Tarihten bir yaprak Vapura bindiği için azledilen Şeyhislâm — Şeriat umuru uhdesine tevdi! edilmiş bir Şeyhislim makamına | ait süslü kayığı sapsağlam durur. ken frenk icadı vapura binerse... — Azim bir günah işlemiş olur! — Tabit! Azletmeli zındığı! Turşucu zade Ahmet Muhtar Efendi Ayasofyada kurşunculuk yapan bir Zafranbolulunun oğlu iken okumuş, kendini sevdirmiş ve bir gün Şeyhislâm oluvermişti. Fakat onun bu ikbalini çok kimse çekemiyordu. Lâkin o kendisini Abdülâzize de sevdirmiş olduğun dan kimse ağzını açmıyordu. Bir gün Babıâlide ri girmiş, şunları söylemişti: — Valdesultan selâm ederler. “Dava nasıl oldu? Şeyhislâm E - fendi bizim işimize neden ballar! otururken! Valde sultanın kahveci başısı içe-| yor? İbadullahın işleri böyle yüz! üstü kalır mr?. Arslanım (yani Abdülâziz) onu niçin Şeyhislâm Yaptı... buyuruyorlar. Şehislâmın yanında birçok yük- sek makam sahibi kimseler de bu- nu dinlemişlerdi. Muhtar efendi, bir müddet başını eğdikten sonra birden yerinden fırlamış ve: — Çık dıçarı herif! Böyle söz- ler söylemek senin haddin midir. Ibadullahm işini iyi görmek için işler bu kadar üzücüdür.. demişti, Muhtar efendinin bu sözlerini iki gün içinde duymıyan kalmamış tı. Onu sevenler: — Aferin muhtar efendiye... Der mişler, sevmiyenler'det a Şeykislası dediğin 'ceffelka. - hükmünü vermelidir, Yüksek Makamların davalarının tahkika- ta lüzumu mu var?, Diyor ve bu sözleriyle yüksek makamları Muhtar efendinin aley- inde galeyana getirmek istiyor- lardı, Mesele Valide Sultanm Aksa - rayda yaptırmakta olduğu camie vakfettiği arazininbir kısmının köylüye ait olması idi, Köylü da- ediyordu. Ahmet Muhtar efen- di de bu davayı yerinde bir hüküm- le karara bağlıyacaktı. caktı amma, Valide Sultanm kah- veci başısını kovmuş ve önüne ge- çilmez bir dedikoduya da yol aç- mıştr. Şimdi “yüksek makamlar,, onu azletmek için çareler arıyor- lardı. Kahveci başıyı kovduğu için az- ledilebilir miydi? Uzun münakaşa. lardan sonra, bu kabahatle azledi- lemiyeceğine karar verilmiş, baska bir kabahati aranmağa veya bir kabahat işlemesini beklemek mü- nasip görülmüştü. . » 4 Ahmet Muhtar efendi, bir gün dairesinden çıktıktan sonra yavaş yavaş köprüye gelmiş ve orada “Idarei mahsusa,, kumpanyasmın! ”Fevait,, vapuruna binerek Kadı- | köyüne gitmişti. O günün akşamı şehirde ağız- dan 2#01n en havadis dolaştı: — Şeyhislâm efendi azledilmiş.. Sebep neydi? Bunu kimse bilmi- yordu. İkinci gün Ahmet Muhtar efen- di sormuya çekildi: — Akşam nerede idiniz? — Evimde... — Eviniz nerede? — Kadıköyünde., — Evinize neyle gittiniz? — Yapurla.. — Vapurla mı? — Evet,, — Makamınıza ait süslü kayığa bir şey mi oldu? — Hayır.. Bir şey olmadı, sap- sağlam. 5 O halde Fevait vapuruna bi- le bile bindiniz? — Evet., Canım öyle istedi. Sorgu kâfi gelmişti. Bir şeyhislâm, debdebeli kalyo- nuna binmeden halkın bindiği va- purla evine giderse, şeriat hikmü- nü icra edemez.. — Doğru mu?.. — Doğru.. İkinci gün, zavalk şeyhislâm e- fendi azledilmişti? Niyazi Ahmet Kızılordunun liderleri Uzak doğunun emniyetini koruyaca komutanlar Eğer eekt “Tetifala Müsclles,, O tekrar Sanlandırıdır da Av *Upa tarafındaki ge Şitler İngiltere ve msa tarafından tatuluraz doğunun #ianiyeti bu kuman ların eline tes. <dilecektir, Ortada Mareşal Voroilat Halk mü: dafaa komiseri; sok ÜR muavin komiser M. N, Tukkağeveki; sağda amele ve köylülerin Kımlordusu Dad kurmay başkanı A, İ. Yegorov; ayakta duranlar süvari müfettişi S. M. yemi; uzak doğu ordusu husust Kızıl bayrak kumandanı V. K. Bluther HABER #tanbulun en çok satılan akikrskşam gazetesidir YT hlk lal MET Nânlarını HABER ÇOCUK SAYFASI Bilmece kuponu 21 MART — 1935 Bağlıya- | m poslair Bunu böyle yapmakta memle - ketine bağlı bir insan sıfatiyle ma- zurdum, zannederim. Ne diyor - dum, kumandan Rikatson Hatın o sıralarda bana kumandanlıkta bir iş teklif etmesi hakikaten hay- ret edilecek bir tesadüf idi. sanlar, benim, vaziyetimin müsait İ oluşundan bilistifade İngilizlerin hizmetine geçmemi istiyorlardı. Eğer Kapiten Rikatson Hat böyle bir işe taraftar olmamış ol - | saydı, ben nasıl böyle bir teklifte bulunabilirdim? Böyle bir müra - caat en kalın kafalı insanlarda bi- | lebir şüphe uyandırabilirdi. Hak buki, işin garabetine bakm ki, biz. zat İngiliz zabiti bana iş teklif e - diyor ve benim tarafımdan red - dediliyordu. Evet, bidayette Esat (Paşa) ve arkadaşlarımın olduğu gibi, İngi - lizlerin tekliflerini de askerlikten ayrılmağa prensip itibariyle ta - raftar olmadığımı ve buna şimdi.| ( lik imkân görmediğimi ileri sü rerek reddetmişti. İşin sonunda Kapiten Rikatson Hat da Türk zabitlerinden isti - yenlerin mesleklerini terkedebile- sekleri hakkındaki mabut karar «. “namöeyi öle âlarak; beni &n kuvvet li mazeret silihimden mahrum bırakmaya çalıştı ve: — Artık bir diyeceğin kalmadı. Sana vereceğimiz vazifeyi kabul edersen hem senin için iyi olur ve hem de sana hakiki bir dost gibi bağlı olan beni memnun etmiş o- lursun,, dedi, Halbuki, ben, Esat (Paşa) ile! olan son mülâkatımdan sonra İn- giliz kumandanlığına ne pahası - na olursa olsun yerleşmeğe karar ! vermiştim. Binaenaleyh naz ve istiğna ede- cek vaziyette değildim. Fakat o kadar inattan sonra birdenbire yumuşayıvermek de doğru ola - mazdı. Derhal lâf cambazlığına başladım. Ve işin sonunda güya ısrarına mukavemet edememişim ve onun gibi kıymetli bir dostu kırmamıışım gibi istemiye istemiye elimi uzattım ve yarım ağızla: — Pekil,, dedim. Derhal İnğiliz zabıtai askeriye kumandanlığı bususi kâtipliğine tayin olandum. Maaşımı sormayı- nız, Çok azdı. Tabii azlığının da hiç bir ehemmiyeti yoktu, Çünkü bu işi bir menfaat saikasiyle ka - bul etmemiştim. Hiçbir şey ver » meseler de İngilizlerin hizmetinde çalışacaktım, Çünkü onlardan A - nadolunun istediklerini öğrenebil. mek içinonlardan olmak iktiza e diyordu. Fekat onlar kendilerine bedava hizmet edecek bir adamı olduğu gibi kabul edecek kadar saf kimseler değillerdi. Bunun için o az maaşı da benimsedik. INGILIZ MAHKEMESİNDEKİ AZALIK Evvelce de bahsetmiştim: İs - Enleliicens &ar57Biri URK Hatvalarını anlatan » EFDAL TALAT Bir| taraftan milli hükümet hesabma! İstanbulda çalışan hamiyetli in -| 2 muhtelif vukuat ve davalar ku -| mandanlık emrinde bulunan ga! rip bir mahkeme tarafından tet - kik ediliyor ve karara bağlanıyor- du. Bu mahkemenin hâkimi (Si. nekerim Bezezyan) isminde bir| ermeni idi. Bu ermeni, bazı ırktaş- ları gibi Türk milletine arşil kin ve garez duygularmı tatmin için bu mevkiinden ve bu mevkiin! kendisine kazandırdığı salâhiyet - lerden istifade etmeyi çok iyi bili- yordu. Söylemesem de tahmin e - debilirsiniz ki bu meşhur! hâki - min kararları daima Türkler aley- hinde oluyordu. Fakat, ben ku- mandanlığa hususi kâtip olduktan sonra, bu adamin yıldızı eski par- Efdâl 1919 senesinde Taği hiz- metine girdiği esnalarda... Jaklığını muhafaza edemedi. Çün- kü, ilk işlerimden birisi bu mah - keme üzerinde bir (kelâm) hak - kına sahip olmayı temin etmek ol- du, Ve Kapiten Rikatson Hat, is .| tediğimi bana kayıtsız ve şartsız verdi. Artık ben de İngiliz kuman- danlığı mahkemesinde, (Sineke- rim Bezezyan) efendi kadar nü - fuz ve salâhiyet sahibi olmuştum Bir usul koydum: Kumandan Rikatson Hat, bu Ermeni hâkimin her hangi bir da- va hakkında vereceği kararı be - nim tasvibim olmadan tasdik et - miyecekti, İşin sonuna kadar bu usule sadık kaldık. Ve bu yüzden birçok bedbahtlarm mukadder fe. lâket ve mağduriyetlerini önlemi; olduk, Fakat bunlar önümüze çikan! teferrüat kabilinden işlerdi. Kır - mızı konakta bir memuriyet al - mamın ve İngilizlerle beraber ça- lışmamın asıl ve hakiki gayesin! bir an kafamdan çıkarmıyordum Ve harekâtımı da buna göre idare ediyordum. Benim için esas mal sat memleketimi bilfiil alâkadar eden umumi işler üzerinde vazife görmekti. Bunun için şahıslarm bususi menfaat ve vaziyetlerini a. lâkadar eden davalarda ekseriya bitaraf kalmağa gayret ederdim. Çünkü küçük, büyük her mesele. de Türk ve Türklük tarafını ilti « zam ettiğim takdirde hakiki hüvi- yetimin anlaşılması pek muhte - medi. O zaman, muhitimi teşkil eden ve kumandandan gördüğüm hu - sust arkadaşça muamele ve alâka tanbulda, İngiliz zabrtai aşkeriye| yı hiç çekemiyen Hıristiyan me - kumandanlığınm eline (geçen) murlarm da garaz ve hırsını tah - hi üzel akk küke iin 21 MARE — 1936 4 Yazan: İHSAN AA “Kırmızı konakta ilk memuriyet; Ingilizlerle çalışıyorum! rik etmiş olurdum. Bu vaziye orada tutunmam keki de müşl olurdu. Bu tarzı hareketleri ve tedi leri intihap etmemde ve vaziy böyle mevkiin ve ahvalin icaba na uydurmak hususunda Musta Razinin vermiş olduğu talima' çok yardımını görmüştüm. KIRMIZI KONAKTA GEÇE| VAKALAR Şimdi biraz da Kırmızı kone ta geçen vakalardan bazılarm şöyle bir göz atalım. Bu vakal; o devirde gadr ve felâkete uğrı yıp bugün bile haklarını alamı mış olan kimselerle, o zaman lüm ve itisaf ile ve daha her m ahlâksızlıklarla mevki ve serv yapan ve bugün hâlâ o mevki ' kudretlerini muhafaza eden ba tipler hakkında ibretengiz misa ler vermeğe yarayacaktır. Bir gün sabahleyin erkend. Kırmızı konağa geldim. Odan girerken bir fevkalâdelik naza dikkatimi celbetti. Kumandanlıl ta ihtiyati bazı tedbirler alınm nöbetçilerin adedi fazlalaştırıl mı, Nibayet işi öğrendim: Ermebi telicir ve “taktili işiy alâkadar birçok Türkler; bir ye evvel evlerinde yakalanarak ku mandanlığa getirilmişler ve boc ruma hapsedilmişler... (Rikatsı Hat) kumandanlık binasmda ü katta bir odada yatıyordu. Her sabah saat 10,5 ta aşağı bürosuna iner ve ilk işi beni ça ğırtmak olurdu. O sıralarda birçı vatandaşların uydurma bahan lerle yakalanarak haksız yere ta yik ve işkenceye maruz bırakı) dıklarını biliyordum, Binaenale; Ermeni tehcir ve taktili ile alâk ları var diye böyle ani ve vak sız bir şekilde birçok kimseler yakalanmış olmalarını da bu ka bilden bir hareket telâkki ediye dum, Acaba yakalananlar kimle di? Vaziyetim o kadar nazik i ki, ne bu mevkufları görmek iç aşağıya bodrum katına inebili dim, ne de kimseye bir şey soral lirdim, Benim bu bina içinde ye güne ve hakiki dostum olan ve b na kendi kadar itimat eden ku mandanı beklemeye mecburdur (Devamı va: HABER AKSAM POSTASI IDARE EV Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : İstanbul 214 Telgrat agresi; Istanbul MABER Yazı işleri telofonu : 24N79 idâre veiân 24310 « ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecmel Senem i4oOKr 370046, İLÂN TARİFESİ Hesret Hanlarının satırı 12,50 Resmi ilamların 10 kuruştur. Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası AŞ A MAY a