t 3liyd "para 308 öajuap “iy ver “yaf ny SR yele warm. ofizd Oy 4ovap :uyrenu poşd oy 140AE “ady *OZruap “ UaMDİA :UŞTBUL “ajyanö avyandva ynö d(U0p9 OJE OryoLaSOZ ulrelmduea ynöny ipgred uupunk 1,340)591(0ğ ep suoynog 134 ak syejuy iep,alAnOdT AY Yİ po YASULIYŞ ZU GİSMIP YD)SDU,, Eeşririşağsnkansşpuzreyr ji © e “ğe z Li şan X RU ii iri iie eler arişi PE iii! iL TE SR © iz E hp ir Mel; DPİ EPİ | vi eN | j li ak Rp Eki Aİ br gym RizEERi ağı Siir ERİR iii geçimi ia Mia ipıminipin zl ; Ezsi e Rip? BAkERiiE &Ei 5 ira, pi e ia» İİ 5? şap ii ap n beli ek“ eğ £ iiep :: vi.” 7 I ” Mi iy il di sik i j 5 294 PARDAYANIN OĞLU Lâkayt bir tavırla sordu: — Bu Ravayak, bir gün sizinle bera- ber Rertiyin evi önünde krak bekler- ken sizi bıçaklamak istiyen adam değil mi? — Ta kendisi, mösyö, bafızanız cid- den kuvvetli, Şimdi artık size her şeyi söyliyebilirim, Ravayak kral öldürmek istiyordu... Onu kıskanıyordu. Bunun için, kralın, Bertiyin babasc (olduğunu ona söyledim.. Kral, hayatını bana med yun olduğunu bilmiyor. Pardayan garip bir tavırla: — Bana, Ravayakı, rahip Parfe Gu- Jârla beraber gördüm gibi geliyor, dedi. — Evet, bunlar çok iyi | dostturlar, Hattâ size itiraf edeyim ki, bu dostluk beni bir hayli hayrette bırakıyor. Adet ve ahlâkları bu kadar farkir olan iki in- san görmedim. Pardayan hiçbir şey söylemedi. Sar- hoşluk taklidi yapan Parfe Gulârı düşü. nüyor ve rahip tarafından güdülen he- Mefin iç yüzünü anlamağa başlıyordu. Baba oğul, nihayet yanyana, otlar Üzerine uzandılar, Jan uyumakta gecik- medi, Pardayansa o günkü © hâdiseleri düşünmeğe başladı. : Bertiyle yaptığı uzun bir mükâleme esnasında, genç kız, muhafaza ettiği kâ- atlar hakkında, ona istediği bütün ma- lümatı vermişti. Pardayan bu hususta zaten bir hayli şeyler biliyordu. o Genç kızm yaptığı ifşaat ona ancak ikinci de- recdde kalan bâzı teferrüatlar öğretti. Bertiy, definenin o bulunduğu yeri gösteren asıl kâğıtları ihtiva eden kutu- nun kayboluşundan son derece endişeye düşmüştü. Faustanın yüzüğünü, Peret” ir my af olduğu malüm- Kutunun uşunu İşte bunları dolayı öğrenmişti, ap Pardayan onu derhal temin etmiş ve oğlunun servetini muhafaza edeceğini söylemişti, Yüzük, Perete kardeşi Gren gay tarafından verilmiş olduğu için Pardayan kutunun da onda (olacağını düşünmüştü. Ne suretle? Bunun ehem- miyeti yoktu? Bu kutunun Grengaytlan, oğlunun eline geçmiş olduğuna emindi. Ve gözleri kapalı olduğu halde, kendi kendine şöyle dedi: — Bu define meselesi iyice anlaşılma- dan, ona hiçbir şey söylemiyeceğim. Bu nün için, onu serbest bırakmalı ve ken- disini gözetlemeliyim. Bu anda, kutu nun içindeki malümattan haberdar ol- duğundan tamamile eminim. Bu milyon lara kadar, gizlice nasıl (gireceğini öğ- tenecekti. Onun, bu muazzam servete mukavemet edip edemiyeceğini cidden anlamak İstiyorum. Pardayan bu kararını verdikten son- ra Bertiyin (genç kıza hakikati söyle- mekle beraber birçok talimat vermişti.) Jana hiçbir şey söylemiyeceğinden emin bir vazivette rahat rahat uyudu. XIX Perşembe günü olan ertesi (o sabah, beş erkek şafakla beraber ayaktay'lılar. Pardayan kuşağını boşalttı bunun için. de yüz lira vardr. Bunları oğluna uzattı ve onun başile reddettiğini görünce şef- katli bir sesle: — Bunu sıkılmadan almız, dedi. Va- kia zengin bir adam değilim fakat s- kıntıya girmeden bu parayı sarfedebili- rim. Esasen paranız olduğu zaman... ki bu pek yakında şüphesiz olacaktır, bana iade edersiniz Bu zavallı çocukları, bu- Tundukları vaziyette bırakamazsınız. Grengay, Eskargas ve o Karkan, sı- ii 03 * FRANSIZCA DERSLERİ * DERSLERİ FRANSIZCA i rayla, ve acıklı bir tavrıla, kâh bu kü- gük altın yığınma, kâh üzerlerindeki yır tık elbiselere bakıyorlardı... Şeflerinin gururlarını biliyor ve onun, reddeğece. ğini düşündükleri için, peşinen kızıyor. lardı. Hayretle gördüler ki, o Jan fazla * ısrar etmeden bu patayı kabul etti, Fa- kat Jan teşekkür etmek üzere ağzını a- çınca, şövalye sözünü Zesti ve tatlı ol- makla beraber sert bir sesle emir verdi; ” — Haydi bakalım, gidiyoruz! Mağaranın bir köşesine doğru ilerledi ve gizli kapıyı işleten mekanizmayı izah etti. Bu kapıyı geçtikten sonra, oldukça dar, fakat hayli uzun bir koridora girdi- ler. Bu koridorun nihayetinkle başka bir gizli kapı daha vardı ki, Pardayan bu- nün da sırrını ayni sârahatle izah etti, Or-dar, tepenin garp cihetine (o düğen €teğine çıkacaklardı. Tepenin ortasında yanyâna beş değirmen vardı. Daha uzak ta, şimsle doğru, bir değirmen daha var- d: ki, Büt çeşmesine giden yolun kü- çük bir kolu da oradan geçiyordu. Hep beraber, işte bu değirmenin yakın bir yerine vardılar. © Jan, üç arkadaşına bir miktar o para verdi. On lar da Sentonore kapısından | Parise döndüler. Ve derhal bir elbiseci | dükkânma giderek, oldukça iyi kumaş- tan birer elbise aldılar. Sonra, ceplerinin dibinde şıngırdayan birkaç altının ver- diği sevinçle kolkola girerek, (neşeyle yürümeğe başladılar, Pardayanla Jana gelince, «onlarda, yüz adım ötede bülunan Büt çeşmesine doğru yürüdüler ve tepeyi (o döndüler; sonra kilisenin yanından geçerek Pere- tin evine geldiler. N b iğ Gi b “ardın; 4 — Şu üç direkli yelkenli; gemi nereye gidiyor? Pa Öyü Papi öç 4 Ee ğ ri 3 Sa. ili id 2 blşgi ; dark, 3 e) Sİ) İZİ Kİ iii Ord) lir iş eli ii Mizikle) Mt 3 Eioililai iz irin A İzi iliiilir. iii : TE li Şi Meğri 7 e yiz 2 O öğu'A'al'ş8 ii ği p ği li Marin şk anık & ği yi Bl e gay: SİNAŞE E z18 eni pijndi e Ba ERİŞ E isitin zi ik de ali (o şalaşriğığ © yade iz nil ie ali İ # iin inilir Si sa SİRİ A 3 ğe - a PARDAYANIN OĞLU 295 r Her ne ise Jan gayet (tabi olarak bu teklifi derhal kabul etmişti, iki erkek, eve girmeden © evvel etrafr tetkik ettiler. Şüpheli hiçbir şey görme- diler, Bugün, delikanlı için, şayanı hayret bir süratle geçti. Genç kız için de ayni şey. Her ikisine de öyle (geliyordu ki, tatlı bir rüya görüyorlardı. Jan çok mesut olmasına rağmen kafa- ını kaybetmiyordu. Pardayan Beztiyle konuşurken, o da Pereti kenara çekmiş ve ona bazı tavsiyelerde — bulunmuştu. Ayni zamanda, üzerinde gayet o az bir para bırakarak, hepsini ona vermişti, Akşama doğru Babayla oğul, Mon- mart kapısından Parise döndüler. Ge- lişlerinde olduğu gibi, (giderlerken de, küçük evin etrafında gayri tabii bir şey görmediler. Zaten, Eskatgas, Karkan ve Grengay da uzaktan sırayla iki (ogenç ; kıza göz kulak olacaklartir. Pardayan, akşam yemeği için, oğlunu Pos - Pattu oteline götürdü. Jan, ye- mek teklifini memnuniyetle kabul etti, Fakat gece yatısı hususundaki teklifini ise reddederek şöyle dedi: — Arbr - Sek sokağındaki evime gi- deceğin. Msdemki, beni ölmüş biliyor- lar, orada da tahtı emniyette bülüna- cağım. Ve karar verdiği şekilde hareket etti, Ertesi sabah erkenden ayağa (kalkmış, odasında kocaman adımlarla dolaşıyor- ve düşünüyordu. Düşüncelerini, yüksek seile söylediği şu sözlerle hülâsa ettis — Bütün bunlardan şu netice çıkıyor ki, eğer, önümde duran saadete erişmek Filhakika, Pardayan, oğluna bugünü | istiyorsam, iyice bir mevki temin etmek nişanlısmın yanmda geçirmeği ( teklit etmişti. Kimbilir, belki de, böylelikle mecburiyetindeyim, para kazanmalıyım. Bu para kelimesi, aklına ani bir dü- onun da tahtı emniyette olacağını dü:İ günce sapladı. Kutuda bulmuş olduğu 1 — Voyez.vous le capitaine? — Oni, je le vols, 2 —Oü esti? — Sur Ja passerelle, 3 — Çue falt.il? — Tl dirige la mancuvre, — Bilmiyorum; fakat bu uzun seferlere çıkan bir Yelkenli,