Dış Siyasa: Berhava edilmiyen dostluk ... Yazari : Şekip Gündüz ÖVYETLER Birliği rkezin. ; de, evvelki akşam, Dığ- İşler | Bakanımıtz Dr, Arasla'"Soyyetler Birli. , ği Dış İşler Komiseri Litviaof tarafın. dan söylenen nutuklar, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri ve İç İş. ler Bakanımız Şükrü Kaya gibi Kema- Üst rejimin mümtaz bir murahhası ve Kamutayımızın iki #zası ile Budiyon. ! ni, Voroş!laf gibi Sovyet ordusu Mare | « şalları, Kaganoviç ve Potemkin Sovyet devlet adamları muvacehesin. de Türkiye ile Sovyetler Birliği ara. | sındaki dostluğu, hakiki mana ve kıy- metile, bir daha tekrarlamış ve ifade etmiş oldular. Bu nutuklar, 16 yıldanberi. sıyasa | dünyasının gözüne halledilemez bir muamma gibi batan Türkiye , Sovyet- ı ler Birliği dostluğunun hiç de esra. rengiz bir tarafı olmadığını açıkça izah etmektedir. Türkiye Sovyetler Birliğinin nesi- dir? Müttefiki mi? Hayır. Sovyetler Birliği ile Türkiye arasın. da karşılıklı vardır? Hayır. 'Türkiye gu veya bu komşusu ile bir anlaşma yaparken Sovyetler Birliğin. den veya Sovyetler Birliği devleti şu veya bu devletle bir siyasi mukavele imza ederken Türkiyeden müsaade aramağa meçbur mudur? Bayır... , Ne Türkiye imzaladığı bir muahede- yi Sovyet Rusyanın tasvibinc arzet. meğe ne de Sovyet Ruaya yaptığı bir müukaveleden Türkiyeye hesup verme. ye mecbürdur. Bu iki devletin arasın- | daki dostluk, bu iki devletin sıyasa dünyasındaki faaliyetlerini herhangi bir. gekilde kayda sokmaz. Gerek Tür. kiye, gerek Sovyetler Birliği her hu. | susta bütün hürriyetlerini muhafaza etmektedirler. Ne biri diğerine karşı muayyen ve şekli malüm bir taahhüde girmiştir, ne de diğeri ondan böyle bir taahhüde girmesini istemiştir. Zira geçirdikleri münferid veya müşterek tecrübelerden sonra iki devlet kâğıt üzerine dökülmüş taahhüdlere lüzum görmiyecek, onlardan müstağni kala- cak derecede sağlam bir karşılıklı iti. mada ulaşmışlardır. Sovyetlerin Tür. kiyeye ve Türkiyenin Sovyetlere kar- 81 olan itimadı tamamiyle tabilleşmiş, insiyak halini almıştır. İki devletin ge Tek aralarındaki İşlerde ve gerek diğer devletlerle olan münasebetlerinde tut- tukları yolların tam bir ahenk göster. mesi artık yadırganmaz bir itiyad ol- muştüur. Türklerin Büyük Millif Şefi Atatürk ile Türkiyenin Büyük Başvekili İnönü taralından muhtelif — vesilelerle dün yaya bildirilen bu aheügin yüksek manasına muhterem Dr. Aras'ın nut. ku göyle bir vuzuh veriyor: “— Bizler buraya sırf Kemalitt Türkiyesin Sovyet Rusyaya karşı beslediği — alâkanın ve derin dustluğun testri altında geldik. Bu süreüe büyük memleketinizin — bize kargı dalma göstermiş olduğu samimi muhabbet hislerine mukabele etliğimiz zannında bu. Tunuyoruz, Filhakika Türk , Sovyet doatlu. gu iki memleketin styasetinde dalmi bir amfi slarak kalacaktır.Milletlerimizin kendi mevcu diyetlerini, kendi serbest inkişaflarımnı milda. f88 için yapmak mecburiyetinde kaldıkları kahramanca mücadeleler osnasında doğmuş olan bu kuvvetli ve dosüuk, 16 senedenberi, her sene biraz kuvvetle. nerek iki memleketin halk viodanlarında ve parti zihniyetlerinde derin kökler salmıştır. Dünyanın her tarafında “milli mü. maferect” Terin körüklendiği ve “dooc- trinc, içtihad; akide” zıdlıkları yüzün. den bazı memleketlerin — şebirlerinde taş Üstünde taş kalmadığı bir devirde Sovyet Birliğini teşkil eden halk yı ğınlariyle Türkiye —Cumhuriyetinin halkı arasında tam bir samimiyet ku- Tan ve her ikl iİnsan gümesine kendi telâkkilerin! aşılayıp kendi adeselerin. den şuur veren siyasi partilerin zih. niyetlerinde derin kökler. salan bu dostluk hakikaten pek sihirli bir kud- rettir, ( bir askeri anlaşma mı | Aras'ın nutkundan Avrupa ile Asyayt birleştiren top. raklar üzerinde yaşıyan ve Avrupalı oldukları kâdar Ağyalı, Asyalı olduk. ları kadar Avrupalı sayrları iki mille- tin bu âlemde hiçbir kötü niyet besle. dikleri ve mide bulandırır şekilde bağları olmadığı da şu bi cümlelerden anlaşılıyor: Esasen hepei alenen meşredilmiş olan kar şıkdı taahhütlerimiz ne askerl bir anlaşma. yI ve ne de husüsi — kombinezonları ihliva etmektedir. Bununla bereber birimiz diğeri. nit mukadderatına yabancı kalmadık ve ka. lamayız. Bunun için dostluğumuzu “hususl münasebet,, kelimelerile tavsif etlmekte hük. | ir değil miyim ? , Türzk | Sovyet dostluğu yalnız İki-meme leket mühüsebatında değil, ayni — zamânda husuşt bir tarzda olarak Karadeniz mımta. kasında ve umumi tarzda da memleketleri. mizin bulunduğu bütün mintakalarda 1 tekar ve İeymetii bir unsurdur. Bu dostluk bu süretle takxim kabul etmez barış sizte. minde ve kollektif emniyet sisleminde mü. him bir amli haline gelmiştir. Sovyetler Birliği Dış İşler Komiseri Litvinofun nutkundaki su sözler ise Dr, Arasın teşhisini tamdmiyle teyid etmektedir: Bovyet . Türk dostluğu — mayesinde, çok mühim olan Karadeniz havzasında ve mem. teketimizin bulunduğu bö'gelerde müstakar ve huzurlu bir vaziyet hüdis oldu. Bu suretle Türk . Sövyet doştluğu umum! barış sisteminde birinci derecede kalini kldi. Bariş doatlârınm Sövyet - “Türk dostluğu. nun bu şümulünü Jora ve takdir. — etmekte oldukdarına kani bulunuyarum. Türkiyenin, dü:mya bâarışım kollektif em. niyet ve taksim Kabul etmez barış — esası üzerine talkini için Sövyet hükümeti tara. fından girişilen bütün foraata iştirak etmiş olduğunu kaydetmekle bahtiyarım, Bununla beraber Litvinof Avrupa ufuklarında Türkiye . Sovyetler dost- Tuğunu ortadan kaldırmak istiyen bir bozguncu. zihniyet. bulunduğunu da ileriye sürmektedir, 3 'Türkiyenin ve Sövyet Rusyaânım Av. Tupa ile Asya arasında, mukadderatın kendilerine tahsis ve tayin ettiği va. tan parçaları üzerinde, tam bir insa- ni ahenk içinde yaşamalarına mâni olmak arzusunu kim göstermiş olabi. Jir? Böyle bir arzu kadar, böyle bir arzunun tahakkukunu ummak kadar safdilâne bir hareket İnsant nihayet güldürebilir. Zaten dost devlet diş iş> ler komiseri de bu iddiayı ancak gü, zel bir teşhisini tantanalı bir tarzda ifade v » ilân edebilmek için ortaya at. mışa benziyor. İşte Litvinof'un sözleri: *—> Türkiye e Sovyetler birliği arasın. 4Xi dostlük ancak harict siyaset program, larr beynelinilel münasebetlerde huzur, a. tikrar, itimat, hürmet, emniyet ve devamlı bariş zihniyetlerile kabili telif olmayan bazı devletler tarafından sulkaste bedef olabilir. Bu devletler bu kabll auikaatler irtikâp et. mişler ve 'Türk siyasetinin en salâhiyettar simamdarları kendilerine bütün bu suikaşt. lerin peşinen tam bir iflâsa mahküm oldu. gümu anlatmış olmalarına rağmen, irtikâp etmekte de berdevamdılar. Bize gelince, Bovyet hükümeti — namma, kendilerine Ihtar edebilirim ki, bu devletlerin Avrupada teşekklil eden sulhçu hükümetlere ve barışı diğer direlderine karşı — otas bal talama hareketleri sarsılmaz Türk . Sovyet dastluğunu berhava etmeğe kadir değildir... Bu kanaate iştirak etmemek için ortada hiçbir sebeb yoktur, Biz tıpkı muhterem Dr, Aras gibi, yani şefleri. nin yüksek telâkkilerine tercüman ©- lan Türkiye Dış Bakanı gibi düşünü. yor ve “Sovyetlerle dostluğumuzun bu şümullü vaziyetini barış dostlarının takdirden hali kalmıyacaklarına kani bulunuyoruz, Türk milleti kendisinin ve dostları olduğu Sovyetler Birliği milletlerinin müreffeh olmalarını armı etmektedir. Bu bizim hakkımız ve hattâ vazifemizdir. Fakat bu refahı ancak mes'ut m İletler çerçevesi için- de tasavvur ve mütalea edebiliriz, Si. yasi şiarımız hem kendimiz için hem de herkes için barış temenni etmekle hulâ | sa edilebilir. Hiçbir mütecaviz bizden yardım veya teşvik beklememelidir. Siyasetteki tam zihniyetimiz işte bu. dur., Şekip GUNDÜZ yine Doktor | bir dft | HABER — Akşam postası TT TTT Radyod' tecvitli konuşma ! Ey radyo konferansçıları ! lümunuz olaki tecvit mulgadır' Yazan : Okuma, yazma ve konuşmamızdan arapça tecvit kalkalı yıllar oldu. Fakat yine yıllar var ki ortada yeni bir Türk. çe tecvit kiredi. Nice zamandır <en çok nutuklarda, konferanslarda kullanı . lan bu yeni Türkçe tecvit, şimdi rad . yoda o kadar revaç buüldu ki orada her ne mevzua göre lâkırdı söyliyen olursa olsun bu yehi tecvit ile konuşuyor. Hele Türkçede böyleşeyler yokken bazıları tadyoda üyle lüzumsuz meddi muttasıl ve meddi asıllar yaprı ki.... Sanra yine o fuzuli günneler, o raklar ve daha o bilmem neler. Meselâ yemeklere dair şöyle bir ko . nuşmayı ele alalım: “Yediğimiz yemekler, cinslerine gö . re, vücutlarımızı besliyen, vücutlarımı . xa İâzım olan gıdayı, yağı, kanı, kaloriyi veren nesnelerdir.,, Bakınız, bu alelâde söz radyoda na - niyor, me biçim, ne eda alıyor: İ du. ree!.. vucutlarimızın besi iyecen !.. vücut 14 Tâzmm olaaan!.. gıdaym!... yağuıl. kanı!:: kaloriyül.. vereen!.. nes« nelerdiür!..., | Alin bir başka örnek, bu da musiki . ye dair: *Musiki ruhların gıdasıdır. Mide na. sıl yemeksiz olamazsa, ruh ta musikisiz olamaz. Onun için musikiyi sevelim!..., Bunun da radyodaki söyleniş tarzı göyledir: “Müsikiül ruhlarıın!.. gıdasıdınr!.. midecel, nasmıl!. yemeksiz olamazsaa!.. ruh ta musikisiz!. olumaaaz!.,, Vakia radyoda lâkırdı. söyliyenlerin hepsi öyle değil, fakat bakıyorum bir kısmı böylet.. Radyoda olsun, plâkta olsun, sahne - de olsun, kürsüde olsun, merdivende ol. sun, hattâ damdâa olsun, konuşmak baş- ka nutuk söylemek, hitabet yapmak başkadır. Hem nutukla hitabet dahi bugün tabillikten biraz aykırı kaçtı mı soğuk olur. Afganistan Padişahı Saadâbad misakının imzası münasebetile Atatürkü tebrik etti Ankara 16 (A-A.) — Dört kardeş millet Arasında aktedilen “Saadâbüd mMisakı, mü. Bamabetile İran Şehingahbt Ve İrak kralımın Relsicumhurumuz Atatürke — günderdikleri muhabbetkâr belgrafları ve Atatürküa bü. yük bir samimiyetle verdikleri — cevapları | evvelce aynan naşratmiştik. Şimdi, ayni ma, mimiyet ve muhabbetten mülhem olan AL. ganistan padişahının telgraflarile — Atatür. Kkün covaplarınr da aşağıya yazıyoruz. : Ekselâns Kamâl Atatlirk Türkiye Cumhurtyeti Reisi ANKARA Dört katdaş ve döst metrleketlerimiz ara. sında Unzalanan Saadâbad müsakı münase. betile siz eksşelânsa en hararetti tebrikleri. mizi arza müsaraat ediyorum. — Saadihad misalının Lizim dör, — Mmemleketleri; tesanüt ve kardeşliği ve Sulbun muhafazası fçin en müessir bir amil olacağına kanlir. Bu fırsattan istifade ederek siz — ekselânsin yşahsi saadeti ve Türkiyenli refah ve ikbali için en samimi temennilerimi arzaderim, Afganistan Padişahı Mohamımed Zahir Han Afganistan Padişahr Majeste Mohammed Zahir Han izin Kâdll Baadibad Misakının iİmzast münnşebetile göndermek Tatfunda bulundukları — telgrafı büyük bir memnuniyetle aldrm. Dört kar. deş millet arasında mevcut en arkı dosttuk rabıtalarını bir kat daha teyid ederek cihan suhünün esesir dantekli eden bu mühim eserin, Arişseverliti sayerinde meydana gelmiş olma. a hepimiz için Wtüharı mucip bir hâdisedir. Saadâhad misakının milletlerimize kutlu ol. masını tamann! adarken bu hayırlı — Vesile Mle zatr hümayunlarının sıhhat ve ssadetini ve kardaş Afşanistanın refah ve — Ikbaltni yürekten dilemekle bahlivyarım. X, ATATÜRK Osman Cemal Kaygılı Nutku söyliyen Juııhıu yapan idsan sun'i heyecana, kun'i âhenge saptı mu, eski aktör Burhaneddin kumpanyasının yapmacık Jön prömiyelerinden farkı kalmaz, Nerede kaldı ki radyoda, gra . mofonda, yahut bir kalabalık karşısın . da hasbihal kılıklı şuna buna lâflar söy- liyen, yahut nasihat kılık:, şununla bu. unla konuşan adam o çok İüzümsuz ahenk ebeliğine kalkışsın!.. Bereket versin ki pazar günlerindeki futbol maçlarını tane tane bize anlatan | adam, mikrofonun başında söz söyler . ken ayni şive ve üslüba kaçmıyor. E - Ber o da o dediğim kimselere bakarak lâflarını ayni tarzda söyliyecek olsa © zaman Güneş — Beşiktaş maçını aşağı yukarr, ondan ştı çekilde dinlemek zor . luğunda kalırdık: “Tooop!.. ortadasa!.. toop.. - Rebii . decen!. Rasihece Rasihten — dece!.. Canbazaaa!.. geçtili!.. Canbaaz!.. Alâ vezni hokkabaaz!.. topul.. kontrool!.. edemeyüp!, Haya - tiyece!.. kaptırdı!. Berekecet!. versin, Hayatiüi!, bayatidecen bir şüdütİ, çeke. yim derken!., Selâhattin!.. yetişlipl.. topuuu!, havayasa! çeldii ve bu hal!.. Beşiktaşlılarınn!. bağrını deldiü! Eyyyl!, Muhterecem ve gıyabiü!. se. yircilceerrr bilmiş olunuz kidil, şu an - dana!.. Beşiktaş kalesiji!.. ilirl. tehlike geçirmekti iler heyecamım, soon raddesinece! geldilecer!... Ha gay. ret Mehmet Ali, ha gayret!.. Fakat!... gayret mayret para etmedil.. gol oldu, Goocol! Goooll..,, Bir futbol maçında halka bu çeşit iza. hat verme,'dihleyiciler üzeriide ne'tesir yaparsa öüün olün ki' herhangi 'bir söz üzerinde radyo da konuşulan bol tecvit- H konuşmalar da ayni tesiri daha çok fazlasiyle yapıyor!. Osman Comal KAYGILI muazzamla. Bi bhelecanmı Şehrin temizliğine dikkat etmiyenler- den ceza Belçdiye sokakları kirletenlenden pâa- ra cezası alınacağını ilân etmişti. Bü - tün zabıta memurlarına bu hususta sıkı takip ve kontrol emirleri verildiğinden dünden itibaren sokaklara pislik atan . larım yakalanmasına başlanmıştır. Dün Eminönü mıntakasında üç dük- kân sahibi dükkânları önüne çöp döker lerken yakalanmışlardır. Bunlardan pa. ra cezâsı almmmıştır , Şiir ve şairler ' Bir ağa beş tane evlâdının edebiyata -1ıııı-l bildikterini denereşk için onlara — tanımnmış beğ gelrin şürlerini nümune olazak — verdi. Ve çocuklarına ikişer parça gilrin müelli. fini tanınmâlarıcı söyledi. Her çocuk 1 dağrü | ve 1 yanlış cevap verdi. Beş giir (1) den (6) ge kadar numaraları, maştı. Çocuklardan Cemalt 2 No, Tevfik Wikretin 3 Nö. Abdülkak Hâmidindir dedi . Çocuklardan Ülny: 1 numera Cenab Şe. habedüinin ? numars 'Yaşar Nabinindir de. &. Çocuklardan Wkrem: 3 numara Nabinin, $ numara Cenah Şehabeddinindir. dedi, Çocuklardan Pahriye: 2'numara — Tevfik Fikretin, £ numara Ziya paşanmdır dedi. İÇocuklardan'Nüzhet: 4& numara Ziya pa, , 1 mumara Ahdülhak Hâmldindir de, Bunu böylece bildikten sonra her — şaire hangi dumaranm verilmiş olduğunu aöyliye. bilir misiniz? Bu müsabâkamız mükâfatirdır. Halleden. lerden iki kişiye hediye verilecektir. Cevap. ların 23 lemmuz tarihine kadar — yollanıl. ması Jâzımdır k Çayır j Dünkü Arap saçınım ballidir: Çayırda bir tanaftan da olun — bitmekte olduğunu düşünerek ineklerin orada 40 sunı boaleneceğini hesap edebiliriz. WETOT ŞÜST a 17 TEMMUZ — 1937 «“Fikri itiraz» hakkında Kİ türlü insandan hoşlani herkese benzemek isti herkesin yaptığının, söylediğinil la aksini yapan veya sö; lefe kat sırf kendi kendile! a caklarını, ne düşüneceklerini kest ler pek azdır. O hualde insanların ek_—vc-ı'ıvf"”d hoşlanmadığtmı söylemek mi sastl rum? Hayır; çünkü benim hO mam dediğim şey o adamlardaki zemek veya benzememek arı Çoğumuz, hiç farkında olmadağ, ta bazan müstekilâne dnşundıw“* zü sanarak, etrafımızdaki hık”“yd naatlere uyarız, O kadar ki l“h' iödik gl başkalarının bizi taklid cı;ıgın! rin bize uyduğunu samimiyetle ederiz. Şahsiyet, herkesin ne )'ıpîlÜ“ düşündüğünü hesaba — katmadaf: kese benzemeği de, benzememli göze alarak kararımızı vermek mektir. Türkçede bazan “fikri itiraz” eti len “esprit de oontradiction” a İd” ce o, sadece kimseye bı—nu'm” herkesten başka türlü düş! lm'!lcı zusundan ibaret dîlld r, Hattâ © dı)* riya sahibinde kuvvetli bir * hakkaniyet hissi bulunduğunu S“ rir. Ht iddia bir hakikat ifat v başka bir hakikati de inkârâ y rir; Jm Bürülen fikirlere hemetli itir ;kı eden adam, o fikirlerin uksine d? v kını vermek istiyen adamdır. * ondaki bu iliraz ruhu , iılrmbl:ı& illeti deyin - yalnız buaxılırml değil, kendi kendine karşı da Ve ıll’ eder, Her ne iddia etse, derhal onün aksai de gelir; içinde bu l”' söylemek için şiddetli bir nrillv mecburiyet duyar, Bunu ısı“l?“'" ör düşüncesinin yanlış anlaşılacağ ’ bir hakikati görmediği, yahut pile ah le inkâr ettiği zannolunacağında? kar, Bunun için de fikrini "'“; kon birtakım ihtiraz kayıdlarına vurur; yahut bir söylediğini n bir başka türlü, bu sefer bazi yak farklar gözeterek söylemeğe Ki Bunu biz hemen daima bir tenak diye, o adamım ne istediğini ıııww“ ne bir delil diye kargılarız. Hak böyle değildir; o adamm sözünd! ' nakuz veya değişme yoktur. Onuf 'çi fikrini anlamamız için, bi-ibirini wf zeder gibi görünen iki iddiasım! kimizde mezcedip, onları blrlh:,rr:;"ı laştırmağa çalışıp bunların almamız lâzım gelir, Eakiler hi | tin uç'larda Gdeğil, orta'da oldü! söylemişler. Arablar: “Hayrel uatf gi #vsatuha” demişler; Lâüt'nler df. e nederim: “İn medium veritas” lar, I)ognıdıır fakat ortayı ifade © li belki de imkâf ç e l ıIr rmıl"m on m.lılmy fena goningumuı adam edalma M se de eksetiya , ortayı, iki vet bi tirerek bulmağa çalışan ı—dfmdlfc Nurullah ATAZ” Karikatürle mekluplar Kırklarelinde bDulunmuyan şey'* blrluıçı Arap saç M SSR AM 17 TEMMUZ — 1937