3 TEMMUZ — 1037 AŞK Mektupları Tarihe karışıyor! Sevgiliye mektup yazmak Sanatı iflâs yoluna girmiştir ! _&îlk aşk mektuplarından pek az la:s'ml.g-ıır, Bunlardan bahsedilenle, Ti Yok değildir; fakat çoğu boşanma davalarında ve yahut cintyet mah- semelerinde okunuyor. Bunlar da ğger. £ten aşk mektupları sayılmaz. Bun. lar, bir takım ihtirasların, muayyen bir maksada varmak — için infilâkm- dan başka bir şey değildir. Bunlarda ekseriya inceliğe, zarafele tesadül e. dilmez, Fakat bu tuhaf muhabereler arasın. da rı!ıkn hassasiyet güsterenlerine eselâ genç bir. adam, kendisiyle #vlenmesi ihtimal içinde bulunan bir 12 şunları yazıyor: “Sevgilim ne dlemdesin? Ümiüd ede. :"" ki her şey sonin için toz pembe. | '. Bugün her halde bol bal çalışıyor. ::Zıdıır,— fakat daha sonta seni seven o mla buluşmak da aklından geçer. ! Üzik ki, sana hayrandır! Ne dersin? | ha fasal yazmıyayım. Cumartesi | 'RÜ, aymi zamanıda ve ayni yerde bit ı lün. Aluhasmarladı', sevgilim.,, J K Yük bir sevgi böyle reçeteyi an. bu (A Satırlarla mı ifade edilebilir? Ve N 1Sa cümleler b'r romansın başlan. DA işaret mi eder? mk:mînün kızları da kerdilerini aşk ı"";'bu yazmak için fazla yormağa fon A? değillerdir. Onlar — için tele- Ggey e lerinde bir kaç tane “sevgilim,. __kd_âım" Bibi kelimeler sarfediver. m"&kıadı Xâfi gelmektedir. lerde b:] seven bir genç kadın, geçen « üt diyordu ki: — Büt Yüş Tup d Kgünlerda ötü- e * uzun uzun aşk mektupları yaz. Ba, artık, ne lüzum var? Kaldı ki )î Biraz da çekingence, korkakça bir Arekettir. Bundan başka sevdiğ'm l Old' Per.im kehdisine ne kadar bağ. Uğumu bilir; o da bana karşı *Sİediği sevgiyi açıkça söylemekten Ş;:*_'hmrz: daha fazlasıma hacet var Öyle ama, bu kadınım günün birinde d" s%kmsccy. açıp içinden ipekli kor- 'Otla bağlanmış bir paket aşk mektu. dı-l Çikarmak onun içinde çok zaman. 'anberi ölmüş olan bir aşkın tatlı ha- !Talarını canlandıran satır bulmasına kân bulunmryacaklır. " Büyük sevgiler, insanın kalbinde iz. *'ı ve ifade edilmek için haykırır. dı:f'k' zamanın aşklarırdan birisini leyiniz İ"Sru benim için ker şeysin. Her $e. " yerine Ve her şeyin üatünde Sona. ©hden başka hiçbir şey göremiyo- M; görmek de istemiyorum.,, bePt Satırları Elzabeth - Barrett Ro. *Tt Brovning'e yazmıştı Şair John Keats'da ölümünden ön. Üç yılr içinde “en sevgili kız" di. Andığı Fanny Brovne'e gunları yaz. TMizty: B m,R"wi"' beni egolst — yaplı.Sensiz a Olamıyorum. Seri görmellen baş. Nak, ©* Şeyi unutuyorum. Hayatım o ni , 04 duruyor gibidir. Ondân ölesi: ı!ğ":"»ıiııurum. Sön benim bülün var 1 bürüdün. ılı-z."" Fanay'ciğinı, sexin kalbin hiç ! "İç”"!ll'rrk mi? Değizecek mi sevyi. l ' l Fiy diniş SEnin diçn ölebilirik. Ask benim a ":dı'r ve bunun içindi Diricik dü. Üi Üğüm de sensin. Sen, beni hiçmu. t edemiyoceğim Târ - kudretle Sensiz nefes bile alamıyorum.,, n Polyon Avrupa Üzezinde bir ars. Ha Zİbi güğreyip durürken bir taraf. Ve lnı Sevgilisi Josephinc'e en rakik | w, © bir lehce ile hitab ed'yordn, ;m”':k'” e olduğunu anlamadan en Resl, ıİ"İ!ıkc.'İl.'rı' bile büyük bir sükü- Soteny ” Siliyadilirdim. Fakat şimdi huğ y te'imin hastalarması ve va. Na karsı duyduğu sevginin G. Rusu yüreğimi titretiyor, wyor. O kadar ki kork- Ve ümidsizliğe düşimeğe bile ce. 'd'miyomm_., ı ”nrqm. Mağı #aneş Napolyon Bonapart Büyük musiki üstadları, aşk edebi. yatına pek büyük şeyler ilâve etmiş. lerdir. Bethoven'in aşk mektubların. dan bir nümune: “Benim ebedi sevgilim, bütün dü. şüncelerim sana doğru akmaktır, Sen oı'mnıiıkçu var olamıyacağım, Kolları- na atılıncaya kadar sana vakın olarak dolaşmak kararında bulunuyorum.,, Mektubların “aşkın hayatı olduğu” ve bunların “aşkın terormânı” bulun. duğunu göstermek için bir haylı mi- saller verdim, Şu halde bunları yazmak sanatı ne. den inhitata uğrıyor? Çünkü bugünkü aşkların şiddetini kaybetmiş olduğu görülüyor. Ve yahud bugünkü sevgi. ler kalbi 1sıtmakta, fakat ruhu aoğuk bırakmaktadır, denilebilir. Ben, buna inanmak istemiyorum. Fakat yanlış düşündüğüm hakkında Tn dünya önünde konuşma. | beni ikna edecek kimse var mıdır? CTAĞNES0E “DONK MA" Güzetesinde F. G. White'ın yazısından). Her işinizde KOLAYLIK Her ne işiniz olursa çabucak yaptırmak. Apartman ev ve her türlü eşya almak ve satmak arzu ettiğiniz takdirde hiç vakit geçirmeden İstanbul (743) numaralı posta kıtusu adre- sine bir mektuh göndermekle işinizi bilirirsiniz. HABER — Akşam “Almanyada hususi hayat yoktur!,, Ancak uyku'saatleri serbesttir Alman “mesai cephesi İderi,, Dr. Ley, Köln şehrinde verdi . ği bir nutukta “Almanyada hu ! susi hayat mev. cut olmadığını,, ilân — ettikten sonra demiştir. | ki: “ — Adolf Hir. let iktidar mev. küne geldikten sonra, insana kendi istediği gibi sarfedebileceği zaman olarak yaln;” geceler kalmıştır ki bu saatlerde de ancak uyursunuz.. Bu nun hari Sizler, uyanır uyanmaz, çalışır: ken ve diğer. kimselerle temasınız esnasında Adolf Hitlerin askerlerisi- niz.,, (Deyli Herald) Dr. LEY Dr. Mükerrem Sarol Almanyada Ham. burg ve Bremen üniversitesi nisai> © > ye — kliniklerinde çalıştıktan — sonra * memleketimize dö nen değerli nisaiye Mütehassısısz, Dr. Mükerrem Yozgat ta yeni yapılmış o- lan memleket “has- tanesine — Sılhat vekâleti tarafından tayin edilmiştir. Muvaffakiyetler — dile- riz. ; TML GözHekimi Dr. Şükrü Ertan Cağaloğlu Nurucamaniye cad. No x ACağalağlu Eczanesi yanında ) Telefon, 22566 Biriktiren rahat âder de hususi hayat yoktur, E Otomobille dünya sürat şampiyonu meşhur Malkolm Kempel şimdi de su Üzerinde en fazla sürat rekorunu kırmak için çalışmaktadır. Bu maksatla, otomobiline garip şekilde bir motör yaptırmış ve İskoçyada Lomond gölün. de tecrübelere başlamiştır. Motörün ismi “Mavi Kuş” tur. Tecrübelerde eL' de edilen sürat şimdilik gizli tutulmaktadır. Sehirden manzaralar “Daha aşılanmadınız mı, vah vah ne yazık!,, Yazan: F. Güneri “— Aşılandın mi? ,, — Son günlerde artık selâm, sabah, kalktı. Yolda bir ahbabınıza mı rast geldiniz? Sabahleyin işinize mi git- | tiniz?. Karşılaşacağınız ilk sual bu- du! “— Aşılandın mı? Şayet yanılıp da bu suale (bş- yır!) cevabını verirseniz vay halini- ze.. Artık muhatabmızın nazarında ölüme mahküm bir hal almışamız ektir. Hemen . dn'î'l— Ya.. Vah, vah.. Niçin böyle ihmal ettin? Duymadın mı birader. Günde yüz kişi tifodan ölüyormuş.. Cevabı hazır. Ve sonra endişeli bir süzüş kederli bir nazar.. Eğer pek filozof ruhlu değilseniz o günü* nüz zehir olup gitmiştir. Karm, ağ” rıları, mide bulanlıları, baş dönmele- ri çok geçmeden başlayacaktır. Arkasından bir sürü şüpheler: — Acaba hastalandım mı? - Öle- cek miyim? Sonra kendi kendinizi teselli: — Yok canım. İşte hiçbir şeyim | yok, turp gibiyim müçallah Fakat şeytan yakanızı bırakmaz; bir kere kurt başınıza girmiştir: — Dün de can eriği yemiştim. Ama ne erikti ya. Zaten midem o vakit bozulmuş!u. Diye söylenirken akşam yediğiniz dondurma da hatırmıza gelmiştir. Artık işiniz bitiktir. Biraz zayıf iradeli iseniz yatağa yatmamanıza imikân yoktur. * .. Ben şu dakikada bu suallere göğ- sümü gere gere cevap — verebilecek vaziyette bulunuyorum. Yani - eğer rakam doğru ise - İstanbulda mev- cut tifoya karşı aşılanmış, elli bine yakın mesut vatandaştan biriyim, Tifoya aşılandım. Nasıl mı? Bakm bu “kahraman" lığı,, nasıl yaptım? Sıhhiye müdürlüğüne gitmiştim. | Her zaman sessiz sedasız ve tette- miz olan bu'dairede o gün bir fev- kalâdelik gözden kaçmıyordu. Daha kapıdan - hemen kopup düşecekmiş gihi » kollarını sımsıkı yakalayıp dr şarı çıkan bir alay bayanla karşılaşr tım, Merdiven başları, koridorlar do u.. Yedi ym_ım'd.ıkî kızlardan yetmiş yaşında ihtiyarlara kadar her çeşidi orada.. : © O zaman anladım. Bunlar aşılan- mağa gelmişlerdi. Içimde bir merak kabardı. Size yemin ederim ki aşr lanmak için değil, «rrf merak saikar, sile aralarına sokuldum. Bir küçük kız incecik kolunu oğuşturup arkadaşma izahat — veri- yor: — Vallahi hic acımıyor kardeşim. Pire ısırır gibi! Hiç seni pire 1sırma” di mı? Te Beriki gözlerin: masumane devi: rerek cevap verdi: | — İsırdı ama kardeşim, uyurken, Ötede bir ihtiyar kadım merdiven başındaki pencereye daynamış dal« gin dalgın düşünüyor. Ona soruyor* lar : — Teyze sen neye geldin.. Kırk yaşmdan sonra tifo tutmazmış! Büyük bayan zaten kederli cevap veriyor: — Neye, ihtiyarlarda can yok mu N0 Kadımlı, erkekli bir grup toplan« mış tifo üzerinde konuşuyorlar. Bi- len bilmiyen söyliyor: hemşire, sorma, diyor bir bayan, bizim komşunun oğlu tutul- du. Hüd dağları gibi şişti zavallıcık da bağıra bağıra gitti . Bir başkası izah ediyor : — Tifoya bir defa tutuldun mu korkma. Bir daha tutulmazsın, Öteki itiraz etti: — Affedersin sen onu. On defa. ya kadar yolu varmış. İstersen gaze" teleri oku.. Burayı geçtim. Yanyana iki oda biririnin kapısından şöyle bir bak- tım, Bir kızcağızın başına bir sürü insan toplanmış, © habre bir şeyler yâzıp duruyor. Gazeteci garip mahlüktur. Bir şe- yi sonuna kadar öğrenmek ister. İşte bu araştırma hastalığı beni de felâs kete yahut saadete sürükledi. Masa- nın yanına yaklaştım Herkes bir deftere ismim yazdırıp duruyor. A” caba ne oluyor diye bakarken genç kızın bir sualile kendime geldim: — Sizin isminiz ne? Hayretle sordum: — Benim mi? —Öyle ya sizin. — Faik, diye cevap verdim, bura: ya şey için gelmiştim. — Tabiü, buraya herkes - orlun için geliyor, Şimdi aşılanırsınız. Haydi buyurun şimdi, bunun s0- nu ne olacak diye etrafıma bakarken birisi cıkageldi: — Çabuk gelin, dedi. Haydi bek- liyecek vaktimiz yok. Nereye gidiyoruz. Ne olacak diye sormağa kalmadan kendimi bir koca şırınga ile karşı karşıya buldum: — Açın göğsüpüzü.. — Sol tarafı hah şöyle.. Bitti. İşte ba kadar ve arkasından bir tavsiye: ü Gelecek hafta gene bu günde Ben göğsümü kaparken şişman, ! ama Çok şişman bir genç yalvarıyor: ç Kuzum bayım çok acıyor mu? Vüzgne baktım. Cayri ihtiyari şu sua! ağzımdan döküldü: j — Daha aşılanmadımız mı? Vah, vah., Ne yazık., A, Faik Güneri