Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
AM —— ——— z İkincitesrin — 1936 Benim gözüşüm Tauefon defteri Blrdenbıre tuhaf bir şey dikkatimi ! Eskiden gazetelerin temcit Bilâyr gibi kaldiıriıp Kkaldırıp ortaya koydukları mevzulardan biri, telefon firketinden şikâyetti. Bugünkü günde hasıl tramvay şirketine parmağımızı dölamış bulunuyorsak, beş altı sene *Vvel de telefondaki münasebetsizlik- “Tle öylece uğraşır dururduk... “Acaba gimdi idareyi hükümet aldı Ye hatır için mi susuyoruz? Hayır! Ser bunumn bir sebebi otomatik ma- kmelqrse diğer sebebi de, Türklerin haklkaten, umumi hizmet işlerini ec- febi şirketlerden daha iyi başardıkla- Tidir, İşte birçok merkezlerde de hâlâ o- Matik yoktur ama, intizam vardır. Neydi o eski vaziyet?... #4 © Buna rağmen, şirket Zzamanından Müdevver Mmünasebetsizliklerin hepsi Hlenmiş değildir. Meselâ, zille telelo- Üün ille ayni yere konulması mecburi- Yeti... Olur a: Telefon yatağmızın ba- î'h“ümğa dursun, fakat, zil koridorda i;imı Ve çalımdığı evin her yanından tilsin diye arzu ediyorsunuz. İmkânı Yok! Bu takdirde, ayrı bir zil için üc- Tet Vereceksiniz!... Bu, eski şirketin *diyesi kazıklamalardır. # & & Hbiğer bir uygunsuzluk da, defterde- tasnif, Eğer aradığmız bir maka- :x _ istiyorsanız, — mutlaka, u“lkıye müfettişleri derecesinde ida- faksimatı bilmeniz icap eder. Fakat, olur a, bu teşkilâttan habe- Eîım Yok da, sadece tiyatroya gitmek Yorsunuz. “Şehir Tiyatrosu,, diye bakarsmız. Bulamazsmız. Acaba ?oıî İsmiyle mi? “Darülbedayi;, de de Ü * Düşün taşın nerede olacak di- Beıediyede' Keşfettimr. daıreler kısmını acryorsunuz.. E!qedlye" hart! sırasıyle değil de bir h"uiste göre bulunuyor... Dokuzuncu & ':-U-!n başmdan başlryarak, on ikin y’îl-lım sonlarıma doğru bütün taf- bnn.“kumamz lâzım... Ancak ondan Şehiı- Tivat.rosunun numarası- İ » hb'ıkaf bu sefer de, su cihazınızda “Su” kelimesinde ıoî'!mı:ıııa Sular idaresi yok. İstan- ı“ kelimesinde de arıyorsunuz... Fa- %Be derhal aklınıza geliyor ki, bu mü- qqllı- belediyeye merbuttur, derhal, Tiyatrosunda olduğu gibi, res- I"Ma.rda 9 uncu sayfadan 12 inci Yolîa kadar gözden geçiriyorsunuz.. İp dah af şey.. Demek ki atladmız... Tast, ha bakıyorstmuz... İnce ince a- Yoîyomunuz. Gfadanbar ata sormak — lâzımgeliyor. di),"oı'la.r ki “Belediye İstanbul 'İlı- Ü;P&si dir. Numarası da filân- eqq leyıye siz neye bulamadınız?. ,'llı_ ra anlıyorsunuz ki, bu un- Tniy dı“mî daireler tarafma yazılma- Miş * Sahıs isimleri arasmma geçiril- hün su idaresiyle işi olan bir Usust kısımda belediye keli- a"")'aca.k da bulacak... Vay e- Beşiîâ?k yllm defterini makul bir & etmelidir. Bana kalır- Nü fanzim kısma hiç ihtiyaç yok. Onu ?!f; üi ĞBr "a-fa mezcetmeli.., Bırketlerden müdevver ne unüebetsızhk varsa hepsini 'VB- Na) B BYkozıu Ibrahimi Öğenler k!lıe e EPOI' klübü umumi — kaptanı Tahimi Kanite isminde bir ka- D _ıüilmevi::ı desise ile götürerek işkence "1& dün €n doğan davanın duruşma- r::l bir p; | devam edilmiş ve sahitler- dînlenmıştır Diğer şahitle- . duruşma başka bir güne —'—— ratya gazetesi Sahibi öldü h,R“”lc Okratya gazetesinin sahi- üz Mi A dün İstikiti caddesinde 'lî:me Belmiş ve nakledildiği Har! Mina Mülkiye- v% bir rnez“marmdan z dı, memleketini se- Yıldırım mahkemelerde Bir ceket davası Çocuk ceketini kendisi için aldığını söyleyen adam suçlu Koridorun kapısından evvelâ — Satın aldım — yahu! diye bir ses geldi. Arkasından da elleri — kelepçeli bir adam girdi. Üstündeki iş elbisesinin ne renk olduğu kestirilemezdi. Yüzü de kıyafetile mütenasip bir tablo teşkil e- diyordu. Kendisine dikilen — nazarları evvelâ istihfafla süzdü, sonra utanmış gibi başını önüne eğerek — koltuğunun altında bulunan lâcivert bir — ceketle kelepçeli ellerini örtmeğe çalıştı. Traş uzamıştı. Yüzü pek de fena — bir mana ifade etmiyordu. Beraberindeki polis, kelepçesini çözünce bileklerini oğuştu- rarak bir köşeye çömeldi. — Etrafında hemen — toplanıveren halka kendisini temize çıkarmak endişesile ve yalvarır gibi bir sesle koltuğundaki ceketi çal- madığını ve tanımadığı bir adamdan 2,5 liraya satın aldığını ve saklamak için değil, sadece kirlenmesin diye gömleği- nin altına giydiğini anlatıyordu. Dinleyiciler vakanın âdi bir — sirkat olduğunu anlayınca, kendisine gösteri- len alâka derhal dağılrverdi.Halbuki va ziyetinden “hırsız,, — olmadığını isbat etmeğe ö kadar ihtiyacı olduğu belli ki! Hâkimin karşısına — çıkınca o kadar şaşrıdı ki ne söylediğini bilmiyor. Ge- milerde ateşçilik yaptığını, isminin E- min oğlu Rüştü, yaşının 28 olduğunu ve şimdiki halde işsiz — bulunduğunu güçlükle söyliyebildi. Çaldığı iddia olu- nan ceket Kanarya vapurunda çalışan on dört yaşında bir çocuğa ait. Hâkim soruyor: — Bu ceketi nereden aldın? — Sokakta bir adamdan, 2, 5 — Giy bakalrm şunu. — | — Giysenel. R Giyiyor, daha doğrusu giymeğfe uf- liraya raşıyor, Ceket o kadar belâ kollarını sokabildi. — Bu ceketi kendine mi aldın? — Hayır!.. şey... evet. — AÂliırken giymedin mi? — Hayır, giydim.., Giymedim de, sön radan baktım küçük, — Peki, senin gemide işin neydi? — Arkadaşımı görmeğe gittimdi. — Arkadaşının ismi ne? küçük ki güç Evvelâ, anlaşılmaz bir şeyler mırıl- dandıktan sonra davacı yerinde duran. ceketin sahibi olan çocuğa dönüyor: — Neydi o, hani sizin gemide çalışan ateşçinin ismi? Hâkim: — Bana söyle! Bana! dedikten soön- ra ilâve ediyor: — Sen ceketi vapurun kamarasından çalmışsın. Buna bizim mahkeme baka- maz! Seni büyük asliye mahkemesine gönderiyorum. Belli ki bu sözlerden bir şey anlamı- yor, yalnız dışarı çıkması lâzımgeldi- ğini hissediyor ve küçük ceket koltu- ğunda koridoru geçerken kendisine bha- kan manalı gözlerin sahiplerine dönüp dönüp: İçki aleyhtarı gençler yarın toplanıyor Türkiye içki aleyhtarı gençler ku. rumu yıllık kongresi yarın — yapıla. caktır. Yarınki kongre mahiyet itibariyle| yıllık tonlantı olmakla beraber daha ziyade içki düşmanlığı yolunda bilg: ve fen inanı ile yürüyen gençliği bir arada toplıyarak — akisler bırakacak bir tezahüre sebep olması için tertibat alınmıştır. Toplantı yarın saat dokuzda Emir- önü Halkevinde yapılacaktır. Kong. rede içki ile mücadelenin arttırılması için birçok dilekler ortaya atılacak. tır. Toplantının sonunda cemiyetin ye ni idare heyeti seçilecektir. Mülkiyeliler Ankarada Merasimle karşılan- dılar, heyecanlı nutuklar söylendi Mülkiye mektebi talebeleri dün sa. at 13,15 te hususi trenle Ankaraya va. sıl olmuşlardır. İstasyonda, Ankaradaki mülkiyeli- ler tarafından büyük merasimle karşı, lanmışlardır. Başta Meclis Reisi Ah. dülhalik Renda olmak üzere — Adliye Vekili Saraçoğlu, saylavlardan birço- u, mülkiyeli yüksek devlet memurla. rı karşılama merasiminde bulunmuş. lardır. Gençler şehre gırerken kamuta y önünde durarak istiklâl marşını söyle- miş ve sonra Ulus meydanına giderek abideye çelenk koymuşlardır. Burada mülkiyenin en eski mezun larından Ahmet İhsan Toksöz Anka. ralılar namına hoş geldiniz demiş, ve bir söylev vermiştir. Buna mülkiye — mektebi namını mülkiye profesörlerinden Etem Mene. menli cevap vererek — mülkiyelilerin kanının sonuna kadar Atatürkün ya- rattığ. Türk-inkılâ çileri kalacağmı ifade e Talebe namına son qımftan Tur. gut da bir nutuk söyledikten — sonra mülkiyeliler otobüslere binerek Cebe- cideki veni ma '*M'n'me m*mı:lrdir Lâğımda çocuk cesedi bulundu Dün Kumkapıda bir evde Jlâğım ka- zan Nubar isimli biri bu kazma esna- sında bir çocuk cesedi bulmuştur. Ce- set etrafında tahkikat yapılmaktadır. İ franse S 14 11,58 14 41 16,59 18,34 —3 5€ 1355 . Şaban: 22 Hierl: Öğüneşin Doğüğuü : Wll'ıwıl SERELE ala Üteletniz 659 DA İN0N 103 1r 7 çalıştıklarını görmek istiyen vatandaş- Eski takvimlere göre Şirketi Hayriyenin Haliçte yapılan vapuru Haziranda denize indirilecek Şirketi Hayriyenin yeni yapmakta ol- duğu iki vapurdan 75 numaralı vapu- run inşaatı bir hayli ilerlemiştir. 75 nu- maralı vapur şimdi kızaktadır. Makine ve kazan bölmelerile omurgaları, baş ve kıç bodoslamaları bitirilmiş yerlerine konulmuştur. Bunlardan maada makine dairesinde ana maiknenin hazırlanmıştır. Şirketihayriye fabrikasının ;ımdı bü- tün işçileri baş ve kıç bölmelerle meşgul bulunmaktadırlar. 75 numaranın iki makinesile, Valflar, süzgeçler, tulumba ile Valf sandıkları, elektrik ana makinesi, dümen makinesi vesaire de hazırlanmıştır. Yeni vapur martta denize indirilecek, bu münase- betle merasim yapılacaktır. Haziranda 75 numaranın her şeyi hazır olacak ve vapur sefere başlayacaktır. Şirketihayriye, Cumhuriyet devrinde ilk vapurun nasıl inşa edildiğini ve Türk temelleri ları fabrikaya kadar kendi vasıtalarile götürmeği ve fabrikayı gezdirmeği ka- rarlaştırmıştır. Kış yarın başlıyor Bugün “Ruzu Hızır,,ın son günüdür. Bütün mevsim taksimlerine rağmen, yazın en tabii hududu addedilen “Ru- zu Hızır,, mayısın altıncı çarşamba gü- nü güzel bir bahar havasile 186 günlük bir devreden sonra gene gü zel bir hava ile ;çıkmaktadır. — Yarın kasımın biridir. Bundan sonra kış dev- resi başlamaktadır. Eskiler kasımın girişindeki hava vazi yetinden büyük manalar çıkarırlar, e- ğer hava kasımın birinci — günü iyi ©- lursa o sene kışın iyi hava ile geçeceği- ne derhal hükmederlerdi. Eğer böyle olmaz da hava fena ise, derhal endişe- ler belirir. Kış hazırlıkları da ona göre olurdu. Şimdi bunlara pek aldıran yok. Fakat bakalım yarın sabah hava nasıl olacak? girmişti. |._ adam — Satın aldım yahu! diye söyleniyor. b e : © . Aürere Ya seviniz, ya vaz geçiniz ! Kalbsiz imzasile aldığımız bir mektuba cevabımız: Arkadaşlıkla başlayan tanışıklığın karşınızdaki erkek- te nihayet bir aşk doğurduğu anlaşılmaktadır. Bütün yazdıklarınızdan arkadasınızın sıkılgan ve his- li bir genç olduğu, sizi çok ve için için sevdiği anlaşılryor. hakikaten kalpsiz değilseniz ve muhatabınız hoşunuüza gidiyor53 onun aşkma mukabele etmekte tereddüt etmemelisiniz. Bicareyi hiç olmazsa mek Eğer siz, imzanız — gibi tuplarınızla teseili ediniz. Fakat sonunda muhatabınızı sukutu hayale uğrataca- ğınız muhakkak ise, yani kendisini sevemiyeceğinize emin bulunuyorsanız, sizi sevmekten başka hiçbir kabahati ol- mayan bu biçare genci daha fazla ümide kaptırmamak ve eeef -— tamamen kesiniz. üzmemek için her şeyi kendisine açıkça yazıp Tabıtanızı Size yapacağımız tavsiye bundan ibarettir. Mesul oluruz AÇIK MUHABERE: Üsküdarda Doğancılar Gelinlâle sokak 76 numarada mütekatt kaymakam Bay A. Özen'e: Mektubunuzda bahsettiğiniz hâdisenin doğru olduğu:- Na eminiz, Fakat bünüu isbat kabil olmadığından mektubu- nüzu neşretmekle hem siz hem de biz matbuat kanunu mu cibince mes'ul oluruz. n Ü u ' “ vt z TT Z Karaa en, boydan boya başka bir mahi- — | galtmağı ileri sürerken bazı sokaklar- — Kâğıt Tabrikamız — Peyami Safa “Cumhuriyet” te îıâ-] ğit fabrikamız hakkında şöyle yazı- yor: * “Dün, İzmitte, kâğıt fabrikamızm. açılış töreninde bulundum. İster kasa- bın pirzolasını, bakkalın kaşarımı sar- sın; ister sıladaki yârimden, gürbet- teki eşimden selâm taşısın, ister gaze- te biçiminde habher, kitab biçinıinda.) fikir versin; üstünde yazı ve resim is- ter olsun, ister olmasın; kaba kâğıd;.:j* saman kâğıdı, kese kâğıdı, mektup ve ya gazete kâğıdı, kâğıd, sadeue?î kâğıd, her cins ve her nev'ile kâgıd*-' benim için azizdir. ! Kâğıtsız dünyanın sefaleti, insanın dana derisi üstüne, papirüs üstüne, taş hurması veya bambu yaprağı üs- tüne bile düşüncelerini yazmaktan iırııt ciz, bir gıdımlık hafızası kaya üstünde üç, beş kazıntıdan ibaret en geri tarih devirlerine kadar gider. Kâğıd olma- saydı tarih bile kendini unutacaktı. | Türkiyede eski rejim kâğıdı paçav- raya çevirmek için elinden geleni yap- tı; yeni rejim paçavrayı kâğıt haline getirmek için sefere çıkmıştır. « Tarihini kendi kâğıdına yazmak ıs- tiyen inkılâbm Kâğıthanesi artık İz- mittir. Oradan içki ve eğlenti edebi- — yatı değil, modern sanayiin en mükem- — mel mahsulü halinde kâğıd, her cins ;,l ve nev'ile kâğıd doğuyor ve bu Kâ- | ğıthane, inkılâbin Saadâbadmı, dün- den itibaren Halicden İzmite naklet- miştir. Orada sefih ve ayyaş bir ve - 4 zirle şairi değil, bütün bir milletin bayram yapmıya hakkı vardır.,, Madrit _ Orhan Selim bugünkü “Akşam” da Madridin vaziyetinden bahsederek şöy- j le yazıyor: Öyle şehırler vardır. ki, hayı.tları- ! yet alarak yeniden girerler. Meselâ 1789 ve 1871 den sonra Paris, 1917 den sonra Moskova, antiemperyalist — milli kurtuluş mücadelesinden sonra Ankara... va' SÜ İşte bugtin Madrid de böyle şehirler- den biri oldu. | Madrid içini dışmı bir hamleyle değiştirdi, yarı can sıkıcı, ağır kanlı bir feodal - kapitalist şehri olma.ktan çıktı, yeniden doğarak, hürriyet ve kurtulüş için dövüşen, çocuklarından ihtiyar kadınlarına varıncaya kadar karanlık irtieam karsısına tek bir yum d ruk gibi dikilen bir şehir olarak girdı. Madrid artık lâyemuttur. “Herkes silâh başıma! Ya yeneceğiz, ya ölece- ; ğ ğiz!,, diye haykıran Madridin kaldı- — rımlarında, asi general Frankonun -- lı mahmuzları belki şıkırdıyacaktır. Fakat bu şakırtılar ö kaldırımlardan yükselmiş olan “ya hürriyet ya ö- — lüm!,, türküsünün akislerini hiçbir za- — man bogamıyacaktır ' Çacuknar İçin oyun yeri azlığı “Kurun” ilâvesinde Hikmet Münir — çocuklarımız için oynuyacak — yerlerin az olduğundan ve açıkta oynamanın — tehlikelerinden bühsederken bir ftkir İ tleri sürerek diyor ki: : “ Bunun için, açık ve kapalı çocuk bahçelerini ve salonlarını kurup ço- dan nakil vasıtalarının da geçmesini l menetmeyi tavsiye edeceğim, VN Çocuklar, kapılarının önlerinde ol- L sun oynıyabilmek için, hiç olmm,' GÜNÜN MUAYYEN SMTME MUAYYEN SOKAKLAR EMNİYET ALTINA ' ALINMALIDIR... Bazı memleketlerde çocuklar mek- .’ tepten çıkacağı zaman, geçmek mec- buriyetinde oldukları İŞLEK CADDE LERDEN BİLE, İ BİR AN İÇİN DURDURURLAF, soka — ğın başma bir polis dikilir ve toplu — olarak yavruların geçmesini bekler.