21 MARE — 1936 AMAN Eziyet çekme..? 26 4)g vekewun;ng (48 eyep epuyengow yapı ıg welL 1g wel np£np iz1s J)g OPUJİJ EJ0p Yil Use pÖNPAŞE şuşsojezeg Z|U 6YI9349A EY OYMA PA duyeolejue Jajasıpgu s149 0z|s |saozeg 520 komprimelik ambalajlarda bulunur. yalaj ve komprimelerin üzerinde halis» eyeH ig Wel eyeH eyeH : ( co liğin timsali olan G7 markasını arayınız e Deniz Leyazımı Eter DT “© “Komisyonu İlânları Tahmin edilen bedeli 22000 lira olan 20000 kilo yataklık yün 24 Mart 36 salı günü saat 15 de pazarlık suretiyle almacaktır. Muvak- kat teminat 1650 liradır. Nümune ve şartnamesini görmek istiyenler İ er gün ve pazarlık için yazılı gün ve saatte Kasımpaşadaki komis- Yonumuza müracaat olunması (1500) Joke dize yEAE0 0)0Z Tahfnit edilen bedeli 10203 lira 5 kuruş olan 19706 kilo Manila haladı 23 Mart 936 pazartesi günü saat 15 de pazarlık suretiyle alı- Ye ur. Muvakkat teminat 765 lira 23 kuruştur. Şartname her gün ———— Smisy örülebilir, Pazarlık için yazılı gün ve saatte isteklilerin i müracaatları. (1481) İ Oks e: Katran Hakkı Ekrem s4 FAUSTA, FAUSTA 61 lice sıçrayışının manasını anlı. yordu. ri Tuşeye Dokuzuncu Şarl tarafın. dan bediye edilmişti, Bu aşk yu- Fausta mahzenin ağzıma yak-|vası, Sen Bartelmi faciasından #on- laştı. Eğildi, dinledi. Hiçbir ses duyulmıyordu. Fakat şüphesiz ki, şimdi orada, bulunduğu noktanm altında iki ceset biribirine sarıl- mış, topaç gibi dönüyordü. Bu delik ise, onün düşüncele. rindeki sonsuz uçurumlara göre pek az derindi. 1 DİVİNİYER “Portnöve'jin öte tarafma ka» dar uzanan Tüviyleri yaylasında Kriyyondan ayrılan Şövalye dö Pardayan ile Dük Dangulem, Senrok tepesi üzerine yapılmış o- lan yeldeğirmeninin eteğini ve su- run etrafını saran hendekleri do- laşarak Monmarter kapısından Parise girdiler. Pardayanm #öyle- diği gibi Deviniyer oteline gide- cekleri yerde şehri boydan boya geçerek Sen nehriyle Sen Pol ara» sındaki Bare sokağına varıp dış görünüşü orta halli bir kimseye sit olduğunu anlatan bir konağa girdiler. Bir gün evvelisi, üçüncü Han- riye rastladıktan sonra da doğru" ca buraya gelmişlerdi. Bu ev, genç Dükün annesi Ma- ra, korkunç bir ölümle ölen genç kralın hatıralariyle doluydu. Bu hatıralar, resimler, silâhlar, av boruları, bir şapka, unutulmuş bir yelek, “Ben herkesi büyülerim,, sözü işlenmiş bir duvar halısr, Ronsarın kralın el yazısiyle yazılı birkaç şiir kitabı, kırmızı ateş ta- şından yapılma bir kadeh, ve ba- zı ufak tefek şeyler vardı. Dük Dangulem bunların her birini ayrı ayrı evirip çeviriyor, ve içini çekerek onları seyrediyor- du. Şarl Dangulemin, Pardayanı buraya kadar sürükleyip getirme- si, kendisine anlatacak çok şeyle- ri blunmasından dolayı idi. Fakat bütün bu söyliyecekleri. ni bir cümlede toplamak lâzımge- lirse, kısaca: — Âşık oldum! Demek istiyor- du, Şarl Dangulemin Orlean ile İl dö Fransda konuşup götürecek bir sürü genç senyör arkadaşı var. dı. Lâkin o, yalnız Pardayana bağ- lanmıştı. Bu Pardayanı ise ancak on beş gün gibi kısa bir zamandan beri tanıyordu. bir gece Pardayan bilmediğimiz bir yerden gelerek Parise gidiyorken, Orleandan geç» Anlıyor musun? Evimize... — Mödondaki küçük evimize değil mi? — Hayır. Yani, evet! Oraya.. Burada ne yapacağız?.. Gel gide- lim? Viyoletta ürpererek: — Burası! Oh babacığım, bu - rası neresi? Diye sordu. — Burası mı? Klod bu kelimeyi müthiş bir şekilde söylemişti. Yüzü büzüştü Bakışlarımda delice bir parıltı ha - sıl oldu. Titrek bir sesle: — Burası!.. Evet, buradayız kızım... Diye tekrarlıyordu. — Oh babacığım. Ne oluyorsu- nuz? Âdeta korkuyorum. Bu ev nedir böyle? Klod bir eliyle alnında biriken soğuk ter danelerini silerek etra - fına korkuyla göz gezdirip titredi — Burası!.. Oh, hatırlıyorum Lânet! Kaçalım.. Çabuk kaçalım. Bir hamlede ayağa kalktı, Ba - basının sesinde hası! olan ahenk ten ürken kızmı bir kolundan ya -| kaladı, Bu anda kapı acılarak eşik te, yüzünde siyah bir örtü bulunar Fausta göründü. 5 “ . Fausta Viyolettaya merak dolu bir bakış fırlattı. — Demek bu kız, cellâdın ev - lâtlığa kabul ettiği çocuk, yani Farnezin kızı imiş.. Onün ortadan kaybolması, ölmesi için bu ikinci sebep daha kuvvetli! Dedi. Klod donmuş kalmıştı. Fatsta ellerini uzattı. Ve ölüm ürpertisi veren soğuk bir sesle: — Ne bekliyorsunuz? Dedi, Ö zaman, Klod titredi. Şiddet- li bir hareket ile Viyolettayı arka» sına itti, Böylece onu korumak is- tiyordu. Sonra kocaman kavuşturarak, aklı başından git - miş bir halde yavaş tesle: ellerini — Çocuğum... Madam, bu be- nim çocuğumdur, kızımdır. Onu uzun bir zamandanberi kaybet « miştim. Şimdi onu burada bul « dum, meselâ düşününüz ki, siz cenneti ebediyyen kaybettim sa « nırken onu cehennemde buluyor « sunuz, Artık benden biç bir şey istemiyeceksiniz İşte şimdi anladınız! Haydi, bize izin veriniz de gidelim... Dedi. değil mi? Fausta soğukkanlılıkla karşı « lık verdi: — Metr Klod, vazifenizi yap - mak için daha ne bekliyorsunuz? Mahkümu idam etmek için daha ne bekliyorsunuz cellât! Su, cellât kelimesi üzerine Vi. yoletta siyahlı kadma hayretle baktı, Suma dönerek bab ssfer dehşetle baktı. çığlık hançeresinden taştı, Ellerini yüzüne kapayarak: