sıııyj or mj usunuz? —— | Tımsahı at gibi kullanan bet yine talihliymiş. Kendisini iyi koruyabildi. Yerliler de bir taraftan hayvanı sahilden adam Sıçanlar bir kediyi yediler! Şarki Çinde Linan köyü uzun zamandır farelerinin çokluğu ile göhret almış bir yerdir. Geçen - lerde orada cereyan eden hâdi . senin tarihte bir eşi daha yok - tur, Sıçanların sokakta bir kediyi yediklerini bütün halk büyük bir hayretle seyretmişlerdir. Hâlk tam öğle Ustü kalabalık bir srçan sürüsünlün şokak orta - sında bir kediye doğru yürü - mekte olduğunu görünce, merak la durarak seyre dalmıştir. Bu sıçanların çete halinde avcılık yapmak için bir teknik icat et - miş oldukları pek belliydi. Sürü, bir kediyi gönünce içle - sinden en babayiğiti kalabalıktan ayrılarak ilerlemiştir. Bu — sıçan yürürken kedilerin görmeğe alı. gik olduğu korkak vaziyeti ta . Kanmıştır. Kedi hücuma geçince, yem hizmeti gören srçan sürüye doğru kaçmağa başlryarak düş- manı arkasından sürüklemiş ve sürünün merkerine kadar götür- müştür: Bunun üzerine çete, hat larını kapayarak kedinin üstüne çullanmış ve bir tüy bile bırak . mamacasına hayvancağızı par . galıyarak yemiştir. Şimdi Linan da pek az kedi kalmıştır. Çiklet 1870 genesinde Birleşmiş A- “merikada Meksikanın — diktatörü “ General Antonio Lopez Santo - Anna Ölmüştü. Ölümünden son. ra eşyasının arasında çiğnemek için bir çok ham kaoçük bulun - du. Eşya Tomas Adams adlı bi- fisine kalmıştı. Bu adam buldu. gu tüsitkderi kullanabilmek . için binbir tecrübeye kalkıştı. Fakat hiç birisine muvaffak olamadı. Fa kat generalin dişlerini beyazlat- mak için bu lâstikleri çiğnediğini bâtırladı. Bunun üzerine şeker - cilerden birisine küçük bir nümu. mne gönderdi. Neticede de.kazanılan muvaf - fakryeti herkes biliyor. 1871 de Tomas Adams, Çuving — Gum, yani çiğnemeğe mahsus listik için ihtira beratı aldı. Şimdi gün- de 30 milyon kilo çiklet yapıl . maktadır. Yalnız İngilterede s- ftak mevsimde günde bir milyon paket çiklet satılmaktadır. BULMACA $4 Nunctik bir Jört köşe be- l Burada yapacağınız iş niç karşı, laşmadan ve 64 hanenin her birisi. nia merkezinden geçmek şartile Kü- deminizl kaklırmakaızın — mütemadi bir çizgi çizmektir. ÇİZZİ A işaretli haneden yola çı, karak B işaretli hanede nihayet bu. lacaktır. Bu hilmecemizi — halledenlerden birinciye bir hokka takımı ikinci. ye bir İüks itisyon, üçüncüye iki HİŞE Gsana ve ayrıca İkf yüz okuyu curuza muhtelif hediyeler — verile. cektir. Japon yazı makineleri Üstünde 50 tane tuşu olan bir yazı makinesini kullanmak epey Büçtür. Yazı makinelerinde 45 tuş vardır. İşteson zamanlarda Japonların yapmış olduğu bir yazı makinesi tara 2000 tane tuşlu - dur. Japon dilini yazabilmek için ancak bu kadar işaret lâzımgel - mektedir, Bu makine üzerinde yapılmış olan tekâmüller ©o kadar ile. riye — varılmıştır. ki, — ken - disi ancak 45 tuşluk makine- lerin büyüklüğündedir. Bu hari . kanm fiyatına gelince bizim para- mızla yalnız 40 liradır. Dünyayı tanıyalım: Şilide nitrat kuyuları Nitrat dü Sud denilen madde - nin gübre olarak — kullanıldığını elbette işitmişsinizdir . Dünyada kullanılar nitrat'ın Kepsi Şiliden gelir. Yalnız Al manya sun'i nitrat yapmaktadır. Şili nitrat kuyuları, dünyanın en çorak yeri olan Tacna, Tara. paca, ÂAntolfosgasta ve Atacama vilâyetlerindedir. Buranın uzunluğu yedi yüz kilometme, genişliği de kimi ye - rinde beş, kimi yerinde de yüz elli kilometredir , Deniz sathından iki bin metre yüksekte olan bu bölgede hiç yağmaur yağmaz. Burada nektı. yu,, ne de göl vardır. Kuyular - dan Nitrat çıkarmak için çalış . makta olan 250.000 bazan da 300.000 amele taktir edilmiş su içerler. Bu toprak yamaçlarda yeşil bir tek nebat yoktur. Yiyecek, içecek, davar, kömür, petrol, ke- reste veyapı malzemesi hep di . şarıdan getirilir. Her taraf nittat kokar. Yakı - t bir güneçle hiç bulutsüz — bir &öğün altında çalışmak ne güç - tür, bilir misiniz?. Nitrat kuyulardan çıkarıldık - tan sonra büyük buharlr makine. lerde pârçalanarak — yıkanmakta koca koca çuvallara doldurula - rak, katırlar tarafından çekilen dar hatlı vagonlarla ihraç liman. larını gönderilmektedir . Şilinin bütün zenginliği nitrat yüzündendir. Bu madenden alı - nan ihraç rüsumu memleketin bütüm masraflarını karşılamak - tadır. Timsah Üzerine -binip gez - mek, çok ar insanın yapabile . ceği bir iştir. Bununla beraber, cesaretiyle meşhur olan tanın « maş İngiliz tabiyatçısı Çaris Va. taton bu işi yapmıştır. Bu zat, Güyanda, Esseğnibo gehri kenarında dolaşırken, mü- kemmel bir timsah sürüsü gör . muş ve bunlardan birini difi ola- Tak yakalamağa karar vermiş . &. Bunun için de köpek balık - Jarr yakalamak için — kullanılan bir kancanın ucuna yem koya . rak her gece sahile uzatıyordu. Fakat timsahların kurnazlığına bakm ki, gelip yemi yiyorlar, fakat kancaya takılmıyorlardı. Sonra bir Hindli çıka geldi. Ve bir fikir ileri sütdü: — Kendi eliyle yaptığı bir kancayı suyun içerisine koydu. Ucuna —mutad olan yemi taktı. Ve kancanın ta- kılı bulunduğu kaltı ipi de bir ağaca bağladı. Ertesi sabah, çadırdakiler bir yerlinin gürültüsiyle uyandılar.. Yerli koşarak çadıra döğru ge liyor ve büyük bir timsah yaka. landığını heyecanla haber veri « yordu « Vaterton pek memnundu. Fa. kat, hizmetçilerine bu timsahı sudan diri olarak çıkarıp getir - melerini emredince, yerli hizmet çiler korkudan titremeğe başla . dılar « Hintli tarafından yapılan kan - ca o şekildeydi ki, bu kancadaki yeme atılan hayvanın kurtulup kaçmasına imkân yoktu.. Nihayet yerliler, epey milcade. leden sonra, timsahı suyun sığ ta- raflarına getirebildiler. Daha son . va yavaşça sahile çektiler. Vater - ton hiddet ve galeyan halinde bu lunah timsahın üzerine atladı, ön ayaklarmı yakalayıp geriye, timsahmn sırtma doğru kıvırdı. Bir canavar haline gelmiş hayvanın kuyruğu sağdan sola, soldan sağa şiddetle vuruyordu . Eğer bu şiddetli vuruşlar, Vater tona isabet etseydi, hali cidden pek feci olurdu. Bununla bera - akrllı içeri çektiler. Münasip bir yerde Vaterton, timsahım #rrtından sür'atla yere atladı. Ve kuvvetli çenelerinin etrafına sert bir ip ilmeği atarak kıymetli — derisine sıktı. Sonra, hiç bir zarar getirmeksizin tim sahr öldürdü. Nasıl, böyle bir manzarayı rüyanızda görseniz tahammiül edebilir misiniz?. Yazısız Hikâye: Köpeğimi okşasana — Köpeğini okşadığımı mt istiyorsun? Peki ama ısır. maz mı?) — Ben de onu öğrenmek istiyorum. Köpeği ancak bu nb.);h aldım da. Hasta ile doktor arasında Hasta kendini muayene. ye gelen doktora: — Bay doktor nasıl olu- yor da böyle ikide birde be- yin nezlesine tutuluyorum?. Düşüncesi başka şeylere dalmı şolan doktor: — Evet! Mikroplar vü. cudun 'daima en zayıf nokta- sına hücum ederler.. . Hlkâz.: İ KAÇAK Ercümeni bir gün anne ve babasından yediği olduk- ça şiddetli bir dayaktan son- ra kendi kendine şöyle dü- şündü: — Dünyada benim kadar talisiz kimse yoktur. Annem le babam beni sevmiyorlar. Küçük kardeşimi hep bana üstün tutuyorlar. Artık bu mektepten çıknıcı eve geleceğime _kı bir şehre kaçatım... Eıuımem bu kararı ver- dikten sonra hazırlığa girişti. İlk önce kumbarasmı - kırdı. İçinde bir hayli para birikmiş ti. Bunları cebine yerleştir- di. Kalkıp mektebe gitti ve o gece evine dönmedi. Gece olup da - çocukları- ve babası telâşa — düştüler. Dosdoğru polis karakolüna koqtulır Her tarafa haber- çıkar çıkmaz, Sirkeci istasyo. nuna gitmiş, orada bir kola. yını bularak - eşya salonuna girmiş ve karanlık basıncaya kadar bir balye yığınınım ar- kasında bekledikten sonra, yavaş yavaşbagaj yerinden çıkarak, kimse görmeksizin bir yük vagonunun içine dal. mıştı. Tren hareket edince, Ercüment derin derin soluk almış, ana yuvasından kaça- bildiği için büyük bir onur duymuştu. Artık ceza, azar, dayak — yoktu. Mektep ve ders belâları da geçip gitmiş: ti. Bundan böyle serbestti; dilediği gibi yaştyacaktı... Peki ama, şimdi ne yapa- caktı? Bir yük vagonu deh- şetli ayazdı. Tahtaların ara. lıklarından giren buz gibi rüz gârlar, onu donduracak gibi titretiyordu. Evinde şimdi ke yifli keyifli çat ya- nan sobasını düşündü. Fakat bu düşünce çok uzun sürme. di: & — Nedeolsa serbestim ya; azıcık soğuğa dayanabi- lirim... . Diye mırıldandı. Bir balye ye iyice sokuldu, kendini iyi kötü korumağa çalıştı. Ercüment uykuya daldı. Büyük bir sarsıntı ile uyandı. leri işitiliyor, dışarıda bağırıp tağırıyorlardı. Hiç şüphe yok ki, bir istasyona varmış. lardı. Kapının aralık yerine gözünü uydurdu ve dışarısı- nt gözetledi. Elektrik ışıkla. dınlıktı. Furgunun kapısnı: riyle ortalık gündüz gibi ay- epey tan sonra oyna tabildi ve kendini dışarıya at. y 5d ĞS ğ Tren durmuştu. Düdük seş. | ç-t İkitren arasındaydı. Peki < - e PP SA 7 T ama, - istasyondan nasıl çıkacaktı? Elinde bileti !# A Çok Mma.ı') ya çıktı. Yağmur * rrcasına gâr ılıklm dondll"'; ) yi ki ıoklu. ve omlıi! bırakmış olan yl# p rının ıçmdc bata çık$ meğe başladı. ’ f Şimdi yüreği: manlık duyuyoı& ' b evinden hçımıu' azar işittiği için b* K ama, buna kendisi / fij zanmıyor muyd“’ fi tü kardeşi kadar 8€ d Ne korkunç bir ıd" | « cekti! * Haydi, haydi, PU ) 4 celerden vazgeçip az. cesaret ve M *ı m geri dönerek i: ndıl.dııldıgn: ko!'“" 4