180 — Jorj: — Buradan süratle kaçmalıyız! dedi, 183 — Salamon tüfeğine sarılarak ateş etti, sa meydana çıktı. 314 PARDAYANLAR m—— ———————— ut oluruz ki.. İtalya şiir, saadet ve aşk yuvasıdır. Bununla beraber eğer |) - talyadan hoşlanmazsanız başka yere de gidebiliriz. Alisin susuşu papaza cesaret veri. yor ve anlatılmaz bir ümit kalbini he- lecana getiriyordu. Genç kadının eli Ai tuttu, Aşk duyguları coşmuş oldu * ğu halde: —bDi istediğin yere gideceğiz. Ömrümüzün geriye kalan kısmını tam bir saat içinde yaşıyacağız. Aşkım se. nin bütün günahlarını affedecektir. Seni gene eskisi gibi, bir omelek sa - ım, dedi, Alis daima susuyordu. Zavnllı âşıksa, ümitle sarhoş ola rak onun kabul edeceği zannına | kapılarak dâha (hararetli bir sesle| devam ediyordu. — Bana ihanet ettin! Fakat bunu a unutacağım. Ben senin için çıldı *| ran bir âşık, daha doğrusu (şefkatli bir koca olacağım. Hürmetim aşkım . dan büyük olacak! İsmimi, servetimi sana vereceğim. Hayatımı bu uğurda feda edeceğim. Bunları istiyorsun de- Hil mi? Senin, benim ve çocuğun sa * adeti için İstiyorsun değil mi? İ Alis: İ — Hayır! cevabinı verdi. Papaz: — Hayır mı? diye homurdandı. Genç kadın, ciddi bir tavırla: — Dinleyiniz Kleman.. Hakikat ol i ması imkânsız olan bu hülyaları tek .! Vif ederek beni büsbütün acıya boğu - yersunuz.. dedi. Niçin hülyaölsun? Niçin haki katfön uzak biflünsun? Aşkımın şid - Metis emin diği misin? Yoksa geç - mişiğinlerin hahrası birgün Telâke timize mi sebep olur sanıyorsun? Din le.. Bir yemin ister misin? Pekâlâ! Sana yemin ederim ki, eğer kalbimde geçmişin acı oduygularmdan biri u * yanırsa bunu size açmadan evvel ken dimi öldürürüm. — Kleman, aşkından şüphe etmem, Nefsine olan hâkimliğini de inkâr et. mem, İler şeyi unutacağını o biliyo - rum, Fakat hiç bir şeyi unutamıyacak birisi varsa o da benim! — Ne demek istiyorsun? — Seviyorum. Aşkım sevgilimin uğrunda her şeye katlanacak kadar büyüktür. Dünyada hiç kimse kalbim den bü aşkı çıkaramaz. Onun için, â - şıkıma veda ettiğim gün hayata da veda edeceğim. Kleman, cinayetimi af fetmek için benden canımı iste, bunu birân esirgemiyeceğim. Çocuğumun saadeti için ıstırap içinde ölmeğe ra- zıyım. Fakat Deodayı unutmaklığım imkânsızdır. Korkunç surette güldü ve papazın elini tutup sarstı. — Sözümü iyi anla! Bu adam bel- ki de bu saadete hiç erişemiyecektir. Fakat ben yaşadıkça onun nişanlısı « Yım. Ona seni seviyorum demek icin lâzrmgelirse cehennemin en derin nok tasına kadar İnerim. İhanet edici bir sevgili olduğum için sözlerini redde - diyorum. Alçak bir anayım, çocuğum - la birlikte gitmeği kabul etmiyorum. Fakat aşkımı hiç bir zaman unuta. mam, Hattâ alcaklığımı bile öğren * miş olsa, beni hakaretile ezse, nefre - tile mahvetse bile onun uğrunda ol - duğu İçin seve seve ölürüm. Ondan yakta bulunmaktase her şeye k Kleman.* Simdi Alisin gözlerinde delice bir ışık parlıyordu. 181 — Fakat biraz ileriledikleri zaman korkunç bir man zara ile karşılaştılar. 184 — Bunun üzerine birden bire bir sürü yara- duyuluyordu. 152 — Ağaçların arkasından tuhaf bir kahkaha 185 — Bunlardan biri hiddetle Salamonu kar radığı gibi havaya uçmağa başladı. PARDAYANLAR 315 Acı içinde inliyen Pani Garola ar- tık her ümidinin mahvolduğunu anla. dı, Nihayet boğazında bir hıçkırık, bir hırıltı belirdi. Kollarını o iradesiz bir hareketle beddua ediyormuş gibi göğe kaldırdı. Sonra kolları yanına düşerek bir hayal gibi karanlıklara dalıp göz den silindi. Bir dakika kadar sonra Alis uzaktan çıngırağın ve: — Kardeşlerim ölmüşlerinizin ru - hu izin dua ediniz! diye bağıran papa. zm sesini duydu. Ve baygın bir halde boylu boyunca yere serildi. İğ en BİR MEYHANENİN MUHASARASI İhtiyar Pardayan, oğlu ile meyha - nede g ştükten sonra sevinç ve en - dişe içinde geri döndü. Sevinci çocu - una tekrar kavuşvasından ve geceki hiddetin geçmesinden doğduğu gibi endişesi de kendisinin Damvil ve oğ * Tunun Monmoransi partisine mensup bulunmasından ileri geliyordu. İhtiyar asker: — Hay şeytan alası!.. Oğlum bu İş- lere ne karışıyor. İşte şimdi de küçük Luizi se Sanki koca Pa » riste serecek başka birisini bulama dr mr? Ne çare, talii onda imiş. Fakat olmasaydı daha iyi olurdu ya! N nasihatlerimi dinlems1i? Neden işlere burnunu soktu? Bu da banu kü- cük Luizi kacırdığım ve onu oğlum Ja! nm yanma yatırdığım günü hatırlatı yor, rucak oğlumun omuzuna yat mışte. Him! Eğer Luiz, bebekliğinde- ki kadar güzelse bu aşka aklım erer. Fakat niçin başkasını sevmiyor da o - nu seviyor? Bu aşk nasıl doğdu acaba Du gece hana ne söylüyordu, eğet dar pışmada beni yaralamış olsaydı ken - disini nehre-atacakmış? Hay şeytani alası! bu düşünceleri nereden öğren. miş? Nasıl bir kartal yavrusu büyüt * müşüm? diye söylendi, Ve sonra omuz larmı silkti, — Fakat ben kararlarımı değiştir » miyerek lâzımzelirse şövalyenin istek, lerine aykırı olarak saadetini temin edeceğim. Düşüncelerini yatıştıraca * Zım kadar da şeytan olmuş? Her şeyi biliyor. Her şeyi var.. Ah. ken» disine ait olmıyan işlerle uğraşmış ol masaydı ne iyi olurdu? Ne bunun da bir çaresini bulurum. İhtiyar Pardayan otel Dömemeye vardığı zaman güneş doğmuştu Ka * pryı açan usak: — Monsenyör sizi sabırsızlıkla bek liyor dedi. Pardayan: — Uyumanın, gevezelik oetmenin kısaca her şeyin bir sırası bulunduğu» nu bilmiyenleri şeytan alsın! diye ho. murdanarak doğruca Marşal dö Dam vilin dairesine gitti. Hakikaten Hanri, geceki vakadan sonra, sabaha kadar olan 72 I gezinmek ve düşünmekle geçirmişti. İhtiyor Pardayanın kayboluşundan o kadar meraklanmıştı ki bu adamın en tehlikeli işlerden kurtulacak bir kabi- liyette olduğunu biliyordu. Fakat ta bancayı atan düşmanın arabayı uzak" tan takip etmiş olması ihtimali vardı. İhtiyar asker, Damvilin © odâsına igrerek: — Monsenyör, uykusuzluktan pek harap olduğumu İtirafa mecburum, dedi. Marşal ser? bir tavırla: — Ne oldu, yoksa sizde mi hücuma uğradınız? diye sordu — Evet, Lâkin asıl hücumsize kar