21 Mart 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Akşam posfasr Tarihten blı; zîıprî Vapura bindiği için azledilen Seyhislâm — Şeriat umuru uhdesine tevdi edilmiş bir Şeyhislâm makamma ait süslü kayığı sapsağlam durur- ken frenk icadı vapura binerse... — Azim bir günah işlemiş olur! — Tabit! Azletmeli zındığı! * ka * Turşucu zade Ahmet Muhtar Efendi Ayasofyada kurşunculuk yapan bir Zafranbolulunun oğlu iken okumuş, kendini sevdirmiş ve bir gün Şeyhislâm oluvermişti. Fakat onun bu ikbalini çok kimse çekemiyordu. Lâkin o kendisini Abdülâzize de sevdirmiş olduğun- dan kimse ağzını açmıyordu. Bir gün Babıâlide — otururken Valde sultanın kahveci başısı içe- ri girmiş, şunları söylemişti: — Valdesultan selâm ederler. “Dava nasıl oldu? Şeyhislâm E - fendi bizim işimize neden bakmı- yor? İbadullahın işleri böyle yüz Üstü kalır mı?. Arslanım (yani Abdülâziz) onu niçin Şeyhislâm Yaptı..,, buyuruyorlar, Şehislâmın yanında birçok yük- sek makam sahibi kimseler de bu- nu dinlemişlerdi. Muhtar efendi, bir müddet başını eğdikten sonra birden yerinden fırlamış ve: — Çik dıçarı herif! Böyle söz- ler söylemek senin haddin midir, İbadullahın işini iyi görmek için işler bu kadar üzücüdür.. demişti. Muhtar efendinin bu sözlerini iki gün içinde duymıyan kalmamış tı. Onu sevenler; — Aferin muhtar efendiye... 'îfjl VDemişler, sevmiyenler de; e. Şeyhislâm dediğin “ceffelka.| *m hükmünü vermelidir. Yüksek Makamların davalarının tahkika- ta lüzumu mu var?. Diyor ve bu sözleriyle yüksek Makamları Muhtar efendinin aley- inde galeyana getirmek istiyor- lardı, Mesele Valide Sultanım Aksa - Tayda yaptırmakta olduğu camie Vakfettiği arazininbir kısmının köylüyıe ait olması idi. Köylü da- Va ediyordu. Ahmet Muhtar efen- di de bu davayı yerinde bir hüküm- b A le karara bağlıyacaktı. Bağlıya- caktı amma, Valide Sultanın kah- veci başısını kovmuş ve önüne ge- çilmez bir dedikoduya da yol aç- mıştı. Şimdi “yüksek makamlar,, onu azletmek için çareler arıyor- lardı. Kahveci başıyı kovduğu için az. ledilebilir miydi? Uzun münakaşa. lardan sonra, bu kabahatle azledi- lemiyeceğine karar verilmiş, başka bir kabahati aranmağa veya bir kabahat işlemesini beklemek mü- nasip görülmüştü. » & & Ahmet Muhltar efendi, bir gün dairesinden çıktıktan sonra yavaş yavaş köprüye gelmiş ve orada “İdarei mahsusa,, kumpanyasının ”Fevait,, vapuruna binerek Kadı- köyüne gitmişti. O günün akşamı şehirde ağız- dan 2 *17a en havadis dolastı: — Şeyhislâm efendi azledilmiş.. Sebep neydi? Bunu kimse bilmi- yordu. İlkinci gün Ahmet Muhtar efen- di sorguya çekildi: — ÂAkşam nerede idiniz? — Evimde... — Eviniz nerede? — Kadıköyünde.. — Evinize neyle gittiniz? — Vapurla.. — Vapurla mı? — Evet.,, — Makamınıza ait süslü kayığa bir şey mi oldu? .- — Hayır., Bir şey olmadı, sap- sağlam. —— © halde Fevait vapuruna bi- le bile bindiniz? — Evet., Canım öyle istedi, Sorgu kâfi gelmişti. Bir şeyhislâm, debdebeli kalyo- nuna binmeden halkın bindiği va- purla evine giderse, şeriat hükmü- nü icra edemez.. — Doğru mu?.. — Doğru.. İkinci gün, zavallı şeyhislâm e- fendi azledilmişti? Niyazi Ahmet Kızılordunun liderleri Uzak doğunun emniyetini komutanlar Eğer cekt “Tetifakı Müseles,, — tekrar Sanlandırıdır da Av- TUba tarafındaki ge €r İngiltere ve ansa tarafından tütulursa doğunun Emniyeti bu kuman arın eline tese edilecektir. Vo“.dı Mareşal Oroşilof Halk mü- aa komiseri; sol- Muavin komiser M. N. Tukhaçevski; sağda amele ve köylülerin Kızılordusu ğenel kurmay başkanı A, İ. Yegorov; ayakta duranlar güvari müfettişi S. M. ' üdyonni; uzak doğu ordusu husust Kızıl bayrak kumandanı V. K. Bluther A & i koruyacak HABER **türıbulun en çok satılan “kikTakşam gazetesidir HABER'e İânlarını vVerenler kâr ederler. HABER ÇOCUK SAYFASI Bilmece kuponu 21 MART — 1936 21 MÂARE — 10936 Hatıralarını anlatan : EFDAL TALAT Yazan: İHSAN Al Kırmızı konakta ilk memuriyet; İngilizlerle çalışıyorum! Bunu böyle yapmakta memle - ketine bağlı bir insan sıfatiyle ma- zurdum, Zannederim, Ne diyor - dum, kumandan Rikatson Hatın o sıralarda bana kumandanlıkta bir iş teklif etmesi hakikaten hay- ret edilecek bir tesadüf idi. Bir taraftan millti hükümet hesabına İstanbulda çalışan hamiyetli in - sanlar, benim, vaziyetimin müsait oluşundan bilistifade tngilizlerin hizmetine geçmemi istiyorlardı. Eğer Kapiten Rikatson Hat böyle bir işe taraftar olmamış ol - saydı, ben nasıl böyle bir teklifte bulunabilirdim? Böyle bir müra - caat en kalın kafalı insanlarda bi- le bir şüphe uyandırabilirdi. Hal- buki, işin garabetine bakın ki, biz- zat İngiliz zabiti bana iş teklif e - diyor ve benim tarafımdan red - dediliyordu,. Evet, bidayette Esat (Paşa) ve arkadaşlarının olduğu gibi, İngi -| | lizlerin tekliflerini de askerlikten | | ayrılmağa prensip itibariyle ta -| | raftar olmadığımı ve buna şimdi-| | lik imkân görmediğimi ileri sü -| | rerek reddetmiştim. İşin sonunda Kapiten Rikatson | | Hat da Türk zabitlerinden isti .| | yenlerin mesleklerini terkedebile- “cekleri hakkındaki mahut karar - “nameyi öle'âlarak, beni ön kuvvet: li mazeret silâhrmdan mahrum bırakmaya çalıştı ve: — Artık bir diyeceğin kalmadı. Sana vereceğimiz vazifeyi kabul edersen hem senin için iyi olur ve hem de sana hakiki bir dost gibi bağlı olan beni memnun etmiş o- hlursun,, dedi. Halbuki, ben, Esat (Paşa) ile olan son mülâkatımdan sonra İn- giliz kumandanlığına ne pahası - na olursa olsun yerleşmeğe karar vermiştim, Binaenaleyh naz ve iştiğna ede- cek vaziyette değildim, Fakat o kadar inattan sonra birdenbire yumuşayıvermek de doğru ola - mazdı. Derhal lâf cambarzlığına başladım. Ve işin sonunda güya ısrarına mukavemet edememişim ve onun gibi kıymetli bir dostu kırmamışım gibi istemiye istemiye elimi uzattım ve yarım ağızla: — Peki!,, dedim, Derhal İnğiliz zabıtai askeriye kumandanlığı bususi kâtipliğine tayin olundum. Maaşımı sarmayı- nız. Çok azdı. Tabit azlığının da hiç bir ehemmiyeti yoktu. Çünkü bu işi bir menfaat saikasiyle ka - bul etmemiştim. Hiçbir şey ver - meseler de İngilizlerin hizmetinde çalışacaktım. Çünkü onlardan A -| nadolunun istediklerini öörenehil- mek içinonlardan olmak iktiza e- diyordu. Fakat onlar kendilerine bedava hizmet edecek bir adamı olduğu gibi kabul edecek kadar saf kimseler değillerdi. Bunun için o az maaşı da benimsedik. İNGİLİZ MAHKEMESİNDEKİ AZALIK Evvelce de bahsetmiştim: İs - tanbulda, İngiliz zabıtai askeriye kumandanlığının — eline — geçen muhtelif vukuat ve davalar ku - mandanlık emrinde bulunan ga- rip bir mahkeme tarafından tet - kik ediliyor ve karara bağlanıyor- du, Bu mahkemenin hâkimi (Si- nekerim Bezezyan) isminde bir ermeni idi. Bu ermeni, bazı ırktaş- ları gibi Türk milletine karşı kin ve garez duygularını tatmin için bu mevkiinden ve bu mevkiin kendisine kazandırdığı salâhiyet - lerden istifade etmeyi çok iyi bili- yardu, Söylemesem de tahmin e - debilirsiniz ki bu meşhur! hâki - min kararları daima Türkler aley- hinde oluyordu. Fakat, ben ku- mandanlığa hususi kâtip olduktan sonra, bu adamın yıldızı eski par- Efdâl 1919 senesinde İngiliz hiz- metine girdiği esnalarda,.. laklığını muhafaza edemedi. Çün- kü, ilk işlerimden birisi bu mah - keme üzerinde bir (kelâm) hak - kına sahip olmayı temin etmek ol- du. Ve Kapiten Rikatson Hat, is - tediğimi bana kayıtsız ve şartsız verdi, Artık ben de İngiliz kuman- danlığı mahkemesinde, (Sineke- rim Bezezyan) efendi kadar nü - fuz ve salâhiyet sahibi olmuştum Bir usul koydum; ; Kumandan Rikatson Hat, bu Ermeni hâkimin her hangi bir da- va hakkında vereceği kararı be - nim tasvibim olmadan tasdik et - miyecekti, İşin sonuna kadar bu usule sadık kaldık. Ve bu yüzden birçok bedbahtların mukadder fe. lâket ve mağduriyetlerini önlemi: olduk, : : Fakat bunlar önümüze çıkan teferrüat kabilinden işlerdi. Kır - mızı konakta bir memuriyet al - mamın ve İngilizlerle beraber ça- İışmamın asıl ve hakiki gayesini bir an kafamdan çıkarmıyordum Ve harekâtımı da buna göre idare ediyordum. Benim icin esas mak- sat memleketimi bilfiil alâkadar eden umumi işler üzerinde vazife görmekti. Bunun için şahısların hususi menfaat ve vaziyetlerini a. lâkadar eden davalarda ekseriya bitaraf kalmağa gayret ederdim. Çünkü küçük, büyük her mesele- de Türk ve Türklük tarafını ilti -« zam ettiğim takdirde hakiki hüvi- yetimin anlaşılması pek muhte - medi. O zaman, muhitimi teşkil eden | ve kumandandan gördüğüm hu - susi arkadaşça muamele ve alâka- yı hiç çekemiyen Hıristiyan me - murların da garaz ve hırsını tah - rik etmiş olurdum. Bu vaziye orada tutunmam kelki de müşl olurdu. Bu tarzı hareketleri ve tedb leri intihap etmemde ve vaziy böyle mevkiin ve ahvalin icaba na uydurmak hususunda Musta Razinin vermiş olduğu talima! çok yardımını görmüştüm. KIRMIZI KONAKTA GECE|) VAKALAR Şimdi biraz da Kırmızı kona ta geçen vakalardan bazılarım şöyle bir göz atalım, Bu vakal,; o devirde gadr ve felâkete uğrı yıp bugün bile haklarını alamı mış olan kimselerle, o zaman : lüm ve itisaf ile ve daha her ne ahlâksızlıklarla mevki ve serv yapan ve bugün hâlâ o mevki ' kudretlerini muhafaza eden ba tipler hakkında ibretengiz misa ler vermeğe yarayacaktır. Bir gün sabahleyin erkend! Kırmızı konağa geldim. Odan girerken bir fevkalâdelik naza dikkatimi celbetti. Kumandanlıl — ta ihtiyati bazı tedbirler alınm nöbetçilerin adedi fazlalastırıl mostı, Nihayet işi öğrendim: Ermeni tehcir ve taktili işiy alâkadar birçok Türkler, bir ye evvel evlerinde yakalanarak ku mandanlığa getirilmişler ve boc ruma hapsedilmişler... (Rikatsı Hat) kumandanlık binasında ü katta bir odada yatıyordu. Her sabah saat 10,5 ta aşağın bürosuna iner ve ilk işi beni ça ğırtmak olurdu. O sıralarda birçı vatandaşların uydurma bahan lerle yakalanarak haksız yere ta yik ve işkenceye maruz bırakıl dıklarını biliyordum, Binaenale, - Ermeni tehcir ve taktili ile alâk ları var diye böyle ani ve vakı sız bir şekilde birçok kimseler yakalanmış olmalarını da bu ka bilden bir hareket telâkki ediya dum, Acaba yakalananlar kimle di? Vaziyetim o kadar nazik i ki, ne bu mevkufları görmek iç aşağıya bodrum katına inebilir dim, ne de kimseye bir şey soral lirdim, Benim bu bina içinde ye gâne ve hakiki destum olan ve b na kendi kadar itimat eden kı mandanı beklemeye mecburdul (Devamı va FHABERâ AKSAM POSTASI IDARE EVİ Iİstanbul Ankara Caddesi Paosta kutusu : İstanbül 214 Telgraf adresi ; Iİstanbul HABER Yazi işleri telofonu : 23872 İdare ve ilân 124370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi Söenelik Tâ00Kr. 2700 Kr, 6 aylık 720 » 450 » 3 aylık 400 » 800 «& t aylık 150 « 300 » H İLÂN TARİFESİ İT TiCcaret ilânlarının satırı 12,50 Resmi ilânların 10 kuruştur. Suhibi ve Neşrıyat Müdürü: Hasan Rasim Us H k&ası!dıgı yer (VAKIT) matbaası W N SŞ

Bu sayıdan diğer sayfalar: