Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
V L — a ae VAS Her hakkı ablam Hadiye'ye aittir. Yazan: Naciye İzzet Kanser kurbanı: AMi — denğoc ukd’ha ziyade yaklaştı. Bir ütle Te Yüzü parladı. Ellerini tered- Sonü güzel elbiseye dokundurdu. ; lıa ?ankl karşısında hakikaten ean?i bir insan olup olmadığma iyice a | istiyormuş gibi ellerini — nemi Ânnem! Benim güzel an- muâfhetıkm çocuk sesi birdenbire __fkerğe yükseldi: sahici mneıttan anne değil.. Bu asıl bir Neclânın gözleri kamaşır gibi Yorîie yler oldu. Kulaklarma inanamı Yapışt, î“k“ iki küçük el kollarına uğ'”.ı;vq ;â'“OPuCuk için onu eğmeğe Olmue,, “ ânne saadetten şaşkın gibi calı ftü. Bu ümit edilmiyen ani ku- kulâd? Ve öpücükler o kadar hari: <e bir şeydi ki! - annem|! çük KBenim sevgili yavrum!... Kü- enciğim | inç Elânm müşfik gözlerinde se- ;:İç Yâşları akmağa başladı.. Fa- ta Menktar çocuk sesi şimdi kulağı ! tekrar ediyordu: :'_' Öteki kim? * NOı Öteki annem işte.. . asıl öteki? Anlamıyorum Vrucu3 T v;ng. Başka bir annen daha em, châ Cocuğunu —hulmug ” arasmda sıkıştırıyordu. Yıt kala Ne onun bu sözlerine lâka- ç s:;îd'- ['lîaylr)etle sordu: a birannen daha Socuğum ? —J ki,, î’ Yal.. Orada.. Öteki evde- şaşırmıştı. Tekrar ettahene” ” .,?Ğilı__vâ" Afna kâğıt anne.. Sahici Bil) Senin gibi asıl anne de- ;' Yal, Ve d:r?idl_dl hakiki bir meyusiyet küsük Doi Ümitsizlik vardı.. Neclâ Ü ing enin kullandığı kelime- Nası hususunda aldanmıştı. annen h 'ıgmı hayatında başka bir ka- nü!t:’î “ğu birdenbire hatırma gel- %Hak'.l.d bir anne" kan rabıtaları- :lğlrçocugiıî“ğılrîçhrıiıığı bir anne ola i . söylediği kâğıt an” ka_nı;îlyehm çocıık]am çîll: adg:faalîr çoc“kun verdiği bir üvey süne idi b'u _kendine mah &... * " ğârip tabiri sus bir ifade ile n Kai bi ri bulup kullanıyordu. l dolan rdenbire — acı bir üzüntü Tetla gocurfeclâ heyecanlı bir hara- önd, aşığn kalbi üzerinde sıkış ehdit « 'ycı:ı- d;"ğ’“k bir felâket vrumu bir üvey tsi S » Tni Si iki senedir. b " Na y f da Nişen ei Çü davası " * Neclâ gn W)Rçmq Ve giyabi "lh sıe * d:- bll' meseleyi ham ceyi ayırmakta mahkeme katiyen tereddüt etmezdi. Dikmenin öteki anne! deyip dur” duğuna bakrlırsa hiçbir şey söyle- memişti?.. Hem de niçin oğlunu al- masına razı olmuşlardı? ; Bu sırada küçük adam müşfik gözlü, güzel tebessümlü ellerini oy- natan, çocuğunu öpecek bir ağzı olan bu anneye kâğıt anne hakkın” da tafsilât verip duruyordu!. — Ben ona çiçekler götüyorum.. Babamın odasına.. Küçücük vücuduna bir poz ver- di. Neclânım iyice dikkatini çekmek için başını küçücük elleri arasında tuttu. Güzel gözlerini annenin göz- leri içine dikerek anlattı: — Öteki anne beni hiç hiç öpmi” yordu.. O sahici anne değildi ki! Bu sözlerin Neclâ da nasıl büyük 'bir heyecan uyandıracağı artık tah- min edilebilir!.. Bütün varlığı altüst olmuştu. Dikmeni kolları arasında sıkıştırıyor, öpücüklere boğuyordu. Hararetle söylüyordu: — Benim mini mini Dikmenim! Benim küçücük oğlum! Benim gir zel bebeğim! Sen yalnız, yalnız be- nimsin!.. Başkasınım olamazsın yav- rucuğum! Seni benden başka hiç kimse öpemez!. Dikmen hissettiği saadetle daha fazla coşmuştu. Büyüklerin bir ha- tasını anlayan çocukların istisfaf- kâr bir edasile anlattı: — Babam diyor ki: O senin an- nen.. Ama ben biliyorum.. O sahici annem değildi!.. Sahici anne Şükrü” nün anesi gibi çocuğunu kucaklar, koönüşür.. Babam bilmiyor ki! — ğ Çîıcuk çehresi muzaffer bir ışık- la parlayordu. Neclâ sormak bilme- diği birçok şeyleri anlamak istedi. Fakat tam ağzınır açıp da soracağı saniyede temiz ve dürüst ruhunun derinliğinden bir his buna mani ol- du: “Baba hakkında çocuğu sorğu- ya çekmek doğru bir şey değildi. u: çocuğunun terbiyesini düşünen bir anneye yakışmıyacak bir hare- ketti! Hâttâ bilmiyerek de olsa bu çocuk ağzından hürmet etmesi icap eden babası hakkında uygunsuz bir söz çıkmamalıydı...,, — Artık bu öteki anneyi bir ta- rafa bırakalım Dikmenciğim!..... dedi. Şimdi biz ikimiz buluştuk yal.. Ötekisi nemize lâzım! Bunları söylerken genç anne mü tebessimdi. Fakat güzel alnı belli siz bir hüzünle gölgelemişti. Çocuk kollarımır Neclânın boynu- na dolamış: — Çok çok seviyorüum benim güzel annem diyordu. İlk defa olarak büyük bir şefkat ve sevginin bütün tadını alıyordu. Sanki daha hiç kimse ona bu sevgiyi göstermemiş gibiydi. Ve bunu biraz da sui istimal ediyordu: — Çok çok seviyorum. Sen de sevin emi güzel anne? Neclâ çocuğun kudretli bir sevki tabii ile söylediği bu hararetli sözler. le titredi... Tebessüm etmeğe uğra- — Ben de çok seviniyorum yav- | rucuğum! dedi. —- Öyle ise gülsene..* Benim sa- hici anneciğim!... Öteki gibi gülsene! Genç annenin yüreği tekrar bur- kuldu. Fakat çocuğun bu kadar bü- yük bir masumiyetle istediği bu te- HAB'ŞŞ_-:_ Akşam postası ELOSUSTARİK Verilen bir emir Evvelâ kulaklarını, sonrada dudaklarını kesiniz Bu iş bitince kale duvarlarına ayaklarından asınız Bugün Lehistan kralr Sigismund — Ogüst 1572 de öldü ve Piyasetler hanedanı sönüp tarihe karıştı. Bu ölümün tarihte meydan verdiği kanlı hâdiseler çok mühimdir. Lehistan bir İstilâya maruz kalmaması İ. çin Hotin, İvanyaya verilmişti. İvanya &Z zamanda Moldavyayı da ele geçirdi ve etrafi kasıp kavurmağa başladı. İşe — papazlardan bşlamıştı. Yanlarma çağırdı ve: — Papazlar, dedi dünyanm en zengin in. sanlarıdır. paraları topraklara gömerler, be. nim bu paralara buügün şiddetle ihtiyacım var.. Vakit geçirmeden çıkarıp hepsini bana teslim etmenizi istiyorum. İhtiyar papazlardan biri cevap verdi: — Biz para nereden bulup toprağa göme. ceğiz. Duadan başka bir şeyle meşgul ol- mayan insanlarız. Gönlümüzü Allaha verip yaşıyoruz. İvanya kızmıştı: — Siz bunü bana anlatmayınız. — Nasihat istemiyorum, istediğim paradır. Hazineleri topraktan çıkarıp bana teslim ediniz yokSa, — Eğer para bulursanız alınız.. Bizim bir şeyimiz yok. — Ohalde sizi de diri diri toprağa gömece. gim. Ya hazineleri verirsiniz, yahut buna Tazı olursunuz. Para için gözleri kararmış İvanya kararı nı vermiş gibi söylüyordu. Papazlar ne din den, ne Allahtan bahsetmekle kendilerini kur taramıyacaklarını anlryorlardı. İnandırmak | mümkün değildi. Malyetini çağırdı: Çabuk kilisenin bah #zinde büyük çükurlar kazılsın.. emrini verdi. — Görüyorsunuz ki söylediğimi — yapaca. ğrm. Ya paraları verirsiniz yahud kazılacak çukurlara girersiniz. İhtiyar papaz' — Evlâdım, dedi görüyorsunuz ki , artık fazla yaşayacak hâlim kalmamış.. İhtiyarla dmmi. Nasıl olsa bir çukura gireceğim. Fakat canlı canlı öldürmekle ne kazacaksınız — Maderaki hazineleri bana vermek istemi yorsun. Seni de onların yanma gömmek 1â. um-ıl Muhavere devam etmedi. İlk önce en ihti. yar papaz, sonra diğerleri diri diri toprağa gömüldüler İvanya rahat duramıyordu. Türkçe — bir kâğıt yazdırıp Padişah namma dağıttırdı. Bu kâğıtta Lehistana bir prens intihap edilme. mesi tavsiye edilmekteydi. Bu işi yaptıktan sonra da hristiyanları Türkler aleyhine kış. kırtmağa başladı. Fakat bütün bunlar gizli kalmadı. Bir gün divana gelen bir çavuş O Zamana kadar vea, rilmekte olan 60.000 altınâ mukabil — 12.000 verilmesini istedi. İvanya fazla beklemenin manasız olduğu. nu düşünerek derhal taraftarlarını isyan et. tirdi. Ya birlikte yaşıyacaklar veyahud bir. likte Öleceklerdi. Bu anlaşmayı yeminle de temin ettiler. İvanya birkaç küçük çarpışmada muvaf. fak olunca cesaret ve gürürünüu büsbütün art tırdı. İbrall Türk kumandanınma oraya kaç. miş olan rakibi Peyeri kendisine teslim etme., sini bildirdi. Kumandan Cevap yerine dört adamı İle öon gülle ve İki ok gönderdi. Mağrur İvonya derbal bu dört elçiyi feci bir surette öldürtmeğe karar verdi. — Evvelâ kulaklarımı, Sönrâ dudaklarımnı kesiniz, Bu iş bittikten Sonra da kale duvar. larma ayaklarından asmız.. emrini verdi. İvonya cezasını çekti. Üc glln ç pece da. vam eden muharebeden Sonra teslim oldu. | Dört saat hapsedildikten Sonra bir yeniçeri. nin evvelâ yüzüne, sonra karnma sapladığı hanceri Je can verdi. Bu süretle yaptıkları. nm cezasını bulmuş oldü. bessümü ondan esirgemek istemi- yordu. Yavaşça Dikmeni öpüyor ve gü- Kimseyordu. Fakat kendisine tekrar verilen bu sarışm ve güzel çocuğu böyle hararetle sıkıştıran anne ötesi- ni, iştikbâli düşünüyordu... Çok u- zaklardaki babyı... O baba ki günün birinde belki tekrar fikrini değiştire- cek ve onları ayu'mnk îçin gene zu- hur edecekti. (Devamı var) Tonton amcanın vazosu ZaT Ş v aF — Aramızda en fıkarası o... Unva.! nmdan da geçilmiyor. Vaktiyle kürk. leri varmış, altmları, mücevherleri varmış diye caka edeceğine üstüne bir temiz elbise geçirse daha iyi olur. Bayan Nigâr, Kasımpaşada yıkık, harap bir evin alt kat odasında otu. ruyordu. Her ay başı, ev sahibi para alamadığı için onu sıkıştırır, koğ- | mak tehdidinde bulunurdu. Üstü başı parça parçaydı. Komşu kadmlar, yine biribirlerine: — BSözlerine bakılırsa vaktiyle pa- şalar, beyler, nazırlar tanımış güya... Hepsi yalan. İhtiyar kadınm maziye ait hikâye. lerini artık dinlemez olmuşlardı. Yal- nız mahalledeki tabakane amelesinden sarhoş ve bunak Durmuş ağa, onu dal gin dalgınm dinlerdi. Artık kadımnın a. leyhinde büyük bir cereyan uyanmış- tı. Bir gün Durmuş'un diğerlerine | karşı kendini müdafaa ettiğini sandı, Belki de bu zannında aldanmıştı. Zi- ra herif her zamandan fazla sarhoştu. Fakat bayan Nigâr hayalle de kendini teselli etmesini bilirdi. Mahallenin kadınları hep bir ağız. dan: — Hey! Bize caka satıp durma... Git de kibar âleminde dert yan. Hali. ni anlat! . deyip duruyorlardı. Nigâr, öfkeyle yerinden fırladı. — Benimle alay ederseniz hepinizi gebertirim vallahi.. Tabancam var be. Mahalleliler bu gibi ağız kavgaları. na alışıktılar, Biribirlerine daha neler söylemezlerdi. Fakat Nigâra karşı hu- süumetleri o derecedeydi ki, bu ölüm tehdidini ciddiye âlmış görünerek mer keze haber verdiler. Memurlar gelip kadmın evini aradı. Nigâr korkmuş, ses çıkarmıyordu. Sandıkların çeşit eçşit eşya ile dolu olduğunu görünce, polisler hayretle sordular: — Bunları nereden çaldın? Nigâr, isyan etti: — Ben ömrümde bir şey çalmış de- ğilim. Bütün bu gördükleriniz birer hatıradır. Şu savadlı kılıcı dostum o. lan bir paşa verdi. Sağ kalsaydı bel. ki de benimle evlenecekti. Ölüm saa. detime mâni oldu. Bu sözleri o kadar ciddiyetle söylü. yordu ki, memurlar, kadının biraz ka. | çırmış olduğuna hükmederek fazla 18- rarda bulunmadılar... Araştırmalar esnasında tabanca da çıkmadığı için, zabıta, Nigârı, kendi halinde biraktı. Fakat ev sahibi, kendine birkaç ay- lık borçlu olan kadımnı bu fırsattan is. tifade ile sokağa attı. Nigâr, yalvarıyordu: — Nereye gideyim? Ne yapayım? Beş param yok! Sandığımı taşıtmak için bile hamala para veremiyeceğim. Ev sahibi, bir el arabası göstererek: — İşte bununla götür. Sonra geti. rirsin! « dedi. İhtiyar kadım üÜzüntü içindeydi. Fa. kat birdenbire aklına bir çare geldi. Sandığını arabanın içine koydu ve yola düzüldü. Durmuş ağanın oturduğu kulübenin önüne gelince kapıyı çaldı. Beriki, ber mutad sarhoştu. — Sana yemek pişiririm, üstüne ba. şına bakarım, her türlü hizmetini gö. rürüm, Beni yanma al. Durmuş, kafayı son derecede tüsslü. lediği için cevab verecek gibi değildi. Ertesi sabah ayıldığı zaman, evinde bütün hayatında yalnız yaşamıya alış. mıştı. — İstemem. Ne diye geldin, be ka. dm! Ben ne yapayım seni? Nigâr, onun ayaklarma kapandı, yalvardı: — Atma beni dışarıya! Ben sonra ne olurum ? Acı bana... Birlikte kaldılar. Uzun sürmedi: kadm hastalandı. Ölmezden evvel herife: — Nem var, nem yoksa hep senin olsun. Sandığım epey ufaktefeklerle doludur! . dedi, - Onlarm hepsi kıy. metli şeylerdir. İnan bana, Ziyan ede. yim deme. Satarsan epey para alırsın, Sarhoş amuzlarmı silkti. Kadım da son nefesini verdi. Yalnız kalmca, Durmuş birkaç gün sevinçle kafayı tüssüledi. Sonra külü. bede yer tutan o sandığı yok etmek i. çin bir arabaya koydu ve Bitpazarma götürmeye karar verdi. Kan ter içinde yürüyordu. Çarşıya geldiği zaman iki adam yaklaşarak sordular: n — Ne var onüun içinde öyle. — Ufaktefek... Satmak için, — Göster bakalım, Herif sandığı açtı. Adamlar içini karıştırdılar, Kılıcı görür görmez, bi- ri telâşla: — Kaça satarsın bunu? . diye sor. du. | Durmuş şaşırmştı. Ne cevab verece. ğini düşünüyordu. Diğer erkek arka. daşma: — Canım sen ne diye bunu almak istiyorsun? Bu çeşit eşya benim dük- kâna mahsustur. Sen antikacı değil. — Ben kuyumcuyum., Bu kılıcm kabzasında işime yarıyacak elmaslar var... Sonra aptal aptal kendine bakan Durmuşa dönerek: — Sana beş yüz lira veriyorum, ra, zı mısiın? Sarhoş gözlerini açtı. — Evet! . diyeceği esnada, öteki a. dam: — Baba... Ben sana yedi yüz veri. yorum. Bana ver! Velhasıl, iki arkadaşın kavgası sar. hoşa yaradı. İhtiyar herif yedi yüzü derceyb ederek kılıcı teslim etti. Pa. raları iç cebine düğmeledi. Ağır ağır yürüyerek düşünmeye başladı: Demek Nigâr yalan söylememiş. Zenginleri tanıdığını söylediği zaman atmıyormuş. Anlattıkları hep caka de İşte o zaman kadma ilk defa olarak acıdı. Gözlerinden bir damla yaş belire di. Nakleden: Hatice Süreyya ç Gazetecilerden intikam ! Amerikalı aktrislerden Mariyet Andre kendisi hakında hoşa gitmiye. cek yazılar yazmış olan gazetecilerin hepsi için birer mezar taşı yaptıra. rak bunları bahçesinin bir köşesine dikmiş.ve burada “Mezarlığım" adı: nı vermiştir. Yıldız mezarlık tamam olduktan sonra matbuata bir kok- teyl partisi vermiştir. Mezar taşmın h