lanılacak diğer - takvimlerden yegâne farkı, sene rakamitda- ki değişiklik teşkil deceketir. Diğer taraftan, kiçbir asır, amba, Luma veya pazar gü- nü başlayamar. 'Teşrinlevvel ayı da, kânunu- sani ayınım başladığı gün baş- lar. Şubat, mart ve teşrinisani ay ları da, aynı günde başlar. Buna mukabil, mayıs, hazi- ran ve ağustoş ayları, birbirle- rinden tamamile ayrı günlerde başlar. Bu kaideler, kebise senelerde mevcut değildir. Ve nihayet, adi seneler, her zaman aynı günde başlar ve bi- ter. # . KK Gayet meşhur bir binici oları Nepal mehracesi bir - matiedin iki yüz metrelik merdivenleri- ni atla çıkmış ve inmiştir. ğünliz at bütün Ka — Yumurcağın gözü ben dyuürken iğne ile hortumumu delmiş! ÇOCUK SAYFASI Bilmece kuponu 27 İKİNCİTEŞRİN Çok sevilen arkadaş Cemiyetin en tahammül edil- mez arasıydı. Hiç kimse onu sevmiyordu. Bir gün hiddetle cemiyet reisinin odasmına girdi | ve şöyle bağırdı: — Ara arkadaşlar, istifa et- mem için bana 100 lira teklif ettiler, bakın bu edebsizlere, şimdi bunlara ne yapayım? Reis de hiç bozmadan cevap verdi: — Bu teklifi kabul emeyin! göreceksinir ki, bu meblağın en aşağı on mislini teklif ede- cekler! Kaç tavuk vyarmış Bana gönderdiğin tavuk do- Dü sandiğı aldım, fakat - bir daha selere, sandiğın kapağını iyice kapat: — Kapak açıld: mı? — Açildi yal. Tavukları toplamak için tam iki saat uğ- râştım ve ancak on tanesini bulabildim! — Eh! Öyleyse küâtdasın. Ben sana artak altı tavuk gön- dermiştim! Iyileşmiş mi? — Bây döktor, beni sağır- hıktan kurtatdığınız için size kaç para borçluyum? — Elli lira dostum! — Yal... Demek altmış lira öyle mi? Hastasını “iyileştiren,, dok- ğin gün arasındaki müddet zar- tmda, oğlum! Nazik garson Çok şık bir Jokantanım sa hibi, sokağa na zir. camekâhı- Tn önüne kü- Tüulmuş bir ada En, peçetesini kaba bir şekil- de boynuna bağladığını görün- ce pek baklı olarak - sinirleni- yor. Böyle bir hareket, bu kadar #ik bir lokantaya hiç de lüyık değildi. Diğer taraftan, müş- teriyi ikaz etmek de nezakete muğayirdi. ) Bunun üzerine lokanta s2- hibi bir | garsonu çağırarak şöyle diyor: — Bu baya, nazik bir imay- İa, peçetenin bu şekilde bağ- Tanmadığını anlatmağa çalışın. Fakat $akm kabalık etmeyin. — Merak etmeyin bayım.. Gayet nazik bir şekilde ima e- derim. Ve müşterinin yanmma yakla- şarak Şöyle diyor: T — Sakal traşı mr, yoksa saç traşı mı olacaksınız, bayım? Doktorun alacağı para Doktor — Maatteessüf vi zite paralarımı arttırmak mez buriyetinde « yim! Hasta — Fakat bunu bana daha evvel söyleseydinirz. ona göre hareket —ederdim, — bay doktor. Doktor — Merak etmeyin, dostum! Fazla vizite parası al- mama sizin bitçenizi yarsmı- yacaktır. Çünkü, hastalığınız- dan dolayı, en aşağı bir - ay, l-llk&xe' Siyah kule Şarl Viravak, höcrenin ağır kapı smın Üstüne w'mdllm müthiş bir ümitalzlik içinde kaldı. Artık her gey bitmişti. Yirmi yaşı, na kadar bu höcrede kapalı mt ka, lacaktı. Bulunduğu yerin yegâne mobülyesini aeşkil eden — sandalye yi Masanın üzerina koydu ve üze, Fine çıkarak, hava deliğinden bir şeyler görmeğe çalıştı. Önünde bir Park ve daba uzakta, güneş nltında yanan bir yol gördü. Orası, Kırdı.. Hür adamların yeri.. O isa, on altı yaşlarında olduğu hâlde mahpustu. Bu kadar ağır bir gezaya çarpılmak için ne yapmıştı? Hiçbir yey!... Sadece vali hakkın GA ağırca bir gilr yazmış ve böyle. ©e, kim bilir belki şöhret, belki de bBiraz para kazanmak istemişti. Açıkça yazılan şiirler, ekseriya bo. llddır-hhıııupırp.khııu_ maneydi ve valiyi öyle kızdırmıştı ş îılb!ıhpııınımınıı—nı. Şizadi genç gair, hartei Alemle ta, mamile alâkasın? kesmlşti. Artık »e Ümtt edebllirdi? Annesile baba, at çoktan ölmüşlerdi ve dostu ola. Yak bir tek İnsan vardı: Jan Vallon adında bir atıcı.. Fa. Kat bu dostu da ona ne gekilde yar ömm edebilirdi?. Dürt sene hapiste kalacaktı. Bu kalede tam dört sene.. — Hürriyete kavuşmadan evvel muhakkak ki aklımı oynatırım! Diye düşündü ve güneşin nasıl battığını görmek için, bir defa da. ha, hava daliğinden baktı. Mahpusiyetinin beşinci günü, gö. Tülmeet imkânı olan bütün teferru. atı görmüştü. Bulunduğu — kulenin yanma kadar xkuytu bit ormanın uradığmı biltyordu. Bunu, kafasını demir çubukların arasından geçir. H3RMON lalmi >v DAN —AH! Sağlam — bir ipim olsay. âr. Eğer bu ipt bulsaydı, artık onu hiçbir kuvvet kaçmaktan alıkoya, matdı. Hatta muhafızın kendizine Bteş etmesi ihlimali bile.. Bir tek ümidi kalmıştı: Jan Vatton.. Bu sa. dık adam uxün müddet babasımın hizmetinde çalışmıştı ve muhak, kak ki, şimdi, kendisini kurtarabi! mek için. elinden gelen her geyi ya, pryordur.. Fükbakika öyleydi ve gadık Jan Vallon hiç de boş durmamıştı. Genç efendisinin, polis nozareti altında Bötürüüğünü ve bu kafllenin ku, leyo girdiğini görmüş ve göyle mı. rıddanmıştı: — Müadem ki onu kapıyorlar, be. him vazifem onu oradan çıkarmak tır. Bunun üzerine gayet basit ve fatbiki kolay bir plân hazırlamıytı. Bir Lakışla, Şari Virovakın ka, patılmz) olduğu höcrenin pencere, sina bakmış ve takribi yükaekliğini ölçmüyştü. Sonra, derhal şehre — gitmiş ve sağlam bir ip almıştı. Bunu müte, Ekip da bir demirci de Üç — büyük demir civata — yaptırarak, atının eğeri altma gizlemiş ve derhal or. mans döğru yollanarak küleye gel. Tiş ve faaliyete geçmişti. Bu Civarda, hamen hemen nöbet. çI bulunmadığı için gayet rahat ha, reket edebiltyordu. Demir cıvataları alarak, bunları duvar taşları arazındaki deliklere #okuyor ve birlsini ayağına dayaya Tak diğerini elile tutuyordu. Sonra boş kalan elile ayağını dayamıy ol. duğu cıvatayı Çıkararak, lit tara, fn grçirtyordu. Böylece yavaş yavaş fakat emin bir şekilde tırmanmağa haşladı ve nibayet pencereye kadar tırmarma a muvaffak oldu. Bu arrada bir nöbetçi geçti. Hamsan, tam gece ya. rısıydı ve, bu saatta bir nöbetçinin sön hir teftişte bulunduğunu bili. yordu. Dintenaleyh duvara doğrü yaşlandı ve bekledi.. Nöbetçi kıma bir teftişten aonra uzaklaştı. O za. man Jan Vallon demir çubuklara vurarak, yavaş Bir sesl4 delikan. Hyı çağırdı: — ——— — —— sadece çorba yemeni zicap ede- cek.. Böylelikle bana vereceği- niz farla parayı kapatmış olur« — sunuz. - Müsyö Şurl. Möcyö Şart., Genç şair semadan inen bu sesi duyuunca pencereye doğrü koştu.. — İnmeğe hazırlanm.. Üç sani, yelik Bir işim kuldı. Ve sadık adam bu sözleri söyliye rek, beraber getirdiği husust — bir destereyle demir çubukları kesme. 8e başladı ve kısa bir an içinde bu Wi bitirerek genç şairin penceceden çıkmasma yardımı etti. Bunün Üserine ip pencereye iyice bağlandı ve her ikliri de aşa. Bıya tndiler, Bu iniş iki dakika devam etti. Atlar, ormanda hazırdı. Derhal Bunlara atladılar ve . Virorakım uzaktan gördüğü ve hürriyetin sem Parise geldilderi zaman, genç ga. ir, büyük mevkiler işgal eden, bu basmın birkaç ahbabmr buldu ve vaziyeti onlara anlattı. Valinin haksız muamelesi mey. dana çıkınca, kendisi vazifesinden azledildi ve, kendi başma, sırf şah. #t gürez dölayımile, dolikanlıyı gü Hca kuleye kapattığı için mühke, meye verildi. Şarl Virovak, esasan — hadisenin küfi derecede reklâmmı yaptığı şi. trlerini neşretti ve bunu birçok gü. zel şiirler daha takip etti. Şöhret gitgide arttı.. Zengin oldu. 'Tabil sadık Jan Vallonu da unut madı ve onu ölünceye kadar yanmı, da alıkoydu. . BULMACA Küçük bir gölün içinde üç adacık vardır. A, B ve C, Üç çocük yüzerek göle açıle mışlar ve birisi A ya, ikincisi B ye, üçürküsü C ye çıkmıştırş, Bu adacıkların herbirinde bi- rer kalas bulunmakadır. Ve bunlardan istifade ederek gocuklar yaya olarak A ada- sında toplanmak istiyorlar, Bir kalasın ancak bir tek çocuğun ağırlığna mukavemet edeceği- ni fakat bunu bir hal şeklinde kullanmayacaklarını farzeder. gek, projelerini tahakkuk etti- rerek yolu yapmak için kalas ları ne suretle yerleştirecekler- dir? Bu krokiler üç kalasla üç adacığı göstermektedir. Uzun- duklarını da burada — görerek kalasların ne suretle yerleşti- rilmesi lâzım olduğunu da siz bulup gösterin.. Bilmecemizi doğru halleden- lerden birinciye bir pergel tas kımı, ikinciye büyük bir resim albümü, üçüncüye büyük bir sülu boya takımı ve ayrıca 200 okuyubumuza da muhtelif hedi- yeler verilecektir. Sermayesi ne kadarmış ? — Bu heykeli kaça satıyore sun? — Bir lira bayımt Çok gü- zel bir mal! “ — Bir mecidiye veririml — Hadi öyle olsun bayım? On kunuşluk bir şey için hatı- tmı kıracak değilim ya!

Bu sayıdan diğer sayfalar: