ER, BETER KİEL knk aşyallr i KU iki âdem) dl çe BE Rİ ERİ e m Gezi pin İçki sie İE 3 Re ken Ri ie Ri çip & Pegi Giri EO Eİ İİ | iii b iz EA Eriş Simi Kiki MRT PLERİLMEF ELEMELER ir di ji Lir il İş la pili li s3İİ dali alipi Dk ri lim ami GA işi we. ar i : 352 PARDAYANIN OĞKU © — tr Pilünda, höryey belii de bitmiş: | asil bayancığımız için — yapıyoruz ve —Mişaan N * pekâlâ bilirsiniz ki, onun için canımızı oğlum? “© bile sevinçle veririz... Sonra işin iinde kardeşim Peret de var, Karkan ona, her zamankinden daha fazla âşık, o, bu İşi hiç de can sılacı bulmuyor: Sevgilisi nin teneffüs ettiği havayı teneffüs câi- NA Çıka; yar, bazan onun geçtiğini görüyor, hü- düğmeyi ge gibidir, Birkaç gün sonra | lâs2, son derece mesut, Nöbet saatini meydana kaçırmasına imkân yok. m Jan gülümsedi, sonra: 2 Hep Budümond © sokağında me oturuyorsunuz? diye sordü. — Hep oradayız. Sırf manzarasın- dan dolayı. Kiray! ödeyince; ev sahibi. le derhal barıştık. Jan korkulacak bir şey olmadığını ,İ görerek, Grengayın elini sıktı ve.o bu dostluk mişanesinden dolayı büyük bir seviş duyarken, Jan da Ravayak: ara- mağa gitti, Üç güvercin otelinde, Rava- memleketine döndüğünü söyledi- İer, Jan da buna memnun oldu VE Sen- tonore kapısından şehre girdi. Dalgın ve müteessir bir vaziyette yü- rüyordu. Pardayanın kral hakkında sy ledikleriri düşünüyor ve elde sâeceğni zannettiği Yefah ve servetin gitgile u- yaklaştığını görerek müteessir olüvör- du. Ve bünüm neticesi ( olarak, Mon- marte hâtebeleri altında boşu © boşuna “duran ve musesam defineyi hatırlamak- © Şunu da söylemek icap edet ki, deli- kanlı, Pardayanın Akvaviva hakkında- ki ikazlarını tamamiyle © unutüyordu, « | Yalnız bu milyonları düşünüyor ve mü- yordu: i — Oraya gitsem mi, acaba? Maamafih, nihayet mukavemet etti ve vaktin benliz. geç olmadığını nazarı İti- Para alarak, yeni atiyle kırlarda dol cü temadiyen şu suali kendi kendine sorü- Le gi vir va İNİ yi vi Di sihliş ii İğ LED eğ pire Me ei . EEE 33 z se iz ii a hayla 3 giri mi Aşı Szairişde elimi ğe 4 z hi Er adlösPalkışa z 33 z eeidEş.i 3 aa. j < Baletla :y 3 e Elşisi$, Eayiiiiiiele şike Oi öşöşişe BEsRöSİL.3i şyi$ Ml aşbalanağnş die dadiğidi M9 At RE e RE O ti era Lp 4 ime $$ i e a ; 2 g3 * i 5 a iti ğı) etğipi “ l 7 Z > g. z 1 g a : : li 3 : ii Hip “a ğ | da £ a ili pi » f 3 Bi i ği PA ii eli hr iiii BRiş çi: E Müşi jeli İ 4 mh iğ alalim ş dr” i SEFER e sagat < PARDAYANIN OĞLU © 349 — Arbr Sek sokağında mü yatacak'ı — Oraya gidecektik, Bundan emi sanız? nimt.. Çünkü milyonların nerede oldur gunu biliyor ve bana her şeyi söylediği belde, bü hususta “bir tek kelime bile söylemedi! * Niçin?.. Yarabbim onun hakkında kararımı vermeliyim. Bu ka. rarsızlık cidden çok can sıkıcı ve üzücü bir şey! — Şüphesiz. ş Pardayan bir saniye düşürdü ve: — Bugün orada kalabilirsiniz, Orada size bir tuzak hazırlayacak vakit bula mayacaklardır. Fakat size bir nasihat ve tavsiyede bulunmam: İster misiniz?.. Bunu dinliycceksiniz ama. Jan gülerek cevap verdi: — Hele söyleyin der, ala i — Yarından itibaren evinizden taş” mın, Monmartra gidin ve bildiğiniz ma. ğarada yatın. Vakıa, orada kuru ot der metinden başka bir şey bulamayacakar. nız.ama, hiç olmazsa cırniyette .bulun- Müş olursunuz... y. 9 Jan dalgın bir tavırla: — ayır demiyorum, deği. Fakat bu geyce herhalde Arbr - Sek sokağında kalacağım. muhterem peder, dedi, — öğleyin, saat bire doğru oraya ge Akiğaviva da aynı veçhile cevap ver Birin, Beraber tlşanlınızı görmeğe gide.) di: a riz, —Jan onun iki elini yakaladı ve he- yecan içinde bağırdı: — Bana o kadar büyük bir şefkat gös teriyorsunur ki, mösyöt,, Bir baba sizin gibi hareket edemezdi.” » Pardayan ömründe ilk defa olarak, gözlerine dikilen yaşlı gözlete mükavesi met edemedi. Ve ilk defa olarak yüzü. nü çevirmek mecbutiyetinde kalir. Ve Oğlu, kendisine has uzun ve çevik atm. jarla uzaklaşırken, şövalye onu mahzun nazarlarla takip etti ve teessürle murıl* dandı: — Bir baba böyle hareket edemezdi!, Babası olduğumu öfa niçin söyleme. dim? Sonra ayağını yere vurdu ve şöyle mırıldanaraz oteline döndü: XXV Pardayan, Akuavivanin, herhalde ma» nastırı terkettiğini Jena söylerken, ya- Silmamıştı i .. 0 Fihakika; Mitiyar fahip manastıra döner dönmez peder Jozefle kısa bir görüşme de bulundü... Yarım saat son. Ta, manastırm kapımı açılmış ve Akun- mıştır. Kendisini kapıya kadar teğyi et. miş olan peder Jozef yüksek sesle: — iyi seyahatler temenni ederim, — Hoşça kalın biraderim. Misafir. # Bel venüs 7 Ağız demir kapı ucurdayarak kapan” dı ve Akuaviva mantosunun başlığını gözlerine kadar indirerek, katının. Gayon sokağına yaklaştığı sıada, Sen Rok kilisesinin taracasına benziyen metbalinde bir rahip göründü, bass. makları indi ve sağa mı yoksa s0i# mr gideceğini bir türlü kestiremiyen. bir yolun ortaşında durdu. : Akvariva bu rahibe yaklaşırken esrar engiz bir işaret yaptı. Rahip de ayar işa retle cevap verdi. vi Akvaviva dürmadan onun a geçti ve geçerken; bu bir tek kelimeyi söyledi: i officiel; ofisiyel — resi, hükümetin attribuer: atribüz -« vermek, hasretmek bureau de tabac: Büro dö taba (ö pri dö şak variyete dö taha he fikse por Vâ lia,) “Hat her nevi tütümün , dir tesbif edilmiş ile kamu; ; Her tütün nevinin fiatı kanunla tesbit edilmiştir, viva, bir katırın üzerinde, ışarıya çek” shenktar ademilarile oradan uzaklaştı... adam tavrile, mütereddit bir vaziyette in.