10 Temmuz 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

n  sanayici yapılan fedakârlıklara krn aöemllk di » fü eT K BEEi ada Y—'"; —'*.: r“qn-w::'îv Dış Si , # iyasa: ŞFT ÇA Bu gürültüler arasında İsviçre... Yazan : Şekip Gündüz SVİÇRENİN silâhlanma işlerine verdiği ehemmiyet kadar Avrupadaki emniyetsiz. liği göze vuran delil olamaz. Beş yıl evveline gelinceye kadar “sulh cenneti,, âad. dedilen İsviçre, içinde Milletler Cemiyeti karargâh kurduğu halde, hudutlarını tecavüze karşı korumak ve hattâ istiklâlini müdafaa etmek endişesine düşmüş bulunmak. tadır. Geçen yıl milli müdafaa için bir — dahilt istikraz yapıldı. İsviçre kantonları biribirleri. le âdeta yarış ederek buna iştirak ettiler. Federal hükümet 235 milyon İsviçre frangı İsti. yordu., Halk 335 milyon İsviçre frangı verdi. Yani 100 milyon fazla. (*&) *“Sulh cenneti,,nde milli müdafaaya verilen, karşı gösterilen bu yüksek alâka İsviç. relinin vatanını tehlike ile burun buruna gelmiş saydığını isbat eder, Federal hükümet bu yüz milyon frangı İstikbalde duyulacak ihtiyaçlara göre sarfet. Mmek için ihtiyat olarak saklamıştı. İsviçreden gelen haberlerden federal hükümetin bu pa. ranm bir kısmını sarfetmek üzere salâhiyet aradığını öğreniyoruz. Demek ki küçük İsviçre 235 milyon franklık fevkalâde tahsisatı sarfettikten sonra da kendisini tam bir emniyet İçinde addetmemektedir. Federal meclisten aranan yeni fevkalâde tahsisat 58 milyon 550 bin İsviçre frangına yükseliyor. Bu paranın 28 milyonu hududlardaki tahkimatı arttırmak İçin, 18 milyonu ye. ni teşkil edilecek alaylar için, 6,5 milyonu yeni yapılacak yollar, debboylar, kışlalar, mli. himmat ve fabrikalar İçin, 8 milyonu piyade topları için, 2 milyonu tayyare bombaları icin ve'6 milyonu da motörlü toplar satın almak İçin sarfedilecektir. Küçücük İsviçrenin bile milli müdafaa hütçesi dışmda bir yılda 293,5 milyon — İsvicre Trangı, yani aşağı yukarı 100 milyon Türk lirası sarfetmeğe mecbur kalması dünyadaki si. lâhlanma yarışmım ne baş döndürücü bir sürat ve dehşet aldığını güzelce gösterir. İsviçre bu silâhları ne yapacak? İsviçreliler diyorlar kdi: “— Almanya galdırırsa mutlaka Fransanm müttefiki olacağız. Fransa saldırırsa AlL Manyayr tabil! bir müttefik addedeceğiz.,, Acaba hangisi saldıracak ? Bu suale hâdiseler henüiz tam bir cevap vermiş değildir. İsviçre Bözü gezde ve kendisi Biperde ufukları tarassut etmekle meşguldür. İnanalıyız ki gelecek düşman Giyorü Tel'i ya, Şınr germiş ve okunu fırlatmağa hazırlanmış bir halde bulacaktır. '(*) Bizim paramızla 80 mlilyon ŞEKİP GÜNDÜZ Hraya yakm bir fazlalık! Fti ONOMİ l Milli sanayicilerin himayeden mahrum kalmak tehlikesi ! Yazan: F. Güneri İktısat Vekâleti Türkofis, - teşkilâtı, — hayatı ucuzlatmak yolunda fili bir ted- bir --ortaya koyuyor. . Bir - çok mah. sulât ve mamultımızın sürümünü geniş. letmek, iç mübadeleleri çoğaltmak, mü- tavassıtların dağıtmak ve yaymak zor. lukları nisbetinde yüksek olan kârları - nı bertaraf ederek halka bu mahsul ve mamulleri ucuz tedarik edebilmek için | ortaya konulan bu usül,-denilebilir ki bu vadide şimdiye kadar yapılanların en müshetidir. Şeklin esası şu: Halkın ihtiyacı olan memlekette yetişen-her nevi mamulâtı ve masnuatı hiç bir mütevassıta lüzum kalmadan doğrudan doğruya ve yerin. den tedariki imkânımır vermek. Bunun için belediyeler tüccarlar ve ticaret odaları harekete getirilecektir. Görlüyor ki esas fevkalâde güzel ve caziptir. Fakat tatbikata gelince; aca - ba bu düzenle yürümesi kabil olabile - cek mi?., Biz bunun böyle olmasını can ve gönülden temenni etmekle beraber bir iki noktaya işaret etmekten kendi - mizi alamadık. Memleket halkının, içeride yetişen ve yapılan mallara müşteri olabilmesi; Yyani yaşama seviyesinin bir derece yük selmesi, hem ziraatin hem de fabrika . nın himayesini gözetmek, modern iktı - sadiyatın esasını, esasımı değil de alfa. besini teşkil eder. Diyelim ki gerek top rak mahsullerinin gerek fabrikalar ma: malâtının doğrudan doğruya halka ve haydi biraz daha yükselerek birinci el satıcıya ulaşmasını temin edelim. O za - man fiyat seviyesini, arada geçen elle « rim kârları nisbetinde indirmek imkânı- / nr bulabilecek miyiz? İşte burası güç ve şüpheli görünüyor. Bu hal müstahsil için de sanayi için de bulunmaz ve tam randımanlı bir hi. maye olacaktır. Bu himayeden sonra himaye gören zümrelerin nasıl hareket | edeceği silali hatıra geliyor. Elimizde bir ölçü var; 15 senelik Cümhuriyet devrinde mütemadiyen himaye gören sanayi ne yapmıştır?. Mamultının kalitesinin bozukluğun - dan, malzemenin çürüklüğünden, fiya . tın yüksekliğinden hiçbir zaman şikâ- yet eksik olmadı. Şu halde yeni adımı atmadan evvel yapılması ve bilinmesi lâzım gelen bir cihet bulünuyor: Müstahsil ve bilhassa karşı SKM —e ÜÖK <h d ll —e malının - kalitesini düzeltmek, — milli müşteriyi ve milli piyasayı aldatmamak yoluna aklını yâtirmâazsa, anlamalr ve bilmelidir ti bir gün bu millf himaye- den mahrum kalabilir. F. GÜNERİ — İstanbulun temizliği için 'Sokakları kirleten- lerden ceza alınacak Belediye sokaklarm kirlenmesine se- bep olanlardan para cezası almağa ka. rar vermiştir,. Dün bütün nahiye müdürlüklerine ve zabrta âmirlerine yaprları tamimde ye - re tükürenler, sokaklara su dökenler, çöp atanlar hakkında belediye zabıtası talimatnamesindeki esaslara tevfikan derhal zabıt varakası tutularak bu va. rakaların acele kaymakamlıklara gön - derilmesi bildirilmiştir. Kaymakamlıklar lâzım gelen para ce. zasını kararlaştıracaklardır. Verilen pa- ra cezası derhal tahsil edilecektir . Karikatürle mektuplar Kırklarelinde Burası bekârlar için âdeta bir nevi ÂAynarozdur. — — sölen c killürk Hinalü l azükale Lul nn lli —a — Do - eç L limidki bir. hayli emek İstanbul limanına 700 metre İstanbullunun İstanbuldan şikâyetleri ço. ğaldı. Sebzesinden, meyvesinden şikâyet edi. yor, ahçısından şikâyet ediyor, sokakların. dan, sineklerinden, nakil vasıtalarından, çöp. lerinden ve çöplüklerinden şikâyet ediyor. İstanbul şehrini dolaşmca — İstanbulluya hak vermemek mümkün olmıyor. Ö bir “bü. yük Avrupa şehirlisi,,dir, bir “büyük Avrupa gehirlisi,, ne isa bozuk Kkaldırımlı sokak, ka nalizasyonsuz Mahalle, pis ahçı, permanga. nata batırılmadan yenilemez meyve, hasta. lık saçan çöplükler ve sinek bulutları göste. rilemez. İkl aydanberi, Haberin bir muharriri, semt semt, mahalle mahalle, sokak sokak, dolaşa. rak İstanbulu konuşturuyor. Onun, hergün gazetemizde çıkan yazılarında İstanbulun ne kadar berbatlaşmakta olduğunu açıkça gü. rüyoruz. Acaba bü anket bitince İstanbulu tırmak, ve İstanbullunun şikâyetle, üayet vermek miümleün olacak mı? Ben sanmıyorum. Çünkü herşey belediyeden bekleniyor ve hiçbir şey bu belediyeye veril. miyor. İstanbul şehrinin berbatlaşmasından sade. ce bu şehrin belediyesini mesul tutmağa kal. kışmak ve bu belediyeden bu şehri ihya et. mesini beklemek dünyada yapılmış ve yapı. lacak haksızlıkların, dünyada yapılmış ve yapılacak hatalarm en büyüğü olur. İstanbul nasıl bir tarih tarafmdan meyda. na getirilmişse gene tıpkı öyle, bir tarih ta. rafımdan mahvedilmektedir. Bu şehir büyük bir imparatorluğun payitahtı idi. İmpara. torluk büyüdükçe o da büyüdü, imparator. luk bazı vatandaşlarına çok — zenginleşmek iİmkânmı bahşettikçe serpildi ve güzelleşti. İmparatorluk batınca bunun da batmasın. dan daha tabil ne vardır? Habsburgların imparatorluğu — devrindeki tuhafr Viyana hükümet merkezi — vasfını Muhafaza ettiği halde mahvoldu. — Halbuki bizim İstanbul şimdi sadece bir vilâyet mer. kezidir, hükümet merkezli olmak şanmr An. karaya devretmiştir. Hem nerede İstanbulun payıtahtlığı nerede Viyananmki!.. İstanbul Öyle geniş bir imparatorluğun metropolüy. dü ki şimdi o coğrafya parçasının içinde kimi müstemleke, yarı —müstemleke — kimi tam müstakil, tam 26 siyasi cüzütam vardır, İstanbulu imparatorluk devrinde ihya eden Üç esas şuydu; 1 — Devlet teşkilâtının burada bulunması 2 — Hem dahilden hem hariçten — birçok ziyaretçi ve seyyah gelmesi, 38 — Karadenizle — Akdenizin en transit merkezi olması. Devlet teşkilâtr ve imparatorluğun miras. yedi kadrosu tarihe karıştı. Dahilden gelen seyyahların yalnız Anadolü kısmı — kaldı; o da bir hayli azaldı. Halbuki otuz yıl evve Hne gelinceye kadar Miısır, Sudan Necit, Hi. caz, Asir, Yemen, İrak, Suriye, Hatay, Lüb. nan, Filistin, Maverayrerdün, Sisam, Rados, Girit, Botna Hersek, Yugoslavyanım ve Yu. nanistanın yarısı, Bulgaristan, Arnavutluk, hep bu şehre bağlıydı. Bir parça daha geri. lersek Romanyayı, — Kırımı, Ermenistanı, Gürcistanı, Azerbaycanı, Ukraynayı, Basa. rabyayı, Tunus, Cezalri, Habeşistanı, Maca. ristanı, İtalyadan bir parçayı ve Avusturya. nın yarısını da gene bu şehrin idare ettiğini ve oralardan bu şehre dalma bir şeyler gön. derildiğini görürüz. Bütün bu memleketler. den boşalan yeri sadece Anadolunun doldur. mâsınt beklemek nasıl mümkün — olabilir? Hele Anadolunun kendi kendisini İhyaya ve imara cehdettiği bir devirde. Karadenizle Akdenizin en mühim translt merkezi olmak kıymeti İse İktisad! bakrmdan düpedüz sıfrra iİnmiştir.Zira eskiden garp piya salarının sağmalr olan 190 milyonluk Rüsya, şimdi bu yoldan bugün iki metelik krymetin. de ve bir gram ağırlığında mal ifhal etme. mektedir ve bu gidişle ileride ithal edeceğini mühim sanmak da mümkün değildir. H “dı:;eler ve fikirler... Benim gördüğüm Istanbul... Işbu rapor, 9 Temmuz (İ937 gecesi tarafımızdan Yazan : " faza edeceğiz? YokSa yeni şartlara uyâarak Viyana ile bugünkü Viyana bir midir? İşin | vt TÇ Y : EkalE. Ü d <a Di BB a ci sz l10 TEMMUZ — 193? sarfedilerek - tanzim kılındı . -“Nizamettin Nazij , aa TTT SN yükseklikten kuşbakışı — * .. Görülüyor ki, İstanbulun büyük felâketini, tenviriye resminin azalması ile, Şirketihay. riye biletlerinin pahalılığı ile, tramvay şirke, tinin nalmcı keserliği ile İzah etmeğe kalkış. mak çok satht bir karar vermek olur, Ben. ce bü şartlar içinde İstanbulu bir “büyük şehir,, halinde iyi kötü devam ettirebilmiş ol. mak bile büyük bir muvaffakiyetimizdir. Şimdi hepimizde bir İstanbulu — diriltmek arzusu canlandı. Bu, şehri sevişimizden, bu şehrin kıymetini bilişimizden ve bu diyara ne derece lâyık efendi bir millet olduğumuza inanışrmızdandır. İstanbulun elimizde gün. den güne berbatlaştığını görmek gururumu. za dokunuyor. Çok güzel.. Fakat muvaffak olabilmemiz için her şeyde olduğu gibli bun. da da realiteleri gözden kaçırmamak lâzım. Harekete geçmezden önce şu sualin cevabmı vermeliyiz: *“İstanbulu bir büyük şehir halinde mi muha yeni bir kadro mü kuracağız? Bundan sonra İstanbul belediyesini verdi. ğimiz karara uygun hir şekle sokmak — icap edecektir. İstanbulu ister büyük şehir kalma , Ba, ister mütevazi şehir olmağa mahküm et. mekte tamamile hürüz. Fakat bu şehre mut. laka möüdern bir belediye, — Almanların cep kruvazörleri gibi bir belediye, cep belediye temin etmeğfe de mecburuz. Cemal paşa Bahriye nazırı olduktan sonra miralay rütbesindeki deniz suhaylarını bile, kurslar açtırıp okutmuş ve imtihanlarda mu. vaffak olamayanları açığa çıkartmıştı. Bizim belediyecilerimizi de bu nevi kurslardan ge. çirmek artık — farz demiyelim ama — hiç olmazsa vacip olmuştur. Ve ne yapmak lâ- zımsa yapalım, şu belediyenin bütçesini kırk milyona cçıkarmada hakalım. Dört bucuk mil. yon Hralık bir belediyenin “Varidaatr umum! yesini, mesarifaaatr umumivesi İle — tevzin etmek,, mümkündür ama ondan İş beklemek biraz safdillik olur. İsbu rapor, 9 temmuz 1987 gecesi tarafr. mızdan bir hayli emek sarfedilerek tanzim kılımdı. Nizamettin NAZİF Ne okuyorlar ? Ne yazdılar ? Bir şimendifer kompartimanında dört mü ellif iki sıraya olurmuşlar İçlerinden hör bi risi diğer Üç meslektaştan birinin — eserini okumaktadır. Cemal fenni eserler mülellifile ayni srrada oturmakta olup tarihi. sevmektedir. Ve şiir telif eden zatın karşısmdadır. Rahmi ile Bed ri ayni sırada oturmaktadır. İhsan, Bedrinin eserini okumaktadır. Rah mi şiirden nefret eder ve polis romanlârı o kur. Bedri ise fenni eserler müellifi teniste yenmiştir. Bütün bunları anlattıktan sonra bu müel liflerin yazdıkları eserler nedir ve neleri oku maktadırlar bulabilir misini? Bu bilmecemizin cevabını yarımnki niülsha mızda vereceğiz. |Tarlanın biçilmesi ' 8 temmuz tarihli Arap saçmın hallidir. İşte şu kalde vasıtâsile meselenin hallini bülüruz, 20x15x25 ©— 5 gün ve 5 saat 18x75 Bu bilmecemizi halledenlerden hediye ka zanan iki okuyucumuz şunlardır: 1 — Mesut Oğuz Gedikpaşa caddesi 141, 2 — Safiye Kerim, Çengelköy Kuleli caddesi GH ERDEEK A .. .. Gözlük G ÖZLERİM iyi görmediği içil gözlük takarım. Fakat burnü” muzun üzerine iliştirdiğimiz ve biZ€ tamamile yabancı olan o camlar Kö- dar nefret ettiğim hiç bir şey yoktul Hele kalm kalm bağa kollarımı ta Ki- laklarımıza kadar uzatanlarına hiç tâ* hammülüm yok, İnsanın m değiştiriyor ve daima bir garabet VE” | riyor. Goethe'yi bir düşünün: ne gi zel, ne asil, ne haşmetli bir çehresi vâf- dir; ona hayal'nizde bir gözlük ilâv? edin, bakın haşmetinden eser kallf mı?.. — Zaten şairler içinde gözlük takanlâ” rı pek azdır; büyükleri arasında dâ M. Paul Claüdel'den başka kimseyi hatırlamıyorum. Aceba büyük şairler? tabiat iltimas edip de göz rahatsızlI- ğı, zayıflığı vermiyor mu dersiniz' Zannetmiyorum; bence onlar, etraflâr rmı iyi görmemeği de kabul ederef ©. zevki selimin ta kendisi diye - af yüzlerini bozmağa razı olmuyorlal Semantika. ilminin banilerinden Mi- chel Breal, son derece miyop olduğt için kitabı burnuna yapıştırarak oku! ve: “Birkaç sene daha yaşarsam bul” numun üzerinde, sayıfaları çevirmek için bir parmak peyda olacak,, dermis" Buna rağmen gözlük takmağa kat'iy yen yanaşmamış. Şairlerin çoğu d8 zannederim Michel Breal gibi düşünü: yor; hakları da var. Bizim- gençliğimizde (kendimizi * kadar da ihtiyarlatmıyalmı, çocuklu” gğümuzda): “Güzelim, gözlüğünü çe$- mine tak!” diye bir şarkt vardı. Şimdi hatırladıkça: "“Ne soğuk şey!” deyiP gülüyoruz. Yanılmıyorsam o şarkı, V& pur dumanı rengi gözlüklerin modâ olduğu bir sırada çıkmıştı. O devril şık hanımları yanı zincirli veya kor* donlu kara camr bir süs, bir güzellik vasıtası sanmışlardı. Allah günahla” rını affetsin! Fakat çocukluğumuzda öğrendiği- miz şarkıyı, zannederim yine söyle. mek strası geldi. İstanbul'un güne$i bu yaz her senekinden daha mul Kâğ Kınleşti, ne oldu” herkesier kara gö lük takmağa başladı. Etrafı dumaf renginde görünce nasıl da içleri gıkile mıyor? anlaşılacak şey değil Geçel kış, deve tüyü rengi paltodan gma gel' mişti; fakat o, kemerindeki bütü! züppeliğe rağmen, bu kara gözlüğül yanmda adeta zarif bir şeydi. Kışın deve tüyü rengi kemerli paı' tolar yapıldı, yazm da kara gözlüklef alındı; eh! önümüzdeki kış, o paltolaf giyilip karın da, gözü kamaştırdlğ' düşünülerek kara gözlüklerin takil masına hiç bir mani yoktur. Hele iF* sene evvelden kalma bereler de saf- dıktan çıkarsa keyfimize diyecek O1 maz:; bütün kışı bir Karnaval mevsi” mi halinde geçiririz. “Ne dedim? tevbeler olsun! bu 98 fi'li şerdir,.. Tanrı'nın mağfiretindğn ümidimizi kesmek gibi insanların, Di hassa zevksizlik icadımdaki kudretle” rinden şüphe etmek de günahtır. Helt durun bakalım ? önümüzdeki kış, be yi de, deve tüyü rengi kemerli palti” yu da, hatta vapur dumanı gözlüğü 'V_ tacak bir çirkinlik icad olunmıya nı kim temin eder? Nurullah ATAE/, Gıı a —a DA ai DA İ veaae Ö aet y — İ ae İ Ti ll L U Hataya ana vatanın yardımları — Köylünün borçlari devralınıp tecil edilecek Hükümet Hatayın iktısadi kalkınti” sr için şu kararları ittihaz etmiştir —— Sancak amelesi pasaportsuz — 012” | Türkiyeye girecek ve her sahada w best olarak çalışabilecektir. v Sancak mahsulâtr gümrüksüz 014" Türkiyeye girecektir . F Türk bankalarının Sancakta açi v cak olan şubeleri Sancak ticaretint' — — raatine her türlü kolaylıkları göst©'” | cek, Ziraat Bankası, zürram bor üd'; devren alarak 30 sene uzun bir Mt detle tecil edecektir, y “oa dd SDK Südkili YÜ LAİ rAE BHT

Bu sayıdan diğer sayfalar: