Kendisinden genç bir erkekle evlenen kadın diyor ki: aş farkının ilk zaman” rda farkına varılmıyor Fakat yaş elli biri bulduğu zaman... Bir kadının kendinden genç hir er. O zaman ben elli bir yaşında olaca-| le ewlenmesi ne demektir? Bu hal, gım. Bir yaş ki, büyük (o annelerimiz tlaka bir felâket, manevi bir yıkım| o yaşlarda başıma kokular, içirir, sr gil Fakat — hayatında böyle ha -| tına şal ve ayaklarına battaniye örter et eden ve şimdi orta yaşlı olmağa| Ben bu yaşa geldiğim zaman kocam sa- klaşan bir İngiliz kadınmın gazeteler) dece kırk altr yaşında olacaktır. in birine gönderdiği gu yazı derin bir) (Elli bir yaşında bir kadınla kırk altı lil mahiyetini haiz bulunmaktadır :| yaşında bir erkeğin arasında çok büyük "Ben yirmi altı yaşımda iken evlen-| bir fark vardır. Kocam yirmi yaşındaydi. . Pek| ( Bir erkek kırk altı yaşında olgun bir şırım. Onan için yaşımı göstermi | devresine gelmiş sayılır. İş sahasında | W yaş yükseliş devresidir. Bazı mes leklerde meselâ doktorlukta bu yaşta bir adam hattâ gençtir bile. | Fakât bir kadın! elli bir yaşında bir! kadın ne kendini , me de arkadaşlarım: aldatabilir. Hakikat meydandadır. Onun kemal devresi gelmeden ben yıkılmağı yol almış olacağım. Ve seneler geçtikç” aramızdaki müsavatsızlık daha çok | dini gösterecktir. | Kızım aşk çağına geldiği zargan ona| kendisinden on yaş büyük adamla evlen | mesini tavsiye edeceğim. Belki bu yaş; ona fazla gelecek. Fakat yalnız o günkü düşüncesine göre. Aradan on, on beş Yirmi sene geçtikten sonra değil Fakat sevdiği adam kendisinden daha| gençse, bügün beni yakan (felâketter onu kurtarabileceğime pek ümidim yok, Bu acıklı yürek yanmasını neşreden İngiliz gazetesi karilerinden soruyor. — Bu kadınım derdi ne yolda halledi- lebilir? bir fikir verebilir misiniz? e « Bizce, kocasından yaşir olan bu kadm sesaretini kırmadan izdivac hayatına devam etmelidir. Genç adam, sadık karısma, kanuni mesuliyetlerle bağlı kalmak mecburiyetinde iken, günün bi- rinde nihayet kendi'on senlik gençliği- nin de, ebedi hayatın sırrı olmadığını anlıyarak hakiki muhabbete dötebilir. Ve işte o zaman müşterek hayatın kök- leri daha derinlere salar. Duydukları saadet, yaşadıkları muhite an'anevi su-| rette miras kalabilecek kadar kuvvetle- nir, dirilik peyda eder. Ae, ii e mke Aşk büyüsü tadır. Bizim hayatmızmgizay,, Yapmak için Gazibe devresi çok kısadır. Ekse -| Mezarlıklardan en güzel tipler en önce solar. Bazı çiçekleri de de bu böyledir. çalyorlarmış mer adamlar ise çok yavaş yaşla.) o Sevgililerine büyü yapmak için bir * - Benim kocam bu neviden otuz) takım. kadınların O mezarlıklardan Yaşmda bile göstermiyor. Ekser.| mum, çiçek ve diğer eşyayı çalmaları, pou Yirmi sekiz yaşında sanıyorlar. | Belgrat mezarlıklar müdüriyetini po- kaç Yil sonra artık orta yaşi; yi;) listen hususi nöbetçi istemeğe mecbur m Olup genç bir adamla evlenmiş bu etmiştir. Mezarlıklar müdürü gazete- duğumu inkâr edemiyecek bir hale cilere verdiği beyanatta diyor ki: tceğim — İstedikleri erkek aşkını kazan- mak için, tahsil görmüş ve yüksek ai- lelere mensup kadınların bile baş vur dukları manasızlıkları söylesem inan mazsınız. Hem böyle kadınlar o kadar çoktur ki saymakla tükenmez. Kadınlarımızın bu batıl itikatiarın- dan birini anlatayım da sizde şaşın. Evlenmeden evvel ölmüş nişanlı bir kız yahut erkeğin mezarından bir çi. çek alıp sevilen adamin yakasına ta- kılacak olursa, adam derhal aşık olur ve kadmla evlenir, üstelik ölünceye kadar karısma sadık da kalırmış,. İşte bu gibi gülünç düşünceler neti.! cesinde mezarlıklarımızda © yapılan! hırsızlıklarla artık başa çıkamaz bir) hale geldik ve polis müdüriyetinden| bekçi istemiye mecbur olduk. » ve olduğumdan daha genç görünü Karam, uzun boylu, O kuvvetli Mer bir delikanir idi. Ve benden bir & yaş yaşlı hissini veriyordu Aramızdaki yaş farkı, ehemmiyet ve ecek kadar az gibiydi. Fakat bu piklerim, on beş sene evveline aid hralardır. Şimdi kırk bir yaşında bir| inim. Kocam sadece otuz alt ya-! fidadır. Wlakikatte, aramızda ayni yaş farkı yor. Fakat tabiat son on sene |. âradaki o fasılayı kendi usulünce genişletiyor. Benim gibi sarı saç- soluk tenli mavi gözlü kadınlar sürmeden çökerler.Ben de çöktüm. otuz beş yaşımda iken, bütün lerime rağmen, orta yaşk kadın Bağa başladığımı hissediyordum. O r kocamın yüzüne bakıyor ve “ne r çocuk gibi kalıyor.,, diyordum, Ve bal beni üzüyordu. ocm gâyet Yakışıkkdır ve beni z im » yerinde Kızlar onunla dolaşmak ptunu gösteriyorlar. Kendimi şik- ve zamane âdetlerine vererek koca, elde etreeğe baş vurabilirim. Fakat Fan , o kızların arkadaşlığını be. me tercih ettiğini görüyorum. melerce evvel köcümin bana karş; takdir hiselrini gözlerinden okur * Şimdi ufak tefek tenkit cümlele. Muhatap oluyorum. Tabif bu söz. her biri dikenli oklar gibidir. Me o se Şapka sana yakışmıyor < İşidir... nevinden bir söz söylü . W Üstelik eöylerimi . gözlerimin yaşarım; ret ediyor, Şarmasına Polayca tenkid ettiği şeyim saktlerce Pa bir düşüncenin mahsulü olduğu ÇA nasl anlatayım? Ona nasil anla Hn ki ben bu seçtiğim şapkanın al İS yardımiyle kaybettiğim eski bir “ kismen olsun telâfiye çalışıyo - Kocalar, bilhassa genç erkekle evlen. kadının, ibtiyarlığa kavuştuğu za- inim gizli hüsranlar bulun || Şok ax anlarlar. Şimdi kendi | goruyorum: Kocam daha bugtinden i maceralar âramıya kalkarsa on $ sonra ne olur? Yedikule Rum hastanesi Doğum ve nisaiye şefi Dr. V. LEONTİADIS İmam sokak istiklâl caddesi köşesin deki 2 numaralı bay Nuri apartıma. mına nakletmiştir. Hergün hastaları nı öğleden sonra orada kabul eder. Her salı öğleden evvel o yediküle Rum hastanesinde meccanen. Sigortanın ücreti İ yuttum. Ş ŞAKA Şapkacıda Bayan şapka alacaktı, bir mağazaya girdiler.Satıcı birçok şapkaları önle-! rine sürdü. Lâkin kadın müteredditti, bir türlü seçemiyordu, Kocası bir $ap- ka göstererek: — Bunu alsan, dedi, fena değil. Kadı itiraz etti: — Katiyen! Hiç kimsenin giymediği biçimsiz bir model! Erkek bir başka şapkayı işaret etti; — Bu nasıl? — A!, Her kadının kaşında bundan var! Herkesin giydiğini ben nasıl gi- O — l Polis — Haydi babalık, kalk ba | kakm. i Sarhoş — Neye kalkayım, gene dü- şecek olduktan sonra.. — İngiliz karikatürü — ima Yeni tahsildarını, borcunu ödeme- mekte ısrar eden birisine göndermiş- ti, Dönüşünde sordu: — Ne oldu? Parayı aldın mı? — Hayır! — Vermiyeceğini mi söyledi? — Hayır böyle birşey söylemedi | ama ima etti, — Ne dedi.? — Bir sey demeden beni tekme to- kat kapı dışarı etti! şişe mi küçük mu? Saçlarımın çok uzama sını istemiyorum. — Çabuk bu sarfı postaya verin. yelişmezse hapı — Gürültü yapma, Baban orkes tra Konseri için çalışıyor. Ar yılı değil! İki kadın konuşuyorlardı: — Başıma gelenleri sorma? Dün akşam eve geldiğim zamati kocamı hizmetçi ile. — Rezalet! — Ya! Bereket işi ilerletmemişler- di. Kocama söylemediğimi dım, O da bana bir manto almağı mecbur oldu — Tabii hizmetçi kızı da kovmuşssu- nuzdur? — Hayır! Daha kovmadım. Bir de kürke ihtiyacım var! — Vay canma!. Bunun neresine oturulacak acaba? Temizlik << ME 3 : Felâkete baki Plâjda, pek kederli görünen arkı İ daşına sordu: — Hayırola yahu? Öteki cevap verdi İ — Sorma birader, ilk karımın an nesi burada boğulmuştu. «ği — Ölüm Allahin emri! Şimdi de € İ lisin kaynanan da var. — Öyle ama şimdiki kaynanam d nize girmek istemiyor ki. birakma-| ! Bu mevsim şapkaların yüksek ola- | cağı söyleniyor. Şu halde otomobiller de ona göre venilik yapmak lâzimge- | | Tecekt ) Trer. İstasyona giden yolda koşuyordu, Rastladığı bir adama sordu; — 1945 trenine yetişebilir m acaba? Adam saate baktı, sonra: — Koşudaki süratinize bağlı, dedi, 4 tren kalkalı on dakika oluyor. koltuğunda bir paketle gören Moiz| sordu: — Nedir o, ne aldın? — Yatak çarşafı, — Bakayım — Paketi açıp baktıktan sonra du- dak büktü: —'Tapon! Bir kere yıkandı mı eski- di gitti. Moiz itiraz etti: — Niçin yıkayacak mışım? — Haydi! Aşağı inip ayaklarını silin! Daireli faside Sokakta hüngür hüngür ağlayan ço- cuğu görüp haline acıyan kadıncağız sordu: Yolcu — Bir çaresini bulamaz me yız? İşim pek aceleydi! iddia etmemişk! Coğrafya dersinde muallim talebe den birini kaldırdı: ; — Dünyanm yuvarlak olduğunu is İ bat et bakayım. Çocuk şaşırdı: il İ —İyi ama, dedi, ben höyle bir * ! iddin etmedim ki!. N e Gi l # YE ! l — Niye ağlıyorsun yavrum, ne ol du? — Bir lira buldum da. Kadın şaşırdı: xs | — Bunda ağlayacak ne var? Bilâkis) Televizyon stüdyosunda şarkı sevinmelisin. — Öyle ama ben şimdi eve döne- mem, — Neden yavrum? — Neden olacak, lirayı hee» ver. sem &nnemden, anneme versem ba- bamdan dayak yerim! i liyen şişman Kadınları za'nf gös mek için bulunan bir wswi! Yalancı — Ne yalanci adam, — Ne oldu? Ne dedi? — Ömründe hiç borç almadığını J | söyliyor,