10 Kasım 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

10 Kasım 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—.1) SONTEŞRİN — 1985 stası Tefrika numarası : 61 Yazan :(V Prenses Lidyanın anasına çok benzediğini, babasına benzemediğini söylemişti. Fakat acaba babası yerine Hızıra benzeyor mu? ona dikkat etti mi? eçen kısımların hulâsası Oruç reis. zencirlerini kırıp #sretten kaçıyor. Aşağıda ismi geçen” Kont d'dinbro ile zenci Hızar reisin sevğilisi; sarayı mensuplarıdır. Hızır reisi ise, sevğilisinin oda” sında hemşiresi olduğunu söy lemişlerdir. Civarda bir yol buldu, Yürü - Meğe başladı. Oraya yakın ve te- ve üzerinde Obirköye erişince tesadüfen bir kadmcağızm evine Şti. Halini anlattı, Bütün köy - ler duyarak Orucun yanma gel - iler ve kurtulduğuna sevindiler. Bu köy, zaten Rodos Şövalye- rinden kaçabilen bütün esirlerin Yirağıydı. Gelen esirleri yedirirler #iydirirler, yolcu ederlerdi. Oruç sise de don, gömlek, başma kaf. ayağma pabuç, elime biraz vererek ikram ettiler. Esirleri taşıyan gemi, gece Ya - Vr hareket edecekti. Fakat mü - Tettebat yoklanıp Orucun kaçtığı Mlaşılmca sabaha kadar kaldı. O- Ticun kurtulup kurtulmadığmı an. nak lü, kaptan, sahile kayıklar 5 Adam yolladı. Bunlar köye gel m Orucu buldular ve demiri a kaçmasmı takdir ettiler, O. >— Bu kaçış Hazreti Muham - bap, mucizesidir! - dedi. - Haydi leyin? böyle Kont Karlo'ya söy - > kişi, gemiye döndü. Kap . da, malâmet verdiler. Kaptan ma saçımı sakalını yolarak yolu - devam etti ii Hizır reis ise, Bodrumda Oruç etti, ha hâlâ haber bekliyordu. Ni. m Rodosa gönderdiği hıristi - maş ve kardeşinin gemiden olduğunu bildir . pay reis, evvelâ inanmadı. tüp Hmandaki gemilerden s0 - a? hakikatin böyle olduğunu an . ia büyük bir sevinçle Midil e döndü, evvelki gibi ticaret ve "sitkikle meşgul oldu. (1) y Lidya me vkarda bahsedilen bıristiya- men Benito d'Ambro oldu - tahminde güçlük çekilmez. — i yüzünden kan ağ Md bu fitne fucur asilzade, Hr tah, Yanma, gidince sureti hak göründü, Kardeşinin kaçma - ida Pasa bile dokunduğunu Taş i Amcasının Ppa- tay amadan hatta zarara da gi- , ı bu fırsatla alay Hızır, Ko; : ğ de » Konta hediyeler verdise | di Çan alaylarına iştirak edeme.| yı yü mahud meseleden do - img; ©ği kan ağlıyordu. Hem. ta, ,, “tk, kardeşi de kurtulduk. . bu dünyada yaşamak biç kalmamıştı. Çünkü atarmeşii ağabeysini esaretten üm Dir emel teşkil eder - Mal El son kastan, emen aynen “Şi Ni Afrikad a Türkler, isimli tarihi etek eserinden iie A di. Şimdi niçin yaşıyacaktı? Hem şiresile Albertino sarayında geçir- diği o meşum geceyi hatırlıyarak azab içinde kıvranmak için mi?.. Bir an evvel şehid olmak... kahramanca çarpışarak ölmek... Arzusu bundan ibaretti... Onun i- gin Akdenizin Şark sahillerini yi- ne kasıp kavurmağa başladı. Ondan ayrılan Kont d'Ambro ise, bir tüccar gemisine binerek, doğruca Ağrıbos adasmı boyladı. Heygidi zaman hey... Göz açıp kapaymcaya kadar nasıl da ça - buk geçer... Benito, saraya uzak - tan baktığı vakit: “- Ben buradan ayrılalı bir sene oluyor ha?... Hayret!,, diye düşündü. Fakat, hayreti karaya ayak bas tığı vakit büsbütün arttı, Zira, onu istikbale gelenler arasındaki ha - remağası Ramarama, ilk “safa gel din,, cümlelerinden sonra şü müj- deyi verdi: — Bir prensesimiz oldu. — Nasıl prenses? — Prenses Lidya, — O da kim? — Kim olacak canım?... Pren - sin kızı... Prenses Anita siz git - tikten sonra doğurdu. — Ne güzelkiz... Babasına bep zemiyor amma, annesinin trpkısı.. — Görmeyin... Bayılacaksınız. Kont, birdenbire sordu: — Ne zaman doğdu? — Neredeyse üç aylık olacak. — Hmm... — Ne var? — Hiç... Kont, zihninden hesaplıyordu: “— Yani, bizim buradan çık - mamızdan dokuz ay küsur gün sonra... Bu küsur gününde (op gün) olduğuna yemin edebili rim.,, — Kızın saçları kızıla çalıyor mu? — Nereden bildiniz? — İçime doğdu!?. — Olur adam değilsiniz valla" hiss. — Ben daha neler bilirim, da- ha neler?... Saraya doğru yürüyorlardı. Kont, kızlarağasının gözleri içi- ne baktı: — Zübeydeyi hiç sormuyor - sun? Ramarama titredi: — Soracaktım... Fakat herşey sıra ile! - dedi. — Evlendi! — Kim? — Kim olacak?... Zübeyde... Bir körle evlendi... Tabii, o suratla başkasına varamazdı. Zencinin içi rahat eder gibi bir nefes aldı. Kendini toplıyarak : — Nesi vardı?.. Çirkin değildi ki... Başkasile de evlenebilirdi, — Ağız yapma, Ramaramat!... Zübeydenin o şerbeti içtikten son. ra, kör bir adamdan başka kimin! le evlenmesi kabildi?... Ben, her şeyi biliyorum: Buradan hareket edeceğimiz gün, sen, ona, Yılanlı manastırın meşhur zehirlerindep göztaşı şerbetini içirdin... Hem de Hızıra tahsis edilen odalardan bi- rinde... — Bunları nereden çıkarıyor » sunuz?... - diye, zenci kekeledi. — İnkâr yolunu tutma... İyice bilmesem bu kadar katiyetle söy - liyebilir miyim?.. — Ben sizi dostça karşılamağı geldim, Halbuki siz buraya beni mehvetmek için gelmişe benziyor. sunuz. — Yok, hayır... Belki, eskisin- den daha iyi dost olabiliriz... Bak, ben senin sırlarını biliyorum, ona karşılık sana, bazı sırlar tevdi edebilirim. Zenci, fena halde sıkışmıştı: Zübeydeyi zehirlediği için müs- lümanlar, zehiri çaldığı içinde hıristiyanlar tarafından mahvedile bilirdi. Kont Ambronun söyle - diklerinden hiç de palavra atma- dığı, her şeyi mükemmelen bildi- ği anlaşıhyordu. Fakat işte, bir evin kaptsı açilhıyör: N Demek ki, kont, bazı şartlar ile- ri sürecek. Düşmanlık yerine bir ittifak teklif edecek. —Emredin... Kayıtsız şartsız olarak hizmetinize hazırım.. — Seninle yapacak pek çok işle rimiz var.. Bunları başlamazdan evvel sana bir sual soracağım, — Prenses Lidyanın annesine çok benzeyip babasma benzeme- diğini söylemiştin. Acaba babası yerine Hızır reise benziyor inu? Dikkat ettin mi?.. (Devamı var) HABER AKSAM POSTASI IDARE EVİ Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu ; İstanbul 214 Telgraf adresi; istanbul HABER Yazı işleri telofonu : 24872 idarevenân , : 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecmebi 1400 Kr. 2700Xr. ik 730 « 1480 3 ayık 409 « Wo, 1 ayık O1SO . : 306 İLÂN TARİFESİ Tıcaret ilanlarının Süt 12,80 Resmi iânların 10 kuruştur. Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKİT) matbaası Senelik Istanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Ti in Saat 15 de ve akşam 20 de Saz, Caz Çocuk Tiyatrosu ŞEHİRDEN GÖRUNUŞLER Hastalık, sağlık hep bizim için! Hikmet Münir'in Haber'de Çk” mikrop) başlıklı bir yazısı varçlı. Bu yazı, bence çok dişe dokunur. çok can alacak bir yazıydı. Bu yazı, yolda sar'ası tutup; kaldırmam üzerine, yahut bir ça- mur denizinin ortasına yuvarlanan bir adama karşı takınıian durum- dan ve böyle bir durum karşısında alınması gerek olan durumdan bahsediyordu. Yolda sar'ası tutup de kaklırı- mın üstüne, yahet bir çamurde nizinin ortasına yuvarlanan a dam... Tıka basa dolu bir tramvayın ortasında fena. halde sarcılanan, | fena halde başı dönüp gözleri ka- rarmaya, yüreği sıkılmaya başlı» yan kadın... Her hangi bir kalabalık yerde, meselâ geçenlerde fırınların önün- de olduğu gibi kalabalıktan, sıkış” maktan, itilip kakılmaktan içine baygımlıklar gelen ihtiyar veya çocuk... Doktordan, eczaneden, hastane den dönüşte takatsiz bacaklarım titreterek çok işlek bir köşe başım- dan karşı tarafa geçmek için ba- zan olduğu yerde sararıp solarak gelen geçenden gözleri, ve haliyle yardım dilenen istıraplı bir bas ta, Çoktandır bakıyorum, bütün bunlara karşı pek çoğumuzun al * mış olduğumuz durumlar hiç de iyi değil! Bu durumlar bazan benim gö - zümün önünde şöyle canlanıyor - lar; ““Altta kalanın canı çıksın! - Hastalığr, zayıflığı, takatsizliği acizliği, istırabı tabii hiç kimse is temez. Gelgelelim, bunları iste- memek ile insan kendisini onlara karşı ölüm şerbetini içinciye ka" dar tam anlamiyle, okka dört yüz dirhem sigorta etmiş olmaz! Ba karsın biri, hiç ummadığın bir gün de, gelir, seninde kapmı pek gü- zel çalabilir ve seni de, o yukarda saydığım vaziyetlere sokar. İşte o zaman sen de etrafı sa- rip senin bu durumunu salt heye canlı bir sinema seyreder gibi sey- redenlerden imdat dilenisin! Fa- kat, bugün sen o imdadı,seno çok hayırlı yardımı başkasına yap mazsan onu sana yarın kim yapar?| Hayatta bir hayli başıma geldi! de bilirim: O, yukarda saydığım adam oğlunun uğruyacağı pek sr kmtılı hallerde insan, hani yok mü değil bildikten, yabanzıdan, yedi kat ilden, hattâ kanlı, bıçaklı dar gm olduğu bir düşmanından bile merhamet ve derman umuyor. Hastaların, zayıfların takatsiz lerin, acizlerin, yaşlıların, sar'alı- ların, sakatların başlarına gelebi- lecek bu gibi haller karşısında acı- ma ve imdada koşma duygularımı- zi biraz kamçılıyalım | Birkaç yıl önce, Beyoğlunda bir hastaneden çıkan yakın tir bastam tramvayda az kalsin ölüyurdu, Ön- de oturan birkaç kadın: —Ayol, hatuncağız sapsarı ke sildi, fenalaştı, bayılıyor! Diye çırpınırken bileiçi boyuna: — Bilet! Diye bağırıyor; vatman boyuna makamlı zil çalıyor ve sen huızir giden araba bir türlü durmuyordu. Bereket versin, durak yakmdı, ya- kındı amma, dört kişinir kolanda durağa ayak basan hasta da oradı bayılmış, kendini kaybetmişti Halbuki eğer araba yüz, yüz elf adım beride dursaydı, hasta o de receye gelmeden açrlacaktı. Geçenki o büyük ekmek buhra- nında fırmların önünü doldurar dehşetli kalabalık esnasmda ak- şam üstü Gedikpaşa fırnılarından birini önünde zayıf, saz benizli bir kadm: — Amanm, beni kurtarın, ezilir yorum, fena oluyorum! Diye avaz avaz haykırırken o zavallıyı sicim yumağı gibi her ta- rafından sımsıkı sarmış olan kala balık bedevi topu gibi gittikçe bir birine kenetleniyordu. , Sonra na İ sıl oldu, gâliba bir memur yetiş- ti de o hatuncağızı güçbelâ cansı? bir pestil olmaktan kurtardı, idi. Herkes Çoban Mehmet, Xars Ali, Mülâyim, Büyük Mustafa, An karalı Hüseyin değil ki kol, bacak. bel kalça kuvvetiyle böyle durum larda kendilerini kurtarsın! — Gezgin Haberci — FRANSIZ TİYATROSU |, ÜREYYA Opereti Bu akşam 20,30 da matine 16 da BAY — BAYAN Büyük Operet Yazanlar: Mahmut Yesari ve Necdet Rüştü. Müzik: Sezai ve Sey - fettin Asaf, Gişe gündüz açıktır. 'Te - lefon: 41819 Yarın Akşam HALK OPERETİNİN Kuruluş galası sürprizleri, TÜRK SİNEMASINDA, Bütün İstanbul en büyük filmlerin en büyüğünü görmiye koşuyor: Bu Barba ŞEntri Birde zevk edilir - don*

Bu sayıdan diğer sayfalar: