a n aa T Tarihi mıurını;mrmm —96.— Ü Yazan: (Vâ-Nü) VN î Kollarından tavana bağlı olan kadının ayakları, her kırbaç yiyişte yerden kesiliyordu. Vücudu kampana gibi sallanıyordu. Hançeresinden iniltili sesler çıkıyordu | yerine getireyim. Yalvarıyorum sana.. Osman, hirisityanlar tarafından Os. manlı tahtına geçirilmek istenen bir mılmğudur.mwıdik' miştir. Giridde, papas terbiyesi gö. rüyor. Fakat ayni zamanda Osman- he şehaadesi addedildiği için, gayet serbest brrakılıyor. Ben de onut la. lan sıfatiyle, peşinden - ayrılmıyo. rTum, Şimdi kadınlar manastırımı gö. setliyoruz. ... Bu duyduğumuz çığlık, bizi, soğuk ü tecrithanesini gözetlemekten vaz. göeçirdi. Ne oluyordu?... Adam mr öldürüyorlardı. — Âh, vurma... Vurma.. O kadar bızlı varma., ;;mw şeytan başka türlü çT , kızım... Vuracağım... Senin iyiliğin için. Şrrakk... —Ah.. Merakla usul usul yürüdük. Bir baş. ka gözetleme penceresinden ışık sızdı. ğını farkederek onun önünde durduk. Esasen, haykırmalar ve kırbaç sesle- ri de buradan akşediyordu. Pencereden aşağıya baktığımız za. man, hayret ve dehşet İçinde kaldık. Heykel gibi güzel vücutlu bir genç ka dın, taş odanm ortasında duruyordu. Ayak parmaklarınm ucuna basıyordu. Zira, onu tavandan sarkan bir ipe bi. leklerinden bağlamışlardı. - Şayet ip biraz daha gerilmiş olsaydı. kadm el. lerinden asılmış olacaktı. Bu vaziyette vücudu adamakıllı ge- rilmiş, bütün güzellikleri ortaya çık. mığtı. Zavallı kadım kıvranıp duruyor. du. Zira, karşısında harmaniyeye bü- rünmüş bir cadaloz duruyordu. Gerçi, bu bir rahibeydi, lâkin yüzünün sert çizgilerile ve delikanlı gibi terlemiş bıyıklarile, kadımdan ziyade erkeğe benziyordu. Esasen, sesi de kalmdı. Çıplak kadının ince feryatlariyle öy. le garib bir tezat teşkil ediyordu ki... Harmaniyeli kadımm elinde yedi sı. rımlı bir kırbaç vardı. Çıplak kadına bununla, bütün kuvvetini saarfederek, yapıştırıyor, ha — yapıştırıyordu. Her darbe kaba etlerini sarryor, sırmmlar, etten ayrıldıkları vakit, sanki boyalı imişler gibi, bir kızıllık bırakıyorlar. dı. Vücut, bu darbenin tesiriyle muva. zenesini kaybediyor, evvelâ orta tara- fından bükülüyor, sonra ayaklar, yer. deki mevkiinl kaybediyordu. Genç ka, dm kolalrımdan asılı kalarak, bir ça. nm ortasındaki çelik parçası gibi iki yana sallanıyordu ve çan kadar hazin iniltiler cıkarıyordu. Yalvarıyordu: — Bari o kadar hızir varma.. — Vazifem... — Elverir... Ölüyorum.. — Ne olursan ol... Elli kamçı tayı. :ımvu_Dıhıonhaoldu. AlL.. On tı. — Otuz dört kaldı,.. Otuz üç kaldı... — Yaralanmadık, berelermedik bir yerimi bırrakmadın.. Kollarırn koptu. Şimdi nereme oluracağım... — İsabet. Böyle olması isabet.... Bu, genin için pek faydali olacaktır. Şimdi artık, şeytan, bu vücudu muhte. ris elleriyle okşıyamıyacaktır. Rahat edeceksin, hemşire. Otuz iki kaldı. O- tuz bir kaldı. Otuz kaldı. — Bayılacağım... — Korkma... Bir — şey — otmazsın... Ben, senelerdenberi bu işi görüyorum. Tecrübeliyim. Senin kadar, hattâ sen, den zayıf kadınların yüz kırbaca ta, hamnrtülleri vardır. Al... Yirmi altı. Yirmi beş yarılandı... Korkna, Yirmi dört... —© Cidden, bütün kaba etler kıpkırmızı kesilmişti. Harmaniyeli kadın, her dar beyi vurdukça, ayrı bir zevk duyuüyor Gözleri ışıldıyordu. — Of, ah.. Kırbaçlanan kadın, bunun farkma vararak! i._ Papasa şikâyet edeceğim... . de. di — Ne diye? — Seni bu vazifeden alam diye... — Niçin?... — Çünkü gözlerinden okuyorum ki, kııııgılımık sana dünyevi zevk veri- yor, — Asla... O, bir uhrevi zevktir... Bir dindaşı günahlarımdat tecrid e. diyorum diye düşündüğüm için... — Hiç de öyle olduğunu sanmıyo. rum., Ben bir kere haber vereyim de, — Yapma bunu... Aleyhime fitne çı. Kkarma... İşte bak, sana daha yavaş vu. ruyorum,. Daha yavaş. Böyle, okşar gibi... Hattâ, kırbacı da atayım elim. den... Avuçlarımla vururak vazifemi Kamçı yerine öpücük... On - altı... On beğ.. Öpüyorum... Bak.., Ayaklarını, © güzel ayaklarını öpeyim, Ben vazi- femden memnunum. Bizim papaslar, başrahibeler işkillidirler, bilırsin, her şeyden şüpbelenirler, Kimbilir ne ta. nacaklar... Sakın böyle bir şey söyle. me, emi?... İşte, bütün mes'uliyeti ü. zerime alarak dayak cezasını bitiriyo. runa... Seni indireceğim... Şuraya, ra. hat döşeğe yatıracağım.. Dinlen. Osmana, yavaşça: — İyi ki gözetleme noktasında biz varız! - dedim. - Şayet kocakarı uyu. mamış da bizimle beraber gelmiş ol. saydı, ikisinin de hali yamandı. Osman: — Üyle... . dedi. (Devamı var) Kadınlardan “bizar !,, olan bu Erenköyünde aldığımız bir mektupta deniliyor “Benden oldukça yaşlı bir gençle tanıştık. - Evlenmeğe karar verdik. Fakat gencin ailesi her nedense razı olmadı... Genç İstanbula 8:9 aaatlik bir yerde vazife aldı. Fakat bü w zaklaşış bana karşı anı da a- zalttı. İki ayda bir Mektup yazdı. Kendisinden fikrini sordum. Bana evlenmemiz hakkında kararından vazgeçmediğini, fakat kadınlardan bizar olduğunu yazdı. Hiç bir şey anlamadım. İki ay geçti. Bir mektup daha yazdım, bu defa cevap verme- di. -Acaba bu sükütun manası ne- dır? Nasıl| hareket etmeliyim, şaşır- dım, kaldım. Lütfen bana bir yol göstermenizi rica ederim.,. CEVABIMIZ: Vaziyet gayet sarihtir. Bu genç sizinle evlenmekten — vazgeçmiştir. Hatta vazife ile gittiği yerde etrafm- daki birçok bayanlarla meşgul ol. maktadır. Size garip görünen mek. tubundan çıkan mana budur. Son Şikâyetler — temenmniler: Içki müsadesi bekli- yen bir lokanta Tophanede Karabaş mahallesin. de Kapıkulu sokağında 12 numara. da okuyucularımızdan İsmail Ürk- mez şöyle bir dilekte bulunuyor: “Tophanede Boğazkesen cadde sinde 76-78 numaralı dükkânı içkili lokanta olarak açmak — istiyordum. Lokantayı açtık. Fakat içki müsaa- desi almak için icap eden bütün mu- amele bitti. Yalnız vilâyetteki ko- misyonun, içki satılan yerlerin tev- siü hakkındaki karar üzerinc, bazırla. dığı listenin vekâletçe tasdik edilme- sini beklemek zarureti hasıl - oldu. Bu liste, vali tarafından tetkik — ve beray tasdik vekâlete gönderilecek- tir. Halbuki lokanta halinde açtı- iam dükkânda, iş yapamıyorum. Ki- rası ve saire dolayısiyle zarardayım da. Acaba, dükkânımınm bulunduğu caddenin de — dahil olduğu bu Bistenin — tasdikina ait — formali- tenin ikmaline —kadar — bizim muvakkaten içki satmamıza müsaa- de edilemez mi? Böylece zarardan kurtulmuş oluruz. İiste tasdik edilip K.elinu bize verilen müsaade de kes- bi katiyet eder, Bu temennimizi alâ. kadarlara duMMm rica ederim.,, İtepsini verdim demiş. delikanlıdan vazgeçin ! mektubunuza da artık sizi unutmuş olduğu için cevap vermeğe lüzum görmemiştir. Anlaşılan şey şudur ki bu genç sizi ciddi bir şekilde sev- miyormuş. Sizinle alâkadar oluşu gelip geçici bir hevesti, küçük bir macera yaşamak arzusunda başka Bir'$&y'değilmiş. Bunun için bu de- likanlıyı unutmağa çalışmanız sizin için çok faydalı ve hayırlı olur. Gösterecekmiş 7.. Eski hazplerden birinde saf bir Bul . gar köylüsünü askere alrtışlar ve alelâ. cele cepheye göndermişler. Karanlık bir gecede ansızın baskına uğrayan asker şaşkın bir halde kaçat - ken koşmuyan ve şaşıran köylünün pal. tosuna büyükçe bir çalı demeti takılmış karanlıkta Türkler tarafından yakalan . dığı zehabına kapılan köylü ellerini yu karı kaldırarak: — Aman ağa, kıyma, kendim gel - medim. Beni muhtar gönderdi!. —diye yalvyarmıya başlamış.. Bir müddet hiç ses çıkmadığını gö - rünce de titreyerek geriye dönmüş. Paltosunda takılı çalıya bakıp - derin bir nefes aldıktan sonra: — Ah.. vire, demiş, sen bir Türk ol . saydın ben sana o zaman gösterirdim?.. Vehbi TEK Ramazana Sofu bir adamın cahil bir karısı var. mış Ramaran yaklaştığı için eve pirinç almaış, karısına : — Bunun yarısını Ramazana sakla! dem'ş. Nobut getirmiş: — Yarısını Ramaza sakla! dem'ş Velhasıl eve ne getirdi ise: — Yarışını Ramaza sakla! demiş. Kapılarına bir gün, bir fakir gelmiş: Kadın:! ) — Senin adın ne? diye sormuş. — Ramazan ağa, demiş. — A, dur dür, bak bay senin iç'n eve meler getirdi. Al bunları diye; saklamış olduğu erzakın hepsini fıkaraya ver - miş, Fakir? p — Allaha temarladık! diyerek ayrıl . miş, gitmiş. Akşamleyin yorgun, argın işinden dö- şsen kocasına kadın yekten: — Müjde, mljde! Sen'n dediğin Ra mazan ağa. Bugün geldi. Erzakların Amerika Çevireri fa. —— — Peki amma, mali ve içtimai mevkii bu kadar parlak bir adamın böyle ca - niler gibi saklanması için ne sebep ola. bilir? — Bilmiyorum. Bütün .bildiğim şu ki, onu, kendi kendine karşı müdalaa edebilecek bir vaziyette olduğum halde bunu yapmadımı Sebebi de onun yalnız fenalığını istiyen bir kadının sözlerine inanmış olmamdır. Eğer onu dinleme - | seydim de Cim'e kendini sevdiğimi iti . raf etseydim... Şarlot bir an durdu. Derin bir nefes aldı. Devam etti: — Deli gibi olmuştum. —Eğer başka türlü hareket etseydim, Şimdi onunla beraber olacaktım, bu müthiş istirap - Cim onu kucaklamak arzusiyle mü . cadele ediyordu. Mevzuu değiştirmek için sordu: — Polise haber vermediniz mi? Onu aratmıyor musunuz?, — Hayır, henüz bir şey yapmadık... Karıtına ve bazı dostlara onun seyahat- te olduğunu söyledim. Fakat bu, uzun müddet böyle devam edemez. Şüphesiz pek yakında mesele ortaya çıkacak. Gö, || rüyorsunuz ya, onun ne olduğunu bil « mem lâzım. Eğer ölmediyse... Bir yer, de saklanıyorsa... — Ne diye saklansın? Buna ne se - bep var?. — Bir çok sebepler olabilir. Hayatı tehlikedeydi. Belki de onu öldürmüş . lerdir . Şarlot sustu. Korkusu, daha fazla | söylemesine mâni oluyordu. Kalktı. Bir hareket yapmadan, bir an. sabık Cim Bleyk İle Şarfot Hop Öylece karşı kar- şıya durdular. Cim istese, tabil, asıl se. siyle “Şarlot,, diyerek herşeyi hallede - bilirdi. Fakat yapmadı. Sadece: adresinizi , veriniz. Mademki onun doktot Grimşov - ile mektuplaştığını tahmin ediyorsunuz, doktorum muahebartını tetkik edece . ğim. Bir şey bulursam derhal size ha « ber veririm. Şarlot bir kâğıda onun adresini yaz. dı, ve, bir tek kelime söylemeden, te - Şekkür bile etmeden acele acele çıktı. Cim, pencereden, onun otomobilimn içine gömüldüğünü gördü, ve Şarlot, bir göl. ge gibi, gözlerinin önünden silindi, kay- boldu. Şoför, kapıyı büyük bit gürültü ite kapamıştı. Cim düçündü, bu - kapının kapanışından garip bir müna” çıkardı. Sanki tabutunun kapağı kapanmıştı, Cim merdivenleri ihtiyar bir adam Ribi titriye titriye çıktı, odasına girdi. Sinrlerini yatıştırması — lâzımdı. Eğer Cim Bleyk hakkında taharriyat başlı . yacak olursa Fransis Karterin bir i> bırakmadan onu ortadan kaldırması ge. Tekti. Cim bu hususu düşünmemiş değildi. Fakat bunu tahakkuk ettirmek çimdi , | ye kadar muvaffak olduğu teylerden daha müşküldü. Zira, tek başına hareket | etmesi lâzımdı. Bu hususta ona ne yeni | Ortakları, ne de doktor Grimşov yardım edebilirdi. Ona yardım edebilecek yegâ. ne kimse, yeni iktisap ettiği Fransis Karterin şağsiyeti idi. Bu yeni şahsi . yeti ile eski şahsiyetini imha edecekti. Zira,, bu eski şahsiyeti fazla olmakla kalmıyor, onu tehlikeye de sevkediyor. du. Artık, ona, resmen ve ebediyen veda etmek lâzımdi ... . Cim Bleyk, Nevyorktan hareket et, tiği zaman kullandığı otomobilini Peu. ted Post isimli küçük şehrin bir gara . Jima bırakmış, bir makbuz almıştı. Doktor Grim;ov'un hastanesinden hareket ettiği zaman, yeni ve kapalı bir etomobil ile hareket etm'şti. Yanında, | meşhur bavulu vardı. Yani serveti. BİR CESET LAZM Cim, şimdi, en müthiş, en tehlikeli teşebbüse girişecekti. Bundan sonra da rahat edecekti. Muzaffer “Bü teşebbüs şü idi? Bir ceset bul - Ar eumhurrelsi Ruzveltin zabıta rormanı DT N ç) O mak. Boyu, posu itibaziyle kendine Dt? ziyen bir ceset, Yüzünün benzemesinii ehemmiyeti yoktu. Sadece vücudunuf benzemesi kâfi gelecekti. Cimin bavulunda beş milyon dolar$ yakm para vardı. Bu para ile dünyadi kimi isterse saten alabilirdi. Fakat bif ölüyü satın alabilir miydi? Doktor ol sa, bu iş kolaydı. Doktorlar, üzerlerili” de çalışabilmek için ceset satın alabi * lirlerdi. Bunu doktor Grimşov da yapl” bilirdi. ona, bu külfeti yükletmek fazlâ olutdu. Hem Cim, doktoru artık derecede bıktırmişti. Cim otomobile Buffalo çehrine varde ğt zaman, kafasında aşağı yukarı bif plân vardı. Doğruca, otele indi ve ptf tabif Frarsis Karter ismini verdi. BT az sonra hususi bir polis haliyesi çığn* tı, ona dedi ki: — Bana, bazı işlerde kullanmak içilt Tıp Fakültesinde çalışan bir talebe lâ » zım,Lâkin, bu işin oldukça tehlikeli ol eağını peşinen söylemeliyim, Bu iti « barla bulacağınız gencin bir şeyden kor* kusu olmamalı. Kendisine bol, tasavvü" rundan bol para vereceğim. “Alolekstf talebeler borç içindedirler. Bana öyle birisini bulunuz, dar bir vaziyette ol * sun, ve bu vaziyetten kurtulmak içif bazı fedakârlıklardan çekinmesin.. Hususi polis hafiyesi, iki gün sonrd yitmi, yirmi bir yaşlarında, bir genç İspanyol bulup getirdi. Bu genç kuma « ra düşkündü. — Gırtlağına kadar borç içindeydi. Lâkin Fransis Karter tasav - vurlarından bir nebze bahis açınca; korktu, reddetti. Kendisine bu işif maddi bi tehlikesi olmadığım, şadentı korkufiç bir iş ölduğunu AMATaRilmez için, Karter büyük bir müşkülât çekt:. Talebenin ismi Karlos Manrik — idi. Siyah gözlerinden ateş saçlıryordu. Yü- zü tunç gibi idi. Azimkâr bir çenesi vardı. Karter onu yumuşatmağa başla- dığını anlayınca: — Delikanlı, dedi, sözlerime dikkat ediniz. Size bir sır olduğu için tevdi e « demiyeceğim şeyler vardır. Lâkin emin olunuz ki, teşebbüsüm bir adamı kur - tarmak içindir. Hiç bir fena maksada istinat etmiyor. Siz, yardımınızla hem bir kişinin emniyet ve istikbalini kur « taracaksınız, hem de kendi vaziyetini - zi tahayyül edemiyeceğiniz şekilde dü . zeltmiş olacaksınız. İspanyol susuyordu.Cim devam etti! — Size ihtiyacım var. Daha doğrusu bir cesede ihtiyacım var. Size bunun için beş bin dolar vereceğim. Karlos Manrik dehşet, hayret ve pa- ra hırsı ile dolu gözlerle ona bakarak haykırdı: — Ne yapacaksmnız bu cesedi? — Bu sizi kat'iyyen alâkadar etmiyen bir şeydir. âkin demin söyledim. Emi'n | olumuzki fena bir maksada kullanılacak değil. Ve size kat'iyyen bir mes'uliyet gelmiyecektir. — Lâkin bir ceset çalmak dalma mes'uliyeti muciptir, — Meydana — çıkarsa evet.. — Pakat meydana çıkaracak olanlar susturulur- Ba, *— Nasıl 7 — Para ile.. Ve Cim daha fazla beklemeden ce. birlden bir deste banknot çıkardı. İçin- den yüz dolar aldı, İspanyola uzattı: — Bununlua, dedi, herhangi bir bekç! veya mezarcı susturulabilir. Ne dersi . niz?. İspanyolun gözleri parladı: — Evet, dedi, bu iş için, Üniversite bekçisinin büna yardım etmesi Vâzim, bu para onun yardımını temine — kâfl- dir. * — © Halde derhal işe nız? b Mesele kolay değitdi. Fevkalâde ihti yatlı olmak gerekti. Bundarı başka bu - lünacak cesedin, istenilen böyda ve en. de olmasına dilkat etmek icap ediyor - dü, Wevanu var) - & HASdiamdi A iğ başlamalısı .