Babâlarının, iftihar duyacağı hqu%ı kendisinden l : n,î'lmn kadın mes'ut müdur? İt& m:”“hm zaman, yaptığı bü - &%m“mdclelcm rağmen yüzde Tiebi, “A kalmış olan, kadmlığından Va ı(!!y hybmııumiş bulunan ba - Fitedan 'eT Saime bir an tereddüd x%:* Bia'yt hddedl. Bence çalışan kadın kağı ihdır. Kendimin de çalışan an'm Arasında bulunmam bu ka- İ 'qu k*h Canlı bir delilidir. Vakıâ Üü keyalieklsi şahsa göre değişir. NW İ mes'ut addediyorsam, & :P—eu)l eserim farzediyorum Sin... Çünkü onu ben hazır- Nbud'“ki Çalışmadan yaşamak!.. .-m_nl;rmı: beğenmeyiş ifade oden S Bi * büzüyor: h"n ** bir hayat bana zevksiz ve .h. Bibi Beliyor. Servete konanla- Wı::'"mmî kardeşlerinin ve ko- Adar mes'ut olabildikleri- | İ c:'mhmm_ Vakıl benim lokmam- | &._': Yorgunluk var. Fakat bi- | Bi bu benim sâyimin semere- ’ük';’:n hâliki banim. Benim e- :'ıq im bir gey yapabilmem, A, Manevi çabalayışlarımın İ Mnası değii mi? t (H, fırtmalı günlerde sabali “tenha sokaklarda yakamı ğ& mx'""'. koşmam hoşuma gider. zi İçin Yörülur, didinirim. Ve işte * aoayı €VC döndüğüm zaman, evi- nt d;:tı karşısmda duyduğum %%m hiç çıkmamış kadınla- o, Odiğı bir zevktir. tü Bıııçu'm"’" bir kadm için taham- ae Bez bir yük olduğunu söyli- a R “hx,::nîıhwnm Yük olarak kabul Yan EM Zevk olarak telâkki edi - bakamazmış! ::îlııvlmd:, ev kadını, a. ikliğini hiç görmüyo- k.:::ldmhğmm manasını bi- E?î’ İşlere yetişemez diyorlar. İle hayat tanzim e- #Y için vakit bulunabilir. Senel Vai hüyatın M kadınlıkla kabilite- M İçbir cihetini görmedim. hi I 2.4% a nan çh;ğ:dğıu?h"ü başlamasını na İ %._:_"“ Türkiyede (kadın as - egi cp Çattana bu sahada da bil- #demez) diye bir fikri ür. İsti iye bir n "ll"we"?fl klâl harbi, bunun hâ- ÇA & İnkişaf etmekte olan en bi ÇA bir tekzibidir. Ata- İşateti lzerine kadın, ço- Çalışan kadınlarla İstiklâl harbine İştirak eden öğretmen | Çalışmadan yaşamak bana tevksiz ve yavan gibi geliyor! Diyor ve ilâve ediyor : kocalarının refahını paylaşıp Yaşayanların benim kadar mesut olabildiklerini sanmıyorum 'dacı Bayan Ikbale gelince; o, çalışmaktan hiç de memnun değil... Çünkü, dışarda W"Shğl yetmiyormuş gibi, bir de evinin işlerile uğraşmak mecburiyetindedir hN Münevver Saime, memle- İstiklâl harbine 4 | ;"*hqi::“ml paylaşıp yaşıyanla- , Anketi yapan: SUAT Bayan Münevver Sağme İstiklâ! harbi- ne jştirak ettiği tarihlerde Öğretmen Bayan Münevver Saime Tuk çocuk hep onun arkasından kor- kusuz ve tereddütsüz koştuk. — Milli harekâta bilfiil iştirak etti- Binizi duydum. Bana bir parça da bu şerefli mazinizden bahsetmez misiniz? — Bunlardan bu kadar sene sonra bahsetmek bana tefahur gibi geliyor. Geçen şeylerle vatana kargı olan mer- butiyetimi anlatmıya çabalryacağıma ilerde herbangi bir fırsatta yeniden onun davetine koşmrya ve yeniden en güç hizmetleri bile yapmıya ve bu su- retle bu aşkımı ve bağlılığımı göster- meye amadeyim. Vatan işlerinde yarı- yacak kadar gencim. Mazide de istik- balde de üstüme düşen her yazifeyi korkusuz, tereddütsüz ve iftiharla ya- pacağım. Odacı bayan ikbale göre Siyah başörtüsünün çerçevelediği mahzuyn yüzünde iri kara gözleri dertli bir bakışla doldu ve: — Bahtiyar olan kadmım evinin dı- şında işi ne? diye bana bir sual sors du. — Hâhi bayancığım... Kadın yalnız evinde kaldığı zaman bahtiyardır. Çünkü kadın ev için yaradılmıştır. Ne kadar rahat olursa olsun evinin dışın- daki iş kadını yorar, Nekadar dışar- da çalışsa aklı hep evinde, evinin işin- | de, çoluğunda çocuğunda kalır. — Siz evli misiniz? — Evet, evliyim. Bit de çocuğumuz 'var on bir yaşmda... — Niçin çalışmryorsunuz? Kocanız var, Mademki çalışmak da istemiyor- sünüz”... — Kocam evvelâ odun kömür tücca- rıydı, sonra matörcülük ederdi. Hiçbir zannat öğrenmemişti. Yalnız motörle- ri işletir, yaşardı. Zengindik, bir geye ihtiyacrmız yoktu. Bir gün motör bat- tı. On parasız kaldık. Kocam hiçbir zanaat bilmediği için çalışamadı. Ben işe atıldım, Şükürler olsun yaşıyoruz. Fakat ne de olsa alışık değilim; bana kuşuyorum — HABER — Aksüm, postas pek güç geliyor. Erkeğim çalışabilsey di, ben dünyada çalışmazdım. — Size iş hayatında en güç gelen wymdh'! — Dışarda çalışıp yorulduktan son- ra, bir de eve gidip, evde çalışmak pek gücüme gidiyor, Vücudun taham- — Noden çalıştırmazamız? — Çalışan kız ev kızı gibi olur mu? Serbest alışır... — Ne çıkar, daha iyi ya.. — Allah muhafaza etsin... ! — Neden? — Serbest alışan kadın iyi yuva ku- ramaz. Kadmın gözü evinin içinde a- çılmalı. - mııııılııt açılırsa ne olur? — Görenek var bayan... kızlar biribirine bakarak ınyorl&h:: Baksana, kadın çalışmıya başladığın- danberi evlerin tadı kaldı mı? Koca- sı “kaşının altında gözün var,, dese ba- yan dinlemiyor: "Ben çalıştıktan son- ra ne lüzumu var, koca kahrı çeker miyim?,, diyor, ayrılrveriyor, — Eskiden boşanmak yok mrydı? — Vardı. Vardı ama... 1âf olgun diye değil, Hakiki bir sebeb olursa ayrılır- lardı. Şimdi ise kadım kendini hiç sık- mıyor, — Ne çıkar? A I — Ne mi çıkar?... Ev yıkılması Ko: Tay mı? Çoluk, çocuğun safi! ölması f yi mi? Bunlar niçin ölsütn.. Kakiden bunlar olaaydı, hangi birimiz aldığı- mız terbiyeyi alabilir ve böyle yetişe. bilirdik? Kadım evinde yaşamak için yaradılmıştır. Bunun aksi olunca ha- yatm tadı kaçar vesselâm.., — Peki, diyorum. Hayat sizin iste- diğiniz gibi olsaydı ve kadımlara evinin dışmda ekmek olmasaydı. kocanızm motürleri battığı ve kendisi İş bulama- dığı zamanda sizin haliniz ne olurdu? — Yooo... Benim sözümü yanlış nn- Tadmız, diyor, kadın çalışmasın demi- yorum. Kadın muhtaç olduğu zaman €lbette çalışacak... Fakat Mmuhtaç ol. mıyan kadmlar “fantaziye” olann di- ye calıştıkları zaman zıddrma gidiyor. Erkeği olmıyan, yahut erkeği işsiz o- Tan kadma çalışmak yaraşır.. — Kötü olmıyacak ya!,, Dünyarın en kuvvetli mahluku Kendi cüssesine göte dünyada en kuvvetli mahlük ufak bir böcektir. Bu böcek kendinden 850 defa daha ağır yükü kolaylıkla taşır. Eğer İnsanlar da aynı nisbette bir kuvvete sahip olgalardı 70 ton yük taşıyabilirlerdi. Garip bir âdet ">reada, bir kız evlendiğinit artsak ikinci günü kocasının yüzünü — görebi- lir. Kocayı intihap etmek kızın babası. tf veya en büyük aile reisinin hakkı- dir. Evlendzeği gün kızın göz kapakla- Ti tutkalla yapıştırılır ve ancak 'evlendi- ginden bir gün sonra açılır: Yarım ton ağırlı- ğında uçurtma Her yaz Japon köylüleri, aralarında bir uçurtma müsabakası yaparlar. Bun lardan bazıları o kadar büyüktür ki uçurtmak için 65$ kişi lâzrm gelir. Yarım ton ağırlığında olan bu uçurt malar fazla rüzgürlarda uçuranlar İçin adeta büyük bir tehlike teşkil eder ve İpi tutanlar ellerini vaktinde — bıraka. mazlarsa uçurtma ile beraber havalanır ve bittabi düşüp ölürler. İInsanlar, yer altında nehirli gaz Yaarr uzlarından, harb tayyarelerinin bom- balarından masun bulunacaklarına gö re belki de daha rahat yaşıyacaklardır Mağaralar devrine mi dönüyoruz ? 100 metre derinlikde mahalleler ve şehirler kurmayı düşünüyorlar Yer altında hayat daha sıhhi olacakmış ... orada sun'i plâjlar, bahçeler, göller bulunacakmış ! Anlaşılan yeryüzü insanlara dar gelmiyo başladı, Sığımacak, barina« cak yer bulamıyorlar, yerin altına inmeği düşünüyolar; yüz metre de- rinlikte mahalleler, köyler şehirler, kurmak, yeryüzüte çıkmadan, çık- maya ihtiyaç duymadan yaşamak is tiyorlar.. t diyorsunuz, gülü- yorsunuz değil mi? Bir — dereceye haklısımzn... Çünkü bize: Açık haya- dâ yaşamayı, dalma güneşte dolaş- mayı tavsiye eden bu fen adâmları- nın bizi yeraltına sokmak iİstemeleri delilikten başka bir gey — değildir. Yalnız, hüküm vermekte acele etma- yiniz. Bir de onları dinleyiniz. Bakı- nız ne diyorlar *“Sizler, büyük gehirlerde yaşryan- Jar, hayat tarzınızt yan! nasıl ömür sürdüğünüzü süyler misiniz?. Her- halde yüzde sekseniniz yaşamak İçin çalışmak mecburiyetindesiniz. Ba- bahleyin erkenden kalkar, atölyeye, büroya veya mağarzaya gidersiniz. Çabuk gitmek için muhakkak tüne- 16 binersiniz. Burada, bava, güneş var mi?.. Büronuzda, mağazanızda da gü- neş yoktur. Ya hava?.. Kapılar sıkı gıkr kapalı, pencereler de öyle.. T- bif hava da yok.. Lokantağır, kahve- de hava alamazsmız.. Akşam, evinize dönerken güneş ya batmış, yahut da batmak dir. Demek bütün bir gün ne güneş- ten, ne de havadan istifade edebil- diniz; evinizde de, sobanın, kalori- ferin swcaklığı kaybolmasın diye kapıları, pencereleri kapalr bulun- durursunuz. Yemekten sonra gide- ceğiniz yer bir kahve, bir sinemadır, değil mi?.. Yeraltı hayatı, biraz garip görün- mekle böraber daha gıhh'dir. Orada hoerşay fennidir. Evler, sokaklar mü kemmel surettea tenvir oedilecektir. Bun'i plâjlar, havuzlar, — bahçeler, göller bulunacaktır. Huavaf TYener- ler, (Ültra - Viyolot) ve (Enfrat- Ruj) ziyaları saçacaktır. Mevsime Yeratı sokaklarından biri göre, filitre edilmiş, — süzülmüş bir hava teneffüs edeceksiniz, Yeraltındaki evlerin konforu, yer yüzündekilerden çok fazla olacaka tır, Sinemalar, tiyatrolar bulunacak tır. Mektep, hastane, — #anatoryom, Hh.. Hep düşünülmüştür. —Büyük Transatlântik gemilerini, bilhassa Normandiyayı gözününe getiriniz. Ne salonlarının, ne de kamaraları- nın harice pencereşsi yardır. — Ziya, hava, ve hararet hep fennft #surette temin edilmektedir. Yolecular, istedikleri — zaman gü« verteye çıkarlar, hava alabilirler mi, diyorsunuz. Fakat size, yerin altıne dakilerin manastıra kapatılacakları nı kim söyledi; onlar da, İstedikleri zaman asansöre atlayınca yeryüsü« ne çıkacaklardır. Yalnız, kalabalık Bokaklara, meydanlara değil, açık yerlere, büyük bahçelere.. Yoraltında, güneş almak, bava almak, oyun oynamak için kırlar, bahçeler, eimenlikler bulunacaktır. Herhalde yerytülzüne çıkmak İstiyon- lTer pek az olacaktır. Sonra düşünü ki yeraltmda, Börüe balarm, boğucu gazların tehlikasin- den de masun kalacağız!,, İngiliz tavyarecisi Clouston bir ran tayyareci Clouston ve mis Beti Groen Kaptavndan Londraya gene Aayni tayyare İle uçmak suretile bir rekor daha tesls etmişlerdir. Tayyareciler dönüşlerinde Kahi- re üzerlerinden saatto 60 mil sürat- le esen bir fırtinaya tutulmuşlar fa- kat bir arızasız. — kurtulmağa mu- vaffak olmuşlardır. Londraya indikleri zaman her iki unçucu da çok yoörsün gürünlüyorlar- âr. Hattâ Clouston tayyaresini ka- zasız İndirmek İçin tayyare meydanı üzerinde birkaç defa- döndürmeğe Londra — Kaptavn takorunu kı-l rekoer daha kırdı meebur olmuş ve ancak büyük müş- külât ile inebilmiştir. Cloustonu ilk kucaklıyan nişanlısı olmuştur, Clouston ve misis Greenin bu u- çuşta kırdıkları rekorlar şunlardır: Londra — Kaptavn 45 saat 5 da- kika, Bu rekor Copy Golhuson'un re korunu 32 saat 55 dakika Indirmiş- tir. Kaptavn — Londra: 57 saat 28 da kika, Uçuş #âaatl 42 saat 10 dakika. Bu müddet Rraookun, rokorunu bir buçuk günden fazla azaltmakta- dır. Gidiş geliş 5 gün 17 sant 28 dax kika sürmüştür, »