zanumandu 1040493 kod deye "Tarağı d YON “aayyoe 9uo opısğuopu ozu doyL <p 24 raysazrep ze4ğo) 'yuşsığuas gumruk geye aopyNA YUH WEEK “juofnı dali veya 29045430040Ö ŞEDMEOYZ,, Ciyd oo,ün; die nz 15 MAN j49040d) iaseaşd au33ay £vi ol 295 NOK Jia iJ0d — e YE b GM nr Bip ei şitili ii di KİRİ ERİR dileri bip © | size ii mi Bağpiç ae, EE EĞİ ro Bişr © & lir ikiliyi 8 deği Eş sipir sik e, i; ji e e — İŞ ği 3 3 dğeeçikpe sa © İİRR E £ iti ike ipe İTİ KER PİE şği : Ligi ki EE, Ye b Balşisei vb İka lk yağ tanılı Hamak mü agpiorai Şefi 5Ç Eği iie Aa vip a RE e g İİ SERE Bern pg eli Er ç Şİ Eşi 3 rapi sisleri İSE; ai b iişiği © HE leiğ | aç EEİ lp kii ii EŞİ B iç EEE ŞİŞ aşi; ir ee etli meli ig Çİ 3 kil ağ epi Week b te) : Li & ? PE 194 CUCENİN AŞKI i kayt ve ehemmiyetsiz bir nazar atfet- mekle iktifa etti. O yalnız Barba Roja ile, kollarındaki zavalir genç kıza dikkatle , bakıyor ve bütün adamların yola çıkmalarını bekli. yordu: Asma köprü tekrar yükselmeğe baş- layarak herkesin yola çıkmış olduğunu hâber verince hiv acele etmeden ayağa kalktı, yolun ortasına gelerek durdu ve kumanda veren bir zabit tavrile, sakin fakat müthiş bir sesle bağırdı? — Durun!.. Geçilmez! Bu öyle beklenilmedik, öyle umulma- dık bir vaziyetti ki, Barba Roja, yalnız başma bu emri veren meçhül (Oadamın arkasında muhakkak mühim bir kuvvet bulunduğunu zannederek gayri ihtiyari durakladı ve dikkat etti, Ancak zaman Pardayanı O tanıdı ve yalnız olduğunu anladı. Yüzünde müthiş bir tebessüm belir. Vaziyet mükemmeldi. Talili bir gü- nünde bulunuyordu. o Düşmanının bu çılgınca cesareti sayesinde, intikamını ümidinin fevkinde bir dehşetle alabile- cekti, i bu kallar emin olmazdı. Filbakika, Kris Mesele gayet basitti: Onu derhal ya. kalıyarak “bağlatacak, sevgilisinin nasıl payimal edildiğini görmeğe mecbur e- decek ve sonra da bir kama darbesile bu meş'um düşmanından ebediyyen kur tulacaktı, İşte, dev adamın aklından geçen ve muvaffak olacağına (yüzde yüz emin bulunduğu plân. Bir tek kişinin on beş cesur (o muhariple başa çıkabilmesine imkân mı var? Fakat, Barba Roja, arkasında bulu- nan on beş cesur muheribin o aklından geçenleri bilseydi, şüphesiz, zaferinden tobal ve Barrigon müstesna, diğerlerin. de hiç de ateşin bir döğüşmek arzusu yoktu. Çünkü bu on üç kişi Pardayanı çok iyi tanıyorlard: ve çünkü bu on üç kişi, servili köşkün o meşhur yeraltı salo- nunda, Pardayanın ne olduğunu pekâlâ öğrenmişler ve ölümden güç (o kurtul- O müthiş mücadeleden sonra, bu on üç sildhşor galiplerine karşı korku ve dehşetle karışık bir takdir ve hürmet hissi duymağa başlamışlardı. e Bundan maada, yollarına çıkan bu fevkalbeşer insanın akıl ve hayale sığmayan diğer birçok sergüzeşelerini de duymuşlardı. Bu vaziyet dahilinde (o döğüşmek ar. zularının bir hayli azalmasmı tabii gör- mek lâzımdır. Fakat Barba (ORoja, Pardayanı ele geçirmek hususundaki şiddetli arzusu- mu sekteye uğratmak ihtimali bulunan bu haleti ruhiyeden haberdar (değildi. Muzaffer olacağına samimiyetle inandı ve ona darbeyi indirmeden evvel eğlen. mek istedi. Sesinç mümkün olduğu ka: dar istihza katarak bağırdı: —A... Şuna da bakın! Bu yol kesen soyguncu da ne istiyor?.. Eğer istediği para İse, dikkat etsin yoksa para yerine hava alır, hem de pek fena bir tebdiliha- va... Şimdilik hele sağlam bir ip verin. de... Pardayan sakin bir tavırla cevap ver- di: — Ama yaptın ha! Mini mini (Barba Rojacığım. Eğer almak istediğim para olsaydı, onu, senin porsumuş gövdeni kurtarmak için senden daha kıymetli olan zavallı böğayı Zed gün pekâlâ alırdım. Barba Roja eğlenmek arzusuna ka» pılmıştı. Halbuki, sarayda kralm gözü > INGİLİZCB DERSLERİ Sa ai : ge: >İ ni Mİ er te ido Mili ie ğ 8 8 LİG : EENİM İİİ iel ES: 04) ız g o e. li ri m ii : : 3 > Gg blişi p pi Ağ e 5 1 : 1 rl g 23 Mi üzerindeki çalışmalarımıza devam ediyoruz. Geçen dersin vazifeler! — Tren ve vapur vardı, fakst tayyare yokta. ğ 3 — Bu resimde gördüğünüz tren yeni bir tren midir5i — Evet, büyük bir yük vagönu var. 4 — Tren nerededir? — Rıhlımlardan birinin yanında, Türkçeden ingilizceye çevrilecek olan cümlelerin ter, — Evet, çok farklıdır. 2 — Tren, vapur ve tayyare var mıydı? cümesi de şüdur; Evvelâ, dersin sonunda verdiğimiz ingilizceden geye ve türkçeden ingilizceye tercüme vazifelerinin Yan pılmış şekillerini görelim, Türkçeye çevrilecek olan ingilizce cümlelerin terci, mesi şudur: 1 — Bugünkü seyahatler eskisinden farkit mandır? ingilizceye çeviriniz 1 — Çantalarımızı vagona koydunuz mu? — Evet, koydum. 2 — Vagonum İokomotife yakın mı? 2. Where are the booking office, the bookstall and the eloakroom ? — In front of us, alongside one another, 3 — Where are you going”. — I am going to Glaseow. 4 — Which train are you taking? — The 10 o'eloek train. — Evet, yakm. 3 — Sizi nerede bulacağım? : CUCEN önlündeki feci ve gülünç sahneyi hatır. yarak herşeyde olduğu gibi alayet- mek hususunda da (o Pardayandan çok zayıf olduğunu da £ Pardayandan çok Barba Roja Pardayanın bu sakin is- tihzası karşısında bütün soğuk kanlı. lığını birdenbire kaybetti. Pardayan © na, hayatını kurtardığını hatırlatmıştı. Bunun için hicap ve o hiddetinden ku- durdu. Artık alay etmeği unutarak, diş- lerini gıcırdattı ve bağırdı: — Sefili.. İşte bunun içindir ki sana olan kinim büsbütün arttı. Hiçbir za- man düşüneimemiştim ki... Pardayan soğuk bir sesle, (sözünü kesti; — Aksi beni hayrete düşürürdü. Dedi ve ayni istihza ile devam etti; — Tebdilihavaya gelince, onu senin gibi yaramaz çocuklara tatbik ederler. , Maamafih orası beni (o alâkadar etmez. Şimdilik merak ettiğim bir şey var ki, © da her zamanki gibi (güzel sıçrayıp « sışramadığındır.. Hani (hatırlarsın yâ, küçük? Pardayanın sözlerindeki — istihza, en soğuk kanlı insanları bile zıvanadan çi- karacak kadar büyüktü, Bilhassa: “Kü. gük,, kelimesi Barba Rojayı köpürttü ve ne söylediğinin pek de farkında olma- dan bağırdı: — Ne istiyorsun? ğ Pardâyan en saf bir tavıtla: — Ben mi? diye sordu, Seni sadece kollarındaki bu genç kızm yükünden kurtarmak istiyorum.. * Görüyorsun ki, senin sayı! kolların onu pek de taşıya- muyon.. Zavallı kızcağızı elinden düşü. seceksin, küçük. Bu sözler Üzerine büsbütün — çileden IN AŞKI ' 195 Pâtdayan kılıcının ucunu göstererek fekrar etti: — Geçilmez dedim ya. Bu anda, şövalyenin bir tek endişesi ve Barba Rojanın genç kızı kolla- kızı sert bir hareketle yere bıraktı, kılı. cını çekti ve Pardayanm üzerine saldır. dı. Onunla beraber, Kristobal, Barrigon ve diğerleri de hücum ettiler. Patdaya- kil bir yarım daire hasıl oldu. Fakat o pek de aldırmadı. Bütün dikkatini Barba Roja üzerinde temerküz ettirdi ve bir yıldışım süratile ve bütün şiğdetile kılıcını uzattı. Kılıç Barba Rojanın göğdesini deldi, dev adam ellerini kaldırarak kılıcını dü. şürdü ve yere yikıldi, Biran tabanlarile yeri eşeledi (sonra hareketsiz kaldı! ölmüştü. O zaman Pardayan Kristobale dön- dü, Bu adamm da Barba Roja gibi, ken di hesabıma hareket ettiğini biliyordu. Bu adamın da tatmin edilecek bir kini vardı. Bu iş de urun sürmedi bir tek ha- reketle Kristobalin omuzuna ve hemen akabinde ikinci bir hareketle Barrigo. nur yanağını uçuran iki darbe indirdi. İki inilti duyuldu, o iki vücut yere yıkılât ve Pardayanın karşısında böyle». ce yanız vaadedilen, parayı namuskâ rane kazanmak için döğüşen ve şefleri öldükten sonra büsbütün İİ üç kişi kalmıştı. ma Mİ 0 çıkan dev cüsseli adarı bağırdı: İ muz veçhile, bunlar karşılarındaki ada- > — Çekil!,, Yol ver! Yoksa. mı iblisin ta kendisi telâkki ettiklerin. — Tren rıhtımmda, 4 — Glâskoya hangi trenle gidiyorsunuz?