Dudağı yarık ve saçı sakalı biribirine karışmış bir hıristiyan korsan haykırdı: Müslüman kızlar anbardadır, arkadaşlar! Onlar, sizin hakkınız- dır. Niçin vermiyorlar ? Kırın anbarları ! G lı larm hülâ Ben, özbeöz samimi müslüman bir adamım. İstanbulda selâtin öamilerinde milezzinlik o yapar kan nişanlımı yeniçeriler kaçırdı. Onu kurtardanm derken, önüme sarayın o meşhur simalarından Sümbül ağa çıktı. O zamandan beri başıma gelmemiş Jelâket yoktur. Hadım edildim, bir takım melânetlere dlet edildim. Şimdi Sümbül ağa hatledilmiştir. Ben ve nişanlım Akdenizde korsanlara esir düştük. Bizi hıristiyan yap mak istiyorlar . »» Papaz, beni doğrulttu; adalı insanla- ra mahsus bir şiveyle: — Söylediklerimi tekrar et! . dedi. Ve ben, tekrar ettim. Ne söylediği- mi, ne yaptığımı bilmiyerek tekrarla - drm. Papazı taklit ettim. Ben. ben müslüman oğlu... Ben, selâtin camile, rinin müezzini... Papaz, bundan sonra alnrmı öptü: — Tebrik ederim. Yeni hayatmda dünya ve ahrette mes'ut ol Hristo! » dedi. — Ben Hristo.. — Evet, sen Hristo.. Ayşe, Angiliki.. Bu isim?. Bu ismi nerede işitmiştim?. Derhal ak Irma geldi: Saraya tabut içinde naklo Tunurken, beni taşıyanlar, bu addan bahsetmemişler miydi? Demek ki Ay - şenin söyledikleri doğru: O , hıristiyan dinini daha evvelden kabul etmiş?. Papaz, bu düşüncemi tekit etti: — İstanbuldayken bu ismi almış, o. nu yeniden ayni isimle vaftiz ettik , — Peki Osman?. — Osman, yine Osman kaldı. — Böyle hıristiyan ismi olur mu?.., — Olur.. Siyaseten olması lâzım.. Zi ra, o çocuğun istikbali gayet parlaktır. Tarihte büyük Tol oynıyacak. Osmanlı padişahınm pek çok sevdiği, hattâ ken. di evlâdma bile tercih ettiği ve onun evlâdı olan bu çocuk işte bizim elimize düşmüştür, kardeş.. Onun el ir e ni değiştirmeyiz. Biz, bütün der Üzerinde onun vasıtasiyle müessir ol . mak isteriz. Türk tahtına bir hıristiyan padişah oturtacağız.. Bütün tarihin seyri böylelikle değişecektir. Kudüsü kuvvetle fethedemedik. Hıristiyan pa - dişah Osmanlı tahtına oturur oturmaz, | yalnız Kudüsü değil bütün topraklar bizim olacaktır, Ağzımla: — Çok münasip. Dahiyâne bir fikir! « dedimse de içimden alay ettim: — Avucunuzu yalaym! Artık resmen hiristiyan olmuştuk. Öbür Türkler, esaret zinciri altında inim inim inlerken, biz, geminin içinde serbest dolaşıyorduk. o Büyük paralar vadettiği için Bursalı Kadı Mehmet E- fendi de ayni bürriyete malileti. Nerede olduğumuzu, BKangi tarafa doğru gittiğimizi merak ederek konu » şulanlara kulak misafiri oldum. Kaptanın etrafına toplanmış olan ge- miciler, ganimetlerin taksimini yapıyor. Jardı. Çatalsakal şöyle diyordu: — Anlaşılıyor ki müslüman kızları sizleri pek alâkadar ediyor.. Hakkınız- da yok değil. Zira, bu ganimet nadiren ele geçer... Benim uzun denizcilik ha yatımda bir kere vaki oldu. Peki, söy - lediğiniz gibi olsun.. İki bin altma ayır. dığımız payların beherine bir müslü - man kızı düşüyor.. Şimdi, söyleyin ba - kalım.. Müslüman kız: almak istiyenler kimlerdir İbtiyarlı, gençli hepsi elini kaldırdı: — Kız isteriz!. — Ooo... Amma da piyasa fırladı ha.. Taksimi böyle de yapamıyacağız gali . ba... Başka bir usule müracaat edelim. Girid adasına vardığımız zaman, oranım valisine hediye etmek üzere on kiz ve on at ayırıriz.. Diğer atları da , adadaki bü yük asillere veririz.. Her halde makbule geçer hediyelerdir. Zira, Türk atları... Kızlara gelince, onları pazarda müza - yedeye koyarız. Sizde arttırırsınız,, başkaları da -. Arttıranın üzerinde kalır. Böylelikle toplanan paraları aramızda taksim ederiz... Olur mu?, gil! . dedi. - Unutmayın ki, Sümbül a. anın yardımı olmasaydı, hiçbiri elimi. se geçmiyecekti. Hem, şayet Sürabül â- ğa öldürülmeseydi yine geçmiyecekti... Zira, bunların ekserisi onun malıydr... Munsif olun, Türkler, ihanete uğrama - salardı, size mağlüp olacaklar mıydı? Gemide yavaş yavaş, kaptana karşı isyan başlıyordu. — Bizi boş Jâflarla oyalama! . di - yorlardı. . Bin türlü dolaplar çeviriyor sun... Kızlar bizim bakkımızken onları pazara çıkaracaksın.. Gemimizde olan bu güzel mahlükları başkalarına kaptı - Biri: i .. Her ne balhtasma oli İ — Olmaz! 7 diye haykırdı. o * abi Kr | — Niçin?. Saçı sakalı biribirine karışmış, duda. ! ğı yarık bir korsan haykırdı: — Arkadaşlar!.. Ne duruyorsunuz? Ambarlara hücum edin... Müslüman kız Tarı orada saklıdır.. Onlar, sizin hakkı - ruzdır... Onları 8iz esir aldınız... Niçin başkasına nasip olsunlar?, (Devamı var) Cocuk haftası Hediye kazananların adlarını yazıyoruz sikime We VA 8 Mayıs tarihli bilmecemizin halli; (Demirde 9, Güzinde | 6 paket var - — Zira saraydan gelen bu türk ve müslüman kızlarının bedeli birdenbire öyle fırlıyacaktır ki bize nasip olmıya. cak.. Onlar, bizim kılıcımızın mahsulü - dür.. İsteriz. Onları ille İsteriz. Kaptan: — Yalnız sizin kılıcınızın mahsülü de Mes'ut, 29 — Vezneciler Vidinli Tevfik paşa sokak Kemal Kayabaş, 30 — Sa- dı) dedi. dık Atalay kadirga Eminsinan, 31 — BİR KRİSTAL KONSOL SAATİ | Ahmet Ergun Ankara Emniyet 4 üncü KAZANAN şubede, 32 — Sabahattin Kalaner Bey. Birinci: Behire Gazi Osmanpaşa orta | oğlu 9 uncu ilk okul, 33 — Vahe Anat mektebi, Pangaltı Çayır sokak, 34 — Vahan To. BİR BERE KAZANAN rikyan Beyoğlu Bakçeli hamam numa - İkinci: Süleyman, Kabataş Lisesi | ra, 35 — İclâl Erenköy kız lisesi 55, 36 1627. —Emin Şimşek Bakirköy Cevizlik, BİR ŞİŞE ESANS KAZANAN | 37 — Nuri Kelenbevi orta okul 175, Üçüncü: H. Mehpare, İstiklği Lisesi | 38 — Ruhsar, Çapa Öğretmen okul, BİRER BÜYÜK TÜRKİYE HARİTASI KAZANANLAR 1 — Kemal, İstanbul Erkek Lisesi, 2 — Edip, Topkapı Davutpaşa kışlası erlerinden, 3 — Muzaffer, İstanbul Er. kek lisesi 1444, 4 — Bülent Varol, Bo. yacıköy. o $ — Kenan Çokşen, Kasım paşa orta okul, 6 —- Hikmet Türe, "Topkapı Maltepe, 4, 7 — Memduh, Nişantaşı Baytar Ahmetelendi sokak 39, 8 — Osman Tuhel, Beşiktaş Kılıç- ali mahallesi 9, 9— Zeki O. VefalLi- sesi 393. 10 — Fatma, Beyoğlu 29 - uncu ilkokul, 1! — Ziya Kanlandur, Bordur orta okul musiki öğretmeni va- sıtasiyle, 39 — Mustafa Kemal, Kabataş Erkek lisesi, 40 — Muzaffer Beyoğlu 9 uncu okul, 41 — Fethi Altındal Beyazıt E - lektrik Şirketi, 42 — Hasan Altmdağ Beyazıt Elektrik şirketi, 43 — Hale E- dip Hâydar numara 19, 44 — Adnan Akadur, Bahçekapı berber, 45 — Cevdet 54 ilk okul, 46 — Sübeylâ 54 öncü ilk okul, 47 — Ayten Oscn, Bağlarbaşı, 48 — Sacide Süheylâ, Aksaray Hor - hor N. 4,49 — Ziya Denizyollarında kamarot, 50 — Nezihe Çapa öğretmen Okul 87. BİRER DEFTER KAZANANLAR * DEFTER KAZANANLAR S1 — İstanbul Erkek İisesi 241, 52 BİRER KURŞUN DOLMA | — Altuntop Samatya Yalı boyu numa. KALEM KAZANANLAR Ta 9, 53 — Fikret Doğançay, 15 met 12 —B. Çağlı, Samatya Müdfaai Mi!- | ilk okul, 54 — Ümü Tüzer, Çatalca 1 Jiye caddesi, 13 — Burhan Kozaca, E - | inci ilk okul, 55 — Eva Lâtin, Beyoğlu kapı Neslişah Çenarirçeşme cadde. | Kumbaracı yokuşu, 56 —İ, Billâr E dirnekapı Sarıgaşık caddesi, 57 — Ha- tice Bakırköy Yenimahalle Fırın s0 - kak, 58 — Halit Yücel İstanbul Er kek lisesi 1797, 59 — Binnaz Fındıklı Setbaşı, 60 — Neçlâ Kansu, Bakırköy birinci ilk okul, 61 — Niyazi: Aşıklar meydanı No. 7, 62 — Şeref Tümen, Beşiktaş numara 26, 6â — Yaşar Şey Kabataş Erkek lisesi 1692, 64 — Safi ye Serim, Çengelköy Kuleli 6i numa - ralı yalı, 65 — Sabri Akr, Kabataş er. kek lisesi, 66 — Feyzi Gürvardar, Kumkapı orta okul, 67 — Mehlika Or. taköy, 68 — Behice Kemal, Fatih nu - mara 17 — 1, 69 — Sadri Kadırga 61 *i 40, 14 — Yurdakul, eski Aydın oteli karşısında, 13 — Cavit Onat, Çocuk Sa. rayı caddesi Hilâl kırtasiye mağazasın- da Naci vasıtasiyle, 16 — Beyazıt Yeni geriler caddesi 158 numara, 17 — Ke - mal Çoksever, Ortaaköy Yenimahalle. 18 — Güzin Carı, Tepebaşı, 19 — Os. man Strol, Gedikpaşa Dağhan sokak 7. 20 — Müjgün Doğanoğlu, Alay köşkü caddesi 9.21 — Cevdet, eski deniz has. tanesi, 22 — M. Eesan, Kumkapı Ca- mi 18 Ç. 23 — Kutan Tugo, Zekipaşa caddesi Şehzadebaşı. 24 — Aşhen, Sa - matya Kocamustafapaşa, Leblebici s0. kak 52. 25 — Cahit, Şehremini Taşlı pınar yokuşu 24. inci okul, 70 — Cahit Olçay, Şehremi - BİR KUTU KALEM BOYA ni B.İ. Sokak 1—2,71 — Cahit 370 KAZANANLAR Pertevniyal Hisesi, 72 — Hikmet San - 25 — 63 üncü ilkokul Rıdvan, 26 — | dıkçı, Fatih Kelenbevi orta okuldan, 73 Kabataş erkek Hisesi M. Kemal Çok. 27 — Ayaspaşa numara 26 Mehmet Yal- m, 28 — 54 üncü ilk okun! sınıf 4, 509 — Mevhibe Subaşı Karagümrük Bey. ceğiz 66 — No. 74 — Vecihi Beyazıt, 75 — Muazzez Gülen Cerrahpa a m m amm mp mmm mmm nk iimmi in ei 9 aaa a 38,76 —A, Zeki'Şehremini İskender e .. i Amerika cumhur reisi 27 MAYIS — 1937 Ruzveltin zabıta romanı EN 0. IE Çeviren fa. Geçen kısmın bülâsası; Cim Bieyk müyoner e İka isimli eski bir Run &ktrisi onu bir tenis şampiyonu var Eri isminde olan şampiyon ile İlkâ © ae gam bir eğlentiye gidiyorlar ve sabah, olduğu halde henüz dönmemişlerdir. Cim kallımış deniz banyosunu Yapmış. tır, Akik fikri onlardadır. Dİğer taraf. tan Cim bu hayattan bıkmışir. Bir çocukları olma ker geye razı Olacak, Lâkin İlka kısandır. Cim kahvenltı ederken karıs: Eri Map. şalle beraber geliyor, Aralarında bu sefih hayat yüzünden münakaşe Gil Yor; Cim servetini sevk yolunda sarf etmekten ise spor işlerine tahris etmeğ idüşünüyer ve fikrini Karısına şöyle anlatmağı başlıyor: ye Cimin harikulâde bir teşkilâtç: zekâ. st vardı. Bu sayede Bleyk — Driskol — | vi PN I 7 Dİl #aağı tasavvur ediyordu. Daha sonra da bu teşkilât bir spor ve sıhhat nezareti olabilirdi. Kendisi de atlet olduğu için Çim Bleyk servetinin bundan daha mü- kemmel bir gayeye sarfedilemiyeceğine kaniydi. İlka, yüzünde müthiş bir asabiyet iz. eri olduğu halde, kocasını dinliyor - du, Nihayet: — Demek, yöranizı elimden alıp hiç tanımadığınız insanlara dağıtmak isti - yorsunuz?. Dedi, Cim ona hâyretle baktı: — Hayır, elimizde bize kâfi gelecek kadar para kalacak. — Olamaz. Bu bir çılgınlıktan başka bir şey değildir. Mütemadiyen fakirleri, kimsesizleri düşünüyorsun, neden? Çünkü sen de fakirdin, ruhun hep fakir oldu, fikren de fakir kaldın. Sen, göğ - sünde bir mujik kalbi taşıyorsun. Hem vaktiyle Harvard üniversitesi lokanta - sında garsonluk ettiğini de söylememiş miydin? — Evet. Garsonluk etmeseydim, tah. silime devam edemezdim. İlka güldü. Dudaklarını istihkar ile bükerek: — Tamam, dedi, sen bir Başka bir şey değil.. Bir uşak.. Cim Bleyk, karısınm bu sözlerine kızmadı, Bilâkis, ona merhametle ba - karak sustu, İlka sordu: — Farzedelim ki dediklerini yaptın. Bu sporla ne faydan dokunacak. Cim ala; şladı: — Meselâ genç dostun Eri Marşala” bir iş bulabilirim. Öyle zânnediyorum ki kendisine kalsa, böyle bir teşebbüsü başaramaz. . — Zavallı çocuk ne yapsın? Fakir! — Lâkin bir eksiği de yok gibi geli- yor bana, Hem sırası gelmişken sora « uşaksın? > dim di Bi Şapiro firması, Nevyorkun en mühim ( mülesseselerinden biri haline gelmişti... Şimdi, ticaret - sahasında elde ettiği serveti, hemcinslerine yardıma tahsis etmek istiyor, bu yardımı açık havada oyunlar, beden terbiyesi şeklinde yap mağı rüşünüyordu. Düşüncesi, herkesin girebileceği bir sürü stadyomlar yap » mak, bunların başına en iyi atletler ge. tirmekti, Sonra bir de spor tniversitesi kur - bostan 1 —2, 77 — H, C, Olçay Şeh - remini, 78 — Seyfi Kumkapi orta okul, 79 — Tevfik Tan, Kasımpaşa, 80 — Nimet Faik Pangaltı Cedidide, 8l — Ruhsar, Çapa öğretmen okul, 82 — M.K. G. 775 İstanbul lisesi, 83 — Lüt fi Azin, Emirgân orta okul, 4 —Ö. mer Kumkapı Orta okul, 85 — Kâzım Hızal, Fatih 13 üncü okul, 86 — Gü- lümser Erkaltan, Saraçhane No. $, 87 — Nejad Yeniçeri, Beyoğlu 12 iirlei ilkokul, 58 — Adnan Üçer berberi, 89 — Selâmi Bengi Vefa Hsesi, 90 — İlha mi: İstanbul er kek lisesinden 1674, 91 — Seyfeddin Kumkapı Orta okul, 92 — Perihan Altıner Fener, 93 — Meh - | met Emin Ortaköy Fakirahane sokak, | 94 — Şükriye Posta memuru Ahmet Hıfzı kızı, 95 — Ahmet İstanbul Tica. | caret lisesi, 6 — Ahmet Taştepe Ge - | lenbevi, orta okul, 97 — Ferdane Eski- | sehir inmisarlar muhasebe memuru. yım. Ona para veriyor musun?. İlka kekeledi: — Çıldırdın mı? Ne diye ona para ve reyim, Hem bir kadından para alır mı hiç? — O halde ödünç veriyorsun! Şunu bil ki azizem İlka, pek gülünç bir vazi- yete düşüyorsun! .. Cim bu sözleri, karısının gözlerinin işine dik dik bakarak söylemişti: BİR KISKANÇLIK FACIASI İlkanın dudakları gerildi. Yüzü hid detinde, âdeta çirkinleşti.. — Ya... dedi, ya senin Şarlet ne olu. Yor Sanki sen de ona para vermiyor Musun ?, Cim şaştemiştı : — Şarlot mu?. Elbet para veriyorum. Çünkü çalışıyor Ve namusiyle kazanı - yor, : ; — Namüsiyle mi? Ya ticarethanede seninle başbaşa kalışları? Buraya ge - lişleri?, — Fakat onu buraya sen davet ettin! — Tabii ben davet ettim. Zira ben âdet, erkân bilir bir kadınım da ondan. | Hem nihayet, seni onun huzurundan mahrum etmek istemiyorum. — Huzurundan mı? Ne münasebet!. Miss Şarlot Hop yazıhanemde çalışan bir sekreterden başka bir şey değildir. Rica ederim, bu noktayı hatırınızdan çı. kârmayınız. iü (Devamı var)