Davud, zeytin rengi 'baldırlı ızlar diyarında pek sevilmişti Nar ağaçları altında keçi Sürüleri güden Davud, kim derdi ki, bir gün hükmedecek, beldeier fethedecektir? 2 — Cerrad '::“l'tîl. Peygamber ve şalr yet- —"lüı vh“ğ.“mdır kaybedeli üç yıl © Beniisrail yine hem pey- =:'; hem şair bir başka hükümdar —Bl. Yil olmuştu. Gidene Davut der- ı_"m Süleyman diyorlardı. Tz Büzel, endamı güzel, garkısı ve İin BÜZel, yanık benizli tatlı bir genç öi d, yüzleri ve bağırları ya- h ç, ötleri siyah, zeytin rengi baldır- )“:h"h diyarında çok sevilmişti. n dağınm eteklerindeki :_;İ:uın altında keçi sürüleri gü- Kim g *Yata İlk adımlarını attığı gün W ki, gü yırtık deri entarili bir gün gelecek ki emredecek, "'lun do& beldeler fethedecektir! ü tumundan 1086 yıl öncü 'q.' ilinde yaşıyan bin kere bin ve YÜz eli bin İsrall oğlu içinden bi. deseydi duyanlar mutlaka gü- * * Netekim millet yolunda ilk Siktiğr gün Tarall oğullarının düşmanı Cülüt da, onun elinde bir sapanla karşısında be- Börünce sarı sivri - dişlerini burnundan soluyarak bak )'..ı'.î'hmm da katılasıya gülmüştü. —N:“ kahkahalr istihzasınm ne lgi olmuştu! Yarı çıplak 'AVud sapanı bir sallamış, iki » Üçüncü sallayışında fırlıyan Sakıl dev cüsseli Calât'u boylu Yere sermişti. Zaferinde Davud on beş ya- Ve sapanı ile Cülütu Gdevir- Snce mabeddeki harpın telle- Yikardığı nağmelerle İsrail Şamull'in sırtını yere ge- bulünuyordu. Sonra nekadar Sekadar heyecanlı bir hayat ve ne muvaffak bir hü- Olmuştu. Sözü için sevilen, Bevilen, şarkısı, endamı, rak- €I için sevilen bir hükümdar. dağının soğuk ve berrak pi İle bağ kütüklerinin, üzüm sal- ve yabani çiçeklerin göz- Sakladığı kuyta mağaralarda, da- l A r %’;?ğiş'fl; # Z g İT e$ ü. Kudüs kalesinin güzel koku- 'ııfl;f"h süslü kalvethanelerinde '*Vııa% edebilmiş ve nihayet iş (âleyhüssalâtü vesselâm e- ) 'de bu ülemden göçüvermiş tlarında dinlenen yolcular görülüyor, ağızları yabani çiçeklerle, salkımlarla örtülü kuytu mağaralar.- da, yine körpe çobanlar yarı çıplak do- laşıyorlardı ve... keçiler otluyorlardı. Kenan ilinde hurmalar, orta par- mak büyüklüğünde meyvalar verirler. di. Kara kehribar gözlü kızlar- uzun saçlarını rüzgârda dağıtarak, bu hur- malara yalmayak tırmanıyorlar ve te- pesindeki dallara olgun butlarmı iliş- tirip orta parmak büyüklüğündeki meyvaları gülümsiyen dudaklarla e- miyorlardı. O zaman bağrı yanık Kek nan ili çobanları budaklı asalara dayanrp başlarını havaya kaldırıyor. lar ve mezmur söylüyorlardı. : Korvanları kervanlar kovalıyordu. | O kadar çok kervan vardı ki ufuklar- ,da, göz, yumuşak sırtlı tepeleri bu bitmiyen — kervanların develerinden kopmuş birer hörgüç gibi görüyordu. Sahyun dağında İso bir başka kız yığını, bir başka türlü Şakıyordu. E- teklerini iki yanlarından sıkı arkı kave rayıp dizlerinden birer karış yukart- ya kadar sıyırmış olan bu kızlar gür- gen teknelerda zeytin ezip yağ çıkarı yorlardı. Gurup tanrının günü Kudüsü böyle bülurdu. Ve batan güneş maviliklere toz pembe bir renk serperken toz pem- be gömlekli bir kız, bir başka kız, başka türlü bir kız, Davud kalesinin bürclerinde belirjr; esen bütün yelleri içine çekecekmiş gibi açılan burun delikleriyle havayı koklar; gergin gö-” ğüslü gövdesini mazgallardan uzatır; ölçüye sığmaz bir ihtiras ile, bir Pars Kibİ, dişi bir kaplan gibi Kudüsü kok- lardı. İ — Kudüsün gurupu... Pembe renkler, yavaş yavaş koyu- laşır, gittikçe kızıllaşır, ve meçhul tıl- sımlı bir elle göklere sürülüyormuş zannını veren bu yağlı ve güç silinir boya, bir an o kadar parlaklaşır ki çö- Tün hurmaları yalıyan kumlarma da akseder; kumlar bin kervanın devele- Ti bir anda, boğazlanmış gibi kıpkızıl kesilir. İşte o zaman yetmiş bin toprakçı, el- Hi bin taşçı ve otuz bin usta amele ve mimarla dökümcüyü hakkâkı mühen- dis ve nakkağı kamçılatarak yepyeni bir şehir kurmakla, daha doğrusu Al- Jaha bir ev, kendine bir saray yapmak- la gün geçiren hükümdar Süleyman, Kudüsün ötesinde berisinde kısa bir Peygamber dolaşması yapırp haemen Da vud kalesine döner, gurupun saçtığı renkten daha kanlı kızı) olan hil'atini Hatıralarını anlatan: Mart Rişar Fransanın en meşhur kadın casusu Kömyon durdü. Kiz meçhul a t ST yere atlayarak: Mi ç, Tbiniz varldedi. Bu kafilenin K ha Yüzbaşı, dostumdur. bir defa ""hıq'::u kurtarmak sadetine na NM ba Bunun içün bana karşt h,__ ülar borçlu - sayıyor. Sizi de Mağa razı oldu. Binâaen- _“", bllesiniz! —O SBun, tİz kimsiniz? diye sordum. *— “ pek yakında öğrenirsiniz! Ri; "'u!'l'k fırsatını bulacağız ! Bbinme di “A, gel eme yardım Gü, ü Yal Smladı, ve kamyon hareket etti. & SÜ n Üdr. Kamyon sallanarak, — Mi v liyordu. Nihayet Zuidku- p *Tine vardık. arabadan inip —- 16 — | de, “Balıkçı,, nn beni karşılımağa gel- ! diğini görünce, hayretimden dona kal- dım! Bana büyük bir nezaketle kolunu ü Battı,t — Size refakat edebilir miyim? diye sordu. Köpek balıkları hep orada | Yan yana yürüyorduk: onun kim ol- duğunu bir an evvel öğrenmek istiyor- dum. — Hayatımı kurtardınır, dedim. Ba- na İsminizi söylemek istemezmisiniz? Gülmeğe başladı. — Çok mütekessirsiniz! Y ; Nizamettin Nazif uçura uçura, koşa koşa merdivenler- den çıkar, güler yüzle ve beyitler söy- liyerek bu genç kıza yaklaşır. Pembe gömlekli genç kız bir kedi uysallığı ile yarı çıplak vücudunu ©- nun göğsüne yaslar, Davud oğlu Sü- leymanın kolları arasında yumuşar yu muşar, kemiksizleşir gibi olur. Bunu uzun bir koklaşma takib eder, Genç kı- zın pür ihtiras burhu Kudüste aradı- ği kokuyu bulmuş gibi Süleymanım gerdanında ve kollarında dolaşır. Gökte son kızıllıklar kararmcaya kadar gözde ve hükümdar bu halde kalırlar. Sonra Süleyman, sevgilisini yavaş yavaş merdivenlerden indirir, bir kaprsı silüh odasma, bir kapısı ha- vuzlu mermer taşlığa açılan kokulu bir odanın yumuşak gedirine doğru sürükler, O zaman saçları topuklarma değen cariyeler altın buhurdanları ya- karlar, Davud kalesinin görünmez bir yerinden hafif hafif harp sesleri yük- selir. Süleyman gözlerini Cerradenin Kıvılermlı gözlerine daldırarak bir an düşünür gibi olur. Sonra, zümrütlü parmaklarını kara sakalınm tellerinde dolaştıra dolaştıra ya bir yeni ilâhinin bestesini, yahut babaamm mezmurla- Tından birini mırıldanır. Uzun - saçlı cariyeler perdeleri çekerek ortadan si- Hnirler. G DF Bugün da yine böyle olmuştu İşte. Bugün, yani Davudun ölümünden üç yıl sonra ve İsanın doğumundan tam 973 yıl önce bir mayıs gününün guru- punda. Süleyman sevgilisini sedire o turtunca buhurdanlar yanmıştı. ve perdeler çekilip cariyeler uzaklaşmca bir kolunu Cerradenin beline dolryan Süleyman, zümrütlü parmaklarını sa- kalımda dolaştırarak — mırıldanmıya başlamıştı : — Bahçeme gel ey gelin hemgirem. Baharlarımı devgirdim, balrmı yedim, Şarabımı ve südümü içtim, Yeyiniz ey dostlar siz de. İÇİP Mest olunuz sevgi- liler! Ben uyuyorum ama kalbim uya- nıktır. Mahbubumun sesini işitiyorum, kapımı çalıyor... (2) — geg Devamı var (1) Halil dağı. Habrun şimdi (Ha- Hlürrahman) kasabasıdır ki Kudüse 45 - 50 kilometre yakın bir kasa mer- kezidir. (2) Tnoil Agniyetül'agani 4 'a 788 beşinci bab). ği Gölayıdır ki: (Nişanlı) olarak başlayan mev. Cut bağın mesut bir âile halinde ye sarmıl. — Olmamağa imkân var mı? — Tekrar görüşmek firsatın: bula- tağımızı zaten söylemiştim! Evin elli metre yakınına geldiğimiz zaman benden ayrıldı: — Sizi burada terkettiğim için, af. fınızı istirham ederim! Daha uzağa gi- demem... Eğildi, elimi öptü ve ilâve etti: — Yalnız şunııbmııl:ı,mp.kh_ Tıkları hep oradalar! Ve beni bu anlaşılmaz tözlerin tev- lit ettiği hayret içinde yalnız brraktı. Ev bir ölüm sükütu içinde görünü. yordu. Birçok defalar kapıyı vurduğum hâlde cevap alamadım: Endişe içinde, kendi kendime sordum: “Lüsi asaba Bitti mi? Genç kaızın ifşaatini dinlemeden evvel gitmeli miydim? Bu ifşaatın bir kiymeti haiz olmadığını kim iddia edebi- lirdi? Böylese düşünürken, evin içinde ha- fif bir gürültü duydum. Yeniden ve da ha büyük bir şiddetle kapıyı vurdum. Bu defa Lüsinin sesi sordu: — Kim 0? — Benim, Mart! Çabuk açın! Biraz sonra, bir kandilin titrek ışı- ğiyle aydınlanan salona girmiştim. Yazan: Cevapları veren: PROFESOR SANERK Grafoloji ve Grafometri mütehassısı ÜTÜN tafsilâtile karakterinizi; meziyet ve kusurlarınızı; siti hayrete düşürecek kadar vazih ve marih olarak husustyetlerinizi; tuttuğunuz veya düşündüğünüz İşte muvaffak olup olmıyacağınızı; nihayet beş farkla yaşınızı — size söyliyebilirim. Bana bir gazeteden, bir kitaptan veya aklınızdan yazacağınız dört satırlık — yazıyı; soa aylardaki imzalarınızdan ikisini gönderiniz. 'Tetkiklerin çok esasir yapılmasını istediğiniz — takdirde sağ elinizle yazdığınız İört satırı, aynı yazının s0l elinizle ya elmışmı; baş ve şahadet parmaklarınızın bir kâğıt üzerindeki izlerini; sağ elinizi kâgıt Üzerine koyarak bir kurşun kalemle elini. zin kâğıda çıkaracağınız resmini; muhtelif tarihlerdeki tmzalarınızı, yazmız sağ «l ile kaç dakikada, sol İle kaç dakikada yazdığınızı; — dirseklerinizden — bileklerinize kadar kaç santtm olduğunu — ilâve ediniz. Kızınızı vereceğiniz — dellkanlının, tanı dıklarınızın, dostlarmızın, — nişaninten, (4 ortağınızın da şeciyesini, hurusiyetlerini, bize imzalarmı ve herhangi bir yazısından Gdört salır yazıyı gönderirseniz size söyli yebilirim. Kendilerine cevap verdiklerim, cevaplar hakkındaki — mütalealarmı Tcabımmda Beşredllmeak Üzere — sarih adreslerile yazabilirler, Gelen mektuplarda, bir kâğıda muhtelif kimaslerin yazı yazıp imza attıklarını görüyorum. Herkes ayrı ayrı kâğıt. lara yazmalıdır. ——— —— 85 — 44 Topobaşı M 44 : Yaşımızı 26 den az bulmadım. Urunca ol duğunuzu da zannediyorum. — Hayatta yek zesaklıktan hoşlanmıyan bir tahlatınız var, Ziyade yorucu ve Üzücü veya uzum sürücü işlere düşkünsünüz. Çabuk zinirlenir, çabuk Sükünet bulursunuz ve kin — tutamazamız. Hadâmzetında iyi btr kalbiniz vardır, Her geyi oluruna bağlamağa — mütemayfl bulunmaktasınız. Eğer igleri ve — hâdiseleri daha eiddi ve daha dixkatli alsanız daha çok fazla memnun olursunuz. Evvelce ken iliğinizden yazdığmız yazlardan birini gön derirseniz daha esasir bir tetkike imkân ver miş olursunuz. 34 — Bayan Altın Beyoğlu: Yazmızı ve nişaalınızın gönderdiğiniz ya. x ve imzalarını tetkik eitim, — Vardığım neticeler gunlardır: Herhalde nişanlmızla bir karabetiniz olsa gerek. Belki de ayni mektepte okudunuz ve ya ayni gartlar içinde büyüdünüz. — Çünkü bir ihsanı diğerinden ayırt edecek bazı ruhi teferrüat ve âdotlerinizde iştirak var. Bun. dan dolayıdır ki aranızda bir akrabalık veya Ayal gereltte yahud da beraberce büyümüş olmağı çok varit ıornyanııı. j Bevişiyorsunuz. Tmzalardan bu “ sevişme. nin Üç ay kadar evvel en hararetli devresi. ne girdiğini anladım. Elân Bu hararet de. vara etmektedir. Siz Uğraz fazla hassas ve Kıskançamız, Kınkançlık, körüğe — benzer. Bununla muhabbet hem yakılır ve hem de Iüzumundan fazla kuvvetle kıylanılırsa, sön Gürülür, Bundan dolayıdır ki size kıskanç. lik bahsinde itlâmi tavsiye ederim. Sizin 20, nişanlmızm 20-25 — yaşlarında olduğunuzu yazılarmızın tetikikinden anla. dım. Karakterlerinizin bazı husussiyetlerine göre sizin sarışın, nişanlınızın esmer OlmAsı muhtemeldir. Bundan maada, nişanlınız vü- cut itiharila Zayıfa benzemiyor. Yazı ve imzaları, nişanlınızın kibar, Za- zif ve her hususta aözüne ve sevgisine tnatı- lır bir zat olduğunu göstermektedir. Bundan maz bir rabıta şeklinde tecelilsini hararetle s“g. ederim. Size diğer tavaiyelerim gunlardır: — Kis. kançlığımızı tadil etmek sevginizi — makul geklide bulundurmak. Ve müstekbel yuvanı. zın saadetini arttırmak için ev işlerini İ öğrenmek — Üzere hasırlıkta — bulunmaklır, Çünkü yazdarmızdan öyle anlıyorum ki: Siz evi, aileyf andece mühabbet ibadeti yapılan Genç kız beni kucaklIryarak bağırdı: — Öh! Mart, sizi görmekten, ne kadar memnun olduğumu bilseniz! O ka dar korkuyordum ki... —— Benim gelmemden mi korkuyor- dunuz? — Hayır! Döndüğünüzü bana bir tanıdığım söylemişti. — Bir tanıdığınız mı? Yüzlinde yara izi bulunan bir “Balıkçı,, ,değil mi? *“Balıkçı,, kelimesini müstehzi bi ta- Jyurla telaffuz etmiştim. — Evet. Onu pek yakında tanıyacak sınız, Bu, bir dosttur! Hakiki bir dost! — Sizin dostunuz mu, Yoksa anneni zinki mi? — Benim!... Annem onu tanımıyor! Binaenaleyh — size — yalvarıyorum, Mart, ondan hiç bir şey saklamayın, günkü ona hiyanct ettiğimizi anlarsa... Sözünü bitirmedi. Fakat öyle his settim ki genç kız, İngilir casusiyle bir anlaşma yapmış ve bu anlağmaya göre, Jaki, bütün sırların kendisine ilşa edil- mesi şartile annesini koruyacağını ona vaad etmişti. — Jakiyi biran evvel tanrmak ister- dim! dedim. — Onu yarım göreçeksiniz. Sizş na- Bıl hareket etmek lâzım geldiğini izah bir mübet olarak alryorsunuz. Bu düşünceler doğrudur, fakat bu kudat mâbedin diğer ti metlerini de bizmat görmek veya — icabında en iyi gekilde gördürmeğe muvaffak olmak partile! ... 35 — Maçka H N. O, 1 Barih bir sual söruyor ve — karakterinizi Acaba aaatinizi bunlardan kim çaldı? Gönderdiğiniz dört çeşit yazı ve imzadan birizinin uşağınıza diğerlerinin size çok ya. kın insanlara ait olduğu — kanaatindeyim. 'Tetkik ettiğim bu yazdarın hepsi de iyi ka. zakterli, Iyi kâlbil insanlara alttir. Saatlalz, berhalde ev haricinde bir yerde kaybolmuş İşi bir de bu bakımdan tahkik ve tetkik edi. niz. Haklı — olduğumu — Ümit ediyorm — vakalar karşısında tasdik edeceksiniz. ll mSlEn Ayaşda A 781 a İyiliğe, Dolluk içinde yaşamağa cömertlik ve Jarafa mütemayil bir karakter, Bükemi. yeceğinizi bildiğiniz eli sıkmağı tercih eden bir vasfmız var. Bununla beraber — otorite taraftarısınız, idarenlz, daha fazla sıkı olmak gerek! Kuvvetli görünmekten hoşlanıyor. ve bu nevi vaziyetleri ihmal etmek istemiyorsu. nuz. Vaziyetinizin de bunu icap ettirdiğini zannediyorum. Beden! olmaktan ziyade fikri bir iştesiniz. Bazı sıkıntılarınıza rağmen ken dinize güvenmekle olduğunuz — yazılarınız. dan anlaşılıyor, Yaşadığınız bugünkü şeralt ten daha iyisini arzu etmekte — olduğunuzu ve buna ait bazı kusur veya işleriniz bulun. dGüğunu imzalarınızın tetkikinden anladım. Eğer bu tasavvur ve teşebbüsünüzü kuvet. 1o düşünerek yazacağınız birkaç satırı gön. Gerirseniz size daha etraflr malümat veri. Tirmi, Yaracaklarımızı ve alelttimum şikâyetleri. nizi yalnrz kendinizde saklasanız Gaha iyi olur. Bahüsus ki: Bu halinizden hayatmızda mutazarrır olmuş olduğunumu iddia edersem bilmem tekzip edebilir misiniz? Söylediğim yeraitte yazılmış yazığız! VE bu mütalealar hakkındaki düşüncelerinizi bekliyorum. edetektir. O gece, uzun zamanlardan beri ilk defa olarak rahat bir uyku uyudum. Vazifem son derece kolaylaşmiştı. Artık erkân harbiyeyi, “Altın tolgalı sa- fışı,,fun ve çetesinin hareketlerinden ha- berdar etmeme lüzum yoktu, Çünkü Endeliğans Servis, bu casusları yakın- dan takip ediyordu. Artık, Jakinin talimatını beklemek- ten başka yapıtlacak bir İşim yoktu. Maksim Alman teğmeni Kapıyı sarsan kuvvetli yumruklar, beni uykumdan uyandırdı. Açmak üzere &yağa kalktım fakat Lüsi benden daha evvelâ davrandı. Maktim içeriye girdi. Beni görünce hayretle: — Siz burada mısınız? Dedi, sonra Lüsiyi kolundan tutarak müstehzi bir tavurla sordu: — Söyleyin bakayım güzelim, - git- tazirten memnun musunuz? Genç kız şiddetli bir hareketle onun kolundan kurtularak: — Bırakın beni! dedi. Annemin ne- rede olduğunu söyleyin! ? B Derami var