17 Temmuz 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Biliyor musunuz ? Sıçanlar bir kediyi yediler! Şarki Çinde Linan köyü uzun zamandır farelerinin çokluğu ile göhret almış bir yerdir. Geçen - lerde orada cereyan eden hâdi . senin tarihte bir eşi daha yok - tur, Sıçanların sokakta bir kediyi yediklerini bütün halk büyük bir hayretle seyretmişlerdir. Halk tam öğle üstü kalabalık bir sıçanı sürüsünün sokak orta - sında bir kediye doğru yürü - mekte olduğunu görünce, merak la durarak seyre dalmıştir. Bu sıçanların çete halinde avcılık yapmak için bir teknik icat et - miş oldukları pek belliydi. Sürü, bir kediyi görünce içle - rinden en babayiğiti kalabalıktan ayrılarak ilerlemiştir. Bu sıçan yürürken kedilerin görmeğe alı. şık olduğu korkak vaziyeti ta . kınmıştır. Kedi hücuma geçince, yem hizmeti gören srçan sürüye doğru kaçmağa başlryarak düş- manrı arkasından sürüklemiş ve sürünün merkezine kadar götür- müştür: Bunun üzerine çete, hat larını kapayarak kedinin üstüne çullanmış ve bir tüy bile birak - mamacasına hayvarncağfızı par - çalryarak yemiştir. Şimdi Linan da pek az.kedi kalmıştır. Çiklet 1870 senesinde Birleşmiş A- “General -Antonio Lopez Santo - Anna ölmüştü. Ölümünden son. ra eşyasının arasında çiğnemek için bir çok ham kaoçuk bulun - du. Eşya Tomas Adams adlı bi- fisine kalmıştı. Bu adam buldu. gu lâsitkleri kullanabilmek - için binbir tecrübeye kalkıştı. Fakat hiç birisine muvaffak olamadı. Fa kat generalin dişlerini beyazlat- mak için bu lâstikleri çiğnediğini hatırladı. Bunun üzerine şeker - cilerden birisine Eüçü'k bir nümu. pe gönderdi. Netitede de kazanilar muvaf - fakryeti herkes biliyor. 1871 de Tomas Adams, Çuving — Gum, yani çiğnemeğe mahsus lâstik için ihtira beratı aldı. Şimdi gün- de 30 milyon kilb çiklet yapıl « maktadır. Yalnız İngilterede sı- cak mevsimde günde bir milyon paket çiklet satılmaktadır. BULMACA A . bi nunelik bir dört köşe Burada yapacağınız iş hiç karşı, laşmadan ve G4 hanenin her birisi. nin merkezinden geçmek şartile ka- leminizi ka!drrmakaızı;ı mütemadi bir çizgi çizmektir. ÇİZgi A işaretli haneden yola çı, karak B İşaretli hanede nihayet bu.. lacaktır. Bu bilmecemizi — halledenlerden birinciye bir hokka takımı, ikinci. ye bir Jüks lüsyoön, üçünecüye iki SİŞE esana ve ayrıca İki yüz okuyu cumuza muhtelif hediyeler — verile. cektir. Japon yazı makineleri Üstünde 50 tane tuşu olan bir yazı makinesini kullanmak epey güçtür. Yazı makinelerinde 45 tuş vardır. İşteson zamanlarda Japonların yapmış olduğu bir yazı makinesi tam 2000 tane tuşlu « dur, Japon dilini yazabilmek için ancak bu kadar işaret lâzımgel - mektedir. Bu makine üzerinde yapılmış olan tekâmüller o kadar ile. riye — varılmıştır. ki, ken - disi ancak 45 tuşluk makine- lerin büyüklüğündedir. Bu hari . karım fiyatma gelince bizim para- mızla yalnız 40 liradır. Dünyayı tanıyaîıni: Şilide nitrat kuyuları Nitrat dü Sud denilen madde - nin: |gübre olarak kullanıldığını Dünyada kullanılan nitrat'ın hepsi Şiliden gelir. Yalnız Al- - manya sun'i nitrat yapmaktadır. Şili nitrat kuyuları, dünyanın en çorak yeri olan Tacna, Tara. paca, Ântofosgasta ve Atacama vilâyetlerindedir. Buranın uzunluğu yedi yüz kilometre, genişliği de kimi ye - rinde beş, kimi yerinde de yüz elli kilometredir . Deniz sathımdan iki bin metre yükseltte olan bü bölgede hiç yağmur yağmaz. Burada neku. yu,, ne de göl vardır. Kuyular - dan Nitrat çıkarmak için çalış - makta olan 250.000 bazan da 300.000 amele taktir edilmiş su içerler. Bu toprak yamaçlarda yeşil bir tek nebat yoktur. Yiyecek, içecek, davar, kömür, petrol, ke- reste veyapı malzemesi hep dı - şarıdan getirilir. Her taraf nitrat kokar. Yakt - cı bir güneşle hiç bülütsüz — bir göğüm altında çalışmak ne güç - tür, bilir misiniz?. Nitrat kuyulardan çıkarıldık - tan sonra büyük buharlr makine. lerde paâarçalanarak yıkanmakta koca koca çuvallara doldurula - rak, katırlar tarafından çekilen dar hatlr vagonlarla ihraç liman. larını gönderilmektedir . Şilinin bütün zenginliği nitrat yüzündendir. Bu madenden alı - nan ihraç rüsumu memleketin bütün masraflarını karşılamak - tadır. AÇ Timsahı at gibi kullanan adam ! Timsah üzerine -binip gez « mek, çok az insanın yapabile . ceği bir iştir. Bununla beraber, cesaretiyle meşhur olan tanın - mış İngiliz tabiyatçısı Çarls Va. taton bu işi yapmıştır. Bu zat, Güyanda, Essegnibo şehri kenarında dolaşırken, mü- kemmel bir timsah sürüsü gör . muş ve bunlardan birini difi ola- rak yakalamağa karar vermiş . t. Bunun için de köpek balık - ları yakalamak için — kullanılan bir kancanın ucuna yem koya . rak her gece sahile uzatıyordu. Fakat timsahların kurnazlığına bakm ki, gelip yemi yiyorlar, fakat kancaya takılmrıyorlardı. Sonra bir Hindli çıka geldi. Ve bir fikir ileri-sürdü: — Kendi eliyle yaptığı bir kancayı suyun içerisine koydu. Ucuna —mutad olan yemi taktı. Ve kancanın ta- kılr bulunduğu kalfn ipi de bir ağaca bağladı. Ertesi sabah, çadırdakiler bir yerlinin gürültüsiyle uyandılar.. Yerli koşarak çadıra döğru ge liyor ve büyük bir timsah yaka. landığını heyecanla haber veri - yordu « Vaterton pek memhnundu. Fa. kat, hizmetçilerine bu timsahı sudan diri olarak çıkarıp getir - melerini emredince, yerli hizmet çiler korkudan titremeğe başla - dılar « Hintli tarafından yapılan kan - ca o şekildeydi ki, bu kancadaki yeme atılan hayvanım kurtulup kaçmasına imkân yoktu.. Nihayet yerliler, epey mücade. leden sonra, timsahı suyun sığ ta- raflarına getirebildiler. Daha son . ra yavaşça sahile çektiler. Vater - ton hiddet ve galeyan halinde bu lunafı timsahın Üüzerine atladı, ön ayaklarımı yakalayıp geriye, timsahın sırtına doğru kıvırdı. Bir canavar haline gelmiş hayvanm kuyruğu sağdan sola, soldan sağa şiddetle vuruyordu . Eğer bu şiddetli vuruşlar, Vater tona isabet etseydi, hali cidden pek feci olundu. Bununla bera - ber yine talihliymiş.. Kendisini iyi koruyabildi. Yerliler de bir taraftan hayvanı sahilden adam akıllr içeri çektiler. Münasip bir yerde Vaterton, timsahın sırtından sür'atla yere * atladı. Ve küyvvetli sıktı. Sonra, krymetli derisine hiç bir zarar getirmeksizin tim . sahr öldürdü. Nasıl, böyle bir manzarayı rüyanızda — görseniz edebilir misiniz?. çenelerinin etrafima sert bir ip ilmeği atarak tahammül Yazısız Hikâyve: Köpeğimi okşasana — Köpeğini okşadığımı mristiyorsun? Peki ama ısır. maz mı? — Ben de onu öğrenmek istiyorum, Köpeği ancak bu sabah aldım da. Hasta iledoktor — - arasında Hastakendini muayene. ye gelen doktora: — Bay doktor nasıl olu- yor da böyle ikide birde be- yin nezlesine tutuluyorum?. Düşüncesi başka şeylere - dalmı şolan doktor: — Evet! Mikroplar vü- cudun 'daima en zayıf nokta- sına hücum ederler.. . Hdi « | a— İL Hikâye: KAÇA K , Ercümenit bir gün - anne ve babasından yediği olduk- ça şiddetli bir dayaktan son- - ı - a ra kendi kendine şöyle dü- şündü: — Dünyada benim kadar talisiz kimse yoktur. Ânnem le babam beni sevmiyorlar. Küçük kardeşimi hep bana üstün tutuyorlar. Artık bu yaşamıya — dayanamıyaca- gım. Bu akşam mekteptep çıkınca eve geleceğime başka bir şehre kaçarım.. . Ercüment bu kararı ver- dikten sonra hazırlığa girişti. - İlk önce kumbarasını kırdı. İçinde bir hayli para birikmiş ti. Bunları cebine yerleştir- di. Kalkıp mektebe gitti ve o gece evine dönmedi. Gece olup da çocukları:- nım dönmediğini gören anne ve babası telâşa — düştüler. Dosdoğru polis karakoluna koştular. Her tarafa haber: ler göderildi. — Araştırmalar hep boşa çıktı. Çocuk gaip- lere karışmıştı. Ercüment ise mektepteniş çıkar çıkmaz, Sirkeci istasyo. nuna gitmiş, orada bir kola. yını bularak eşya salonuna girmiş ve karanlık basıncaya kadar bir balye yığzınımnın ar- kasımda bekledikten sonra, yavaş yavaşbagaj yerinden çıkarak, kimse görmeksizin bir yük vagonunun içine dal. mıştı. Tren hareket edince, Ercüment derin derin soluk almış, ana yuvasından kaça- bildiği için büyük bir onur duymuştu. ÂArtık ceza, azar, dayak yoktu. Mektep ve ders belâları da geçip gitmiş- ti. Bundan böyle serbestti; dilediği gibi yaşıyacaktı... Peki ama, şimdi ne yapa- caktı? Bir yük vagonu deh- şetli ayazdı. Tahtaların ara. lıklarından giren buz gibi rüz gârlar, onu donduracak gibi titretiyordu. Evinde şimdi ke yifli keyifli çatırdıyarak ya- nan sobasını düşündü. Fekat bu düşünce çok uzun sürme- l _ Za gel e 5 — Ne de olsa serbestim ya; azıcık soğuğa dayanabi- lirim... . Diye mırıldandı. Bir balye ye iyice sokuldu, kendini iyi kötü korumağa çalıştı. Ercüment uykuya daldı. Büyük bir sarsıntı ile uyandı. Tren durmuştu. Düdük ses- . leri işitiliyor, dışarıda bağırıp Çağırıyorlardı. Hiç şüphe yok ki, bir istasyona varmış- |lardı. Kapının aralık yerine gözünü uydurdu ve dışarısı- nı gözetledi. Elektrik ışıkla. dınlıktı. Furgunun kapısını: riyle ortalık gündüz gibi ay- epey uğraştıktan sonra oyna tabildi ve kendini dışarıya at. t “ “ la kendine doğru ilef dı. Şimdi işi tamam' )) # gülerek karyolaya - kıvrana geçinm!“'f? / # | D » * Zai # ama, iatasyond'n nasıl çıkacaktı? Elinde bileti Ş:::; yon memurları dit pışıp polise teslim | g ceklerdi. Fakat tali © , ne yardım _eder*sşş 1 yordu. Orada dibinde bir yer altı ağzını gördü. BUf de havagazı ve ele tünel olacaktı. T ri girdi; - ortalık mur.. Geçit pek & ranlık ; yer de W_C&_ ) bir şeylere çarpnl’u/ 4* ca yerlere düşüyoıdu" y ya çıktı. Yağmur V boşanırcasına yağiY? ”' | gâr ilikleri dondumî:w ' soğuk esiyordu. S0 # kimsecikler yoktu. yf bildiği bir yer değildi: » gitmeli? Dosdoğru ? | | ge karar verdi. Yakâ” || P| şimreğdi, elleririi ” © J ki soktu, ve ortalığı “ ü bırakmış olan yağlf l rının içinde bata çık© Di meğe başladı. — bi manlık duyuyoraî_" !İ ' evinden kaçmıştı? .9 ' azar işittiği için ?”ııı* e ama, buna kendisi Ü fîîı zanmıyor muydu? fij le babası, kendisini ,4 K Ne korkunç bir ge$* ” cekti! Bi öf Haydi, haydi, V. celerden vazgeçiP az cesaret ve güvell$ V/ lâzımdı. Ercüment! nı'. geri dönerek istasy?, p alabildiğine koşmat” dı. l Fakat işte korkü'” 4 nüşlu üç kişi çevre&'| p tı. Ellerinde yalm "" 4 M | . RPAR LA $i | . n — —e a— —8 son dakikalarını Y” inandı. Ahi Ne Tt baba ocağından artık! Şildi. _ Ercüment göz namıyordu. Demek_ İ korkunç rüyalfıfl_’- dan sıçradığı gibi ” pil - ha böyle sergüzes*” g celeri aklıma bile © vbe etti. i

Bu sayıdan diğer sayfalar: