” #ğimizde dondurmak için yalnız O ın hikayesi İs) pa — Jules Perrin'den — ” Maule, Cumartesi 18 Mart Bu şehire bir mezara girermiş gibi dim, İki aydır Paris haricinde ıstı- bına hâkim olamıyarak bir “ serseri ibi dolaşmaktayım, Oturduğum yer Mi değildir, ve garip bir tesadüf beni Mburaya sürüklemiş oldu. İstırabımın se- plerini izah etmeğe ne © lüzum var? trap çekenlerin beni anlamaları için hata ihtiyaçları yoktur; hiç sstrrap memiş olanlara da izahat vermekle ir şey anlatılmış olmaz. İstirap kendi izah eder, teselli bulması da güçtür. İstırabımı dindirmeğe karar verdim. şehit hem korkunç, hem de * sakin- ir; benim oturduğum ev sekıcıliğı it ralle diğer evlerden hiç de aşağı de- Eve ilk defa büyük bir can sıkıntısı girdim. Kapı açıldığı zaman, ev sa- ibinin geri çekilişi, hayret ve | sıkıntı İade eden hali bana bu kadını rahatsız iğim kanaatini verdirdi. Zayıf yüzü, Parlak siyaha boyanmış olan saçları rı cildi ve yeşil gözlerile bariz bir te- teşkil etmekte, buna mukabil ona ok göze çarpan bir hususiyet vermek- eydi. Kadın hiç de nezakete Flâyet etme- — Ne İstiyorsunuz? diye sordu. Cevabımı dinleyince, samimiyetle he c: nmuış bir tavırla, üç adım gerile- — Ziyaret mi... Kiralık ev aramak ir... Mösyö bunları düşünmüyor mu? Cevap vermeden bahçede parmaklı. a asılmış olan ve üzerindeki yazının silinmiş olmasına rağmen evin ün eşyasile kiralık olduğunu anlatan hayı gösterdim. Önünden O geçtim, bahçeyi" gezdim, mehtâplr © gecelerde kârikulâde” güzelliklere bürüneceğini hmin ettiğim bahçenin ortasında gü. bir havuz vardı, İmparatorluk tez- inatile süslenmiş salona geçmek üzere mit kapıyı açtırdım, Saçları yukarıdan topuzlanmış kadın de, bütün odaları gezdim, — eşyasını düm. Ecdadımızın içinde © ıstırap ikleri eski evlerde, kederlerimizi i- kal- k hodkâmlığını temin ve teskin eden İp bir keder kokusu duyuyor; Bu hoşuma gitti ve hoşlandığımı da ba- rehberlik eden acaip kadına söyle- | Zemin katındaki salona tekrar gel iştik, Dalgınlıkla, ceviz ağacından ya- piyanoya dayandım, açtım, ec- “m parmaklarile - çukurlanmış sarı TI seyrettim. Binacnaleyh, bana re- t eden insanın yüzünde biran hasıl ii merak işmizazlarını gör- gi nal tok ve tatmin edici se- — Bu evde Börip bir facia oldu, de. Mİ kimse Bükü ki- emedi. Eğer, ji bu şehirde otu; : Gr e hat istedim, anlatıyordu. Benden z buraya esrarlı iki git gelmişi, 8S'ut aşklarının Yalnızlığı içine ka. mımışlar, kimsenin en küçük teferrüa. n bilmedikleri bir hayat yaşıyorlardı. gün ikisini de birinci kattaki oda. San birinde kömürle zehirlenmiş buj 3. Anlattığına göre, kadm ölüm. rtarılmış, fakat çıldırmış, ve bir arhaneye kapatılmış... Şimdi, aşkın bu melankolik evde Mürdüğü iki insan hakkında merha. olu düşüncelerin esiriydim, düşü. “yordum. Bu hikâyeden sonra, kiza. mak fikrimden vazgeçmek şöyle dur. an, bilâkiş İşittiklerim mberi içinde sımsıkı e ğiryordu; bun üşünlürken dayandığım piyanonun itlârma parmağımı dokundurdüm, biç $e8 çıkmadı, yalnız bü ağaç kaday. 93 çarpan tahta çekicin boğuk sesini) Ydum, Kapağı, bir mezarı örtüyor.| BUS Ribi hürmetle kapadım. ! Salondan süratle çıkarken: — Kira işlerimi timinin halledebilece Pimi bana söylemenizi rica © ederim, Bu Buraya eşyalarının bir kısmını rttceğim, siz de bana, Madam, iş» lerimi yapacak iyi bir hizmetçi bulmak lütufkârlığını göstereceksiniz. Kadıncağız hayretten dona kalmış” tı; maamafih, bana İstediğim (izahat verdi; sonra, selâmlaştık, beni (bahçe kapısına kadar geçirdi. O gün akşamdan itibaren, yemekten sonra zemin katındaki salonda yerleş - tim. İlk zamanlar hoşlanmamış olmakla beraber, simsiyah saçlı kadını hizmetle. rimi yapmak üzere alıkoydum; adımın Madam Lemejllsur (o olduğunu öğren dim, 8 Nisa Dün akşam, yemek yemek üzere $â- lona geçeceğim sırada, bahçe kapısının zili çalındı. Bir şey haber veren her 8€3- te bir tuhaflık, insanda irkilme tesir: yapan bir eda vardır; bunda da, iddialı bir insanın geleceğini anlatan bir ibt- zâz vardı, Garip bir hiş duydum; içim: den hâkim olamadığım bir hiddet beni salona koşmağa zorladı, Madam Leme- illeur'un kapıyı açmak üzere bahçeye koştuğunu gördüm. Tayfi bir şekil kadın; itti, önünden geşti, salon kapı- sında bekliyordum, karşımda durdu. Uzun boylu ve canlı idi, tülleri için- de güzel bir kadına benziyordu; elbise- leri sokağa asılarak kurutulmuş çöma- şirların kokusunu taşıyordu. o Kendini bir sandalyeye attı, saadetle beraber kö tülüğü anlatır ifade ile gülen gözlerini bana doğru kaldırarak (eldivenlerini gıkarmağa başladı. — Beni çok mu beklediniz? diye sor- du. Onlardan ayrılmcaya (kadar akla karayı seçtim. Konuşuyordu, bana bakmıyor, belki beni görmüyordu, İnsan, onun gözlerin de mütemadiyen odanın köşelerinde bir Şeyler araştıran mütecessis (o bir ifade bulur gibi oluyordu; . eldivenlerini çi- karınca, parmaklarının ucuyla tülünük tuttu, şapkasmın Üstünden çıkardı, hiç bir şey söylemeden kendisini seyreden bana doğru yaklaştı, ve gene bana bak maksızın alnını dudaklarıma doğru w- zâttz. Tatlı bir sesle murıldanıyordu.: — Hiç olmazsa, bana bonjur deyiniz, yoksa bana kızmış olduğunuza hlikme- deceğim, Ağzımda zarif cildinin temasın: his- settim. Esrarlı kadın birden epeydenbe- ti kapının yanında syakta duran, bana işaretler yapan, ellerile başmı tutarak mağfiret diler gibi gözlerini (o semaya kaldıran Madam Lemeilleur'e dönerek emreder bir sesle: — Acele yemeği hazırlayınız, dedi. Ayni zamanda, yalnız bir kişi için hazırlanmış olan masaya (oturdu. Bu kadmı biç (o tanımıyordum, fakat çök müşfik bir hisle rstırapir halini keşfet- mmiştim; eğer, hizmetçim, o konuşurken bir takım işaretler yapmamış olsaydı, belki de onun bir sergüzeşt kadını ol duğunu zannedecektim, Simsiyah saçlı kadın © işmizazlarile vazıhan bana: — Mösyö, bu kadın delidir, - demek istiyordu. Bu kadın dört (sene evvel, birinci kattaki odada kocasile beraber kömürle zehirlenmiş olan kadındır. Kaş ve göz işaretlerle bana “doktor aramağa gideyim mi.. Yahut komiseri- mi çağırayım?,. tarzındaki sualleri çok canımı sıktı, Yerime oturan zavallı ka- dıma gözlerimi dikerek © bakıyordum. Bakışlarımız karşılaşınca gözlerinin için den güldüğünü, ve derhal başka tarafa | dönerek gene deminki avareliklerine ' devam ettiğini gördüm... Fakat, bir va- kitler saadetine şahit © Olmuş olan bu” yerde tekrar bulunmaktan doğan bir sükünet, bir bahtiyarlık hissediyordu. Elinden kurtulmak istediği cellâtlarm hepsi, şu anda, korkunç gözleri ve sim siyah saçlarile kapıya dâyanmış dutan kadında tecestüm ediyordu; o bedbaht kadın, kaçınağa, yürümeğe, uzun müd- det koşmağa mecbur olmuştu; fakat, nereye gittiği derhal ve kolayca anla- şkıyor, ve yakalanıyordu. o İçinde her şeyden kaçmak, her şeye isyan etmek, her şeyi reddetmek iddiası vardı, Fa - kat, bütün bunları yapmağa imkân ve- recek ruhi kıymetlerin pek şoğunu kay HABER — Aksam postasr Tenten amca müthiş nişancıdır mi okuyucularımıza Gazetemizin evvelce, daimi ku: ponlarını toplamış ve bu kuponları idarehanemizden kartla değiştirmiş olanlara gazetemizin birer aylık abonesi gönderilecektir. Bu okuyucularımızın kartlarile İİ birlikte adreslerini idarehanemize iildirmelerini rica ederiz. em yla aa | betmiş bulunuyordu. Deliliğine rağ - men, bu kadma karşı duyduğum mer- hamet bütün diğer düşüncelerime hâ- kim oldu. Madam Lemeilleur'e sabit nazarlarla bakıyordum, mukavemet için gösterdiği bütün gayretlerine bir nihayet vermek roaksadile masanın hazırlığını tamamla” masmı ve kadının isteklerini birer birer : (Arkası var) ! gimiz veçhile sizin de bizim esirleri-! 407 sene evvel Birinci Viyana muhasarasının | son hücumu yapıldı Uç casus Viyana sokaklarında parçalanarak cesetleri istihkâmlara asıldı ———. A 407 sene evvel bugün, 1529 yılı 10 ilkteşrin günü, Viyanaya son ve kati hücuma geçildi. Lâkin üç gün süren hücumların dehşeti, Viyanayı düşü- remedi. Mesvim ilerliyordu. Yiyecek bu: lunmaması tehlikesi vardı. Veziri zam, muhasaradan vaz geçilmesine karar verdi. Her yerde muvaffaki- yet kazanmağa alışan yeniçerilerin Viyanadan dönmeleri pek fenjlarma gidiyordu. Bunu anlıyan büyük ve- zir, bol bol para dağıttı, Veniçerile- rim her biri biner düka aldı. Viyananın kurtuluşa kati olarak anlaşılır anlaşılmaz, muhasara gi- nündenberi sesiz kulan çanlar, etrafı inletmeğe başladı. Veziriâzam, esir olarak yanımda buluran Avusturya bayraktarı Zedliçe sordu: — Bu gürültüler nedir?. yor?. Bayrakdar cevap verdi; — Viyana kurtulduğu için kardeşle- rim büyük bayram yapıyorlar. Bu sesler sevinç çanlarıdır. İbrahim paşa, esir bayrakdarın cesaretle verdiği cevaptan fevkalâde memnun oldu. Ona ipekli ve sırmalı elbiseler giydirerek Viyanaya gön- derdi. Veziriâzam, ikinci günü Viyana- ya italyanca şöyle bir mektup yolla- dr: “Ben İbrahim paşa, Alahın İnaye- tile, en büyük, en şanlı, en ziyade mağlup olmaz imparator olan Sultan Süleymanm veziriâzam ve mahrem ve müşaviri; ben, onun devletinin mi- diri, kullarının, sancak beylerinin reisi, ordularınm seraskeri, o size. asil ve mert zabitan! Ulağınızla gön- derdiğiniz mektubun maaline muttali olduk. Malümunuz olsun ki biz sizin beldenizi almağa gelmedik, Arşidü- künüzü mağlup etmeğe geldik; ken- disini bulamadığımız içindir ki bura- da bu kadar gün kaybettik. Dün esir- lerinizden üçünü salıverdik, Size tebliğ etmek üzere ulağınıza söyledi. Ne olu miz hakkında öyle menmele etmeniz! münasiptir. Elimizde bulunan esir. lerinizi saymak üzere bize memur gönderebilirsiniz. Ve bu bapla doğ- ruluğumuzdan aslâ endişeye mahal yoktur... İbrahim pasa bu mektubu yazdığı gün, kati rücat kararını vermiş de- #ildi, Fakat aynı gün Viyanada hiç beklenmiyen bir hadise vuku bulu- yordu. Üç Alman neferi, üstleri başları toz içinde Viyana kapılarında belir- mişler, yeniçerilerin ellerinden kur- (UNU yUnuUe Yazan : Niyazi Ahmet Kargalardan i Bu zararlı hayvanların bostan korku- tularak kaçtıklarını söylemişlerdi. Almanlar, şehir kapısından içeri alm! * 4 i TARİ bugün dılar, Fakat göz hapsinde bulundu ruluyorlardı. Kendilerinin fazla pas ra sarfettikleri nazarı dikati celbet- mekte (di. Hükümet, ilk önce her ür| çünü sıkı bir sorgudan geçirdi. Lâkin | bir ip ucu alamadı, Bunun üzerine işkence faslı başladı. İşte o zaman her şeyi söylediler; — Biz sancaklarımızın altından kaçmıstık. Yeniçeri kumandanları bir fırkaya rehber olma« üzere köle liyetli para verdiler, | Bu itirsf, Almanların parçalan. | maları için kâfi geldi, Her üçünü de parça parça ederek sokaklarda do Yaştırdılar. — Bizden kaçarak bize düşmanlık edenlerin hali böyle olur!. Diyor- Yardı, Neferlerin parçalanmış vücutları her tarafta gezdirildikten sonra (8- tihkâmlara götürülerek asıldı. kurtulmanın çaresi Bazı yerlerde kargalar çiftçilere, bahçıvanlara ve bilhassa meyve yetiş» tirenlere büyük zararlar vermektedir. luğu gibi çarelerden de çekindikleri yoktar. Avustralyanın Dunedoo çiftçilerine ! den Jeymis Yeo kargalara karşı çok tesirli bir çare bulmuştur, Yeo ökse ile altı tane karga tutarak | bunları çiftliğinin açık bir yerine zin <irlemiştir. Kuşları sr gün yem Ye su vererek beslemeye başlamıştır. O vakte kadar çiftliği kalabalık sü- rülerle ziyaret eden kargalar kardeğ- lerinin böyle zincirlerle bağlı bir esü- ret hayatı yaşadıklarım görünce bir daha oralara uğramamışlar, hatta © <ivardan büsbütün göç bile etmişler» dir, HABER AKŞAM POSTASI DARE EVİ Istanbul ; Ankara Caddesi » Posta kutusuz İstanbol 214 Telgraf adresi: istanbul HABER , Yazı işleri telofonu : 21873 jdara vellân .* < 24370 » ABONE ŞARTLARI 4 Türkiye | ; Ecmebi 1400 Ke” '27006. 1450 EE S9”. Sahibi ve Neşriyat ürü? * Hasan) Rasim Us « Basıldı i ıldığı yer (VAKIT) matbaası