15 HAZİRAN — 1937 âemm göcüşüm : Müstahsli münevverlik Müstehlik münevvemkl kula- in- göyle geçer ayak, a çalınan bir muhavere parçası, in in ruhü — üzerinde ne büyük bir hasıl eder. Moskovada, Puş- tam talebe mahallesi- ibidir. Şairin 1sminı aşıyan parkta bir münevver keıaî sıralardan bi profesör- her kim- yeykeli, kaynar.Oradak oturuyordum. Genç ir, asistanlar mıdir, anımda iki adam durdu. Biri, ötekine Nedir bu kitaplar? - ya devrine alt... dedi. yapmak niye H — Hiç... Başka kitaplar okuya cağım. — Sonra? — Daha başka kitaplar... — Demek boyuna okuyacak sın?.. Ne zamana kadar?.. İ'alfal a zizim, biz seninle müstehlik münev- verlik devrimizi geçirdik. Onu tahsi- limiz esnasında yapmıştık ve mane- vi gıdalarla -ruhumuzu beslerne! mukabilinde cemiyete bir şey ver- memek o zaman olurdu. Şimdi bîın düşen müstahsil münevverliktir. Ya- ni okuduğumuz kitaplar mutlaka y ni bir şey doğurmak gayesiyle olma- lıdır. Yoksa, eski papasların İncil ti- lâvetleri kabilinden oku oku bir şey | çıkmasın.. Caiz değil.. Bunun sevabr bile yoktur... Gülüşüp yolarına devam ettiler. Bu sözleri o zaman haklı buk- dum. Hâlâ da aksini etmiş deği vardır. Bunların yetişmeleri için aile yahut hükümet bütçesinden mek. teplere avuç dolusu para - sarfolun. muştur. “ Sonra, bunlar, kendi ye- #eya pay çıkarmıyan - obur- ilip beğeriyo. tin ruh velzekâ nimetlerinden ken. dileri istifnde etmişlerdir. Fakat, hâ. lâ da muhterem mevkidedirler: Alimdir, fazıldır... - derler. yapıyor? Okuyor. Okuyor da ne oluyor, yahu?. Bir içtimai mevzu çıktığı sırada cev- herler yumurtlayıp milleti istifade mi ettiriyor? Halkevlerinde konfe- yanslar mr veriyor? Haftada birkaç okutu. yazılar gün fukara çocuklarını mı yor? Ecnebi gazetelerine yazarak bizim Türk âlemini beynel. milel âleme mi tanıtıyor? Yoksa İünya şaheserlerini Türkçeya tereü: me ederek gürkebize mi naklediyor? Orijinal bir tetebbüün izleri üzerin. de mi?... Ne yapıyor?.. Yaptığı ne- dir)... Rahmet olmuş da kimin bek- çesine yağmış?... Müstehlik münevver tipi kadar kötü tip nadir bulunur. K eylt tip! Ötü ve tu- y (Vâ-Nü) rduğu gör - Kanunt Sultan Süleymanın Kü meşhur Darülhâdis medresc! mek için ilerlerkeri, yüksek iki duvar arasında kalmış dar bir sokağa saptık. Sokağın ortasma doğru yine medrese usulü bir bina vardı. Binanın taş kapı - sında bir levhada: “T, C, Süleymaniye kütüphaneci u . mumisi,, yazısı okunuyordu. —— Kütüphanenin taş kapısından iç: kın akın genç giriyordu. — Maşallah, dedim, bu kütüphane çok işliyor.. aü S ltriyenşlsndan şöyle cevap verdi: — Bu bir şey değil daha, Üniversite bu civara taşındıktan sonra, Süleyma . niye kütüphanesi günde, kaç kere hın. boşalır, bunun hesabını Al hirlel hana cahınç dol lah bilir. Eski bir binada yerleşmiş olmasına rağmen, çok temiz bakılan bu kütüpha- ne bu muhite küçük geliyor. Hakiki b Üniversite mahallesi olan semtimizde, bir tane değil, hattâ dört beş tane böy. le'kütüpane olsa yine kâfi gelmiyecek.. Kirabilir, kaç kere yer bulamamış ola « cak ki, genç coşmuş ,boyuna söylüyor « du. Yolumuz medresenin önüne gelin « ciye kadar da söylemesine devam etti.. m en meğşhur simalarını ye- n Osmanlı ipmaratorluğu Zamanın! tiştirmiş olan nun bu eski Darülfünunu, Darülhadis medresesi, Süleymaniye camlinin ya - nında bir kuşak gibi uzamış bir. sürü odadan ibaretti. Medresenin bahçe kapısından içeri girdiğimiz zaman, evvelâ irili, ufaklı bir alay çocukla karşılaştık, Az sonra kucağında güzel yavrusunu — taşıyan | genç bir kadın yanmıza geldi. Onu iri yarı bir kaç hatun daha takip ettiler Ve bizi yarr ürkek bir nazarla süzdükten sonra sert, Serti — Ne istiyorsunuz, diye sordular. Kadınlar, Su katılmamış bir şark $i- vesiyle konuşuyorlardı. Hamidiye Yugoslavyada Dubrovnikte merasimle karşılandı Hamidiye kruvazörü dün Dub- rTovnik'in Guruş limanında demir at- mıştır. Hamidiye limana - girerki oslav filosunu 21 topla selâ g, Yugoslav filosu amiral gemi de Hamidiyenin selâmma ayni retle mukabele etmiştir. gu- , , | Yugoslav filosu kumandanı Ha- | midiyeye giderek kumandan deniz albayı Ruhiye beyanı hoş âmedi ey” lemiştir. «Albay Ruhi de kendisini karşılıyanlarla beraber karaya çıka- rak Deniz Akademisini ziyaret et- miştir. — Hiç! dedim, biz. gazeteciyiz de, ayı göyle bir gezmeye geldik. İri kadınlardan birisi buna inanma - meş olacak ki: — Yok, yalan istemez, itirasını bas - tırdı. — Peki kimiz ya biz?! diye sordum. Buna cevap vermediler, Yalnız dik dik Gençler Süleymaniye kütüpkancs Istanbül konuşuyor ! ——— yüzüme baktılar, Bu sırada bizim foto Ali, b yapmak İstedi: — Sizleri dedi, buradan çıkarmağa | gel İ Biçare dostumun bu şakası ağzında | tıkandı kaldı. Kadınlar: ., ne diyorsun, diye hep birden | Alinin üstüne ir şaka ürümezler mi? Ali şaşırmış - kalmıştı. — Nerede ise | mükemmel bir dayak yiyecekti. — Aman, ne yapıyorsunuz. Arka - daşım şaka yaptı. Vallahi bizden size | | bir zarar gelmez diye araya girdim. — | akın akın taşın ıyorlardı... (Süleymaniye:4) Kanuninin Darülhadis medrese- sinde şimdi kimler oturuyor!? Süleymaniyeliler, bütün vesaili nakliyenin semtlerine uzak olmasından şikâyet ediyorlar Yazan : Haberci Darülhadis dan bir kadın ve küçük Bereket ki, bizimle beraber niyeli gençter şahac duğumuzu anlatabildik Bu grupun arasında bayan (Havva) denen za; ki, o bura Her halde Süleyma . * Köm ol - ve yaşlıca bir kadım vardı n kâhyası gibi 4 asında burada ancak mü- Öğrenim Fa 19 odada yordu . lzden fazla insan o! Her odadan 3 — 4 kadın fırlıyor, fımızdaki kalabalık kabardık yordu. Bu kadın bolluğu &: tek erkek bile bulun t Ct : yanımıza geliyo hay — Nerede sizin erkekleriniz, yaparlar, diye — Hepsi de | yapar cevabını v Çekir tartıyordu çekine konu mi m. Bir taraftan da Aliye şaka filân yapmaması için işaret etme- yi ihmal , Öyle * tutan bir h ki, korkmamak elden g Maamafih könuşmamız uzadıkça, ah- isiz ilkmekte baş ilerledi. Niha ğımızda mağa başladılar : yabancı gördüğümdiz za . man ürkeriz. Çünkü, Evkaf bize rahat vermez olduü. 18 sene evvdl burası tam bir harabe narak, bir ahırdan farksız olan bu ha - rabeyi gördüğünüz gibi düzelttik. O . turacak odalarımızı kurduk. — Birkaç zaman bize dokunmadılar. Fakat zamanlarda, Evkaf, kira vermemi son m ayda bir lira i az göl İllâ “bu- radan çıkın da çıkın,, di yor. Buraları, tırnaklarımı rak yaptık bi patlatıp, e kadar çalışa - mdi kolay & İşte onun için kaf memuru sandık ta. Kad sırada ben de etrah Her yer tertemizdi. tiarır miyı zi de Ev - anlatıyorlardı. Bu teti Odalarda havlular, örtüler göze Fıkır fıkir kaynaşan ço - cuk bolluğu arasında bu temizlik olur lar babire ettim. kat Kadınlara, medresede kaç çocuk bu- induğunu sordü: (Devamı $ üncüde) HABERCİ Dikkat Mahallelerinizde bütün eksiklikleri, bütün şikâyet lerinizi, yapılmasmı istediğiniz canınızı sıkan — hâdiseleri ördüğünüz ve isterseniz matbaamıza gelerek 'yize bildiriniz. Muharririmiz, — totoğrafçıları miz ayağınıza kadar gelip söy lediklerinizi inceliyecek, şikâyet lerinize vefa temennilerinize ga »>temiz tercüman olacaktır. | lar değil mi 3 el çarlilgi e olüyorlar ? CUMHURİYET'"te: Atatürkün verdiği yüksek ders Trablusgarpta bir baskına kolağası Mu: üzerinde ink valeat parçast fak ve galib müdafaanta zafer rinı şimdi d nuz? Erzurum milleti biri ferdi Mu: tanın ismet haykıran M Ordular, * niz Akdeş'zdir,, diyen Ba bugün mlekete fedakârlık dersinin en yüce Bayfalarını açan Başbuğ ve Başkandan başkası m: sayılmakla bitmez büyük arın ve rin yapı. ğin lâfı mı ol millet ve aet ve san. Kendi kendini mecbür edilmiş görerek bunu açık detine vakfetmiştir. ettiği zaman en hediyem olmak üzere Türk mille. İne ben canımı vereceğim,, diyor. Bu hediyenin şuurları y lüğü'üzerinde tsrar edecel, d Fakat onun dersi memlek-t içi bir kıymetle ölçi kadar bü. yük manalıdır. Çiftliklerin te h. da edilmesi mü rkten aldığımız en büyük hediye bu ders ol. ders ki onu ğrenip yeniden jyeniye adetâ - çift vatari ve m yüz gösterir. Bu dersle | râcağı merhalenin ne ruz: Yerinden sarsı yekpare bir vatan v nası İmkânsız mitlet olmak (Yunur N zeriyalının tahdidi Cenevrede Türk mu- rahhası izahat verdi Cenevgp 14 YALA') husust muhabiri bildiriy İstişari afyı onunda hükümetim ymen. safba'arında ye kalfa tutu . ı lay kap. | «© Hükümne tahdidi. haklcın | tellkki n manfi edilmemesini söylemek İsteriz insan! moseledeki N hakkında 1738 yıt ilmesi tasavvur edilcn İst en beklenller netice kanlit, zira bugüne benliz katI esasinr v him bir konferan kalar Üze zamana v Bunun için acele | vi konlera: GRter z ettiği tedhir! şle kargila » HLti dan sitay araln Yükü altınaa IBir hamal ezildi Zavallı hastahaneye kaldırılırken öldü Bu sabah Lâlelide - Hasanpaşa fırını önünde bir hamalın ölümile neticelenen bir kaza olmuştur : a isminde bir ha kereste r yapıya götürürken yolda ayağı kayarak düşmüş, keresteler larak ağır sürette yaralanmış dan &h- Mustafa tır. Etraftan yetişenler taraf hi imdat otomobili çağrılmış, arabaya konurken ölmüştür.