Tarihi macera ve aşk r-—-* Şikâyetler temenniler : Gediz kaplıcası Nü) razan: (Vö Bu şayanı bavret adam, sizin yanınıza gelebilmek için demin benim de odama girdi.. Halbuki kapım kilitliydi.. Sofaya tekrar çikti: — Bu sonucusu olacak. . diye mırıl, dandı. - Eğer bunu da halledersem me - sele kalmıyacak.. O zaman Osman.. sade Osmanın olacağım. Sonuncu kapıyı da açtı — Ah... dedi. Usulla yaklaştım Hakikaten şaşılacak bir şey.. Bir oğlan yatağında yatıyor. Yanın- dan kan sızmiş.. Ölmüş olduğu her va - ziyetinden belli.. Ayda: — Ah... diye tekrarladı, « Kim öl. dürmüş bunu?, Hayretle yaklâştı.. Ölünün göğsü üzerinde bir kâğıt du. ruyordu... Ayda bünü alarak yüksek sesle oku- du: “Ben hepsine üstün olmak istiyorum. Onların hiçbiri benim derecemde ola - mâzlardı. Fakat kimdir Allahım o mesut ki, Aydayı, bir gece içinde biz - lerden koparıp aldı?. Biz öldük. Ayda, bari onunla mesut olsun.. Benim başka emelim yoktur.,, Genç kadın hüngür hüngür ağlamağa başladı: — Bu, içime en fazla dokundu. En istediğim gibisini bu Mısırlı yaptı.. Ne kadar olsa kendisinde Şark inceliği var. Kadınların ruhunu okşamasını biliyor.. Ağlaması bitince, başını kaldırdı; , pencereden dışarı baktı. Hafif bir sin - cabi ışık ortalığı bürümeğe başlamıştı. — 0... Neredeyse sabah olacak.. Bu işle amma da oyalanmışım ha... Os. mancığın kimbilir ne kadar canı sıkıl . mıştır, Aklından binbir türlü hâdise geçmiştir. Şüphelere düşmüştür. Benim ilk geceden Kendisine. ihanet ettiğim kanaatine zabip olmuştur. Gideyim, Meseleden onu haberdar cdeyim.. Birdenbire tâ yanı başımda bir ses duydum: — Ben zaten haberdardım. Odanın içinde kilitli sandığımız. Os - man, şimdi, sofada ayakta duruyordu. Ayda, hayretle: — Sen neredeydin? — Görmüyor musun?, Buradaydım. — Peki, nasıl çıktın, Allah aşkına?.. Nasıl çıktın? Şeytan mısın sen?. — Sadece İnsanım... — Öyleyse kapıyı kırdın?. — Hayır.. i — Peki, ne yaptın?. — Pencere dışlarından dolaştım sa . dece.. Kendi odamın kapısı açıktı. Pen- cereden odaya girdim.. Odumdan da solaya geçtim. a ya emer Diş doktoru i Necati Pahşi # Hastalarını hergün sabah 10 dan akşam 19 za kadar Karaköy Tünel meydanı Mahmudiye caddesi No. 12 de kabul eder. | Salı ve cuma günleri saat 14 de: 18 ze kadar parasızdır. szeeti geeeeee eee ee zenere Demre TE EEE EEEEETAEEtEN l ! | | — Ne yapıyordun sofada? | Benim gizlendiğim yeri gösterdi: — Şunu gözetliyordum... — O kim?. — Seni gözetliyen... — Muamma gibi konuşuyorsun, Os . man | — Aç şu perdeyi. O zaman, hiç tö muamma gibi konuşmadığımı anlıya « caksın... Ayda; Osmanın söylediğini yaptı.. Ben gizlendiğim yerden, sırıtıyor « dum. — Siz de buradasınız, öyle mi, Hris. t07.. — Görüyorsunuz ki buradayım. — Öyle ise sizden gizli bir şeyim kal- madı. Osman: — Zaten ondan gizlenecek bir şey yoktur. - diye omuzumu sıvazladı.. O benim biricik mutemed adamımdır.. Be nim ancak iyiliğimi ister.. Bu takayyü- dü de iyiliğimi istemesinden ileri geli yor.. Madem ki ben sizin dostunuzum ve mütekabilen siz de benim dostum - sunuz, öyleyse emin olabilirsiniz ki, bu sadık ove iyi adamımdan da heriki - mize de an — Peki siz uzun zamandanberi mi buradasınız?. — O zamandanberi... Sen. ilk. odaya girdiktenberi.. Kadın, mütereddit: — Odalarda neler yaptığımı biliyor musunuz? « diye bana sordu. — Biliyorum... . dedim. — Demek gördünüz hepsini?. — Gördüm ve işittim. Hepsini. Hepsini... — Fakat bunları niçin farkında mısınız?. yaptığımın Parmağımla Osmanı gösterdim: — İşte bunun içinl.. Ayda kaşlarını çattı. şimşekler fışkarıyordu: — Evet... Bunun için.. Bu gocuk için. Bu müstesna delikanlı için.. Onu çıldırasıya sevmeğe başladım. Onsuz, hayat zevki olamıyacaktı.. Fakat o da | kendine hiç bir rakip istemiyordu. Ken- | disinden gizli hiç bir şey yapamıyacağı mı anlamıştım.. Zira onun ne kıratta bir adam olduğunu bütün hareketlerinden farketmiştim... Nitekim işte, gizli bir şey olabilir miydi Osmandan?. Kilitle . rin arkasında kapalı iker cin gibi, şey. tan gibi, ortaya çıktı. Buraya gelâi, Siz, böyle adam gördünüz mü, Hristo?, Müstehzi, müstehzi: — Gördüm! « dedim.. Gözlerinden | | — Gördüm.. Zira, bu şayanı havret | adam, sizin yanımıza gelebili İ demin benim de odama girdi. Halbuki j kapım kilitliydi.. Ben, anahtarları yastı. ğrman altına koymuştum. Aldı onları | sizin odanıza girdi... l —. Ve siz farkına varmadınız”. | — Vardım farkına... Ancak onun ira. desi önüne geçmek mümkün değildir Mâni olamadın. (Devami var) mek” için /” nasıl yapıldı ? Kütahya vilâyetinin Gediz kazasında bir okuyucumuzdan aldığımız mektup. ta bir meseleden şikâyet edilmekte ve yöyle bir temennide bulunulmaktadır: elediyemiz Gediz . Semav şosesi üzerinde bulunan kaplıcanın üzerine 8 odalı bir bina kurdu, Etrafını duvarla çevirdi. Filvaki bu kaplıca şimdiye ka- dar çok bakımsız bir halde idi. Basur, romatizma gibi bir çok hastalıkların te. davisinde çok müessir olduğu anlaşıl - mış bulunan bu kaplıcaya gelen hasta - Jar açıkta kalırlar, yatacak yer bula. mazlardı. Belediye hem burâyı kapanmak ve unutulmaktan kurttamak ve hemde halkı bu sıhhat ve şifa kaynağından mahrum etmemek için faaliyete giriş - ti ve bu binayı yaptı. Çok iyi, pek gü - zel... Fakat bu bina yapılırken sıbhi şart lar hiç göz önüne alınmamıştır. Odala. rın içinden gökteki yıldızları saymak mümkün olduğu gibi altlarındaki sıcak havuzda yıkanan 40 --50 hastanın vü - Cudundan çıkan buhar da odalara gire- bilir. Bü bir çok hastalıkların bulaşmasın: da sebep olabilir. Sonra kaplıca da te. davi olmak için gelen bir yurttaşın böy. Je buharlı bir odada düştüğü sıkıntı ve gayri sıhhi vaziyeti siz tasavvur € - din. Belediyemizin bu fena vaziyeti der hal ıslâh etmesi için alâkadarların na zarı dikkatlerini çekmenizi rica ederim... Okuyucumuzun anlattığı şeylerin ne dereceye kadar doğru olduğunu bilmi - yoruz. Ancak €ğer vaziyet böyle ise be- lediyenin bu mahzurları ehemmiyetle gözönüne alarak lâzım gelen çarelere baş vurucağını iimit ediyoruz. Kapkaranlık bir mahalle Beykozdan aldığımız bir mektupta Beykozdaki Kavakderesinin . geceleri m O Gi GEM, A Yazan: Mors Ga € Nakledeti: , Patris, karısının ruhi vaziyetini bilmiyord” Gençliği, manevi ıstırabını yenmişti. Esasen bedenen bir hastalığı yoktu. O ana kadar karisını, müthiş tehlike- den haberdar etmemiş, uzakta bırak - mıştı. Dominik, bu tecrit rejimine râzı olmuştu, dünyada olandan bitenlerden haber almamağı bir kurtuluş telâkki et. mişti, Genç kadının hiç bir şeyden haberi goktu. Merakını yenmeğe muvaffak ok muş, bir tek gazete okumamıştı. On gündenberi de, kocasiyle, hemen hemen bir tek kelime İkon mıştr. . Patris buna artık bir nihayet verecekti. Her ikisi, açıkça, serbestçe konuşcakalar « “4. Patris, karısının ruhi vaziyetini bil. miyordu. Bedenen, genç kadin iyileş - meğe başlamıştı. Gençliği, manevi isti. rabanı yeninişti. o Esasen bedenen bir hastalığı yoktu. Dominik maner vurulmuştu. Kocasi. | Je arasma aşılan bu uçurumun utancı- ni kabule bir sürlü razı olmuyordu. On. dan başka birisi olsa, kendine daha hâkim olur, küçük bir yalanla, hususi. yetlerini ve aşklarını kurtarabilirdi. Ne diye Dominikin daha meselenin bi- dayetinde yalan söylemek aklma gel « memişti?. Yalan söylemese bile, her şeyi söylemiyebilirdi.. Hem mademki kendini kocasınm kollarına bıraktığına kani ve emin olarak bir başkasının kol - larına bırakmıştı, bu melun gecede, ne diye bunu açıkça niçin söylememeli idi?, Döminik kendini hakikat verdiğini zannediyordu. Fakat bundan emin değildi? Lâkin bu şüpheyi saklıya, bilirdi. Ne çılgınlık, ne delilik etmişti de şüphesini İtiraf işti? Pekâlâ o. kocasma zifiri karanlık olduğundan, burada u. facık bir ışık bulunmadığından yana İ yakriı şikâyet edilmektedir. İstanbula | yeni Jâmbalar dağrtılirken burasmın da düşünüleceği tabildir sanırız. Aile çenberi A. Moruva » İ. H. Alişan 485 sayıfalık bir roman. Sayfiyeye gidenlere tavsiye ederiz. VAKTT Kitabevi - 100 kuruş HABER AKŞAM POSTASI IDARE EV! Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : Istanbul 214 Telgraf adresi: ıstarıbul HABER Yazı işleri telefonu : 11873 idare ve hân 24310 ABONE ŞARTLARI Türkime © Eeneh sik vade. 270006, Suhibi ve Neşriyat Müdürü; Masan Rasim Us Basıldığı çer (VAKİT) matbaası na, şu nisbi hakikati Haykırabilirdi: — Beni sen aldın!.. Sen1.. Bunu bili- yöorüm, örhinim ki sendin! Eğer sarhoş- lükla, VE karanlıkta götmedin'ise, be - nim seni okşayr; tarzımı tanıyamadın ise, ben, seni tanıdım, ve kendimi sana, hemi kocam, hem âşığım olan sana ver. dim Bir kadın bu gibi vaziyette hiç alda- nit me), Oo Hiç kendimi bir başkasına verebilir miyim ve versem bilmez mi » yim?. Hayır... Patris, eğer. sen şüphe ediyorsan, ben eminim. Sendin, ve baş- kası değil, Pekâlâ bu sözleri söyleyebilirdi. Lâ. kin Dominik yalan söylemeği, lüzumlu bile olsa ve Saadetleri namina da olsa yalan söylemeği kabul etmemişti. Da- ha başlangıçta, safiyane olan şüphele - rini, temiz ve namuslu kadın, asla zaafa duçar olmamış bir kadın duygularını, tereddütlerini ilân etmişti. Yarabbi ne müthiş tereddüt! Domi - nik, geçen her.dakikayı bir gün gibi, bir hafta, bir ay gibi gösteren yalnızlık an. ları içinde, bitmek, tükenmek bilmiyen uykusuz kısa yaz geceleri boyunca düşünüyor, hatırlamağa çalışıyor. Fa- kat biç bir şey hatırlayamıyor. Sarih hiç bir şey .... Yalnız, müphem hazı hisler... Müphem mi?, Hayır, ne'yazık ki ha - yır. Tâmam'yle müphem değil, Hatıra. sında yeniden yaşatarak canlandırmak ve tesbit etmek istediği o müthiş gece « den sarih olarak kalan bir tek nokta var, O da, hayatında tadmış, olduğu yegâne SC— Bütün ale oradan geçmeğe muvaf fak oldu, Şimdi ant tehlikelerden uzak bulu nuyorardı. Kara Gölge teşekkür nlümayişle rinden güçlükle kurtuldu. Kabil olduku kadar çabuk kâşması lâzımdı. Onun ateşler içine girerek #levler içinde bulunan kata doğru çıktığı görüldü, 181 — O girmiş olduğu pencereden çıktıktan sonra yandaki evin damına çıktı. Manzara korkunçtu. Yangın bütün binaya sirayet! stmişti, Kalabalıktan taşan sokakta, heniz | yeni gelmiş olan itfaiye, hummalı bir faali yetle çalışıyorlardı. Kibar hırsız — Siyah 152 152 — Kara Gölge team geldiği yoldan döneceği zaman canhıraş bir İmdat çığlığı, onu yerinde çiviledi, Yukarıda, son katta duman ve kıvilermlar ârüsından bir baş göründü. Daha bir hizmetçi kız vardı diğer lerini takip etmemigti, Alevler içinde mahv mı olacaktı? centilmen 163 — Kara gölge dişlerini sıktı; Kara zar vermişti. Tehlikeye avdet ediyordu Mardi ven artık yok gibiydi. Buna rağmen çığlıkla rm verdiğ: acı ve merhametle oradan geçti, Yukarıya çıktıktan sonra kapıyı OKırdı. Za yale a eya re yerde yatıyor A, İ çiriyordu, oda, yarı karaslıktı. ve tanıdığı tek derağuştan başkâ târz, ona yabancı, daha şiddetli, cüretli, daha kuvvetli bir derâi münakaşa kabu letmiyen batrea Dominik biliyor, bilhassa ve v4”, İcci surette utanarak biliyor ki sından gâyri bir adamın kollar! da olduğunu müphem bir tarzda tiği andan itibaren, içinden bir kasırgası gibi, bütün hislerinin ması, alevlenmesi gibi, eti nâmalüm bir alevle sârsılmıştır. rağınu kabul eden bir hayasızlıki* miştir, ona razı olmuştur v. tırasını, elin titriyen vücudun Ve işte, genç kadını yiyeri, bitire nevi hastalık budur, Kabahatini, cınt teşkil eden, bu zençirindeni muş olan şehvet yıldırımıdır, nere? dr ki, karanlıklar dâ olduğu için b* ha siddetli olmuştur ve hâlâ onun riyle titremektedir”. K O, artık eski Dominik değil olamaz. Nasıl bir türlü nefret ve p rah etmeğe muvaffak olamadığı Pi ğ keye tahammil edebilsin, teselli vi bilsin? Tek başınadır. Kimse on8 zım gelen kuvveti, zaafını ortağa de dırâcak teselliyi veremez. Kime © caat etsin? Kime ve nereye dehalsf sin? . gi ie çen” Si ve yaf p Lr Patris odadan içri girdiği zaman» > minik belki bininci defa olarak bi”, şüncelerle başbaşa idi. Titriyere$* kek bir halde yerinden kalktı. # — Seh misin? Ne var?. Bir var?, Meyecaniyle, Dominik, kocasına nacak bir halde görünüyordu. Pati çok sevdiği vücuda: 3 — Sakin ol yavrum, dedi, ye söy yok; Yalnız, olan, bitenden sef & berdar etmeği daha münasip buldu — Ne oldu, anlat bakalım?. Dömünik biraz evvel uzanış old divana, haberi olmadan gayet çeki 4 hâreketle düştü, elinin yetişe “ yerde, açık fakat okumadığı bir * vardı, Si Pencerelerin dışında, pancurlar, — gs” a” detli güneşin ziyasını bir süzgeçte” Patris, âdeti veçhile ellerini ark koyarak, odada, bir iki adım sonra Deminikin karşısında durdi minik, divanda doğrulmuş, gözle onu takip ediyordu. Biraz çekilere#* nında, oturması için yer açtı * Pitris âdeta çekinerek buraya o. du, ve birdenbire aralarındaki de Çurumun farkına vararak, hayıt p ti. Demek birkaç gün içinde ka e nun içih bir yabancı olmuştu? oni, taya ne demek için gelmişti?. N€ yi yecekti? Bu yabancıdan ne gibi bi" # dim istiyebilirdi? Patris hatırası”? racaat ediyor, evvelce beraber g“ ea leri tatlı dökikaları vi gi rındaki soğukluğu, uçuffmu, vi kaldırmağa çalışıyor. Fakat, YA” oturduğu bu kadını tanımıyor teni” Bir türlü dudaklarından çıkmak ist ör yen bir itiraf beynini bir burgu gi liyor. (Devamı var) 14 — Mütliş bir çatırdı ve gö yuldu. Bu, yıkılan merdivenin Kara gölge pencereye kogtu. Ve lan ip merdivenin gök kısa olduğurU © erşey mleyhineydi! i