Yazan: Joseph F. Rock ya Dilimize çeviren: 1, M. Esrarengiz dağlar peşinde Tibette medeni insanları nasıl tasavvur eder- ler biliyormusunuz? Kartal kanatları üzerine binmiş bir takım acaip mahlüklar ! “Dünya düzdür., derler. Bu düm | gördüm ki en aşağı 50 hurda saat gö.| esrarlı vadilerini, kanun, nizam bil- düz dünyanın ortasında kocaman bir) Ze çarpıyordu. Ve her biri de ayrı bir) miyen Ngolok kabilelerini ve bunlara Himalayaların rakibi Amni Maçen dağlarına işte böyle bir kafileği çıkmağa hazırlanmıştık. Angkur cazibesiz bir yer ol beraber, şimdi mühim bir adami uyandırmıştı. Yunanfu'dan yanıma 12 yardımcı alarak yola çıktım. Bu 12 “dağ dururmuş. Güneş bu dağın arka.) zaman: göstermekteydi. reislik ettiği söylenen kraliçeyi “hep gi de bekl ll rim ri sendemi am eni Ni sina girmek suretiyle batarmış.. Hayır, dünya (haritamız, henö:| kulaktan işitmişlerdir... ö Ti e ileri e ” Md erkek ii uklar man a Gene derler ki; “Uzak memleket. dünyanın her noktasını tesbit etmiş, er ie ğa a) kamil Si si ) lerde insanların uçtuğunu işitiyoruz | bütün esrarlı noktalara işaret etmi*| MAKSADINA EREMEDEN ÖLEN a are “ Hi O 1 Fakat herhalde büyük kartallar üze! değildir. & sonra Çoni isimli bir şehre (o vardık.) kapanıyor ve durmaksızın şu rinde uçuyorlar. Eğer kartallar üze Büyük Amni Maçen dağ silsilesi SEYYAH Orada konakladık, Nisan ayının sor.| sak cümleyi tekrarlıyorlardı: 1 : i | .. rinde uçmuyorlarsa, kartal tüyleri ve) Amne Maçin diye yanlış telâffuz edil- e ları idi, Çani şehrinin ahalisi ile gö.) | “Om Mani padme Hum,, yani: « i Ngolokların müstahkem mevkii ©-| rüştük. Amni Maçen dağlarma var| Lotus çiçeğinin içindeki mücevhef kanatları bulunan bir şeye binmiş ola.| mekle beraber bugünkü Asya harita. A bi ei iii çiy e ek a i caklar. Diğer memleketlerde köpek! larında göze çarpar. Bu dağlar sar: lan bu muntakaya m gidişim, mak için en müsait yol olarak sarı; mint.,, » 1 senesinde meşhur İngiliz seyyahı g€.| nehrin Şark sahilindeki çayırları ta. neral Core Pereyra'ya tesadüfüm ü&)| kiben Raca Gombo'ya gitmemizi tavsi, ticesinde oldü. “ye ediyorlardı. Fakat oraya nasl General Pereyra Pekinden Lhâsa-| gitmek İâzım geldiği yolundaki tarif- ya olan tarihi yürüyüşünü henüz bi.| leri dinlemek, oraya filhakika gitmek. tirmişti, Ben debir sefer oheyetinla| ten kolaydı. Herhalde benim esrar. başında olarak Burmadan (o Tibetis| engiz Amni Muçen dağ (silsilesinin cenubu şarkisine doğru geliyordun.| beyaz tepelerini göreceğim güne ka- Yunnanda karşılaştık. dar epey zaman geçecekti. Ngolok kabilelerinin hiç rahat bil-| © Çonide oturan derebeyi Prens Yang Tesadüfen gelen seyyar misyoner. miyen hayatından, onların kraliçele, Cing, bana filen yardım edemiyeceği. lerden başka hiç bir beyaz insan, Çin| rinden ve memleketlerine muhakkak) pi s5>lemigti. : Fakat Angkur Gomba — Tibet hududuna doğru bu müşkül gitmek istediğinden bahsediyordu. manastırında olup hikmeti ilâhmı şah ve tehlikeli seyahati yapmaz. Rober) oo Fakat ne yazık ki tali yardım eli) gnda temsil eden “Yaşayan Buda!, idare vehân . © < 24870 rovski isimli bir Kus kâşifi, 1595 sene| medi. General Pereyra Çin — Tibet) isimli kudsi bir çocuğun adını heye. ABONE ŞARTLARI sinin kış mevsiminde Amni Maçen'in| hududunun düşmanca esen soğuğun-| canla andı. Ve bana bu çocuğa gölü- Türkiye a Bu mmtakaya Çinliler girmeğe ce-| tepesine varmak istemiş, fakat Man.| oan hastalanarak öldü. Çini üçüncül rilmek üzere bir tavsiye mektubu ver. 1400 Kr. saret edemezler. Burada doksan bin,| gun geçidinin şimali (o şarkisinde bir| geta olarak baştanbaşa seyahat et) gi BL ğa yahut daha ziyade Ngoloklar ve Tibe.| yerde, Tibetlilerin hücumuna uğrı miş bulunuyordu. ğ iz fin diğer kabileleri yaşıyor. Bu kabi | mış ve geri çevrilmişti. leler aralarında daima muharebe ede Benim orada gezişim, (o fevkalâd. ler. Bununla beraber yaptıkları mu| müskülât ve haydutların hücumuna harebelerden dışarı dünyan zerrece) uğramak < korkusiyle o kadar uzun haberi olmaz. Ben burnda 30 kadem) sürmedi. Dolayısiyle müşahedelerim ““voyunda muzrak taşıyan adamlar gör.| d€ ö nisbütte Kiğa öldü. Bununla bera Yanı başımızda bir kulübede lerce koyun kürek kemiği bulun! du. Bu kürek kemikleri üzerine lar yarılıydı. (Devams 1 başlı insanlar varmış... nehrin (Hvang Ho) nun büyük kavsi. Burası cidden sefalet içinde bir d. | nin garbına düşer. yardır. Her yerden fazla akıl kabu' Sarı nehri bu kadar büyük bir ke etmiyecek derecede yoksulluk görü | vis çizmeğe bu dağlar mecbur etmiş. “ Jür. Modern dünyadan tamamen ay.| tir, rilmış bir yer. Bir mmtaka ki, asır lardanberi kendi hükümet şekli, dini| BEYAZ İNSANLARIN KORKTUĞU tarzı ve içtimai âdetleri içinde yaşa. MINTAKA mış. Ayni zamanda demiryolu, otomu. bil, radyo, yahut buma benziyen bütün wasıtalardan mahrum. HABER AKŞAM POSTASI IDARE EVI istanbul Ankara Caddesi Poşta kulusu: İstanbul 214 Telgraf adresi; istanbul HABE Yazı işleri telofonu : 2A?2 HER BİRİ BAŞKA ZAMANI GÖSTEREN SAATLER YAŞAYAN BUDA Angkur Gomba, dar bir vadide ki. BU'İŞİ BAŞARMAK BANA reçli bir sirt eteğinde ( bulunuyordu. DÜŞMÜŞTÜ 12 yaşındaki Yaşıyan Buda, kendi halkr ile Sining müslümanları arastn- Rununla beraher ben de bu esrar.) da bir harp cereyan ettiğinden bura. Sahibi ve Neşriyat Müdürü:, Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKTT) matböaş; düm. Bir mabedin içerisinde bir odal zer dünya, Amni Maçen o dağlarınınl. engiz mıntakaya nüfuz etmek isteğini) ya çekilmişti. 15 GUZEL PRENSES m İL Jüm korkusile süratle harekete cesaret edemiyordu. Bundan başka kaç kişinin taarruzuna uğradıklarını da bilmiyor du, Nihayet Lâlenkaya: — Haydi, dedi. Evin içinden kaça- km. Pencereden kaçmak ölüme atılmak demektir, Merdivenden inerken kurşu- nu yiyeceğiz. f Fakat Lâlenka buna razr olmadı: * — Hayır, hayır. Pencere daha kes- #lrme. Ben kaçıyorum haydi sen de gel. Çingene kızı bunları söyliyerek pen- eereye koştu. Aşağı baktığı zaman bo- Zuk bir sea çıkararak hemen geri çekil- di. Çünkü elinde büyük hir bıçak bulu. nan bir kadının ip merdivenin birinci kat balkonundan aşağısını keserek iki- ye ayırdığını görmüştü. Bu kadın Ma- dam Hanni idi. İp merdivenin yansı Aşağı düşünce percereden kaçıp kurtul mak imkân: kalmamıştı. Çünkü balkon-! dan aşağıs: bile hayli derindi. Petra, yeisle söylendi: — Gördün mü, başımıza geleni, Şim di evin merdivenlerinden başka kaça cak yerimiz kalmadı. Sonra Lâlerkaya icabında kullanmak zere hançerini verdi. Kendi de silâtun geksrek oda kapısını açıp koridora çık- tlâr ve merdivenlerden inmeğe teşeb- büs ettiler. Böylece birinci kata inebil- diler. Buradan da merdivenle aşağı in- mek istedikleri sırada evin içinde müt- hiş bir gürültü başladı. Kapdar açılıp kapatıyor, hiddetli haralar işitiliyordü. Bütün by seslerin üştünde yükselen bir ses: — Buradan, buradan diyordu. Evl&- drmız: kaçırdılar, On beş yirmi (o kaderi &öylü birinci kata çıkan merdivene sal» dırmıştı. Bunların içlerinden geçmeğe imkân yoktu. Biraz sonra aşağıdakiler birinci kata gelince Petra ile Lâlenka- yı gördüler, Büyük bir gürültü koptu: — İşte buradalar. Yakalayınız, vuru- nuz. Petra, birdenbire geri çekildi ve Lâ- lenkayı da kendisine doğru o çekti. Sol eli le kızı tutarken sağ eliyle de taban casını çekti. Silâh sesini işitip koşan ve binaya do lan köylülerin başında papaz vardı ve onları teşvik ediyordu, — Haydi yakalayınız. Mukaddes ev lâdımız Anhayı bizden çalmak için gel- mişler. Hırsızlara soluk aldırmayalım. Köylülerin ellerinde bıçak, oçekiç, balta, kazma ve kürek gibi çeşitli silâh- lar vardı. Petra, nişan alarak (o şilâhıne patlatınca papaz acı bir feryat koparı- rak kanlar içinde yere yuvarlandı. Bu sahneyi gören köylüler biran duraladık tan sonra yıldırım gibi çingenelerin Ü- zerine atıldılar. Petra, çiftlik (sahibi Mülzerin başına indirdiği o müthiş bir darbe ile yere yuvarlandı. Birkaç köylü delikanlısı da hemen çingene kızmı ya- kalıyarak yere yatırdılar, Köylüler çin- genelerin ikisini de linç etmek, parça- lamak istiyorlardı. Bunu anlayan Mül- zer mildahale ötti: — Ne yapıyorsunuz, dostlarım, Cina- yet işlemiyelim, Bunları öldürmeğe, ce- zalandırmağa hakkımız yok. Onları ad- İiyeye teslim ederiz, Bu sözlerin tesiri görüldü. Köylüler, gingereleri öldürmekten © vazgeçerek sıkıca bağladılar ve sürükliyerek ovlu- ya çıkardılar, Köylülerden Demirci Jorj adındaki delikanlı arkadaşlarına bağırarak çine geneleri köyün ortasına götürmeğ! tek- Nif etti, Mülzer buna itiraz etmek. İste» di: a GÜZEL PRENSES is1 ————— m m — Burada dursalar ne olur? Mahze- ne kapatırız. Şehre gidip polise haber vermek için de bir atlı çıkarınız Fakat Demirci dinlemek (| İstemedi. Hinddetten kükreyen bir sesle haykır- di — Bizim polise ihtiyacımız yok. Biz polisten daha İyi ceza veririz. An- nanm nerede bulunduğunu söylemiye- cek olurlarsa ikisini de parça parça ede- ceğiz. Diğer bir köylü haykırdı; —Herhalde Annamızı sağ ve salira e- le geçirmeliyiz. O hepimizin gözbebeği dir. Bunu yapmazlarsa onları eziyetle öldürneliyiz. Evvelâ kilise meydanma götürelim, Orada isticvap edelim... Şu kara saçlı çingene kızına bekın, gülü- yor. Biraz dur, ben sana gülmeği öğre- teceğim!,, Büyük bir galeyan içinde (o bulunan köylüleri çığırından çıkarmak — için bu sözler kâfi gelmişti, On kişi birden Lâ- Jenkay; sürüklemek için Üferine atıldı- lar ve onü bir tüy gibi havaya kaldıra- rak dışarı çıkardılar ve kilise meydanı na doğru götürdüler. Petra bâlâ baygın bir halde yerde yatıyordu. Bu sırağa Madam Hanni (Okocasına dedi ki; N — Ne felâket, Köylüler çingeneleri öldürmek istiyorlar, İhtiyar çiltlik sahibi tevekkülle başını salladı: — Ne yapalım. Halk haklı bir galeya na kapıldı. Çingeneler he (o yaparlarsa yapsınlar, Ben hemen kızı kaçıranın pt* şinden koşacağım. Mülzer, bunları söyliyerek mâiyetin- de çalışanlara ahırdan beygirleri çıkar- malarmı emretti, Biraz sonra altı bey- git avluya getirildi. Başta Mülzer oldu» Zu halde tepeden tırnağa kadar silâh. lı çiftlik adamlarından beş kişi (o hay- vanlara bindiler ve yıldırım gibi bir hız” Ja uzaklaştılar. Yolda giderlerken Mülzer adamları- na bağırıyordu: — Daha bizlı Daha hızlı... Herhalde yetişip Anmayı bulmalıyız. Atların: yıldırım gibi o koşturarak o havaliyi bir hayli araştrdılar. Fakat hiç bir ize rastlayamadılar, Annayı kaçıran- larm çabuk ortadan kaybolmalarına ber halde gecenin çok yardımı olmuştu. Or- man içinde atlarını koştururlarken çin- genelerin çerkilerinin bulunduğu yere rastladılar, Fakat ortada kimseler yok- tu, Ortada, bir ocak ve (o Üzerinde bir kazan ile biraz ötede duran bir araba- dan başka hiçbir şey (o görünmüyordu. Annayı kaçıran çingene kendilerinden evvel gelerek tehlikeden (arkadaşlarını haberdar etmiş olacaktı. Mülzer, attan inerek etrafı muayene etti, Birkaç defa Anna, Anna diye ses- lendi. Fakat hiçbir cevap alamadı. Her tarafı aradılar. Annadan hiçbir iz yok- tu, Çingenelerin Annayı da beraber gö- türdüklerine hükmetmek lâzımdı. Han- gi tarafa gittiklerini keşfetmeğe imkin olmadığı işin polise müracaat etmekten başka çare kalmamıştı. Mülsetr, hemen birkaç (satırlık bir pusula yazarak adamlarından birile cis vardaki şehrin zabıta kumandanına gön derdi. Bu arada hizmetçilerden biri ora- daki çingenelerin arabasını tutuşturma- yı teklif etti, Diğerleri de çingeneler“ den şu kadarcık olsun bir intikam ak mak istediler, Mülzer de: —Ne yaparsanız yapınız, dedi. Bunun özerine hemen arabayı tutuş» turdular ve sönre atlarıma binerek mes yus bir halde çiftliğe dönmeğe başladı” İar.