10 Birinelteşrin — 1935 4 , İ lı — Jules Perrin'den — “ Maule, Cumartesi 12 Mart Bu şehire bir mezara girermiş gibi Şiğirdim. İki aydır Paris haricinde ıstı- dörabına hâkim olamıryarak bir — serseri gibi dolaşmaktayım, Oturduğum yer Sbelli değildir, ve garip bir tesadüf beni Oburaya sürüklemiş oldu. İstirabimın &e- | tplı—.riı'ıi izah etmeğe ne — lüzum var? İstırap çekenlerin beni anlamaları için i#izahata ihtiyaçları yoktur; hiç ıstırap çekmemiş olanlara da izahat vermekle üübir şey anlatılmış olmaz, İstirap kendi Hini izah eder, teselli bulması da güçtür. İstirabımı dindirmeğe karar verdim. M Bu şehir hem korkunç, hem de sakin- mMdir; benim oturduğum ev sıkıcılığı iti- ; ; diğer evlerden hiç de aşağı de- Vi Ev:eîlkdefıhüyükhircınukmtm gırd.ım Kapı açıldığı zaman, ev sa- #bibinin geri çekilişi, hayret ve — sıkıntı fade eden hali bana bu kadını rahatsız F' fettiğim kanaatini verdirdi. Zayıf yüzü, parlak siyaha boyanmış olan saçları cildi ve yeşil gözlerile bariz bir te- Çözt teşkil etmekte, buna mukabil öna | h ok göze çarpan bir hususiyet vermek- y Eteydi. üü Kadın hiç de nezakete riayet etme- e| 5” » — Ne istiyorsunuz? diye sordu. gi Cevabımı dinleyince, samimiyetle he- (ağrecanlarımış bir tavırla, üç adım gerile- O — Ziyaret mi... Kiralık ev aramak Çmar... Mösyö bunları düşünmüyor mu? Ü Cevap vermeden bahçede parmaklı- OlBa asılmış olan ve üzerindeki yazının S'biraz silinmiş olmasına rağmen evin Ogpütün eşyasile kiralık olduğunu anlatan “le vhayı gösterdim. Önünden — geçtim, İbahçeyi gezdim, mehtaplr — gecelerde Harikülâde” güzelliklere “ bürüneceğini ' ta ettiğim bahçenin ortasında gü- , Zel bir havuz vardı. İmparatorluk tez- inatile süslenmiş salona geçmek üzere Ojtamlı kapıyı açtırdım, ©D Saçları yukarıdan topuzlanmış kadın önde, bütün odaları gezdim, eşyasını | ğördüm. Ecdadımızın içinde — ıstırap Möcktikleri eski evlerde, kederlerimizi i- Hmizde dondurmak için yalnız — kal- OMak hodkâmlığını temin ve teskin eden OBarip bir keder kokusu duyuyor; Bu göv hoşuma gitti ve hoşlandığımı da ba- rehberlik eden acaip kadına söyle- _Zemin katındaki salona tekrar gel- Üştik, Dalgınlıkla, ceviz ağacından ya- SMIŞ piyanoya dayandım, açtım, ec- S0 parmaklarile çukurlanmış sarı | şları seyrettim. Binaenaleyh, bana re- O Sat eden insanın yüzünde biran hasıl ŞO tereddüt merak işmizazlarını gör- cdım_ _Bü'dtn tok ve tatmin edici se- AM işittim. 5.— Pu evde garip bir facia oldu, de- ( © Zamandanberi kimse burasını ki- A nak istemedi. Eğer, Mösyö eskiden bübe: bu şehirde ötürüyorsa... N İzahat istedim, anlatıyordu. Benden | ÜŞCYEl buraya esrarlı iki çift gelmişti. SÜt aşklarının yalnızlığı içine ka- OAmuşlar, kimsenin en küçük teferrüla- ş , bîlmediklerî bir hayat yaşıyorlardı. , SN ikisini de birinci kattaki oda. irdan birinde kömürle zehirlenmiş bul Maşlar, Anlattığına göre, kadın ölüm- — k“rtanlnug. fakat çıldırmış, ve bir Kİ "fl'ha.neye kapatılmış.. . Ş:_ımîl_l:_aâkm bu — melankölik evde :rduEü iki insan hakkında merha- MEet dolu düşüncelerin esiriydim, düşü- : Yordum. Bu hikâyeden sonra, kira- , 'ı î.f:kı:îm.dî:n' vazgeçmek şöyle dur.- b ll_afrıs işittiklerim beni bu ıstırap n d__î’l__:çi_nde sımsıkı bağlıyordü; bun ; Üşünürken dayandığım piyanonun î *rna parmağımı dokündürdüm, hiç | **s çıkmadı, yalnız bu ağaç kaday- Ya çarpan tahta çekicin boğuk sesini ; yd“_m— Kapağı, bir mezarı örtüyor- dMiŞ gibi hürmetle kapadım. Salondan süratle çıkarken: — Kira işlerini kiminle halledebilece ö iğm bana söylemenizi rica ederim, d_”nı Buraya eşyalarrmın bir kısmını w ehm:ccğim! siz de bana, Madam, iş- ın hikayesi PÜ — lerimi yapacak iyi bir hizmetçi bulmak lütufkârlığını göstereceksiniz, Kadıncağız hayretten dona kalmış- tı; maamafih, bana istediğim — izahatı verdi; sonra, selâmlaştık, beni — bahçe kapısına kadar geçirdi. O gün akşamdan itibaren, yemekten sonra zemin katındaki salonda yerleş - tim. İlk zamanlar hoşlanmamış olmakla beraber, simsiyah saçlı kadını hizmetle- rimi yapmak üzere alıkoydum; adının Madam Lemeilleur — olduğunu öğren- dim, 8 Nisay Dün akşam, yemek yemek üzere Sâ- lona geçeceğim sırada, bahçe kapısının zili çalındı. Bir şey haber veren her ses- te bir tuhaflık, insanda irkilme tesiri yapan bir eda vardır; bunda da, iddialı bir insanın geleceğini anlatan bir ihti- zaz vardı. Garip bir his duydum; içim- den hâkim olamadığım bir hiddet beni salona koşmağa zorladı, Madam Leme- illeur'un kapıyı açmak üzere bahçeye| koştuğunu gördüm. Tayfi — bir şekil kadımı itti, önünden geçti, salon kapı- sında bekliyordum, karşımda durdu. Uzun boylu ve canlı idi, tülleri için- de güzel bir kadına benziyordu; elbise- leri sokağa asılarak kurutulmuş çâma- şırların kokusunu taşryordu. — Kendini bir sandalyeye attı, saadetle beraber kö tülüğü anlatır ifade ile gülen gözlerini bana doğru kaldırarak — eldivenlerini çıkarmağa başladı. — Beni çok mu beklediniz? diye sor- du. Onlardan ayrılımcaya — kadar akla karayı seçtim. Konuşuyordu, bana bakmıyor, belki beni görmüyordu. İnsan, önun gözlerin de mütemadiyen odanın köşelerinde bir şeyler araştıran mütecessis — bir ifade bulur gibi. o!üyqrdu; eldivenlerini çı- karınca, parmaklarının ucuyla tülünük-d tuttu, şapkasının üstünden çıkardı, hiç bir şey söylemeden kendisini seyreden bana doğru yaklaştı, ve gene bana bak maksızın alnını dudaklarıma doğru u- Zattı. Tatlı bir sesle mırıldanıyordu.: — Hiç olmazsa, bana bonjur deyiniz, yoksa bana kızmış olduğunuza hükme- deceğim. Ağzımda zarif cildinin temasını his- settim. Esrarlı kadın birden epeydenbe- ri kapının yanında ayakta duran, bana işaretler yapan, ellerile başmımı tutarak mağfiret diler gibi gözlerini — semaya kaldıran Madam Lemeilleur'e dönerek emreder bir sesle: — AÂcele yemeği hazırlayınız, dedi. Âyni zamanda, — yalnız bir kişi için hazırlanmış olan masaya — oturdu. Bu kadını hiç — tanımıyordum, fakat çok müşfik bir hisle ıstıraplı halini keşfet- miştim; eğer, hizmetçim, o konuşuürken bir takım işaretler yapmamış olsaydı, belki de onun bir sergüzeşt kadını ol- duğunu zannedecektim, Simsiyah saçlı kadın vazıhan bana: — Müösyö, bu kadın delidir, - demek istiyordu. Bu kadın dört — sene evvel, birinci kattaki odada kocasile beraber işmizazlarile kömürle zehirlenmiş olan kadındır. Kaş ve göz işaretlerile bana “doktor | aramağa gideyim mi.. Yahut komiseri-| mi çağırayım?,, tarzındaki sualleri çok | canrmı sıktı. Yerime oturan zavallı ka-! dıma gözlerimi dikerek — bakıyordum. ' Bakışlarımız karşılaşınca gözlerinin için den güldüğünü, ve derhal başka tarafa | dönerek gene deminki avareliklerine | devam ettiğini gördüm... Fakat, bir va- kitler saadetine şahit — olmuş olan bu! yerde tekrar bulunmaktan doğan bir sükünet, bir bahtiyarlık hissediyordu. Elinden kurtulmak istediği cellâtların hepsi, şu anda, korkunç gözleri ve sim siyah saçlarile kapıya dayanmış duran kadında tecessüim ediyordu; — bedbaht kadın, kaçmağa, yürümeğe, uzun müd- det koşmağa mecbur — olmuştu; fakat, nereye gittiği derhal ve kolayca anla- şılıyor, ve yakalanıyordu. — İçinde her şeyden kaçmak, her şeye isyan etmek, her şeyi reddetmek iddiası vardı. Fa - kat, bütün bunları yapmağa imkân ve- recek ruhi kıymetlerin pek çoğunu kay HABER — Akşâm posfağı Tonton amc müthiş nmişancıdır Daimi * okuyucularımıza Gazetemizin evvelce, daimi ku- ponlarını toplamış ve bu kuponları idarehanemizden kartla değiştirmiş olanlara gazetemizin birer aylık abonesi gönderilecektir. Bu okuyucularımızın kartlarile birlikte adreslerini idarehanemize vsildirmelerini rica ederiz. betmiş bulunuyordu. Deliliğine rağ - men, bu kadına karşı duyduğum mer- hamet bütün diğer düşüncelerime hâ- kim oldu. Madam Lemeilleüur'e sabit nazarlarla bakıyordum, mukavemet için gösterdiği bütün gayretlerine bir nihayet vermek maksadile masanın hazırlığını tamamla- masını ve kadının isteklerini birer birer yetine getirmesini emrettim. y (Arkası var) | da bu kadar gün kaybettik. Dün esir- | Jerinizden Üüçünü salıverdik, Size | münasiptir. | lerinizi saymak üzere bize memur KA Günü A'le'lı Sünç eli Birinci Viyana cesetleri isti a— L ysEz 407 sene evvel son hücumu yapıldı Uç casus Viyana sokaklarında parçalanarak hkâmlara asıldı ' bugün . SA muhasarasının SELr 407 sene evvel bugün, 1529 yılı 10 ilkteşrin günü, Viyanaya son ve kati hücuma geçildi. Lâkin üç gün süren hücumların dehşeti, Viyanayı düşü- remedi. Mesvim ilerliyordu. Yiyecek bu- lunmaması tehlikesi vardı. Veziri âzam, muhasaradan vaz geçilmesine karar verdi. yet kazanmağa alışan yeniçerilerin Viyanadan dönmeleri pek fenalarına gidiyordu. Bunu anlıyan büyük ve- zir, bol bol para dağıttı. Yeniçerile- rin her biri biner düka aldı. " . a B ka 4 Viyananın kurtuluşu kati olarak anlaşılır anlaşılmaz, muhasara gü- nündenberi sesiz kulan çanlar, etrafı inletmeğe başladı. Veziriâzam, esir olarak yanında buluran —Avusturya bayraktarı Zedliçe sordu: — Bu gürültüler nedir?. Ne olu- yor?. Bayrakdar cevap verdi; | — Viyana kurtulduğu için kardeşle- rim büyük bayram yapıyorlar. Bu sesler sevinç çanlarıdır. İbrahim paşa, esir bayrakdarın cesaretle verdiği cevaptan fevkalâde memnun oldu. Ona ipekli ve sırmalı elbiseler giydirerek Viyanaya gön- derdi. Veziriâzam, ikinci günü Viyana- ya İtalyanca şöyle bir mektup yolla- dı: “Ben İbrahim paşa, Alahın inaye- tile, en büyük, en şanlı, en ziyade mağlup olmaz imparator olan Sultan Süleymanın veziriâzam ve mahrem ve müşaviri; ben, onun devletinin mü- diri, kullarının, sancak beylerinin reisi, ordularının seraskeri, — size, asil ve mert zabitan! Ulağınızla gön- derdiğiniz mektubun maaline muttali olduk. Malümunuz olsun ki biz sizin beldenizi almağa gelmedik, Arşidü- künüzü mağlup etmeğe geldik; ken- disini bulamadığımız içindir ki bura- tebliğ etmek üzere ulağmmıza söyledi- ğimiz veçhile sizin, de bizim esirleri- miz kakkında öyle muamele etmeniz Elimizde bulunan esir- gönderebilirsiniz. Ve bu bapta doğ- ruluğumuzdan aslâ endişeye mahal yoktur.., İbrahim pasa bu mektubu yazdığı gün, kati rücat kararını vermiş de- gildi, Fakat aynı gün Viyanada hiç beklenmiyen bir hadise vuku bulu- yordu. Üç Alman neferi, üstleri başları toz icinde Viyana kapılarında helir- mişler, yeniçerilerin ellerinden kur- tularak kaçtıklarımı söylemişlerdi.. Viyananın muhasarası Her yerde muvaffaki- | drlar, Fakat göz hapsinde bulundu- ruluyorlardı. Kendilerinin fazla pa- ra sarfettikleri nazarı dikati celbet- mekte idi. Hükümet, ilk önce her ü- çünü sıkı bir sorgudan geçirdi. Lâkin bir ip ucu alamadı, Bunun üzerine işkence faslı başladı. İşte 0 zaman her geyi söylediler; — Biz sancaklarımızın altından kaçmıştık. Yeniçeri kumandanları bir fırkaya rehber olmaz üzere k liyetli para verdiler. Bu itiraf, Almanların parcalan- maları için kâfi geldi. Her ücünü de | parça parça ederek sokaklarda do- laştırdılar. i 'ı | — Bizden kaçarak bize düşmanlık | edenlerin hali böyle olur!. Diyor- | lardı. ğ j Neferlerin parçalanmış ırücııtlaı'ı'ı her tarafta gezdirildikten sonra is- | tihkâmlara götürülerek asıldı. | Kargalardan — kurtulmanın — çaresi Bazı yerlerde kargalar çiftçilere, bahçıvanlara ve bilhassa meyve yetiş- tirenlere büyük zararlar yermektedir, Bu zararlı hayvanların bostan korku- luğu gibi çarelerden de çekindikleri yoktur. <A Avustralyanın Dunedoo çiftçilerin- den Jeymis Yeo kargalara karşı çok tesirli bir çare bulmuştur, Yeo ökse ile altı tane karga tutarak bunları çiftliğinin açık bir yerine zin cirlemiştir. Kuşları >er gün yem ve su vererek beslemeye başlamıştır, O vakte kadar çiftliği kalabalık sü- rülerle ziyaret eden kargalar kardeş- lerinin böyle zincirlerle bağlı bir esa- ret hayatı yaşadıklarımı görünce bir daha oralara uğramamışlar, hatta a | civardan büsbütün göç bile etmişler- dir. " " AKSAM POSTASI IDARE Evi Istanbul ; Ankara Caddesi “ Posta kutusu : İstanbul 214 Telgraf adresi : İstanbul HABER Yazı işleri telofonu : 23872 ddare ve lân <. — : 24310 | ; ABONE ŞARTLARI J ) Türkiye — / Ecnebi î ;Senelik ta00 Kr? 2700 K b İ ,© aylık 730) » 1450 ,,? | 53 aylık 400 |» Bo0 | * avlık. 1sOİl — 300| î. | — L | Sahibi ve qeş;iyaf Müdürü: 'Hasan)Rasim Us ; anıldığı_ yer (VA.KL?.“ ğıîtş:ğıı Almanlar, şehir kapısından içeri alın